Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Mavi Hat’taki gerginlik ABD’yi endişelendiriyor

Yayınlanma

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, İsrail ile Lübnan’ı birbirinden ayıran Mavi Hat’ta son 2 haftadır yaşanan gerginlikten dolayı oldukça endişeli. Hizbullah ile İsrail ordusu arasında yaşanan çatışmalarda Hizbullah bu sabah Lübnan’ın güneyinden İsrail’in sınır hattındaki askeri hedeflerine saldırı düzenlendiğini duyurdu.

Hizbullah’tan yapılan açıklamada, Lübnan’a ait ancak İsrail işgali altındaki Kafr Şubaa Tepeleri’ndeki Ramsa ve es-Smaki askeri mevziilerinin güdümlü füze ile vurulduğu ifade edildi. Ayrıca İsrail askerlerinin toplanma noktası olan Hale Varde bölgesi ve Metula yerleşim birimine füzelerle saldırı gerçekleştirildiği aktarıldı.

Lübnan resmi ajansı NNA’nın geçtiği habere göre ise İsrail ordusunun topçu atışlarıyla Deyr Mimas ile Kfarkilla beldeleri arasındaki bölgeyi hedef aldığı kaydedildi.

İsrail devlet televizyonu KAN’ın haberinde Lübnan’dan Avivim yerleşim birimine 2 adet güdümlü füzenin fırlatıldığı ve herhangi bir can kaybının yaşanmadığı ancak bazı bölgelerde yangın çıktığı belirtildi. Haberde, Metula yerleşim birimine de 5 adet güdümlü füze fırlatıldığı ve füzelerin boş alanlara düştüğü detayına yer verildi.

Öte yandan Hizbullah İsrail’in kuzeyindeki zırhlı bir araca güdümlü füze ile saldırı düzenlendiğini de duyurdu. Hizbullah’ın açıklamasında, İsrail’in kuzeyindeki sınır hattında yer alan Yiftah yerleşim birimine yakın seyir halindeki Hummer tipi askeri aracın güdümlü füze ile tam isabet vurulduğu ifade edildi. Saldırı nedeniyle araç içerisindeki İsrail askerleri arasında ölü ve yaralıların olduğu kaydedildi.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada ise Lübnan’ın güneyinden İsrail’in kuzeyindeki Manara bölgesine yapılan tanksavar saldırısı sonucu bir askerin orta, bir askerin de hafif şekilde yaralandığı belirtildi. Yaralı askerlerin tedavi amacıyla hastaneye sevk edildiği kaydedildi.

Lübnan resmi ajansı NNA’nın ve yerel basının geçtiği haberlere göre, dün akşam İsrail ordusuna ait hava araçları Lübnan’ın Sur kentinin doğusundaki Deyr Kanun en Nehr ve Cannata beldesi arasındaki 3 katlı bir eve hava saldırısı düzenledi. NNA’nın daha sonra geçtiği haberde, İsrail’in hedef aldığı binanın çökmesi sonucu ilk belirlemelere göre 1 kadının hayatını kaybettiği, aralarında çocukların da bulunduğu 10 sivilin yaralandığı ve yaralıların Sur’daki hastaneye sevk edildikleri aktarıldı.

Saldırı sonucu 3 katlı binanın tamamen yıkıldığı, bina sakinlerinin kurtarılması için olay bölgesine ambulanslar ve arama kurtarma ekiplerinin sevk edildiği kaydedildi. Ölü ve yaralıların kimlik bilgileri hakkında detay paylaşılmadı.

Lübnan’dan atılan füzeler ve engelleme çalışmalarında düşen şarapneller nedeniyle dün İsrail’in kuzeyinde 15 noktada yangın çıkmıştı.

Öte yandan İsrail basınında yer alan habere göre, ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, İsrail ile Lübnan’ı birbirinden ayıran Mavi Hat’ta son 2 haftadır yaşanan gerginlikten dolayı oldukça endişeli.

