Amerika
ABD, gençleri üniformaya sokamıyor: Orduya alım prosedürlerinde değişim

ABD Ordusu, özellikle Amerikan gençlerini kuruma çekmekte güçlük çektiği için orduya alım prosedürlerinde değişikliğe gitti.
Ordu, yaklaşık on yıldır askere alma hedeflerine ulaşamadı ve 2022’de %25 oranında (yaklaşık 15.000 asker) eksik kaldı. Araştırmalara göre ABD’li gençlerin sadece %23’ü askerlik yapmaya uygun ve ABD’li gençlerin sadece %9’u üniforma giymeye ilgi duyuyor. Pentagon araştırmasına göre, gençlerin aşırı kilolu olmaları veya askerliğe elverişli olmayan zihinsel veya fiziksel rahatsızlıkları ya da uyuşturucu kullanımıyla ilgili sorunları olması büyük bir sorun.
Bu yıl da ABD Ordusu’nun yıllık 65,000 asker alma hedefinin neredeyse dörtte bir oranında gerisinde kalması bekleniyor. Savunma Bakanlığı’nın 20 Nisan’da yaptığı basın açıklamasına göre, Deniz Kuvvetleri’nin 2023 hedefinin 6.000, Hava Kuvvetleri’nin ise 10.000 kişi altında kalması bekleniyor.
3 Ekim tarihinde ABD Ordusu Halkla İlişkiler Departmanından yapılan açıklamada, ordunun profesyonel bir işe alım ekibi oluşturacağını ve odağını yeni lise mezunlarından üniversite görmüş olanlara veya iş deneyimi olanlara kaydıracağını söyledi. Orduda işe alım görevlilerinin çoğu bu işi ‘gönüllü’ olarak yapan astsubaylardan oluşuyordu.
Kara Kuvvetleri Sekreteri Christine Wormuth NPR’ye verdiği demeçte, “Şu anda yeni işe alımlarımızın %50’si lise mezunu. Balık tutmamız gereken çok daha büyük bir havuz var,” dedi.
Ağustos ayında Matthew Weiss tarafından Seni İstemiyoruz Sam Amca: Z Kuşağı ile Asker Alma Krizinin İncelenmesi [We Don’t Want YOU, Uncle Sam: Examining the Military Recruitment Crisis with Generation Z] başlıklı bir kitap yayımlandı. WSWS’de yer alan değerlendirmeye göre, ‘genç ve hali vakti yerinde’ bir deniz subayı tarafından kaleme alınan kitap, ordunun Z kuşağını ‘kavramak için nasıl çabaladığını’ inceliyor ve genç kuşağı cezbetmek için orduda reform yapılmasına yönelik bir dizi öneri sunuyor.
Ordu, gençleri kazanmak için milyarlarca dolar harcıyor. 2018 yılında, gençlere yönelik geniş çaplı bir reklam kampanyası üretmek üzere küresel pazarlama şirketi Omnicon ile 4 milyar dolarlık bir sözleşme imzalanmıştı.
Askeri çevrelerde insan gücü açığını kapatmak için çok sayıda plan tartışılıyor. Bu planlar arasında askere alımlarda yapılacak değişikliklerin yanı sıra yapay zeka ve otonom savaş teknolojisinin yaygınlaştırılması ve kullanılması, ABD vatandaşlığı karşılığında savaşabilecek bir ‘yabancı lejyonun’ kurulması ve gazileri orduya geri dönmeye zorlamak ya da ikna etmek için yeni kuralların uygulanması yer alıyor.
Gençleri orduya çekmek için yeni yöntemler
Amerikan ordusu, süreci tersine çevirmek için özellikle liseleri ve üniversite kampüslerini hedef alıyor.
Bu yılın başlarında, ülke genelinde binlerce lise öğrencisinin yasadışı bir şekilde Genç Yedek Subay Eğitim Kolordusu (JROTC) programlarına katılmaya zorlandığı ortaya çıkmıştı.
