Bizi Takip Edin

Diplomasi

ABD, müttefiklerinden Çin’den çip bağlantılı ihracatı kesmelerini istiyor

Yayınlanma

ABD, Huawei’nin gelişmiş yarı iletkenler geliştirmesiyle ilgili artan endişeleri nedeniyle Avrupa ve Asya’daki müttefiklerini Çin’e çip ile ilgili teknoloji ve araçların ihracatı üzerindeki kısıtlamaları sıkılaştırmaya zorluyor.

Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre ABD, müttefikleri ile bu konuda toplantılar yapıyor. Görüşmelere aşina kişilere göre Washington; Japonya, Güney Kore ve Hollanda’dan, ülkelerindeki mühendislerin Çin’deki gelişmiş yarı iletken fabrikalarında çip yapım araçlarına hizmet vermesini durdurmak da dahil olmak üzere mevcut ihracat kontrollerini daha agresif bir şekilde kullanmalarını istiyor.

ABD, Amerikan teknolojisinin Huawei’ye ulaşmasını istemiyor

Biden yönetimi 2022 yılında Amerikan vatandaşları ve şirketlerinin Çin’deki bazı gelişmiş çip fabrikalarına doğrudan ya da dolaylı destek sağlamasını yasaklayan kapsamlı ihracat kontrolleri getirmişti. Fakat Çinli şirketlerin Amerikan müttefiki ülkelerden mühendisleri işe almasını engelleyen çok daha az kısıtlama var.

Washington ayrıca müttefiklerinden, Çin’in ABD kısıtlamalarını aşmasını zorlaştırmasını istiyor. ABD’nin buradaki hedefi, özellikle üçüncü ülkelerden şirketlerin Japonya, Güney Kore ya da Hollanda’da üretilen teknolojiyi içeren ürünleri Çin’e tedarik etmelerini zorlaştırmak.

ABD, Huawei’yi hedef almak için ‘Doğrudan Yabancı Ürün Kuralı’ (FDPR) adı verilen geniş kapsamlı bir araç kullanıyor. Bu kural, ticaret bakanlığının ABD dışındaki şirketlerin, ABD dışında üretilmiş olsa bile, Huawei’ye Amerikan teknolojisi içeren ürünler tedarik etmesini engellemesini sağlıyor.

Konu hakkında bilgi sahibi bir kişi, ABD’nin müttefiklerinden FDPR doğrultusunda yeni mekanizmalar oluşturmalarını istemediğini, sadece sorunu çözmek için mevcut ihracat kontrol rejimlerini kullanmalarını istediğini aktardı.

Bazı Asyalı şirketler, ABD’nin hâlâ Huawei ile iş yaparken baskı uygulamasından rahatsız

FT’ye göre müttefiklerin nasıl karşılık vereceği belirsizliğini koruyor. ABD’nin 2022 kontrollerinin ardından çip ile ilgili teknoloji ihracatı üzerindeki kontrolleri sıkılaştırmışlardı. Bazı Asyalı şirketler, ABD’nin Qualcomm gibi bazı şirketlerinin Huawei’ye çip tedarik etmesine izin vermeye devam etmesinden ve aynı zamanda müttefiklerine baskı yapmasından rahatsız.

Tartışmalara katılan kişilerden birine göre, müttefik ülkelerdeki bazı yetkililer de Çinli gruplarda mühendis bulundurmanın yerel faaliyetleri izlemelerine yardımcı olmak için gerekli olduğunu savundu.

Birçok Japon şirketi Huawei ile ilişkilerini önemli ölçüde kesti, fakat Çinli şirket ülkenin en etkili iş dünyası lobi grubu olan Keidanren’in üyesi olmaya devam ediyor. 

Cumhuriyetçilerden Huawei’nin ihracat lisanslarını iptal çağrısı

Perşembe günü ayrıca, Senato istihbarat komitesinin Cumhuriyetçi başkan yardımcısı Marco Rubio ve Temsilciler Meclisi’nin önemli Cumhuriyetçilerinden Elise Stefanik, Ticaret Bakanı Gina Raimondo’yu, Intel çipli bir dizüstü bilgisayar geliştirdiğine dair haberlerin ardından Huawei ile ilgili ihracat lisanslarını iptal etmeye çağırdı.

