Bizi Takip Edin

Avrupa

AB’den Çin’e karşı COVID önlemleri

Yayınlanma

Çin Halk Cumhuriyeti’nin ‘sıfır COVID’ uygulamasını gevşetmesinin ardından Avrupa’da başlayan ‘önlem’ tartışmasında yeni bir döneme girildi.

AB diplomatları, Çin’den gelen yolcular için maske, uçuş öncesi testi ve atık su takip uygulamalarına gidilmesini kararlaştırdı.

Bununla birlikte, alınan karar tüm üye ülkeler için zorunluluk barındırmıyor. Her ülke, bu tavsiye kararlarını nasıl uygulayacağını kendisi belirleyecek.

Çarşamba günü Brüksel’de yapılan kriz toplantısında, AB ülkelerinin ‘koordineli ihtiyati tedbirler’ alması gerektiği karar altına alındı.

Toplantıdan çıkan metnin dili, üye ülkeleri Çin’den gelen (ve Çin’e giden) yolculara zorunlu testler ve maskeye zorlamak yerine ‘teşvik etmek’ ile yetiniyor.

Tavsiyelerin zorunlu hale getirilip uygulanması durumunda Çin’in karşılık vermesi bekleniyor. Çin Dışişleri, daha önce bu türden uygulamaların ‘kabul edilemez’ olduğunu ve bunlara karşı kendilerinin de önlemler alacağını söylemişti.

Politico’ya konuşan bir diplomat, birçok AB ülkesinin ‘kısıtlayıcı’ bir yaklaşımı savunduğunu ama bu yöntemin doğru olduğuna dair bilimsel kanıtların bulunmadığını söyledi.

İtalya, İspanya ve Fransa kendi tekil önlemlerini alarak Çin’den gelen yolculara karşı çeşitli kısıtlamalara gitmişlerdi.

Avrupa

Almanya ve Fransa’dan ‘ABD’den bağımsız teknoloji’ hamlesi

Yayınlanma

Alman ve Fransız hükümetleri 9 Nisan’da önerilen “Eurostack” girişimini desteklediklerini resmen açıkladılar.

Eurostack girişimi, yarı iletkenler ve bulut hizmetlerinden platformlar, sosyal medya ve yapay zekaya (AI) kadar tüm değer zincirini kapsayan egemen bir Avrupa teknoloji altyapısı oluşturarak kıtanın ABD teknolojilerine olan aşırı bağımlılığının riskini azaltmayı amaçlıyor.

Almanya CDU-SPD koalisyonunun 9 Nisan’da yayınladığı belgede Eurostack girişimini destekledikleri yönünde bir ifade yer alıyor.

Fransa Yapay Zeka ve Dijital Bakanı Clara Chappaz’ın ofisi, Almanya’nın Eurostack girişimini desteklemesine resmi bir yanıt olarak Euractiv’e verdiği demeçte, “Evet, Avrupa çözümlerinin geliştirilmesini destekliyoruz,” dedi ve Fransız ve Alman yönetimlerinin ortak bir yol haritası oluşturmak için temas halinde olduğunu ekledi.

Yeni Alman koalisyonunun tutumu, Eurostack projesinin öncülüğünü yapan etkili antitröst uzmanı Cristina Caffarra tarafından çarşamba günü LinkedIn’de yayınlanan bir yazıda övüldü.

Fakat asıl zorluklar şimdi ortaya çıkıyor çıkacak Avrupa Parlamentosu’nda AB teknoloji egemenliğine ilişkin çok tartışılan ve bağlayıcı olmayan bir rapor, partiler ve ülkeler arasındaki derin bölünmeleri ortaya çıkarıyor.

Gerçekten de Fransa ve Almanya, Komisyon’un son raporunda da vurgulandığı üzere, Eurostack’in temel unsurlarından biri olan yüksek hızlı ağlar (fiber ve 5G) konusunda çok farklı yaklaşımlara sahip.