Pentagon yönetimi, 10.000’den fazla askere alma görevlisine dağıtılan bir ordu askere alma görevlisi el kitabında şu talimatı veriyordu: “Eğer [lise] son sınıfa gelmelerini beklerseniz, muhtemelen çok geç kalmış olursunuz.”
ACLU tarafından yapılan bir araştırma ise 11 yaşından küçük öğrencilerin askere alındığını ortaya çıkardı. Georgia’da Ulusal Muhafızlar’ın, lise öğrencileri hakkında toplu bilgi toplayan cep telefonu ağlarını kullanmayı planladığı ortaya çıkmıştı. Muhafızlar, daha sonra bu verileri ‘agresif bir şekilde’ askere almak için kullanacaklardı.
Ulusal Muhafızlar, cep telefonu konum verilerini kullanarak lise öğrencilerinin yanı sıra öğretmenler ve ebeveynler gibi ‘etki merkezlerini’ de askere alma reklamlarıyla hedef almayı planlıyordu.
İlk olarak, bu planları detaylandıran federal sözleşme materyallerinin bir kopyasını elde eden The Intercept tarafından bildirilen plana göre, Ulusal Muhafızlar eyalet genelinde 67 lise çevresinde sanal çeperler (‘geofences’) oluşturacak ve bu konumların bir mil yarıçapına giren telefonları hedef alacaktı.
Yüksek öğretimde ise ROTC programlarına sahip 1.700’den fazla kolej ve üniversite bulunuyor. ABD Ordusu’nun 2016 tarihli bir raporuna göre, gençleri ordunun ROTC programına çekmek için her yıl 431 milyon dolar ödül ve burs kullanılıyor ve yaklaşık 23.700 öğrenciye ulaşılıyor.
Ordunun yeni reklamı muhafazakârları memnun etti
Öte yandan muhafazakâr yorumcular, ağırlıklı olarak beyaz erkeklerin yer aldığı yeni bir ABD Ordusu askere alma reklamının ‘15 yıllık acımasız ilerici beyin yıkamaya’ bir tepki olduğunu ve ‘kesinlikle savaşa girileceğinin’ bir işareti olduğunu iddia ettiler.
30 saniyelik reklamda bir Chinook helikopterinden atlayan ve paraşütle yere inen bir grup asker, “En büyük zaferleriniz asla tek başınıza elde edilmez,” ve “Olabildiğiniz kadar olun,” başlıklarıyla birlikte gösteriliyor. Video, X’te viral oldu ve 11,3 milyondan fazla izlendi.
Newsweek’te yer alan habere göre, muhafazakâr aktivistler daha önce de, ‘iki anne tarafından büyütüldüğünü’ ve ‘eşitlik için yürüdüğünü’ anlatan Onbaşı Emma Malonelord’un yer aldığı bir ilan da dâhil olmak üzere, ‘yeterince maço olmadığını’ düşündükleri orduya alım ilanlarına duydukları öfkeyi dile getirmişlerdi.
X’teki 1,8 milyon takipçili ‘End Wokeness’ (‘Duyarcılığa Son’) hesabı, ordunun işe alım videosunu paylaşarak, “Has…r. Yeni bir ABD Ordusu askere alma ilanı yayınlandı ve hepsi heteroseksüel beyaz erkekler. Kesinlikle savaşa gidiyoruz,” dedi.
Başka bir kullanıcı ise, “Beyaz adamlar reklamlara geri döndü. İşler ciddileşiyor,” diye yazdı.
Bu iddiaya rağmen, reklamda beyaz olmayan iki asker görülüyor. Reklamda yer alan askerlerin cinsiyeti hakkında herhangi bir bilgi verilmiyor.
2022 tarihli bir ABD askeri raporuna göre, aktif görevdeki ordu mensuplarının %68,8’i kendini ‘beyaz’ olarak bildiriyor.
Ordu, akademilerdeki boşlukları doldurmaya çalışıyor
Amerikan ordusu, askere alımlardaki kötü gidişatı engellemek için hızlı hareket etmek için bastırıyor.
