Bizi Takip Edin

Avrupa

Birleşik Krallık’ın yeni İşçi Partisi hükümeti AB ve Çin ile ilişkilerini onarmaya girişecek

Yayınlanma

Birleşik Krallık’ta perşembe günü yapılan genel seçimleri ezici bir çoğunlukla kazanan İşçi Partisi’nin gergin jeopolitik iklimde dış politika konusunda atacağı adımlar merak ediliyor.

14 yıllık Muhafazakâr iktidarın ardından İşçi Partisi, cuma sabahı erken saatlerde çoğunluğu elde etmek için gereken 326 sandalyeyi aştı.

Yeni Başbakan Keir Starmer’ın dış politika gündeminin başında, çarşamba günü bloğa yeniden katılmayı reddetmesine rağmen, İngiltere’nin en yakın komşusu olan Avrupa Birliği ile ilişkilerini “sıfırlamak” olabilir. Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılma yönünde az farkla oy kullanmasından bu yana geçen sekiz yılda, sağa kayan göçmen karşıtı Muhafazakâr Parti’nin yönetiminde kıta ile ilişkileri kırılgan bir hal aldı.

İşçi Partisi seçim bildirgesinde “Avrupalı ortaklarımızla gelişmiş ve iddialı bir ilişki” hedefini ortaya koydu. Pazartesi günü düzenlenen bir basın etkinliğinde, ülkenin bir sonraki dışişleri bakanı olması beklenen İşçi Partili David Lammy, Birleşik Krallık’ın Avrupa ile ilişkilerinin “yeni bir AB-Birleşik Krallık güvenlik paktı ile desteklenerek” yeniden düzenlenmesi çağrısında bulundu.

Lammy etkinlikte yaptığı konuşmada “Birleşik Krallık’ın Fransa ile birlikte Avrupa’nın askeri kapasitesinin %50’sini temsil ettiğini hatırlamanın önemli olduğunu” söyledi.

İngiliz düşünce kuruluşu RUSI’de kıdemli yardımcı araştırmacı olan Andrew Cainey, seçimlerden önce AB uyumunun ekonomik güvenliğe daha sistematik bir yaklaşım anlamına gelebileceğini söyledi. Örneğin İngiltere, Çin’den elektrikli araç ithalatına daha fazla gümrük vergisi getirme planları konusunda AB ile koordinasyon arayışına girebilir.

Bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, İşçi Partisi’nin üstleneceğini söylediği İngiltere-Çin ilişkilerinin “denetimine” bağlı. Analistler yeni hükümetin her halükarda Çin’e karşı Muhafazakârlardan daha tutarlı bir yaklaşım benimseyeceğini düşünüyor.

King’s College London’daki Lau China Institute direktörü Kerry Brown, Nikkei Asia’ya verdiği demeçte, İşçi Partisi içinde Çin konusunda Muhafazakârlar dönemine kıyasla “daha az yoğun” bölünmeler olduğunu söyledi.

Lammy, pazartesi günü yaptığı açıklamada, ABD ve Avrupalı ortaklarının “çok angaje” olduğu bir dönemde Muhafazakar Parti döneminde “Çin’e herhangi bir bakanlık ziyareti yapılmamasına” “şaşırdığını” söyleyerek Pekin yetkilileriyle daha fazla temas kurmayı beklediğini belirtmişti.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz nisan ayında Çin’i ziyaret ederken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron mayıs ayında Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’i ağırladı.

RUSI’den Cainey, “Bu toplantıları yapmayan çok az sayıdaki lider ülkeden biri olmak sürdürülebilir bir durum değil” dedi.

Ancak Londra’daki SOAS üniversitesinde profesör ve Çin Enstitüsü direktörü olan Steve Tsang “tango için iki kişi gerekir” diyor.

Tsang, Çin ile daha yakın bağlar kurmanın yeni İşçi Partisi hükümetinin “Sincan ve Hong Kong konusunda önceki hükümete kıyasla daha az sert bir görüş” benimsemesini gerektirebileceğini ve Starmer’ın böyle bir tutum takınacağına inanmadığını söyledi. İnsan hakları konusunda uzmanlaşan Starmer, 2008-2013 yılları arasında başsavcılık ve Kraliyet Savcılık Servisi başkanlığı yaptı.

Güçlendirilmesi daha kolay bir ilişki Hindistan ile olabilir. Lammy, dışişleri bakanı olarak atanması halinde temmuz ayında Hindistan’ı ziyaret etme sözü verdi.

Haziran sonunda Londra’da düzenlenen Hindistan Küresel Forumu’nda “Hindistan benim için bir öncelik” demiş ve şu sözü vermişti: “Size söz veriyorum, eğer çizgiyi aşarsak, önümüzdeki ayın sonundan önce Hindistan’da olacağım.

Yeni hükümet, giden Başbakan Rishi Sunak’ın hükümetinin sonlandırmaya hevesli olduğu İngiltere-Hindistan serbest ticaret anlaşmasının sonuçlandırılması da dahil olmak üzere yeni bir stratejik ortaklık arayışında olacak. Hindistan hükümetinin, değişim rüzgarlarını hissederek Sunak ile anlaşmayı imzalamak istemediği yaygın bir şekilde rapor edilmişti.

Hindistan Uluslararası Ekonomik İlişkiler Araştırma Konseyi’nde profesör olan Arpita Mukherjee, Nikkei’ye verdiği demeçte, “Yeni bir grup insana ihtiyaç var, ancak bu, çizim tahtasına geri dönecek kadar yeni olmamalı” dedi.

Mukherjee, İşçi Partisi’nin kalkınmaya, gelişmekte olan pazarlara ve dayanıklı bir tedarik zinciri oluşturmaya verdiği önem göz önüne alındığında Hindistan’ın doğal bir ortak olduğunu söyledi. “Çin’den ayrılmak istiyorsunuz, ASEAN ve Hindistan’dan başka seçeneğiniz var mı?” diye sordu.

Yine de dış politikadaki en büyük meydan okuma ancak kasım ayında ya da daha sonra ortaya çıkabilir. Birleşik Krallık’ın ABD ile olan özel ilişkisi, ikinci bir başkanlık dönemi kazanması halinde Donald Trump yönetimi altında test edilebilir.

Brown, Birleşik Krallık’ın şu anda güvenlik açısından bağımlı olduğu ABD’nin baskısının “özerk olmayı” ve bu bağlamda Çin’e yönelik dış politikası üzerinde anlamlı bir “egemenliğe” sahip olmayı son derece zorlaştıracağını belirtti.

2010-2014 yılları arasında Muhafazakar Parti’den dışişleri bakanlığı yapmış olan William Hague, salı günü The Times gazetesindeki köşesinde Starmer’ın “bir savaş liderinin özelliklerine” sahip olması gerektiğini yazdı.

Başlangıçta içişlerine odaklanacak olsa da Hague, “müttefiklerimizin en tepede istikrarsızlaştığı ve tehditlerin çoğaldığı bir dünyada, onu tanımlayacak olanın çok daha büyük olasılıkla dışişleri ve güvenlik olduğunu” ifade etti.

Avrupa

Avrupa’nın en büyük limanı Rusya ile savaşa hazırlanıyor

Yayınlanma

Avrupa’nın en büyük limanı olan Hollanda’daki Rotterdam Limanı, Rusya ile olası bir savaşa hazırlanıyor. Bu kapsamda NATO’nun askeri sevkiyatları için özel alanlar ayıran ve silah transferi için rotalar planlayan liman, Belçika’daki Antwerp Limanı ile de lojistik işbirliği yapacak.

Financial Times‘ın haberine göre, Avrupa’nın en büyük limanı olan Hollanda’daki Rotterdam Limanı, Rusya ile olası bir savaşa hazırlık kapsamında NATO gemilerinin askeri kargoları için yer ayırmaya ve silah sevkiyatı için rotalar planlamaya başladı.

Limanda ayrıca çıkarma tatbikatları da yapılacak. Daha önce de silah sevkiyatlarına ev sahipliği yapan limanda, Soğuk Savaş’ın en yoğun döneminde bile bu amaç için özel bir rıhtım bulunmuyordu.

Yeni plan çerçevesinde, mühimmatın bir gemiden diğerine güvenli bir şekilde aktarılabilmesi için konteyner terminalinin bir bölümü yeniden donatılacak.

Lojistikte Antwerp ile işbirliği

Liman Direktörü Boudewijn Simons, askeri sevkiyat lojistiğinin komşu Belçika’daki Antwerp Limanı (AB’nin ikinci en büyüğü) ile koordine edileceğini belirtti.

Simons, bu işbirliğinin özellikle ABD, İngiltere ve Kanada’dan gelecek kargoların kabulünde önemli olacağını vurguladı.

