Diplomasi
Trump’ın ticaret savaşı nedeniyle Alibaba ve Apple’ın Çin’deki yapay zeka lansmanı ertelendi

Apple’ın Alibaba ile Çin’de yapay zeka hizmetlerini piyasaya sürmesi, Pekin’deki düzenleyici kurum tarafından engellendi. Bu teknoloji ortaklığı, Donald Trump’ın ticaret savaşının son kurbanı oldu.
Teknoloji devleri, iPhone üreticisinin Çinli kullanıcılar için geliştirdiği yapay zeka hizmetleri paketi Apple Intelligence’ı piyasaya sürmek için birlikte çalışıyordu. Sistem, Alibaba’nın en son modelleri tarafından desteklenecekti.
Teknoloji şirketleri tarafından ortaklaşa geliştirilen çok sayıda yapay zeka ürünü, bu yıl Çin’in internet devine onay için sunuldu.
Ancak, konuyla ilgili iki kişi, Financial Times’a, Çin ve ABD arasındaki jeopolitik belirsizliklerin artmasını gerekçe göstererek, başvuruların Çin Siber Uzay İdaresi (CAC) tarafından askıya alındığını söyledi.
Apple, CEO Tim Cook’un Trump’ın ikinci dönemine öncesinde Beyaz Saray’ın gözüne girme çabalarına rağmen, Washington ve Pekin arasındaki gerginliğin artmasından özellikle zarar gördü.
ABD Başkanı, Çin’deki üretim faaliyetleri sayesinde dünyanın en değerli şirketlerinden biri haline gelen Apple’a, üretimini ABD’ye geri getirme baskısı uyguluyor.
Geçen ay Trump, Apple ve Samsung’a, üretimlerini geri getirmedikleri takdirde cihazlarına yüzde 25 gümrük vergisi uygulayacağı tehdidinde bulundu.
Apple’ın hisse senedi fiyatları, şirketin en son iPhone modellerinin önemli bir satış argümanı olarak tanıttığı yapay zeka özelliklerinin küresel pazara yavaş girmesinin yanı sıra, yüksek kâr marjlı hizmet işini tehdit eden düzenleyici ve yasal işlemler nedeniyle de bu yıl darbe aldı.
Apple Intelligence’ın Çin’de piyasaya sürülmesinin gecikmesi de, Huawei, Xiaomi, Oppo ve Vivo’nun önderliğindeki Çinli rakiplerinin artan rekabeti karşısında ABD’li şirketi zor durumda bırakıyor.
Apple ve Alibaba’nın ortaklığının ertelenmesi, dünyanın en büyük iki ekonomisi olan ABD ve Çin’in, yüzde 145’e kadar yükselen misilleme gümrük vergilerini azaltmak için müzakereler yürütmesi ile aynı zamana denk geldi.
Genellikle AI modellerinin resmi testlerini içeren CAC onay süreci, Çin’de halka yapay zeka hizmetleri sunmak isteyen tüm şirketler için zorunludur. CAC, şu ana kadar 300’den fazla yerli AI modelinin kullanımını onayladı.
Apple, CAC onayı almak için Alibaba ile ortaklık kurmasına rağmen, ABD ile ticaret geriliminin tırmanmasıyla bu yüksek profilli ilişki, düzenleyici kurumların dikkatini çekmeye devam ediyor.
Pekin, Nvidia ve Google gibi ABD’li teknoloji devlerine yönelik soruşturmaları yeniden başlatarak ticaret müzakerelerinde de baskı kurmaya çalışıyor.
Apple-Alibaba ortaklığı hakkında bilgi sahibi bir kişi, Pekin’in ABD ile ilgili anlaşmaları veya ortaklıkları, özellikle Yapay Zeka (AI) gibi kritik alanlarda, artık daha uzun sürede incelediğini söyledi.
Nihai onay, ABD-Çin ticaret müzakerelerinde de yer alan Devlet Konseyi’nin üst organı tarafından verilmelidir.
Ancak bu kişi, tüm bu gecikmelerin değişebileceğini ve Devlet Konseyi’nin onayını vermesinin ardından başvuruların hızlı bir şekilde incelenebileceğini de ekledi.
Görüşmelere yakın bir başka kişiye göre, ABD Ticaret Bakanlığı’na bağlı Sanayi ve Güvenlik Bürosu da Apple ve Alibaba arasındaki ortaklık konusunda endişelerini dile getirdi, ancak bunu engellemek için yasal bir yolu yok.
Alibaba Yönetim Kurulu Başkanı Joe Tsai şubat ayında, şirketin Çin’de satılan Apple’ın yapay zeka özellikli iPhone modellerine teknoloji sağlayacağını söyledi ve Çinli grubun hisselerinde yükselişe neden olan ortaklık haberlerini doğruladı.
