Bizi Takip Edin

Avrupa

Çiftçilerden kaçan Macron ‘aşırı sağ’ı suçladı

Yayınlanma

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, cumartesi günü Paris Uluslararası Tarım Fuarında çiftçilerin protestoları nedeniyle yerleşkeden ayrılmak zorunda kaldı.

Düzinelerce öfkeli çiftçi, Paris’teki fuara girerek Macron’u protesto etmiş ve kalabalığı kontrol altına almaya çalışan polisle arbede çıkmıştı. Polis müdahalesi sonucunda bazı protestocular gözaltına alınmıştı.

Daha sonra yaptığı açıklamada protestocuları ‘kaos aramakla’ ve Marine Le Pen’in partisi Ulusal Birlik’in (RN) ajandasına ortak olmakla suçlayan Macron, protestocuların ‘sergi stantlarını parçalayarak meslektaşlarından hiçbirine yardım etmediklerini’ ileri sürdü.

Cumhurbaşkanı, başlangıçta çevreci örgütleri ve tarım sektörü temsilcilerini de içermesi gereken bir tartışmayı iptal ettikten 24 saatten kısa bir süre sonra sendikalı çiftçilerle geçici bir diyalog başlattı.

Daha sonra çiftçiler, Tarım Bakanı Marc Fesneau ve genç bakan Agnès Pannier-Runacher’in eşlik ettiği Macron’un etrafını sardı ve protestocular tartışma hararetlenirken cumhurbaşkanının etrafında küçük bir daire oluşturdular.

Katılımcılar, protestoların başlamasından bu yana sık sık dile getirilen noktaları yeniden dile getirdiler: aşırı düzenleme, düşük ücretler, katı çevre kuralları ve özellikle Ukrayna’dan gelen ve Fransız çiftçiler için haksız koşullar yaratan yabancı ürünlerle ilgili şikayetler.

Bir çiftçi başkana telefonunda banka hesabının durumunu gösterdi; bir diğeri, karşılaştığı zorluklar nedeniyle intihar etmeyi düşündüğünü söyledi.

Karşılık olarak, “Fransız tarımının berbat olduğunu söyleyemeyiz,” diyen Macron, küçük tarım işletmelerinin sahiplerinin karşılaştığı bazı zorlukları kabul ederken ‘kıyamet günü söylemine’ karşı konuştu. Politico’ya göre gözle görülür bir şekilde gergin olan Fransız lider, Ukrayna ve Avrupa Birliği de dahil olmak üzere bazı konulardaki yanıtları kesintiye uğradığında ve alay edildiğinde hoşnutsuzluğunu gösterdi.

Macron, AB’nin ithal Ukrayna ürünlerinin blok içinde uygulananlarla aynı koşullara tabi tutulması için kurallar koyması için mücadele edeceğini söyledi. Ayrıca, hükümetinin üreticiler için bir taban fiyat uygulamaya çalışacağını söyledi.

Macron, tartışması sırasında gayri resmi bir dil ve küfürler kullanırken, “Ben dün doğmadım; Bazı protestocuların nereden geldiğini biliyorum,” diyen Macron, RN’yi ima ederek yapılan ‘siyasi manipülasyondan’ üzüntü duyduğunu söyledi.

Macron, RN’nin tarım konusundaki tutumunu ‘[iktisadi] küçülme ve aptallık projesi’ olarak nitelendirdi ve “Fransa tarımının Avrupa’ya ihtiyacı var,” ifadelerini kullandı.

RN lideri ve yaklaşan Avrupa seçimlerindeki baş adayı Jordan Bardella, Macron’u ‘verimi ve hayvan sayısını azaltan Yeşil Anlaşmanın ana savunucusu’ olarak nitelendirerek yanıt verdi. Bardella ayrıca, X’teki bir gönderide başkanın ‘tehlikeli ve endişe verici bir şizofren’ olduğunu söyledi.

Rn ile ilişkilendirilen Kırsal Koordinasyon (Coordination Rurale) sendikasının yerel temsilcisi Amélie Rebière, Politico’ya verdiği demeçte, “Macron’un burada bulunması istenmedi: bizimle alay ediyor. Sahte vaatlerden bıktık. Cumhurbaşkanı için işlerin yolunda gitmesini sağlamak bizim işimiz değil,” dedi.

