Bizi Takip Edin

Ortadoğu

‘Vaade Sadakat’ Operasyonu İran’da nasıl yankılandı?

Yayınlanma

Aşağıda çevirisini okuyacağınız haber, İsrail’in İran’ın Şam’daki konsolosluk binasını hedef almasına misilleme olarak gerçekleştirdiği ‘Vaade Sadakat’ Operasyonunun İran’da nasıl değerlendirildiğini ele alıyor. Yapılan resmî açıklamalar ve resmî kurumlarla ilişkili medyanın operasyonu nasıl ele aldıkları derleyen haber, ayrıca bazı “muhalif” basın organlarında yayınlanan eleştiriler nedeniyle yargının harekete geçtiğini belirtiyor.

***

İran devlet medyası, ortaya atılan sorulara yönelik baskıların ortasında İsrail’e yapılan saldırıyı selamladı

İran’daki askeri ve siyasi yetkililer, 14 Nisan’da İsrail’e düzenlenen insansız hava aracı ve füze saldırısını, 1 Nisan’da Şam’daki İran elçilik kompleksinin bombalanmasına verilen akıllıca ve iyi uygulanmış bir yanıt olarak değerlendirdi. Yetkililer, İran’ın İsrail ile çatışmaya sınır çekmeye çalıştığını vurgularken, Tel Aviv tarafından yapılacak misillemenin sert bir yanıtı tetikleyeceği konusunda da uyarıda bulundu. Bu durum, adli makamların İsrail’le savaş ihtimali de dahil olmak üzere operasyonun nihai sonucunu sorgulayan medya kuruluşlarına baskı yaptığı bir döneme denk geliyor.

Resmi tepkiler

İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) 14 Nisan’ın ilk saatlerinde İsrail’deki askeri noktalara çok sayıda insansız hava aracı ve füze fırlattığını duyurdu.

Elit güç, “Vaade Sadakat” adını verdiği operasyonun 1 Nisan’da İran’ın Şam’daki büyükelçilik kompleksinin bombalanmasına yanıt olduğunu ileri sürdü. İsrail’in hava saldırısında İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü’nün Levant bölgesindeki en üst düzey komutanı ile altı İranlı subayın öldüğünden şüpheleniliyor.

Tahran’daki yetkililer operasyonu, BM Sözleşmesi uyarınca “orantılı” bir yanıt olarak nitelendirdi ve İsrail’in yeni saldırılarına karşı uyarıda bulundu. Muhafazakâr Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, İran silahlı kuvvetlerini “Siyonist düşmana ders” verdiği için övdü ve İsrail’in misilleme yapması halinde “daha güçlü” bir karşılık verileceği sözünü verdi.

İran Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami “Vaade Sadakat”in “beklenenden daha başarılı” olduğunu belirterek Tel Aviv’in karşılık vermesi halinde İran’ın İsrail’in savunmasından öğrendiklerini kullanarak daha güçlü bir saldırı düzenleyeceği uyarısında bulundu. Selami ayrıca İsrail saldırılarına nasıl yaklaşılacağı konusunda da bir değişiklik olduğunu açıkladı: “Bundan böyle Siyonist rejim herhangi bir yerde çıkarlarımıza, varlıklarımıza, şahsiyetlerimize ve vatandaşlarımıza saldırırsa karşı saldırı ile karşılık verilecektir.”

İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri İsrail’in hava savunmasının “özellikle bizim operasyonumuza karşı koymakta başarısız olduğunu” iddia etti. Bakıri, İsrail’in saldırısının İran’ın “daha sert” bir tepki vermesine yol açacağı uyarısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Reisi’nin kıdemli danışmanlarından Muhammed Cemşidi ise “stratejik sabır dönemi sona erdi ve İsrail’in savaşlar arası savaş stratejisi yenilgiye uğradı. Şimdi denklem değişti. İran personelinin ve varlıklarının rejim tarafından hedef alınması doğrudan ve cezalandırıcı bir karşılık bulacaktır.”

Ilımlı eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani (2013-21) “tüm dünya İran İslam Cumhuriyeti’nin askeri harekât başlatmadığına şahittir. Saldırıyı İsrail başlattı ve İran sadece karşılık verdi ve umarız Siyonistler derslerini almışlardır ve… saldırganlığı durdururlar” dedi. Ruhani, İran’ın bölgede güvenlik ve istikrar istediğini ancak İsrail’in “saldırganlığını sürdürmek” istemesi halinde “cevabını doğal olarak alacağını” vurguladı.

