TASS Genel Müdürü Andrey Kondraşov Harici’ye konuştu: “Batı bizim gerçeklerimizden korkuyor. Rus medyasını kapatmalarının tek nedeni bu”.
Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) ile Rusya’nın resmî devlet haber ajansı TASS işbirliğiyle Moskova’da düzenlenen medya forumu kapsamında TASS Genel Müdürü Andrey Kondraşov Harici adına gazeteci Esra Karahindiba’nın sorularını yanıtladı.
Kondraşov, Batı tarafından Rus medyasına uygulanan yaptırımları ve Rus gazetecilerin uluslararası alanda çalışma koşullarını anlattı. Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Kondraşov, “Batı destek vermeseydi bu savaş yıllar önce biterdi” dedi.
* Rusya’ya karşı yaptırımlar basın alanını da kapsıyor. Rus medyası yasaklanıyor. Özellikle Avrupa ve ABD’deki Rus gazeteciler zorluk çekiyorlar. Bazılarına “istenmeyen kişi” gibi muamelesi yapılıyor. Yurtdışında çalışan Rus gazetecilerin karşılaştıkları zorluklar neler? Mesleklerini nasıl icra ediyorlar?
Şu anda tanık olduğumuz şey, dost olmayan ülkelerden, özellikle ülke dışındaki Rus gazetecilere yönelik, eşi benzeri görülmemiş bir durum. İlk olarak 2015 yılında özellikle muhabirleri ve basını hedef alan yaptırımları fark ettiğimizde şok olduk. Yurt dışındaki tüm meslektaşlarımız ifade özgürlüğüne yönelik yaptırımların nasıl uygulanabileceği konusunda yorum bile yapamadılar. 2022’den sonra Batı siyaseti, yaptırımlar listesine kitle iletişim araçlarının da dahil edilmesi yönünde yaptırım kararı aldı ve bazı gazetecileri sanki siyasetin ve askerin parçasıymış gibi yaptırım listesine dahil ettiler. Bu durum çılgıncaydı.
Tabii Birçoğumuz SSCB’de doğduğumuz için hâlâ SSCB’yi hatırlıyoruz. İnsanların mutfak kapılarını kapatıp, Freedom Radio, Voice of America, Deutche Welle gibi SSCB döneminde “düşman sesleri” olarak adlandırdığımız kanalları dinledikleri günleri hâlâ hatırlıyoruz… Ve insanlar cezalandırılmaktan korkuyordu çünkü o dönemde hükümet insanları gerçeklerden uzaklaştırıyordu. Çünkü ekonomiye ve siyasi çevreye dair rakamları ancak Batılı radyo istasyonlarından öğrenebiliyordunuz.
Artık Batı ile rolleri tamamen değiştirdik. Çünkü artık Batı bizim gerçeklerimizden korkuyor. Sanırım Batı’nın Rus medyasını kapatmasının tek nedeni bu. Kitle iletişim araçlarını kapatmalarının ve Rus gazetecilerin çalışmalarını kısıtlamalarının nedeni “Rus propagandası” dedikleri şey. Son dönemdeki gerçeğe bakacak olursak, bu Rus propagandası değil. Bu, Batının korktuğu gerçek.
Burada, Rusya’da akredite olan herhangi bir Batılı gazeteciye, burada çalışırken herhangi bir kısıtlama veya zorluk yaşayıp yaşamadığını sorabilirsiniz. “Hayır, herhangi bir kısıtlama yok” diye cevap verecekler. Çünkü biz burada gazetecilere eskisi gibi davranıyoruz. Şu anda SSCB’nin Batılı gazetecilere yönelik illüzyonlarını yok ettik.
‘Bize çok kültürlülüğün toplumun tamamen ayrıştırılması olduğunu öğrettiler’
* Muhalif Rus gazeteciler hakkında çok fazla konuşulan ve medyaya yansıyan olay var. Bu konudaki görüşünüz nedir?
Muhalif gazetecilik dediğimizde neyi kastediyoruz? Mesela Türkiye’de savaş sırasında yaralı ve kayıplar hakkında iddiada bulunmak kanunen kısıtlanmıştır. Muhalif gazeteciliğe Rusya Federasyonu ve Rus ordusu hakkında yalan söylemek, hukuka aykırılık dersek, yalan söylemenin hukuken engellenmesi çok doğru ve mantıklıdır. Medyanın siyasi görüşlerinden bahsedecek olursak, oldukça geniş bir faaliyet alanına sahipler.