Fransa ve Almanya, veri merkezlerine güç sağlamak için temel bir unsur olan enerji bileşenleri söz konusu olduğunda da çok farklı ve iki ülke nükleer enerjinin yenilenebilir bir enerji olup olmadığı konusunda anlaşmazlık halinde.

AB’nin iki ekonomik güç merkezi, güvenli bulutun ne olduğunun tanımlanması da dahil olmak üzere bir dizi teknoloji meselesi üzerinde yıllardır mücadele veriyor.

Eurostack girişimi ayrıca AB düzeyinde hiç var olmamış gerçek bir Avrupa sanayi politikası gerektirecektir.

Bir isim üzerinde anlaşmak kolay olsa da “Eurostack” kavramı hâlâ çok belirsiz. Bazı girişimler kamu fonları gibi görünen yüzlerce milyar avroya ulaşan yatırımlar önerirken, Caffarra’nın girişimi gibi girişimler özel sektör çözümlerine öncelik veriyor ve bulut güvenliği konusunda Fransız görüşünü savunuyor.

AB şimdiye kadar taraf tutma konusunda isteksiz davrandı ve Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen de çarşamba günü Alman Parlamento üyelerine gönderdiği bir mektupta Eurostack girişimine sadece çekingen bir destek verdi.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Almanya’da ‘kırmızı-siyah’ büyük koalisyonu kuruldu

Yayınlanma

Almanya’da ‘kırmızı-siyah’ büyük koalisyonu kuruldu. Almanya’nın müstakbel şansölyesi Friedrich Merz, merkez sağ CDU/CSU bloğunun Sosyal Demokratlarla (SPD) yaptığı koalisyon anlaşmasını sundu.

“Donald Trump’a verilecek en önemli mesaj Almanya’nın yeniden rayına oturduğudur” diyen Merz, Almanya’nın yeniden “Avrupa Birliği içinde çok güçlü bir ortak” olacağını da sözlerine ekledi.

Merz’in Hıristiyan Demokratları ve Sosyal Demokratlar arasında çarşamba günü açıklanan anlaşma, Almanya’daki federal seçimlerden yaklaşık altı hafta sonra yapıldı.

CDU liderinin dönüşüm planının bazı kilit yönleri SPD’nin gündemiyle temelden çatışsa da, iki merkezci parti, kısmen parçalı seçim sonuçlarının diğer ana akım koalisyon seçeneklerini çoğunluktan yoksun bırakması nedeniyle koalisyon görüşmelerine itildi.

SPD göç reformu konusunda CDU/CSU ile uzlaştı, fakat muhafazakârların işletmeler ve yüksek gelirliler için vergi indirimi taleplerine boyun eğmekte isteksiz davrandı. Nihayetinde iki parti de bir uzlaşmaya boyun eğdi.

Örneğin dış politika alanında Merz’e kilit konularda koordinasyon sağlaması için yeni bir “milli güvenlik konseyi” kurma yetkisi verildi. Öte yandan Scholz’un engellediği ve Merz’in söz verdiği Almanya’nın uzun menzilli Taurus seyir füzelerinin Ukrayna’ya teslim edilmesi konusunda bir sonraki hükümet tarafından net bir taahhütte bulunulmadı.

Merz’e tartışmalı AB politika dosyaları üzerinde doğrudan karar alma ve koordinasyon yetkileri verilmesini öngören CDU/CSU planı da esnetildi.

Almanya bunun yerine bir “AB izleme süreci” oluşturacak ve Merz’in özel kalem müdürü Almanya’nın AB mevzuatına ilişkin tutumunu sorumlu kamu görevlileri ile “önceden” koordine edecek.

Göç konusunda, sızan taslaklarda öngörülen daha sıkı sınır uygulamaları, AB’nin dış sınırları boyunca “işleyen bir dış sınır muhafızlığı tesis edilene kadar” Almanya’nın sınırı boyunca devam eden kontroller de dahil olmak üzere nihai anlaşmaya taşındı.