Haaretz, adını açıklamadığı, Biden yönetiminden üst düzey bir yetkilinin, Lübnan ve İsrail arasında artan gerilime ilişkin değerlendirmelerine yer verdi. Söz konusu yetkili, son 2 haftadır İsrail-Lübnan arasındaki “mavi hat” olarak tabir edilen sınır hattında yaşanan gerginlikten ABD yönetiminin “çok endişeli” olduğunu belirterek, bunun “büyük bir gerginlik” olduğunu kaydetti.

Lübnan’ın güneyinde Hizbullah ile İsrail ordusu arasında yaşanan çatışmalarda, İsrail’in son günlerde düzenlediği saldırılarda üst düzey 1 Hizbullah mensubunun ölmesiyle gerginlik artmıştı.

Hizbullah Hareketi ise saha komutanının öldürülmesine misilleme olarak İsrail’in kuzeydeki onlarca hedefe ağır füzeler ve kamikaze insansız hava aracıyla saldırı düzenlendiğini duyurmuştu.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararı, İsrail’in Mavi Hat’tın gerisine çekilmesini ve bu hat ile Lübnan’daki Litani Nehri arasındaki bölgenin silahsızlandırılmasını, burada sadece Lübnan ordusu ve Birlemiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü’ne (UNIFIL) ait silah ve askeri araç-gerecin bulundurulmasını öngörüyor.

Ancak Lübnan’ın güneyindeki Litani Nehri ve İsrail ile sınır olarak belirlenen Mavi Hat arasındaki neredeyse tüm bölgeler, 2000 yılından bu yana Hizbullah’ın güçlü askeri nüfuzu altında.

ORTADOĞU

İsrail’in “zehirli savaşı”

Yayınlanma

Yazar

İsrail’in Lübnan’ın güneyine düzenlediği saldırılarda beyaz fosforun yanı sıra kurşun, cıva, baryum ve antimon gibi diğer zehirli kimyasalları da kullandığı da ortaya çıktı. Beyrut Amerikan Üniversitesi’nin yaptığı laboratuvar testleri bu kimyasalların verimli tarım arazilerindeki toprağa karıştığını doğruladı. Aşağıda çevirisini okuyacağınız makale, savaşın Güney Lübnan’daki çevresel etkilerini inceliyor:

***

Zehirli savaş: İsrail’in Güney Lübnan’daki savaşı toprağı nasıl zehirliyor?

İsrail’in sivil bölgelerde yasadışı beyaz fosforun yanı sıra kurşun, cıva, baryum ve antimon gibi diğer zehirli kimyasalları da kullandığı da belirtiliyor.

SALWA BAALBAKI

Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Lübnanlılar da yemeklerini seviyorlar. Akdeniz ve Orta Doğu, Fransız ve Türk etkilerini içeren tatlar ve aromalarla dolu bu topraklarda, kuzu eti örneğin Osmanlılar tarafından tanıtılmış ve Lübnan mutfağında önemli bir yer edinmiştir.

İyi bir Lübnan yemeği hafızada uzun süre kalır ve ülke, genellikle taze ve doğal olmalarıyla bilinen dünya çapında kaliteye sahip yemekleriyle haklı olarak ünlüdür. Lübnanlıların yaklaşık beşte biri, tam zamanlı, yarı zamanlı ya da mevsimlik olarak aile arazilerinde bir dereceye kadar tarımda çalışıyor.

Toprak da buna yardımcı oluyor. Yaklaşık %13’ü ekilebilir olan verimli bir arazi. Ülkenin yaklaşık %13’ü tarıma elverişli ve çeşitli mikroiklimler neredeyse her ürün için ideal bir yetiştirme alanı sunuyor. Örneğin kışlık buğday ve yazlık sebzeler Bekaa Vadisi’ndeki tarlalardan geliyor. Ancak, en önemli tarım bölgelerinden biri olan Güney Lübnan, Hizbullah’ın İsrail’e yönelik sınır ötesi saldırılarının bedelini ağır ödedi çünkü İsrail’in verdiği karşılık arazi, toprak ve su kaynaklarını derinden etkiledi.

