Bizi Takip Edin

Amerika

Dünya ekonomisi nereye – 2: Enflasyonun eşitsiz darbeleri ve yavaşlayan faaliyet

Yayınlanma

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, Afrikalıları ülkesinin ne kadar ulvi niyetleri olduğuna ikna etmek için çıktığı turda, önce Senegal’de bir köle anıtına gitti, sonra Zambiya’daki ücra bir köyde çiftçilerle konuştu, nihayetinde Güney Afrika’nın kömür madenleri bölgesindeki bir mesleki eğitim merkezini ziyaret etti.

Son durağında, Amerikan ekonomisi hakkında konuşan Yellen, bazı aksaklıklar olsa da ve aydan aya neler yaşanacağını kestiremese de, enflasyonun büyük ölçüde aşağı çekildiğini söyledi.

Kiralar söz konusu olduğunda hâlâ enflasyonun sürdüğünü düşünen Yellen, önümüzdeki beş ila altı ay içerisinde emlak kiralarının düzeleceğini ve bunun da enflasyondaki düşüşe katkı sunacağını belirtti. Mal fiyatları düşüyor ama hizmet sektöründeki fiyatlar hâlâ hızlı bir şekilde yükselmeye devam ediyordu.

Dördüncü çeyrekteki yüzde 2,9 büyümenin de ‘sağlam’ olduğunu savunan Yellen, yüksek enflasyon ortamında düşük tempolu bir büyümenin daha arzu edilir olduğunu savundu.

Enflasyonda ara bilanço

New York Fed, enflasyonun en çok hangi gelir gruplarını vurduğunu araştıran bir çalışma yayımladı. Bulgular, 2021 ile 2022 yıllarında enflasyonun vurduğu kesimlerin değişiklik gösterdiğini ortaya koyuyor.

2021 yılında, orta gelir grubunun enflasyondan en çok çeken grup olduğu görülüyor. Orta gelir grubundan kasıt, yılda 50 bin ila 150 bin dolar arasında gelir elde edenler.

Bu gelir grubunun ikinci el otomobil ve yakıt enflasyonu nedeniyle zarar gördüğü anlaşılıyor. Alt gelir grubunun daha ziyade toplu taşımayı kullanması, zenginlerin ise ya sıfır araç alması ya da yakıt giderlerinin gelirleri içerisinde daha küçük bir kısmı kaplaması nedeniyle enflasyonun hedefinde bahsettiğimiz gruplar yer aldı. Zenginlerle yoksulların, köylülerle kentlilerin harcama kalemlerindeki farklılaşma da bu sonuçta etkili oluyor.

Son aylarda ise yakıt ve ikinci el araç fiyatlarında bir düşüş görülüyor. Bu sırada kira ve gıda fiyatlarındaki artış ise can yakıyor. Bu iki kalem, özellikle daha düşük gelirlilerin olmazsa olmaz harcamaları arasında yer aldığından, enflasyonun hedefi daha yoksul kesimler haline gelmiş durumda.

Bunun sonucu olarak, en altta yer alan yüzde 40’lık dilim, ortalamadan yüzde 0,3 daha fazla enflasyona maruz kalıyor.

Örneğin, Şubat 2022’ye kadar olan dönemde, kırsal bölgelerde yaşayanların hissettiği enflasyon, ortalamanın 2 puan üzerindeydi. Şimdilerde ise aynı bölgeler enflasyon ortalamasının altında yaşıyorlar.

Geçen yılın ilk döneminde de siyahi ve hispanik haneler 1 puan yüksek enflasyona maruz kalıyorlardı. Üniversite diploması olmayanların da daha yüksek enflasyon hissettikleri ortaya çıktı. Bu grupların şimdilerde enflasyon ortalamasına doğru yaklaştıkları tespit ediliyor.

Gıda ve kira fiyatları enflasyonu, hâlâ ortalama enflasyonun üzerinde seyrediyor (sırasıyla yüzde 10,6, yüzde 7,9 ve yüzde 7,1). Dolayısıyla, Nobel ödüllü iktisatçı Paul Krugman’ın geçen Kasım ayında New York Times için yazdığı makalede dile getirdiği ‘düşük gelirliler enflasyondan o kadar da etkilenmiyor’ tezi doğru değil. Krugman’ın gerekçesi, düşük ücretli işlerde çalışanların ücret artış yüzdelerinin daha yüksek ücretlilerin oranlarına göre daha fazla olması.