Mektupta, “Bu eğilimlerden açıkça görülüyor ki, sadece birkaç yıl önce kara listeye alınmış bir şirket olan Huawei geri dönüş yapıyor. Bunu yapıyor çünkü sizin bakanlığınızın liderliğindeki Biden yönetimi Amerikan yaratıcılığını korumakta başarısız oluyor,” denildi.

Intel ise iş yaptığı ülkelerdeki tüm yasa ve yönetmeliklere ‘sıkı sıkıya uyduğunu’ söyledi.

Diplomasi

Almanya ile Fransa arasındaki yeni nesil savaş uçağı sorunu sürüyor

Yayınlanma

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Avrupa’nın yeni nesil savaş uçağı programına desteğini yineledi, fakat projenin yapısı konusunda Fransa ile devam eden gerginliği kabul etti.

Berlin’de NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile birlikte konuşan Merz, 2040 yılına kadar mevcut savaş uçağı filosunu yenilemek için başlatılan milyarlarca avroluk bir girişim olan Gelecek Savaş Hava Sistemi (FCAS) konusunda Paris ve Madrid ile yapılan geçmiş anlaşmalara bağlı olduğunu söyledi.

Merz, “FCAS ile ilgili olarak Fransa ve İspanya ile yaptığımız anlaşmalara kesinlikle bağlı kalmak istiyorum,” diyerek, bunu “Avrupa savunması için iyi bir proje” olarak nitelendirdi ve Almanya’nın operasyonel gereksinimlerini karşılamak için “bu tür uçaklara ihtiyaç olduğunu” ekledi.

Merz’in açıklamaları, Fransız sanayi oyuncularının programın temel unsuru olan yeni nesil savaş uçağı projesinin yüzde 80’ini talep etmesiyle Berlin ve Paris arasında gerginliğin tırmandığı bir dönemde geldi. Bu talep, Alman sanayi ve hükümetinde endişe yarattı.

Merz çarşamba günü, sınır ötesi anlaşmazlıkların hâlâ çözülmediğini kabul etti. Şansölye, “Fransa’da yapılan görüşmeler” olarak nitelendirdiği konuyla ilgili olarak, “Bu konuyu önümüzdeki birkaç ay içinde kesin olarak netleştirmeye karar verdik. Bu konsorsiyumun yapısı konusunda farklı görüşler hâlâ çözülmedi,” diye ekledi.

Merz’in açıklamaları, POLITICO’nun Almanya’nın bu girişimdeki başlıca endüstri ortağı olan Airbus’ın, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bu ayın sonunda Berlin’i ziyaret etmeden önce siyasi bir yeniden düzenleme yapılmazsa projenin çökebileceği uyarısında bulunmak için şansölye ile görüşme talep ettiğini bildirmesinden sonra FCAS hakkında yaptığı ilk kamuoyu açıklaması oldu.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Parlamento komitesi: İran, İngiltere için ‘kalıcı bir tehdit’

Yayınlanma

İngiltere parlamentosunun istihbarat ve güvenlik komitesi, İran’ın İngiltere için “kalıcı ve öngörülemez” bir risk oluşturduğu uyarısında bulundu.

Geçen yılki genel seçimler nedeniyle yayınlanması ertelenen İran güvenlik raporu, İngiliz hükümetini Tahran’ın etkisine karşı önlemleri güçlendirmeye çağırdı.

Komite başkanı Lord Beamish, “İran, Birleşik Krallık, Birleşik Krallık vatandaşları ve Birleşik Krallık’ın çıkarları için geniş kapsamlı, kalıcı ve öngörülemez bir tehdit oluşturmaktadır,” iddiasında bulundu.

Beamish, İran’ın devlet politikası aracı olarak “suikastı kullanmaya istekli olduğunu” göz önünde bulundurarak, Birleşik Krallık’ta bulunan muhaliflere ve rejim karşıtlarına yönelik fiziksel tehdidin keskin artışından “özellikle endişe duyduklarını” ekledi.

Raporda, 2022’nin başından bu yana İran’ın Birleşik Krallık’ta yaşayan kişilere yönelik tehditlerinde “önemli bir artış” olduğu ve bu tehditlerin “İngiliz vatandaşlarına veya Birleşik Krallık’ta yaşayan kişilere yönelik 15 cinayet veya kaçırma girişimini” içerdiği belirtildi.

Raporda, “Bu tehdit, muhaliflere ve rejim muhaliflerine yoğun bir şekilde odaklanıyor. Birleşik Krallık’taki Yahudi ve İsrail çıkarlarına yönelik tehdit de artıyor,” denildi ve saldırıların çoğunun “üçüncü taraf ajanlar” aracılığıyla gerçekleştirildiği öne sürüldü.

