Bizi Takip Edin

AVRUPA

Vučić, Batı’yı lityum maden protestolarını kışkırtmakla suçladı

Yayınlanma

Haber: Bilge Dilay Misir
2022’de iptal edilen Jadar Vadisi’ndeki maden yatağına ilişkin çalışmalar, geçtiğimiz günlerde İngiltere-Avustralya merkezli Rio Tinte adlı maden şirketinin hükümetten proje üzerine onay almasıyla yeniden gündeme geldi. Maden çalışmalarının çevreye vereceği zarar üzerine 10 Ağustos’ta başlayan protestolar ülkenin çeşitli bölgelerinde hala devam ediyor. Sırbistan Cumhurbaşkanı Vučić ise Batı’yı protestoları kışkırtmakla suçladı.

Sırbistan’ın batı bölgesinde bulunan Jadar Vadisi’nde, Rio Tinte adlı maden şirketi lityum madenciliği kapsamında faaliyete geçmek üzere Sırbistan hükümetinden onay aldı. Elektrikli araç pillerinin ana maddesini oluşturan lityum, 21. yüzyıl için en önemli kaynaklardan biri. Madenin çıkarılma sürecinde doğaya vereceği zarar sebebiyle Sırbistan halkı protestolara başladı. “Rio Tinto Sırbistan’dan defol”, “Sırbistan’ı vermeyiz” gibi pankartlarla süren protestolara on binlerce katılım sağlandığı tahmin ediliyor. Hükümet, Sırbistan ekonomisini geliştirip ülke statüsünü artırmak istediğini söylerken, çevreciler bunun için belirlenen bedeli fazla buluyor. Maden projesinin gerçekleşmesi kapsamında net duruşunu bozmayan Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić, faaliyetlerin iki yıl içinde başlamayacağının altını çizip projeye karşı olanlarla konuşmak ve sorunları çözmek istediğini söyledi.

İÇ İŞLERİ BAKANI, “TÜM FAİLLER” HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAK

Maden yatağı olan Jadar Vadisi’nde herhangi bir maden çıkarma işleminin geri dönülemez bir hasara neden olacağını söyleyen aktivistler 10 Ağustos’ta başlayan protestolara, “yeşil arabaya değil, yeşil çimen ve elmalara ihtiyacımız var” pankartları ile çeşitli bölgelerde devam ediyorlar. BBC’nin haberine göre çevreci aktivistlerin iki ana tren istasyonunu ele geçirmesi üzerine İçişleri Bakanı Ivica Dacic, polisin eylemlerin yasalara uygun olmadığı konusunda aktivistleri uyardığını söyleyip “tüm failler” hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.  Global Times’ın haberine göre Cumhurbaşkanı Vučić protestoları “ana protestonun demokratik bir şekilde yapılmasına rağmen, otoyolun trafiğe kapatılmasıyla çoğunluk üzerinde terör estirmesi” olarak tanımladı.

“BU BÜYÜK BİR SİYASİ SAVAŞA DÖNÜŞTÜ”

2022’de Rio Tinto’ya verilen ruhsat, halkın projeyi protesto etmesinin ardından seçim döneminde oyları riske atmamak adına iptal edilmişti. Yeniden gün yüzüne çıkan proje, tepkileri üzerine çekmekte çok gecikmedi. Vucic’in sıkı çevre denetim kontrol sözü vermesinin yanı sıra halk, durumu riske atmak istemiyor. Geçmişteki hareketlerinden kaynaklı güvenleri sarsan Rio Tinto, sosyal medyada şirket hakkında yayılan içeriklere karşı çıkarak, iddiaları yalanladı. Bu iddialardan biri de Rio Tirinto’nun radyoaktif su yaydığı idi, şirket bu iddiayı da kabul etmedi.

Zengin lityum madeniyle gündeme gelen Sırbistan, başta Avrupa Birliği olmak üzere birçok ülkenin dikkatini üzerine çekti. 2,4 milyar dolarlık Jadar lityum projesi hayata geçirildiği takdirde Avrupa’nın mevcut lityum ihtiyacının %90’ını karşılayabileceği ve Rio Tinto’yu dünyanın önde gelen lityum üreticilerinden biri haline getirebileceği söyleniyor. Reuters’ın haberine göre Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve AB Enerji Komiseri Maros Sefcovic Sırbistan’da çıkarılacak olan lityum ve diğer madenlere erişimin AB üyesi üretici ülkelere sağlanması adına anlaşma imzaladı.

