Bizi Takip Edin

AMERİKA

Risk sermayesi, teknoloji startuplarından kaçıyor

Yayınlanma

ABD’de teknoloji startuplarının en önemli ortaklarından Silikon Vadisi Bankasının (SVB) iflasının ardından risk sermayesinin (venture capital) güvenli liman arayışı sürüyor.

Startuplara sağlanan risk sermayesi fonlarının ilk çeyrekte bir önceki yıla göre yarıdan fazla düştüğü (yüzde 55) görülüyor.

Araştırma şirketi PitchBook ve Ulusal Risk Sermayesi Birliğinin verilerine göre, ABD’li startuplar bu yılın ilk çeyreğinde risk sermayedarlarından 37 milyar dolar toplayarak son 13 çeyreğin en düşük tutarını elde etti.

İlk çeyrekte son beş yılın en düşük anlaşma sayısı olan 3.000’den az anlaşma gerçekleşti.

Bloomberg’e konuşan PitchBook risk sermayesi analisti Kyle Stanford, “Tüm piyasa yatırım konusunda çok daha temkinli davranıyor. Son turlarında belirledikleri hızda büyüyor olsalar bile şirketlerin sermaye toplaması kolay olmayacak,” dedi.

Risk sermayesi destekli startupların neredeyse yarısını finanse eden ya da onlara hizmet sağlayan SVB’nin çökmesi, önümüzdeki yıllarda yatırım hızını yavaşlatabilecek yeni bir endişe dalgası yarattı.

Sektör, yükselen faiz oranları ve binlerce işten çıkarmanın damgasını vurduğu bir gerileme dönemine girmiş durumda.

Teknoloji şirketlerine akan fonlar da azalmış görünüyor. PitchBook verilerine göre, ilk halka arzlar ve diğer şirketlere satışlardan oluşan faaliyetler 2022’de 71,4 milyar dolara düştü. Bu rakam, altı yıl içinde 100 milyar doların altına inilen ilk örnek oldu.

Yine de, 2022 yılında risk sermayesi şirketlerinin 2022 yılında startuplar için 163 milyar dolarlık yatırım topladığı akılda tutulmalı.

Özellikle, özel sermaye şirketleri ve hedge fonları gibi geleneksel olmayan startup yatırımcılarının sektöre olan ilgisinin azalması nedeniyle, risk sermayesinin, faaliyetlerini sürdürmek için paraya ihtiyaç duyan tüm unicorn startupları (değeri 1 milyon doların üzerindeki startuplara verilen ad) destekleyemeyebileceği vurgulanıyor. 

Bloomberg, startup ekosistemine akan nakdin, büyük ölçüde 2008 mali krizinden bu yana hüküm süren eşi benzeri görülmemiş düşük faiz oranlarının bir sonucu olduğunu hatırlatıyor.

Lizette Chapman imzalı makalede, “Emeklilik fonları, yatırım fonları ve diğer büyük kurumsal para havuzları, en güvenli yatırımlar yoluyla düşük getirilerle karşılaşınca, daha yüksek kâr potansiyeli olan finansal araçlar aramak zorunda kaldı,” deniyor.

Faizlerin yükselmesiyle birlikte risk sermayesi, teknoloji startuplarına yeni yatırımlar yapmaktan ziyade mevcut yatırımlarının karşılığını almaya odaklanmış durumda.

Aynı makalede, risk sermayesinin 2022 yılında bir önceki yıla göre daha fazla para topladığı ama para toplayan firma sayısının Covid öncesi seviyelere düştüğünün de altı çiziliyor.

Başarı geçmişi olmayan daha küçük firmalar, artan şüphecilikle karşı karşıya kalıyor.

Avrupa’da da benzer bir eğilim söz konusu. Crunchbase verilerine göre, Amerikalı risk sermayesinin Kıta’daki yatırımları büyük bir düşüş gösterdi.

Avrupalı startuplar bir önceki çeyreğe göre %18’lik ve bir yıl öncesine göre %66’lık şaşırtıcı bir düşüşle 10,6 milyar dolar fon toplayabildi.

Geçtiğimiz çeyrekte Avrupa’daki tohum yatırımında (bir projeyi hayata geçirmek için gereken ilk para) %25’lik keskin bir düşüş yaşandı; bu da risk sermayedarlarının uzun vadeli taahhütlerde bulunma konusunda rahat olmadıklarını gösteriyor.

ABD ve Avrupa’daki startupların finansman sıkıntısı dünyanın geri kalanıyla da benzerlik gösteriyor.

Yine Crunchbase verilerine göre startuplara yönelik küresel fonlama bir önceki yıla göre %53 azaldı.

Risk sermayesinin teknoloji startuplarından kaçarak savunma sanayisine aktığına ilişkin haberimiz için: Pentagon, Silikon Vadisini kıskaca aldı: Sermaye, savunma sanayisine akıyor

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English