Bu arada, Apple’ın Çin’deki pazar payı düşüşte. International Data Corporation’a göre, 2023’ün başında Apple, Çin’in üst düzey akıllı telefon pazarında yüzde 70’lik paya sahipken, Huawei yüzde 13’tü. Bu yılın ilk çeyreğinde Apple’ın payı yüzde 47’ye gerilerken, Huawei yüzde 35’te kaldı.
Apple yorum yapmaktan kaçındı. Alibaba, CAC ve Çin Devlet Konseyi ise yorum taleplerine yanıt vermedi.
Diplomasi
Almanya ile Fransa arasındaki yeni nesil savaş uçağı sorunu sürüyor

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Avrupa’nın yeni nesil savaş uçağı programına desteğini yineledi, fakat projenin yapısı konusunda Fransa ile devam eden gerginliği kabul etti.
Berlin’de NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile birlikte konuşan Merz, 2040 yılına kadar mevcut savaş uçağı filosunu yenilemek için başlatılan milyarlarca avroluk bir girişim olan Gelecek Savaş Hava Sistemi (FCAS) konusunda Paris ve Madrid ile yapılan geçmiş anlaşmalara bağlı olduğunu söyledi.
Merz, “FCAS ile ilgili olarak Fransa ve İspanya ile yaptığımız anlaşmalara kesinlikle bağlı kalmak istiyorum,” diyerek, bunu “Avrupa savunması için iyi bir proje” olarak nitelendirdi ve Almanya’nın operasyonel gereksinimlerini karşılamak için “bu tür uçaklara ihtiyaç olduğunu” ekledi.
Merz’in açıklamaları, Fransız sanayi oyuncularının programın temel unsuru olan yeni nesil savaş uçağı projesinin yüzde 80’ini talep etmesiyle Berlin ve Paris arasında gerginliğin tırmandığı bir dönemde geldi. Bu talep, Alman sanayi ve hükümetinde endişe yarattı.
Merz çarşamba günü, sınır ötesi anlaşmazlıkların hâlâ çözülmediğini kabul etti. Şansölye, “Fransa’da yapılan görüşmeler” olarak nitelendirdiği konuyla ilgili olarak, “Bu konuyu önümüzdeki birkaç ay içinde kesin olarak netleştirmeye karar verdik. Bu konsorsiyumun yapısı konusunda farklı görüşler hâlâ çözülmedi,” diye ekledi.
Merz’in açıklamaları, POLITICO’nun Almanya’nın bu girişimdeki başlıca endüstri ortağı olan Airbus’ın, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bu ayın sonunda Berlin’i ziyaret etmeden önce siyasi bir yeniden düzenleme yapılmazsa projenin çökebileceği uyarısında bulunmak için şansölye ile görüşme talep ettiğini bildirmesinden sonra FCAS hakkında yaptığı ilk kamuoyu açıklaması oldu.
Diplomasi
Parlamento komitesi: İran, İngiltere için ‘kalıcı bir tehdit’

İngiltere parlamentosunun istihbarat ve güvenlik komitesi, İran’ın İngiltere için “kalıcı ve öngörülemez” bir risk oluşturduğu uyarısında bulundu.
Geçen yılki genel seçimler nedeniyle yayınlanması ertelenen İran güvenlik raporu, İngiliz hükümetini Tahran’ın etkisine karşı önlemleri güçlendirmeye çağırdı.
Komite başkanı Lord Beamish, “İran, Birleşik Krallık, Birleşik Krallık vatandaşları ve Birleşik Krallık’ın çıkarları için geniş kapsamlı, kalıcı ve öngörülemez bir tehdit oluşturmaktadır,” iddiasında bulundu.
Beamish, İran’ın devlet politikası aracı olarak “suikastı kullanmaya istekli olduğunu” göz önünde bulundurarak, Birleşik Krallık’ta bulunan muhaliflere ve rejim karşıtlarına yönelik fiziksel tehdidin keskin artışından “özellikle endişe duyduklarını” ekledi.
Raporda, 2022’nin başından bu yana İran’ın Birleşik Krallık’ta yaşayan kişilere yönelik tehditlerinde “önemli bir artış” olduğu ve bu tehditlerin “İngiliz vatandaşlarına veya Birleşik Krallık’ta yaşayan kişilere yönelik 15 cinayet veya kaçırma girişimini” içerdiği belirtildi.
Raporda, “Bu tehdit, muhaliflere ve rejim muhaliflerine yoğun bir şekilde odaklanıyor. Birleşik Krallık’taki Yahudi ve İsrail çıkarlarına yönelik tehdit de artıyor,” denildi ve saldırıların çoğunun “üçüncü taraf ajanlar” aracılığıyla gerçekleştirildiği öne sürüldü.
Raporda, “İran, Birleşik Krallık’taki muhalif, Yahudi ve İsrail hedeflerine yönelik saldırıları Birleşik Krallık’a yönelik saldırılar olarak görmüyor,” denildi.
