Amerika
ABD’den Meksika’ya ‘enerji’ tehdidi

ABD yönetimi, bir süredir anlaşmazlığa neden olan enerji sektörü düzenlemeleri nedeniyle güney komşusu Meksika’ya ültimatom vermeye hazırlanıyor.
Anlaşmazlığın kaynağı olarak, Meksika Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador’un, Meksika’nın enerji ve petrol piyasalarını dış rakiplere açmayı amaçlayan reformları geri alma kararı gösteriliyor.
Görüşmeler hakkında bilgi sahibi kişilerin Reuters’a verdiği bilgiye göre, Amerika Birleşik Devletleri Ticaret Temsilciliğinin (USTR) Meksikalı müzakerecilere pazarlarını açmaları ve bazı artırılmış denetimleri kabul etmeleri için ‘nihai teklif’ olarak nitelendirilen bir teklifte bulunması bekleniyor.
Meksika’nın teklifi kabul etmemesi durumunda, ABD’nin USMCA anlaşması kapsamında bağımsız bir heyet kurulmasını talep edeceği belirtiliyor.
USMCA, NAFTA yerine ABD, Kanada ve Meksika arasında imzalanan serbest ticaret anlaşması.
ABD ve Kanada gümrük vergisi uygulayabilir
ABD ve Kanada 250 gün önce Meksika ile uyuşmazlık çözümü görüşmeleri talep etmişti. USMCA kuralları uyarınca, çözümsüz geçen 75 günün ardından, davayı karara bağlayan bir uyuşmazlık çözüm heyeti talep edebiliyorlardı.
Pazartesi günü düzenlenen bir etkinlikte Meksika Ekonomi Bakanı Raquel Buenrostro, ABD’nin 3 Ekim’den bu yana heyet talep etme hakkına sahip olduğunu söyledi.
Heyetin Meksika aleyhine karar vermesi ve Meksika’nın düzeltici adımlar atmaması halinde Washington ve Ottawa, Meksika mallarına milyarlarca dolarlık gümrük vergisi misillemesi uygulayabilir.
Beyaz Saray, göç ve uyuşturucu kaçakçılığı konularında işbirliği ararken Meksika ile ticaret gerilimini tırmandırmamayı umuyordu.
Fakat Reuters’a konuşan kaynaklar, aylardır süren görüşmelerin çok az ilerleme sağladığını ve yönetimin ‘daha az savaşçı seçeneklerinin tükendiğini’ savundu.
ABD Ticaret Temsilcisi (USTR) Katherine Tai, Senato Finans Komitesinde verdiği ifadede, “İstişare talebimizde belirtilen endişelerin giderilmesi için Meksika’nın atması gereken belirli ve somut adımlar konusunda temas halindeyiz. Bu konu halen canlı bir mesele,” diyerek gerilimi dolaylı yollardan teyit etti.
Chevron ve Marathon Petroleum gibi ABD’li petrol şirketlerinin yanı sıra güneş ve rüzgar enerjisi şirketleri de son yıllarda Meksika’da faaliyet göstermek için izin almakta zorlanıyor.
ABD’den ‘ayrımcılık’ suçlaması
Meksika Ekonomi Bakanı Raquel Buenrostro ise, sorunun temelini yenilenebilir enerjiye geçiş ve bu projeleri elektrik şebekesine bağlama konusundaki zorlukların oluşturduğunu söyledi.
“Mesele ABD’li şirketlere ayrımcılık yapılması değil, teknik nitelikte zorluklarımız var,” diyen Buenrostro, sorunları çözmek için elektrik dağıtımına yatırım yapıldığını da sözlerine ekledi.
ABD ve Kanada, Obrador’un devlet petrol şirketi Petroleos Mexicanos (Pemex) ve ulusal enerji şirketi Comision Federal de Electricidad’ı (CFE) kayırdığını ve ABD şirketlerine karşı ayrımcılık yaptığını iddia ediyor.
ABD Kongresinde hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar, Beyaz Saray’dan Meksika’ya karşı daha sert bir tutum takınmasını talep ediyor.