Anlaşma aynı zamanda Avrupa düzeyinde olası göçmen geri dönüş merkezlerine açık olunduğunun da sinyallerini veriyor. 

Fakat Merz’in Almanya’nın sınırlarındaki sığınmacıları geri çevirme yönündeki tartışmalı talebi sadece “Avrupalı komşularla koordinasyon halinde” gerçekleşecek ki bu, Merz’in çarşamba günü yine açıklığa kavuşturamadığı muğlak bir ifade olarak kayda geçti.

Mali alanda ise Almanya, kurumlar vergisi oranını beş yıl içinde kümülatif olarak yüzde beş puan düşürecek. Özel sektörün desteklenmesi için koalisyon, sermaye yatırımlarını sübvanse edecek bir “Almanya fonu” planlıyor. 

Bir “Almanya Fonu” 10 milyar Avro kamu parası ile desteklenirken, özel yatırımcılara yönelik iddialı bir sunum, yeni kurulan şirketleri desteklemek ve işletmeleri büyütmek için bunu 100 milyar Avro’ya çıkarmayı hedefliyor. Hükümet ayrıca yatırımı teşvik etmek için kurumlar vergisinde indirim anlamına gelen bir “yatırım destekleyici” vaat ediyor.

Taraflar elektrik vergilerini düşürmeyi, şebeke ücretlerini azaltmayı, gaz fiyatları üzerindeki vergiyi kaldırmayı ve sanayi elektriği tarifesi getirmeyi vaat ediyor.

Yeni hükümet bu yıl kamu fonlarında 1 milyar avro kesintiye gitmeyi ve 2029 yılına kadar idari masrafları yüzde 10 azaltmayı planlıyor; güvenlik güçleri hariç kamu çalışanlarının sayısında yüzde 8’lik bir kesintiye gidilecek. Sübvansiyonlar ve destek programları da kapsamlı bir şekilde gözden geçiriliyor.

Enerji fiyatlarında indirimler ve kamu-özel yatırım fonları da üzerinde anlaşılan meselelerden. Planın merkezinde, küresel rüzgarlar şiddetlenirken Almanya’nın rekabet gücünü yeniden kazanabileceği vaadi yer alıyor. Merz Berlin’de yaptığı açıklamada ,“Öncelikle Alman ekonomisinin fiyat rekabetçiliğini güçlendireceğiz,” dedi.

Fakat koalisyon anlaşması aynı zamanda asgari ücretin saat başına 15 avroya yükseltilmesine de işaret ediyor ki bu, sermaye gruplarının “yanlış bir adım” olarak karşı çıktığı bir konu.

SPD ayrıca, %16’lık rekor düşük seçim sonucuna rağmen, son kabine görev dağılımında yedi bakanlık almayı başardı. Bu durum muhtemelen Merz’in müzakerelerdeki koz eksikliğini yansıtıyor, zira partisinin başka gerçekçi koalisyon ortağı yok.

Bavyera’nın CSU’lu eyalet başbakanı Markus Söder, koalisyonun tam anlamıyla bir “aşk evliliği” olmadığını, “aşkın biteceğini” vurguladı.

Merz ise müzakerelerin SPD ile “iyi bir kişisel güven ilişkisi” yarattığını söyledi.

Öte yandan nihai anlaşmanın 29 Nisan’da sona erecek oylamada SPD’nin yaklaşık 350.000 üyesinin çoğunluğu tarafından ve 28 Nisan’da Hıristiyan Demokratların parti konferansında üyeler tarafından onaylanması gerekiyor.

Parti üyelerinin onayı potansiyel bir engel olmaya devam ediyor. Kabinede yer alacak bakanların belirlenmesi de muhtemelen bu kararlardan sonra gerçekleşecek.

Anlaşma onaylandıktan sonra Merz mayıs ayı başında şansölye seçilebilir. Merz, “Şu ana kadar takvimi sadece geçici olarak tartıştık,” diyerek kesin bir zaman çizelgesini teyit etmekten kaçındı ama en olası tarih 6 veya 7 Mayıs gibi görünüyor.

