Bizi Takip Edin

AMERİKA

Joe Biden’a destek diplerde

Yayınlanma

2024 seçimlerinde yeniden aday olmak istediğini açıklayan Joe Biden’a seçmen desteği bir hayli azalmış durumda.

Hem ABC News/Washington Post hem de Gallup anketlerine göre Biden’a destek rekor seviyelerde geriledi.

İlk ankete göre Biden’ın onaylanma oranı Şubat ayına göre düşüş göstererek yüzde 36’ya geriledi ve 2022’deki en düşük seviyesinin altında kaldı. Ankete katılan Demokratların çoğunluğu (yüzde 58) Demokratların başkan adayı olarak başka birini seçmesini tercih edeceklerini söyledi.

Biden için sorunun bir kısmı da başkanın yaşı. Ankete katılanların yüzde yirmi altısı 80 yaşındaki Biden’ın bir dönem daha başkanlık için çok yaşlı olduğunu söylerken, yüzde 43’lük bir kesim de hem Biden’ın hem de 76 yaşındaki Trump’ın çok yaşlı olduğunu söyledi. Sadece yüzde 28’lik bir kesim ikisinin de Beyaz Saray’da dört yıl daha görev yapmak için çok yaşlı olmadığını söyledi.

Biden’ın ‘zihinsel keskinliği’ şüphe çekiyor

Biden’ın ‘başkan olarak etkili bir şekilde hizmet etmek için gereken zihinsel keskinliğe sahip olup olmadığı’ sorulduğunda, ankete katılanların sadece yüzde 32’si sahip olduğuna inandığını söylerken, yüzde 63’ü sahip olmadığını söyledi. Cumhuriyetçilerin %94’ü, bağımsızların %69’u ve Demokratların %21’i, Biden’ın etkili bir şekilde hizmet etmek için gereken zihinsel keskinliğe sahip olmadığını düşünüyor.

Anket ayrıca Biden’ın, Cumhuriyetçilerin adayı olmak için şu anda önde giden Trump ile karşı karşıya geldiğinde geride kaldığını gösterdi. Biden ve Trump’ın aday olması halinde yüzde 38’lik bir kesim kesinlikle ya da muhtemelen başkana oy vereceğini söylerken, Trump’ı kesinlikle ya da muhtemelen destekleyeceğini söyleyenlerin oranı yüzde 44.

Biden, bire bir eşleşmede Florida Valisi Ron DeSantis’in de gerisinde kaldı ve DeSantis’in yüzde 42’sine karşılık yüzde 37 oy aldı.

Seçmenlerin Trump’ı Biden’a tercih ettiği spesifik konu ekonomi. Ekonomiyi idare etme konusunda Trump, Biden’dan daha yüksek bir onaya sahip; yüzde 54’lük bir kesim Trump’ın ekonomiyi idare etmesini daha olumlu bulurken, sadece yüzde 36’lık bir kesim Biden’ın daha iyi iş çıkardığını söylüyor.

En büyük sorun ekonomi

Gallup araştırmasında da Biden’ın ABD halkı arasındaki onay oranı, Gallup’un bugüne kadar ölçtüğü en düşük oran olan %37’ye geriledi. Biden’a yönelik onay son 19 ayın çoğunda %40’ın altında seyretti.

Son ankete göre Demokratların %83’ü, bağımsızların %31’i ve Cumhuriyetçilerin %4’ü Biden’ın işini yürütme şeklini onaylıyor. Bağımsızlar arasındaki oran, Biden’ın bu gruptaki en düşük oranı ve Şubat ayından bu yana dokuz puanlık bir düşüşü temsil ediyor. Biden’ın ikinci dönem kazanma şansı büyük ölçüde bağımsızların oylarını kazanma becerisine bağlı olacak.

Biden’a seçmen onayındaki düşüş, Amerikalıların ABD ekonomisine ilişkin kötüleşen değerlendirmeleriyle örtüşüyor. Gallup’un Nisan ayı Ekonomik Güven Endeksi Mart ayındaki -38 seviyesinden -44’e geriledi. Bu seviyeye en son Ekim ayında düşülmüştü.

Yeni ankette, %16’lık bir kesim ekonomiyi mükemmel ya da iyi olarak değerlendirirken, %37’si ‘sadece orta’, %47’si ise kötü olarak değerlendiriyor. Mart ayında bu oran %43’tü. Bu arada, Mart ayında sırasıyla %23 ve %72 olan oranlara kıyasla, katılanların %19’u ekonominin daha iyiye ve %75’i daha kötüye gittiğini söylüyor.

Ukrayna savaşına destek de azalıyor

Brookings’te yayınlanan bir başka anket sonucu ise Ukrayna savaşına yönelik Amerikan kamuoyunda soru işaretlerini yansıtıyor.

ABD’nin Ukrayna’daki öncelikli hedefinin ne olması gerektiği sorulduğunda, %26’lık bir çoğunluk Ukrayna’nın savaştan önceki statükoya dönmesine yardımcı olmak yanıtını verirken, %18’lik bir kesim Ukrayna’nın Rusya tarafından elde edilen tüm toprakları kurtarmasına yardımcı olmak yanıtını veriyor.

Katılanların sadece %8’i amacın Rusya’yı zayıflatmak ya da yenmek olması gerektiğini söylerken, %18’i ‘Rus yayılmacılığının önlenmesini’ işaretledi.

Brookings, Ukrayna konusunda Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki farkların Ukrayna ile ilgili diğer konulara kıyasla çok daha az olduğuna dikkat çekiyor.

Amerikalıların %46 gibi büyük bir çoğunluğu ABD’nin Ukrayna’yı sadece bir ila iki yıl boyunca desteklemesi gerektiğini söylerken, %38’i ABD’nin gerektiği kadar desteklemesi gerektiğini söyledi. Bu konudaki partiler arası bölünme de dikkat çekici: Cumhuriyetçilerin %62’si bir ila iki yıl arasında kalmasını isterken, Demokratların %51’i ‘ne kadar sürerse sürsün’ diyor.

Amerikan halkı, Ukrayna’yı desteklemek için yapılan harcamaların düzeyi konusunda çok fazla olduğunu söyleyenler (%33) ile doğru düzeyde olduğunu söyleyenler (%30) arasında bölünmüş durumda. Ankete katılanların sadece %12’si yardımın çok az olduğunu söylüyor. Cumhuriyetçilerin yarısı harcamaların çok fazla olduğunu söylerken, bu oran Demokratlarda %13.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English