Avrupa

Almanya’da milyoner sayısı %18 arttı

Yayınlanma

Federal İstatistik Ofisi’nin açıkladığı rakamlara göre, Almanya’da geliri en az bir milyon avro olan milyoner sayısı %18 artarak 34.500’e yükseldi.

Wiesbaden merkezli istatistikçiler, istatistiklerin mevcut olduğu en son dönem olan 2020 ve 2021 verilerini karşılaştırdı.

Yetkililere göre, zenginlerin sayısındaki artış, 2021’deki yüksek enflasyonla kısmen açıklanabilir. Enflasyon etkisi hesaba katılmadığında, milyonerlerin sayısı 2020’ye göre yine de %12 artmış oluyor.

Milyonerler ortalama 2,8 milyon avro kazandı. On kişiden altısı, gelirinin büyük bir kısmını ticari faaliyetlerden elde etti. Milyonerlerin %20’sinden biraz azı çalışırken, %15’i “serbest meslek” sahibi olarak nitelendiriliyor.

junge Welt’in aktardığına göre sendika bağlantılı Hans Böckler Vakfı (HBS) bu rakamlar hakkında endişelerini dile getirdi. HBS’nin Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü bilimsel direktörü Bettina Kohlrausch çarşamba günü AFP’ye verdiği demeçte, kriz dönemlerinde milyoner sayısındaki artışın yoksulların sayısındaki artışla dengelendiğini söyledi.

Kohlrausch, rakamların özellikle düşük ve orta gelirli birçok insanın Almanya’daki sosyal eşitsizlikle ilgili endişelerinin “haklı” olduğunu gösterdiğini ekledi.

Okumaya Devam Et

Avrupa

AB ulaştırma bakanları ‘uçuş iptalleri’ konusunda anlaşamıyor

Yayınlanma

AB ulaştırma bakanlarının yolcu hakları konusunda bir araya geldiği bugün, geciken uçuşlar için tazminat talep etme hakkı belirsizliğini koruyor.

Mevcut AB kurallarına göre, uçuşunuz üç saatten fazla gecikirse tazminat talebinde bulunabiliyorsunuz. Fakat, şu anda AB toplantılarına başkanlık eden Polonya, bu eşiği yükseltmek istiyor. Bu durumda, tazminat almaya hak kazanan gecikmeli uçuşların sayısı azalacak.

Dün dağıtılan AB içi bir uzlaşma metninde, tazminat için bekleme süresinin kısa uçuşlar için dört saate, uzun uçuşlar için altı saate çıkarılması ve çok kısa uçuşlar için özel bir üç saatlik eşik getirilmesi önerildi.

Polonyalıların argümanı, bunun havayolu şirketlerini, kendilerine daha ucuza gelen uçuşları iptal etme davranışından vazgeçmeye teşvik edeceği yönünde. Bir AB diplomatı, “Yolcular, tazminat alıp uçuşlarının iptal edilmesindense, gecikmeli de olsa varış noktalarına ulaşmayı tercih ediyor,” dedi.

Berlin ve Madrid, üç saatlik kuralı korumak istedikleri için engel çıkarıyorlar. BEUC gibi tüketici grupları da bu görüşe katılıyor. 

Fakat diplomatlar, İtalya ve İrlanda gibi düşük maliyetli havayolu şirketlerinin güçlü olduğu ülkelerin eşik değerinin yükseltilmesinden yana olduklarını belirttiler.

Değişiklikler müşterilerin cebine de yansıyabilir. Berlin, 300 avroluk sabit bir talep ücreti istiyor; ama Polonya’nın uzlaşma teklifinin en yüksek tutarı 500 avro olacak. Şu anda geri talep edilebilen maksimum tutar 600 avro.

2024 yılında uçuşların sadece %65’i zamanında varış noktasına ulaştı ve 2035 yılında gecikmelerin altı kat daha fazla olması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Moldova: Rusya, Transdinyester’e 10 bin asker konuşlandırmayı planlıyor

Yayınlanma

Moldova Başbakanı Dorin Recean, Rusya’nın Ukrayna’nın Odessa oblastı ile sınırı olan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Transdinyester Moldova Cumhuriyeti’ne 10 bin asker konuşlandırmayı planladığını iddia etti. Recean, Moskova’nın bu amaçla eylül ayındaki parlamento seçimlerine müdahale ederek Kişinev’de kendisine sadık bir hükümet kurmayı hedeflediğini öne sürdü.