Rusya Federasyonu’nda tüm basın ve kitle iletişim araçlarının hükümet tarafından kontrol edildiğine dair bir efsane var. Ama bu öyle değil. Şu anda Rusya Federasyonu’nda 70 bin kayıtlı medya kuruluşumuz var. Bunun 65 bini özel medya kuruluşu. Yani medya kuruluşlarının yalnızca yüzde beş ila onu hükümete ait. Özel medya kuruluşlarının kendi ticari yönetimleri vardır.
Diğer gazetecilere ve eylemlerine kıyasla onları özgür sayarsak; örneğin Beyaz Baretliler (Suriye’de) hakkındaki yalanları anlatan İngiliz yayınları veya siyasetle ilgili sahte bilgiler üreten diğer örgütler ve kitle iletişim araçları var. Bunlar SSCB’nin çöküşünden sonra veda ettiğimiz illüzyonlar.
Batı, SSCB’nin çöküşünden sonra Rus gazetecilere nasıl çalışacaklarını, nasıl davranacaklarını, nasıl gazeteci olacaklarını öğretmeye karar verdiğinde, nasıl gazeteci olunacağını öğrenmek için dünya çapında yüzlerce kurs ve programımız vardı. Ben, Denimarka’nın Bornholm şehrindeki Baltık Medya Merkezi’ndeki programı bitirdim, bize nasıl hoşgörülü olunacağı öğretildi. Avrupa’daki çoğu toplumun başka kültürlerden insanları da bünyesine katmaya hazır olduğu o dönemde nasıl bir hoşgörüden bahsettiğimizi şimdi anlıyoruz. Fransa’da Araplar toplumdan tamamen kopmuş durumda. Almanya’daki Türk diasporasının da kaderi aynı oldu. Çok kültürlülüğün toplumun tamamen ayrıştırılması olduğunu anlattılar. Kültürler, mutfaklar vb. arasında etkileşimin olduğu Rusya’nın aksine…
‘Batı’da temsilcilerimizin banka hesaplarını bile kapatıyorlar’
* Yaptırımlar konusuna geri dönmek istiyorum. Rus gazeteciler Avrupa ve ABD’de işlerini nasıl yapıyorlar? Yani haber akışını sağlıklı bir şekilde nasıl sağlıyorsunuz?
Gazetecilerimiz bugün hem çalışma sürecinde hem de siyasi süreçte pek çok zorlukla karşı karşıya kalıyor elbette. Bazı ülkelerde gazetecilerimizin akreditasyon alması kısıtlanıyor veya akreditasyonları reddediliyor. Daha önce çalıştıkları basın merkezlerine giremiyorlar. Artık farklı ülkeler temsilcilerimizin banka hesaplarını kapatıyor. Ofislerimizin kirasını da ödeyemiyoruz. Bunun sonucunda yurt dışında tüm televizyon kanalları, Federasyona ait tüm kanallar, devlet televizyonu ve başta RT olmak üzere birçok medya izleyicisini kaybetti. Ve artık TV yayıncılığı internete geçti. Bu durumda Batı’daki Rus izleyiciler artık internette gezinerek eskiden izledikleri ve ilgi duydukları televizyon kanallarını arıyorlar.
Rusya’da “su akar, yatağını bulur” diye bir sözümüz vardır. Bu, ne kadar yabancı topluluk gazetecileri engellemeye çalışırsa çalışsın, Rus gazetecilerin, Rus kitle iletişim araçlarının kendi izleyici kitlesini bulacağı anlamına geliyor. Son olarak TASS Ajans’ının ofislerini dünyanın her yerine yayma ve genişletme planları var.
‘Batılı ülkelerden destek gelmeseydi bu savaş çok uzun yıllar önce bitebilirdi’
* Peki, bir gazeteci ve Rusya devlet haber ajansının yöneticisi olan size sormak istiyorum. Ukrayna’da son durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Birçok kez ön saflarda bulundum ve gazetecilerin orada çalışmasının ne kadar zor ve tehlikeli olduğunu biliyorum. Filistin ve İsrail’de şu anda insanlar birbirlerini acımasızca öldürüyor ve her gün birbirlerinin aynası gibi davranıyorlar. Rus askeri güçleriyle birlikte çalışan Rus gazetecilerin gerçekten sadece Ukraynalı sivillerin değil, aynı zamanda Ukrayna askeri güçlerinin ölümünün acısını hissettiğini söylersem şaşırabilirsiniz.
