TASS Genel Müdürü Andrey Kondraşov Harici’ye konuştu: “Batı bizim gerçeklerimizden korkuyor. Rus medyasını kapatmalarının tek nedeni bu”.
Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) ile Rusya’nın resmî devlet haber ajansı TASS işbirliğiyle Moskova’da düzenlenen medya forumu kapsamında TASS Genel Müdürü Andrey Kondraşov Harici adına gazeteci Esra Karahindiba’nın sorularını yanıtladı.
Kondraşov, Batı tarafından Rus medyasına uygulanan yaptırımları ve Rus gazetecilerin uluslararası alanda çalışma koşullarını anlattı. Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Kondraşov, “Batı destek vermeseydi bu savaş yıllar önce biterdi” dedi.
* Rusya’ya karşı yaptırımlar basın alanını da kapsıyor. Rus medyası yasaklanıyor. Özellikle Avrupa ve ABD’deki Rus gazeteciler zorluk çekiyorlar. Bazılarına “istenmeyen kişi” gibi muamelesi yapılıyor. Yurtdışında çalışan Rus gazetecilerin karşılaştıkları zorluklar neler? Mesleklerini nasıl icra ediyorlar?
Şu anda tanık olduğumuz şey, dost olmayan ülkelerden, özellikle ülke dışındaki Rus gazetecilere yönelik, eşi benzeri görülmemiş bir durum. İlk olarak 2015 yılında özellikle muhabirleri ve basını hedef alan yaptırımları fark ettiğimizde şok olduk. Yurt dışındaki tüm meslektaşlarımız ifade özgürlüğüne yönelik yaptırımların nasıl uygulanabileceği konusunda yorum bile yapamadılar. 2022’den sonra Batı siyaseti, yaptırımlar listesine kitle iletişim araçlarının da dahil edilmesi yönünde yaptırım kararı aldı ve bazı gazetecileri sanki siyasetin ve askerin parçasıymış gibi yaptırım listesine dahil ettiler. Bu durum çılgıncaydı.
Tabii Birçoğumuz SSCB’de doğduğumuz için hâlâ SSCB’yi hatırlıyoruz. İnsanların mutfak kapılarını kapatıp, Freedom Radio, Voice of America, Deutche Welle gibi SSCB döneminde “düşman sesleri” olarak adlandırdığımız kanalları dinledikleri günleri hâlâ hatırlıyoruz… Ve insanlar cezalandırılmaktan korkuyordu çünkü o dönemde hükümet insanları gerçeklerden uzaklaştırıyordu. Çünkü ekonomiye ve siyasi çevreye dair rakamları ancak Batılı radyo istasyonlarından öğrenebiliyordunuz.
Artık Batı ile rolleri tamamen değiştirdik. Çünkü artık Batı bizim gerçeklerimizden korkuyor. Sanırım Batı’nın Rus medyasını kapatmasının tek nedeni bu. Kitle iletişim araçlarını kapatmalarının ve Rus gazetecilerin çalışmalarını kısıtlamalarının nedeni “Rus propagandası” dedikleri şey. Son dönemdeki gerçeğe bakacak olursak, bu Rus propagandası değil. Bu, Batının korktuğu gerçek.
Burada, Rusya’da akredite olan herhangi bir Batılı gazeteciye, burada çalışırken herhangi bir kısıtlama veya zorluk yaşayıp yaşamadığını sorabilirsiniz. “Hayır, herhangi bir kısıtlama yok” diye cevap verecekler. Çünkü biz burada gazetecilere eskisi gibi davranıyoruz. Şu anda SSCB’nin Batılı gazetecilere yönelik illüzyonlarını yok ettik.
‘Bize çok kültürlülüğün toplumun tamamen ayrıştırılması olduğunu öğrettiler’
* Muhalif Rus gazeteciler hakkında çok fazla konuşulan ve medyaya yansıyan olay var. Bu konudaki görüşünüz nedir?
Muhalif gazetecilik dediğimizde neyi kastediyoruz? Mesela Türkiye’de savaş sırasında yaralı ve kayıplar hakkında iddiada bulunmak kanunen kısıtlanmıştır. Muhalif gazeteciliğe Rusya Federasyonu ve Rus ordusu hakkında yalan söylemek, hukuka aykırılık dersek, yalan söylemenin hukuken engellenmesi çok doğru ve mantıklıdır. Medyanın siyasi görüşlerinden bahsedecek olursak, oldukça geniş bir faaliyet alanına sahipler.
