Bizi Takip Edin

AVRUPA

AB, yeşil enerjide devlet teşviklerine dönük kısıtlamaları gevşetiyor

Yayınlanma

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, ABD ve Çin’in şirketlere sunduğu devlet teşviklerinin Avrupa sanayisine tehdit oluşturması nedeniyle karbon emisyonlarının azaltılmasına yardımcı olan yeşil teknolojilere yönelik kamu desteği kurallarını gevşetme kararı aldı.

Komisyon’un dün yayımladığı karara göre yeni kurallar 2025 yılının sonuna kadar geçerli olacak ve ‘istinai durumlarda’ üyelerin ‘yatırımların Avrupa’dan kaçması riskinin söz konusu olduğu durumlarda’ diğer ülkelerde sağlanan teşviklere eşdeğer rakamlarda finansman sunulmasına imkan tanıyacağı belirtildi.

‘Geçici Kriz Çerçevesi’ olarak adlandırılan belge, AB üyelerinin güneş panelleri, bataryalar, ısı pompaları ve elektrolizörler gibi ‘stratejik ekipmanların üretiminin’ yanı sıra temel bileşenlerin ve ilgili kritik hammaddelerin üretimine teşvik sunmalarına izin veriyor.

AB, sübvansiyon yarışı başlatmak istememekle birlikte, şirketlerin Asya ve Kuzey Amerika’daki kamu yardımları ve düşük enerji maliyetlerinin cazibesine kapılarak taşınmayı tercih etmelerinden endişeli.

Geçen yıl Washington yönetimi, Enflasyonu Düşürme Yasasını (IRA) geçirerek işletmelere cömert yeşil enerji teşvikleri vaat etmişti.

Alman otomobil üreticisi Volkswagen, bu hafta yaptığı açıklamada, Doğu Avrupa’da kurmayı planladığı akü fabrikasının inşasına başlamadan önce AB’nin IRA’e nasıl tepki vereceğini ‘bekleyip göreceğini’ duyurmuştu.

AB, yeni tedbirlerin bataryalar, güneş panelleri, rüzgar türbinleri, ısı pompalarının yanı sıra ilgili kritik hammaddelerin üretimi ve geri dönüşümü gibi teknolojilere yapılacak yatırımları destekleyeceğini umuyor.

Ancak teşvik kurallarının gevşetilmesi tüm AB ülkelerinin desteğini alamıyor.

Aralarında Fransa’nın da bulunduğu bazı üye ülkeler devlet teşviklerinin genişletilmesini desteklerken, diğer ülkeler bunun sadece cebi dolu ülkelere yardımcı olduğunu ve yekpare haldeki pazarı parçalama riski taşıdığını savunuyor.

Daha önce AB Komisyonu’nun antitröst başkanı Margrethe Vestager, yeni kuralların ‘orantılı, amaca yönelik ve geçici’ olduğu konusunda ısrarcı olmuştu.

Almanya ve Fransa, Rusya’nın Ukrayna’ya dönük askeri müdahalesinin ardından kuralların gevşetildiği Mart 2022’den bu yana Brüksel’e bildirilen devlet teşviklerinin sırasıyla yüzde 53 ve yüzde 24’ünü temsil ediyor.

AVRUPA

Polonya’da cumhurbaşkanı adayları Ukrayna kartını oynuyor

Yayınlanma

Polonya’da Ukraynalılara yönelik olumsuz kamuoyu görüşü son üç yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Araştırma merkezi Res Futura’nın verilerine göre, artan suç oranları, sosyal yardımların kötüye kullanıldığı iddiaları ve çiftçilerin yaşadığı haksız rekabet bu durumun temel nedenleri arasında yer alıyor.

Polonyalı internet kullanıcıları, son üç yılda Ukraynalılara karşı rekor düzeyde olumsuz bir tavır sergiledi.

Kamuoyu araştırma merkezi Res Futura’ya göre, mart ayında Ukraynalı mülteciler ve Kiev yönetimi hakkındaki eleştirel yayınların sayısı 325 milyona ulaştı.

Mesajlardaki baskın temanın Ukrayna ordusuna yapılan askeri yardımın durdurulması çağrısı olması dikkat çekti; bu çağrıların oranı yüzde 32 olarak kaydedildi.

Ayrıca, Polonyalılar ülkede yaşayan Ukraynalıları suç oranlarının artmasından ve sosyal yardımları kötüye kullanmaktan yaygın olarak sorumlu tutuyor.

Olumsuz içerikli paylaşımların altındaki yorumlarda Volin Katliamı sıkça tartışıldı. Bu konu, muhalif yayınların yüzde 46’sında gündeme geldi.

Ukraynalılara yönelik tutum, Polonyalı sosyologların sıkça incelediği bir konu hâline geldi.

Nitekim, şubat ayında Radio ZET, vatandaşların yaklaşık yüzde 57’sinin Kiev’in Moskova ile barış anlaşması yapması gerektiğine inandığını gösteren verileri paylaştı.

Ankete katılanların sadece yüzde 30’u farklı bir görüş belirtti.

Sosyologların bu konuya ilgisi, Polonya’daki kitlesel mülteci varlığının yol açtığı karmaşık sosyal durumla kolayca açıklanıyor.

TASS‘ın haberine göre, geçen hafta ülkede 34 yaşındaki bir Ukrayna vatandaşı, işverenini kundaklama suçlamasıyla tutuklandı. Polis, mağdurun durumunun ağır olduğunu bildirdi.

Epoznan‘ın haberine göre de şubat ayında trafik kurallarını sürekli ihlal eden ve trafik kamerasına orta parmağını gösteren bir genç Polonya’dan sınır dışı edildi.

Yoldan geçenleri dövdüğü ve kadınları taciz ettiği defalarca tespit edilen başka bir Ukraynalının sınır dışı edilmesi de benzer şekilde kamuoyunda yankı buldu. Söz konusu şahsın dairesinde uyuşturucu madde de ele geçirildi.

Polonyalıların hoşnutsuzluğunun ekonomik nedenleri de bulunuyor.

Ülkede çiftçi protestoları devam ediyor. Tarım sektörü çalışanlarının gösterileri 2024 yılında başlamıştı.

Çiftçiler, Ukrayna’dan gelen gıda ürünleriyle oluşan haksız rekabet koşullarından şikayetçi. Avrupa Birliği (AB) düzeyinde bu sorun henüz çözülemedi.

Bu durum, Ukrayna faktörünün ülkenin iç siyasetinde giderek daha belirgin bir rol oynadığını gösteriyor.

18 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde bu faktörün etkisi de artıyor.

Sivil Platform (PO) adayı Rafal Trzaskowski favori olarak görülürken, onu Hukuk ve Adalet Partisi’nden (PiS) Karol Nawrocki ve Konfederasyon Partisi’nden Sławomir Mentzen takip ediyor.

Ukrayna konusu, adayların seçim kampanyalarında önemli bir yer tutuyor.

Nitekim Nawrocki, Vladimir Zelenskiy konusunda “derin bir hayal kırıklığı” yaşadığını ifade etti.

Nawrocki, Varşova’nın Kiev’e yaptığı yardım karşılığında “hiçbir şey almadığını” ve bunun “ortaklık anlayışıyla bağdaşmadığını” vurguladı.

Mentzen ise Polonyalı askerlerin Ukrayna’da konuşlandırılmasına karşı çıktı. Hatta Lviv Belediye Başkanı Andriy Sadovyi ile polemiğe girdi.

Mentzen, şehri ziyareti sırasında Stepan Bandera anıtının yanında çektiği videoda, Ukraynalı milliyetçiyi “terörist” olarak nitelendirdi ve Kiev’i “suçlulara tapmakla” eleştirdi.

Tusk: Polonya bir cephe ülkesi, Ukrayna’nın savunmasına her şeyini veremez

Okumaya Devam Et

AVRUPA

ABD, Polonya’daki Ukrayna yardım merkezinden askeri personelini çekti

Yayınlanma

ABD Ordusu, Ukrayna’ya askeri destek dağıtımında önemli bir lojistik merkez olan Rzeszów yakınlarındaki Jasionka üssünden Amerikan personelinin ve askeri teçhizatının çekildiğini açıkladı.

Başbakan Donald Tusk, “Amerikalılar bizi önceden bilgilendirdi ve Rzeszów bölgesinden çekilen birliklerin Polonya’da konuşlanmaya devam edeceği konusunda güvence verdi. Bu Polonya’daki ya da Avrupa’daki ABD güçlerinin azaltılması anlamına gelmiyor,” dedi.

Komutanlıktan yapılan açıklamada, birliklerin “ABD askeri operasyonlarını optimize etmeye yönelik daha geniş bir stratejinin parçası olarak, Müttefiklere ve ortaklara verilen destek düzeyini artırırken aynı zamanda verimliliği de artırarak” ülkedeki diğer yerlere taşınacağı belirtildi.

Birliklerin ve teçhizatın yeniden konumlandırılması kararının “Polonyalı ev sahipleri ve NATO müttefikleri ile yakından koordine edilen aylarca süren değerlendirme ve planlamayı yansıttığı” belirtilen açıklamada, Jasionka aracılığıyla Ukrayna’ya askeri yardımın kolaylaştırılmasının artık Polonya ve NATO liderliğinde devam edeceği ifade edildi.

2022’de Ukrayna savaşının başlamasının ardından ABD kuvvetleri Jasionka’da geçici bir varlık tesis etmişti.

Polonya’daki kalıcı bir askeri üssü olarak yer almamasına rağmen, bölge son üç yıldır ABD, NATO ve ortak güçler tarafından kullanılıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Birleşik Krallık, British Steel’i devletleştirmeyi düşünüyor

Yayınlanma

Birleşik Krallık hükümeti çelik devi British Steel’i devletleştirmeyi düşünüyor.

Birleşik Krallık’taki üç tesiste 3.500 kişiye istihdam sağlayan ve büyük ölçüde zarar eden şirket, sahibi Çinli Jingye Group ve Birleşik Krallık hükümetinin bir mali destek paketi üzerinde anlaşamamasının ardından risk altında.

Konuyla ilgili bilgi sahibi kişilerin Financial Times’a (FT) bildirdiğine göre, British Steel’in Scunthorpe, Lincolnshire’daki ana tesisinde İngiltere’nin son iki yüksek fırınını aktif tutmak için gereken hammadde sıkıntısının 48 saat içinde çözülmesi gerekiyor.

Söz konusu kişiler, British Steel’in henüz sipariş vermemiş olması nedeniyle İngiliz yetkililerin fırınları kısa vadede çalışır durumda tutmak için gereken koklaşabilir kömür ve demir malzemelerini satın alma seçeneklerini incelediklerini söyledi.

Yüksek fırınların devre dışı bırakılması ve içlerindeki metalin soğumaya bırakılması halinde yeniden çalıştırılmaları zor olacak ve zaman alacak.

Büyük Britanya’nın demiryolu raylarının %95’ini sağlayan Scunthorpe tesisinin kapatılması 2.700 kişinin işini riske atacak ve ülkeyi sıfırdan çelik üretme kabiliyetinden yoksun bırakacaktır.

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, Jingye ile görüşmelerin “devam ettiğini” söyledi ve “tüm seçeneklerin masada olduğu” yönündeki görüşünü yineledi.

Starmer, “Scunthorpe’un geleceğinin parlak olmasını sağlamak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Bu ülkede çelik üretimine kesinlikle bağlıyım,” dedi ve çelik fabrikasındaki herhangi bir kapasite kaybının işgücü, toplum ve ülke üzerinde yaratacağı etkinin altını çizdi.

Görüşmelerden haberdar olan kişilere göre, Maliye Bakanı Rachel Reeves de hafta sonu yaptığı görüşmelerde sendika liderlerine İngiliz çeliğini devlet mülkiyetine geçirme seçeneğine açık olduğunu söyledi.

Fakat Sanayi Bakanı Sarah Jones bu hafta başında yaptığı açıklamada British Steel’in devletleştirilmesi yerine “özel yatırımlar ve hükümetin desteğiyle ticari olarak işletilen bir işletme olarak devam etmesinin en iyi yol olduğunu” vurguladı.

Görüşmeler, her iki tarafın da çevreyi daha az kirleten çelik üretimine geçiş için 2 milyar sterlinlik bir anlaşma konusunda çıkmaza girmesinin ardından geldi.

Hükümet British Steel’in Çinli sahibine talep ettiği 1 milyar sterlinin çok altında 500 milyon sterlin devlet yardımı teklif etti. Bir hükümet yetkilisi, bakanların Jingye’ye daha cömert bir Birleşik Krallık hükümet desteği teklifinde bulunmayı düşünmediklerini söyledi.

İşletme Bakanı Jonathan Reynolds’ın bugün şirket yöneticileriyle bir araya gelmesi bekleniyor. 

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English