Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Almanya, AB’nin Suriye’ye yönelik yaptırımları hafifletmesi için bastırıyor

Yayınlanma

Berlin, Beşar Esad yönetiminin devrilmesinin ve El Kaide bağlantılı Heyet Tahrir eş-Şam’ın (HTŞ) iktidara gelmesinin ardından, ülkenin siyasi geçiş sürecini desteklemek ve yeniden inşasına yardımcı olmak amacıyla Batının Suriye’ye yönelik Esad dönemi yaptırımlarını hafifletmesi için AB’ye baskı yapıyor.

Konu hakkında bilgi sahibi kişilerin Financial Times’a (FT) aktardığına göre, Alman yetkililer Noelden kısa bir süre önce AB başkentleri arasında, bloğun Suriye’ye yönelik yaptırımlarının kaldırılabileceği önemli alanlara ilişkin öneriler içeren iki öneri belgesi dağıttı.

Bu teklifte, ülkenin yeni yönetiminin, fiili lideri Ebu Muhammed el-Colani (Ahmed eş-Şara) üzerinde bir miktar baskı kurabilmek amacıyla bazı reformları hayata geçirmesi karşılığında tedbirlerin hafifletilmesi öneriliyordu.

Berlin’in niyeti, ABD’nin pazartesi günü kendi sınırlı yaptırım muafiyetlerini yayınlamasının ardından 27 Ocak’ta Brüksel’de yapılacak dışişleri bakanları toplantısında AB’nin diğer 26 üye ülkesinden yaklaşımına destek almak.

Bir kişiye göre belgelerde, azınlıkların ve kadın haklarının korunması ve silahların yayılmasının önlenmesi gibi sosyal konularda adımlar atılması karşılığında Brüksel’in Şam’a uyguladığı kısıtlamaları kademeli olarak nasıl kaldırabileceği ayrıntılarıyla anlatılıyor.

FT’ye konuşan bir Alman yetkili, “İç savaş sırasında ciddi suçlar işleyenlere yönelik yaptırımların sürdürülmesi gerekirken, Suriye halkını belirli sektörlerdeki yaptırımlardan kurtarmanın yollarını aktif olarak tartışıyoruz,” dedi.

Batılı diplomatların son haftalarda Şam’a yaptıkları ziyaretler sırasında gündeme gelen öneriler, ülkeye fon akışını kolaylaştırmak için bankacılık sektörüne ve ciddi elektrik kesintilerinin üstesinden gelmeye yardımcı olmak için enerji sektörüne yönelik kısıtlamaların hafifletilmesini içeriyor.

Ayrıca hava taşımacılığı üzerindeki yaptırımların hafifletilmesi ve ülkelerine dönmek isteyen sürgündeki Suriyelilerin yanlarına araba almalarını ya da banka hesabı açmalarını engelleyen özel varlıkların taşınması üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması da isteniyor.

ABD Hazinesinin altı aylık muafiyeti, Suriye hükümeti ile bazı işlemlerin yanı sıra bazı enerji ödemeleri ve kişisel havalelere de izin veriyor. Hazineden yapılan açıklamada bu hamlenin amacının “yaptırımların elektrik, enerji, su ve sanitasyon sağlanması da dâhil olmak üzere Suriye genelinde temel hizmetleri ve yönetim fonksiyonlarının devamlılığını engellememesini sağlamaya yardımcı olmak” olduğu belirtildi.

AB görüşmelerine aşina olan bir kişi, Washington gibi, bloğun da gerektiğinde geri alınabilmesini sağlamak için yaptırımların hafifletilmesini geçici hale getirebileceğini söyledi. Görüşmelere katılan bir yetkili, AB’nin 27 üye ülkesi arasında yaptırımların hafifletilmesi için oybirliği ile destek olup olmadığının henüz belli olmadığını, bazı başkentlerin hâlâ yeni Şam yönetimi ve nasıl yöneteceği konusunda tam bir değerlendirme yapılması çağrısında bulunduğunu söyledi.

FT’ye göre birçok Batılı yetkili, Esad’ı deviren saldırıya liderlik eden HTŞ’nin lideri Şara’ya temkinli yaklaşıyor.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock geçen hafta Şam’a yaptığı ziyarette, AB’nin Suriye’yi “barışçıl ve kapsayıcı” bir geçiş sürecinde desteklemek istediğini söylemişti.

Şara’nın elini sıkmayı reddetmesi üzerine ziyareti ülkesinde tartışmalara neden olan Yeşiller Partili siyasetçi, Avrupa’nın “elbette bir toplumun İslamlaştırılmasını finanse etmeyeceğini” de eklemişti.