Toprak zarar görüyor

Ekim ayından beri Hamas’ın güney İsrail’e saldırmasının ardından, İran’dan güç alan grubun Şii savaşçıları, İsrail’e aralıklı olarak roketler fırlatıyor. Bazıları buna “dikkat dağıtıcı savaş” diyor, Hizbullah İsrail’i Gazze’den uzaklaştırmaya çalışıyor. Lübnan’dan atılan roketler ve İsrail’in misilleme bombardımanı, sınırın her iki tarafında yüz binlerce kişinin güvenli bir yere tahliye edilmesine yol açtı. Yeni kanıtlar, Lübnanlıların geri döndüklerinde topraklarını tehlikeli bulabileceklerini gösteriyor.

Kıyı kenti Nakura’dan Golan Tepeleri’nin Hermon Dağı eteklerindeki Kfar Shuba tepelerine kadar uzanan sınır bölgelerinin büyük bir kısmı, yaklaşık 100 köy ve çevresindeki tarım arazileri de dahil zarar gördü. Bu topraklar Lübnan’ın küçük ama önemli tarım ekonomisi için hayati önem taşıyor, ancak mahsuller ve meyve ağaçları yok edildi ve toprak, özellikle de uluslararası hukuka göre yasaklanmış olan beyaz fosforun sinsi kullanımı nedeniyle kirlendi.

HRW: İsrail, Lübnan’da 17 bölgede beyaz fosfor kullandı

Çiftçiler üzerindeki etkisi

Lübnan’ın 2019’dan bu yana yaşadığı ekonomik çöküş, çiftçileri de etkiledi. Ülkedeki çiftliklerin mali durumu, İsrail’in Ekim 2023’teki saldırılarından önce bile ciddi şekilde sarsılmıştı. Gübre ve yem gibi girdi maliyetleri yükseldi. Şimdi Lübnanlılar keskin bir seçimle karşı karşıya: Ya topraklarında kalıp tehlikelere rağmen tarım yapmaya çalışacaklar ya da topraklarını terk edip sığınacak bir yer arayacaklar. Sürülerini ve elma, üzüm, kiraz, nar ve zeytin gibi ürünlerini terk etmek zor. Birçoğu kalmayı planlıyor.

Tarım Bakanlığı’na göre Güney Lübnan ve komşu Nebatiye’de 570 milyon metrekare tarım arazisi var. BM, tarımın burada “birincil geçim kaynağı” olduğunu söylüyor.

Fakat savaşın etkisi büyük oldu. BM Kalkınma Programı’nın (UNDP) bir raporu “arazi bozulması, kimyasal kirlilik ve patlayıcı kalıntılarından kaynaklanan kirlenmenin toprağın veriminin azalmasına yol açtığından” bahsediyor. Raporda ayrıca “beyaz fosfor bombardımanı nedeniyle mahsul ve su kaynaklarındaki kirliliğin arttığı, bunun da çiftlik hayvanları ve insan sağlığı için tehdit oluşturduğu” belirtiliyor. İsrail’in “koruma altındaki alanlar, ormanlar, meralar ve su kaynakları” üzerinde beyaz fosfor kullanması”nın doğal ekosistemleri ve su kalitesini etkileyen kapsamlı çevresel hasara… insan sağlığı ve güvenliği için süregelen risklere” neden olduğu vurgulanıyor.

Toprağı zehirlemek

Beyrut Amerikan Üniversitesi’nden bir ekip tarafından savaşın Güney Lübnan’daki çevresel etkileri üzerine yapılan bir araştırma, İsrail’in tarım arazilerinin verimli toprak tabakasını tahrip ettiğine işaret ediyor. Ekip, İsrail top mermilerinin toprağa, aralarında sinir, sindirim ve bağışıklık sistemlerini etkileyebilen cıvanın da bulunduğu zehirli elementler saçtığını tespit etti. Laboratuvar testleri de toprakta kurşun, baryum ve antimon bulunduğunu doğruladı. Kurşun beyni ve sinir sistemini etkileyerek nöbetlere, komaya ve bazen de ölüme yol açıyor. Baryum sindirim sisteminde hasara ve felce yol açarken, antimon cilt ve gözlere zarar veriyor, kalp ve akciğerlerde sorunlara yol açıyor.