Avrupa Birliği’ne giriş vaadi verilen Sırbistan, diğer yandan da en büyük yatırımcısı Çin ve yakın müttefiki Rusya ile ilişkilerini koruyor. Cumhurbaşkanı Vucic, Moskova’nın kendisine, Batı’nın onu devirmek istediği için protestoları kışkırttığını söylediğini belirtti. Medyaya yansıyan haberlere göre, Sırp analistler de Rusya’dan alınan bilgilerin doğru olduğunu düşünüyor. Çinli Global Times gazetesi de, Batı haber kaynaklarını protestonun başında bulunan çevreci sivil toplum örgütlerinin başkanlarını sıradan çiftçiler olarak tanıtıp dezenformasyon içerik yayınlamakla suçladı. Konu üzerine Vucic, her şeyi ayrıntılarına kadar bildiğini söyleyerek “Birilerini şaşırttığınızı sanıyorsunuz… Biz her zaman itidalli davrandık, şiddet kullanmadan ülkede düzeni sağladık, hiçbir sorun yaşamadık” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı, “bilginin resmi kanallar aracılığıyla sağlandığını ve bundan Sırbistan’ın istihbarat organı olan Güvenlik ve Enformasyon Ajansı’nın sorumlu olduğunu” belirtti. Sırbistan Başbakan Yardımcısı Aleksandar Vulin ise protestoların renkli devrim olduğunu iddia ederken amacın çevreyle alakası olmadığını, hükümeti devirmek olduğunu ifade etti. Bunun üzerine, madenin bulunduğu bölgeye yakın küçük bir yerleşim bölgesinin başkanı, “Biz hükümeti devirmeye çalışmıyoruz. Hükümet bunu kendisi yapıyor” dedi. Madencilik Bakanı Djedovic Handanovic ise, mevcut duruma yönelik “Maalesef bu siyasi bir kavgaya, büyük bir siyasi savaşa dönüştü” ifadelerini kullandı.

“KOSOVA’YI SATTI AMA TEMİZ SUYUMUZU ELİMİZDEN ALAMAYACAK”

New York Times haberine göre, Rio Tinto, 2019 yılında maden bölgesine yakın yerleşim bölgelerinde birçok evi satın almış ve 2022’de hükümetin oyları etkileyebileceği düşüncesiyle projeyi iptal etmesiyle de evler çürümeye terk edilmiş. Projenin yeniden yürürlüğe girmesiyle daha fazla toprak almak isteyen şirkete karşı evlerini ve topraklarını satmak istemeyen bölge halkı, projeden büyük bir katkı payı alacak Almanya’ya güvenmediklerini söyleyerek 1941’de yaşanan Nazi vakalarına dikkat çekti. Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve büyük elektrikli araç planları olan Mercedes Benz’in yöneticileri, Rio Tinto projesini alkışlamak için geçen ay Belgrad’ı ziyaret etmişti. Tepkilerini, seçim sürecinde oy toplamak adına projeyi iptal eden Cumhurbaşkanı’na da gösteren yerel bölge halkı, “Kosova’yı sattı ama temiz suyumuzu elimizden alamayacak”  benzeri sloganlar kullandı.

AVRUPA

Macron hükümete Rusya’nın dondurulan varlıklarına el koyma konusunu inceleme talimatı verdi

Yayınlanma

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, hükümete Rusya’nın dondurulan varlıklarına el koyma konusunu derinlemesine inceleme talimatı verdi. Hükümet sözcüsü, bu kararın ekonomik sonuçlarından endişe duyulduğunu ve uluslararası hukuka aykırı olabileceğini belirtti. Fransa Ulusal Meclisi, Ukrayna’ya yardımı artırma tasarısını görüşmeye hazırlanırken, bu tasarı Rus varlıklarına el konulmasını da içeriyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, hükümete Rusya’nın dondurulan varlıklarına el konulması konusunu inceleme talimatı verdi.

Sud Radio yayınında konuşan hükümet sözcüsü Sofi Prima, Macron’un Maliye Bakanlığı’ndan bu konunun olası sonuçlarını titizlikle araştırmasını istediğini belirtti.

Prima, “Şu anda hükümetin pozisyonu, varlıklara el koyma konusunun gündemde olmadığı yönünde. Ancak Cumhurbaşkanı ve Başbakan, Maliye Bakanı Erik Lombard’a bu kararın sonuçlarını daha derinlemesine inceleme talimatı verdi. Açıkçası bu, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri için epey cazip. Burada 230 milyar avro söz konusu,” dedi.

