ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Foreign Affairs dergisinde yayımlanan makalesinde Biden yönetiminin ABD’nin küresel liderliğini yeniden inşa etme stratejisini açıkladı. Blinken, Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore’nin uluslararası sisteme meydan okuduğu bir dönemde, ABD’nin yurt içi yatırımlara ve müttefikleriyle ortaklıklarını güçlendirmeye odaklanarak bu tehditlere karşı koyduğunu vurguladı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony J. Blinken, kısa bir süre önce Foreign Affairs dergisinde yayımlanan makalesinde, Biden yönetiminin hızla değişen küresel ortamda Amerikan liderliğini yeniden inşa etme stratejisini özetledi.
Blinken, Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore gibi ülkelerin uluslararası sistemin temel ilkelerine meydan okuduğu yeni bir uluslararası ilişkiler dönemine girdiklerini ve bu süreçte ‘şiddetli bir rekabet’ yaşandığını belirtti.
Blinken, “Bu revizyonist güçlerin hepsi, içeride otoriter yönetimi sağlamlaştırmak ve dışarıda nüfuz alanlarını genişletmek istiyor,” dedi. Ayrıca, “ABD’nin askeri ve teknolojik üstünlüğünü, hâkim para birimini ve benzersiz ittifaklar ile ortaklıklar ağını zayıflatmayı hedefliyorlar,” diye ekledi.
Bakan, Başkan Biden ve Başkan Yardımcısı Harris göreve geldiklerinde, bu revizyonist güçlerin Amerika’nın düşüşte olduğunu düşünerek ABD çıkarlarına agresif bir şekilde meydan okuduklarını vurguladı.
Bu duruma karşı koymak için yönetim, Blinken’in ‘yenilenme stratejisi’ olarak tanımladığı ve iki ana unsura -yurt içi rekabet gücüne yönelik tarihi yatırımlar ve yurt dışındaki ortaklıkları yeniden canlandırmak için yoğun bir diplomasi kampanyası- dayanan bir strateji izledi.
Blinken, “Bu iki ayaklı strateji, rakiplerin ABD’nin gerilediği ve pasif kaldığı yönündeki varsayımlarını boşa çıkarmanın en iyi yoluydu,” ifadelerini kullandı.
İç politikada ise Blinken, CHIPS ve Bilim Yasası ile Enflasyon Azaltma Yasası (IRA) gibi önemli yasama başarılarının ABD ekonomisini güçlendirdiğini ve önemli miktarda yabancı yatırım çektiğini vurguladı. Bakan, “ABD, şu anda dünyanın en büyük doğrudan yabancı yatırım alıcısı konumunda,” diye ekledi.
Blinken, uluslararası alanda ABD’nin ittifaklarını ve ortaklıklarını yeniden canlandırma çabalarına da değindi.
NATO’ya yeniden bağlılık, Avustralya, Hindistan ve Japonya ile QUAD iş birliğinin güçlendirilmesi ve Avustralya ile İngiltere’yle AUKUS gibi yeni girişimlerin başlatılması bu çabalar arasında yer alıyordu.
Bakan, ayrıca büyük güçlere yönelik stratejilere de değindi. Çin hakkında, “Başkan Biden, daha en başından Pekin’in ABD’nin ‘hız sorunu’ -en önemli uzun vadeli stratejik rakibi- olduğunu açıkça belirtti,” değerlendirmesini yaptı.
Rusya konusunda ise Blinken, “Devlet Başkanı Vladimir Putin’in rövanşist amaçları veya Rusya ile bir ‘reset’ olasılığı konusunda hiçbir yanılsamamız olmadı,” dedi.
Blinken, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalede bulunmasının, ABD’nin müttefikleri arasında revizyonist tehdidin ciddiyetine ilişkin anlayışı hızlandırdığını savundu:
“Putin’in Ukrayna’yı haritadan silmeye çalışması ve Çin’in önce Rusya’ya destek verip ardından bu saldırganlığı körüklemesi, Asya ve Avrupa ülkeleri arasında tehdidin ciddiyeti ve bu tehdidi ele almak için gereken kolektif eylem konusunda görüşlerin yakınlaşmasını hızlandırdı.”
Bakan, müttefikler arasında yük paylaşımının önemine dikkat çekerek, ABD’nin işgalden bu yana Ukrayna’ya 94 milyar dolar destek sağladığını, Avrupalı, Asyalı ve diğer ortakların ise yaklaşık 148 milyar dolar katkıda bulunduğunu belirtti.
Geleceğe yönelik olarak Amerika’nın kararlılığını sürdürmesi ve müttefiklerin güvenini koruması gerektiğini vurgulayan Blinken, “ABD’nin bu belirleyici on yılın ikinci yarısında yapacağı seçimler, bu anın bir yenilenme zamanı olarak mı hatırlanacağını yoksa bir gerileme dönemi olarak mı kalacağını belirleyecek. Washington ve müttefikleri, revizyonist güçlere üstün gelmeye devam edebilecek mi yoksa onların vizyonunun yirmi birinci yüzyılı tanımlamasına izin mi verecek?” diye ekledi.
Condoleezza Rice Foreign Affairs’e yazdı: ‘Korumacılığın tehlikeleri’