Asya
Wang Yi – Kissinger görüşmesi Washington’a mesaj

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, New York’ta ABD’nin eski Dışişleri Bakanı ve Pekin-Washington diplomatik görüşmelerinin mimarlarından Henry Kissinger ile bir araya geldi. Çin basını görüşme üzerine, Tayvan sorununun yönetilmesinin ikili ilişkilerde ‘acil görev’ olduğu vurgusunu yaptı.
Yaklaşan 100. doğum günü için Kissinger’ı tebrik eden Wang Yi, Kissinger’ın her zaman dostça davrandığını vurgulayarak, kendisini “Çin halkının eski ve iyi bir dostu” olarak nitelendirdi.
Çin-ABD ilişkileri ile ilgili konuşan ve Washinton’ın verdiği sözleri tutmamasından şikayetçi olan Wang Yi, Kissinger’ın Çin-ABD ilişkilerinin “Soğuk Savaş’ın eşiğinde olduğu” konusundaki uyarısını hatırlattı ve böyle bir savaşın yalnızca Çin ve ABD için değil, tüm dünya için de bir felaket olacağı vurgusunu yaptı.
ABD tarafının “mantıklı ve makul bir Çin politikasına” geri dönmesi gerektiğine işaret eden Wang Yi, şu anda en önemli önceliğin, Tayvan meselesinin doğru şekilde yönetilmesi olduğunu, aksi takdirde bunun Çin-ABD ilişkileri üzerinde yıkıcı bir etkisi olacağını kaydetti.
Tayvan meselesi ilişkilerin merkezinde
1972’de Çinli liderlerle Şanghay Bildirisi’ni nasıl hazırladıklarını hatırlatan Kissinger ise, Tayvan meselesisin Çin-ABD ilişkilerinin merkezinde olduğunu vurguladı.
Tayvan meselesinin Çin için ne kadar önemli olduğunun tam olarak anlaşılması gerektiğinin altını çizen Kissinger, “ABD ve Çin’in çatışmaktan çok diyalogda bulunması ve barışçıl şekilde birlikte yaşamak için ikili ilişkiler kurması gerektiğini” belirtti.
Normalleşmenin şartı ‘Tek Çin’ ilkesi
Görüşmeyi Global Times’a değerlendiren Çin Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü Asya-Pasifik Çalışmaları Bölümü müdür yardımcısı Zhang Tengjun, Wang Yi’nin, 50 yıl önce ABD-Çin ilişkilerinin normalleşmesinin ardındaki önemli bir isim olan Kissinger ile yaptığı görüşmenin açık bir mesaj olduğunu söyledi: “Tek Çin ilkesi, ikili ilişkilerin normal seyrine dönmesinin temelidir.”
ABD Başkanı Biden, Pazar günü CBS’nin 60 Dakika programında, bir “Çin işgali” durumunda ABD askerinin Tayvan’ı savunacağını söylemişti.
Hedef Çin’in gelişimini engellemek
Renmin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Müdürü Wang Yiwei ise, konuyla ilgili Global Times’a şu yorumu yaptı: “ABD, tek Çin politikasına ve Tayvan meselesine bağlılığının altını oymaya devam ediyor, böylece Çin’in çip ve yarı iletken sektöründeki gelişimini engelleyebilir ve otoriterliğe karşı demokrasi anlatısını büyütebilir.”
Biden yönetimi geçen hafta federal fon alan ABD ‘ileri teknoloji’ şirketlerinin 10 yıl boyunca Çin’de fabrika kurmasını yasaklamıştı. Kararın, ABD’nin yarı iletkenlerin üretiminde Çin’e olan bağımlılığının azaltması hedefiyle alındığı açıklanmıştı.
Wang Yi beş şart sıraladı
Bu yıl eski ABD Başkanı Richard Nixon’ın Çin ziyaretinin ve Şanghay Bildirisi’ni imzalamasının 50. yıl dönümü.
New York’ta ABD-Çin İlişkileri Ulusal Komitesi, ABD-Çin İş Konseyi ve ABD Ticaret Odası temsilcileriyle yaptığı toplantıda bu tarihi olayı hatırlatan Wang Yi, “Geçmişin envanterini çıkarmak ve yeni bir başlangıç noktasından yola devam etmek için önemli bir yıl” dedi. Ancak mevcut Çin-ABD ilişkilerinde çok fazla belirsizlik olduğunu söyleyen Wang Yi, Çin açısından kesin olan beş beklentiyi sıraladı:
*Çin’in kalkınma beklentileri kesindir ve bu kalkınma ABD ve diğer ülkeler için daha büyük pazarlar ve fırsatlar sunacaktır.