Dışişleri Bakanı Hüseyin Emirabdullahiyan 14 Nisan’da Tahran’da yabancı büyükelçilerle bir araya geldiği toplantıda yaptığı konuşmada ABD’nin “saldırıların sınırlı, kontrollü, meşru müdafaa kapsamında ve [İsrail’i] cezalandırma amaçlı olacağı konusunda gecenin erken saatlerinde bilgilendirildiğini” söyledi. Üst düzey diplomat, İran’ın “Amerikalıları ve bölgedeki ABD üslerini hedef almak istemediğini ve gerginliğin artmasını istemediğini” söyledi. Ancak “ABD’nin Tel Aviv’i savunmak için hedef ülkelerin topraklarını kullanması halinde, o ülkedeki Amerikan üslerinin de kaçınılmaz olarak hedef alınacağı” uyarısında bulundu.

EmirAbdullahiyan İran’ın, İsrail F-35 jetlerinin bulunduğu hava üssünü hedef aldığını söyledi. İran, ABD tarafından tedarik edilen uçakların Şam’daki büyükelçilik yerleşkesini hedef almak için kullanıldığına inanıyor. Diğer hedefin ise, 1 Nisan’da İran’ın Suriye’nin başkentindeki büyükelçilik kompleksinin bombalanması da dahil Gazze savaşının başladığı Ekim 2023’ten bu yana İsrail’in ‘tüm’ operasyonlarını yönlendirdiği bir istihbarat üssü olduğunu sözlerine ekledi.

Dışişleri Bakanı ayrıca İran’ın bölge ülkelerine “Vaade Sadakat” Operasyonu hakkında 72 saat önceden uyarıda bulunduğunu da iddia etti.

İran’daki muhafazakâr medya İsrail’e yönelik saldırıyı büyük bir değişim olarak selamlayarak kutladı. Bu arada müesses nizamın destekçileri Tahran ve İsfahan gibi şehirlerde operasyonu desteklemek için sokaklara döküldü.

Hükümet tarafından yönetilen IRNA haber ajansı, İran’ın “stratejik sabrının Siyonistlerin açık ve gizli saldırılarına karşı ulusal çıkarları savunma” söz konusu olduğunda geçerli olmadığını iddia etti.

Devrim Muhafızları’nın medya kolu Tasnim Haber Ajansı ise elit gücün “İsrail’in son suçlarına verdiği karmaşık, çok boyutlu ve akıllıca yanıtını” övdü.

Deneyimli eski editör ve gazeteci Maşallah Şemsolvaezin, Tasnim’e verdiği röportajda operasyonu özellikle övdü. Şemsolvezin, karşılık verilmesi için ülke içinde oluşan baskıya değinerek, kamuoyunda “işlerin artık bu şekilde devam edemeyeceği, İsrail’in istediği zaman harekete geçip terör estirememesi” gerektiği yönünde “beklentiler” olduğunu belirtti. “Beklentilerin” ‘Vaade Sadakat’ ile karşılandığını da sözlerine ekledi.

Ancak bazı yayın organları, savaş ihtimali de dahil İsrail’e yönelik saldırının nihai sonucuna ilişkin endişelerini dile getirdi. Buna tepki olarak adli makamlar derhal iki gazeteciyle birlikte iki yayın organını hedef aldı.

Ekonomi gazetesi Cihan-ı Sanat 14 Nisan’da ‘Vaade Sadakat’ sonrasında İran riyalinin değer kaybettiğini yazdı. Saatler sonra yargının haber ajansı, Cihan-ı Sanat ve makaleyi yazan muhabirin “başarılı [askeri] operasyonun” ardından “toplumun psikolojik güvenliğini ve ülke ekonomisini bozmakla” suçlandığını bildirdi.

Tahran savcısı, reform yanlısı Etemad gazetesi ve önde gelen yorumcu Abbas Abdi hakkında İsrail ile savaş çıkacağı tahmininde bulunan bir makale nedeniyle yasal işlem başlatıldığını duyurdu ve “toplumun psikolojik güvenliğini bozan” kişilere karşı önlemler alınacağını söyledi.

