Bizi Takip Edin

Diplomasi

Suudi Arabistan, OPEC+’daki ‘sahtekâr’ ülkeler nedeniyle petrol fiyatlarının 50 dolara düşebileceği uyarısını yaptı

Yayınlanma

Suudi Arabistan Petrol Bakanı, OPEC+ üyelerinin üretim kotalarına uymaması halinde petrol fiyatlarının varil başına 50 dolara kadar düşebileceği uyarısında bulundu.

Suudi Arabistan Petrol Bakanı Abdülaziz bin Selman, OPEC+ üyelerinin mutabık kalınan üretim sınırlarına uymaması halinde petrol fiyatlarının varil başına 50 dolara kadar düşebileceğini belirtti.

Bakan, anlaşmalara uymayanları ‘sahtekârlar’ olarak nitelendirdi. The Wall Street Journal, diğer kartel üyelerinin bu sözleri üstü kapalı bir tehdit ve krallığın pazar payını korumak için bir fiyat savaşı başlatmaya hazır olduğunun işareti olarak algıladıklarını yazdı.

Bakan, kotaları ihlal eden ülkeler arasında Irak’ı da saydı. S&P Global Ratings‘e göre bu ülke ağustos ayında belirlenen sınırı aşarak günde 400 bin varil fazla üretim yaptı.

Abdülaziz bin Selman ayrıca, günde 720 bin varil kapasiteli Tengiz sahasının faaliyete geçmesi nedeniyle petrol üretiminin artması beklenen Kazakistan’a da dikkat çekti.

Toplantıya katılan bir delege, “Suudi Arabistan, piyasada yer yoksa daha fazla varil eklemenin bir anlamı olmadığını ve bazılarının sessiz kalıp OPEC+ taahhütlerini yerine getirmelerinin daha iyi olacağını açıkça belirtti,” diye konuştu.

Çarşamba günü OPEC+ izleme komitesi (JMMC) bakanları, aralık ayında kısıtlamaların hafifletilmesi olasılığını görüşecek. Financial Times gazetesinin kaynaklarına göre, Suudi Arabistan’ın kış aylarından itibaren üretimi her ay 83 bin varil artırmaya başlamayı ve düşen gelirleri devlet tahvili ihraç ederek ya da döviz rezervlerini kullanarak telafi etmeyi planladığı belirtiliyor.

Petrol fiyatları, İran’ın 1 Ekim’de İsrail’e yönelik füze saldırısının ardından yükseldi. Brent petrolü, 70 doların hemen altında dengelenmeden önce yüzde 5 artışla varil başına 75 dolara kadar çıktı.

Batılı ülkeler, Orta Doğu’da daha geniş çaplı bir savaşın İran sınırındaki Hürmüz Boğazı’ndan geçen Basra Körfezi’nden petrol ihracatını engelleyebileceğinden ve bunun da fiyatları yukarı çekmesinden endişe ediyor.

Ancak şu ana kadar durum bunun tam tersi yönde gelişti. Başlıca gösterge petrol fiyatları son çeyrekte yaklaşık yüzde 16 değer kaybetti. Bu düşüş, OPEC+’ın üretimi kısarak piyasaları dengeleme çabalarına rağmen gerçekleşti.

Kartel defalarca bu kısıtlamaların süresini uzatmayı teklif etti, fakat fiyatlar yine de düşmeye devam etti. Bu arada OPEC+’nın petrol piyasasındaki payı 2023’te yüzde 50 iken bu yıl yüzde 48’e geriledi.

Rekabetin önümüzdeki yıl daha da yoğunlaşması bekleniyor. ABD, Guyana ve Brezilya’da planlanan üretim artışlarının küresel petrol arzını günde 1 milyon varilden fazla artırması öngörülüyor. Brezilya bu yıl OPEC+’ya katıldı ancak üretimde kesintiye gitmeyeceğini açıkladı.

