Avrupa
Avrupalılar Esad’ın düşüşünden memnun

Avrupalı yetkililer, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın iktidardan devrilişini memnuniyetle karşılayarak devrik liderin uluslararası destekçileri Rusya ve İran’ın zayıflığına işaret ettiler.
Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) liderliğindeki silahlı gruplar 8 Aralık Pazar günü Şam’ın kontrolünü ele geçirdikten sonra Esad’ı devirdiklerini ilan ettiler.
AB’nin yeni diplomasi şefi Kaja Kallas’a göre “Esad’ın diktatörlüğünün sona ermesi olumlu ve uzun zamandır beklenen bir gelişme” idi.
Bu durumun aynı zamanda Esad’ın destekçileri Rusya ve İran’ın zayıflığını da gösterdiğini öne süren Kallas, “Önceliğimiz bölgede güvenliği sağlamaktır,” dedi, bölgedeki bakanlarla ‘yakın temas’ halinde olduğunu da sözlerine ekledi.
AB yetkilisi, “Suriye’nin yeniden inşası süreci uzun ve karmaşık olacaktır ve tüm taraflar yapıcı bir şekilde angaje olmaya hazır olmalıdır,” diye ekledi.
Leyen: Suriye’nin yeniden inşasını destekeleyeceğiz
Avrupa Konseyi Başkanı António Costa da Esad yönetiminin sona ermesiyle birlikte “tüm Suriye halkı için özgürlük ve barış adına yeni bir fırsatın ortaya çıktığını” ve bunun “bölgenin daha geniş çaplı istikrarı için hayati önem taşıdığını” savundu.
Costa, “AB daha iyi bir gelecek için Suriye halkıyla birlikte çalışmaya hazırdır,” dedi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avrupa, ulusal birliğin korunmasını ve tüm azınlıkları koruyan bir Suriye devletinin yeniden inşasını desteklemeye hazırdır,” dedi.
Avrupalı ve bölgesel liderlerle temas halinde olduklarını ve gelişmeleri izlediklerini belirten Leyen, bölgedeki tarihi değişimin fırsatlar sunduğunu fakat “risklerin de bulunduğunu” söyledi.
Berlin ve Paris’tan “aşırıcılık” uyarısı
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise, “Barbar devlet yıkıldı. Nihayet. (…) Fransa Orta Doğu’daki herkesin güvenliğine bağlı kalacaktır,” ifadelerini kullandı.
Fransa Dışişleri Bakanlığı da Suriyelilere “aşırıcılığın her türlüsünü reddetmeleri” çağrısında bulundu.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock Esad’ın düşmesini milyonlarca Suriyeli için “büyük bir rahatlama” olarak nitelendirdi ama ülkenin artık “diğer radikallerin” eline geçmemesi gerektiği uyarısında bulundu.
İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares RTVE’ye yaptığı açıklamada Suriye’nin “Balkanlaşmamasını” umduğunu, farklı bölgelerin farklı radikal gruplar tarafından yönetilebileceğini söyledi.
Albares, “Suriye halkının gelecekte nasıl ve kim tarafından yönetileceklerine karar verebilmelerini sağlamalıyız ve tabii ki Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasını da sağlamalıyız,” dedi.
İrlanda Başbakanı Simon Harris, Suriye’de sivillerin korunmasının “her şeyden önemli” olduğunu söyledi ve “barışçıl bir geçişin yanı sıra özgür ve adil seçimler” çağrısında bulundu.
İsveç Dışişleri Bakanı Maria Stenergard, “Bunun uzun vadede hem Suriye hem de bölge için ne anlama geleceği konusunda kesin sonuçlara varmak için henüz çok erken,” uyarısında bulundu.
“Suriye’de iktidarın düzenli bir şekilde el değiştirmesi artık önem kazanıyor,” diyen Stenergard, sivil nüfusun, sivil altyapının korunması ve uluslararası insancıl hukuk uyarınca engelsiz insani erişimin sağlanması gerektiğini sözlerine ekledi.
“Rusya ve İran’a yaslanan kaybediyor” mesajı
Litvanya Dışişleri Bakanı Gabrielius Landsbergis ise Suriye örneğinin Rusya’nın “kovulabileceğini ve evine döneceğini” göstereceğini söyledi.
Litvanyalı, “Baltıklar haklıydı: Batı kazanacak kadar güçlü. Ukrayna’da ya da kaosa neden olduğu başka bir yerde ‘Ayı’dan korkmamıza gerek yok,” diye ekledi.
Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Fiala da benzer bir açıklama yaparak, Beşar Esad’ın Rusya’ya olan güveninin “nihayetinde başarısız olduğunu” söyledi ve Suriye’de istikrar çağrısında bulundu.
Çek Dışişleri Bakanı Jan Lipavský de pazar günü yaptığı basın açıklamasında, “Esad rejimi uzun süredir Rusya ve İran’ın desteğine güveniyordu, fakat bunun bir çıkmaz sokak olduğu kanıtlandı. Geçici yönetim organının yapısı Suriye’deki yeni gelişmeleri gösterecektir,” dedi.
Avrupa
Macaristan’dan Rus petrolüne Odessa alternatifi geldi

Macaristan’ın en büyük petrol şirketi Mol, Rus petrolüne alternatif olarak Ukrayna’daki Odessa-Brodi boru hattının yeniden canlandırılmasını önerdi. Şirket, bu projenin hayata geçirilmesi için Avrupa Birliği’nin ve diğer ilgili ülkelerin yatırım yapması gerektiğini belirtti.
Macaristan’ın en büyük petrol şirketi Mol, Rus petrolüne bağımlılıktan kurtulmak için etkili bir alternatif planı sundu.
Şirket, tankerlerle Ukrayna’nın Odessa limanına getirilecek ham petrolü ülkeye taşıyacak olan Odessa-Brodi boru hattının yeniden canlandırılmasını öneriyor.
Mol, Odessa limanı ve Karadeniz’in önemli bir bölümünün mayınlı olmasından endişe duymuyor. Şirkete göre Ukrayna’nın, Rusya Karadeniz Filosu’nu püskürtmesi ve Batılı sigorta şirketleriyle anlaşarak bir deniz ticaret rotası oluşturması, bu planı uygulanabilir kılıyor.
Bloomberg‘in haberine göre Mol, Odessa’dan Lviv Oblastı’ndaki Brodi şehrine uzanan boru hattını, tedarik çeşitlendirmesi için en iyi seçenek olarak görüyor.
‘Tedarik güvenliği için en iyi seçenek’
Mol’ün tedarik zinciri yönetiminden sorumlu kıdemli başkan yardımcısı Szabolcs Pál Szabó, “Odessa boru hattı, deniz bağlantısı sayesinde her türlü alternatif petrole erişim sağlayacak. Bu hat, bölgenin, AB’nin ve Ukrayna’nın tedarik güvenliğine hizmet edecektir,” açıklamasında bulundu.
Szabó, şirketin küresel üreticilerden deniz yoluyla gelecek kargoları alabilmek için bu boru hattına erişim sağlamak istediğini belirtti.
Petrol, Ukrayna-Polonya sınırı yakınlarındaki Brodi’ye pompalanacak ve burada Macaristan’ın hâlen Rus petrolü aldığı Drujba boru hattının güney koluyla birleşecek.
Avrupa Birliği, Rus petrolüne ambargo uygularken Macaristan ve Slovakya’yı alternatif tedarik imkânları olmadığı için muaf tutmuştu.
Fakat AB, 2027 yılı sonuna kadar Rus enerji kaynaklarından tamamen vazgeçmeyi hedefliyor.
Slovakya, yeni Rusya yaptırımlarına katılmak için 20 milyar avro istedi
Yıllardır atıl bekleyen proje
Ukrayna, Odessa-Brodi boru hattını 1996-2002 yılları arasında Hazar ve Kazak petrolünü Doğu ve Orta Avrupa’daki rafinerilere ve Polonya’nın Gdansk limanı üzerinden Kuzey Avrupa’ya ulaştırmak amacıyla inşa etmişti.
Ancak Azerbaycan’ın petrolünü Bakü-Ceyhan boru hattıyla pompalamaya başlaması gibi nedenlerle Hazar’dan beklenen hacimde petrol alınamadı.
2000’lerin ortalarında ise hat, ters yönde çalıştırılarak Drujba’dan gelen Rus petrolünü Odessa’ya taşıyıp deniz yoluyla ihraç etmek için kullanıldı.
AB’ye yatırım çağrısı
Şu anda atıl durumda olan boru hattının yeniden faaliyete geçmesi önemli bir yatırım gerektiriyor. Mol, bu sürece AB’nin ve Sırbistan gibi diğer ilgili ülkelerin de katılmasını istiyor.