Batılı ülkelerden destek gelmeseydi bu savaş çok çok uzun yıllar önce bitebilirdi. Bu arada elbette biliyorsunuz ki Türkiye, Ukrayna ordusuna yardım etme konusunda en azından başlangıçta çok kararlı davrandı. Herkes biliyor ki Ukrayna’ya ne kadar çok silah verilirse o kadar çok Ukraynalı ölüyor. Artık Batı’nın Zelenski’ye savaşın son Ukraynalı ölene kadar devam etmesini kesin olarak söylemesine kimse şaşırmıyor. Herkesin barışa ihtiyacı var, Ukraynalıların ve Rusların. Washington’un eliyle yönetilen politikacılar dışında herkesin buna ihtiyacı var.
* Ukrayna’ya askerî açıdan destek veren, onlara donanım ve başka silahlar vererek destek olan ülkeleri eleştirirken, size göre Ukrayna’nın duruşunun arkasında belki NATO ve ABD olabilir, tüm bunları bana anlatırken Rusların vatanseverliği kadar Ukraynalıların vatanseverliğini de anlayabiliyor musunuz?
Ukrayna savaşının kökenleri hakkında çok uzun süre, saatlerce konuşabilirim.
Rusya, Kürtlere sponsor olmak için silah sağlamaya başlasaydı nasıl cevap verirdiniz? Kürdistan devletine “Rus vatanseverliği” diyebilir miydiniz? Çünkü Ukraynalılar aslında Türkiye’de terör faaliyetleri yürüten Kürtlerin yaptığı gibi hemen hemen aynı şekilde Ukrayna topraklarında Rusça konuşan Rusları da öldürdüler.
‘Moskova’da PKK’nın, Türkiye’de de ayrılıkçı Çeçen grupların ofisi vardı’
* Şunu söyleyeyim ki bu söylediğiniz bir hayal değil, PKK’nın Suriye kolu YPG’nin Moskova’da bir merkezi olduğu bir gerçek. Burada bir varsayım yok. Bu bana söylediğiniz “Ya şöyle olsaydı”nın cevabı değil. Moskova yani Rusya geçmişte YPG’yi desteklemişti, Moskova’daki ofislerini açık tutmalarına izin vermişti değil mi?
Bu ilk konu. İkincisi, burada bir gazeteci olarak bulunuyorum, Türk hükümetinin bir üyesi olarak konuşmak istemiyorum ama gerçek şu ki Ukrayna, Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra Birleşmiş Milletler tarafından tanınan bağımsız bir ülke. Ancak aynı şey Türkiye topraklarında PKK’nın kurmaya çalıştığı sözde Kürdistan için geçerli değil.
Ben de Rus hükümetinin pozisyonundan sorumlu değilim, burada hepimiz gazeteciyiz. Ama sizin de belirttiğiniz gibi geçmişte Moskova’da Kürt örgütünün bir ofisi vardı. Ancak Çeçen ayrılıkçı grupların ve Çerkes ayrılıkçı grupların Türkiye’de ofislerinin bulunduğunu da söyleyebilirim. Moskova’da artık yok ama Türkiye’de şu anda var. Ama bunlar politik konular. Biz gazeteciliğe geri dönelim.
* Evet, yeterince adil. Öyleyse son sorum Rus kamuoyuyla ilgili. Anketleri ve kamuoyu araştırmalarını takip ediyor musunuz? Kamuoyu araştırmalarını veya anketleri takip ediyor musunuz? Rusya halkının Ukrayna’daki savaşa yönelik tutumu nasıl? Hükümete destek ne oranda?
Rusya Federasyonu’nda şu anda kamuoyunu gözlemleyen ve anket yapan üç merkez bulunmaktadır. Bunlardan biri kamuya ait, ikisi ise özel sektöre ait. Ve düzenli olarak kamuoyu araştırması yapıyorlar. Devlet merkezinin verdiği sayılardan şüphesi olan varsa özel araştırma merkezlerinin verdiği sayıları kontrol edebilir. Kamuoyunun siyaset ve hükümet eylemleri vb. konulardaki düşüncelerinden bahsedeceksek durum budur. Okuyucularımızın, izleyicilerimizin yorumlarına elbette daha fazla odaklanmalıyız.