Aynı zamanda, kotalara uymayı kabul eden bazı kartel üyeleri söz verdiklerinden daha fazla petrol çıkarıyor. S&P Global‘in 8 Ağustos tarihli raporuna göre Irak ve Kazakistan’ın yanı sıra Rusya da limitleri aşmış durumda.

Eylül ayı sonunda Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, ülkenin ‘her türlü petrol fiyatına dayanacağını’ zira, stratejik olarak ülke ekonomisinin hidrokarbonlara bağımlılığının azaldığını ifade etmişti. Bununla birlikte, cari yılın bütçesi Ural petrolünün varil başına 70 dolara mal olacağı varsayımına dayanıyor.

Rusya İktisadi Kalkınma Bakanlığı, 2025 projeksiyonlarında yaklaşık olarak aynı fiyatı, 69,7 dolar, öngörmüştü.

Novak: Rusya, petrol fiyatlarındaki düşüşlere karşı dirençli

Diplomasi

NATO, Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük silahlanma programını onayladı

Yayınlanma

NATO, Soğuk Savaş döneminden bu yana en kapsamlı silahlanma programını kabul etti. Brüksel’de savunma bakanları tarafından alınan kararla, ittifakın caydırıcılık ve savunma kabiliyetlerinin önümüzdeki yıllarda büyük ölçüde artırılması hedefleniyor. Program, özellikle uzun menzilli silah sistemleri, hava savunma ve mobil kara kuvvetleri gibi kapasitelere öncelik veriyor.

NATO, Rusya’ya karşı Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük silahlanma programını yürürlüğe koydu. dpa ve AFP haber ajanslarının Brüksel’deki müzakere çevrelerinden edindiği bilgilere göre, program önümüzdeki yıllarda ittifakın caydırıcılık ve savunma kabiliyetlerinin olağanüstü düzeyde artırılmasını öngörüyor.

Uzun menzilli silah sistemleri, hava savunma ve mobil kara kuvvetleri gibi kapasiteler bu programda en üst düzey önceliğe sahip bulunuyor.

Silahlanma programına ilişkin karar, ittifak üyesi ülkelerin savunma bakanlarının Brüksel’de gerçekleştirdiği bir toplantıda alındı. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, sabah saatlerinde paketi “tarihi” olarak nitelendirmişti.

Yeni askeri hedefler ve gizlilik politikası

Ayrıntılı olarak bakıldığında, silahlanma programı askeri kabiliyetler için yeni hedef belirtimlerinden oluşuyor.

Bu hedeflerle, her bir müttefikin gelecekte ortak caydırıcılık ve savunmaya ne katkıda bulunması gerektiği kesin bir şekilde tanımlanıyor.

Gerekli kabiliyetler, yeni savunma planları temel alınarak belirlendi. NATO‘yu “Rusya için mümkün olduğunca öngörülemez bir rakip” haline getirmek amacıyla, somut yeni planlama hedefleri “çok gizli” olarak sınıflandırıldı.

Ancak dpa‘nın edindiği bilgilere göre, askeri kabiliyetler için şimdiye kadar geçerli olan hedefler yaklaşık yüzde 30 oranında artırıldı.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius’un açıklamalarına göre, Alman ordusunun (Bundeswehr) yeni NATO hedeflerini karşılayabilmesi için 60 bin ek aktif askere ihtiyacı olacak.

Mevcut açıklar ve artan harcama taahhütleri

Yeni hedeflerin özellikle büyük bir zorluk teşkil etmesinin nedeni, mevcut hedeflere henüz ulaşılamamış olması. Üst düzey askeri yetkililer son olarak yüzde 30’luk bir açıktan bahsetmişti.

Mevcut eksiklikler ve yeni planlama hedefleri, savunma harcamaları için planlanan yeni hedefi de beraberinde getiriyor.

Buna göre, tüm NATO üyelerinin ay sonunda yapılacak zirve toplantısında, gelecekte ulusal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) en az yüzde 3,5’i kadar bir meblağı savunmaya yatırmayı taahhüt etmeleri bekleniyor.

