Bizi Takip Edin

ASYA

Japonya’nın güvenlik geleceği: ‘Asya NATO’su’ önerisi ve SOFA revizyonu

Yayınlanma

Japonya Liberal Demokrat Partisi (LDP) yeni başbakanı seçmek için dokuz adayı kamuoyu önünde münazaraya çıkardı. Adaylar, ekonomik büyüme, güvenlik sorunları ve siyasi reformlar gibi konuları ele alarak görüşlerini paylaştı.

Adaylar içerisinde en dikkat çeken söylem ise kıdemli aday Shigeru Ishiba’nın Japonya’nın ANZUS’a katılmasıyla başlayarak Asya NATO’su kurulması çağrısında bulunması oldu.

Daha önce düzenlediği basın toplantılarında Ishiba, “NATO’nun Asya versiyonunu” yaratma ve Japonya-ABD Güçlerin Statüsü Anlaşması’na eşitlik getirme arzusunu sıkça dile getirmişti. Ishiba toplantı esnasında sıkça Ukrayna meselesine değinirek, “Ukrayna’da caydırıcılık neden işe yaramıyor. Çünkü orada bir resmi bir NATO varlığı yok” ifadesini kullandı.

Ishiba, 2002-2004 yılları arasında Başbakan Junichiro Koizumi kabinesinde Japonya Savunma Ajansı Genel Müdürü olarak görev yaptı. Ardından 2007-2008 yılları arasında Yasuo Fukuda yönetiminde Savunma Bakanı olarak 1 yıl görevde kaldı. LDP içerisinde kıdemli isimlerden olan Ishiba, Japonya’nın pasifist anayasal savunma stratejisinden vazgeçmesi gerektiğini düşünen isimlerden.

9 adayla birlikte çıktıkları münazarada, diğer adayların ekonomi ve kalkınma planlarına dair planlamaları ön plana çıkarken Ishiba, “Asya’nın güvenlik yapısı, mevcut ilişkilerin ve değer sistemlerinin etkisiyle giderek değişiyor. Bu durum, uluslararası işbirliği ve meşru müdafaa kavramlarını yeniden düşünmemizi gerektiriyor” dedi.

Güvenlik politikasıyla ilgili olarak Genel Sekreter Toshimitsu Motegi, eski Genel Sekreter Shigeru Ishiba’nın savunduğu “NATO’nun Asya versiyonunun” gerçekçi olmadığına dikkat çekti. Ishiba, ABD, Avustralya ve Yeni Zelanda’yı göz önünde bulundurarak, “Benzer ortamlara sahip ülkelerle başlamak teorik olarak mümkün” diye yanıt verdi.

Ardından Motegi bu durumun parti gündeminden bağımsız ve Anayasal bir süreç olduğunu hatırlatarak, “NATO’nun Asya versiyonunun kurucusunun Ishiba olacağını düşünüyorum. Her ne kadar NATO’nun özü önerilmiş olsa da üye ülkeleri dış saldırılardan korumaya yönelik bir sistemden bahsediliyor. Kolektif güvenlik ve meşru müdafaa hakkı giderek LDP’ye bağımlı hale geliyor. Bu kapsamlı çalışma Anayasa ile ilgilidir. Evet, Asya farklı değer sistemlerine sahip bir kıta. Avrupa’dan çok farklı özellikle. Örneğin Çin ile olan ilişkilerimiz ve konumlarımız farklı bir boyutta. İlişkilerde ilerleyen süreci idame ettirecek bu söylemin olgunlaşıp olgunlaşmadığını merak ediyorum. Öte yandan Singapur, Tayland ve Hindistan bu gruba dahil edilecek mi? Ben de bunun gerçekçi olmadığını düşünüyorum. Ne düşünüyorsunuz Bay Shiba, lütfen cevap verin?” sözleri ile çıkıştı.

Ishiba, Asya’da kolektif güvenlik anlayışının, ülkelerin ilişkilerini etkilediğini bu durumun, bölgesel güvenlik mekanizmalarının nasıl şekilleneceği konusunda belirsizlik yarattığını savunarak, “Kolektif güvenliğin simgesi olan Birleşmiş Milletler’dir. Fakat Birleşmiş Milletler güçlerine katılıp güç kullanmak mümkün mü? Meşru müdafaa hakkından farklı bir kavram olduğundan Asya NATO’su versiyonunu savunuyorum. Anayasa tartışması da dahil olmak üzere her şeyi açıklığa kavuşturmamız gerekiyor. Bunun tamamen farkındayım. Peki hangi ülkeler dahil olacak? Bu ancak Asya-Pasifik bölgesinde Japonya ve ABD, ABD-Kore Güvenlik Anlaşması, ANZUS Anlaşması ve Birleşik Krallık bünyesindeki Beş Göz İttifakı gibi çeşitli güvenlik mekanizmaları var. Evet, bunları birleştirmenin en erken yolu AZUS’a Japonya’nın eklenmesidir” diye konuştu.