Rusya Federasyonu’nda tüm basın ve kitle iletişim araçlarının hükümet tarafından kontrol edildiğine dair bir efsane var. Ama bu öyle değil. Şu anda Rusya Federasyonu’nda 70 bin kayıtlı medya kuruluşumuz var. Bunun 65 bini özel medya kuruluşu. Yani medya kuruluşlarının yalnızca yüzde beş ila onu hükümete ait. Özel medya kuruluşlarının kendi ticari yönetimleri vardır.
Diğer gazetecilere ve eylemlerine kıyasla onları özgür sayarsak; örneğin Beyaz Baretliler (Suriye’de) hakkındaki yalanları anlatan İngiliz yayınları veya siyasetle ilgili sahte bilgiler üreten diğer örgütler ve kitle iletişim araçları var. Bunlar SSCB’nin çöküşünden sonra veda ettiğimiz illüzyonlar.
Batı, SSCB’nin çöküşünden sonra Rus gazetecilere nasıl çalışacaklarını, nasıl davranacaklarını, nasıl gazeteci olacaklarını öğretmeye karar verdiğinde, nasıl gazeteci olunacağını öğrenmek için dünya çapında yüzlerce kurs ve programımız vardı. Ben, Denimarka’nın Bornholm şehrindeki Baltık Medya Merkezi’ndeki programı bitirdim, bize nasıl hoşgörülü olunacağı öğretildi. Avrupa’daki çoğu toplumun başka kültürlerden insanları da bünyesine katmaya hazır olduğu o dönemde nasıl bir hoşgörüden bahsettiğimizi şimdi anlıyoruz. Fransa’da Araplar toplumdan tamamen kopmuş durumda. Almanya’daki Türk diasporasının da kaderi aynı oldu. Çok kültürlülüğün toplumun tamamen ayrıştırılması olduğunu anlattılar. Kültürler, mutfaklar vb. arasında etkileşimin olduğu Rusya’nın aksine…
‘Batı’da temsilcilerimizin banka hesaplarını bile kapatıyorlar’
* Yaptırımlar konusuna geri dönmek istiyorum. Rus gazeteciler Avrupa ve ABD’de işlerini nasıl yapıyorlar? Yani haber akışını sağlıklı bir şekilde nasıl sağlıyorsunuz?
Gazetecilerimiz bugün hem çalışma sürecinde hem de siyasi süreçte pek çok zorlukla karşı karşıya kalıyor elbette. Bazı ülkelerde gazetecilerimizin akreditasyon alması kısıtlanıyor veya akreditasyonları reddediliyor. Daha önce çalıştıkları basın merkezlerine giremiyorlar. Artık farklı ülkeler temsilcilerimizin banka hesaplarını kapatıyor. Ofislerimizin kirasını da ödeyemiyoruz. Bunun sonucunda yurt dışında tüm televizyon kanalları, Federasyona ait tüm kanallar, devlet televizyonu ve başta RT olmak üzere birçok medya izleyicisini kaybetti. Ve artık TV yayıncılığı internete geçti. Bu durumda Batı’daki Rus izleyiciler artık internette gezinerek eskiden izledikleri ve ilgi duydukları televizyon kanallarını arıyorlar.
Rusya’da “su akar, yatağını bulur” diye bir sözümüz vardır. Bu, ne kadar yabancı topluluk gazetecileri engellemeye çalışırsa çalışsın, Rus gazetecilerin, Rus kitle iletişim araçlarının kendi izleyici kitlesini bulacağı anlamına geliyor. Son olarak TASS Ajans’ının ofislerini dünyanın her yerine yayma ve genişletme planları var.
‘Batılı ülkelerden destek gelmeseydi bu savaş çok uzun yıllar önce bitebilirdi’
* Peki, bir gazeteci ve Rusya devlet haber ajansının yöneticisi olan size sormak istiyorum. Ukrayna’da son durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Birçok kez ön saflarda bulundum ve gazetecilerin orada çalışmasının ne kadar zor ve tehlikeli olduğunu biliyorum. Filistin ve İsrail’de şu anda insanlar birbirlerini acımasızca öldürüyor ve her gün birbirlerinin aynası gibi davranıyorlar. Rus askeri güçleriyle birlikte çalışan Rus gazetecilerin gerçekten sadece Ukraynalı sivillerin değil, aynı zamanda Ukrayna askeri güçlerinin ölümünün acısını hissettiğini söylersem şaşırabilirsiniz.