ABD İşçi İstatistikleri Bürosunun verilerine göre, en düşük yüzde 25’in içerisinde yer alan Amerikalılar, gelirlerinin yarısından fazlasını kira, gıda ve tıbbi hizmetlere harcıyor. Yüksek gelir grubunun harcamalarında ise ev dışında yenen gıdalar, eğlence ve dinlenme, yeni ve ikinci el araçlar alt gelir grubundan çok daha fazla yer kaplıyor.

Genel ve tarihsel eğilim, hane halklarının temel ihtiyaç malzemelerinin fiyatlarının, temel ihtiyaç olmayan malların fiyatlarından daha fazla artış gösterdiğine işaret ediyor. 

Tüketici harcamalarında düşüş

Enflasyonun hararetinin azalma eğilimine girmesindeki en büyük payın tüketici harcamalarındaki düşüş olduğu anlaşılıyor.

Geçen hafta yayımlanan istatistikler, Aralık ayında tüketici talebinin bir önceki aya göre yüzde 0,2 azaldığını gösteriyor. Enflasyona göre ayarlandığında bu oran yüzde 0,3’ü buluyor.

Perakende satışları takip ettiğimizde, tatil mevsimi de olmasına rağmen, Aralık ayında tüketicilerin talebinin bir önceki aya göre yüzde 1,1 azaldığı anlaşılıyor.

Amerikan tüketimindeki azalmanın belki de en önemli göstergelerinden biri de ticaret açığında Kasım ayında yaşanan dev düşüş. 14 yıllık dilimdeki en büyük düşüş olarak kayıtlara geçen bu ay, azalan tüketici talebini ve ithalat yapmak için yükselen borçlanma maliyetini gözler önüne serdi.

Kasım ayında ABD’nin ticaret açığı yüzde 21 düşüşle 61,5 milyar dolara geriledi. İthalat yüzde 6,4 gerilerken, mal ithalatında bu oran yüzde 7,5 olarak gerçekleşti. Kasım ayında ihracat da yüzde 2 azaldı.

Doların göreli güçlülüğü Amerikan mamul mallarının küresel rekabetçiliğini azaltırken, merkez bankalarının faiz artırma politikaları da talebi düşürüyor.

Bir başka mesele, pandemi dönemindeki nakit devlet yardımları ile tasarrufları artmış görünen hane halklarının şu anda 2005 seviyelerinde tasarruflara çekilmiş olması. 

Ayrıca tüketici borçlanmasında da tehlikeli sınırlara yaklaşılıyor. Öğrenci ve otomobil kredilerinin yanı sıra kredi kartı ödemeleri de 2022’nin üçüncü çeyreğinde 2008’den bu yana en yüksek seviyelere ulaştı.

İmalat sanayisi alarm veriyor

Ama belki de hepsinden önemlisi, Amerikan imalat sanayisinde yaşanan düşüş ve ‘fabrika resesyonu’ ihtimali.

Veriler açıklanmadan önce yapılan bir Wall Street Journal anketi, endüstriyel üretimin Aralık 2022’de 0,1 küçülmesini bekliyordu. Açıklanan rakamlar, tüm beklentileri boşa çıkararak, yüzde 0,7’lik bir küçülme olduğunu gösterdi.

Kapasite kullanımında da beklentiler yüzde 79,6 idi. Açıklanan istatistikler Kasım ayına oranla bir düşüş olduğunu gösterdi: yüzde 78,8.

İmalat sektöründeki düşüş eğilimi ise sürdü. Kasım ayında yüzde 1,1 küçülen imalat sanayisi, Aralık ayında da yüzde 1,3 daraldı.

İmalat sanayisindeki yeni siparişler de Kasım ayında yüzde 1,8 azalmıştı.

Sermaye harcamaları (ekipman, bina, entelektüel mülkiyet) ise yalnızca yüzde 0,7 arttı. Üçüncü çeyrekte bu oran yüzde 6,3’tü. Dolayısıyla, yatırımlarda da yavaşlama olduğu anlaşılıyor.

