Bizi Takip Edin

Amerika

Biden’ın Çin’e yeni teknoloji kısıtlamaları Şahinlerin beklentisinin altında kaldı

Yayınlanma

Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Joe Biden, Çin’deki üç teknoloji sektörüne (yarı iletkenler, kuantum bilgi teknolojileri ve yapay zeka) yönelik ABD yatırımlarına kısıtlamalar getirme sürecini başlatan bir kararname imzaladı. Kararnameye, ABD Hazine Bakanlığı’nın Çin teknolojilerine yönelik bazı yatırımlara yasaklar ve bildirim yükümlülükleri getirecek kural koyma önerisi eşlik etti. Kongre’deki şahinler yönetimi bu tür yatırımlar üzerinde daha geniş kontroller benimsemeye zorlasa da taslak düzenlemelerin kapsamı bu üç alanla sınırlandırıldı ve bu teknolojilerin askeri uygulamalarına yönelik kısıtlamalara öncelik verildi.

Biden’ın icra emri, yönetimin yüzlerce şirketi kara listeye alma, kritik teknolojilerin ihracatını engelleme ve Çin’in tedarik zincirlerindeki hakimiyetini azaltma hamlelerinin devamı olarak geldi. Bu kararın, Biden yönetiminin Çin’in teknoloji sektörünün büyümesini yavaşlatmaya yönelik daha geniş stratejisiyle uyumlu olduğu görülüyor. Ayrıca yatırım kısıtlamalarının daha da genişletilmesi bekleniyor.

Biden, Hazine Bakanlığı’nı yürütme emrini uygulamakla görevlendirdi, hükümetin ABD şirketlerinin Çin’deki çip, kuantum ve yapay zeka yatırımlarını nasıl sınırlandırması ve ilgili yatırımlar için bildirim gerekliliklerini nasıl belirlemesi gerektiği konusunda bir önerge yayınlanacak.

Foreign Policy haberine göre, yarı iletkenlerle ilgili olarak Hazine, Ticaret Bakanlığı’nın Ekim 2022 yarı iletken ihracat kontrolleri kapsamındaki aynı alanlarda ABD yatırımlarını yasaklamayı ve şirketlerin bu yaptırımlı teknolojileri geliştirmede Çin’e yardımcı olmaları için yollarını kapatmayı düşünüyor. Hazine özellikle ABD kuruluşlarının gelişmiş mantık ve bellek çiplerinin tasarımı, üretimi ve paketlenmesi; gelişmiş çiplerle çalışan süper bilgisayarların kurulumu ve çip üretimi için gerekli yazılım ve makine aletleriyle ilgili Çin teknolojisine yatırım yapmasını engellemeyi planlıyor.

Hazine’nin önerdiği yatırım sınırlamaları, Biden yönetiminin henüz kapsamlı ihracat kontrollerini yürürlüğe koymadığı iki alan olan Çin’deki kuantum bilgi teknolojileri ve yapay zeka sistemleri söz konusu olduğunda daha sınırlı. Bu kısıtlamaların en genişinin, kuantum bilgisayarların ve bileşenlerinin üretimine yatırım yapılmasının potansiyel olarak yasaklanması olduğu ifade ediliyor. Kuantumla ilgili diğer yatırım yasaklarının yalnızca belirli son kullanımlar için geçerli olacağı belirtiliyor: Çin kuantum algılama platformlarına yatırım, askeri, istihbarat veya gözetleme uygulamalarında kullanılmak üzere tasarlanmışlarsa yasaklanırken, Çin kuantum iletişim sistemlerine yatırım “yalnızca güvenli iletişim için kullanılmak üzere tasarlanmışlarsa” yasaklanacak.

Benzer şekilde, yapay zeka sistemlerini içeren Çin yazılımlarının geliştirilmesine yönelik yatırımların, ancak bu tür sistemler “askeri, hükümet istihbaratı veya kitlesel gözetleme amaçlı son kullanımlar” için kullanılmak üzere tasarlanmışsa yasaklanacağı söyleniyor.

Bu sınırlı yatırım yasaklarına ek olarak Hazine, Çin’de çip ve yapay zeka alanındaki bazı yatırım türleri için bildirim gereklilikleri öneriyor. Bu bildirim rejiminin, gelen yatırımları tarayan Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Yabancı Yatırım Komitesi’ne harici bir tamamlayıcı oluşturduğu düşünülüyor. Hazine, firmaların Çin’de eski çiplerin tasarımı, üretimi ve paketlenmesine yönelik yatırımların yanı sıra öncelikle siber güvenlik, yüz tanıma, robotik ve istihbarat toplama için tasarlanan yapay zeka sistemlerine yönelik yatırımlar için 30 gün içinde hükümete bildirimde bulunmalarını zorunlu kılmayı düşünüyor.

Genel olarak, Hazine’nin ön bildirimi, giden yatırım kontrollerinin etkisini hafifleten bir dizi önlem içeriyor. Kontrollerin, ABD ana şirketlerinden mevcut Çin iştiraklerine yapılan şirket içi transferleri, borsa yatırım fonu yatırımlarını veya henüz belirlenmemiş bir eşiğin altındaki pasif sınırlı ortak yatırımları hedef almayacağı belirtiliyor. Çinli olmayan kuruluşlara yapılan yatırımlar, ancak bu kuruluşların işlerinin en az yarısının “yasaklı faaliyetlerde” bulunan Çinli iştiraklerden oluşması halinde kısıtlanacağı söyleniyor.

Amerika

ABD’nin LNG pazarındaki liderliği tehlikede

Yayınlanma

ABD’nin yabancı gemilere, özellikle Çin yapımı olanlara uyguladığı yeni tarifeler, ülkenin LNG sektörünü endişelendiriyor. Amerikan Petrol Enstitüsü (API), bu tarifelerin yıllık 34 milyar dolar zarara yol açabileceği ve ABD’nin küresel LNG pazarındaki liderliğini tehdit ettiği konusunda hükümeti uyardı. Sektör temsilcileri, ABD’de yeterli LNG gemisi bulunmadığını ve tarifelerin maliyetleri artıracağını belirtiyor.

Financial Times‘ın haberine göre, Amerikan Petrol Enstitüsü (API), ABD hükümetini yeni tarife kuralları konusunda uyardı.

API, özellikle Çin yapımı, Çin’e ait veya Çin tarafından işletilen gemilere uygulanacak tarifelerin ABD’nin sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) sektörüne yıllık 34 milyar dolar zarar verebileceğini ve ülkenin küresel LNG pazarındaki liderliğini tehdit ettiğini belirtti.

ABD, 2023 yılında dünyanın en büyük LNG ihracatçısı konumuna gelmişti.

Financial Times gazetesine konuşan konuya vakıf kaynaklara göre, ABD’de hâlihazırda LNG taşıyabilecek yeterli sayıda gemi bulunmuyor.

Ayrıca, ülkedeki tersanelerin 2029 yılına kadar belirlenen son teslim tarihine kadar bu tür tankerleri inşa etmek için yeterli kapasitesi olmadığı aktarıldı.

API, gemilerin çoğunun Çin veya diğer ülkelerde üretildiğini belirterek, bu durumun gemi kiralama maliyetlerinde keskin bir artışa yol açmasından endişe ettiklerini ifade etti.

ABD Ticaret Bakanlığı, 18 Nisan’da yaptığı açıklamada, ABD limanlarına giren tüm gemilere tarife uygulanacağını duyurmuştu.

Tarife miktarının, her seferde taşınan kargo hacmine bağlı olacağı belirtildi.

Yabancı gemilerle yapılan LNG taşımacılığına yönelik kısıtlamalar ise üç yıl ertelendi.

Uygulanacak tarifenin altı ay sonra net ton başına 50 dolar olacağı ve sonraki üç yıl boyunca ton başına 30 dolar artacağı kaydedildi.

Bu adım, ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının bir parçası olarak değerlendiriliyor.

Nisan ayında iki ülke, tüm ithalata karşılıklı tarifeler uygulamaya başlamıştı; Çin’den yapılan ithalata yüzde 145, ABD’den yapılan ithalata ise yüzde 125 oranında tarife getirilmişti.

Washington yönetimi, tarifelerle ticaret dengesizliklerini düzeltmeyi ve üretimi yeniden ABD’ye taşımayı hedefliyor.

Pekin ise ABD’yi tarifeleri kaldırmaya çağırdı. Reuters haber ajansı, Çin’in dünyanın en büyük LNG alıcısı olmasına rağmen, 2024 yılında ABD’den yapılan ithalatın toplam tedarikin yalnızca yüzde 5’ini oluşturduğunu belirtti.

Ajans ayrıca, Pekin’in mart ayında ABD’den LNG alımını durdurduğunu aktardı.

API Kurumsal Politika Başkan Yardımcısı Aaron Padilla, “Tüketicilere fayda sağlayacak ve Amerika’nın enerji hakimiyetini güçlendirecek gerçekçi ve uzun vadeli politikaları desteklemek amacıyla ABD Ticaret Bakanlığı ve ABD Enerji Bakanlığı ile işbirliği yapmaya devam edeceğiz,” değerlendirmesini yaptı.

Sektör temsilcileri ayrıca, tedarik zincirini aksatmamak için ham petrol ve petrol ürünleri sevkiyatlarındaki tarifelerden de vazgeçilmesi çağrısında bulundu.

Çin’in ABD’den enerji ithalatındaki düşüş Rusya’ya kapı açtı

Okumaya Devam Et

Amerika

Trump, Signal skandalını ortaya çıkaran Goldberg ile görüşecek

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, Signal sohbet skandalının ardından The Atlantic’in genel yayın yönetmeni Jeffrey Goldberg ile röportaj yapmak üzere bir araya geleceğini söyledi.

Goldberg, üst düzey Beyaz Saray yetkililerinin yer aldığı grup sohbetine yanlışlıkla eklendiğini ortaya çıkardıktan sonra, Trump yönetiminin hassas bilgileri ele alma yeteneğinin sorgulanmasına yol açtı.

Trump, Truth Social’da yaptığı paylaşımda, “Bu röportajı meraktan ve kendimle rekabet etmek için yapıyorum, sadece The Atlantic’in ‘doğru’ olup olmadığını görmek için,” dedi.

The Atlantic muhabirleri Michael Scherer ve Ashley Parker da röportaja katılacak. Parker ve Scherer, Trump yönetimi hakkındaki haberleri derinleştirmek için Ocak ayında The Atlantic’e katıldı. İkisi de daha önce Washington Post’ta çalışıyordu.

ABD’de ‘Signalgate’ skandalı büyüyor

Trump, röportajın “Bu yüzyılın en önemli başkanı” başlığını taşıyacağını söyledi. Başkan, “Benim bakış açıma göre, ne kadar kötü olabilir ki, ben KAZANDIM!” diye yazdı.

Goldberg, mart ayında Trump yönetiminin üst düzey yetkililerinin Yemen’deki hava saldırılarını tartıştığı ve planladığı bir sohbet grubuna eklenmişti.

Beyaz Saray, mesajların gerçekliğini doğrulamış, fakat Goldberg’in haberinin doğru olduğunu reddetmişti.

Goldberg, ulusal güvenlik gerekçesiyle başlangıçta mesaj dizisindeki bazı ayrıntıları açıklamakta tereddüt etmişti, fakat Beyaz Saray, mesajların gizli bilgi veya savaş planları içermediğini açıkladıktan sonra sohbetin tamamını yayınladı.

Olay, Savunma Bakanı Pete Hegseth’e yönelik eleştirileri ateşledi, özellikle de Hegseth’in Yemen’deki saldırılarla ilgili bilgileri ayrı bir Signal sohbetinde eşi, kardeşi ve kişisel avukatıyla da paylaştığı haberler çıktıktan sonra.

Okumaya Devam Et

Amerika

Pentagon, transseksüel askerleri tespit edecek

Yayınlanma

ABD ordusu ve Pentagon, transseksüel askerleri nasıl bulup tespit edeceklerini ve ordudan uzaklaştırmak için nasıl bir yol izleyeceklerini 30 gün içinde belirlemek zorunda.

Bu zorlu görev, askerlerin kendi kendilerini ihbar etmelerine veya meslektaşlarını ispiyonlamalarına bağlı olabilir.

Pentagon’un Çarşamba günü geç saatlerde bir davaya yanıt olarak sunduğu bir notun ardından perşembe günü Savunma Bakanlığı yetkililerine gönderilen bir memoranda, ordunun 26 Mart’a kadar “cinsiyet disforisi” (cinsel kimlik bozukluğu) teşhisi konulan veya tedavi gören askerleri tespit etmek için prosedürler oluşturması emredildi.

Ardından, bu askerleri ordudan uzaklaştırmaya başlamak için 30 gün süreleri olacak.

Bu emir, Başkan Donald Trump’un göreve başladıktan kısa bir süre sonra imzaladığı, transseksüel bireylerin orduda hizmet etmesini yasaklamaya yönelik adımları belirleyen başkanlık kararnamesini genişletiyor. Bu kararname mahkemede itiraz edilmişti.

Üst düzey bir savunma yetkilisi perşembe günü, şu anda aktif görevde, Ulusal Muhafız ve Yedek Kuvvetlerde “cinsiyet disforisi” teşhisi konulan yaklaşık 4.200 asker olduğunu düşündüklerini söyledi.

Personel meselelerini tartışmak için ismini vermek istemeyen yetkili, 2015 ile 2024 yılları arasında psikoterapi, cinsiyet kimliğini doğrulayan hormon tedavisi, cinsiyet kimliğini doğrulayan ameliyatlar ve diğer tedaviler için toplam maliyetin yaklaşık 52 milyon dolar olduğunu söyledi.

Amerikan ordusunda yaklaşık 2,1 milyon asker görev yapıyor.

Trump ve Savunma Bakanı Pete Hegseth, tıbbi durumlarının askeri standartlara uymadığını savunarak onları ortadan kaldırmak için çalışıyor.

Personel müsteşarı Darin Selnick, yeni notunda, “Cinsiyet disforisi tanısı almış, geçmişi olan veya buna uygun semptomlar gösteren bireylerin tıbbi, cerrahi ve ruh sağlığı kısıtlamaları, askerlik hizmeti için gerekli olan yüksek zihinsel ve fiziksel standartlarla bağdaşmamaktadır,” dedi.

Memorandumda, “ordunun ölümcüllüğü ve bütünlüğünün”, transseksüel personelin kendilerini tanımladıkları cinsiyete geçiş sürecinde yaşadıklarıyla “uyumsuz” olduğu iddia ediliyor ve cinsiyetin “değişmez, bir kişinin hayatı boyunca sabit” olduğu belirtiliyor.

Trump’ın başkanlık kararnamesine karşı dava açan altı transseksüel askerin avukatları, mahkeme dosyalarında, bu kararnamenin transseksüel kişilere karşı açıkça “düşmanlık” ifade ettiğini ve onları “eşit olmayan ve gereksiz” olarak nitelendirerek, diğer askerlerin ve halkın gözünde onları aşağıladığını savundu.

İnsan Hakları Kampanyası’nın hukuk işlerinden sorumlu başkan yardımcısı Sarah Warbelow, yeni politikanın askerleri zor durumda bıraktığını ve transseksüel askerleri kendilerini ifşa etmeye zorladığını söyledi.

Warbellow, “Birdenbire kendinizi ifşa etmek zorunda kalacaksınız. Diğer insanlar sizi ifşa etmek zorunda kalacak. Eğer orduda transseksüel olduğunuzu bilen bir en iyi arkadaşınız varsa, bu yeni yönergeye göre, o arkadaşınız, eğer transseksüel bir kadınsanız, bugünden itibaren size [erkek kişi zamiri] ‘o’ ve ‘efendim’ diye hitap etmek zorunda kalacak,” dedi.

Askerler, “arkadaşlarının güvenliği ile doğrudan emirlere uymamak arasında seçim yapmak zorunda bırakılıyor” diyen Warbelow, transseksüel askerlerin, kendilerini ifşa etmemeleri halinde cezalandırılabileceklerini bildikleri için kendilerini ifşa etme baskısı hissedebileceklerini de sözlerine ekledi.

Perşembe günü, ABD yetkilileri, ilk rakamlara göre Donanmada yaklaşık 600, Kara Kuvvetlerinde 300 ila 500 ve Deniz Piyadelerinde 50’den az transseksüel askerin hızlı bir şekilde tespit edilebileceğini söyledi. Yetkililer, bireylerin örneğin belgelenmiş tıbbi tedavilerle tespit edilebileceğini ve bu sayının muhtemelen artacağını kabul etti.

Fakat yetkililer, bazı askerlerin geçiş sürecinden sonra orduya katılmış olabileceği ve kendilerini tanımlayabilecek tıbbi veya cerrahi işlemlerden geçmemiş olabileceği için ilk rakamların gerçek toplam rakamların altında olabileceğini belirtti.

Yetkililer ayrıca, kayıtlardan neyi ayırt edebilecekleri ve neyi rapor edebilecekleri konusunda sağlık gizliliği yasalarıyla sınırlı olabilecekleri konusunda uyarıda bulundu.

LGBT konularını araştıran Palm Center tarafından 2018 yılında yapılan bağımsız bir araştırmada, 2 milyondan fazla askerin arasında tahmini 14.000 transseksüel asker olduğu tahmin edildi.

Pentagon’un yeni politikası iki istisna öngörüyor: Askere alınmak isteyen transseksüel personel, savaş faaliyetlerini doğrudan desteklediğini vaka bazında kanıtlayabilirse veya cinsiyet disforisi teşhisi konmuş mevcut bir asker, belirli bir savaş ihtiyacını desteklediğini ve kimlikle özdeşleştirdiği cinsiyete geçiş yapmadığını kanıtlayabilir ve 36 ay boyunca “klinik olarak önemli bir sıkıntı yaşamadan” biyolojik cinsiyetinde istikrarlı olduğunu kanıtlayabilirse.

Cinsiyet disforisi, bir kişinin biyolojik cinsiyeti ile cinsiyet kimliği uyuşmadığında ortaya çıkıyor.

Muafiyet verilmesi durumunda, başvuru sahibi tuvaletler, yatakhaneler ve hatta “efendim” veya “hanımefendi” gibi resmi hitaplarda sadece biyolojik cinsiyetinin tanınması gibi bir durumla karşı karşıya kalacak.

Warbelow, transseksüel askerlerin, askerlik hizmetlerini etkileyebilecek herhangi bir adım atmadan önce, ordudan ve komutanlarından ek açıklama beklemeleri gerektiğini söyledi ve devam eden davaların bu politikayı etkileyebileceğini de belirtti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English