Bizi Takip Edin

AMERİKA

İsrail’in Refah katliamı ABD’nin “kırmızı çizgisini” aşmamış

Yayınlanma

ABD’li bir yetkili salı günü yaptığı açıklamada, Biden yönetiminin İsrail’in hafta sonu Refah’ta gerçekleştirdiği ve yaklaşık 50 tehcir edilmiş Filistinlinin ölümüne neden olan saldırının Başkan Joe Biden’ın iki ay önce belirlediği “kırmızı çizgiyi” aşmadığına karar verdiğini söyledi.

POLITICO’da yer alan habere göre Beyaz Saray salı günü hem kamuoyu önünde hem de özel olarak bu olayın “yıkıcı” olmakla birlikte Washington’dan ciddi bir kınamayı tetiklemeyeceğini açıkça ifade etti.

İsminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir yönetim yetkilisi, 45 sivili öldürüp onlarcasını yaralayan saldırının Biden’ın 9 Mart’ta ilk kez açıkladığı “kırmızı çizgiyi” geçmediğini söyledi.

Üst düzey yetkili ve iki sözcü, operasyonun bir bütün olarak İsrail’in ABD’nin Refah’a daha hedefli ve hassas bir operasyonla girmesi yönündeki uyarılarını dikkate aldığını gösterdiğini söyledi.

Aralarında Batılı yardım görevlilerinin ve Filistinli sivillerin ölümüne yol açan çok sayıda önemli olaya rağmen ABD, İsrail’in Hamas’ı Gazze’nin tamamında yenilgiye uğratma hedefini destekliyor.

İsrail’in “binlerce askeri içeren” geniş çaplı bir işgal yerine “hedefe yönelik operasyonlar” yürütme kararı, Beyaz Saray’ın “sivilleri korumak için adımlar atıldığını” söylemesi için yeterli olmuş görünüyor.

Beyaz Saray’a göre Refah işgali “diğerlerinden farklı”

Salı günü gazetecilere brifing veren ABD hükümet sözcüleri, doğrudan kırmızı çizgilere değinmekten kaçınsalar da, üst düzey yetkilinin değerlendirmesini genel olarak doğruladılar.

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Matthew Miller, ABD’nin İsrail’den “tam, şeffaf bir soruşturma” yürütmesini ve gerekirse hatalı olanlardan hesap sormasını beklediğini söyledi. Fakat Miller, Refah operasyonunun şu ana kadar İsrail’in çok sayıda kuvvet gönderdiği ve çok sayıda bomba attığı Gazze Şehri ve Han Yunus’taki operasyonların “ölçeğinde” olmadığını da ileri sürdü ve “Bu şu ana kadar farklı türde bir askeri operasyon,” dedi.

Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby daha sonra gazetecilere yaptığı açıklamada Refah saldırısının ardından “konuşacak bir politika değişikliği olmadığını” söyledi.

Kirby, yönetimin büyük bir kara operasyonuna bakışının “binlerce ve binlerce” askerin organize kollar halinde merkezi ve kalabalık hedeflere karşı hareket etmesini içerdiğini de sözlerine ekledi.

Yönetimin hangi sayıda sivil kaybını kabul edilemez bulduğu sorusuna Kirby, “Burada bir ölçü çubuğu ya da bir kota yok. Birçok kez söylediğimiz gibi, doğru sivil kayıp sayısı sıfırdır,” dedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu saldırıyı “trajik bir kaza” olarak nitelendirmişti. ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris ise salı günü bu açıklamaya yanıt verirken “‘Trajik’ kelimesi bunu tanımlamaya yetmez bile,” dedi.

Washington’dan Refah’taki yıkıma tam destek

POLITICO’ya göre Biden yönetimi geçtiğimiz haftayı, 1 milyon Filistinli kentten kaçarken İsrail’in Refah operasyonunu yürütme biçimini överek geçirdi.

Üst düzey bir yönetim yetkilisi 21 Mayıs’ta gazetecilere verdiği demeçte İsrail’in Refah planlarını güncellediğini ve sivillerin güvenliği konusunda “dile getirdikleri endişelerin birçoğunu dikkate aldığını” söyledi.

Ertesi gün bu açıklama sorulduğunda İsrail gezisinden yeni dönen Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan muhataplarının Refah planlarında yapılan “iyileştirmeler” hakkında kendisine bilgi verdiğini söyledi.

“İsrail’in o bölgedeki askeri operasyonları açısından şu ana kadar gördüklerimiz daha hedefli ve sınırlıydı, yoğun kentsel alanların kalbine büyük askeri operasyonlar içermiyordu,” diyen Sullivan, yönetimin gelişmeleri izlemeye devam edeceğini de sözlerine eklemişti.

Sullivan, “Bakacağımız şey, bu operasyondan çok fazla ölüm ve yıkım olup olmadığı ya da daha hassas ve orantılı olup olmadığıdır,” demişti.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English