Amerikan ekonomisinin bazı bölmelerinin resesyona doğru koşar adım gittiği, bunların başında da imalat sanayisinin geldiği kabul ediliyor. İkinci çeyreğe girdiğimizde teknik resesyonun gerçekleşmesi muhtemel; ama iktisatçılar nedense resesyonun ‘hafif’ geçmesini bekliyorlar.

Mini mini resesyonlar

Son zamanlarda Amerikan ekonomisi hakkında yapılan tahminlerin genel eğilimi, hafif seyredecek bir resesyon beklentisi.

Amerikan Merkez Bankasının (Fed) faiz artırımına, artık daha az ivmeyle de olsa devam edecek olması, yükselen borçlanma maliyetleri ve düşen tüketici talebi Amerikan ekonomisini soğutacak.

Ama ‘karamsar’ Fed’de bile tünelin sonundaki ışığın görüldüğüne dair bir beklenti oluştu. Bu hafta yapılacak toplantıda 0,25 puanlık bir faiz artışı beklentisi hakim. Fed Guvernörü Christopher Waller’ın ‘İhtiyatlı İyimserlik’ başlıklı konuşması da Amerikan ekonomisinde bir ‘yumuşak iniş’in hâlâ mümkün olduğuna işaret ediyor.

Bloomberg anketine katılan iktisatçılar da GSYİH’deki daralmanın ikinci çeyrekten itibaren başlayacağını düşünüyor ama zararın daha hafif olacağı konusunda hemfikir.

Öte yandan, resesyon, teknik tanımı itibariyle, birçok ülkede iki çeyrek üst üste ekonomik faaliyette görülen küçülme demek. Ama Bloomberg, ABD’de işlerin böyle olmadığını hatırlatıyor: Bu ülkede resesyonun ‘resmi’ ilanı, ‘kâr amacı’ gütmeyen bir kuruluş olan Ulusal Ekonomik Araştırma Bürosunun (NBER) ‘elit’ akademisyenlerinin gizli toplantılarından çıkıyor ve bu tanımın yapılması genellikle 1 yılı alıyor. Genel resesyon kabulü ise, Wall Street’in geniş ölçüde ortada bir resesyon olduğu konsensüsü ile hareket etmesi.

Emek piyasası ‘sıkı’ mı?

Emek piyasasının ‘sıkı’ durduğu tüm ABD’li yetkililerin ve şirket iktisatçılarının üzerinde hemfikir olduğu bir konu.

İşsizlik oranları tarihsel diplerde gezerken, şirketlerin işe alımları, teknoloji devlerindeki tüm işten çıkarmalara rağmen devam ediyor.

Fakat büyük şirketlerin işten çıkarmalara başlaması, ekonominin şu anda resesyonda olduğunu göstermeyebilir. Şirketler, 2023 içerisinde bir resesyon bekledikleri için önden emek maliyetini kısmak için harekete geçiyor olabilir.

Nitekim, ‘sıkı’ sayılan emek piyasasında gevşeme emareleri Aralık ayında ortaya çıkmaya başladı. Pandemi çıkışında sürekli artan yeni istihdam, şimdi soğumaya başladı. Aralık ayında patronlar 230 bin yeni istihdam eklediler. Ama bu, son iki yıldaki en düşük ilave.

2022 yılı boyunca toplam 4,5 milyon yeni istihdam görülürken, bu sayı 6,7 milyonluk 2021’e göre bariz bir azalma olduğuna işaret ediyor.

Ama pembe tablo çizen bu rakamların arkasında başka veriler gizli. Örneğin, çalışan ya da iş arayan yetişkin ABD’lilerin oranı, yani işgücüne katılım oranı, Aralık ayında yüzde 62,3’e yükselse de bu oran hâlâ pandemi öncesinin altında.

Son iki yılda ortalama çalışma haftası saatleri de azalıyor ve bu ortalama Aralık ayında 34,3 saat olarak tespit edildi.

Geçici yardım hizmetlerinden işe alınanların sayısı da son 5 ayda 110 bin azaldı. Yukarıdaki istatistikle birlikte okunduğunda, demek oluyor ki, işverenler azalan tüketici talebi karşısında kendi personelinin çalışma saatlerini azaltırken geçici yardım hizmetlerinden çıkıyor.

Ücretlerdeki artışın hızı azalıyor

Amerikan Merkez Başkanı Yardımcısı Lael Brainard da düşük ücretlilere yapılan ücret zamlarının yüksek ücretlilere yapılanlardan az olduğuna dikkat çekenlerden. Gerçekten de idari işlerden çalışmayan işlerde çalışan işçilerin ücretlerindeki artışın daha fazla olduğu görülüyor.

Bununla birlikte yukarıda, düşük ücretlilerin temel harcamalarında hangi kalemlerin daha fazla tuttuğunu ve bu temel harcamalardaki enflasyonun diğerlerinden daha yüksek olduğunu söylemiştik. Tüm bunlara şu bilgi de eklenmeli: 2021’in başından 2022’nin sonunda kadar, düşük ücretli işçilerin ücretlerinde ortalama yüzde 11,5 bir artış olsa da fiyatlar yüzde 14 yükseldi.

Ortalama ücretlerdeki artış hızının da yavaşladığı görülüyor. Aralık’ta ortalama saatlik ücret bir önceki yılın aynı döneminde göre yüzde 4,6 arttı. Aynı dönemde enflasyonun yüzde 7,1 olduğunu hatırlatmak gerekiyor.

Bütün bunlara rağmen, OECD ülkelerindeki tüketici beklentilerinin iyimserleştiğini de hatırlatmak gerekiyor. Özellikle Avrupa’da sıcak geçen kış, enerji fiyatlarındaki enflasyon nedeniyle sert bir darbe yemesi beklenen imalat sanayisindeki daralmayı kontrol altında tuttu. Bir sonraki yazıda, Avrupa’ya bakacağız.

Amerika

Trump, Rusya’ya karşı Graham’ın yaptırım tasarısını destekleyebilir

Yayınlanma

Bloomberg’in haberine göre, ABD Başkan Trump, Rusya’nın Ukrayna konusunda taviz vermemesi durumunda Senatör Graham’ın sert yaptırımlar içeren yasa tasarısını destekleyebilir. Trump’ın bu konuyu bugün Putin ile yapacağı görüşmede dile getirmesi ve tasarının yüzde 500’lük gümrük vergilerini içermesi bekleniyor.

Bloomberg‘in “duruma aşina” Avrupalı yetkililere dayandırdığı haberine göre, Amerikalı yetkililer, AB’deki mevkidaşlarını, ABD Başkanı Donald Trump’ın, “Rusya’nın taviz vermemesi” hâlinde Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham tarafından hazırlanan yaptırım yasa tasarısını desteklemeyi düşündüğü konusunda özel olarak uyardı.

Yetkililere göre Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapacağı telefon görüşmesinde bu girişimin onaylanmasını engelleyemeyeceğini söyleyebilir.

Graham, Trump’ın kilit müttefiklerinden biri olarak biliniyor. Senatör, Rusya’nın Ukrayna ile barış görüşmelerini reddetmesi durumuna karşı nisanda Rusya ekonomisi için “yıkıcı” olarak nitelendirdiği bir önlem paketi hazırlamıştı.

Tasarı özellikle, Moskova’dan petrol, petrol ürünleri, doğalgaz, uranyum ve diğer malları satın alan ülkelere yüzde 500’lük gümrük vergisi uygulanmasını içeriyor.

Cumhuriyetçi senatör, senatörlerin çoğunluğunun desteğini aldığını ve yakın zamanda barış anlaşmasına varılamaması hâlinde “kararlı adımlar atacağını” iddia etmişti.

Dün Dışişleri Bakanı Marco Rubio, CBS‘e verdiği mülakatta, ABD’nin yaklaşık iki aydır Ukrayna’daki çatışmanın çözümünde ilerleme kaydedilmemesi durumunda Rusya’yı yaptırımların sıkılaştırılacağı konusunda defalarca uyardığını vurguladı.

Rubio’nun belirttiğine göre Beyaz Saray, Kongre’den müzakere sürecinin gidişatını görmek için “biraz zaman istedi”.

Dışişleri Bakanı, Kongre üyelerinin yaptırımları sıkılaştırmak için çaba gösterdiğini ve yönetimin onları “durduramayacağını ve kontrol edemeyeceğini” de sözlerine ekledi.