“Birbirimizi giderek daha az rakip olarak görüyoruz. Elbette gerektiğinde rekabet ediyoruz ama yapabildiğimiz yerde birlikte çalışıyoruz,” diyen Simons, büyük hacimli silahların taşınması gerektiğinde Rotterdam’ın yükün bir kısmını üstlenmeleri için Antwerp’e veya diğer limanlara başvuracağını ve bunun tersinin de geçerli olacağını ifade etti.

NATO talebiyle harekete geçildi

Hollanda Savunma Bakanlığı, mayıs ayında yaptığı açıklamada, limanın NATO’nun talebi üzerine askeri sevkiyatlar için alan sağlayacağını doğrulamıştı.

Bu karar, Avrupa Birliği’nin yeniden silahlanma programı çerçevesinde alındı. Birlik, bu programla savunma alanında ABD’ye olan bağımlılığını azaltmayı hedefliyor.

Stratejik rezervler ve kritik ham maddeler

Rotterdam Limanı aynı zamanda stratejik petrol rezervlerinin depolandığı bir merkez olarak da kullanılıyor. Bu bağlamda Simons, Avrupa ülkelerine bakır, lityum ve grafit gibi diğer kritik kaynaklar konusunda da önlem almaları çağrısında bulundu.

AB’nin 8 Temmuz’da tıbbi malzemeler, kritik ham maddeler, enerji ekipmanları, gıda ve suyu kapsayacak bir “stok biriktirme stratejisi” sunması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Avrupa

AB, Rusya ile olası bir savaşa karşı stratejik rezerv oluşturacak

Yayınlanma

Avrupa Komisyonu, Rusya ile olası bir savaş da dahil olmak üzere büyük krizlere karşı nadir toprak metallerinden denizaltı kablo tamir takımlarına kadar kritik malzemeler için stratejik rezerv oluşturma planı hazırlıyor. Plan, AB ülkeleri arasında gıda, ilaç ve nükleer yakıt gibi alanlarda da koordinasyon öngörüyor.

Avrupa Komisyonu, Rusya ile olası bir savaş da dahil olmak üzere yaşanabilecek büyük krizlere karşı hazırlık amacıyla stratejik rezervler oluşturma amaçlı plan hazırlıyor.

Financial Times tarafından incelenen taslak belgeye göre, bu rezervler nadir toprak metallerinden denizaltı kablolarının onarımı için gerekli kitlere kadar geniş bir yelpazedeki kritik malzemeleri kapsayacak.

Stoklama stratejisini belirleyen taslak belgede, “AB, askeri çatışmalar da dahil olmak üzere jeopolitik gerilimlerin tırmandığı, iklim değişikliğinin etkilerinin arttığı, çevresel bozulmanın yaşandığı, hibrit ve siber tehditlerin yoğunlaştığı, giderek karmaşıklaşan ve büyüyen bir dizi riskle karşı karşıyadır,” ifadeleri yer alıyor.

Belgede, AB ülkelerinin gıda, ilaç ve hatta nükleer yakıt rezervlerini oluşturma çabalarını koordine etmesi gerektiği vurgulanıyor.

Birlik düzeyinde ise özellikle enerji ve askeri teknoloji için hayati önem taşıyan nadir toprak metalleri ve kalıcı mıknatıslar gibi ürünlerin stoklanması planlanıyor.

Plan kapsamında, Avrupa genelinde “enerji veya optik kablolardaki arızaların hızla giderilmesine yönelik” ürün stokları da oluşturulacak.

Bu altyapının hassasiyeti, özellikle Baltık Denizi’nde doğalgaz boru hatları ve kablolarda meydana gelen hasar vakalarının ardından Avrupalı yetkilileri uzun süredir endişelendiriyordu.

Belgede, artan risklerin “hackerların, siber suçluların ve devlet destekli grupların artan faaliyetlerinden” kaynaklandığı belirtiliyor.

NATO ile ortak depolama ve koordinasyon

Avrupa Komisyonu’nun belgesinde, Batılı askeri yetkililerin tahminlerine göre iki ila beş yıl içinde NATO ülkeleriyle Rusya arasında savaş öngörülüyor.

Bu nedenle AB ülkelerinin “ortak depolama” alanında işbirliği yapması ve kaynak yönetimi ile çift amaçlı altyapı konusunda NATO ile koordinasyonu güçlendirmesi gerektiği kaydediliyor.