Buna ek olarak, altyapı gibi savunmayla ilgili harcamalar için GSYİH’nın yüzde 1,5’i daha eklenebilir, böylece ABD Başkanı Donald Trump’ın talep ettiği yüzde beşlik orana ulaşılabilir.

Almanya’da ise savunma harcamalarının Alman ekonomik üretimine oranının beş ila yedi yıllık bir süre içinde yılda yüzde 0,2 puan artırılması planlanıyor.

Geçen yılki yüzde 2,1’lik orandan hesaplandığında, 2032 yılına kadar yüzde 3,5’lik bir orana ulaşılabileceği öngörülüyor.

Şansölye Friedrich Merz’e göre, Almanya için her bir yüzdelik puan artışı, mevcut durumda yaklaşık 45 milyar avro ek savunma harcaması anlamına geliyor.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Pentagon, Ukrayna’ya verilecek dron savar füzelerini Orta Doğu’daki ABD birliklerine yönlendirdi

Yayınlanma

Trump yönetimi, Ukrayna’nın Rus insansız hava araçlarıyla mücadelesinde kullandığı füzelere takılan kritik tapa teknolojisini kendi birliklerine yönlendirdi. Pentagon, bu adımı “savunma bakanı tarafından tespit edilen acil bir sorun” ile gerekçelendirdi.

Donald Trump yönetimi, Ukrayna’nın Rus insansız hava araçlarıyla (İHA) mücadelesinde kullandığı kilit bir teknolojiyi kendi birliklerine yönlendirdi.

The Wall Street Journal‘ın (WSJ) haberine göre, Pentagon’un bu adımı Ukrayna’ya yönelik askeri destekte bir zayıflamaya işaret ederken Kongre’de rahatsızlığa yol açtı.

Ukrayna, daha önce kendisi için satın alınmış olan ve Ukrayna ordusunun Rus İHA’larına karşı kullandığı füzelere takılan tapaları alamayacak.

Bu tapalar, füze İHA’ya yaklaştığında harp başlığını aktive ederek hedefi imha ediyor.

Habere göre, Savunma Bakanı Pete Hegseth, geçen ay yayımladığı iç genelgeyle, bakanlığın komutanlıkların silah ihtiyaçlarını karşılamakla görevli birimine, başlangıçta Ukrayna için tedarik edilmiş olmalarına rağmen tapaların ABD Hava Kuvvetleri’ne verilmesi talimatını verdi.

Geçen hafta ise Pentagon, Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’ne bu tapaların artık Orta Doğu’daki birliklere tahsis edileceğini gizlice bildirdi.

Karar Kongre’de tepkiye yol açtı

Pentagon, bu kararın gerekliliğini “savunma bakanı tarafından tespit edilen acil bir sorun” olarak açıkladı. Ancak bu karar, Kongre’deki Ukrayna destekçileri arasında tepkiye neden oldu.

Destekçiler, Pentagon’un bu adımın Ukrayna savunması üzerindeki etkisini ve ABD Hava Kuvvetleri’nin tapalara olan ihtiyacının ne kadar acil olduğunu açıklamadığını savunuyor.

WSJ‘ye konuşan Demokrat bir senatörün yardımcısı, “Savaşın bu kritik anında Ukrayna’ya bu kadar gerekli bir silahı vermeyi reddetmek akıl almaz. Böyle bir adımın gerekliliğini açıklayamamak ise bunun bir ceza olarak değerlendirilebileceği düşüncesini akla getiriyor,” dedi.

Çarşamba günü Savunma Bakanı Hegseth, Ukrayna’ya askeri yardımı organize etmeyi amaçlayan Ramstein formatındaki toplantıya katılmadı. Bu, Pentagon şefinin savaşın başından bu yana 50 ülkeden oluşan koalisyonun toplantısını ilk kez kaçırması anlamına geliyor.

Ukrayna istihbaratına göre, Rusya şu anda günde 300 insansız hava aracı üretiyor ve mayıs ayında şehirlere ve altyapı tesislerine yönelik yüzlerce İHA kullanılarak gerçekleştirilen hava saldırıları savaşın başından bu yanaki en büyük çaplı saldırılar oldu.