Prima’ya göre Paris, Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinde farklı devletlere ait varlıklar bulunduğundan, ekonomi için “sistemsel etkiler”den endişe ediyor.

Hükümet sözcüsü, “Eğer uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Rus varlıklarına el koyarsak, bu ülkeler ne düşünebilir?” sorusunu yöneltti.

Fransa Ulusal Meclisi (parlamentonun alt kanadı), Ukrayna’ya yardımı artırmayı öngören ve Rusya’nın dondurulan varlıklarına el konulmasını da içeren bir karar tasarısını görüşecek.

Fakat Macron daha önce, bunun uluslararası hukuka aykırı olması nedeniyle Batı’da mümkün olmadığını belirtmişti.

Fransa Dışişleri Bakanlığı’nda Avrupa’dan sorumlu Bakan Benjamin Haddad, daha önce “Rusya’nın varlıklarına el koymak, AB’nin Moskova üzerindeki baskı araçlarından biri” açıklamasında bulunmuştu.

Fransız Avrupa Parlamentosu üyesi Rafael Glüksman ise AB’yi “Ukrayna’ya yardım için 209 milyar avro değerindeki Rus varlığına el koymaya” çağırmıştı.

Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı askeri müdahalenin ardından ABD ve diğer G7 ülkeleri ile AB, Rusya Merkez Bankası’nın yaklaşık 300 milyar avro değerindeki döviz rezervlerini dondurmuştu.

Bu miktarın yaklaşık 200 milyar avrosu AB’de bulunuyor ve çoğunlukla dünyanın en büyük takas ve mutabakat sistemlerinden biri olan Belçika merkezli Euroclear’ın hesaplarında yer alıyor.

Rusya Dışişleri Bakanlığı, bu eylemleri defalarca hırsızlık olarak nitelendirerek, sadece özel şahısların değil, devlet varlıklarının da bu durumdan etkilendiğini vurgulamıştı.

Geçtiğimiz aralık ayında Maliye Bakanı Anton Siluanov, Moskova’nın, hasım ülkelerin benzer eylemlerine karşılık olarak yabancıların dondurulan varlıklarını kullanmaya başladığını duyurmuştu.

Batı’nın Rusya’nın dondurulan varlıklarına el koyması ne kadar mümkün?

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İsveç ABD’den bağımsız olarak silah ve uzay kapasitesini artıracak

Yayınlanma

İsveç Savunma Bakanı, Avrupa ülkelerinin ABD olmadan NATO’daki savunma bağlarını güçlendirmeleri ve uzay ve uydular gibi alanlarda kendi askeri yeteneklerine daha fazla yatırım yapmaları gerektiğini söyledi.

Financial Times’a konuşan Pål Jonson, Avrupa’da kıtanın askeri çözümler için Ukrayna’dan aniden desteğini çeken bir müttefike fazla bağımlı olup olmadığı konusunda yoğun tartışmaların yaşandığı bir dönemde İsveç’in ABD ile güçlü bir savunma sanayi işbirliğine sahip olduğunu söyledi.

İsveç’in kuzeyindeki Kiruna roket üssünden ve ağustos ayında ülkenin ilk askeri uydusunun fırlatılmasından bahsederek “Geliştirdiğimiz bazı otonom yetenekler var. Bu da yardımcı olan bir şey” dedi.

İsveç, yakın zamana kadar tarafsız bir ülke statüsünde olduğunu iddia etmesine rağmen NATO’ya üye oldu ve askeri harcamalarını artırarak 2024 yılında GSYİH’nin yüzde 2.2’sine ulaşarak ittifakın yüzde 2’lik hedefinin üzerine çıktı. Nüfusuna oranla en büyük savunma sanayilerinden birine sahip.

Jonson, “Ukrayna’daki bu savaştan çıkarılan derslerden biri de güçlü bir savunma sanayi tabanına sahip olmanın inandırıcı caydırıcılığın bir parçası olduğudur” dedi.

Wallenberg sanayici ailesi tarafından kontrol edilen ana savunma şirketi Saab, Avrupa’daki en büyük sekizinci grup olsa da savaş uçakları, denizaltılar ve diğer silahları üretmesi bakımından sıra dışı bir şirket. İsveç’in Gripen savaş uçağı, GlobalEye gözetleme uçağı ve Blekinge denizaltıları Saab’dan geliyor.

Jonson, Ukrayna’ya teslim edilen İsveç platformlarının birçoğunun, kullanımı kolay, askerler tarafından kullanılmaya uygun ve Rus silahlarına karşı koymak üzere tasarlandıkları için Ukrayna’ya çok uygun olduğunu da sözlerine ekledi.