Örneğin Fort Knox, Kentucky’deki sekiz haftalık Ordu Acemi Er Kursu, toplam 53 sınıfta en fazla 2.866 öğrenciyi eğitebiliyor. Fakat veriler, Eylül sonunda sona eren 2023 mali yılında sadece 1.336 mezun verdiğini gösteriyor.
Military.com’un bildirdiğine göre, astsubayların acemi okulundaki 800 sandalyeyi derhal doldurmaları için verilen ‘ani ve kaotik bir dizi emir’ son günlerde orduyu karıştırdı. Geçen pazartesi günü, 200 asker, yalnızca bir hafta önceden haber verilmesinin ardından ders vermeye başladı, fakat bazı askerlerin eğitmen olarak okula gidişleri, medyada çıkan haberler ve kısa bildirimden rahatsız olan yerel komuta zincirleri nedeniyle iptal edildi.
Ordu, askerlerini gönüllülük esasına dayanmadan askere alma birimlerine atayarak ve gönüllüleri çekmek için bir dizi teşvik sunarak askeri okulunu büyütmek istiyor.
Bir ordu sözcüsüne göre, bunun bir parçası olarak, 2024 yılında toplam sınıf sayısını 77’ye çıkararak ek 1.000 askere alım görevlisi mezun etmek üzere okulu genişletecek. Okulun süresi de iki hafta kısaltılacak.
Bu çaba ise ordu içinde tepkilere neden oldu. Bu ay astsubayları programa zorlamak için yapılan hareket, ordunun üst kademelerindeki bazı kişileri şaşırttı. Tepkiler üzerine ordu Aralık ayındaki kurslarda frene bastı ve bildirimde bulunulmayan sınıfların birçoğu Ocak ayında başlayacak şekilde değiştirildi.
Teşkilatın en üst düzey personel yetkilisi Korgeneral Douglas Stitt, ‘geçen hafta yaşanan karmaşa’ nedeniyle askerlerden ve ailelerden özür diledi.
Silikon Vadisi şirketlerinden Pentagon’a çağrı: Askeri tedarik yöntemini değiştirin
Deniz Piyadeleri ayrışıyor
New York Times’ta (NYT) yer alan bir habere göre, ABD Ordusunun birçok departmanı yeni askerleri işe alma konusunda zorlanırken, Deniz Piyadeleri (US Marines) bu konuda sorun yaşamaması ile öne çıkıyor.
Deniz Piyadeleri 30 Eylül’de hedefinin %100’üne ulaşarak asker alma yılını sonlandırdı ve gelecek yıl için yüzlerce sözleşme imzalandı. Deniz Piyadeleri bu yıl 28.900 asker alma hedefini aştı ve ayrıca subaylar ve yedekler için de hedeflerinin üzerine çıktı.
Birliğin, bunu askere alma standartlarını sıkı tutarken ve neredeyse hiç ikramiye sunmazken başarması dikkat çekiyor. Bu yılın başlarında Deniz Piyadelerinin yeni askerleri çekmek için ekstra para teklif edip etmeyeceği sorulduğunda Deniz Piyadeleri Komutanı, “Bonusunuz kendinize Denizci diyebilmenizdir. Bonusunuz budur,” demişti.
NYT’ye göre, özetle, Deniz Piyadeleri’nin pazarlama stratejisi şu şekilde işliyor: “Mali teşvikleri, Deniz Kuvvetlerine katılma onuruyla kıyaslandığında önemsiz bir şeymiş gibi göstermek. Askerlik hizmetinin sivil kariyer fırsatları için bir sıçrama tahtası olduğu fikrini bir kenara bırakın. Bunun yerine, soyut, zamansız ve elit bir şeyin parçası olma şansı vaat edin.”