Rapor, İngiliz hükümetini ve uluslararası ortaklarını, bu tür saldırıların aslında Birleşik Krallık’a yönelik saldırılar olduğunu ve uygun şekilde yanıtlanacağını İran’a her fırsatta açıkça belirtmeye teşvik ettiğini duyurdu.
Raporda, İran’ın “gizli yabancı nüfuz”u izlemek için İngiliz hükümetinin yeni kayıt defterinde Rusya ile birlikte en üst sıraya yerleştirilmesinden kısa bir süre sonra yayınlandı.
Komite, 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonu ve ardından Orta Doğu’da çıkan çatışmalardan önce, Ağustos 2021’den Ağustos 2023’e kadar delil topladı.
Raporu hazırlayanlar, “Orta Doğu’daki manzaranın önemli ölçüde değiştiğini” kabul ederken, İran’ın faaliyetlerine ilişkin daha geniş bakış açısının “hâlâ geçerli olduğunu” belirtti.
Raporda, İran’ın casusluk ve siber tehditlerine karşı uyarıda bulunuldu ve Birleşik Krallık’ın “öncelikli hedef” olduğu belirtildi, fakat bu tehdidin Rusya ve Çin’in oluşturduğu tehditten “daha dar” ve “daha az sofistike” olduğu ifade edildi.
Raporda, hükümetin İran tehdidine daha uzun vadeli bir yaklaşım benimsemesi tavsiye edildi ve acil krizlere yanıt olarak hükümetin çok fazla “yangın söndürme” faaliyetinde bulunduğu belirtildi.
Diplomasi
Lavrov ve Rubio, Ukrayna, İran ve Suriye’yi görüştü

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Malezya’nın başkentinde bir araya geldi. Görüşmede Ukrayna, İran ve Suriye’deki durum ele alınırken, Rubio, Rusya’nın Ukrayna konusunda esneklik göstermemesinden duyulan hayal kırıklığını iletti.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Malezya’nın başkentinde gerçekleştirdikleri görüşmede Ukrayna, İran ve Suriye’deki durum başta olmak üzere bir dizi uluslararası sorunu ele aldı.
ABD tarafı, Rusya’nın Ukrayna meselesindeki tutumundan duyduğu rahatsızlığı dile getirirken, Rusya ise iki ülke arasında doğrudan uçuşların yeniden başlatılmasını gündeme getirdi.
Görüşmenin ardından açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanı Rubio, Lavrov ile yaptığı görüşmenin “önemli ve samimi” olduğunu belirtti.
Rubio, Başkan Donald Trump’ın, Rus tarafının Ukrayna ihtilafının çözümünde esneklik göstermemesinden dolayı hayal kırıklığına uğradığını Lavrov’a ilettiğini söyledi.
Rubio, “Bu çatışmanın nasıl sona erebileceğini belirleyen bir yol haritasına ihtiyacımız var,” diye konuştu.
Moskova’dan işbirliği ve hava bağlantısının yeniden kurulması vurgusu
Rusya Dışişleri Bakanlığından yapılan resmi açıklamada ise görüşmenin, çatışma durumlarına barışçıl çözümler bulma ve Rusya-ABD iktisadi ve insani işbirliğini yeniden tesis etme yönündeki karşılıklı niyeti teyit ettiği vurgulandı.
Açıklamada, Rusya ile ABD arasında doğrudan hava bağlantısının yeniden kurulmasının bu sürece katkı sağlayabileceği ifade edildi.
Bakanlık, “İkili diplomatik misyonların işleyişinin normalleştirilmesi için daha fazla çalışmanın önemi vurgulandı,” ifadelerine yer verdi.
Açıklamanın devamında Moskova, “Rusya ve ABD dışişleri bakanlıkları arasındaki yapıcı ve karşılıklı saygıya dayalı diyalog, karşılıklı çıkar sağlayan ve genişleyen bir dizi konuda devam edecektir,” mesajını verdi.
ABD’den Rusya’nın enerji sektörünü hedef alan yeni yaptırım hamlesi
-
Söyleşi2 hafta önce
İsrail-İran savaşını kim kazandı? E. Tuğamiral Alaettin Sevim Harici’ye anlattı
-
Ortadoğu1 hafta önce
Reuters: Suriye’de Şara’ya bağlı güçler 1.500 Alevi’yi katletti
-
Görüş1 hafta önce
Altı Gün Savaşı’ndan ‘On İki Gün Savaşı’na
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran-İsrail savaşı ve Orta Asya
-
Avrupa2 hafta önce
Yeni MI6 şefinin dedesi, “Kasap” olarak bilinen Nazi casusu çıktı
-
Dünya Basını2 hafta önce
Jerusalem Post: Rusya-Ukrayna savaşının gölgesinde Çin’in Orta Doğu stratejisi
-
Amerika2 hafta önce
Zohran Mamdani: Canavarın ininde bir ‘nepo bebek’
-
Dünya Basını2 hafta önce
Kimler faşist olabilir? Önce Mussolini’nin İtalya’sına, sonra İsrail’e bakalım