Tasnim’e 14 Nisan’da verdiği aynı röportajda Şemsolvaezin -ki uzun süredir gazetecilik yapan ve birçok kez kendi çalışmaları nedeniyle yasal takibata uğrayan bir isim- bazı yayın organları tarafından dile getirilen endişeleri eleştirdi: “Ne yazık ki memlekette bazıları Şeytan’ın savunucuları haline geldi ve hiçbir şey olmadığını ve füzelerin [amaçlanan hedefleri] vurmadığını söylüyorlar; İsrail anlatısının %99’unu sunuyor ve tekrarlıyorlar ki bu çok tehlikeli bir şey.”

Medyaya yönelik baskılara Devrim Muhafızları İstihbarat Örgütü’nün nadir görülen bir müdahalesi eşlik etti. Güçlü casusluk teşkilatı bir bildiri yayınlayarak halkı “sahte Siyonist rejime internet üzerinden verilen destek örneklerini” ihbar etmeye çağırdı.

‘Vaade Sadakat’ Operasyonu ve gazeteciler üzerindeki baskıya paralel, İran’ın zorunlu İslami kıyafet kurallarını uygulama çabalarını aniden iki katına çıkarma kararı alması da dikkat çekti. İranlı sosyal medya kullanıcıları, kamusal alanda giyilen kıyafetlere ilişkin düzenlemeleri ihlal ettiği düşünülen kadınlarla yüzleşen ve onları gözaltına alan ahlak polisi minibüslerinde ve memurlarında gözle görülür bir artış olduğunu belirttiler.

Bir videoda batıdaki Kirmanşah kentinde polisin bir kadını gözaltına almasını engelleyen insanlar görülüyor.

Uluslararası tepkiler

Saldırının büyüklüğüne rağmen İsrail topraklarına sadece birkaç füze isabet etti, Negev’deki bir hava üssüne zarar verdi ve bir sivilin yaralandığı bildirildi. İran’ın önceden yaptığı uyarılarla birlikte gözlemciler, operasyonun İsrail’in yanıt vermesini tetikleyecek hasara yol açmadan bir mesaj vermek üzere planlanmış gibi göründüğünü vurguladılar.

İsrail; Fransa, Ürdün, İngiltere ve ABD ile işbirliği içinde İran tarafından fırlatılan insansız hava araçlarının ve füzelerin %99’unu düşürdüğünü açıkladı.

İsrail Savaş Kabinesi Bakanı Benny Gantz, İsrail’in İran’ın saldırısının “bedelini ödeyeceği” sözünü verdi.

Aralarında ABD Başkanı Joe Biden’ın da bulunduğu dünya liderleri itidal ve gerilimi azaltma çağrısında bulundu. Diğer pek çok Batılı lider de saldırıyı kınadı.

İran Dışişleri Bakanlığı 14 Nisan’da yaptığı açıklamada İngiltere, Fransa ve Almanya büyükelçilerini hükümetlerinin ‘Vaade Sadakat’ operasyonunu kınamaları üzerine çağırdığını duyurdu.

Özellikle Rusya, Çin ve Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi bazı Arap devletleri İran’ı kınamadan gerilimi azaltma çağrısında bulundu.

Ortadoğu

Hürmüz kapanırsa petrol 90 dolara fırlayabilir

Yayınlanma

Citigroup’a göre, Hürmüz Boğazının kapatılması halinde Brent ham petrolü varil başına 90 dolara kadar yükselebilir.

Şirket, bu önemli su yolunun uzun süreli olarak kapatılmasının olası olmadığını da savundu.

Anthony Yuen ve Eric Lee’nin de aralarında bulunduğu analistler, bankanın mevcut iyimser senaryosuna atıfta bulunarak, “Boğazın kapatılması, fiyatlarda keskin bir artışa yol açabilir. Fakat tüm çabaların yeniden açılmaya odaklanacağı için sürecin kısa olacağını ve birkaç ay sürmeyeceğini düşünüyoruz,” dedi.

Hürmüz Boğazı, Basra Körfezinin girişinde bulunan dar bir su yolu ve OPEC’in önde gelen üreticileri Suudi Arabistan ve Irak da dahil olmak üzere, dünya günlük petrol üretiminin yaklaşık beşte biri buradan geçiyor.

Citigroup’un tahminine göre, birkaç ay boyunca günde yaklaşık 3 milyon varil petrol üretimi kesintiye uğrayabilir.

Citigroup’a göre, İran’ın ham petrol ihracatındaki herhangi bir kesinti, fiyatlar üzerinde beklenenden daha az etki yaratabilir. Banka, ülkenin sevkiyatlarının azaldığını ve Çin rafinerilerinin daha az alım yaptığını belirtti.