*Çin’in reformu ve dışa açılmayı daha da ilerletme kararlılığı kesindir ve ekonomik küreselleşmeyi ilerletmeye devam edecektir.
* Çin’in ABD’ye yönelik politikası kesindir ve şu anda ABD için en kritik olan şey, bir an önce Çin’e karşı rasyonel ve pratik bir politika benimsemesidir.
* Çin’in daha yakın ikili ticaret ve ekonomik işbirliğine dair taahhüdü kesindir.
* Çin’in ABD ile çok taraflı istişarelerde bulunmaya hazır olduğu kesindir. Bunun gerçekleşmesi için Çin-ABD ilişkilerinin siyasi temelini korumak ve özellikle tek Çin ilkesini desteklemek hayati önem taşımaktadır.
Şanghay Bildirisi
1972 yılında Richard Nixon, Çin’i ziyaret eden ilk ABD Başkanı oldu. Nixon’un Çin ziyareti ve Şanghay Bildirisi’nin yayınlanması, Çin-ABD ilişkilerinde dönüm noktası olarak kabul ediliyor.
Bildiride, iki ülkenin farklı yönetim biçimleri olduğu kabul edildi. Çin ve ABD, barış içinde bir arada yaşama temelinde ikili ilişkilerin normalleşmesi, her alanı kapsayan temasların genişletilmesi ve ikili ticaretin geliştirilmesi konularında fikir birliğine vardı.
En önemlisi imzalanan ortak bildiride ABD, tek Çin politikasını benimsediğini ve Tayvan’ın Çin’in ayrılmaz bir parçası olduğunu kabul etti.
Pelosi Tayvan ziyareti
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan ziyareti iki ülke ilişkileride gerginliği zirveye çıkardı.
Pelosi, Çin’in kaygılarına ve muhalefetine rağmen Tayvan’ı ziyaret etmekte ısrar etmişti.
Pekin ziyareti, Çin’in iç işlerine müdahale, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü ihlal olarak nitelendirmiş ve ziyaretin tek Çin ilkesine aykırı olduğunu belirterek, Tayvan Boğazı’nda barış ve istikrara zarar verdiği vurgulamıştı.
Asya
Güney Kore’nin yeni başkanı Lee, ekonomik krize karşı işe koyuldu

Güney Kore’nin yeni başkanı Lee Jae-myung, perşembe günü ilk kabine toplantısını, durgun ekonomik büyümeyi ele almak ve hane halklarına yardım etmek için acil bir paket hazırlamaya odaklanarak gerçekleştirdi ve seçim kampanyasının en önemli vaatlerinden birini yerine getirmek için hızlı adımlar attı.
Devlet Başkanı Lee, Yoon Suk Yeol’un anayasaya aykırı olarak kısa süreli sıkıyönetim ilan etmesinin ardından görevden azledilmesi sonucu erken seçimlerden zaferle çıkarak çarşamba günü göreve başladı. Askeri yönetim girişimi, Yoon’un görevden alınmasına yol açtı ve Asya’nın dördüncü büyük ekonomisinde şok dalgaları yarattı.
Basın mensuplarına yaptığı kısa açıklamada Lee, aralık ayında Yoon’un görevden alınmasının ardından göreve gelen geçici hükümetin bıraktığı kabineye, halkın zor günler geçirdiği için işe koyulmak için kaybedecek zaman olmadığını söyledi.
Lee, yönetimde sürekliliği sağlamak için kabineyi ve ofis kadrosunu oluşturmak üzere acele ediyor.
Yeni lider, çarşamba günü cumhurbaşkanlığı ofisine girdikten sonra, bilgisayarların, yazıcıların ve hatta kalemlerin bile kaldırıldığını ve oranın “mezarlık” gibi sessiz olduğunu, oraya atanan hükümet yetkililerinin görev yerlerine geri gönderildiğini söyleyerek şaşkınlığını dile getirdi.
Lee, ekonomik toparlanmayı en önemli önceliklerinden biri haline getirdi ve büyümeyi desteklemek için en az 30 trilyon won (22 milyar dolar) tutarında mali harcamayı derhal başlatacağını taahhüt etti. Merkez bankası, mayıs ayında büyüme tahminini şubat ayındaki %1,5’ten bu yılın %0,8’ine düşürmüştü.
‘1997 Asya finansal krizinden daha zorlu bir dönem’
Lee, şu ana kadar sadece siyasi bir müttefiki ve deneyimli bir milletvekilini başbakan adayı olarak gösterdi. Başbakan olarak atanması parlamentonun onayını gerektiren Kim Min-seok çarşamba günü yaptığı açıklamada, ülkenin 1997 Asya finansal krizinden daha da zorlu bir ekonomik çalkantı ile karşı karşıya olduğunu ve bunun olumsuz dış faktörlerle daha da karmaşık hale geldiğini söyledi.