Japonya ve ABD arasındaki ittifak, Asya-Pasifik bölgesinde güvenlik dinamiklerini belirleyen önemli bir faktör. Bu durum, diğer Asya ülkeleriyle işbirliğini artırma ihtiyacını doğuruyor. Öyle ki Ishiba’nın “Japonya kolektif güvenliğin simgesidir” söylemi bölgede Çin ve Rusya’yı çevreleyecek merkez üssünü Japonya’da tesis ederek, ABD ile Asya-Pasifik’te hegemonya kurma çabalarını gösteriyor. Ishiba, Abe kabinesinde Genel Sekreterlik görevindeyken, söz konusu anayasal değişikliler için yol açılması gerektiğini savunuyordu.

Ayrıca Ishiba, ABD’nin Japonya’daki askeri operasyonlarına ilişkin kuralları belirleyen SOFA’yı (Statute of Forces Agreement) revize etmeyi değerlendireceğini duyurdu.

Anlaşma, Japonya-ABD Güvenlik Anlaşması’nın 1960 yılında revize edilmesiyle imzalanmış ve değişikliğe uğramadan kalmıştır.

Japonya’da pek çok kişi, özellikle ABD askeri personelinin karıştığı kazalar ve suçlar söz konusu olduğunda SOFA’yı “eşitsiz ve işgalci” olarak nitelendiriyor.

Ishiba, LDP başkanı ve dolayısıyla başbakan olarak Japonya’nın Öz Savunma Kuvvetleri’ni eğitmek için ABD’de bir üs kurmayı hedeflediğini söyleyerek iki ülkenin askeri açıdan daha yakın ilişkilerde olması gerektiğinin altını çizdi.

Daha sonra SOFA’nın, ABD’de böyle bir Japon askeri üssünün kurulması halinde kurulacak anlaşmayla aynı seviyede olması gerektiğini savundu.

Ishiba, “SOFA’yı revize edeceksek, ittifakı güçlendirecek ve bölgesel güvenlik ortamını iyileştirecek bir şey olmalı” dedi.

ASYA

Honda ve Nissan birleşme görüşmelerine başladı

Yayınlanma

Konu hakkında bilgi sahibi kişiler, Nissan ve Honda’nın 52 milyar dolarlık bir Japon devi yaratacak iki otomobil üreticisinin birleşmesi konusunda başlangıç görüşmeleri yaptığını söyledi.

Financial Times’ın (FT) haberine göre iki şirket, geleneksel otomobil üreticilerinin hızla büyüyen Çinli elektrikli araç üreticileriyle ve elektrikli araçlara yönelik beklenenden daha yavaş tüketici talebiyle boğuştuğu bir dönemde daha iyi rekabet etmelerine yardımcı olacak bir birleşme yolu üzerinde çalışıyor.

Nissan hisseleri, anlaşmanın şirkete sağlıklı bir prim getireceği beklentisiyle Çarşamba günü Tokyo’da yüzde 23,7 artışla kapandı. Honda’nın hisseleri ise yüzde 3’ün biraz üzerinde düşüşle kapandı.

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan bir kişi, görüşmelerin henüz erken bir aşamada olduğunu ve ülkenin en köklü iki otomobil markasının birleşmesinin önemli işten çıkarmalarla sonuçlanabileceği için Japonya’da olası bir siyasi tepkiden endişe edildiğini söyledi.

Nissan ve Honda mart ayında elektrikli araçlar geliştirmek üzere bir araya geleceklerini açıklamış ve Donald Trump’ın ABD başkanı olmasının otomobil endüstrisi için ne anlama geleceğine dair belirsizlik ortamında görüşmelerini derinleştirmişlerdi.

Çarşamba gününden önce Renault ile çapraz ortaklık yapısına sahip olan Nissan’ın hisseleri bu yıl yüzde 40 düşerek piyasa değerini 8,2 milyar dolara indirmişti. Honda’nın piyasa değeri ise 44 milyar dolar.,

Birleşik şirket, geçen yılki satış hacmine göre Toyota ve Volkswagen’in ardından dünyanın en büyük üçüncü otomobil üreticisi konumuna gelecek ve Tesla ve Çinli BYD ile rekabet edebilmek için yatırım yapabilecek ölçeğe sahip olacak.

Nissan Kasım ayında 9.000 kişinin işten çıkarılmasını içeren acil bir plan açıkladı ve küresel üretim kapasitesini yüzde 20 oranında azaltacağını söyledi. Şirket, Temmuz-Eylül çeyreğinde zarar ettikten sonra bu yıl ikinci kez kâr beklentisini düşürdü.

Nissan birkaç aydır bir yatırımcı arayışında ve FT geçen ay Honda ile birleşme de dahil olmak üzere “tüm seçeneklerin” değerlendirildiğini bildirdi.

Tokyo’daki fon yöneticileri, Nissan ve Honda’nın işlerinin örtüşmesi ve büyük işten çıkarma ve zarar etme olasılığı nedeniyle herhangi bir birleşmeye oldukça şüpheyle yaklaşacaklarını söyledi.

Büyük, uzun vadeli bir fonun başkanı, “Honda’nın Japon hükümetinden bir tür sübvansiyon ya da garanti almadan bunu yapacağını hayal etmek zor, çünkü Honda’nın Nissan’ın hangi parçalarını gerçekten isteyeceğini belirlemek zor,” dedi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Güney Kore Anayasa Mahkemesi Yoon’un görevden alınmasını inceliyor

Yayınlanma

Güney Kore Anayasa Mahkemesi pazartesi günü Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un görevden alınmasına ilişkin incelemesini başlattı.

Altı mahkeme hakimi, Ulusal Meclis’in cumartesi gecesi 300 üyeli yasama meclisinin 200’ünün üçte iki çoğunluğu olan 204 oyla azil önergesini kabul etmesinin ardından ilk toplantılarını yaptıktan sonra 27 Aralık’ta davanın ilk duruşmasının yapılmasına karar verdi.

Mahkeme, Ulusal Meclis ve Yoon’dan temsilcilerin davanın karara bağlanması için prosedürleri belirlemek üzere duruşmaya katılacağını söyledi. Mahkeme ayrıca konuyu incelemek üzere bir görev gücü oluşturmaya karar verdi.

Yargıç Kim Hyung-du toplantı başlamadan önce gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bunu hızlı ve adil bir şekilde yapacağız. Hazırlık işlemlerini nasıl organize edeceğimizi tartışacağız” dedi.

Kim, mahkemenin ay sonuna kadar boşalan üç koltuğu doldurarak dokuz üyeye ulaşmasını beklediğini söyledi. Ulusal Meclis geçen hafta üç yargıcın seçilmesi için önergeler sundu ve bu hafta içinde bu yargıçlar için onay oturumları düzenlemeyi planlıyor.

Azil kararının onaylanması için altı yargıcın azil lehinde oy kullanması gerekiyor.

Mahkeme toplantısı, Yoon’un savcıların çağrısına uymayı reddetmesinden bir gün sonra, yetkililerin kendisini bu ayın başlarında sıkıyönetim ilan etmesiyle ilgili bir ayaklanma davasında şüpheli olarak adlandırmasının ardından gerçekleşti. Yonhap Haber Ajansı’nın haberine göre, pazartesi günü savcılar Yoon’u tekrar çağırdı ancak ne zaman geleceği belli değildi.

Pazartesi günü ayrıca polis, Yoon’u çarşamba günü ayaklanma ve görevi kötüye kullanma iddialarıyla ilgili olarak sorgulanmak üzere çağıracağını söyledi. Yoon daha önceki bu tür taleplere henüz yanıt vermedi.

İktidar partisinde çalkantı

Yoon, Anayasa Mahkemesi’nde bir görevden alma davası ve kolluk kuvvetlerinin soruşturmalarıyla karşı karşıya kalırken, Halkın Gücü Partisi (PPP) de görevden alma oylamasının yol açtığı sert bir çekişme içinde .

PPP lideri Han Dong-hoon, azli destekleyerek ve yeterli sayıda PPP milletvekilini tedbir lehinde oy kullanmaya ikna ederek parti üyelerinin çoğunluğuna karşı geldikten sonra pazartesi günü istifa etti.

Han düzenlediği basın toplantısında “Yönetim kurulu üyelerinin istifalarının ardından işimi yapamadığım için Halkın Gücü Partisi liderliğinden istifa ediyorum” dedi. Kurulun dokuz üyesinden beşi, Han’ın azil meselesini ele alış biçiminden duyulan memnuniyetsizlik de dahil olmak üzere çeşitli gerekçeler öne sürerek istifa etti.

Milletvekili olmayan Han, partideki milletvekillerinden görevden almayı desteklemelerini istediği için istifa baskısı altında kaldı. Oylama gizli oyla yapıldığından, 192 muhalif ve bağımsız milletvekilinin tamamının lehte oy kullanması, parti içinde aleyhte oy kullanma yönünde bir mutabakat olmasına rağmen PPP’den 12 milletvekilinin de lehte oy kullandığı anlamına geliyor.

Azil için bastıran ana muhalefet Demokrat Parti, mahkeme Yoon’un akıbeti hakkında karar verene kadar siyasi inisiyatifi ele geçirmeye çalışıyor. Demokrat lider Lee Jae-myung, başbakan ve şu anda cumhurbaşkanı vekili olan Han Duck-soo’dan ülke için kilit gündemleri tartışacak bir organ kurmasını istedi.

Lee pazar günü düzenlediği basın toplantısında “Ulusal Meclis’in Kore Cumhuriyeti’nin ulusal işlerini aktif bir şekilde yönetmesinin zamanı geldi” dedi. “Halkın Gücü Partisi artık iktidar partisi değil. İktidar partisi artık yok” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin’de zayıf perakende satışlar Pekin üzerindeki ekonomiyi canlandırma baskısını artırıyor

Yayınlanma

Çin’de perakende satışlar kasım ayında beklentilerin altında kalarak, Devlet Başkanı Xi Jinping’in geçen hafta dünyanın en büyük ikinci ekonomisini canlandırmak için hane halkı tüketimini teşvik etmek istediğinin sinyalini vermesinin ardından politika yapıcılar üzerindeki baskıyı artırdı.

Tüketim ölçütü, Reuters anketindeki yüzde 4,6’lık tahminin ve geçen ayki yüzde 4,8’lik artışın altında, yıllık yüzde 3 arttı. Sanayi üretimi yüzde 5,4 ile tahminlerin biraz üzerinde arttı.

Beklenmedik bir şekilde zayıflayan büyüme, Komünist Parti liderliğinin geçen hafta düzenlenen yıllık Merkezi Ekonomik Çalışma Konferansı’nda tüketimi ve iç talebi artırmak için “güçlü” çabalar gösterilmesi çağrısında bulunmasından günler sonra geldi.

ING’nin büyük Çin baş ekonomisti Lynn Song bir araştırma notunda, “perakende satışlar hem fikir birliğinden hem de tahminlerimizden çok daha düşük geldi” dedi.

Pekin, şu anda dördüncü yılına giren emlak yavaşlaması ve deflasyon nöbetleri karşısında güveni artırmak için mücadele etti. Hükümet eylül ayı sonunda hisse senedi piyasalarını canlandırmak ve geçen ay yerel yönetim borçlarını yeniden finanse etmek için bir dizi önlem açıkladı.

Çin hisse senetleri pazartesi günü düştü. Mavi çipli anakara şirketlerinden oluşan CSI 300 endeksi yüzde 0,5 düşüşle kapanırken Hong Kong’un Hang Seng endeksi yüzde 0,9 düştü.

Çin’in 10 yıllık devlet tahvili getirisi 0,06 puanlık düşüşle yüzde 1,73’e gerilerken 30 yıllık getirisi de ilk kez yüzde 2’nin altına düştü.

Konferansın geçen haftaki çalışma raporunda tüketim, Xi’nin yaklaşımının temel direği olarak ortaya çıkan “yeni üretici güçlerin” önünde, 2025 yılı için dokuz ekonomik öncelikten ilki olarak sıralandı.

Bu vurgu, geçen hafta on yılı aşkın bir süredir ilk kez para politikası duruşunun “ihtiyatlı”dan “ılımlı gevşek”e kaydırılması da dahil olmak üzere, hükümetin artan aciliyetinin birkaç işaretinden biri olarak değerlendirildi.

Kasım ayında tüketici fiyatları %0,2 artarak son beş ayın en düşük seviyesine geriledi. Fiyatlar ocak ayından bu yana her ay artış gösterdi, ancak büyüme deflasyonist bölgeye yakın kaldı ve iç talebin gücüne ilişkin endişeleri artırdı.

Tüketici harcamaları, hükümetin virüsün yayılmasını önlemek için sıkı karantina uyguladığı Covid-19 salgını sırasında Çin’de ekonomik bir endişe kaynağı oldu ve neredeyse iki yıl önce yeniden açılmasından bu yana tam olarak geri dönemedi.

Ancak Goldman ve diğer ekonomistler, genel olarak göstergelerin bu yıl yıllık büyümenin hükümetin resmi hedefi olan yüzde 5’e yakın bir seviyede gerçekleşeceğini gösterdiğini söyledi.

Xi geçen hafta Çin’in “dünyanın en büyük ekonomik büyüme motoru olarak rolünü oynamaya” devam edeceğini söyleyerek hedefe ulaşma sözü verdi.

Çin 2025 için düzenlenen ekonomi konferansında iç talebi genişletme sözü verdi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English