Brent vadeli işlemleri şu anda varil başına 77 dolar civarında işlem görüyor.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Tahran’ın menzilindeki ABD üsleri

Yayınlanma

ABD Başkanı Trump’ın İran’a doğrudan saldırı seçeneğini gündeme alması durumunda İran’ın hedef alabileceği ABD üsleri bölgenin dört bir yanına yayılmış durumda. İran’ın Katar’ı bu ülkedeki ABD üssünün meşru hedef olduğu yönünde uyardığı belirtiliyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’a yönelik doğrudan saldırıları gündeme almasıyla, Ortadoğu’daki Amerikan üsleri misilleme tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Tahran yönetimi, saldırı durumunda hızla karşılık vereceğini net bir şekilde duyurdu.

İran Savunma Bakanı Aziz Nasirzadeh, “ABD saldırırsa, bölgedeki tüm ABD üsleri menzilimizde ve cesurca hedef alınacaklar” dedi. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney de sosyal medyadan yaptığı açıklamada, “Eğer ABD bu çatışmaya askeri olarak girerse, uğrayacağı zarar kesinlikle telafi edilemez olacak” ifadelerini kullandı.

Şu anda Ortadoğu’da on binlerce Amerikan askeri konuşlanmış durumda.

ABD üsleri

Washington Post’un yaptığı derlemeye göre İran’ın olası misillemesinin hedefi olabilecek Ortadoğu’daki Amerikan askeri üsleri şöyle:

Irak’ta Ayn’ül Esad Hava Üssü, başkent Bağdat’ın 240 kilometre batısında yer alıyor ve ABD ile Irak hava kuvvetlerinin ortak kullanımında. Binlerce Amerikan askerine ev sahipliği yapan üs, ülkedeki en büyük ABD konuşlanması olarak öne çıkıyor. İran ve Irak’taki milis güçler tarafından son yıllarda defalarca hedef alındı.

ABD’nin Ocak 2020’de İranlı General Kasım Süleymani’yi öldürmesinin ardından, İran bu üsse 16 füze fırlatmış; 11’i isabet etmiş, onlarca ABD askeri yaralanmıştı. Aynı saldırı sırasında Irak’ın kuzeyindeki Erbil’de bulunan başka bir ABD üssü de hedef alınmıştı.

Irak’taki direniş örgütleri Ayn’ül Esad üssüne en son ağustos ayında füze ve İHA saldırısı düzenledi.

Suriye’deki ABD varlığı da dikkat çekiyor. Trump yönetimi, bu ay yaptığı açıklamada ülkedeki 8 ABD üssünden yalnızca birinin, güneydeki Tanf Üssü’nün korunacağını duyurdu. Ancak çekilme takvimi belirsizliğini koruyor. Tanf’ın 20 kilometre güneyinde yer alan Ürdün’deki Tower 22 adlı ABD ileri karakolu, Ocak 2024’te düzenlenen bir İHA saldırısında üç ABD askerinin hayatını kaybettiği, onlarcasının da yaralandığı olayla gündeme gelmişti.

Basra Körfezi’ndeki stratejik konuşlanmalar

ABD’nin Körfez bölgesindeki en büyük deniz gücü konuşlanması, Bahreyn’deki Deniz Destek Tesisi. ABD 5. Filosu’nun karargâhı olan bu üste yaklaşık 8 bin 300 ABD askeri görev yapıyor. Katar’da bulunan El-Udeyd Hava Üssü ise Ortadoğu’daki en büyük ABD askeri varlığına sahip tesis. Doha’nın güneybatısında yer alan üs, 10 binden fazla askeri ağırlayabiliyor ve ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) için ileri komuta merkezi işlevi görüyor.

Kuveyt’teki Kamp Buehring ve Ali El-Salem Hava Üssü, ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri’nde yer alan El-Dafra Hava Üssü, ABD Hava Kuvvetleri’nin 380. Hava Görev Kanadı’na ev sahipliği yapıyor.

Avrupalı bir yetkiliye göre, İranlı yetkililer bu hafta Katar’a ABD üslerinin olası ABD saldırısına karşılık olarak “meşru hedef” olacağı uyarısını yaptı.

Diplomatik noktalar ve sivil tehditler

Bölgede bulunan ABD büyükelçilikleri ve diplomatik misyonları da potansiyel hedefler arasında yer alıyor. ABD, Irak ve İsrail’deki bazı diplomatik personel ve aile bireylerini tahliye etti.