Haziran sonunda Lahey’de düzenlenen NATO zirvesinde alınan kararlar çerçevesinde, ittifak üyelerinin savunma harcamaları için ayırdıkları yüzde 3,5’lik GSYİH payına ek olarak, GSYİH’lerinin yüzde 1,5’ini de savunma ve güvenliği sağlamaya yönelik faaliyetlere ayırması gerekecek.

Söz konusu faaliyetler arasında asker sevkiyatı için yolların ve köprülerin hazırlanması, krizlere hazırlıklı olma, siber tehditlerle mücadele gibi konular yer alıyor.

‘Krizlere hazırlık zihniyeti oluşturulmalı’

Geçen yıl AB’nin talebi üzerine Finlandiya’nın eski Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö liderliğindeki bir grup tarafından hazırlanan Avrupa’nın sivil ve askeri hazırlık durumuna ilişkin raporda, güvenliğin “kamu yararı” olarak görülmesi ve krizlere hazırlık zihniyetinin oluşturulması gerektiği belirtilmişti.

Raporda, AB’nin ne Kovid-19 salgınına ne de Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri müdahalesine hazır olmadığı ve “reaktif önlemlerden proaktif hazırlığa” geçmesi gerektiği vurgulanmıştı.

Raporda, Rusya’dan gelebilecek “olası saldırı”, temel tehditlerden biri olarak nitelendirilmişti: “Rusya’dan kaynaklanan savaş tehdidi, Avrupa’nın güvenliğini sorgulatmakta ve bizi bu konuyu hazırlığımızın merkezi bir unsuru olarak görmeye zorlamaktadır.”

Çin’in nadir toprak elementleri ihracat kısıtlamaları Avrupa otomotiv sektörünü vurdu

Okumaya Devam Et

Avrupa

Rusya yaptırımları Lihtenştayn’ı ‘zombi tröst’ krizine sürükledi

Yayınlanma

Lihtenştayn, Rusya’ya yönelik yaptırımlar nedeniyle tröst fonu sektöründe büyük bir krizle karşı karşıya kaldı. Yöneticilerin toplu istifasıyla milyarlarca dolarlık 800’e yakın fonun ‘yüzen zombi tröstlere’ dönüşme riski üzerine hükümet, acil bir görev gücü oluşturdu.

Financial Times gazetesinin haberine göre, Lihtenştayn hükümeti, Avrupa Birliği’nin (AB) Rusya karşıtı yaptırımları nedeniyle yöneticisiz kalan tröst fonları sektöründeki krizi durdurmak için acil bir operasyonel görev gücü oluşturdu.

Yaptırımlar yüzünden 800’e yakın kuruluşun “yüzen zombi tröst” statüsünde kalabileceği belirtiliyor.

Yöneticiler toplu halde istifa ediyor

Gazeteye göre kriz, ABD’nin 2024 yılında Ruslarla olası bağlantıları olduğu gerekçesiyle birkaç kuruluşa yaptırım uygulamasının ardından başladı.

Bu gelişme üzerine Lihtenştayn Mali Piyasalar Otoritesi (FMA), mali kuruluşların ikincil yaptırım endişesiyle Rusya’dan olan müşterileriyle ilişkilerini kesmesi gerektiğini duyurdu.

Bu duyurunun ardından tröst fonu yöneticileri toplu halde istifa etmeye başladı.

‘Daha önce böyle bir şey görmedim’

Tröst fonlarıyla çalışan bir hukukçu gazeteye verdiği demeçte, “Milyarlarca dolarlık yüzen zombi tröstlerden bahsediyoruz. Ve henüz bir çözüm yok. Daha önce hiç böyle bir şey görmedim,” ifadelerini kullandı.

Finans merkezi statüsü tehlikede

Haberde, Lihtenştayn’ın tröst fonları krizinden dolayı finans merkezi statüsünü kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğu vurgulandı.

Ülke, 2022 yılında AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırım paketlerini kabul etmişti.

Buna rağmen ABD, Lihtenştayn ve diğer Avrupa ülkelerini, bireysel olarak yaptırım altında olmasalar bile Rus müşterilerle çalıştıklarının tespit edilmesi halinde ikincil yaptırımlar uygulayabileceği konusunda uyardı.

‘Mükemmel fırtına’nın gözünde korkuyla dalgalanan piyasalar

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English