Askere alımlarda yapay zeka kullanımı artacak
‘Ordu Tedarik Öncelikleri: Hazırlık ve Modernizasyonun Dengelenmesi Forumu’nda konuşan ABD Ordusu Askere Alım (USAREC) Komutanı Komutanı Tümgeneral Johnny Davis, “Bu [askere alım] verilerine dayanarak, reklamlarıma, pazarlamama, ikramiyelerime nasıl odaklanmam gerektiğini anlamam gerekiyor; tüm farklı şeyleri artık senkronize ediyoruz ve bu yüzden şu anki şeklimizi dönüştürüyoruz,” dedi.
Davis, ileriye dönük işe alım çalışmalarında yapay zeka ve makine öğrenimi gibi teknolojileri kullanmak istediğini de belirtti.
RAND raporu: TV reklamlarına daha fazla para harcayın
Bu ayın başında yayınlanan bir raporda, RAND araştırmacıları, en zor askere alma ortamlarından biriyle karşı karşıya olan ordunun televizyon reklamlarına çok daha fazla para harcaması ve askere alınanlara ikramiye ödemeye çok daha az para harcaması gerektiğini savundu.
Rapor, televizyon reklamlarına daha fazla harcama yapılmasının, daha büyük ikramiyeler sunmanın askere alma ilgisinde yaratacağı artışın neredeyse ‘on katını’ yaratabileceğini savunuyor.
Araştırmacılar, “İkramiyelerin büyük bir kısmı, daha düşük bir ikramiye tutarı karşılığında (ya da hiç ikramiye almadan) orduya katılmak isteyen acemi erlere ödeniyor,” dedi. Analizleri, ordunun yeni askerlere verdiği paranın %40 ya da 100 milyon dolar azaltılmasını ve TV reklam harcamalarının %80 ya da 22 milyon dolar artırılmasını öneriyor.
Ordunun NFL ve NCAA Southeastern Conference Football için CBS Sports ile, Pazar Gecesi Futbolu için NBC ile ortaklıkları bulunuyor.
RAND raporunda ayrıca dijital ve televizyon reklamlarının coğrafi ve demografik olarak hedefe yönelik olduğunu ve bu nedenle daha küçük ölçekte etkinliklerini denemek ve veri toplamak için iyi bir yol olduğunu belirtiliyor.
RAND’a göre, belirli bir pazarlama alanı için dijital ya da televizyon reklamlarının seviyesi çeşitlendirilebilir ve bu da askere alım kaynaklarını nereye yönlendireceğine karar veren ordu için daha az riskli olabilir.
Amerika
İran’a saldırı ile birlikte MAGA büyük ölçüde hizaya girdi

Donald Trump’ın cumartesi gecesi İran’ı bombaladığını duyurması, askeri harekata şüpheyle yaklaşan MAGA Cumhuriyetçilerinin Başkan’ın arkasında dizilmesine yol açtı.
İran’a yönelik saldırı olasılığı, “Amerika’yı Yeniden Büyük Yap” (MAGA) koalisyonu içinde günlerce süren iç çekişmelere yol açmıştı fakat Başkan, ABD’nin İran’ı bombaladığını duyurduktan sonra, birçok Cumhuriyetçi eleştirmen saldırıları “sınırlı bir eylem” olarak alkışladı.
İran’a saldırı olasılığı, ABD’nin rejim değişikliğine yardım etmesi için baskı yapan Cumhuriyetçiler ile tam ölçekli bir savaşın Trump’ın “Önce Amerika” yaklaşımına ihanet edeceği uyarısında bulunan izolasyonist sesler arasında tartışma başlatmıştı.
‘Mükemmel bir cerrahi saldırı’
Örneğin Muhafazakâr aktivist ve Cumhuriyetçi savaş şahinlerini sık sık eleştiren Charlie Kirk X’te yaptığı açıklamada, İran’ın Trump’a “başka seçenek bırakmadığını” öne sürdü ve “On yıldır İran’ın asla nükleer silaha sahip olmayacağı konusunda kararlıydı. İran, bomba peşinde diplomasiyi terk etmeye karar verdi. Bu, mükemmel bir şekilde gerçekleştirilmiş cerrahi bir saldırıdır. Başkan Trump, ihtiyatlı ve kararlı bir şekilde hareket etti,” dedi.