Trump, Putin ile 19 Mayıs Türkiye saatiyle 17.00’de bir telefon görüşmesi yapacağını ve bu görüşmede ateşkes ile ticareti ele almayı planladığını duyurmuştu.

ABD Başkanı, görüşmenin ardından Ukrayna’da ateşkes sağlanmasını umduğunu ifade etti. Trump bugün ayrıca Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ve “çeşitli NATO üyeleriyle” de görüşmeler yapacak.

Bu gelişmeler, Moskova ile Kiev arasında 2022’den bu yana İstanbul’da yapılan ilk doğrudan görüşmelerin ardından geldi.

Görüşmelerin yeniden başlatılması girişimini Putin yapmıştı. Zelenskiy, Putin’i “şahsen” bekleyeceğini vadetmiş ancak Kremlin, Putin’in toplantıya katılmayacağını açıklamış ve Zelenskiy de katılımını iptal etmişti.

15 Mayıs’ta Ukrayna Devlet Başkanı ve Ukrayna heyeti üyeleri Ankara’ya uçmuş, Zelenskiy Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmüştü.

Aynı günün erken saatlerinde Rus heyeti İstanbul’a varmıştı. Ukrayna heyeti ise öğleden sonra görüşme yerine gelmiş ve toplantı 16 Mayıs’a ertelenmişti.

Görüşmelerin sonucunda taraflar, ateşkes konusundaki görüşlerini paylaşma ve “1000’e 1000” esir takası yapma konusunda anlaşmıştı.

Reuters‘ın aktardığına göre, İstanbul’daki görüşmelerde ilerleme kaydedilememesi nedeniyle ABD’de Graham’ın yasa tasarısına destek artıyor.

Politico ise kaynaklara dayandırdığı haberinde, AB’de Rusya’ya karşı “cezalandırıcı gümrük vergilerinin” tartışıldığını yazdı.

Moskova, Batı’nın her türlü kısıtlamasını yasa dışı olarak değerlendiriyor ve kaldırılmasında ısrar ediyor. Kremlin, Rusya ile “ültimatom diliyle” konuşulamayacağını vurgulamıştı.

Okumaya Devam Et

Amerika

Trump yönetiminden karışık tarife sinyalleri

Yayınlanma

ABD’de Trump yönetimi tarifeler nedeniyle tetiklenen enflasyon korkularını kısmen kabul etmek zorunda kaldı.

Bir zamanlar tarife kaynaklı maliyet artışlarını görmezden gelerek fiyatları sabit tutacağına söz veren Walmart gibi şirketler bile artık bu maliyetleri müşterilere yansıtmaktan başka çareleri olmadığını söylüyor.

Yale Bütçe Laboratuvarı’na göre, Trump’ın neredeyse bir asırdır en yüksek seviyeye ulaşan küresel gümrük vergileri, ortalama bir hane halkının yıllık 2.300 doların üzerinde bir maliyete katlanmasına neden olacak.

Araştırmaya göre, 2025 tarifeleri giyim ve tekstil sektörlerini orantısız bir şekilde etkileyecek ve tüketiciler kısa vadede ayakkabı fiyatlarında %15, giyim fiyatlarında ise %14 artışla karşı karşıya kalacak. Ayakkabı ve giyim fiyatları uzun vadede sırasıyla %19 ve %16 daha yüksek kalacak.

Yine Yale’e göre ABD reel GSYİH büyümesi, 2025 yılına kadar uygulanacak tüm gümrük vergileriyle -0,7 puan düşecek. Uzun vadede, ABD ekonomisi sürekli olarak %0,4 küçülerek, 2024 yılında yıllık 110 milyar dolarlık bir kayıp yaşayacak.

Enflasyon şimdilik ılımlı seyredebilir, fakat uzmanlar fiyatların yükselmesinin sadece an meselesi olduğuna dair giderek daha fazla ikna oluyorlar.

Walmart bu hafta fiyatları artıracağını açıkladıktan sonra, Başkan Trump, Truth Social’da şirketin “gümrük vergilerini üstlenmesini” istedi ve bu açıklama bir nevi “taviz” olarak görüldü.

Hazine Bakanı Scott Bessent daha sonra pazar günü televizyon programlarına çıkarak Walmart’ın bazı vergileri üstleneceğini, fakat tüketicilerin de bedelini ödemesi gerektiğini söyledi.