ABD ile Meksika arasında bu ayın başında da ‘GDO’lu ürün’ anlaşmazlığı olduğu medyaya yansımıştı. ABD, güney komşusunun genetiği değiştirilmiş mısır ve diğer tarımsal biyoteknoloji ürünlerinin ithalatını sınırlama planlarına itiraz etmiş ve resmi görüşmelere başlama talebinde bulunmuştu.
Meksika, GDO’lu mısırın insanların tüketimine sunulmasına yönelik kısıtlamalar getirmek istiyor.
Meksika’nın ‘enerji bağımsızlığı’ hedefi
Lopez Obrador, enerji anlaşmazlığı söz konusu olduğunda Meksika’nın hiçbir yasayı çiğnemediğini ve ‘hiçbir şey olmayacağını’ söyledi.
Meksika lideri, ulusal egemenliğin güçlendirilmesi gerekçesiyle, CFE’ye elektrik santrallerinin şebekeye bağlanmasında özel şirketlere göre öncelik verilmesini istemişti.
Enerji sektörüne yabancı ve özel sektör katılımına karşı çıkışını ‘yolsuzluğun kökünü kazıma’ çabasının bir parçası olarak yorumlayan Başkan, geçmiş hükümetlerin piyasayı özel sermaye lehine çarpıttığını savunuyor.
Enerjinin bir ‘iç mesele’ olduğunu savunan Obrador, USMCA’da bulunan, Meksika’nın petrol ve doğal gazının ‘devredilemez’ mülkiyetini öngören bir madde olduğuna da işaret ediyor.
Obrador yönetiminin planları kapsamında ulusal petrol şirketi Pemex, ham petrol ihracatını günde bir milyon varilden 2023 yılında günde sadece 435.000 varile indirecekti.
Bu hamle, Obrador’un benzin ve dizel gibi pahalı rafine ürünlerin ithalatını azaltma ve bunun yerine yerli üretime daha fazla güvenme çabasının bir parçası.
Pemex başkanı Octavio Romero Oropeza, güneydoğu eyaleti Tabasco’da yeni bir rafinerinin açılışında yaptığı konuşmada, “Meksika ham petrolünün neredeyse %100’ü ülkemizde rafine edilecek,” demişti.
John Kerry Meksika’da
Süreç devam ederken ilginç bir gelişme yaşandı ve Joe Biden’ın iklim temsilcisi John Kerry Mesika’ya gitti.
Başkan Obrador ile de görüşen Kerry, beklenmedik bir şekilde övgüler düzdü ve “Geçmişte yapılan bazı hataları telafi etmek ve halkın çıkarlarını desteklemek isteyen liderliğinde bilgelik görüyorum,” dedi.
Bununla birlikte Kerry’nin gezisini herkes hoş karşılamış görünmüyor. Wall Street Journal’da çıkan bir değerlendirme yazısında, ironik bir şekilde, “18 ay boyunca Meksika’ya yaptığı yedi gezi onu López Obrador’un yeni kankası yapmış gibi görünse de, Meksika’da yenilenebilir enerji davasını ilerletmek için hiçbir şey yapmadılar,” deniyor.
ABD-Meksika enerji ortaklığı
ABD’nin bazı güneybatı eyaletlerinin Meksika’daki yenilenebilir enerji tesislerince elektriklendirilmesi gündemde.
California Körfezinin Meksika sınırında kalan Sonora eyaletinin California ve Arizona eyaletlerine enerji vermesine yönelik önemli bir proje başlamış durumda. Güneş enerjisi panelleri projesinin 48 milyar dolara mal olacağı düşünülüyor.
Sonora’nın Puerto Peñasco kentindeki tesis geçen ay ulusal çapta enerji sağlamaya başladı. 120 megawattlık fotovoltaik santralin seneye 300 megawattlık yeni bir santralle desteklenmesi bekleniyor
Santral, CFE’nin mülkiyetinde ve yine CFE tarafından işletiliyor.
Geniş kapsamlı federal program, Sonora eyaletinde beş büyük fotovoltaik güneş enerjisi tesisi, yeni iletim hatları ve bir lityum madenciliği girişiminin inşasını içeriyor.