Batılı ülkelerden destek gelmeseydi bu savaş çok çok uzun yıllar önce bitebilirdi. Bu arada elbette biliyorsunuz ki Türkiye, Ukrayna ordusuna yardım etme konusunda en azından başlangıçta çok kararlı davrandı. Herkes biliyor ki Ukrayna’ya ne kadar çok silah verilirse o kadar çok Ukraynalı ölüyor. Artık Batı’nın Zelenski’ye savaşın son Ukraynalı ölene kadar devam etmesini kesin olarak söylemesine kimse şaşırmıyor. Herkesin barışa ihtiyacı var, Ukraynalıların ve Rusların. Washington’un eliyle yönetilen politikacılar dışında herkesin buna ihtiyacı var.
* Ukrayna’ya askerî açıdan destek veren, onlara donanım ve başka silahlar vererek destek olan ülkeleri eleştirirken, size göre Ukrayna’nın duruşunun arkasında belki NATO ve ABD olabilir, tüm bunları bana anlatırken Rusların vatanseverliği kadar Ukraynalıların vatanseverliğini de anlayabiliyor musunuz?
Ukrayna savaşının kökenleri hakkında çok uzun süre, saatlerce konuşabilirim.
Rusya, Kürtlere sponsor olmak için silah sağlamaya başlasaydı nasıl cevap verirdiniz? Kürdistan devletine “Rus vatanseverliği” diyebilir miydiniz? Çünkü Ukraynalılar aslında Türkiye’de terör faaliyetleri yürüten Kürtlerin yaptığı gibi hemen hemen aynı şekilde Ukrayna topraklarında Rusça konuşan Rusları da öldürdüler.
‘Moskova’da PKK’nın, Türkiye’de de ayrılıkçı Çeçen grupların ofisi vardı’
* Şunu söyleyeyim ki bu söylediğiniz bir hayal değil, PKK’nın Suriye kolu YPG’nin Moskova’da bir merkezi olduğu bir gerçek. Burada bir varsayım yok. Bu bana söylediğiniz “Ya şöyle olsaydı”nın cevabı değil. Moskova yani Rusya geçmişte YPG’yi desteklemişti, Moskova’daki ofislerini açık tutmalarına izin vermişti değil mi?
Bu ilk konu. İkincisi, burada bir gazeteci olarak bulunuyorum, Türk hükümetinin bir üyesi olarak konuşmak istemiyorum ama gerçek şu ki Ukrayna, Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra Birleşmiş Milletler tarafından tanınan bağımsız bir ülke. Ancak aynı şey Türkiye topraklarında PKK’nın kurmaya çalıştığı sözde Kürdistan için geçerli değil.
Ben de Rus hükümetinin pozisyonundan sorumlu değilim, burada hepimiz gazeteciyiz. Ama sizin de belirttiğiniz gibi geçmişte Moskova’da Kürt örgütünün bir ofisi vardı. Ancak Çeçen ayrılıkçı grupların ve Çerkes ayrılıkçı grupların Türkiye’de ofislerinin bulunduğunu da söyleyebilirim. Moskova’da artık yok ama Türkiye’de şu anda var. Ama bunlar politik konular. Biz gazeteciliğe geri dönelim.
* Evet, yeterince adil. Öyleyse son sorum Rus kamuoyuyla ilgili. Anketleri ve kamuoyu araştırmalarını takip ediyor musunuz? Kamuoyu araştırmalarını veya anketleri takip ediyor musunuz? Rusya halkının Ukrayna’daki savaşa yönelik tutumu nasıl? Hükümete destek ne oranda?
Rusya Federasyonu’nda şu anda kamuoyunu gözlemleyen ve anket yapan üç merkez bulunmaktadır. Bunlardan biri kamuya ait, ikisi ise özel sektöre ait. Ve düzenli olarak kamuoyu araştırması yapıyorlar. Devlet merkezinin verdiği sayılardan şüphesi olan varsa özel araştırma merkezlerinin verdiği sayıları kontrol edebilir. Kamuoyunun siyaset ve hükümet eylemleri vb. konulardaki düşüncelerinden bahsedeceksek durum budur. Okuyucularımızın, izleyicilerimizin yorumlarına elbette daha fazla odaklanmalıyız.
Elektronik medyaya ilişkin olarak ülke genelinde TV izleyicilerinin faaliyetlerini ölçen medya ölçüm sistemimiz bulunmaktadır. Dijital medya, dijital gazeteler, dijital haber ajansları vb. kaynakların web sitelerini ziyaret eden kitle, ölçümlerde etkili. Yazılı basın çoğunlukla basılı tirajla karakterize edilir.