Trump’ın bir dönem başsavcı adayı olan ve Orta Doğu’daki çatışmanın ABD için uzun süreli bir savaşa dönüşeceği konusunda uyarıda bulunan eski Florida milletvekili Matt Gaetz, X’te yaptığı açıklamada, Başkanın saldırısının “mutlaka daha büyük bir çatışmanın habercisi” olmadığını ileri sürdü ve bombardımanı, Trump’ın ilk döneminde Kasım Süleymani’ye düzenlediği suikaste benzetti.
Ne var ki bazı Cumhuriyetçiler, Fordo nükleer tesisinin bombalanmasının tehditleri sona erdireceğinden şüphe ediyor. Bu isimlerin arasında Senato Silahlı Kuvvetler Komitesi üyesi Senatör Tim Sheehy de vardı.
Fakat saldırılardan sonra Sheehy, cumartesi günkü askeri harekatı “doğru karar” olarak nitelendirdi.
Senatör, “Karşı çıkanlara şunu söylemek istiyorum: Bu bir savaşın başlangıcı değil, sonu. İran 46 yıldır Amerika ile savaş halinde. İran halkı ayaklanmalı ve bu katil rejime son vermelidir,” dedi.
Senatonun en “şahin” Cumhuriyetçilerinden Lindsey Graham de bombardımanın “doğru karar” olduğunu ve “rejimin bunu hak ettiğini” söyledi.
Bazı şahin Cumhuriyetçiler, saldırılardan önce Trump’ın, İran’ın Orta Doğu’daki Amerikan üslerine ve müttefiklerine karşı olası misillemelerine rağmen, İran’ın nükleer programını geri püskürtmek için “tarihi bir fırsatı” olduğunu savunuyordu.
Örneğin Senato İstihbarat Komitesi Başkanı Tom Cotton, “İran, 46 yıldır Amerika Birleşik Devletleri’ne karşı bir terör savaşı yürütüyor. İran’ın nükleer silaha sahip olmasına asla izin veremeyiz. Cesur askerlerimize Tanrı yardımcımız olsun. Başkan Trump doğru kararı verdi ve Ayetullahlar, Amerikalılara saldırmamaları yönündeki uyarısını hatırlamalıdır,” dedi.
Bannon, Trump ile yemekteyken saldırı kararı çoktan verilmişti
Yine de saldırı, bazı “MAGA izolasyoncularını” rahatsız etti. ABD’nin askeri müdahalesine karşı temkinli olan MAGA ideolğu Steve Bannon, Başkanın açıklamayı yaptığı sırada kendi programında canlı yayın yapıyordu.
Bannon, Trump’ın cumartesi akşamı yaptığı konuşmada “MAGA’ya seslenerek” İran’a saldırmayı neden tercih ettiğini açıklaması gerektiğini savundu.
ABC‘de yer alan habere göre, perşembe günü (19 Haziran) Trump ve Bannon öğle yemeği için masaya oturduklarında, başkan ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine nasıl saldırılacağına dair bir planı çoktan onaylamıştı.
Öğle yemeğinden önce başkanla telefonda görüşen Bannon, kendisine yakın birkaç kişiye göre, tüm bunların kötü bir fikir olduğunu düşünüyordu.
Kaynaklara göre, Trump ile önceden planlanmış öğle yemeği için Beyaz Saray’a geldiğinde, belirli konuşma konuları hazırlamıştı: “İsrail istihbaratına güvenilemez” ve “sığınak delici bomba planlandığı gibi çalışmayabilir.”
Bannon ayrıca İran’ın misilleme yapması halinde, Orta Doğu’daki ABD askerleri, özellikle Irak’taki 2.500 askerin maruz kalacağı kesin riskin de net olmadığını savunuyordu.
Bannon, Fox News’e savaş açtı
Bannon, İran’ın bombalanmasına karşı tutumunu Fox News‘e karşı şiddetli bir meydan okumaya dönüştürdü. Bannon, cuma günkü programına savaş yanlısı seslerin bir montajıyla başladı ve izleyicilerine “kafalarının patlayacağını” vaat etti.
