Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrail, Filistinli mahkumların teslim sürecini durdurdu

Yayınlanma

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze’de İsrailli rehineler serbest bırakılırken yaşanan coşkuya tepki gösterdi. Netanyahu’nun açıklamasından kısa bir süre sonra İsrailli rehinelere karşılık serbest bırakılacak Filistinli mahkumların iade sürecinin durdurulduğu iddia edildi. Kanal 12’nin haberine göre serbest bırakılmak üzere otobüslere bindirilen Filistinli mahkumlar karar üzerine otobüsten indirildi.

İsrail Başbakanlık Ofisi’nden yapılan açıklamaya göre Netanyahu, bugün Gazze Şeridi’ndeki Han Yunus kentinde İsrailli 2 esir serbest bırakılırken ortaya çıkan görüntüleri “büyük bir ciddiyetle” izlediğini söyledi. Netanyahu, “Arabuluculardan bu tür dayanılmaz sahnelerin tekrarlanmayacağından emin olmalarını ve rehinelerimizin güvenliğini garanti etmelerini talep ediyorum” ifadesini kullandı.

Hamas ile İsrail arasındaki esir takasının üçüncü turunda, Gazze’deki 3 İsrailli esir ile 5 Tayland vatandaşı esir, Uluslararası Kızılhaç ekiplerine teslim edilmişti. İsrailli kadın asker esir Agam Berger Gazze Şeridi’ndeki Cibaliya kentinde, Arbel Yehud ve Gadi Moses ile 5 Tayland vatandaşından oluşan 7 esir ise Han Yunus kentinde Kızılhaç ekiplerine teslim edilmişti.

Özellikle Hamas’ın Gazze’de öldürülen lideri Yahya Sinvar’ın Han Yunus’taki evinin bulunduğu bölgedeki yoğun kalabalık dikkati çekmişti. Esirlerin serbest bırakılması sırasında büyük bir coşku ve yaşanmış, esirler teslim edilmeleri sırasında kalabalıkta yürümekte zorlanmıştı.

Bu görüntüleri gerekçe gösteren İsrail’in 3 İsrailli rehineye karşılık serbest bırakması gereken 110 Filistinli mahkûmun teslim sürecini durdurduğu öne sürüldü.

İsrail’in, esir takası sürecinde Hamas’ın gövde gösterisi yapmasından rahatsız olduğu biliniyordu.

Hamas ile İsrail arasındaki esir takasının ilk iki turunda Gazze’deki 7 İsrailli esir ile İsrail hapishanelerindeki 290 Filistinli esir serbest bırakılmıştı.

ORTADOĞU

Arap devletleri, Trump’ın ‘Riviera” planına karşı harekete geçiyor

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’yi kontrol altına alma ve Filistinlileri komşu ülkelere yerleştirme planını hızla reddeden Arap devletleri, bu fikre karşı diplomatik bir karşı hamle üzerinde anlaşmaya çalışıyor.

Ancak Reuters’ın kaynaklara dayandırdığı habere göre, Arap ülkeleri henüz Gazze için alternatif bir plan geliştirebilmiş değil. Özellikle Gazze’nin yeniden inşası için 50 milyar dolardan fazla olduğu tahmin edilen maliyetin nasıl karşılanacağı veya bölgenin kim tarafından yönetileceği gibi kritik meseleler hala netleşmedi.

Bugün Körfez ülkeleri ile Mısır ve Ürdün Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bir araya gelecekler Suudi Arabistan yetkilileri, toplantının “yakın kardeşlik ilişkileri çerçevesinde gayri resmi bir görüşme” olduğunu açıkladı. Ancak Reuters’a konuşan kaynaklar, toplantının ana gündeminin, Trump’ın Gazze’deki Filistinlileri “temizleyerek” çoğunu Ürdün ve Mısır’a yerleştirme planına karşı alınacak ortak önlemler olduğunu belirtti.

Mısır’ın önerisi, üç yıl içinde Gazze’nin yeniden inşası için 20 milyar dolarlık bir fon oluşturulmasını öngörüyor. Büyük ölçüde zengin Körfez ve Arap ülkelerinin katkı sağlaması beklenen bu fonla ilgili henüz net bir taahhüt verilmiş değil.