López Obrador Pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında gazetecilere, Puerto Peñasco tesisinin Sonora’nın diğer bölgelerinde de çoğaltılması ihtiyacını tartışırken John Kerry ile ‘5 milyar dolarlık bir yatırım olasılığı’ hakkında konuştuğunu söyledi.
ABD’nin başlangıçta özel yatırım olması konusunda çok ısrar ettiğini vurgulayan Obrador, Amerikalı yetkililerin nihayetinde Meksika’nın şartlarını kabul ettiğini söyledi. Buna göre finansman doğrudan CFE’ye gönderilen kamu kredisi olacak ve faiz oranları düşük kalacak.
ABD’li yetkililer ise projenin finansmanı konusunda anlaştıkları iddialarını doğrulamıyorlar.
Amerika
‘Büyük, harika yasa’: Şirketlere vergi teşvikleri artacak

Senato Finans Komitesi Başkanı Mike Crapo, Cumhuriyetçilerin “büyük, harika yasa” tasarısında üç önemli işletme vergi hükmünün kalıcı hale getirileceğini söyledi.
Brifinge katılan senatörler, bireysel vergi mükellefleri için önemli bir indirimin ise azaltılacağını belirtti.
Araştırma ve geliştirme maliyetleri, işletme ekipmanı alımları ve borç faizleri için daha büyük vergi indirimlerini geri getirme taahhüdü, Crapo ve komite üyeleri için önemli bir öncelik. Bu indirimler, ekonomik büyümenin önemli bir itici gücü olarak görülüyor.
Ne var ki bu indirimleri kalıcı hale getirmek maliyetli ve Cumhuriyetçi liderlerinin önümüzdeki haftalarda tasarı üzerindeki çalışmaları tamamlamaya çalışırken siyasi sorunlara yol açabilecek tavizler gerektirecek.
Crapo, bu tür bir adımın, eyalet ve yerel vergi indirimlerine ilişkin Temsilciler Meclisi’nde uzlaşılan anlaşmanın geri çekilmesi olacağını söyledi.
İşletme vergisi kesintilerini destekleyen Montana Senatörü Steve Daines ve Kuzey Dakota Senatörü John Hoeven, Crapo’nun açıklamalarını doğruladı. Hoeven, “Evet, işletme vergilerinin kalıcı olacağını garanti etti. Başından beri kararlıydım ve o da başından beri kararlıydı,” dedi.
Temsilciler Meclisi’nden geçen yasa tasarısı, üç vergi teşvikini 2029’a kadar geri getiriyor; bunların kalıcı hale getirilmesi, tasarıya muhtemelen yüz milyarlarca dolarlık ek maliyet getirecek.
Kalıcılık, esas olarak Senato’nun önceliği. Başkan Donald Trump, işletme vergisi indirimlerinin kısa süreli uzatılmasına sıcak baktığını işaret etti. Ek maliyetleri dengelemek için Crapo, SALT indirimi konusunda Temsilciler Meclisi’nin öncelikli gündem maddelerinden birini hedef alıyor.
Cumhuriyetçi Parti senatörlerine, SALT’ı Meclis Başkanı Mike Johnson’ın kendi üyeleriyle yaptığı 40.000 dolarlık anlaşmadan daha düşük bir seviyede sınırlamayı planladığını söyledi.
“Mavi” rengiyle bilinen Demokrat eyaletlerdeki Cumhuriyetçi Kongre üyeleri, Senato Çoğunluk Lideri John Thune’un POLITICO‘ya ilk kez özetlediği plan hakkında şimdiden uyarı sinyalleri veriyor.
Katılımcılar, Crapo’nun toplantıda SALT için kesin bir rakam vermediğini, fakat bazı Cumhuriyetçi senatörlerin 20.000 dolara düşürmeyi önerirken, diğerlerinin Johnson’ın başlangıçta direnen üyelerine teklif ettiği 30.000 doları Temsilciler Meclisi’ne de teklif etmeleri gerektiğini savunduğunu söyledi.
Hoeven, “Temsilciler Meclisi 40.000 dolar teklif etti; biz daha azını yapacağız. Orada 350 milyar dolarlık bir potansiyel olduğunu biliyoruz, ancak henüz bir rakam üzerinde karar vermedik,” dedi.