Bannon ve konukları, Fox News‘i defalarca “propaganda” yapmakla suçladı. Bannon, pazar günü Semafor‘a verdiği demeçte, “Sağcılar şu anda hoş olmayan bir gerçekle, büyük bir maskenin düşmesiyle karşı karşıya: Murdochlar Amerika’nın çıkarlarını ön planda tutmuyor,” dedi.
Fox’un yabancı bir güçle olan ilişkisi hakkında kapsamlı bir FARA (Yabancı Acentalar Soruşturma Yasası) soruşturması yapılması gerektiğini savunan Bannon, “izleyicileri yaşlılar, 70 yaş ve üstü insanlar” olduğunu ve Fox’un “aktivist bir tabanı olmadığı için etkisi olmadığını” da sözlerine ekledi.
Cumhuriyetçi Kongre üyelerinden ‘anayasa’ uyarıları
Temsilci Thomas Massie ise Başkanın paylaşımının ardından X’te, “Bu anayasaya aykırı,” dedi. Kentucky temsilcisi, Trump ile çatışmış ve ABD’nin İran’a müdahalesini en yüksek sesle eleştiren Cumhuriyetçilerden biri.
Bu hafta Massie, birkaç Temsilciler Meclisi Demokratı ile birlikte, ABD’nin çatışmaya müdahalesini engellemek için bir Temsilciler Meclisi kararı sunmuştu.
Muhafazakâr Kongre üyesi Warren Davidson da, “Başkan Trump’ın kararı haklı çıkabilir, ama Anayasaya uygun bir gerekçe bulmak zor. Bu akşamki açıklamalarını sabırsızlıkla bekliyorum,” diye tweet attı.
Cumhuriyetçi Senatör Tim Kaine de Kongrenin onayı olmadan İran’a karşı harekete geçilmesini engellemek için kendi karar tasarısını oylamaya sunmayı planladı ve bunu bu hafta içinde gerçekleştirebilir.
Kaine, “Amerikan halkı, ABD’nin İran’a savaş açmasına ezici bir çoğunlukla karşıdır. İsrail Dışişleri Bakanı dün, İsrail’in bombardımanının İran’ın nükleer programını ‘en az 2 veya 3 yıl’ geriye attığını itiraf etti. Peki Trump’ı bugün bu kadar aceleci bir şekilde bombalamaya karar vermeye iten ne oldu? Korkunç bir karar,” dedi.
Sanders’tan ‘oligarşiye karşı mücadele’ kampanyası
Kendi İran yasasını zorlayan bağımsız Vermont Senatörü Bernie Sanders da Oklahoma’nın Tulsa kentinde düzenlediği “Oligarşiye Karşı Mücadele” turunda Trump’ın saldırısını sert bir şekilde eleştirdi.
Sanders, İran’a saldırmak için başkanın yasal yetkisini tutkuyla sorgularken, kalabalık yumruklarını havaya kaldırarak “Artık savaş yok” sloganları attı.
Sanders, “Az önce duyduğum bu haber sadece endişe verici değil, aynı zamanda anayasaya da aykırı. Hepiniz biliyorsunuz ki, bu ülkeyi savaşa sokabilecek tek kurum ABD Kongresidir. Başkanın bu hakkı yoktur,” diye konuştu.
Amerika
Piyasalar İran’ı beklerken petrol fiyatları yükseldi

Petrol fiyatları, enerji piyasalarının ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine yönelik askeri saldırısını ve İran’ın cevabını beklerken pazar akşamı Başkan Donald Trump’ın göreve dönmesinden bu yana en yüksek seviyelere yükseldi.
ABD ham petrol vadeli işlemleri yüzde 6’nın üzerinde artışla varil başına 78 dolara yükseldi ve Trump’ın göreve başladığı 20 Ocak’taki fiyattan 1 doların üzerinde bir artış kaydetti.