Ancak en endişe verici olan, ekibin bulduğu beyaz fosforun etkileri. Bazı örneklerde, kilogram başına 97,000mg gibi yüksek düzeyde zehirli madde bulundu. Maksimum güvenli konsantrasyon 800 mg’dır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre beyaz fosforun etkileri arasında “kardiyovasküler etkiler ve çökme, böbrek ve karaciğer hasarı, bilinç bozukluğu ve koma” yer alıyor. Örgüt ayrıca “Şok, karaciğer veya böbrek yetmezliği, merkezi sinir sistemi veya miyokardiyal hasar nedeniyle ölüm meydana gelebilir” diye de ekliyor.

UNDP’nin etkilenen topraklara ilişkin çalışması, 2023 sonuna kadar sınır ötesi çatışmaların ilk üç ayını kapsıyor. Yakında yayınlanacak olan bir sonraki rapor, hasara ilişkin daha güncel bilgiler verecektir.

Tahribatın değerlendirilmesi

Lübnan Tarım Bakanlığı tarafından derlenen ve Majalla tarafından görülen istatistikler, 8 Ekim 2023 ile 5 Haziran 2024 tarihleri arasında güney Lübnan’da beyaz fosfor nedeniyle meydana gelen şaşırtıcı 812 yangını gösteriyor. Bu yangınlarda, 2.4 milyon metrekarelik tarım arazisi tamamen yandı ve 6.5 milyon metrekarelik alan da zarar gördü. Hasarın boyutu hala tam olarak netleşmiş değil. Güney Lübnan Konseyi Başkanı Haşim Haydar, Majalla’ya yaptığı açıklamada, savaş nedeniyle zarar gören tarım alanının yaklaşık 10 milyon metrekare olduğunun tahmin edildiğini söyledi.

“Çoğu beyaz fosfor nedeniyle zarar gördü. Bu, tarım sektörüne en az beş yıl boyunca zarar verebilir. Bazı köyler ve bölgeler erişilemez durumda, bu da zarar tespitini engelliyor” dedi. Ayrıca, 1,700’den fazla evin yıkıldığını ve 14,000’den fazla evin zarar gördüğünü, ancak herhangi bir tazminat ödenmediği ekledi. Çatışmaların sonunda, toplam zararın “tahminlerimizden çok daha büyük olacağını” düşünüyor.

Haydar sahadaki ekiplerden ve köy liderlerinden gelen verilere dayanarak su ve elektrik altyapısı, sağlık hizmetleri ve yolların onarımı da dahil maddi hasarın 2,5 milyar dolar, altyapı hasarının ise 500 milyon dolar olduğunu tahmin ediyor.

Zarar gören diğer sektörler

Bölgedeki kümes hayvancılığı, büyükbaş hayvancılık ve su ürünleri sektörleri neredeyse tamamen yok olmuş durumda; 12 büyük çiftlik yerle bir oldu ve birçok tavuk sürüsü ya İsrail bombardımanıyla ya da çiftçilerin onlara ulaşamaması ve besleyememesi nedeniyle telef oldu.

Lübnan Tarım Bakanlığı yaklaşık 340.000 kuşun ve 1.000’den fazla çiftlik hayvanının telef olduğunu açıkladı. Ayrıca 370 arı kovanı yok olurken 3,000 kovan da bombardıman ve yerinden edilme nedeniyle kısmen zarar gördü. Tütün sezonu da darbe aldı. İsrail bombardımanı, genellikle Nisan ayında yapılan bu önemli ürünün ekimini sekteye uğrattı. Zararın boyutu henüz net değil.

Tütün ekimi Güney Lübnan’da 17,000 ailenin başlıca gelir kaynağı ve 2023 rakamlarına göre yaklaşık 50 milyon dolar değerinde, ancak yangınlar genellikle tütün ekilen geniş alanları etkiledi. Lübnan Tütün İdaresi’nden Cafer el-Hüseyni, Majalla’ya yaptığı açıklamada, 2023 mahsulünün tamamının büyük zorluklarla erkenden hasat edildiğini ve cephe köylerinin ötesindeki depolarda saklandığını söyledi. Tüm mahsul için nakit dolar ödendi.

