Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD’den Meksika’ya ‘enerji’ tehdidi

Yayınlanma

ABD yönetimi, bir süredir anlaşmazlığa neden olan enerji sektörü düzenlemeleri nedeniyle güney komşusu Meksika’ya ültimatom vermeye hazırlanıyor.

Anlaşmazlığın kaynağı olarak, Meksika Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador’un, Meksika’nın enerji ve petrol piyasalarını dış rakiplere açmayı amaçlayan reformları geri alma kararı gösteriliyor.

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi kişilerin Reuters’a verdiği bilgiye göre, Amerika Birleşik Devletleri Ticaret Temsilciliğinin (USTR) Meksikalı müzakerecilere pazarlarını açmaları ve bazı artırılmış denetimleri kabul etmeleri için ‘nihai teklif’ olarak nitelendirilen bir teklifte bulunması bekleniyor.

Meksika’nın teklifi kabul etmemesi durumunda, ABD’nin USMCA anlaşması kapsamında bağımsız bir heyet kurulmasını talep edeceği belirtiliyor.

USMCA, NAFTA yerine ABD, Kanada ve Meksika arasında imzalanan serbest ticaret anlaşması.

ABD ve Kanada gümrük vergisi uygulayabilir

ABD ve Kanada 250 gün önce Meksika ile uyuşmazlık çözümü görüşmeleri talep etmişti. USMCA kuralları uyarınca, çözümsüz geçen 75 günün ardından, davayı karara bağlayan bir uyuşmazlık çözüm heyeti talep edebiliyorlardı.

Pazartesi günü düzenlenen bir etkinlikte Meksika Ekonomi Bakanı Raquel Buenrostro, ABD’nin 3 Ekim’den bu yana heyet talep etme hakkına sahip olduğunu söyledi.

Heyetin Meksika aleyhine karar vermesi ve Meksika’nın düzeltici adımlar atmaması halinde Washington ve Ottawa, Meksika mallarına milyarlarca dolarlık gümrük vergisi misillemesi uygulayabilir.

Beyaz Saray, göç ve uyuşturucu kaçakçılığı konularında işbirliği ararken Meksika ile ticaret gerilimini tırmandırmamayı umuyordu.

Fakat Reuters’a konuşan kaynaklar, aylardır süren görüşmelerin çok az ilerleme sağladığını ve yönetimin ‘daha az savaşçı seçeneklerinin tükendiğini’ savundu.

ABD Ticaret Temsilcisi (USTR) Katherine Tai, Senato Finans Komitesinde verdiği ifadede, “İstişare talebimizde belirtilen endişelerin giderilmesi için Meksika’nın atması gereken belirli ve somut adımlar konusunda temas halindeyiz. Bu konu halen canlı bir mesele,” diyerek gerilimi dolaylı yollardan teyit etti.

Chevron ve Marathon Petroleum gibi ABD’li petrol şirketlerinin yanı sıra güneş ve rüzgar enerjisi şirketleri de son yıllarda Meksika’da faaliyet göstermek için izin almakta zorlanıyor.

ABD’den ‘ayrımcılık’ suçlaması

Meksika Ekonomi Bakanı Raquel Buenrostro ise, sorunun temelini yenilenebilir enerjiye geçiş ve bu projeleri elektrik şebekesine bağlama konusundaki zorlukların oluşturduğunu söyledi.

“Mesele ABD’li şirketlere ayrımcılık yapılması değil, teknik nitelikte zorluklarımız var,” diyen Buenrostro, sorunları çözmek için elektrik dağıtımına yatırım yapıldığını da sözlerine ekledi.

ABD ve Kanada, Obrador’un devlet petrol şirketi Petroleos Mexicanos (Pemex) ve ulusal enerji şirketi Comision Federal de Electricidad’ı (CFE) kayırdığını ve ABD şirketlerine karşı ayrımcılık yaptığını iddia ediyor.

ABD Kongresinde hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar, Beyaz Saray’dan Meksika’ya karşı daha sert bir tutum takınmasını talep ediyor.

ABD ile Meksika arasında bu ayın başında da ‘GDO’lu ürün’ anlaşmazlığı olduğu medyaya yansımıştı. ABD, güney komşusunun genetiği değiştirilmiş mısır ve diğer tarımsal biyoteknoloji ürünlerinin ithalatını sınırlama planlarına itiraz etmiş ve resmi görüşmelere başlama talebinde bulunmuştu.