Kim, gazetecilere verdiği demeçte, “Bugün ekonomi düşüşe geçiyor ve durgunluk yaşıyor, bu yüzden durumun çok daha zor olduğunu düşünüyorum” dedi.
Önceki hükümet, otomobil, elektronik ve çelik gibi ülkenin ihracata bağımlı bazı önemli sektörlerini vuracak olan ABD’nin ağır gümrük vergilerini hafifletme konusunda çok az ilerleme kaydetmişti.
Analistler, Lee’nin, sıkıyönetim girişiminin ülkede bıraktığı derin izleri sarmaktan ABD’nin öngörülemeyen korumacı adımlarına karşı koymaya kadar, Güney Kore liderlerinin son on yılların en zorlu görevlerinden biriyle karşı karşıya olduğunu belirtiyor.
Lee, çarşamba günü ilk resmi etkinliği olarak ülkenin en üst düzey askeri yetkilisiyle görüştü.
Asya
Çin’in nadir toprak elementleri ihracat kısıtlamaları, Japonya’da Suzuki Swift üretimini durdurdu

Nikkei‘nin perşembe günü edindiği bilgiye göre, Japon Suzuki Motor, Çin’in nadir toprak elementleri ihracatına getirdiği kısıtlamalar nedeniyle parça sıkıntısı yaşandığı için Japonya’da kompakt Swift modelinin üretimini durdurdu.
Bu, Çin’in ihracat kontrollerinin bir Japon otomobil üreticisinin faaliyetlerini doğrudan etkilediği ilk vaka. Etkisi, Pekin’in vereceği tepkiye bağlı olarak diğer şirketlere de yayılabilir.
Elektrikli ve hibrit araçların motorları için hayati önem taşıyan nadir toprak metalleri, büyük ölçüde dünya üretiminin %70’ini karşılayan Çin’de üretiliyor.
Nisan ayında Çin hükümeti, ABD’nin Çin mallarına uyguladığı gümrük vergilerine misilleme olarak yedi tür nadir toprak metaline ihracat kısıtlamaları getirdi.
Suzuki, spor modeli hariç Swift modellerinin üretimini 26 Mayıs’tan 6 Haziran’a kadar askıya aldı. Şirket bunun nedenini açıklamadı. Çin’in ihracat lisanslarını geç vermesi nedeniyle parça tedariki gecikti.
Bazı Swift modellerinde yakıt tüketimini sınırlamak için basitleştirilmiş hibrit sistemler bulunuyor. Suzuki sadece hibrit sistemli modellerin üretimini durdurursa, üretim hattının verimliliği düşer. Bu nedenle şirket diğer modellerin üretimini de durdurmuş görünüyor.
Etkileri ABD ve Avrupa’da şimdiden hissedilmeye başladı. Mayıs sonunda, ABD’li otomobil üreticisi Ford Chicago’daki fabrikasında Explorer spor araçlarının üretimini geçici olarak durdurdu. Avrupa Otomotiv Tedarikçileri Birliği (CLEPA) de bazı otomotiv parça üreticilerinin fabrikalarını kapatmak zorunda kaldığını açıkladı.
Çin’in nadir toprak elementleri ihracat kısıtlamaları Avrupa otomotiv sektörünü vurdu
Asya
Japonya’da doğum sayısı yeni bir düşüş rekoru kırarak %5,7 azaldı

Sağlık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın çarşamba günü açıkladığı rakamlara göre, 2024 yılında ülkede ikamet eden Japon vatandaşlarının toplam doğum sayısı 686.061 olarak gerçekleşti ve bir önceki yıla göre %5,7 azaldı. Kayıtların tutulmaya başlandığı 1899 yılından bu yana yıllık doğum sayısının ilk kez 700.000’in altına düştüğü belirtildi.
Bu rakam, hükümetin tahminlerinden 14 yıl önce gerçekleşti ve keskin düşüş, Japonya’nın nüfus azalmasını daha da ağırlaştırarak ülke ekonomisi ve sosyal güvenlik sistemine ek baskı yaratıyor.
Toplam doğurganlık oranı, yani her kadının doğurganlık çağının sonuna kadar doğuracağı çocuk sayısı, bir önceki yılın 1,20’sinden 0,05 puan düşerek 1,15’e geriledi ve üst üste üçüncü yıl yeni bir rekor düşük seviyeye ulaştı. Bu oran, nüfusun korunması için gerekli olan 2,07’nin oldukça altında kaldı. Bu oran 2005’ten 2015’e kadar 1,26’dan 1,45’e yükselmişti, ancak 2016’dan bu yana düşüş eğiliminde.