‘Siyasiler ne karar alırsa alsın, basın birbiriyle ilişkisini kesmemeli’
* Benim sormadığım ama sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Evet, söylemem gereken bir şey var. Artık dünyada ne olursa olsun, siyasiler hangi kararları alırsa alsın, birbirimizle ilişkileri kesmememiz gerektiğini basının anlaması gerekiyor.
Her ne kadar birçok ülke Rus gazetecilere ve Rus medyasına yaptırım uygulasa da, örneğin Rus haber ajansı TASS, özel operasyonun öncesinde olduğu gibi diğer haber ajanslarıyla uluslararası işbirliğini sürdürüyor. Çünkü biz değilsek bugün veya yarın halkımızın görüşlerini kim etkileyecek? Şu anda ne kadar savaş yaşanırsa yaşansın, nasılsa gelecekte hepimiz kendi ülkelerimizde halkımız için yeni bir başlangıç yapacağız. Geleceğimizi hep birlikte yaratmalıyız.
Rusya Merkez Bankası, piyasa beklentilerini boşa çıkararak baz faiz oranını yüzde 21’de sabit tuttu. Bu karar, yatırımcıları şaşırtırken faiz artırımı döngüsünün sonlanmış olabileceği yorumlarına yol açtı.
Rusya Merkez Bankası, sürpriz bir kararla baz faiz oranını yüzde 21 seviyesinde sabit tuttu. Bu, piyasalar için büyük bir şok oldu; zira birçok analist, faiz oranının yüzde 23’e hatta yüzde 25’e çıkarılmasını bekliyordu.
Merkez Bankası, ekim ayında oranı yüzde 21’e yükseltirken, daha fazla artışın değerlendirilebileceği yönünde sinyaller vermişti. Ancak bu kez, beklentilerin aksine bir adım attı.
Merkez Bankası kararını, mevcut para politikasının etkilerini göstermeye başlamasıyla gerekçelendirdi. Banka, yıl içinde oranı yüzde 16’dan yüzde 21’e çıkarmış ve borç verme faaliyetinin yavaşladığını gözlemlemişti.
Fakat uzmanlara göre, bu kararda ekonomik baskılar da etkili olmuş olabilir. Rostec Başkanı Sergey Çemyozov, Severstal’ın sahibi Aleksey Mordaşov ve diğer sermayedarlar, faiz oranının yüksekliğinden duydukları rahatsızlığı açıkça dile getirmişlerdi. Bloomberg‘e göre, Başbakan Mihail Mişustin dahil bazı isimler, doğrudan Vladimir Putin’e şikâyette bulunmuştu.
Putin, konuyla ilgili yaptığı bir açıklamada, Nabiullina’nın faiz oranı kararıyla ilgili kendisine önceden bilgi vermediğini ve kararın dengeli olacağını düşündüğünü ifade etti. Bu kararın ardından yatırım bankeri Yevgeniy Kogan, Telegram kanalından yaptığı paylaşımda, “Bu beklenmedik bir durumdu… Kimse böyle bir hamle beklemiyordu. Biz oranların artacağını ve yüzde 24’e kadar çıkacağını tahmin ediyorduk,” diyerek durumu değerlendirdi.
Merkez Bankası, enflasyonist baskıların azalmadığını kabul ediyor. Ekim-kasım döneminde yıllık ortalama fiyat artışı yüzde 11,1 olarak gerçekleşti. Çekirdek enflasyon ise yüzde 10,9’a yükselerek, iç talebin güçlü olduğunu ortaya koydu. 16 Aralık itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 9,5 seviyesindeydi. Fakat faiz oranlarının artırılmamasının nedenlerinden biri, borç verme faaliyetlerinin düzenleyicinin beklediğinden daha fazla yavaşlaması oldu.
Merkez Bankası, bu durumu “para politikasının sıkılığı, fiyat artışlarının ve yüksek iç talebin etkilerine rağmen enflasyonu düşürme sürecini destekliyor” şeklinde açıkladı. Fakat banka, enflasyonun “bir süre daha” yüksek kalabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.
Kredi ve mevduat faiz oranları, Merkez Bankası’nın baz faiz oranından daha hızlı artış gösterdi. Bunun nedenleri arasında riskli borçlulara yönelik kısıtlamalar ve kriz döneminde bankalara tanınan bazı ayrıcalıkların kaldırılması bulunuyor.
Kasım ayında bireysel kredilerde büyüme durdu, kurumsal kredilerde ise önemli bir yavaşlama görüldü. Nabiullina, bu yavaşlamanın enflasyon üzerindeki etkisinin önümüzdeki aylarda daha belirgin hale geleceğini ifade etti.