SALT ile ilgili bu hamle, Thune’dan Temsilciler Meclisi tasarısında mümkün olduğunca az değişiklik yapmasını isteyen Johnson ve diğer Cumhuriyetçi milletvekilleri için bir darbe oldu.
Senato tasarısı Temsilciler Meclisi’nin tasarısının büyük bir bölümünü yansıtacak gibi görünse de, Crapo’nun sunumu, Senato’nun tasarıdaki en hassas siyasi alanlardan bazılarını değiştireceğine dair en önemli işaret.
Johnson, Senato toplantısının ardından gazetecilere verdiği demeçte, “SALT rakamı ve tasarıdaki bazı hükümler konusunda ne yapabilecekleri konusunda çok, çok endişeliyim. Umarım mümkün olduğunca az değişiklik yaparlar,” dedi.
Cumhuriyetçi Temsilci Nicole Malliotakois, Senato Cumhuriyetçilerinin Temsilciler Meclisi’nin SALT anlaşmasını değiştirirlerse “tüm tasarıyı çökertme riskiyle karşı karşıya olduklarını” söyledi ve “Amerikan halkına uygulanan en büyük vergi artışından sorumlu olacaklarını” savundu.
Crapo ve Thune, perşembe günü Beyaz Saray’da Trump ile bir araya gelerek vergi planını ona anlatacak. Crapo’nun önümüzdeki hafta başında Senato Cumhuriyetçilerine daha ayrıntılı bilgi vermesi bekleniyor.
Vergi diline ek olarak, Crapo tasarıdaki Medicaid hükümlerinin taslağını hazırlamaktan da sorumlu ve senatörler, bu konuda ne gibi değişiklikler düşündüğü konusunda çok daha az ayrıntı verdiğini söyledi. Tasarıda programın ele alınışından endişe duyan birçok Cumhuriyetçi senatör, Finans Komitesi’nde yer almıyor.
Eyaletindeki kırsal hastaneleri korumaya çalışan Maine Senatörü Susan Collins, toplantı sonrası gazetecilere Medicaid’de bazı değişiklikler önerdiğini ancak ayrıntılara girmeyeceğini söyledi. Kuzey Dakota Senatörü Kevin Cramer ise “Medicaid ile ilgili bazı hususların çıkarılması gerekecek” diyerek, bu konuda daha fazla değişiklik olabileceğini ima etti.
Amerika
Bezos, Washington Post’un görüş bölümünü yeniden yapılandırdı

Washington Post‘un (WP) sahibi Jeff Bezos tarafından istendiği şekliyle, görüş bölümünü yenilemesi kapsamında yeni görüş editörünü atadığını duyurdu.
Bezos şubat ayında, WP’nin geleneksel geniş görüş programını kaldırarak, “kişisel özgürlükler ve serbest piyasa” yanlısı başyazılara odaklanan bir bölüme geçeceğini duyurmuştu.
Bezos, haber yayıncılığının kamuoyundaki tartışmaların gündemini belirleme rolünün değiştiğini ileri sürmüştü.
Bezos, çalışanlarına yazdığı notta, “Bir zamanlar, özellikle yerel bir tekel olan gazeteler, her sabah okuyucuların kapısına tüm görüşleri kapsayan geniş bir köşe yazısı bölümü sunmayı bir hizmet olarak görebilirdi. Bugün ise bu işi internet yapıyor,” dedi.
The Economist’in Washington muhabiri ve The Dispatch’in eski genel yayın yönetmeni Adam O’Neal, yenilenen bölümün başına geçecek.
O’Neal, mesajında yeni patronunun hedeflerini yineledi ve “Felsefemiz, bu ülkenin geleceğine dair temel bir iyimserliğe dayanacak. İdeoloji hakkında ders veren veya politikalar hakkında belirli şekillerde düşünmenizi talep eden insanlar olmayacağız,” dedi.
Gazete çalışanları, Bezos’un gazetenin haber içeriğini değiştirmeye çalışmadığını vurguladı fakat bu ilk kez olmuyor.