Elektronik medyaya ilişkin olarak ülke genelinde TV izleyicilerinin faaliyetlerini ölçen medya ölçüm sistemimiz bulunmaktadır. Dijital medya, dijital gazeteler, dijital haber ajansları vb. kaynakların web sitelerini ziyaret eden kitle, ölçümlerde etkili. Yazılı basın çoğunlukla basılı tirajla karakterize edilir.
‘Siyasiler ne karar alırsa alsın, basın birbiriyle ilişkisini kesmemeli’
* Benim sormadığım ama sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Evet, söylemem gereken bir şey var. Artık dünyada ne olursa olsun, siyasiler hangi kararları alırsa alsın, birbirimizle ilişkileri kesmememiz gerektiğini basının anlaması gerekiyor.
Her ne kadar birçok ülke Rus gazetecilere ve Rus medyasına yaptırım uygulasa da, örneğin Rus haber ajansı TASS, özel operasyonun öncesinde olduğu gibi diğer haber ajanslarıyla uluslararası işbirliğini sürdürüyor. Çünkü biz değilsek bugün veya yarın halkımızın görüşlerini kim etkileyecek? Şu anda ne kadar savaş yaşanırsa yaşansın, nasılsa gelecekte hepimiz kendi ülkelerimizde halkımız için yeni bir başlangıç yapacağız. Geleceğimizi hep birlikte yaratmalıyız.
Rus iş dünyasının önde gelen isimleri, hükümetin Rusya ekonomisi için öngördüğü iyimser büyüme tahminlerini gerçekçi bulmadıklarını ve Donald Trump’ın ABD Başkanı olarak Rusya’ya uygulanan yaptırımları kaldırmasını beklemediklerini öne sürdü.
Bloomberg, büyük ölçekli Rus şirketlerini yöneten milyarderler ve iş insanları ile yapılan görüşmeler sonucunda bu yönde bir habere yer verdi.
Hükümetin planına göre, Rusya ekonomisi bu yıl yüzde 3,9 oranında büyüyecek (2023’teki yüzde 3,6 büyüme sonrasında). Büyüme oranı 2025’te hafif bir düşüşle yüzde 2,5’e gerileyecek, ardından tekrar artacak: 2026’da yüzde 2,6, 2027’de yüzde 2,8, 2028-2030 yılları arasında ise yıllık ortalama yüzde 3 seviyesinde olacak.
Ancak Bloomberg‘in haberine göre, Rusya’nın en zengin sermayedarları bu büyüme rakamlarının ulaşılabilir olduğuna inanmıyor.
Milyarderler, ülke ekonomisinin zor bir dönemden geçtiğini ve Batılı şirketlerin ülkeden ayrılmasının özellikle makine ve teknoloji sektörlerinde üretim tabanını zayıflattığını düşünüyor.
İthal ikame süreçleri yavaş ilerlerken, yüz binlerce kişinin askere alınması iş gücü açığını artırarak durumu daha da kötüleştirdi.
Habere göre, Trump’ın 24 saat içinde bir “anlaşma” sözü vermesine rağmen milyarderlerin çoğu savaşın yakın zamanda sona ereceğinden şüpheli.
Ayrıca, Rusya’nın yaptırımların kalkacağına dair beklenti taşımadığı ve dünya çapında en fazla yaptırım uygulanan ülke olarak İran ve Kuzey Kore’yi geçtiği belirtildi.
Stockholm School of Economics uzmanları, kısa vadede Rusya ekonomisinin “mutlak bir çöküş” riski altında olmadığını, ancak “orta ve uzun vadede görünümün karamsar” olduğunu iddia etti.
Uluslararası Para Fonu ise önümüzdeki yılın başında Rusya’nın GSYİH büyüme oranının üç kat yavaşlayarak yüzde 1,3’e düşeceğini ve on yılın sonunda yıllık yüzde 1 seviyesine kadar gerileyeceğini öngörüyor.
Rusya Merkez Bankası’nın tahminlerine göre ise ekonomi 2025’te sadece yüzde 0,5 ila 1 oranında büyüme gösterecek ve özel tüketim ile yatırım artışı sıfırlanabilir.
Yaptırımlar nedeniyle petrol dışındaki diğer önemli kaynak bazlı sektörler zorlanmaya başladı. Gazprom çeyrek yüzyıldan bu yana ilk kez zarar ederken, kömür şirketleri ihracatta ciddi bir düşüş yaşadı.