Meksika, GDO’lu mısırın insanların tüketimine sunulmasına yönelik kısıtlamalar getirmek istiyor.

Meksika’nın ‘enerji bağımsızlığı’ hedefi

Lopez Obrador, enerji anlaşmazlığı söz konusu olduğunda Meksika’nın hiçbir yasayı çiğnemediğini ve ‘hiçbir şey olmayacağını’ söyledi.

Meksika lideri, ulusal egemenliğin güçlendirilmesi gerekçesiyle, CFE’ye elektrik santrallerinin şebekeye bağlanmasında özel şirketlere göre öncelik verilmesini istemişti.

Enerji sektörüne yabancı ve özel sektör katılımına karşı çıkışını ‘yolsuzluğun kökünü kazıma’ çabasının bir parçası olarak yorumlayan Başkan, geçmiş hükümetlerin piyasayı özel sermaye lehine çarpıttığını savunuyor.

Enerjinin bir ‘iç mesele’ olduğunu savunan Obrador, USMCA’da bulunan, Meksika’nın petrol ve doğal gazının ‘devredilemez’ mülkiyetini öngören bir madde olduğuna da işaret ediyor.

Obrador yönetiminin planları kapsamında ulusal petrol şirketi Pemex, ham petrol ihracatını günde bir milyon varilden 2023 yılında günde sadece 435.000 varile indirecekti.

Bu hamle, Obrador’un benzin ve dizel gibi pahalı rafine ürünlerin ithalatını azaltma ve bunun yerine yerli üretime daha fazla güvenme çabasının bir parçası.

Pemex başkanı Octavio Romero Oropeza, güneydoğu eyaleti Tabasco’da yeni bir rafinerinin açılışında yaptığı konuşmada, “Meksika ham petrolünün neredeyse %100’ü ülkemizde rafine edilecek,” demişti.

John Kerry Meksika’da

Süreç devam ederken ilginç bir gelişme yaşandı ve Joe Biden’ın iklim temsilcisi John Kerry Mesika’ya gitti.

Başkan Obrador ile de görüşen Kerry, beklenmedik bir şekilde övgüler düzdü ve “Geçmişte yapılan bazı hataları telafi etmek ve halkın çıkarlarını desteklemek isteyen liderliğinde bilgelik görüyorum,” dedi.

Bununla birlikte Kerry’nin gezisini herkes hoş karşılamış görünmüyor. Wall Street Journal’da çıkan bir değerlendirme yazısında, ironik bir şekilde, “18 ay boyunca Meksika’ya yaptığı yedi gezi onu López Obrador’un yeni kankası yapmış gibi görünse de, Meksika’da yenilenebilir enerji davasını ilerletmek için hiçbir şey yapmadılar,” deniyor.

ABD-Meksika enerji ortaklığı

ABD’nin bazı güneybatı eyaletlerinin Meksika’daki yenilenebilir enerji tesislerince elektriklendirilmesi gündemde.

California Körfezinin Meksika sınırında kalan Sonora eyaletinin California ve Arizona eyaletlerine enerji vermesine yönelik önemli bir proje başlamış durumda. Güneş enerjisi panelleri projesinin 48 milyar dolara mal olacağı düşünülüyor.

Sonora’nın Puerto Peñasco kentindeki tesis geçen ay ulusal çapta enerji sağlamaya başladı. 120 megawattlık fotovoltaik santralin seneye 300 megawattlık yeni bir santralle desteklenmesi bekleniyor

Santral, CFE’nin mülkiyetinde ve yine CFE tarafından işletiliyor.

Geniş kapsamlı federal program, Sonora eyaletinde beş büyük fotovoltaik güneş enerjisi tesisi, yeni iletim hatları ve bir lityum madenciliği girişiminin inşasını içeriyor.

López Obrador Pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında gazetecilere, Puerto Peñasco tesisinin Sonora’nın diğer bölgelerinde de çoğaltılması ihtiyacını tartışırken John Kerry ile ‘5 milyar dolarlık bir yatırım olasılığı’ hakkında konuştuğunu söyledi.

ABD’nin başlangıçta özel yatırım olması konusunda çok ısrar ettiğini vurgulayan Obrador, Amerikalı yetkililerin nihayetinde Meksika’nın şartlarını kabul ettiğini söyledi. Buna göre finansman doğrudan CFE’ye gönderilen kamu kredisi olacak ve faiz oranları düşük kalacak.

ABD’li yetkililer ise projenin finansmanı konusunda anlaştıkları iddialarını doğrulamıyorlar.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English