Şirkete göre bu rota, Sırbistan için de Rus petrolüne bir alternatif oluşturacak. Macaristan ve Sırbistan hâlihazırda bir bağlantı boru hattı inşa ediyor.
Szabó, “Eğer AB, güvenilir bir tedarik rotasından (Rusya’dan gelen) vazgeçmek istiyorsa, gerçek bir alternatifin yaratılmasında rol oynamalıdır,” diyerek AB’ye sorumluluk yükledi.
Mol, Rus menşeli olmayan petrolü işleyebilmek için tesislerini modernize ediyor ve bu sürecin yaklaşık 500 milyon dolara mal olacağını tahmin ediyor.
Orbán için “siyasi akrobasi”
Bloomberg‘e göre böyle bir planın hayata geçirilmesi, Macaristan Başbakanı Viktor Orbán için “siyasi akrobasi” gerektirecek.
Orbán, daha önce AB’ye Ukrayna’ya desteği azaltma çağrısı yapmış, ülkenin birliğe üyeliğini engelleme sözü vermiş ve çeşitli enerji anlaşmaları imzaladığı Rusya’ya yönelik yaptırımların kaldırılmasını önermişti.
Avrupa
AB’den Ukrayna’ya 100 milyar avroluk yeni destek paketi masada

Avrupa Birliği, Ukrayna’ya destek olmak amacıyla 100 milyar avroluk özel bir fon oluşturmayı değerlendiriyor. Bloomberg’in haberine göre, fonun AB’nin bir sonraki yedi yıllık bütçesine dahil edilmesi ve ödemelerin 2028’de başlaması planlanıyor.
Avrupa Birliği’nin (AB), Ukrayna’da devam eden ve “hiçbir bitiş belirtisi göstermeyen” savaş nedeniyle 100 milyar avroluk (117 milyar dolar) özel bir destek fonu oluşturmayı değerlendirdiği bildirildi.
Bloomberg‘in konuya aşina kaynaklara dayandırdığı haberine göre, fonun AB’nin bir sonraki yedi yıllık bütçesinin bir parçası olması hedefleniyor.
Üye ülkelerin onaylaması hâlinde ödemeler 2028’de başlayacak ve 2034’e kadar devam edecek. Bütçe ve ilgili tekliflerin görüşülmesinin temmuz sonunda yapılması, yedi yıllık mali plan taslağının ise 16 Temmuz’da açıklanması bekleniyor.
Mevcut yardımlar 160 milyar avroyu buldu
AB, savaşın başlangıcından bu yana Ukrayna’ya yaklaşık 160 milyar avro (187 milyar dolar) yardım sağladı.
Bu meblağ, Kiev’e 2027’ye kadar hibe ve kredi sağlayan 50 milyar avroluk bir fonu da içeriyor.
AB ülkeleri bu yıl içinde Ukrayna’ya 23 milyar avro tutarında askeri yardım taahhüdünde bulunurken, Rusya’nın dondurulan varlıkları ile güvence altına alınan 30 milyar avroluk kredi de tahsis etti.
Ukrayna’nın bütçe açığı endişesi
Financial Times (FT) gazetesinin verilerine göre AB, Ukrayna’nın 2026’da 8 milyar ila 19 milyar dolar arasında olması beklenen bütçe açığını kapatmanın yollarını arıyor.
AB Ekonomi Komiseri Valdis Dombrovskis, birliğin “gerektiği sürece Ukrayna’ya tüm gerekli desteği sağlamaya hazır olduğunu” belirtti.
Dombrovskis, Avrupa Komisyonu’nun “AB bütçesinden ve Rusya’nın egemen varlıklarından elde edilen gelirleri kullanarak” yardımı artırma olanaklarını araştıracağını, ancak öncesinde Uluslararası Para Fonu’nun potansiyel açığı değerlendirmesi gerektiğini ifade etti.
Yük Avrupa’ya kayıyor
Bloomberg, AB’nin kendi askeri ve mali desteğini artırmasını, Donald Trump’ın başkanlık görevine gelmesi sonrası ABD’nin değişen tutumuna bir tepki olarak yorumluyor.
Ajans, 100 milyar avroluk fonun kurulmasının “Ukrayna’ya desteğin yükünü daha da fazla Avrupa’ya kaydıracağını” vurguluyor.
FT‘ye konuşan Avrupalı yetkililer ise Brüksel’deki pek çok kişinin bu yıl Rusya ile Ukrayna arasında Kiev’in bütçe sorunlarını hafifletebilecek bir ateşkes anlaşması imzalanmasını beklediğini aktardı.
