Bizi Takip Edin

AMERİKA

New York polisinden gözaltındaki Filistin yanlısı eylemcilere işkence

Yayınlanma

Columbia Üniversitesi Barnard Koleji’nden iki öğretim üyesinin içeride bulunan öğrencilerden topladığı bilgilere göre, geçen hafta New York’taki üniversitelerde düzenlenen protesto gösterilerine yönelik polis saldırısı sırasında gözaltına alınan öğrencilere 16 saat boyunca su ve yiyecek verilmedi.

Diğer öğrenciler ise tutuklanmalarının ardından New York Polis Departmanı (NYPD) görevlileri tarafından dövüldüklerini ve yaralanmaları nedeniyle hastaneye götürüldükten sonra merkezi gözetim altına alındıklarını bildirdiler. Yaralanmaların fotoğrafları The Intercept’e ulaştırıldı.

Polis Columbia Üniversitesi ve City College of New York’ta 282 protestocuyu gözaltına almıştı. Profesörlere göre bu kişiler şehir merkezindeki NYPD merkezi ile Manhattan Ceza Mahkemesine götürüldüler.

Biden işareti verdi, polis Columbia’ya girdi: Onlarca öğrenci gözaltında

Barnard College profesörü Shayoni Mitra ve isminin açıklanmasını istemeyen kadrolu bir öğretim üyesine göre, saldırı sırasında gözaltına alınan öğrencilerden en az ikisi üç saat boyunca hücre hapsinde tutulduklarını, diğerleri ise çok daha uzun süre kaldıklarını söyledi.

Diğer öğrenciler, nezarethanenin genel nüfusu ile birlikte fare istilasına uğramış hücrelerde tutulduklarını bildirdiler. Öğrenciler profesörlere 16 saat boyunca kendilerine su ya da yemek verilmediğini ve en az bir öğrencinin aynı süre boyunca ayakkabısız bırakıldığını anlattı.

Mitra The Intercept’e yaptığı açıklamada, “Duyduğumuz koşullar insanlık dışı. Oradaki her insanın haysiyetini elinden alıyorlar,” dedi.

Cumhuriyetçi ve Demokrat Kongre üyeleri Filistin protestolarına karşı FBI’ı göreve çağırdı

New York Daily News’ün haberine göre, New York’taki bir savunma kuruluşu olan Legal Aid Society, kentin Soruşturma Departmanını, protestocuların düşük seviyeli suçlamalarla “hukuksuz bir şekilde hapse atıldığı” en az 46 vakayı soruşturmaya çağırdı.

Öğrencilere destek veren Mitra, gözaltıların NYPD, üst düzey yetkililer ve medya tarafından protestoların ‘dış güçler’ tarafından organize edildiği yönündeki yanlış tasvirden kaynaklandığını söyledi.

New York Belediye Başkanı Eric Adams, sosyal medyada emekli bir öğretmen ve büyükanne olduğu ortaya çıkan “dışarıdan gelen bir kışkırtıcının” günler öncesine ait bir fotoğrafını gördükten sonra polis saldırılarını onayladığını söylemişti.

Rashid Khalidi’den Columbia Üniversitesi yönetimine ‘antisemitizm’ mektubu

Öğrencilerin Hamilton Hall’u işgal etmesinin ardından Columbia Üniversitesi binayı 30 Nisan gece yarısı kapattı ve bir daha açmadı. Mitra, “Yani o binada bulunan herkes izinsiz girmiş sayılıyor. Üniversiteye göre o binadaki herkes dışarıdan gelen bir kışkırtıcıydı,” dedi.

Baskın sırasında NYPD, insanların saldırıları belgelemesini engellemek için sağlık görevlileri, yasal gözlemciler ve gazeteciler için kampüse erişimi kısıtladı.

Mitra, “Hiç kimse yasal gözlemciler, sağlık personeli ve diğer medya mensupları olmadan gözaltına alınmayı hak etmez ama öyle oldu,” dedi.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English