Okumaya Devam Et

Avrupa

AB, Ukrayna ile gümrüksüz ticareti haziranda sonlandıracak

Yayınlanma

Avrupa Birliği (AB), 2022 yılında Ukrayna ekonomisini desteklemek amacıyla uygulamaya koyduğu gümrüksüz ticaret rejimini haziran ayında sonlandıracağını duyurdu. Karar, başta Fransa, Polonya ve Macaristan olmak üzere üye ülkelerdeki çiftçilerin, ucuz Ukrayna ürünlerinin piyasalarına zarar verdiği yönündeki şikayetleri üzerine alındı.

Avrupa Birliği (AB), 2022 yılında Ukrayna ekonomisini desteklemek amacıyla uygulamaya koyduğu kriz karşıtı tedbirleri haziran ayında sonlandıracak.

Avrupa Parlamentosu’nda konuşan AB Komisyonu’nun Tarımdan Sorumlu Üyesi Christophe Hansen, Ukrayna ürünlerine yönelik gümrük vergileri ve kotaları geçici olarak kaldıran rejimin uzatılma ihtimalinin olmadığını belirtti.

AB, 2022 yılında gümrük vergilerini ve kotaları askıya almış ve daha sonra şeker ve kümes hayvanları gibi bazı ürünlerin ithalat hacimlerine yönelik kısıtlamalar eklenmiş olsa da bu rejimin geçerliliğini uzatmıştı.

Politico‘nun haberine göre, bu uygulamanın süresi 5 Haziran’da dolacak ve uzatılmayacak.

Ukrayna için uygulanan gümrüksüz ticaret rejimi, ucuz Ukrayna ürünlerinin akışının kendi tarım piyasalarına zarar verdiğini öne süren Fransa, Polonya, Macaristan ve Slovakya gibi ülkelerin çiftçileri ve hükümetleri tarafından eleştiriliyordu.

Son üç ülke, AB kurallarını ihlal ederek Ukrayna’dan yapılan tedariklere kısıtlamalar getirmişti.

Hansen’e göre, Avrupa Komisyonu yeni bir gümrük kotası sistemi hazırlıyor ancak bu sistem, Ukrayna’dan gelen malların AB pazarına neredeyse sınırsız erişime sahip olduğu mevcut durumla “aynı seviyede olmayacak”.

Hansen, yine de yeni düzenlemelerin Ukrayna için 2014 yılında kabul edilen ve savaş başlayana kadar yürürlükte olan serbest ticaret anlaşması koşullarından daha elverişli olacağını kaydetti.

Ukraynalı yetkililer ve çiftçi dernekleri, mevcut kuralların sona ermesinin ihracatta 3,3 milyar avroluk azalmaya ve Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’da (GSYİH) yüzde 2,5’lik düşüşe yol açabileceği konusunda uyarıyor.

Kiev yönetimi, Brüksel’in yeni teklifler sunmasını umuyordu ancak bu henüz gerçekleşmedi.

Politico‘ya konuşan ve Avrupa Komisyonu üyesinin programı hakkında bilgi sahibi olan yetkililer, Hansen’in perşembe günü Ukrayna Tarım Bakanı Vitaliy Koval ile atılacak adımları görüşmek üzere bir araya geleceğini söyledi.

AB yetkilileri, haziran ayına kadar Ukrayna ile anlaşmaya varmanın zor olacağını kabul ediyor.

Brüksel’in şu anki ana odağının, AB’den yapılan ithalata yüzde 20 gümrük vergisi ve çelik ile alüminyum tedarikine yüzde 25 gümrük vergisi gibi önlemlerle tam ölçekli ticaret savaşı başlatan ABD ile ilişkilere kaydığı belirtiliyor.

Salı günü Donald Trump da yakında ilaç ürünlerine yönelik ayrı gümrük vergileri getirileceği konusunda uyarıda bulunmuştu.

AB, Ukrayna ürünlerine uyguladığı ithalat vergilerini geri getirecek

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English