Raporda, “İran, Birleşik Krallık’taki muhalif, Yahudi ve İsrail hedeflerine yönelik saldırıları Birleşik Krallık’a yönelik saldırılar olarak görmüyor,” denildi.

Rapor, İngiliz hükümetini ve uluslararası ortaklarını, bu tür saldırıların aslında Birleşik Krallık’a yönelik saldırılar olduğunu ve uygun şekilde yanıtlanacağını İran’a her fırsatta açıkça belirtmeye teşvik ettiğini duyurdu.

Raporda, İran’ın “gizli yabancı nüfuz”u izlemek için İngiliz hükümetinin yeni kayıt defterinde Rusya ile birlikte en üst sıraya yerleştirilmesinden kısa bir süre sonra yayınlandı.

Komite, 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonu ve ardından Orta Doğu’da çıkan çatışmalardan önce, Ağustos 2021’den Ağustos 2023’e kadar delil topladı.

Raporu hazırlayanlar, “Orta Doğu’daki manzaranın önemli ölçüde değiştiğini” kabul ederken, İran’ın faaliyetlerine ilişkin daha geniş bakış açısının “hâlâ geçerli olduğunu” belirtti.

Raporda, İran’ın casusluk ve siber tehditlerine karşı uyarıda bulunuldu ve Birleşik Krallık’ın “öncelikli hedef” olduğu belirtildi, fakat bu tehdidin Rusya ve Çin’in oluşturduğu tehditten “daha dar” ve “daha az sofistike” olduğu ifade edildi.

Raporda, hükümetin İran tehdidine daha uzun vadeli bir yaklaşım benimsemesi tavsiye edildi ve acil krizlere yanıt olarak hükümetin çok fazla “yangın söndürme” faaliyetinde bulunduğu belirtildi.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Lavrov ve Rubio, Ukrayna, İran ve Suriye’yi görüştü

Yayınlanma

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Malezya’nın başkentinde bir araya geldi. Görüşmede Ukrayna, İran ve Suriye’deki durum ele alınırken, Rubio, Rusya’nın Ukrayna konusunda esneklik göstermemesinden duyulan hayal kırıklığını iletti.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Malezya’nın başkentinde gerçekleştirdikleri görüşmede Ukrayna, İran ve Suriye’deki durum başta olmak üzere bir dizi uluslararası sorunu ele aldı.

ABD tarafı, Rusya’nın Ukrayna meselesindeki tutumundan duyduğu rahatsızlığı dile getirirken, Rusya ise iki ülke arasında doğrudan uçuşların yeniden başlatılmasını gündeme getirdi.

Görüşmenin ardından açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanı Rubio, Lavrov ile yaptığı görüşmenin “önemli ve samimi” olduğunu belirtti.

Rubio, Başkan Donald Trump’ın, Rus tarafının Ukrayna ihtilafının çözümünde esneklik göstermemesinden dolayı hayal kırıklığına uğradığını Lavrov’a ilettiğini söyledi.

Rubio, “Bu çatışmanın nasıl sona erebileceğini belirleyen bir yol haritasına ihtiyacımız var,” diye konuştu.

Moskova’dan işbirliği ve hava bağlantısının yeniden kurulması vurgusu

Rusya Dışişleri Bakanlığından yapılan resmi açıklamada ise görüşmenin, çatışma durumlarına barışçıl çözümler bulma ve Rusya-ABD iktisadi ve insani işbirliğini yeniden tesis etme yönündeki karşılıklı niyeti teyit ettiği vurgulandı.

Açıklamada, Rusya ile ABD arasında doğrudan hava bağlantısının yeniden kurulmasının bu sürece katkı sağlayabileceği ifade edildi.

Bakanlık, “İkili diplomatik misyonların işleyişinin normalleştirilmesi için daha fazla çalışmanın önemi vurgulandı,” ifadelerine yer verdi.

Açıklamanın devamında Moskova, “Rusya ve ABD dışişleri bakanlıkları arasındaki yapıcı ve karşılıklı saygıya dayalı diyalog, karşılıklı çıkar sağlayan ve genişleyen bir dizi konuda devam edecektir,” mesajını verdi.

ABD’den Rusya’nın enerji sektörünü hedef alan yeni yaptırım hamlesi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English