Ancak barış görüşmelerinde ilerleme kaydedilememesi, Avrupa Komisyonu’nu mevcut yıl için Ukrayna finansman planları çerçevesindeki harcamaları yeniden düzenlemeye zorladı.
Avrupa
Avrupa’nın en büyük limanı Rusya ile savaşa hazırlanıyor

Avrupa’nın en büyük limanı olan Hollanda’daki Rotterdam Limanı, Rusya ile olası bir savaşa hazırlanıyor. Bu kapsamda NATO’nun askeri sevkiyatları için özel alanlar ayıran ve silah transferi için rotalar planlayan liman, Belçika’daki Antwerp Limanı ile de lojistik işbirliği yapacak.
Financial Times‘ın haberine göre, Avrupa’nın en büyük limanı olan Hollanda’daki Rotterdam Limanı, Rusya ile olası bir savaşa hazırlık kapsamında NATO gemilerinin askeri kargoları için yer ayırmaya ve silah sevkiyatı için rotalar planlamaya başladı.
Limanda ayrıca çıkarma tatbikatları da yapılacak. Daha önce de silah sevkiyatlarına ev sahipliği yapan limanda, Soğuk Savaş’ın en yoğun döneminde bile bu amaç için özel bir rıhtım bulunmuyordu.
Yeni plan çerçevesinde, mühimmatın bir gemiden diğerine güvenli bir şekilde aktarılabilmesi için konteyner terminalinin bir bölümü yeniden donatılacak.
Lojistikte Antwerp ile işbirliği
Liman Direktörü Boudewijn Simons, askeri sevkiyat lojistiğinin komşu Belçika’daki Antwerp Limanı (AB’nin ikinci en büyüğü) ile koordine edileceğini belirtti.
Simons, bu işbirliğinin özellikle ABD, İngiltere ve Kanada’dan gelecek kargoların kabulünde önemli olacağını vurguladı.
“Birbirimizi giderek daha az rakip olarak görüyoruz. Elbette gerektiğinde rekabet ediyoruz ama yapabildiğimiz yerde birlikte çalışıyoruz,” diyen Simons, büyük hacimli silahların taşınması gerektiğinde Rotterdam’ın yükün bir kısmını üstlenmeleri için Antwerp’e veya diğer limanlara başvuracağını ve bunun tersinin de geçerli olacağını ifade etti.
NATO talebiyle harekete geçildi
Hollanda Savunma Bakanlığı, mayıs ayında yaptığı açıklamada, limanın NATO’nun talebi üzerine askeri sevkiyatlar için alan sağlayacağını doğrulamıştı.
Bu karar, Avrupa Birliği’nin yeniden silahlanma programı çerçevesinde alındı. Birlik, bu programla savunma alanında ABD’ye olan bağımlılığını azaltmayı hedefliyor.
Stratejik rezervler ve kritik ham maddeler
Rotterdam Limanı aynı zamanda stratejik petrol rezervlerinin depolandığı bir merkez olarak da kullanılıyor. Bu bağlamda Simons, Avrupa ülkelerine bakır, lityum ve grafit gibi diğer kritik kaynaklar konusunda da önlem almaları çağrısında bulundu.
AB’nin 8 Temmuz’da tıbbi malzemeler, kritik ham maddeler, enerji ekipmanları, gıda ve suyu kapsayacak bir “stok biriktirme stratejisi” sunması bekleniyor.
-
Ortadoğu1 hafta önce
Reuters: Suriye’de Şara’ya bağlı güçler 1.500 Alevi’yi katletti
-
Söyleşi2 hafta önce
İsrail-İran savaşını kim kazandı? E. Tuğamiral Alaettin Sevim Harici’ye anlattı
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran-İsrail savaşı ve Orta Asya
-
Avrupa2 hafta önce
Yeni MI6 şefinin dedesi, “Kasap” olarak bilinen Nazi casusu çıktı
-
Görüş1 hafta önce
Altı Gün Savaşı’ndan ‘On İki Gün Savaşı’na
-
Söyleşi2 hafta önce
E. Koramiral Kadir Sağdıç: ‘Hürmüz’ü kapatmak ABD-İsrail’e yarar’
-
Amerika2 hafta önce
Zohran Mamdani: Canavarın ininde bir ‘nepo bebek’
-
Dünya Basını2 hafta önce
Jerusalem Post: Rusya-Ukrayna savaşının gölgesinde Çin’in Orta Doğu stratejisi