AB’nin baş diplomatı Kaja Kallas, geçen ay AB dışişleri bakanları toplantısının ardından yaptığı açıklamada, bloğun “Suriye’nin yeni liderliğinden olumlu adımlar, sözler değil ama gerçek adımlar ve eylemler gördüğümüzde yaptırım politikamızı uyarlamaya hazır olup olmadığına” karar vermesi gerektiğini söylemiş ve “Biz 27 demokrasiyiz ve bu zaman alır. Ancak adımları gördüğümüzde planı hazır hale getirmemiz gerekiyor, o zaman biz de bu konuda olumlu davranmaya hazırız,” demişti.

DİPLOMASİ

Çin, Ukrayna’ya barış gücü gönderme fikrini reddetti

Yayınlanma

Çin Dışişleri Bakanlığı, Pekin’in Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un başlattığı ‘gönüllüler koalisyonu’ kapsamında Ukrayna’ya potansiyel bir barış gücü misyonuna katılacağı yönündeki haberleri yalanladı.

Çin Dışişleri Bakanlığı, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un öncülük ettiği “gönüllüler koalisyonu” kapsamında Ukrayna’ya barış gücü gönderme olasılığına ilişkin haberleri yalanladı.

Bakanlık sözcüsü Go Ciakun, pazartesi günü yaptığı açıklamada, bu tür haberlerin asılsız olduğunu ve Çin’in Ukrayna krizine yönelik tutumunun değişmediğini vurguladı.

Çin, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşında tarafsız olduğunu iddia ediyor. Ancak, Moskova ile yakın iktiadi ve siyasi ilişkilerini sürdürüyor.

Welt am Sonntag gazetesinin diplomatik kaynaklara dayandırdığı habere göre, Çinli yetkililer, olası bir ateşkes durumunda Ukrayna’daki barış operasyonuna Çin’in katılımını değerlendirmek için Brüksel’de Avrupalı diplomatlarla gayri resmi görüşmeler yaptı.

Görüşme katılımcıları, Çin temsilcilerinin Avrupa’nın bu tür bir adıma sıcak bakıp bakmayacağını öğrenmek istediklerini belirtti.

Brüksel’deki kaynaklar, Çin’in katılımının “Rusya’nın Ukrayna’da barış güçlerini kabul etmesine potansiyel olarak katkıda bulunabileceğini” ifade etti.

“Gönüllüler koalisyonunun” amacı, İngiltere ve Fransa öncülüğünde Avrupa hükümetlerini bir araya getirerek, bir barış anlaşması sonrasında Ukrayna’yı korumak. Kanada ve Türkiye’nin de bu koalisyona katılabileceği belirtiliyor.

Bunun yanı sıra The Economist‘in haberine göre, şubat ayında ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetimi, Çin ve Brezilya’ya, Avrupalı birliklerle birlikte Ukrayna’daki ateşkes hattına barış gücü askeri göndermeyi teklif etti.

Dönemin ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, sadece Avrupalı askerlerden oluşan bir gücün, Rusya’dan gelebilecek olası bir saldırıyı caydırmada daha az etkili olacağını belirtmişti.

Ciakun ise, Çin’in sınır hattına asker gönderme olasılığına dair bilgileri yalanlayarak, bu konunun tartışılmasının dahi söz konusu olmadığını ifade etti.

Ciakun’a göre, Pekin, Rusya-Ukrayna savaşının diyalog ve müzakereler yoluyla sona erdirilmesini her zaman destekledi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump: ABD, Ukrayna ile sınırlar ve nükleer santral devrini görüşüyor

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna’daki çatışmanın çözümü için yürütülen müzakerelerde sınırların belirlenmesi, toprakların paylaşımı ve bir nükleer santralin mülkiyetinin devri konularının ele alındığını açıkladı.

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna’daki ihtilafın çözümü için yürütülen müzakerelerde sınırların belirlenmesi, toprakların paylaşımı ve bir nükleer santralin mülkiyetinin devri konularının ele alındığını söyledi.

Trump, Beyaz Saray’da gazetecilere yaptığı açıklamada, “Şu anda toprakları görüşüyoruz. Sınırların belirlenmesini konuşuyoruz. Bir elektrik santralinin mülkiyetini tartışıyoruz. Bazıları, ABD’nin santrali kontrol altına alması ve onu yeniden inşa edip işletmek için gerekli bilgi ve deneyime sahip olduğumuz için yönetmesi gerektiğini düşünüyor. Prensip olarak, böyle bir seçeneğe sıcak bakarım. Ancak özellikle büyük bir nükleer santralin mülkiyeti konusu tartışılıyor,” dedi.