Oysa Ticaret Bakanı Howard Lutnick, 11 Mayıs günü yaptığı açıklamada, tüketicilerin ticaret vergilerinin maliyetini ödemesi gerektiği yönündeki “aptalca argümanları” bırakmak gerektiğini ısrarla söylemişti.

Beyaz Saray sözcüsü Kush Desai yaptığı açıklamada, “Yönetim, dünyanın en iyi ve en büyük piyasa ekonomisi olan Amerika Birleşik Devletleri’nin, ticaret ortaklarına nihai olarak gümrük vergilerinin maliyetini yükleme gücüne sahip olduğunu ısrarla savunmuştur,” dedi.

Verilerin kendilerini haklı çıkardığını ileri süren Deai, özellikle Çin’e uygulanan gümrük vergilerinin yürürlüğe girmesinden bu yana, üç aydır enflasyon rakamlarının “beklentilerin altında seyrettiğini” söyledi.

Sözcü, “Düşük enflasyon, güçlü istihdam raporları ve trilyonlarca dolarlık tarihi yatırım taahhütleri, Başkan Trump’ın gümrük vergileri, hızlı deregülasyon, vergi indirimleri ve yerli enerji üretimi gündeminin Amerika’nın büyüklüğünü geri kazanmak için zemin hazırladığını kanıtlıyor,” diye konuştu.

Bessent pazar günü, gümrük vergileri nedeniyle tüketici fiyatlarının artabileceğini fakat insanlar benzin fiyatlarındaki düşüşten daha büyük faydalar göreceklerini ileri sürdü.

Bakan, bunun tüketiciler için fiilen bir vergi indirimi olduğunu ve enflasyonu kontrol altında tutmaya yardımcı olacağını savundu.

Ortalama bir Amerikan aracının yılda 500 galondan biraz daha az benzin kullandığı ve galon başına benzin fiyatının bir yıl öncesine göre bugün 40 sentten biraz daha ucuz olduğu düşünülürse, ortalama bir sürücü yıllık olarak araç başına yaklaşık 200 dolar tasarruf edecek.

Fakat bu, Yale ve diğer bütçe uzmanlarının gümrük vergilerinin hane halkına mal olacağı tahmininin çok küçük bir kısmı.

Okumaya Devam Et

Amerika

Nvidia CEO’su Tayvan’da büyük çip yatırımları yapacağını duyurdu

Yayınlanma

Nvidia CEO’su Jensen Huang, pazartesi günü Tayvan’ın küresel teknoloji merkezi olarak konumuna olan bağlılığını yeniden teyit ederek, Taipei’de yeni bir yerel genel merkez ve şirketin binlerce çipini kullanacak bir yapay zeka süper bilgisayarı inşa edileceğini duyurdu.

Bu hamle, Başkan Donald Trump yönetiminin teknoloji şirketlerine ABD topraklarında üretimi artırmaları için baskı uyguladığı ve Huang’ın, Tayvan’ın tedarik zincirine büyük ölçüde bağımlı olan Nvidia’nın yapay zeka çiplerinin muazzam satışlarını tehdit eden yeni gümrük vergileri ve ihracat kontrollerini aşmaya çalıştığı bir dönemde geldi.

Taipei’deki Computex teknoloji fuarında konuşan Huang, şirketin teknolojisini, önümüzdeki yıllarda trilyonlarca dolar değerinde olacağını öngördüğü yapay zeka altyapı endüstrisinin merkezine yerleştirmeyi amaçlayan bir dizi yeni ürün de duyurdu.

Huang, “dünyanın en büyük elektronik üretim bölgesi” olan Tayvan’a övgüde bulunarak, bu ülkenin “bilgisayar ekosisteminin merkezi” olduğunu söyledi.

Foxconn’un iştiraki Big Innovation Company, Nvidia ve Tayvan hükümeti ile işbirliği yaparak, Tayvan’ın teknoloji ekosisteminde kullanılacak 10.000 adet Nvidia’nın en yeni Blackwell çipini kullanan bir yapay zeka süper bilgisayarı inşa edecek. Tek bir çipin maliyetine ilişkin tahminlere göre, yatırımın tutarı yüz milyonlarca dolara ulaşabilir.