Gazze müzakerelerinde yer alan bir yetkili Reuters’a yaptığı açıklamada “Detaylar net değil ve paydaşlar arasında planın ne içerdiği konusunda kafa karışıklığı var” dedi. Suudi Arabistan kraliyet sarayına yakın bir kaynak da Reuters’a yaptığı açıklamada görüşmeler öncesinde herhangi bir teklifin kesinleşmediğini söyledi.

Arap Birliği’nin 4 Mart’ta Kahire’de yapacağı acil toplantı öncesinde Arap liderlerin Trump’ın planına karşı bir alternatif üzerinde uzlaşıp uzlaşamayacakları belirsizliğini koruyor.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi, çarşamba günü yaptığı açıklamada, uluslararası topluma çağrıda bulunarak Filistinlileri yerlerinden etmeden Gazze’nin yeniden inşası için bir plan geliştirilmesi gerektiğini söyledi.

Filistinliler ve bölgedeki birçok ülke, Trump’ın önerisinin bölgeyi istikrarsızlaştıracağından ve 1948’de İsrail Devleti’nin kuruluşu sırasında yaşanan “Nakbe”nin (Büyük Felaket) tekrarına yol açacağından endişe duyuyor.

1948’de yaklaşık 800 bin Filistinli evlerinden ve köylerinden kaçmak veya zorla göç etmek zorunda kaldı. Birçoğu Ürdün, Lübnan, Suriye’deki mülteci kamplarına ve Gazze, Batı Şeria ile Doğu Kudüs’e yerleşti. Bugün hâlâ milyonlarca Filistinli mülteci olarak yaşamını sürdürüyor.

Filistinliler, bazı Arap ülkelerinde ayrımcılığa maruz kaldıklarını ve Arap devletleri tarafından terk edildiklerini sıkça dile getiriyor. Ancak Arap devletleri, Filistin davasını ilerletmek için ellerinden geleni yaptıklarını savunuyor.

Bu durum özellikle Mısır ve Ürdün için büyük bir risk taşıyor. Sisi, ülkesine büyük sayıda Filistinlinin gelmesi durumunda, bunlar arasında güvenlik tehdidi olarak gördüğü Hamas üyelerinin de bulunacağından endişe duyuyor.

Kalabalık bir Filistinli nüfusu barındıran Ürdün ise planının radikalizmi körükleyerek Orta Doğu’yu istikrarsızlaştıracağından, İsrail ile olan barış anlaşmasını tehlikeye atacağından ve hatta ülkenin varlığını riske sokacağından korkuyor.

Plan ayrıca, İsrail’in sağcı kesimlerinde uzun süredir dile getirilen hem Batı Şeria hem Gazze’den kitlesel göçlerle “Ürdün’ün alternatif bir Filistin devleti olması” fikrini anımsatıyor.

Öte yandan, Mısır ve Ürdün gibi ülkeler ABD’nin mali ve askeri desteğine bağımlı durumda ve Körfez ülkeleri de güvenlik açısından Washington’a ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle, Trump’a karşı sert bir tavır almaları kolay görünmüyor.

Filistin müzakerelerine dahil olan bir yetkiliye göre, Ürdün veya Birleşmiş Milletler gibi kilit aktörler, Sisi’nin sunması beklenen önerinin oluşturulmasına dahil edilmedi ve Gazze’nin nasıl yönetileceği konusunda hala bir netlik bulunmuyor.

Hamas’ın gelecekteki rolü gibi hassas konuların kamuya açık açıklamalarda ele alınması beklenmiyor. Mart ayında Kahire’de düzenlenecek Arap Birliği zirvesinde daha kapsamlı bir siyasi ve ekonomik çerçevenin sunulması planlanıyor.

Mısır’ın önerisi, Gazze’yi yönetmek için ulusal bir komite oluşturulmasını ve Körfez ülkeleri, diğer yabancı devletler, ABD ve finans kuruluşlarından sağlanacak fonlarla yeniden inşa sürecinin yürütülmesini öngörüyor. Konuya hâkim iki Mısırlı yetkiliye göre, bu öneriler henüz sadece fikir aşamasında ve uygulanabilmesi için Arap ülkeleri arasında koordinasyon ve finansman taahhütleri gerektiriyor.

