Ukrayna’daki çatışmalar yavaşlamışken ve Batılı ülkeler giderek artan savaş yorgunluğuyla baş etmek zorunda kalırken, Japonya ise savaşa yönelik ‘istekli’ yaklaşımını koruyor.
Japonya’nın yeni Dışişleri Bakanı Yoko Kamikawa geçen hafta The Japan Times ve diğer medya kuruluşlarına verdiği bir röportajda “Rus saldırganlığını mümkün olan en kısa sürede durdurmak için Japonya’nın yapması gereken ilk şey Rusya’ya karşı yaptırımları güçlü bir şekilde uygulamak ve Ukrayna’ya desteği güçlendirmektir” dedi.
Kamikawa, her ülkenin kendi bireysel çıkarları olduğunu kabul etmekle birlikte, Küresel Güney olarak adlandırılan ülkeler de dahil olmak üzere uluslararası toplumla Ukrayna’yı desteklemek için birleşik bir cephe oluşturmanın hala gerekli olduğunu da sözlerine ekledi.
Kamikawa Japonya’da “Ukrayna yorgunluğu”nun ortaya çıkma ihtimaline ilişkin soruları ise geçiştirdi.
“Hükümetin bu konuda bir değerlendirme yapmasının uygun olduğunu düşünmüyorum” diyen Kamikawa, Japonya’nın Rusya’ya yönelik yaptırımlarını sürdürme konusundaki kararlılığını yineledi.
Bu isteklilik ülke kamuoyunun da dikkatini çekti. The Japan Times gazetesi, Rusya-Ukrayna savaşının başlamasından bu yana bir buçuk yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen “Japonya’nın Ukrayna’ya verdiği destek, birçok Avrupa ülkesinde kamuoyunun giderek artan bir bıkkınlık belirtisi gösterdiği bir dönemde, sarsılmaz bir şekilde devam ediyor” diye yazdı.
Tokyo’nun Kiev ile yeniden yakınlaştığının bir işareti olarak Dışişleri Bakanlığı cumartesi günü iki ülke arasında ikili bir anlaşma için müzakerelerin başladığını duyurdu.
Başbakan Fumio Kishida 3 Ekim’de ABD Başkanı Joe Biden’ın ev sahipliğinde Ukrayna’daki savaşla ilgili olarak düzenlenen çevrimiçi bir toplantıda Kiev’i destekleme taahhüdünü yineledi ve gelecek yılın başlarında Tokyo’da Ukrayna’nın yeniden inşa çabalarıyla ilgili bir sempozyum düzenleme ve Japonya’nın yeniden inşadaki rolünü artırma niyetini dile getirdi.
Japonya, Rusya-Ukrayna savaşının başladığı Şubat 2022’den bu yana G7 müttefikiyle birlikte hareket ederek Kiev’den yana oldu ve Moskova’ya karşı tavır aldı.
Kishida şu ana kadar Kiev’i desteklemek için büyük çaba sarf etti ve daha önceki yönetimlerde benzeri görülmemiş adımlar attı.
Rusya’nın müdahalesinden kısa bir süre sonra hükümet, Ukraynalı tahliyecileri geçici olarak karşılamak için bir plan oluşturdu – genellikle mültecilere karşı anlayışsız olmakla eleştirilen bir ülke için nadir bir hareket. Aralık ayından itibaren bu plan, yasal olarak mülteci olarak tanınmasalar bile, onlara uzun süreli ikamet imkanı sunacak şekilde genişletilecek.
Bu arada Tokyo’nun Ukrayna’ya yönelik mali taahhüdü 7.6 milyar dolara (1.1 trilyon Yen) ulaştı ki bu rakam bazı büyük Avrupa ülkelerini gölgede bırakıyor.
Ayrıca, devam eden çatışmalarda yer alan ülkelere silah ihracatı konusundaki yasal kısıtlamalar Japonya’nın Ukrayna’ya askeri yardım yapmasını engellese de, hükümet ve iktidar partileri arasında silah ihracatıyla ilgili mevcut yasal düzenlemelerin revize edilmesine yönelik devam eden tartışmalar, Japonya’nın çatışmada daha altif bir rol oynamasının önünü açabilir.
Geçen hafta Biden, ABD’nin savaşa olan ilgisinin azaldığı yönündeki spekülasyonları bastırmak amacıyla Ukrayna’yı “ne kadar sürerse sürsün” destekleme kararlılığını yineledi.
ABD’yi en önemli ve baş müttefiki olarak gören Japon hükümetinin de savaşa destek konusunda Washington’dan geri kalmak istemeyeceği düşünülüyor.