Bu artış, Amerikan sürücülerin önümüzdeki hafta 4 Temmuz tatili için yola çıkmaya hazırlandığı bir dönemde benzin fiyatlarına da yansıyacak gibi görünüyor.
Trump, “enerji hakimiyeti” gündeminin bir parçası olarak tüketici enerji fiyatlarını düşürme vaadiyle seçim kampanyası yürütmüştü, fakat şu anda normal benzinin ortalama pompa fiyatı galon başına yaklaşık 3,22 dolar ile Trump’ın göreve başladığı zamanki fiyatın yaklaşık 10 sent üzerinde ve bu hafta da yükselme olasılığı var.
Petrol fiyatlarının şimdi ne kadar daha artacağı, Tahran’ın saldırılara nasıl tepki vereceğine bağlı. İran parlamentosu, dünyanın deniz yoluyla taşınan petrolünün dörtte birinin geçtiği Hürmüz Boğazını kapatma kararı aldı, şimdi dini lider Ali Hamaney’in kararı bekleniyor.
Böyle bir durumda bile, petrol piyasası üzerindeki etkisi, İran ve müttefiklerinin Hürmüz’den geçen petrol tankerlerini taciz etmekle yetinip yetinmeyeceklerine veya trafiği tamamen engellemek için tam ölçekli bir harekete geçip geçmeyeceklerine bağlı olacak.
Beyaz Saray’ın İran’a bombalamalar konusunda önceden bilgi verdiği ve başka saldırı olmayacağını söylediği yönündeki haberler, Trump yönetiminin tam ölçekli bir savaştan kaçınmaya çalıştığını ve petrol fiyatlarını kontrol altında tutmaya yardımcı olduğunu gösteriyor.
Enerji analistleri, Hürmüz Boğazındaki deniz trafiğinin kesintiye uğramasının petrol fiyatlarını varil başına 100 doların üzerine çıkarabileceğini söyledi.
Enerji ve jeopolitik analiz şirketi Rapidan Energy Group’un CEO’su Scott Modell, “Bu koreografi, her iki tarafın da bu krizi kontrol altına almak istediğini, kontrolünü kaybetmek istemediğini gösteriyor. İran’ın tepkisinin sahnelenmiş olacağını düşünüyoruz: ticari gemilere taciz, tankerlerin sembolik olarak ele geçirilmesi ve ABD askeri karakollarına sınırlı roket saldırıları gibi. Fakat Hürmüz Boğazındaki enerji akışını tamamen kesmek için tam ölçekli bir kampanya olmayacağını düşünüyoruz,” dedi.
Bazı piyasa analistleri, çatışmaların tırmanması durumunda bile ABD, Suudi Arabistan gibi OPEC ülkeleri ve diğer tedarikçilerin talebi karşılamak için yeterli ürüne sahip olacağına inanıyor.
Fakat diğerleri, fiyat artışının daha yeni başladığı konusunda uyarıyor. BCA Research analisti Roukaya Ibrahim bir notta, “Doğru, bu petrol piyasası dinamikleri, yatırımcıların petrol arzında şok yaşama olasılığının artmasını hesaba katarak daha yüksek bir risk primi eklediklerini gösteriyor. Fakat daha önemli soru, bu fiyatlandırmanın risk düzeyini yeterince yansıtıp yansıtmadığı. Bizim izlenimimiz, ham petrol fiyatları üzerindeki baskının yakın vadede yukarı yönlü olmaya devam edeceği yönünde,” dedi.
Amerika
Trump’tan İran’da rejim değişikliği çağrısı

ABD Başkanı Donald Trump, İran’ın nükleer tesislerine yönelik büyük bir saldırının ardından ülkede rejim değişikliği ihtimalini gündeme getirdi. Trump, saldırıların İran’ın nükleer altyapısına “devasa zarar” verdiğini savundu.
ABD Başkanı Donald Trump, ülkesinin İran’ın nükleer tesislerine yönelik gerçekleştirdiği saldırıların ardından Tahran’da rejim değişikliği ihtimalini dışlamadığını belirtti.