İran’taki direniş örgütlerinin bölgedeki ABD personeline ve çıkarlarına saldırı düzenleyebileceği iddia ediliyor. Haşdi Şabi bileşenlerinden Hizbullah Tugayları’nın (Ketaib Hizbullah) güvenlik yetkilisi Ebu Ali el-Askeri, “Amerikan üsleri, ördek avına dönüşecek… Gökyüzünde uçaklarını bekleyen sürprizlerden bahsetmeye bile gerek yok” dedi.

Bu gelişmelerin ardından Fransa’nın ulusal havayolu şirketi Air France ve Hollanda Kraliyet Havayolları (KLM) çarşamba gecesi Dubai Uluslararası Havalimanı’na yapılan tüm uçuşları iptal etti. Air France, gerekçe olarak “bölgedeki güvenlik durumunu” gösterdi.

ABD’nin olası saldırı noktaları: Whiteman ya da Diego Garcia

ABD’nin İran çevresindeki üsleri saldırı gerçekleştirebilecek kapasiteye sahip olsa da uzmanlara göre büyük çaplı bir operasyon daha çok bölge dışından desteklenecek.

ABD Hava Kuvvetleri’ne ait B-2 hayalet bombardıman uçağı, İran’ın yeraltındaki Fordo nükleer tesisi gibi hedefleri vurabilecek “sığınak delici” bombaları taşıyabilen tek uçak türü. Bu uçaklar, Missouri’deki Whiteman Hava Üssünden kalkarak Ortadoğu’ya 30 saatten uzun sürede havada yakıt ikmali yapılan uçuşlarla ulaşabiliyor.

Pazar günü ABD, ana karadan Avrupa’ya en az 30 yakıt ikmal uçağı konuşlandırdı.

Olası saldırılar ayrıca, Hint Okyanusu’ndaki Diego Garcia Adası’nda bulunan Deniz Destek Tesisinden de yapılabilir. İngiltere’ye ait olan bu askeri adada ABD ve İngiliz donanması ortak operasyon yürütüyor. Analistlere göre B-2 uçakları buradan İran’a 5-6 saat içinde ulaşabiliyor. ABD daha önce buradan Irak ve Afganistan’a yönelik saldırılar gerçekleştirmişti.

Pentagon ayrıca, bu hafta USS Nimitz uçak gemisini Orta Doğu’ya yönlendirdi. Gemi, bölgede halihazırda görev yapan USS Carl Vinson ile birlikte iki ABD uçak gemisinden biri olacak.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Grossi: UAEA raporu İran’a saldırı için temel oluşturmaz

Yayınlanma

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Grossi, ajansın İran hakkındaki son raporunun bu ülkeye yönelik bir askeri harekata gerekçe olamayacağını belirtti.

Grossi, CNN‘e verdiği röportajda, belgenin “yeni bir şey içermediğini” vurguladı.

Grossi, “İran’daki nükleer denetimlere ilişkin rapor, herhangi bir askeri eylem için temel teşkil edemez. Askeri harekat, bizim söylediklerimizle hiçbir ilgisi olmayan siyasi bir karar. Ayrıca, bu raporda söylediklerimiz esasen yeni bir şey değil,” diye konuştu.

‘Sistematik nükleer silah programına dair kanıt yok’

Grossi, UAEA’nın elinde İran’ın sistematik bir nükleer silah geliştirme ve üretme programı yürüttüğüne dair herhangi bir gösterge bulunmadığını da sözlerine ekledi.

UAEA Başkanı, 18 Haziran’daki bir başka açıklamasında da İran’ın nükleer silah programı yürüttüğüne dair bir kanıt görmediklerini ifade etmişti.

Grossi, güvenlik koşulları elverdiğinde, ajansın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NPT) kapsamındaki yükümlülükler uyarınca ülkedeki denetimlere devam edeceğini belirtmişti.

İran’ın nükleer programı, Tahran ile Batılı güçler ve özellikle İsrail arasında uzun süredir devam eden bir gerilim kaynağı.

Tel Aviv, İran’ın nükleer silah elde etme niyetinde olduğunu iddia ederken, Tahran ise nükleer faaliyetlerinin tamamen barışçıl amaçlı olduğunu savunuyor.

ABD’li Senatör Warner: İstihbaratımız İran’ın nükleer silah programına dair kanıt bulamadı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English