İş dünyasının yeni karşılaştığı bir başka sorun ise Merkez Bankası’nın faiz oranlarını ekonominin 20 yıldan uzun süredir görmediği bir seviyeye çıkarması oldu.
Milyarderler Oleg Deripaska ve Aleksey Mordaşov, Merkez Bankası’nı bu konuda kamuya açık bir şekilde eleştirirken, diğer sermayedarlar Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina’nın, büyük savunma harcamaları karşısında enflasyonu dizginlemek için yeterli araçlara sahip olmadığını ifade etti.
Bloomberg’e konuşan milyarderlerden biri, hükümetin savaşı “özel bir askeri harekât” olarak değil, savaş olarak kabul etmesi durumunda, yüksek enflasyonu halka anlatmanın daha kolay olabileceğini savundu.
ABD yaptırımları nedeniyle Rusya’nın Arktik LNG-2 projesinde doğalgaz üretimi ve sıvılaştırma neredeyse tamamen durduruldu ve Novatek’in projeye yönelik 2024 ihracat hedefleri sekteye uğradı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, enerji devi Novatek’e ve bazı diğer şirketlere, faaliyetleri hakkında bilgi açıklamama yetkisi tanıdı.
Bu yetki özellikle Novatek’in yürüttüğü Arktik LNG-2 projesini kapsıyor. Projede doğalgaz sıvılaştırma tamamen durdurulmuş durumda ve gaz üretimi de neredeyse sıfırlandı.
Sektörden bir yetkilinin Bloomberg‘e verdiği bilgiye göre, kasım ayının ilk 10 gününde Arktik LNG-2 sahalarında günlük ortalama 0,4 milyon metreküp gaz üretildi. Bu, ekim ayına kıyasla yüzde 90’dan fazla bir düşüş anlamına geliyor.
Bu seviye, Arktik LNG-2’nin ilk aşaması için kaydedilen en düşük üretim miktarı.
Bloomberg‘e konuşan bir kaynağa göre, 2023’ün dördüncü çeyreğinde ilk üretim hattının deneme işletmeleri sırasında proje günlük 2 milyon ila 14 milyon metreküp arasında gaz üretimi gerçekleştiriyordu. Fakat, ABD’nin devreye soktuğu ilk yaptırımlar, Novatek’in 2024 başında LNG ihracatına başlama planlarını baltaladı.
Novatek, projedeki üç üretim hattından ikisini inşa etmiş olmasına rağmen, Arktik LNG-2’den henüz hiçbir alıcıya gaz teslim edilmedi. Ağustos ayından bu yana sekiz LNG sevkiyatı yapılmış olsa da bu sevkiyatlar satılamadı; tankerler, taşıdıkları gazı ya yüzer depolama tesislerine geri yükledi ya da denizde bekletmek zorunda kaldı.
ABD’nin projeyle bağlantılı tankerleri hızla yaptırım kapsamına alması ve Novatek’in yüzde 40 fiyat indirimi teklif etmesine rağmen, hiçbir ülke bu gazı kabul etme yönünde adım atmıyor.
Yaptırımların etkileri, Arktik LNG-2 projesindeki gemilerin bayrağını taşıyan ülkelerin denizcilik yetkililerince de izleniyor. Geçtiğimiz günlerde Panama, Rusya’nın gölge LNG filosuyla bağlantılı olduğu iddia edilen Singapurlu dört tankerin kaydını iptal edeceğini açıkladı.
Bloomberg’in aktardığına göre, Arktik LNG-2 tesisleri ekim ayında ticari gaz sıvılaştırma işlemlerini durdurdu; sadece tesisin teknik durumunu korumak için gerekli operasyonlar sürdürülüyor. Şimdi ise üretim de fiilen durmuş durumda.
Doğalgaz üretimi en azından önümüzdeki yaz aylarına kadar ertelenmiş görünüyor. Bu sonbaharda faaliyete geçirilmesi planlanan ikinci hattın çalışmayacağı, üçüncü hattın ise 2026’dan 2028’e kadar ertelendiği belirtiliyor.
Arktik LNG-2’nin yıllık 19,8 milyon ton LNG üretme kapasitesine ulaşması bekleniyordu; ilk hat ise 6,6 milyon tonluk üretim kapasitesi sunuyordu.