Putin: Kiev terör eylemlerine geçti, müzakereler provokasyonlara gelinmeden sürmeli

Teknoloji hem Ukrayna hem ABD için hayati önemde

Joe Biden yönetiminde eski bir üst düzey Savunma Bakanlığı yetkilisi olan Celeste Wallander, bu teknolojinin şu anda Ukrayna’nın Rus saldırılarına karşı çok katmanlı hava savunması için hayati önem taşıdığını belirtti.

Wallander, “Ancak Amerikan personelini ve Orta Doğu’daki üsleri Husilerin ve muhtemelen İran’ın insansız hava aracı saldırılarından acilen korumak da gerekiyor,” diye ekledi.

Tapaların tedariki Biden yönetimi döneminde organize edilmişti ancak bu ve diğer askeri teçhizatın teslimatlarının bu yıl ve hatta gelecek yıl boyunca yapılması planlanıyordu. Ukrayna, bu tapaları birkaç yıldır alıyordu.

Ukrayna ordusu, bunları lazer güdümlü APKWS sistemiyle donatılmış karadan havaya füzelere takarak yüksek hassasiyetli mühimmata dönüştürüyordu.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Çin ve AB, ekonomik çıkmazı çözmek için kritik ticaret görüşmeleri yapacak

Yayınlanma

Çin ve AB, gelecek ay yapılacak üst düzey liderler zirvesinin önünü açmak için yeni bir ticaret müzakereleri turu düzenlemeyi kararlaştırdı, ancak analistler, iki tarafın ikili ekonomik ilişkilerindeki çıkmazı çözüp çözemeyeceğinin henüz belli olmadığını belirtti.

Görüşmeler, Çin Ticaret Bakanı Wang Wentao ile Avrupa Birliği (AB) Ticaret Komiseri Maros Sefcovic’in salı günü Paris’te düzenlenen Dünya Ticaret Örgütü etkinliği sırasında yaptıkları görüşmenin ardından Avrupa Komisyonu tarafından duyuruldu.

Görüşmelerin, Avrupa liderlerinin Başkan Xi Jinping ile bir araya geleceği temmuz ayı sonunda Pekin’de düzenlenecek üst düzey zirveye zemin hazırlaması bekleniyor.

Çin Ticaret Bakanlığı çarşamba günü yaptığı açıklamada, “İki taraf, Çin-AB ekonomik ve ticari işbirliği ile ilgili acil ve önemli konular hakkında odaklanmış, samimi ve derinlemesine görüşmelerde bulundu” dedi.

Açıklamada, “Ayrıca, her iki tarafın çalışma ekipleri, ekonomik ve ticari alanda bu yılın önemli ikili gündemine hazırlık çalışmalarını yoğunlaştırmakla görevlendirildi” ifadesi yer aldı.

Öte yandan, bir AB sözcüsü salı günü yaptığı açıklamada, bloğun “genel hedefinin Çin ile ticaret ve yatırım ilişkilerini yeniden dengelemek ve rekabet koşullarını eşitlemek” olduğunu söyledi.

Salı günkü açıklama, AB’nin Çinli tıbbi cihaz üreticilerinin bloğun geniş tedarik pazarına erişimini kısıtlama kararını almasından sadece bir gün sonra geldi. Bu karar, AB firmalarının Çin’de ihalelere katılmalarında karşılaştıkları kısıtlamalara yanıt olarak alınan bir misilleme önlemiydi.

Fransız yatırım bankası Natixis’in Asya-Pasifik baş ekonomisti Alicia Garcia-Herrero, “Bu, Avrupa’ya bu tur müzakerelerde biraz avantaj sağlıyor” dedi.

South China Morning Post’a konuşan Garcia-Herrero, AB’nin Avrupa şirketlerinin ihale pazarlarına erişimini kısıtlayan ülkelere karşı önlem almasına olanak tanıyan yeni Uluslararası İhale Aracı’na atıfta bulunarak, “Bu, yeni mevzuat kapsamında ilk vaka. Bundan sonra pek çok vaka daha olacak” dedi.