“Gönderdiğimiz platformlar için onları daha da çevik hale getirecek pek çok istihbarat aldık. Güçlü bir savunma sanayi tabanına sahip olmak İsveç’in temel ilgi alanlarından biridir” dedi.

İsveç, ülkenin kuzeyinde bir uzay endüstrisi kurmak için komşusu Norveç ile rekabet halinde ve madencilik şehri Kiruna’da bir üs kurmuş durumda. İlk askeri uydusu geçen yıl Kaliforniya’daki bir uzay limanından fırlatıldı.

Jonson, ABD ile savunma işbirliğini “iki yönlü bir yol” olarak nitelendirdi ve İsveç’in Amerika ile işbirliğini sürdürmek istediğini söyledi.

Ancak NATO içinde sözde bir Avrupa ayağı geliştirme çağrılarını da destekledi.

“Eğer bir irade varsa, NATO içinde daha güçlü bir Avrupa ayağı oluşturmanın bir yolu vardır, ancak bu aynı zamanda zorlu öncelikler gerektirecektir” diyen İsveçli Bakan, Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarını GSYH’nin yüzde 2’sinin önemli ölçüde üzerine çıkarmaları gerektiğini de sözlerine ekledi. Trump ittifakın GSYH’nin yüzde 5’ine ulaşması gerektiğini söylemişti.

Jonson, İskandinav ülkesinin 2023 yılında Amerika ile ikili bir savunma anlaşması imzalaması ve NATO’ya katılmasının ardından İsveç ‘in güvenliği için ABD’ye fazla bağımlı olduğu yönündeki eleştirileri reddetti.

“İsveç şu anda ittifaka katıldığımız bir yıl öncesine göre daha güvende çünkü artık 5. madde [NATO’nun kolektif savunma taahhüdü] kapsamındayız ve NATO’nun savunma planlamasına da entegre olmuş durumdayız” dedi.

Ancak sözlerine şunları da ekledi: “ABD’nin Avrupa’daki varlığının gözden geçirilmesinin ABD’nin ayak izinin azalmasına yol açması çok olası. Ancak biz bunun [başkanlık] seçimlerinden önce bile böyle olabileceğini varsayıyorduk çünkü Hint-Pasifik bölgesinde ve özellikle de Çin’e yönelik bir tehditle karşı karşıyalar.”

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Fransa’dan temel kimyasal madde üretimini Avrupa’da yapma çağrısı

Yayınlanma

Fransa ve yedi müttefiki ortak bir belgede, Avrupa’nın stratejik hammaddelerini tanımlayan ve üretimlerini Avrupa’da tutan bir “Kritik Kimyasallar Yasası”na ihtiyacı olduğunu vurguladı.

Avrupalı bakanların 12 Mart’ta (bugün) Brüksel’de gerçekleştirecekleri Rekabet Edebilirlik Konseyi toplantısı öncesinde yayınlanan belgede, kimya endüstrisinin “büyük bir rekabet edebilirlik krizi” içinde olduğu belirtiliyor.

Çek Cumhuriyeti, Fransa, Macaristan, İtalya, Hollanda, Romanya, Slovakya ve İspanya’dan yapılan açıklamaya göre bu durum yüksek enerji ve hammadde maliyetlerinin yanı sıra “üçüncü taraf ülkeler menşeli üreticilerin şiddetli ve bazen de haksız rekabetinden” kaynaklanıyor.

Grup, Avrupa Komisyonu’nun hammadde ve ilaçlarla ilgili girişimlere benzer şekilde, yaklaşık 15 kilit moleküle odaklanacak bir “AB Kritik Kimyasallar Yasası” ortaya koymasını istiyor. Bunlar “Avrupa’nın geliştirmek istediği stratejik değer zincirlerinden herhangi birini beslemek için gerekli olan kaçınılmaz yapı taşları” olarak tanımlanıyor.

Belgede önerilen listede petrokimya, organik kimya, ilaç, inşaat, otomobil, elektronik, batarya ve tarım gibi sektörlerde kullanılan moleküllerden bahsediliyor.

Belgeye göre yasa, bu moleküllerin Avrupa’da üretilmesini sağlamak için “özel destek” sağlamalı.

Ayrıca elektrik yoğun ve stratejik molekül üreticilerinin karşılaştığı enerji fiyatlarının, elektrik faturasına eklenen dolaylı CO2 maliyetlerinin telafi edilmesi yoluyla düşürülmesi öneriliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English