Ulusal Nüfus ve Sosyal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nün Nisan 2023’te hazırladığı orta vadeli tahminlere göre, Japonya 2024 için 755.000 doğum ve 1,27 doğum oranı öngörmüştü. Yıllık doğum sayısının 2038’de 700.000’in altına düşeceği tahmin ediliyor.
2024 yılında evlilik sayısı bir önceki yıla göre %2,2 artarak 485.063’e yükseldi. Bu rakam, COVID-19 pandemisinin neden olduğu büyük düşüşün ardından iki yıl sonra ilk kez artış göstermiş olsa da, toparlanma zayıf kaldı. Toplam sayı, ikinci yıl üst üste 500.000’in altında kaldı ve savaş sonrası en düşük ikinci rakama ulaştı.
2024 yılında ölüm sayısı %1,9 artarak 1.605.298’e yükseldi. Doğumlar ile ölümlerin farkı olarak hesaplanan doğal azalma da 919.237 ile rekor seviyeye ulaştı. Bu rakam, bir önceki yıla göre yaklaşık 70.000 daha fazla olup, batı Japonya’daki Kagawa eyaletinin nüfusu olan yaklaşık 916.000 kişiye eşittir.
Hızlı nüfus azalması, Japonya’nın ekonomik geleceğine gölge düşürüyor. Çalışma çağındaki nüfus (15-64 yaş arası bireyler) azaldıkça işgücü sıkıntısı giderek daha ciddi hale geliyor. Son yıllarda daha fazla kadın ve yaşlı işgücüne katılmış olsa da, bu eğilim doğum oranındaki düşüşü telafi etmeye yetmeyecek.
Japonya’nın işgücü nüfusu 2023 yılında 69,25 milyondu. Tokyo merkezli Dai-ichi Life Research Institute’da ekonomist olan Takuya Hoshino’ya göre, işgücü sayısının 2035’ten itibaren azalmaya başlayarak 2050’de 62,87 milyona düşmesi bekleniyor. Hoshino, “İşgücü sıkıntısı daha da kötüleşecek ve sağlık hizmetleri, yaşlı bakımı ve lojistik gibi hizmetlerin sürdürülmesi son derece zor hale gelecek” dedi.
Nüfusun azalmasının, tüketici talebini zayıflatacağını ve şirketleri sermaye harcamalarını kısmaya zorlayacağını söyledi.
Ülkenin sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği sorgulanıyor. Sosyal yardımların mevcut düzeyde sürdürülmesi için, bugünkü ve gelecekteki çalışanların daha fazla katkı yapması gerekecek. Genç nesillerin yükünü hafifletmek için, ülke sosyal yardım ve hizmetleri kısmak zorunda kalabilir.
Henüz yeni doğan sayısında herhangi bir tersine dönüşün işareti yok. Bu yılın Ocak-Mart döneminde, yabancılar da dahil olmak üzere doğum sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre %4,6 düştü.
1990’larda Japonya’da yıllık yaklaşık 1,2 milyon doğum gerçekleşiyordu ve bu bebekler şu anda çocuk doğurma çağındadır. 2000’lerin ortalarında doğum sayısı 1,1 milyonun altına düştü ve sonraki on yılda 1 milyonun altına indi. Japon hükümeti, bu eğilimi tersine çevirmek için 2030’lara kadar zaman olduğu uyarısında bulundu.
Doğum oranlarının düşmesi, diğer ülkelerin de karşı karşıya olduğu bir sorun. Güney Kore, toplam doğurganlık oranının 1’in altına düştüğü tek OECD üyesi (2024’te 0,75). Bu oran 2023’e göre hafif bir artış göstermiş olsa da, hala dünyadaki en düşük oranlardan biridir. Ard arda gelen hükümetler, durumu iyileştirmek için yeterince çaba göstermedikleri için sık sık eleştirilmektedir.
-
Dünya Basını2 hafta önce
Çin’de üretilen güneş panelleri ve bataryalar neden bu kadar ucuz?
-
Diplomasi2 hafta önce
Lavrov’un ziyareti ve Ermenistan’da son durum: Denge mi, savrulma mı?
-
Görüş2 hafta önce
Rusya ile müzakerelerde aklıselimin galip gelme ihtimali
-
Söyleşi2 hafta önce
Eski AP Türkiye Raportörü Kati Piri Harici’ye konuştu: AB’nin tutarlı bir Türkiye stratejisi yok
-
Görüş2 hafta önce
Trump’ın Rusya-Ukrayna barışını teşvik girişimi stratejik açmaza dönüştü
-
Dünya Basını2 hafta önce
Tantura katliamı: İsrail’in örtbas ettiği savaş suçu
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 1
-
Avrupa7 gün önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor