Amerika
Trump’tan Panama’ya ilhak tehdidi

ABD’de başkan seçilen Donald Trump cumartesi günü yaptığı açıklamada Panama Kanalı’nın ABD donanma ve ticaret gemilerinden “fahiş fiyatlar ve geçiş ücretleri” talep ettiğini ileri sürdü ve ücretlerin düşürülmesini aksi takdirde Panama’nın kanalı ABD’ye iade etmesini talep etti.
Trump, Truth Social platformunda yaptığı paylaşımda, “Panama tarafından alınan ücretler, özellikle de ABD tarafından Panama’ya bahşedilen olağanüstü cömertlik göz önüne alındığında, gülünç. Ülkemizden yapılan bu tam ‘soygun’ derhal durdurulacaktır,” dedi.
ABD, her yıl geçiş yapan kargonun yaklaşık dörtte üçünden sorumlu olarak kanalın en büyük müşterisi konumunda. Fakat uzun süren kuraklık, kanalın Atlantik ve Pasifik okyanusları arasında gemi taşıma kabiliyetini sekteye uğrattı. Ulusal Ekonomi Konseyi Direktörü Lael Brainard geçen hafta yaptığı açıklamada, ortaya çıkan aksaklıkların enflasyonu artıran tedarik zinciri baskılarına katkıda bulunduğunu söyledi.
Kanal 1999’da Panama’ya devredilmişti
Panama Kanal İdaresi cuma günü yaptığı açıklamada kanalın 2024 mali yılında Panama hazinesine 2,47 milyar dolar katkı sağladığını ve bu rakamın üst üste ikinci yıllık düşüş olduğunu belirtti.
Olumlu mali sonuçlara rağmen, kuraklığın kanal operasyonları üzerindeki en belirgin etkilerinden biri, geçen yıl geçici olarak alınan su tasarrufu önlemleri nedeniyle 2024 yılında derin su geçişlerinin 2023’e göre %21’lik bir düşüşle 9.944’e gerilemesi oldu.
ABD, Orta Amerika kıstağından geçen 51 millik (82 kilometre) kanalı 1914’te tamamlamış, fakat eski Başkan Jimmy Carter’ın 1977’de imzaladığı ve Trump’ın “aptalca” olarak nitelendirdiği bir anlaşma uyarınca 1999’da Panama’ya devretmişti.
“Her yerde olduğu gibi Panama Kanalında da kazıklanıyoruz”
Trump kanalın “yanlış ellere geçme” tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu öne sürüyor ve idaresinin “Çin’e ait olmadığını” söylüyor. Çin kanalın ikinci en büyük müşterisi. Hong Kong merkezli Çinli bir şirket, kanalın her iki yanında bulunan beş limandan ikisini kontrol ediyor.
Trump, “Başkalarının yararı için değil, sadece bizimle ve Panama ile işbirliğinin bir göstergesi olarak verildi. Eğer bu cömert jestin hem ahlaki hem de hukuki ilkelerine uyulmazsa, Panama Kanalı’nın bize tam olarak ve sorgusuz sualsiz iade edilmesini talep edeceğiz. Panama Yetkililerine, lütfen bu doğrultuda yol gösterin!” dedi.
Daha sonra Phoenix’te düzenlenen muhafazakâr bir konferansta destekçilerine seslenen Trump, “Her yerde olduğu gibi Panama Kanalı’nda da kazıklanıyoruz. Panama tarafından talep edilen ücretler gülünç, son derece adaletsiz,” iddiasında bulundu.
Panama lideri Mulino’dan tepki: Egemenliğimiz pazarlık konusu değil
Panama Devlet Başkanı José Raúl Mulino ise Trump’a tepki gösterdi. Mulino pazar günü yaptığı açıklamada, “Kesin olarak ifade etmek isterim ki Panama Kanalı ve mücavir alanının her metrekaresi PANAMA’ya aittir ve öyle olmaya devam edecektir. Ülkemizin egemenliği ve bağımsızlığı pazarlık konusu yapılamaz,” dedi.
Mulino, kanalın ücretlerinin “bir heves uğruna” belirlenmediğini, piyasa koşulları ve uluslararası rekabetin yanı sıra işletme, bakım ve modernizasyon maliyetlerine göre belirlendiğini hatırlattı.
Başkan, ticaret yolunun Panama ekonomisine milyarlarca dolar kazandırdığını da sözlerine ekledi.
Panama Kanalı’nda ABD trafiği hakim. Panama Kanalı İdaresine göre kargonun neredeyse yüzde 75’i ABD’ye geliyor ya da ABD’den gidiyor. Atlantik ve Pasifik okyanuslarını birbirine bağlayan su yolu, gemilerin Güney Amerika çevresindeki uzun bir yolculuktan kaçınmasını sağlıyor.
Her yıl yaklaşık 270 milyar dolarlık küresel kargo kanaldan geçiyor, fakat idare, kuraklığın su yolunu kullanabilecek gemi sayısını azaltmasının ardından bazı nakliyecileri rotaya geri dönmeye ikna etmekte zorlanıyor.
Peru’nun Çin tarafından inşa edilen mega limanı bölgesel ticareti dönüştürmeye hazırlanıyor
Kanal geçiş ücreti 1 milyon dolara kadar çıkabiliyor
Panama Kanalından geçişlerde gemilerden alınan ücretler, tonaja ve doluluğa göre değişiyor.
Örneğin “Panamax”ta 2.500 TEU kapasiteli hücresel tipteki konteyner gemilerinin boşu 172 bin dolar, dolusu 247 bin dolar geçiş ücreti öderken, “Neopanamax” sınıfındaki 12.000 TEU kapasiteli Neopanamax 3’lerin boşu 622 bin dolar, dolusu ise 1 milyon 42 bin dolar ücret ödeyebiliyor.
2024 mali yılı itibariyle ton başına birim maliyeti 11,79 Panama balboası (11,79 dolar) civarında. Panama Kanalı İdaresinin 2025 mali yılı tahminlerine göre, ton başına birim maliyetinin 10,63’e inmesi bekleniyor.
Trump’ın Çin endişesi
Panama 2017 yılında Tayvan ile diplomatik bağlarını koparmış ve Çin ile ilişki kurmuştu.
Çin’in altyapı ve ticaret bölgelerine yaptığı yatırımlar Pekin’i Panama’nın önemli bir iktisadi ortağı haline getirdi. Hong-Kong merkezli bir şirket kanalın iki ucundaki limanları işletiyor.
Panama ve Çin arasında bir ticaret anlaşması için müzakereler 2018 yılında başlamıştı fakat daha sonra durdu.
Bununla birlikte Panama Ticaret ve Sanayi Bakanı Julio Moltó kısa süre önce yaptığı açıklamada görüşmelerin 2025 yılında yeniden başlayabileceğini söyledi.
Mulino, “Kanalda ne Çin’in, ne Avrupa Topluluğunun, ne ABD’nin ne de başka bir gücün doğrudan ya da dolaylı hiçbir kontrolü yok,” diyerek Trump’ın Çin iddialarını yalanladı.
Öte yandan Mulino seçim kampanyasında ABD ile ilişkilere vurgu yaparak göç konusunda işbirliği önermiş ve Panama ile Kolombiya arasında yer alan ve rekor sayıda göçmenin ABD’ye giderken geçtiği Darién Koridorunu “kapatma” sözü vermişti.
Amerika
Amerikan borsaları uçuşa geçti

Amerikan borsaları, son 3 aydaki kayıplarını büyük oranda telafi ederek büyük bir ralliye başladı.
S&P 500 dün yeni bir rekorun kıyısına gelerek, Donald Trump’ın nisan ayında açıkladığı “Kurtuluş Günü” gümrük vergilerinin ardından yaşanan trilyonlarca dolarlık çöküşten muazzam bir geri dönüş yaptı.
ABD’nin ekonomi politikası ve jeopolitik durumuyla ilgili belirsizliğin devam etmesine rağmen, S&P 500, nisan ayında yaklaşık %20 değer kaybetmeden önce, şubat ayında kaydettiği rekor seviyeye %0,1’den az bir farkla kapattı.
Endeks, o günden bu yana inişli çıkışlı bir seyir izleyerek toparlanmaya başladı ve dün gün içi işlemlerde kısa süreliğine rekorunu aştı.
Salı günü, teknoloji ağırlıklı Nasdaq 100, genel piyasayı geride bırakarak tüm zamanların en yüksek kapanışını kaydetti. Bu, Trump’ın İsrail ve İran’ın ateşkes üzerinde anlaştığını açıklamasının ardından geldi ve yatırımcıların olası bir petrol kriziyle ilgili endişelerini hafifletti.
Çözülmemiş jeopolitik çatışmalar ve Trump’ın hâlâ devam eden gümrük vergisi politikaları arasında, Capital Wealth Planning’in portföy yöneticisi Kevin Simpson, CNBC’ye “geri dönüşün büyüklüğüne şaşırdığını” söyledi.
Trump, nisan ayında tehdit ettiği en sert gümrük vergilerinin bir kısmını geri aldı ve o zamandan beri ABD’nin başka ülkelerle yaptığı ticaret anlaşmaları piyasaları memnun ediyor.
Simpson, yatırımcıların “mega cap teknoloji ve yapay zeka coşkusunun hakim olduğu bir piyasada düşüşleri satın almaya istekli” göründüğünü söyledi.
Nvidia, Çin’in DeepSeek’in ABD’li girişimlerden daha maliyet etkin olabileceği endişelerini hafifleten beklentilerin üzerinde kazançlarla bu hafta rekor seviyeye ulaştı.
Palantir, S&P 500 ve Nasdaq 100’de yıl başından bu yana en fazla değer kazanan şirket oldu. Wired’ın haberine göre, veri şirketi giderek yüksek ücretli devlet ihalelerine giriyor ve kısa süre önce Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) için bir “gözetim” platformu geliştirmek üzere 30 milyon dolarlık bir anlaşma imzaladı.
Wells Fargo stratejisti, iki faiz indirimi, “Büyük Harika Yasa”nın kurumlar vergisi indirimleri ve deregülasyonun nihayetinde şirket kazançlarını artıracağını ve piyasaları daha da yukarı taşıyacağını öngörüyor.
Fakat bu arada daha fazla dalgalanma da bekleniyor.
Amerika
ABD’den İran’a ‘teklif’: Uranyum zenginleştirmeden vazgeç, 30 milyar doları al

Trump yönetimi, nükleer silah elde etmesini engellemek amacıyla İran’a uranyum zenginleştirmeyi durdurması karşılığında 30 milyar dolarlık bir teklif sunmayı değerlendiriyor. CNN’in haberine göre, barışçıl nükleer program için kullanılacak bu fonun ABD yerine Arap ülkeleri tarafından sağlanması ve Washington’un müzakerelere liderlik etmesi planlanıyor.
ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin, Tahran ile müzakerelere geri dönme çabaları kapsamında, İran’a barışçıl nükleer programını geliştirmesi için 30 milyar dolara kadar finansal erişim sağlama olasılığını tartıştığı bildirildi.
CNN‘in konuya vakıf kaynaklara dayandırdığı haberine göre, bu teklifin karşılığında Tahran’ın uranyum zenginleştirmeyi tamamen durdurması talep ediliyor ve bu maddenin “müzakereye açık olmadığı” vurgulanıyor.
Plana göre, paranın ABD tarafından değil, Arap ülkeleri tarafından sağlanması öngörülüyor. Bir yönetim yetkilisi, “ABD bu müzakerelere liderlik etmeye hazır. Birilerinin nükleer programın uygulanması için ödeme yapması gerekecek, ancak biz böyle bir taahhüt altına girmeyeceğiz,” dedi.
AB, İran’ın ABD saldırılarından önce Fordo’dan uranyum stoklarını çıkardığına inanıyor
Masadaki diğer teklifler
Amerikalı yetkililer, masada başka tekliflerin de olduğunu belirtti. Bu teklifler arasında İran’a yönelik bazı yaptırımların potansiyel olarak kaldırılması ve Tahran’ın yabancı bankalardaki 6 milyar dolarlık dondurulan varlıklarına erişim hakkı tanınması yer alıyor.
Bir diğer fikir ise ABD’nin Basra Körfezi’ndeki müttefiklerinin, ABD saldırılarında hasar gören Fordo nükleer tesisinin yerine, yine uranyum zenginleştirme kabiliyeti olmayacak şekilde yeni bir altyapı inşa etmesinin maliyetini karşılaması.
Washington’dan ‘kapsamlı barış’ hamlesi
Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, CNBC‘ye yaptığı açıklamada ABD’nin “kapsamlı bir barış anlaşması” yapmayı hedeflediğini söyledi.
Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, tüm tekliflerin İran’ın nükleer silah elde etmesini engellemeye yönelik olduğu vurgulandı.
Beyaz Saray, son iki haftada yaşanan olayların, yani İsrail ile karşılıklı saldırılar ve ABD’nin İran’ın nükleer merkezlerine yönelik saldırısının ardından Tahran’ın Washington’un şartlarını kabul edeceğini umuyor.
Uzmanlar şüpheli: Teklif ters tepebilir
CNN‘in aktardığına göre, İran uzmanları ise tam tersine, yaşananların ülke yönetimini nükleer silaha sahip olmaları gerektiği konusunda daha da ikna edeceğini düşünüyor.
Bu hafta başında İran parlamentosu, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile işbirliğinin askıya alınmasını onaylamıştı. İran yönetimi, 22 Haziran gecesi gerçekleşen ABD saldırısından önce de ajans yetkililerinin tesislerine erişimini önemli ölçüde kısıtlamıştı.
UAEA’nın mayıs ortası verilerine göre, İran’ın elinde yaklaşık 409 kilogram yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum bulunuyordu.
Bloomberg, bu miktarın teorik olarak on adet nükleer savaş başlığı üretmek için yeterli olduğunu yazmıştı. Ajansın Genel Direktörü Rafael Grossi, bu maddenin yerinin bilinmediğini bildirdi.
Tahran, saldırıya uğrayan tesislerdeki uranyum stoklarını önceden taşıdığını iddia ederken, UAEA ise stokların önemli bir kısmının saldırıdan kurtulmuş olabileceğini değerlendiriyor.
Amerika
ABD’nin borç yükü uzun vadeli tahvillerden kaçışa neden oluyor

Yatırımcılar, ABD’nin artan borç yükünün dünyanın en önemli pazarlarından birinin cazibesini gölgelemesi nedeniyle, uzun vadeli ABD tahvil fonlarından kaçıyor.
EPFR verilerine dayanan Financial Times (FT) hesaplamalarına göre, devlet ve şirket borçlarını kapsayan uzun vadeli ABD tahvil fonlarından ikinci çeyrekteki net çıkışlar şu ana kadar yaklaşık 11 milyar dolara ulaştı.
İkinci çeyrekteki bu çıkış, 2020’nin başındaki şiddetli piyasa türbülansından bu yana en ağır çıkış olarak kayıtlara geçecek ve önceki 12 çeyrekteki ortalama 20 milyar dolarlık girişlerin ardından güçlü bir değişim işaret ediyor.
Kurumsal yatırımcılar tarafından yaygın olarak kullanılan uzun vadeli tahvil fonlarından yapılan itfa işlemleri, Amerika’nın borç geleceğine ilişkin endişelerin arttığı bir dönemde gerçekleşiyor. Fon akışları, devasa ABD tahvil piyasasının sadece küçük bir bölümünü yansıtıyor, fakat yatırımcı duyarlılığının bir göstergesi niteliğinde.
Tahvil odaklı yatırım şirketi DoubleLine’dan Bill Campbell, fon akışlarına atıfta bulunarak, “Bu, çok daha büyük bir sorunun belirtisi. Yurt içinde ve yabancı yatırımcı topluluğu arasında, Hazine tahvillerinin uzun vadeli kısmına sahip olma konusunda büyük endişe var,” dedi.
Kongrede görüşülmekte olan Başkan Donald Trump’ın “büyük ve harika” vergi tasarısının, bağımsız analistlere göre önümüzdeki on yıl içinde ABD’nin borç tutarına trilyonlarca dolar ekleyeceği ve bu durumun Hazineyi büyük miktarda tahvil satmaya zorlayacağı tahmin ediliyor.
Beyaz Saray ise gümrük vergileri ve daha yüksek büyümenin borç yükünü azaltacağını savunuyor.
Aynı zamanda, piyasa katılımcıları, tahvil yatırımcıları için en büyük belalardan biri olan enflasyonu körüklemek için yönetimin başlıca ticaret ortaklarına uygulayacağı gümrük vergilerine hazırlık yapıyor.
Goldman Sachs’ın baş kredi stratejisti Lotfi Karoui, bu çıkışın “mali sürdürülebilirliğin uzun vadeli görünümüne ilişkin endişeleri yansıttığını” söyledi.
Varlık yönetimi şirketi PGIM’in küresel tahvil başkanı Robert Tipp, Fed’in %2’lik enflasyon hedefine atıfta bulunarak, “Enflasyonun hâlâ hedefin üzerinde olduğu ve gözle görülür bir şekilde devlet arzının yüksek olduğu, dalgalı bir ortam var. Bu durum, getiri eğrisinin uzun vadeli kısmında tedirginlik ve genel bir huzursuzluk yaratıyor,” dedi.
Uzun vadeli tahviller enflasyona özellikle duyarlıdır, çünkü fiyatlardaki yüksek büyüme, uzun vadede ödenen sabit faiz ödemelerinin değerini eritir.
Bloomberg’in geniş endeksine göre, bu tedirginlik, uzun vadeli ABD tahvillerinin fiyat performansına da yansıdı. Bu tahviller, Trump’ın nisan ayında yaptığı gümrük vergisi açıklamalarının piyasaları sarsmasının ardından, bu çeyrekte yaklaşık %1 değer kaybetti.
Buna karşılık, EPFR rakamlarına göre, yakın vadede vadesi dolacak ABD tahvillerini elinde bulunduran fonlara para akışı devam etti ve bu çeyrekte kısa vadeli stratejilere 39 milyar dolardan fazla para akışı oldu.
Fed’in bu yıl şimdiye kadar kısa vadeli faizleri yüksek seviyelerde tutması nedeniyle, bu fonlar cazip getiriler sağlıyor.
-
Görüş2 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Ortadoğu1 hafta önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi2 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?
-
Avrupa1 hafta önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savunma sanayiinde ‘Amerikan malı’ baskısı geri tepiyor
-
Dünya Basını5 gün önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir
-
Dünya Basını1 hafta önce
Foreign Policy: Çin İran’ı Destekliyor, İsrail’i Kınıyor