Finansman taahhütleri, herhangi bir alternatifin Trump tarafından kabul edilebilir hale gelmesi için kritik öneme sahip. Ancak petrol üreticisi Körfez ülkeleri, Gazze’nin yeniden inşasını finanse etmek konusunda temkinli davranıyor.

Öte yandan Filistin Yönetimi’nin Gazze yönetimine ilişkin önerisinin de Cuma günü sunulması bekleniyor. Bu öneriye göre, Gazze valisi olarak görev yapacak yeni bir başbakan yardımcısı atanacak ve doğrudan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a bağlı olacak.

Ancak Kahire, farklı bir plan öneriyor. Buna göre, tarafsız teknokratlardan oluşan bir komite Gazze’deki sınır kapıları, kamu hizmetleri ve yeniden inşa sürecini yönetecek.

Ancak Hamas, Arap Birliği Genel Sekreter Yardımcısı’nın, Filistin halkının yararı için Hamas’ın yönetimden tamamen çekilmesi gerektiği yönündeki açıklamalarına tepki gösterdi. Hamas, birçok görüşmede Gazze’nin siyasi ve idari yönetimi konusunda esneklik gösterdiğini söyledi.

Filistin-Körfez ilişkileri üzerine çalışan Suudi analist Aziz Alghashian, “Artık Arap ülkelerinin somut bir plan ortaya koyması gerekiyor ve Trump’ın önerisinin ardından bu mesele çok daha büyük bir önem kazandı” dedi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas: Bibas’ın cesedi parçalanmış haldeydi, karışmış olabilir

Yayınlanma

İsrail, dün teslim edilen cenazelerden birinin İsrailli rehineye ait olmadığını iddia etmesinin ardından Hamas, İsrailli rehinenin kalıntılarının İsrail hava saldırısında yıkılan binanın enkazında diğer insan kalıntılarıyla karışmış olabileceğini belirtti.

İsrailli yetkililer, dün teslim edilen dört cenazelerden birinin Abu Kabir Adli Tıp Enstitüsü’nde yapılan incelemeler sonucu kesin olarak Shiri Bibas’a ait olmadığının tespit edildiğini açıkladı. Yetkililere göre, ceset üzerindeki kıyafetler incelendi ve DNA testi, Bibas ile diğer kadın rehinelerin DNA’larıyla karşılaştırıldı, ancak hiçbir eşleşme bulunamadı. Cesedin, kimliği belirlenemeyen Gazzeli bir kadına ait olabileceği belirtildi.

Hamas yetkilisi İsmail es-Sevabte, Reuters’a “Shiri’nin cesedi parçalanmış haldeydi ve muhtemelen diğer cesetlerle birlikte enkaz altında kaldı” diyerek İsrail’in Bibas’ın ölümünden sorumlu olduğunu yineledi.

Hamas, geçen yıl boyunca Shiri Bibas ve iki küçük çocuğu Ariel ile Kfir’in İsrail hava saldırısında öldüğünü iddia ediyordu. Ancak İsrail makamları, dün gece yaptıkları açıklamada Ariel ve Kfir’in kalıntılarının kimliklerinin tespit edildiğini ve Hamas tarafından esaret altında öldürüldüklerini iddia etti.

Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, konuyla ilgili yayınladığı görüntülü mesajda bu olayın Gazze’de varılan ateşkes anlaşmasının “ihlali olduğunu” iddia ederek “Hamas’ın bunun bedelini ödeyeceğini” savundu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Witkoff, Trump’ın damadıyla Gazze planı hazırlayacak

Yayınlanma

witkoff

Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi, emlak sektöründen isimlerle Gazze’nin yeniden inşası için zirve düzenlemeyi planlıyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Trump’ın damadı ve eski danışmanı Jared Kushner ile birlikte emlak sektörü temsilcilerini bir araya getirerek Gazze’nin yeniden inşası için bir plan oluşturmayı tartıştıklarını açıkladı.