Moldova Başbakanı Dorin Recean, Rusya’nın Ukrayna’nın Odessa oblastı ile sınırı bulunan ve tek taraflı bağımsızlığını ilan etmiş olan Transdinyester Moldova Cumhuriyeti’ne 10 bin asker konuşlandırmayı planladığını öne sürdü.

Financial Times‘a konuşan Recean, bu bilginin istihbarat verilerine dayandığını ve Kremlin’in bu hamle için eylül ayında yapılacak parlamento seçimlerine müdahale ederek Kişinev’de kendisine sadık bir hükümet kurmayı amaçladığını iddi etti.

Başbakan Recean, “Bu, Moldova demokrasisini baltalamaya yönelik devasa bir çaba. Onlar [Ruslar] Transdinyester bölgesindeki askeri varlıklarını güçlendirmek istiyorlar,” dedi.

Recean, Moskova’nın müdahalesinin “internet propagandası ve partilere ile seçmenlere yönelik yasa dışı para transferlerini içerdiğini” savundu.

Recean’a göre, Rusya 2024 yılında nüfuz kampanyalarına Moldova’nın gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 1’ine denk gelen bir meblağ harcadı ve bu durum, AB’ye katılım referandumunun sadece yüzde 0,7’lik bir oy farkıyla geçmesine neden oldu.

Başbakan, “10 bin askerin Ukrayna’nın güneybatı kesimi ile NATO üyesi olan Romanya üzerinde ne tür bir etki ve baskı oluşturacağını tahmin edebilirsiniz,” diye ekledi.

Transdinyester’deki mevcut Rus askeri varlığı

Rusya’nın halihazırda 33 yıldır ayrılıkçıların kontrolünde olan Transdinyester’de az sayıda askeri bulunuyor.

Ancak, bu bölgenin denize çıkışı olmaması ve Ukrayna ile Moldova tarafından çevrelenmiş olması nedeniyle Rusya’nın buraya ek asker göndermesi mümkün görünmüyor.

2023 yılında bölgenin Rusya Federasyonu’ndaki temsilcilik başkanı Leonid Manakov, bölgede 450 Rus barış gücü askerinin konuşlu olduğunu ve toplamda 3 bin 100’e kadar asker yerleştirilebileceğini söylemişti.

Bölgede ayrıca, barış gücü operasyonuna destek sağlayan ve Sovyetler Birliği döneminden kalma 20 bin ton mühimmatın bulunduğu depoları koruyan yaklaşık 1000 kişilik bir Rusya Operasyonel Asker Grubu da bulunuyor.

Moldova’nın talepleri

Moldova, defalarca Kremlin’den, bölgenin “işgalci güçler” ve “ulusal güvenlik tehdidi” olarak algıladığı askerlerini Transdinyester’den çekmesini talep etti.

Benzer bir çağrıyı içeren bir karar Birleşmiş Milletler’de (BM) kabul edilmiş, ancak Rusya bu kararı uygulamayı reddetmişti.

Tiraspol, Moskova’ya çağrıda bulunmuştu

Geçen yılın şubat ayında Tiraspol, Kişinev’in “baskısı”, “soykırım politikası” ve “dilin zorla dayatılması” nedeniyle Moskova’dan müdahale talebinde bulunmuştu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Ukrayna’da savaşı başlatma kararından bahsederken benzer ifadeler kullanmıştı. Bu durum, benzer bir senaryonun Moldova’ya karşı da devreye sokulabileceği yönünde tahminlere yol açtı.

Savaşın başlamasının ardından Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu’nun NATO’ya “can attığı” için Moldova’nın “bir sonraki Ukrayna” olabileceği konusunda defalarca uyarıda bulunmuş ve Rusya’nın “Transdinyester’de yaşayan 220 bin vatandaşının bir başka Batı macerasının kurbanı olmasına izin vermeyeceğini” beyan etmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English