Geçen ekim ayında Bezos, WP’nin başkan adaylarını destekleme uygulamasını durdurarak, genel seçimler öncesinde eski Başkan Yardımcısı Kamala Harris’e destek vermesini engellemişti.
Bu hamle, gazetenin birçok köşe yazarı ve eski baş editörü Marty Baron’un tepkisini çekmiş ve editörler kurulunun birkaç üyesi protesto için istifa etmişti.
Kararın ardından gazetenin okurları da isyan etmiş ve yaklaşık 250.000 kişinin aboneliklerini iptal ettiği bildirilmişti.
Amerika
Trump’ın Los Angeles hamlesi Demokratları böldü

ABD Başkanı Donald Trump’ın milyonlarca belgesiz göçmeni sınır dışı etme girişimi, protestoları bastırmak için Los Angeles kentinde ABD ordusunu görevlendirmesiyle Demokratları böldü.
Financial Times’a (FT) göre bu hamle Washington’da, başkanın seçmenler nezdindeki gücünü pekiştirirken, Demokrat rakipleri arasında göç, hukuk ve düzen konusunda bölünmeleri ortaya çıkaran “kurnaz” bir siyasi hesap olarak da görülüyor.
Cumhuriyetçi kamuoyu araştırma şirketi North Star Opinion Research’ün başkan yardımcısı Jon McHenry, “Başkan Trump birçok açıdan takdire şayan olmayabilir, ama elindeki kartları nasıl oynayacağını iyi biliyor,” dedi.
Trump, 2024 seçim kampanyasında, Joe Biden’ın başkanlığı döneminde ülkeye yasadışı olarak giren milyonlarca göçmeni sınır dışı etme sözü vermişti ve o günden bu yana göçmenlik konusundaki tutumu nedeniyle nispeten yüksek onay oranları elde etti.
Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) görevlilerinin giderek sertleşen taktiklerine dair haberlere rağmen, son zamanlarda yapılan birkaç ankette, Amerikalıların çoğunluğunun Trump yönetiminin belgesiz göçmenleri sınır dışı etme çabalarını desteklediği ortaya çıktı.
Geçen hafta, Los Angeles şehrinde protestocular ile kolluk kuvvetleri arasında çıkan çatışmalar ve Ulusal Muhafızlar ile ABD Deniz Piyadeleri’nin görevlendirilme kararından önce yapılan bir CBS News anketine göre, Amerikalıların yüzde 54’ü yasadışı göçmenleri sınır dışı etme programını onaylarken, yüzde 46’sı desteklemiyor.
Beyaz Saray iletişim direktörü Steven Cheung, ankete yanıt olarak “Ulusal Muhafızların şiddeti bastırmak için Los Angeles’a gönderilmesinden sonra onay oranı daha da yükselecektir,” diye yazdı.
Trump daha da ileri giderek, bu hafta Beyaz Saray’da düzenlenen bir üst düzey yöneticiler toplantısında, Amerikalıların yüzde 95’inin kendisini desteklediğini düşündüğünü söyledi.
Trump, “Diğer birçok konu gibi, bunun da 95’e 5’lik bir konu olduğunu düşünüyorum. Demokratlar, konularda yanlış tarafta oldukları için seçimleri ezici bir çoğunlukla kaybettiler,” dedi.
Trump’ın Ulusal Muhafızları görevlendirmesinden bu yana çok az ulusal anket yapılmış olsa da, hafta sonu gerçekleştirilen ve çarşamba günü yayınlanan bir Quinnipiac anketi, başkanın hamlesine verilen desteğin değişiyor olabileceğini ortaya koydu.
Sadece %43’lük bir kesim Trump’ın göçmenlik meselesini ele alışını onaylarken, %54’lük bir kesim onaylamadı. %40’lık bir kesim ise yönetimin sınır dışı etme çabalarını onayladığını belirtti.
Yine de Beyaz Saray çarşamba günü sert bir tavır sergiledi. Trump’ı daha fazla sınır dışı etme kararından vazgeçirebilecek bir şey olup olmadığı sorulduğunda, Beyaz Saray basın sekreteri Karoline Leavitt, “Trump yönetimi, başkanın Amerikan halkına vaat ettiği toplu sınır dışı etme çabalarını sürdürecek,” yanıtını verdi.