FSB Askeri Karşı İstihbarat Başkanı Nikolay Yuriyev, Korgeneral İgor Kirillov’un Moskova’daki patlamada hayatını kaybetmesinin ardından istifa etti.
Rusya Federal Güvenlik Teşkilatı (FSB) Askeri Karşı İstihbarat Dairesi Başkanı Nikolay Yuriyev, görevinden ayrıldı.
RBK gazetesinin haberine göre, Yuriyev’in istifası, kısa süre önce Moskova’da bir patlamada hayatını kaybeden Radyasyon, Kimyasal ve Biyolojik Savunma birliklerinin komutanı Korgeneral İgor Kirillov’un ölümüyle bağlantılı görünse de kaynaklar bu iddiayı yalanladı.
Kaynaklardan biri, Yuriyev’in istifasının emeklilik gerekçesiyle planlandığını ve bu karara ilişkin resmi kararnameye 16 Aralık’ta, Kirillov’un ölümünden bir gün önce imza atıldığını belirtti.
Aynı kaynak, Yuriyev’in görevden ayrılmasının yaz aylarında kararlaştırıldığını, yardımcılarının ise görevlerine devam ettiğini ifade etti.
Daire başkanının görevleri, geçici olarak yardımcılarından birine devredilirken, yeni bir başkanın henüz belirlenmediği vurgulandı.
Korgeneral İgor Kirillov ve yardımcısı İlya Polikarpov, 17 Aralık sabahı Moskova’da Ryazanskiy Prospekt’te meydana gelen bir patlamada yaşamlarını yitirdi. BBC ve The Wall Street Journal tarafından aktarılan bilgilere göre, patlama Ukrayna Güvenlik Teşkilatının (SBU) düzenlediği özel bir operasyonun parçasıydı.
Rusya Soruşturma Komitesi, olayı terör saldırısı ve cinayet olarak değerlendirerek soruşturma başlattı.
Olayın şüphelisinin Özbekistan vatandaşı olduğu ve kısa süre içinde gözaltına alındığı açıklandı.
G7 ülkeleri, Rusya’ya yönelik petrol yaptırımlarını sıkılaştırmayı değerlendiriyor. Bloomberg‘in konuya aşina kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Rus menşeli petrolün varil başına 60 dolar olan mevcut tavan fiyatının 40 dolara indirilmesi gündemde.
Bu adım, Rusya’nın enerji gelirlerini azaltmayı ve Ukrayna’daki savaşını finanse etme kapasitesini sınırlamayı hedefliyor.
Mevcut tavan fiyat uygulaması, varil başına 60 doların üzerindeki Rus petrolüne Batı sigortası sağlamıyor. Bu sınırı aşarak ticaret yapan şirketler ise ikincil yaptırımlarla karşı karşıya kalma riski taşıyor.
Tavan fiyatın 40 dolara düşürülmesi, Brent petrolünün mevcut fiyatının yüzde 45 altında ve Rusya’nın Ural petrolünün Karadeniz ve Baltık Denizi limanlarında satıldığı fiyatın üçte bir oranında daha düşük olacak.
G7 ülkeleri, tavan fiyat uygulamasını Aralık 2022’de yürürlüğe koymuştu. Ancak, bu uygulamanın Rusya’nın petrol gelirlerini ne ölçüde etkilediği konusunda farklı görüşler bulunuyor.
Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi (CREA) uzmanlarına göre, mevcut tavan fiyat, Rus petrol ihracatının sadece yüzde 20’sini kapsıyor. Petrolün yüzde 80’i ise yaklaşık 800 gemiden oluşan “gölge filo” tarafından taşınıyor. Bu durum, yaptırımların etkinliğini azaltıyor.
Daha sert yaptırımlar arasında denetimlerin artırılması da bulunuyor. Estonya Başbakanı Kristen Michal, sigortasız tankerlerin alıkonulması gibi önlemlerin düşünüldüğünü belirtti.
Brookings Enstitüsü’nden kıdemli araştırmacı Robin Brooks ise petrol fiyat tavanındaki radikal bir düşüşün Rusya’yı mali krize sürükleyebileceğini ifade etti. CREA uzmanları, 60 dolarlık tavan fiyatın 2024’ün başından bu yana Rusya ekonomisini 4 milyar avrodan mahrum bıraktığını ve 30 dolara düşürülmesinin aylık 2,4 milyar avro kayba yol açacağını hesaplıyor.