Trump, müzakerelerde hangi nükleer santralin konuşulduğuna dair detay vermedi.

Rusya ve ABD heyetleri, 24 Mart’ta Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da Ukrayna konusunu görüşmek üzere bir araya geldi.

Rus heyetine Federasyon Konseyi Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Grigoriy Karasin ve FSB Direktörü Danışmanı Sergey Beseda başkanlık etti.

Rusya Devlet Başkanı Yardımcısı Yuriy Uşakov, her iki ismin de uluslararası sorunlar konusunda deneyimli müzakereciler olduğunu belirtti.

Basında çıkan haberlere göre, ABD heyetinde ise ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Avrupa Kıdemli Direktörü Andrew Peek, Dışişleri Bakanlığı Siyasi Planlama Direktörü Michael Anton ve diğer isimler yer aldı.

23 Mart’ta da Riyad’da ABD ve Ukrayna temsilcileri arasında görüşmeler yapıldı.

Fakat Ukrayna tarafı görüşmelerin sonuçları hakkında yorum yapmaktan kaçındı ve Rus heyetiyle görüşme planlarının olmadığını doğruladı.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, 24 Mart’taki brifingde, Rusya ve ABD’nin çatışmanın çözümü konusunda yapması gereken çok iş olduğunu ifade etti.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Rus siyaset bilimci Markov: Türkiye’de medeniyetler çatışması yaşanıyor

Yayınlanma

Türk-Rus Toplumsal Forumu Genel Sekreteri ve siyaset bilimci Sergey Markov, Türkiye’nin medeniyetler temelinde ikiye bölündüğünü ve bu durumun uzun yıllar devam edeceğini belirtti. Markov, laik kesimin Avrupa yanlısı, İslamcı kesimin ise Rusya ile iyi ilişkiler istediğini ifade etti. Ayrıca, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ülkedeki bu ayrışmayı daha da derinleştirdiğini ifade etti

Türk-Rus Toplumsal Forumu Genel Sekreteri ve tanınmış siyaset bilimci Sergey Markov, Telegram kanalında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki tutuklama kararını ele aldı.

Markov, Türkiye’nin medeniyetler temelinde ikiye bölündüğünü ve bu durumun uzun yıllar devam edeceğini savundu.

Markov, Türkiye’deki bu ayrışmayı şu sözlerle ifade etti: “Türkiye, medeniyetler açısından ikiye bölünmüş durumda. Bir yarısı laik Türkiye’den yana, diğer yarısı ise İslamcı Türkiye’den yana.”

Laik kesimin Avrupa yanlısı olduğunu savunan Markov, İslamcı kesimin ise çok yönlü dış politika izleyerek Rusya ile iyi ilişkiler kurmak istediğini vurguladı.

Markov, “Laik ve Avrupa yanlısı Türkler, genellikle İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya gibi büyük şehirlerde ve sahil bölgelerinde yaşıyor. Bu nedenle, Erdoğan’a karşı olan muhalefet bu şehirlerde daha güçlü. Bu kesimin gelir düzeyi ve eğitim endeksi daha yüksek ve daha aktifler,” dedi.

İslamcı kesimin ise genellikle kırsal bölgelerde yaşadığını ve iktisadi olarak daha dezavantajlı olduğunu kaydeden Markov, “İslamcı Türkiye’yi destekleyenler ise genellikle kırsal bölgelerde yaşıyor ve zengin değiller. Ancak seçimlere katılım oranları daha yüksek,” ifadelerini kullandı.

Rusya’nın, medeniyet olarak laik Türkiye’ye daha yakın olduğunu belirten Markov, siyasi işbirliğinin ise İslamcı kesimle yapıldığını söyledi.

Markov, “Rusya, medeniyet olarak laik Türkiye’ye daha yakın. Ancak, laik kesim Rusya’nın düşmanlarıyla işbirliği yapıyor. Bu nedenle, Rusya siyasi olarak İslamcı Türkiye ile işbirliği yapıyor,” diye ekledi.

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının Türkiye’deki bu ayrışmayı daha da derinleştirdiğini savunan Markov, şöyle devam etti:

“Laik Türkiye’nin lideri konumundaki İmamoğlu’nun tutuklanması, ülkedeki bu iki kesimin doğrudan çatışmasına yol açtı. Mahkeme, İmamoğlu’nun tutuklanmasına karar verdi. Bugün milyonlarca kişinin katılımıyla yasaklı protesto gösterileri bekleniyor.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English