Trump, sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yaptığı açıklamada, “Rejim değişikliği terimini kullanmak politik olarak doğru değil ama eğer mevcut İran rejimi İran’ı yeniden büyük yapamıyorsa, neden rejimi değiştirmeyelim? MIGA! (Yeniden Büyük İran)” ifadelerini kullandı.
Trump, uydu görüntülerine atıfta bulunarak, ABD’nin saldırıları sonucunda İran’ın nükleer altyapısının “devasa zarar” gördüğünü bildirdi. Saldırının başarısını vurgulayan Trump, “İmha etmek doğru terim! Tam isabet!” dedi.
Başkan ayrıca, operasyonu başarıyla tamamlayan B-2 bombardıman uçağı pilotlarının Missouri eyaletine güvenli bir şekilde indiğini de ekledi.
Nükleer tesislere yoğun bombardıman
22 Haziran’ı 23 Haziran’a bağlayan gece ABD Hava Kuvvetleri, İran’ın Natanz, Fordo ve İsfahan’daki nükleer tesislerine yönelik yoğun bir saldırı düzenledi.
Operasyonda, Amerikan B-2 uçaklarının en az altı adet 15 tonluk sığınak delici bomba attığı ve denizaltılardan yaklaşık 30 Tomahawk seyir füzesi fırlatıldığı belirtildi.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) Başkanı Rafael Grossi, saldırıların İran’ın nükleer programına ait tesislere zarar verdiğini doğruladı.
Grossi’ye göre, İsfahan ve Natanz’daki uranyum zenginleştirme tesisleri önemli ölçüde hasar görürken, Fordo’daki yer altı tesisinde meydana gelen hasarın boyutu henüz tam olarak değerlendirilemedi.
ABD’li yetkililerden farklı açıklamalar
Başkan Trump, saldırıların amacını “dünyadaki terörizmin baş sponsoru” olarak nitelendirdiği İran’dan kaynaklanan nükleer tehdidi durdurma niyetiyle açıkladı.
Fakat ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, operasyonun görevinin İslam Cumhuriyeti’ndeki yönetimi devirmek değil, barışı tesis etmek olduğunu vurguladı. ABD Başkan Yardımcısı JD Vance de “ABD’nin İran ile değil, onun nükleer programıyla savaştığını” kaydetti.
Hamaney’den ‘asla teslim olmayacağız’ yanıtı
Saldırılardan önce Trump, Tahran’dan “koşulsuz teslimiyet” talep etmişti. İslam Cumhuriyeti’nin hava sahası üzerinde tam kontrol sağlandığını belirten Trump, İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in nerede “saklandığını” bildiklerini söylemişti.
Hamaney’i “kolay bir hedef” olarak tanımlayan Trump, yine de şimdilik onu ortadan kaldırma gibi bir planları olmadığını ifade etmişti.
Bu açıklamalara yanıt veren Ayetullah Ali Hamaney, İran’ın asla teslim olmayacağını ve Amerikan başkanının taleplerini kabul etmeye niyetli olmadığını belirtti.
Hamaney, “Herhangi bir Amerikan askeri saldırısı, ciddi ve onarılamaz sonuçlara yol açacaktır. İran, dayatılan bir savaşa nasıl kararlılıkla direnecekse, dayatılan bir barışa da aynı kararlılıkla karşı koyacaktır. İran, hiçbir baskı karşısında asla boyun eğmeyecektir,” diye vurguladı.
İranlı diplomat: Amerika ve İsrail’in asıl hedefi İran’ın içeriden çöküşüydü
-
Görüş1 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Asya2 hafta önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Ortadoğu6 gün önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi1 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Dünya Basını2 hafta önce
Mevcut jeopolitik değişiklikleri anlamak: Sergey Karaganov ile mülakat
-
Avrupa6 gün önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Amerika2 hafta önce
ABD’de göçmen isyanı büyüyor: Deniz piyadeleri Los Angeles’ta
-
Dünya Basını1 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?