Demokratlar, geçen kasımdaki seçimlerden bu yana, Biden yönetiminin ABD-Meksika sınırındaki tutumu nedeniyle Beyaz Saray ve Kongredeki kontrolünü kaybetmesinden bu yana, göç konusunda tutarlı bir mesaj oluşturmakta zorlanıyor.
Şimdi, Los Angeles sokaklarında şiddet ve kaosu desteklediği izlenimi vermeden Trump’ın göçmenlik uygulamalarını ve protestoları bastırmak için ABD ordusunun konuşlandırılmasını kınamaya çalışmak gibi ek bir zorlukla karşı karşıyalar.
Zorluklar, parti liderliğinin üst düzey bir üyesinin çarşamba gecesi istifa ettiğini açıkladığı Demokratik Ulusal Konvansiyon (DNC) da dahil olmak üzere, parti yapısının iç çekişmelerle boğuştuğu bir dönemde ortaya çıktı.
Kaliforniya’daki Demokrat yetkililer protestoların büyük ölçüde barışçıl olduğunu ısrarla belirtirken, yağma ve vandalizm olayları ABD genelinde manşetlere taşındı ve Los Angeles’ın Demokrat belediye başkanı Karen Bass’ın yerel sıkıyönetim ilan edip sokağa çıkma yasağı getirmesine neden oldu.
Washington’da Demokratlar nasıl tepki verileceği konusunda bölündü. Senato azınlık lideri Chuck Schumer dahil olmak üzere önde gelen parti isimleri Trump’ın eylemlerini “endişe verici otoriterlik” olarak kınadı.
Fakat parti tabanı, partinin protestocuları kınaması gerekip gerekmediği konusunda sert tartışmalar yaşadı.
Pennsylvanialı Demokrat senatör John Fetterman, sosyal medya hesabında, partisinin “arabaları ateşe vermeyi, binaları tahrip etmeyi ve kolluk kuvvetlerine saldırmayı kınamayı” reddederek “ahlaki üstünlüğünü” kaybettiğini yazdı.
New Yorklu Demokrat Temsilci Alexandria Ocasio-Cortez, CNN’e verdiği demeçte, “Aileleri parçalamak, ICE’nin kanunları çiğnemek gibi şiddet eylemlerini kesinlikle kınamalıyız. Senatör Fetterman veya başka biri kanun ve düzenle ilgileniyorsa, ABD’de gördüğümüz en kanunsuz kurum ve yönetimlerden birine bakmalıyız,” yanıtını verdi.
Connecticut senatörü Chris Murphy, partisinin bu ikilemi çözebileceğini vurgulayarak, Kongrede gazetecilere, “Aynı anda iki şeyi yapabiliriz. Kontrolden çıkan protestoları kınayabiliriz ve Donald Trump’ın şiddet uygulayan protestoculara karşı durmakla ilgilenmediğini kabul edebiliriz,” dedi.
Murphy, “Gerçek şu ki: Donald Trump barış sağlamak istemiyor. Durumu yatıştırmak istemiyor. Kavga arıyor,” diye ekledi.
Öte yandan kavganın Trump’ın istediği gibi bitmeyebileceğine dair bazı işaretler var. Son günlerde bir grup Cumhuriyetçi Kongre üyeleri, yaygın baskınların ekonomiyi bozabileceği ve toplulukları altüst edebileceği uyarısında bulunarak, yönetimi sınır dışı etme operasyonlarını daraltmaya çağırdı.
Kaliforniya’dan Cumhuriyetçi Kongre üyesi David Valadao salı günü X’te yaptığı açıklamada, “Kaliforniya’da devam eden ICE operasyonları konusunda endişeliyim ve yönetimle görüşmelerime devam ederek, yıllardır Valley’de barış içinde yaşayan çalışkan insanlardan çok, bilinen suçluların sınır dışı edilmesine öncelik verilmesi gerektiğini vurgulayacağım,” dedi.
-
Görüş1 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya2 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Avrupa1 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Dünya Basını4 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Rusya1 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Dünya Basını1 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’