Çin’deki Avrupa Ticaret Odası Başkanı Jens Eskelund çarşamba günü yaptığı açıklamada, “Çin’de kamu ihalelerine adil erişimin olmaması, ülkede faaliyet gösteren Avrupa şirketleri için uzun süredir devam eden bir sorun” dedi.

“Ticaret savunma araçlarının uygulanmasında ihtiyatlı olunmasını tavsiye etmekle birlikte, Avrupa Ticaret Odası, Avrupa şirketlerinin Çin’in ihale pazarına Çinli şirketlerin Avrupa’da sahip olduğu erişim imkanlarına eşit erişimini sağlamak olan bu önlemin nihai hedefini destekliyor” Eskelund dedi.

Çin’in nadir toprak elementleri ihracat kısıtlamaları Avrupa otomotiv sektörünü vurdu

Garcia-Herrero, Avrupa tarafının Çin ile ekonomik ilişkilerinde “uzun bir şikayet listesi” olduğunu ve bunların en sonuncusunun, nisan ayında ABD’nin gümrük vergisi artışlarına misilleme olarak açıklanan, ancak Avrupalı şirketlerin faaliyetlerini de aksatan nadir toprak ihracat kontrollerinin olduğunu söyledi.

“[Avrupa] Çin’in bunu müzakere için bir koz olarak kullandığını fark etmeye başlıyor” dedi.

AB’nin Çin Büyükelçisi Jorge Toledo, geçen ay, iki taraf arasında bazı zorlu sorunları çözmeyi amaçlayan görüşmelerin “ilerleme kaydetmediğini” söyledi.

“İyileştirme için çok fazla alan var. Korkarım ki her geçen gün bu alan daha da genişliyor, çünkü durum gittikçe kötüleşiyor. Bu yüzden ilerleme kaydetmemiz, somut sonuçlar almamız gerekiyor, ancak bunu başaramıyoruz” dedi Toledo.

Pekin için Brüksel ile ilişkilerinde başlıca endişe kaynağı, AB’nin geçen yıl Çin’in elektrikli araçlarına uyguladığı yüksek gümrük vergileri olmaya devam ediyor. Çin ise buna karşılık Avrupa marka brendi ve süt ürünlerini hedef alan bir dizi misilleme önlemi açıkladı.

Pekin Dış İlişkiler Üniversitesi AB Çalışmaları Bölüm Başkanı Cui Hongjian, Çin tarafının temmuz zirvesi öncesinde elektrikli araçlara uygulanan gümrük vergileri konusunda AB ile ortak bir zemin bulmak istediğini, bu nedenle konunun bu ayki görüşmelerde önemli bir gündem maddesi olacağını söyledi.

Cui, “Şu anda Çin’in ikili ilişkilerde daha iyimser bir bakış açısı oluşturmaya yardımcı olabilecek önemli politika sinyalleri verip vermeyeceğini izliyoruz” dedi ve ekledi: “Çin tarafı, uluslararası tedarik gibi konuları temelde aşılmaz sorunlar olarak görmüyor.”

Bloomberg çarşamba günü, konuyla ilgili kaynaklara dayanarak, Çin’in Avrupa liderlerinin Pekin’i ziyaret edeceği önümüzdeki ay içinde yüzlerce Airbus uçağı siparişi vermeyi düşündüğünü bildirdi.

Ancak Cui, hem Çin’in hem de AB’nin birbirlerinin şikayetlerini hızlı bir şekilde çözmek için motivasyon ve kapasiteden yoksun olabileceğini, her iki tarafın da Trump’ın gümrük vergilerine karşı koyma çabalarına odaklanmış olduğunu söyledi.

Cui, daha fazla ilerlemenin önündeki en büyük engelin AB kurumlarındaki “siyasi atalet” olduğunu ekledi ve blok içindeki birçok grubun Çin’e yönelik “risk azaltma” politikasını sürdürmekte ısrarcı olduğunu belirtti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English