Müşterileri arasında, yeni çip üretim süreçlerini araştırmak ve geliştirmek için bu süper bilgisayarı kullanacak olan Nvidia’nın önemli üretim ortağı Taiwan Semiconductor Manufacturing Company (TSMC) de yer alacak.

Huang, “Tayvan’daki mevcut ofisimizin sınırlarını aşarak büyüyoruz” diyerek, yakında başkentin Beitou semtinde inşaatına başlanacak olan yeni “Constellation” genel merkezinin tasarımına dönüşen futuristik bir uzay aracının inişini gösteren bir video yayınladı.

Bu plan, sadece birkaç yıl içinde 3 trilyon dolarlık bir şirket haline gelen Nvidia’nın daha geniş bir harcama eğilimini yansıtıyor. Örneğin Huang, Tayvan’daki TSMC ve Foxconn gibi şirketlerle ortaklıklar kurarak ABD’de daha fazla yüksek kaliteli üretim yapılmasını teşvik etmek için önümüzdeki dört yıl içinde 500 milyar dolara kadar harcama yapma sözü verdi.

Ancak yüksek teknolojili üretimin ABD’ye taşınması yıllar alacak ve kısa bir tanıtım videosunda Huang, Tayvan merkezli birçok yüksek teknoloji şirketinin Nvidia’nın en yeni çiplerini nasıl ürettiğini anlattı.

Nvidia CEO’su ayrıca, şirketin teknolojisini rakiplerinin özel olarak tasarlanmış ürünleriyle birleştirmeyi amaçlayan “NVLink Fusion” girişimini de açıkladı.

Bu hamle, Nvidia’nın ekosistemini yeni çip üreticilerine açarken, teknolojisini bu çiplerin çalıştığı altyapı için vazgeçilmez bir çözüm olarak konumlandıracak. Google ve Amazon gibi büyük teknoloji şirketleri, pazar liderine olan bağımlılıklarını azaltmak için kendi AI çip teknolojilerini geliştirmeye çalışıyor.

Huang, yeni özelliğin rakip çiplerin Nvidia’nın grafik işlem birimlerine ve çipleri sunucular arasında birbirine bağlayan NVLink ağ teknolojisine bağlanmasına olanak tanıyacağını söyledi.

“Nvidia’dan her şeyi satın almanızdan daha fazla mutluluk verici bir şey yok… ama Nvidia’dan herhangi bir şey satın almanız bile bana büyük mutluluk veriyor” diye espri yaptı.

Huang, geçen hafta Başkan Trump ile birlikte Körfez’de yaptığı hızlı turun ardından Tayvan’da bulunuyor. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, milyarlarca dolarlık yapay zeka altyapı projelerine yatırım yapma taahhüdünde bulundu.

Trump, aynı zamanda Nvidia’nın Çin’e özel yapay zeka çipi H20’nin ihracatına kısıtlama getirdi.

Cuma günü Tayvan’a varan ve hayranları tarafından şapka ve beyzbol toplarına imza atması için çevrilen Huang, gazetecilere yaptığı açıklamada, Trump’ın Körfez anlaşmalarına dahil olmasının, “dünyanın AI altyapısı kurmak için Nvidia teknolojisine erişmesini” desteklediğini gösterdiğini söyledi.

Nvidia’nın en son ihracat kontrollerine uygun yeni bir çipi Çin için üretme olasılığı sorulan Huang, şirketin “Çin pazarına en iyi şekilde nasıl hitap edebileceğini değerlendirdiğini” ancak H20’de başka değişikliklerin mümkün olmadığını söyledi.

Şirket, ABD’nin kontrollerine uyarak Çin’de satışlarına devam etmek için çiplerini nasıl yeniden tasarlayabileceğini değerlendiriyor. Financial Times geçen hafta, Nvidia’nın Çin’e olan bağlılığının bir göstergesi olarak Şanghay’da yeni bir araştırma tesisi kurmayı planladığını bildirdi.

Huang, ABD’li milletvekillerinin geçen ay şirkete mektup yazmasına neden olan endişeye ilişkin olarak, Çin’e “herhangi bir yapay zeka çipi sızdırıldığına dair kanıt bulunmadığını” ekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English