Suudi Arabistan’ın varlık fonu tarafından desteklenen ve iş dünyasından yöneticilerin bir araya geldiği Miami’deki FII Priority konferansında Kushner ile sohbet eden Witkoff, “Dünyanın her yerinden insanları bir araya getirmekten, planlamacıları, geliştiricileri ve mimarları bir araya getirmekten, fikirler hakkında konuşmaktan bahsediyoruz” dedi.

Bu ayın başlarında Trump, “ABD, Gazze Şeridi’ni ele alacak ve burayı Orta Doğu’nun Rivierası’na dönüştürecek” açıklamasını yapmış, Gazze’de yaşayanların bölgeyi terk ederek komşu Arap ülkelerine yerleşmesi gerektiğini savunmuştu. Ancak Arap liderler bu öneriyi sert bir dille reddetti.

Trump’ın açıklamaları Orta Doğu ve Avrupa’da büyük tepki çekerken, birçok ülke Filistinlilerin Gazze’den zorla çıkarılmasının uluslararası hukuka göre yasadışı olduğunu ve bunun etnik temizlik anlamına geldiğini belirtti.

Beyaz Saray’da zirve planı

Wall Street Journal’ın (WSJ) konuyla ilgili bilgi sahibi bir kaynağa dayandırdığı haberine göre, Witkoff, Beyaz Saray’da bir zirve düzenlemeyi ve burada emlak geliştiricileri ile iş dünyasından isimleri bir araya getirerek Gazze’nin yeniden inşası için ilk adımı atmayı planlıyor. Ancak zirve henüz planlama aşamasında ve birçok belirsizlik içeriyor. En büyük soru işaretleri arasında inşaatın nereden başlayacağı, enkazın nasıl temizleneceği ve bölgede yaşayan halkın durumu yer alıyor.

Zirvenin, büyük vinçler ve gösterişli inşaat ekipmanlarının sergilendiği bir etkinlik şeklinde düzenlenebileceği belirtiliyor. Aynı zamanda şirketlerin, bölgede bulunan patlamamış bombalar, tüneller ve yerinden edilmek istemeyen insanlar gibi potansiyel zorluklarla nasıl başa çıkacaklarını açıklamaları bekleniyor.

“Gazze’de yaşamak mantıklı değil”

Konferansta konuşan Witkoff, Gazze’nin yaşam için uygun bir yer olmadığını savundu:
“Bugün Gazze’deki yıkımı görmek lazım. Orada 30 bin patlamamış bomba var. Koşullar korkunç. Biri neden orada yaşamak ister, anlamıyorum. Bu bana mantıklı gelmiyor” dedi.

Jared Kushner ise daha önce Gazze’nin kıyı şeridinin “çok değerli bir arazi” olduğunu ve “önce insanların bölgeden çıkarılıp ardından bölgenin temizlenmesi gerektiğini” söylemişti. Kushner, Trump yönetiminde resmi bir görev almayacağını ancak Trump ekibine özel sektörden danışmanlık yapmaya devam ettiğini belirtti.

Witkoff konuşmaları sırasında gayrimenkul geliştirme işini bırakıp Orta Doğu elçiliği görevini üstlenmeye karar verdiğini çünkü Kushner’in kendisini buna ikna ettiğini söyledi.

Trump ve ekibindeki birçok ismin emlak sektöründen gelmesi, Gazze’nin yeniden inşasına ilişkin tartışmalarda da kendini gösterdi. Sahnede yapılan konuşmaların çoğu bu deneyimin altını çizdi.

Örneğin Witkoff, Hamas ile İsrail arasındaki ateşkes müzakerelerinin, gayrimenkul anlaşmaları gibi yürüdüğünü ancak tarafların aynı masaya oturmayı reddetmesinin süreci zorlaştırdığını söyledi.

Orijinal ateşkes anlaşması Gazze’nin yeniden inşası için üç ila beş yıllık bir plan öngörse de Witkoff bu sürenin gerçekçi olmadığını belirtti: “Bu, beş yılda tamamlanabilecek bir şey değil. Fiziksel olarak imkânsız. Manhattan’da bile bir apartman inşa etmek beş yıl sürüyor.”

Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Dünya Bankası tarafından bu hafta yayımlanan bir rapora göre, Gazze’nin yeniden inşasının önümüzdeki 10 yıl içinde 50 milyar dolardan fazla maliyet gerektirdiği tahmin ediliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English