Projenin tam kapasiteyle devreye alınması, Moskova’nın Rusya’nın yıllık LNG üretimini 2030’a kadar üç kattan fazla arttırarak 100 milyon tona çıkarma hedefinin önemli bir parçasıydı. Bu hedefin beşte biri kadar bir katkının Arktik LNG-2’den sağlanması öngörülüyordu.
Pazartesi günü Putin, Novatek ve Surgutneftegaz gibi şirketlere, mali göstergeler dahil, açıklanan bilgilerin kapsamını kendilerinin belirleyebilmesi için yetki veren bir kararname imzaladı. Bu kararname, Yamal LNG, Arktik LNG-2 ve Nijniy Novgorod’daki Lazurit Merkezi Tasarım Bürosu için de geçerli olacak.
Rusya makamları, yaklaşık 50 şirketin operasyonel bilgilerini açıklamama yetkisini, ABD ve diğer ülkelerin “uluslararası hukuka aykırı dostane olmayan eylemlerine” karşı alınan bir tedbir olarak tanımladı.
Rusya Devlet Başkanı’nın Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev, İsrail’in Hizbullah’a yönelik silah kaçakçılığını engelleme talebine cevap vererek, bu konuda garanti vermelerinin mümkün olmadığını açıkladı. Lavrentyev, sınırda yeni kontrol noktaları kurulmasının Rusya ordusunun yetkisi dışında olduğunu vurguladı.
Rusya Devlet Başkanı’nın Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev, RIA Novosti haber ajansına verdiği mülakatta Moskova’nın, Suriye’den Lübnan’a yapılan “silah kaçakçılığını” önleme konusunda İsrail’e garanti veremeyeceğini bildirdi.
Daha önce İsrail basınında, İsrail’in Rusya’yı Orta Doğu’da çözüm sürecinde arabulucular arasında görmek istediği belirtilmişti.
Lavrentyev, İsrail’in “Şii grupların Suriye üzerinden Lübnan’a askeri malzeme geçişini engellemek için Rusya’dan garanti alma” talebi sunduğunu doğruladı. Ancak bu talebin karşılanmasının mümkün olmayacağını ifade etti.
Yetkili, “Bunun için sınırda yeni kontrol noktaları kurulması gerekiyor ki bu görev, Suriye’deki Rus ordusunun yetki alanı dahilinde değil,” ifadelerini kullandı.
Lavrentyev, İsrail’in bu düzenlemeye dair Rusya’dan garanti beklentisine dair, “Öncelikle, böyle bir garanti veremeyiz,” ifadesini kullandı.
İsrail’in, bölgesel çözüm süreci konusunda Moskova ile temas halinde olduğu daha önce de biliniyordu. Bu kapsamda, Başbakan Benyamin Netanyahu’nun en güvendiği isimlerden biri olarak kabul edilen Stratejik Planlama Bakanı Ron Dermer’in Moskova’ya gizli bir ziyaret gerçekleştireceği bile bildirilmişti.
Öte yandan Yedioth Ahronoth gazetesi yazarı Itamar Eichner, dün kaleme aldığı makalede, “İsrail, Rusya’nın Hizbullah, Suriye ve İran üzerinde etkisi olduğunu biliyor. Bu nedenle Tel Aviv, Lübnan’daki terör örgütünün savaştan sonra toparlanmasına engel olmak için Moskova’dan silah kaçakçılığını önleme konusunda garanti almak istiyor,” değerlendirmesini yaptı.
Lavrentyev, İsrail’in Suriye-Lübnan sınırını kapatma isteğine dair değerlendirmelerde bulunurken, Suriye’deki Rus hava üssü Hmeymim yakınlarında gerçekleşen bir saldırıya da dikkat çekti.
Bu saldırı, yaklaşık bir ay önce meydana gelmiş ve Rus birliklerini doğrudan etkilememiş olsa da Lavrentyev, bu olay hakkında açıklama yapmayı gerekli buldu.
Yetkili, “İsrail, Hmeymim’in yakınında bir hava saldırısı gerçekleştirdi. Doğrudan hava üssünü hedef almadılar; zira bunun İsrail açısından çok olumsuz sonuçları olurdu, bunu çok iyi biliyorlar. Bazı haberlere göre saldırı, depolara ve binalara yönelikti,” ifadelerini kullandı.
Lavrentyev ayrıca, Rusya Savunma Bakanlığı’nın “İsrail’e bir temsilci gönderdiğini” de belirtti.