Diğer mahsuller, özellikle hafif acılığı ile bilinen Güney Lübnan’ın ünlü Baladi ve Souri zeytinleri de risk altında. Bu zeytinler, Akdeniz kıyısındaki en eski çeşitlerden bazılarıdır. Güney Lübnan ve Nabatiye, Lübnan’ın toplam zeytin üretiminin %22’sine katkıda bulunuyor ve bunun değerinin yaklaşık 30 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor, ancak bakanlık verileri, İsrail bombardımanı nedeniyle 60.000’den fazla yaşlı zeytin ağacının zarar gördüğünü gösteriyor.

İnsan yok, para yok

El-Hüseyni 44 sınır köyünün şu anda boş olduğunu söyledi. Bu köyler güney Lübnanlı çiftçilerin yaklaşık %40’ını ve üretimin de aynı oranını oluşturuyor. Hüseyni İsrail mermilerinin menzilindeki 13 köyün daha terk edildiğini sözlerine ekledi. Sakinlerinin %95’inin kalmayı tercih ettiği Rmeish, bölgede hala aktif olarak tarım yapılan sadece üç köyden biri, diğerleri ise Dibl ve Qleiaa.

Diğer birçok köyde ve civar bölgelerde, beyaz fosforun uzun vadeli etkileri toprağı tarım yapılamaz hale getirdi ve yeraltı sularını kirletti. El-Hüseyni, bazı tütün üreticilerinin evlerinin yıkıldığını ancak hiçbir tazminat alamadıklarını söylüyor. Tartışmalar arasında bazıları, İsrail’in bombardımanına Hizbullah’ın roketlerinin neden olduğunu, dolayısıyla zararı Hizbullah’ın ödemesi gerektiğini söylüyor. Diğerleri ise devletin derin bir ekonomik çıkmazda olmasına rağmen tazminatın devlet kasasından karşılanması gerektiğini söylüyor.

Henüz sönmedi

Yeniden inşa masraflarını karşılayacak para olmadığı için pek çok kişinin geri dönüp çiftçiliğe devam etmesinin mümkün olmadığını belirtiyor. El-Hüseyni, “Savaş devam ettiği sürece tazminattan söz etmek mümkün olmayacak” diyor. Haydar devlet yardımından umutlu değil, bu yüzden Lübnan’ın Arap komşularından yardım istemesini öneriyor. Özellikle Hizbullah ve İsrail arasındaki çatışmalar sona erecek gibi görünmediğinden çok az kişi bunun uygulanabilir bir seçenek olduğunu düşünüyor.

Haziran başında sınıra yaptığı bir ziyarette Başbakan Binyamin Netanyahu İsrail’in “kuzeyde çok yoğun eylemlere” hazır olduğunu söyledi. Hizbullah’ın 3,700 dönümlük İsrail tarım arazisini yakması ve İsrail bombardımanının Lübnan ormanlarını ateşe vermesiyle birlikte hasar artmaya devam ediyor. Yangınları takip eden uydu görüntüleri Mayıs ortasından bu yana bir artış olduğunu ve 2 Haziran’ın şimdiye kadarki en kötü gün olduğunu gösteriyor.

Savunma analistleri, İsrail’in 24 yıl önce nihai olarak çekilmeden önce yaptığı gibi bir tampon bölge oluşturmak için Güney Lübnan’da bir kara saldırısı olasılığını göz ardı etmiyor. Yoksul çiftçilerin daha fazla mücadele etmesi gerekebilir.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Anketler, Netanyahu’nun Gantz ile arasındaki farkı azalttığını gösteriyor

Yayınlanma

İsrail’de yayınlanan iki ankete göre İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun sağcı partisi Likud, geçen pazar Savaş Kabinesi ve birlik hükümetinden istifa eden Benny Gantz’ın merkezci partisiyle arasındaki farkı azalttı.

Reuters’ın aktardığına göre sol görüşlü Ma’ariv gazetesi ve sağ görüşlü Israel Hayom gazetesi için yapılan anketler 21 sandalye kazanan Likud’un 24 sandalye kazanan Ulusal Birlik Partisi’nin hemen arkasında yer aldığını gösterdi. Ma’ariv’in geçen haftaki anketi Gantz’ın partisini 27 sandalyede gösterirken, yıl başındaki anketlere göre 30’un üzerinde sandalye kazanıyordu.

Ma’ariv’in anketine göre mevcut iktidar koalisyonu 120 sandalyeli Knesset’te 52 sandalye kazanırken, ana muhalefet partileri 58 sandalyeye sahip. 10 sandalyelik denge ise Birleşik Arap Listesi ve solcu Hadash-Ta’al ittifakının elinde.

Israel Hayom’un anketine göre koalisyon 50 sandalyeye sahipken muhalefet partileri 61 Birleşik Arap Listesi ve solcu Hadaş-Ta’al ise 9 sandalyeye sahip.

Her iki anket de seçmenlerin çoğunluğunun Netanyahu ile başa baş bir seçimde Gantz’ı başbakan olarak tercih edeceğini gösterdi. Ancak Israel Hayom anketi, eski Başbakan Naftali Bennett’in Likud kampı dışından diğer iki merkez sağ siyasetçi Avigdor Liberman ve Gideon Saar ile güçlerini birleştirmesi halinde, kuracakları ittifakın hem Likud’u hem de Gantz’ın Ulusal Birlik Partisi’ni geride bırakabileceğini gösterdi.

Eski general ve son hükümette savunma bakanı olan Gantz, Hamas’ın 7 Ekim’deki baskınının ardından kurulan Birlik Hükümeti’ne katılmıştı. Ancak koalisyondaki aşırı sağcı bakanlarla defalarca karşı karşıya geldi ve Netanyahu’dan Gazze’de dokuzuncu ayına giren savaş için net bir stratejik plan açıklamasını talep ettikten sonra hükümetten ayrıldı.

Gazze’de 7 Ekim saldırısının gerçekleşmesine olanak sağlayan güvenlik zafiyetlerinden sorumlu tutulan Netanyahu, erken seçime gitmeyi reddetti, dinci ve sağcı yerleşimci yanlısı partilerle kurduğu koalisyonun sürmesi halinde normal şartlarda 2026 yılına kadar seçmen karşısına çıkmayacak.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrailli ve Arap generaller gizli toplantıda bir araya geldi

Yayınlanma

Toplantı hakkında doğrudan bilgi sahibi iki kaynağın Axios’a verdiği bilgiye göre, İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi Bahreyn’de çeşitli Arap ordularından mevkidaşlarıyla bölgesel güvenlik işbirliğini görüşmek üzere bir araya geldi.

ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) himayesinde gerçekleşen toplantı, Gazze’deki savaşla ilgili hassasiyetler nedeniyle kamuoyuna açıklanmadı.

Pazartesi günü Manama’da yapılan toplantıya CENTCOM Komutanı Michael Erik Kurilla ve Halevi’nin yanı sıra Bahreyn, BAE, Suudi Arabistan, Ürdün ve Mısır’dan üst düzey generaller katıldı.

Barak Ravid imzalı habere göre toplantı, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarına yönelik kamuoyundan gelen sert eleştirilere rağmen İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki askeri diyalog ve işbirliğinin CENTCOM çatısı altında devam ettiğinin bir işaretiydi.

İsrail Savunma Kuvvetleri ve CENTCOM toplantıyla ilgili yorum yapmadı.

CENTCOM ve Pentagon son yollarda bölge ordularıyla hava savunması için işbirliğini güçlendirmeye çalışıyor.

ABD’nin İran’ın 13 Nisan’da İsrail’e yönelik eşi benzeri görülmemiş füze ve insansız hava aracı saldırısına karşı koymadaki başarısı bu çalışmanın bir sonucu olarak görüyor.

ABD’li yetkililer İsrail ve bölgedeki Arap ülkeleriyle işbirliğinin istihbarat toplama ve saldırıya karşı erken uyarı almalarına olanak sağladığını söylüyor. Yetkililer, bu işbirliğinin İran, Irak ve Yemen’den İsrail’e doğru ateşlendikten sonra hava sahalarından geçen füze ve insansız hava araçlarının önlenmesinde Ürdün ve Suudi Arabistan’ın aktif katılımını da kapsadığına dikkat çekiyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English