Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Çin Başbakanı Yeni Zelanda’da: Farklılıklar ‘uçurum’ haline gelmemeli

Yayınlanma

Çin Başbakanı Li Qiang ve Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon perşembe günü yaptıkları açıklamada, son yıllarda Wellington’un Pekin’e karşı daha temkinli bir tutum benimsemesiyle soğuyan iki ülke ilişkilerinde ticareti artırmak ve farklılıkları yönetmek istediklerini söylediler.

Li’nin üç günlük bir ziyaret için Yeni Zelanda’da bulunması, selefi Li Keqiang’ın 2017’deki ziyaretinden bu yana bir Çin başbakanının yaptığı ilk ziyaret.

İkili, Luxon’un daha sonra gazetecilere ortak çıkarlar ve farklılıklar arasında “50/50” bölündüğünü söylediği ikili görüşmelerin ardından Wellington’da ortak bir brifing düzenledi.

Ekonomik bağlar, özellikle de Yeni Zelanda’nın 2023 yılında 12.7 milyar dolar değerinde olan Çin’e ihracatı gündemdeydi. Li, Çin’in Yeni Zelanda’nın önümüzdeki on yıl içinde ihracat değerini iki katına çıkarma ve turizmi artırma hedeflerine ulaşmasına yardımcı olmaya hazır olduğunu ve Çin’in Yeni Zelandalılara tek taraflı vizesiz muamele uygulayacağını söyledi.

Çin ayrıca Trans-Pasifik Ortaklığı için Kapsamlı ve İlerici Anlaşma’ya (CPTPP) katılma konusundaki destek isteğini de dile getirdi, ancak gazetecilere konuşan Luxon Yeni Zelanda’nın pozisyonu hakkında bilgi vermekten kaçındı.

Luxon, Çin’in Yeni Zelanda parlamentosuna yönelik siber saldırıları gibi endişe verici konuları gündeme getirdiğini söyledi. İkili ayrıca Pasifik, Güney Çin Denizi ve Tayvan Boğazı konularını da ele aldı ve Luxon bir krizden kaçınmak için “gerilimin düşürülmesini” görmek istediğini ifade etti.

Li ise “ortak anlayış ve hoşgörü” çağrısında bulundu.

“Her konuda her zaman aynı fikirde olmamamız doğaldır ancak bu tür farklılıklar aramızdaki değişim ve işbirliğini engelleyen bir uçurum haline gelmemelidir” dedi.

İlişkilerde ABD etkisi

Yeni Zelanda 2008 yılında Pekin ile serbest ticaret anlaşması imzalayan ilk OECD ülkesi oldu ve 10 yıl önce Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in ziyaretiyle bağlarını derinleştirdi. İki ülke 2017 yılında Kuşak ve Yol Girişimi yatırımları konusunda görüşmelere başladı.

Ancak bölgede artan ABD-Çin rekabeti ikili ilişkilere olumsuz yansıdı.

Wellington Victoria Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü David Capie, “Yeni Zelanda ve Çin ilişkilerinin son beş yılda çok ama çok daha zorlu bir hal aldığına şüphe yok” dedi.

Nikkei Asia’ya konuşan Capie, Başbakan Christopher Luxon liderliğindeki Ulusal Parti koalisyonunun, Jacinda Ardern ve Chris Hipkins yönetimindeki İşçi Partili selefleriyle tutarlı bir yaklaşım benimsediğini, Avustralya ve ABD gibi geleneksel ortaklarla angajmanı artırırken mümkün olan yerlerde işbirliği yapmaya çalıştığını ancak anlaşmazlıkları geri püskürttüğünü söyledi.

Capie, hükümetin Asya’daki diplomatik “tam saha presinin” dikkate değer olduğunu söyledi. Koalisyon ortağı Önce Yeni Zelanda’nın lideri Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Winston Peters ikinci bir Güneydoğu Asya turuna çıkarken, Luxon da önümüzdeki hafta Tokyo’ya gidecek.

Capie, mevcut hükümetin AUKUS ve Quad gibi güvenlik düzenlemelerine daha açık destek verdiğini de belirtti.

Capie sözlerine şöyle devam etti: “İşçi Partisi “AUKUS’un stratejik nedenlerini” anlamaktan bahsederken, Ulusallar artık “AUKUS’un bölgesel barış ve istikrara olumlu bir katkı olduğunu düşündüklerini” söylüyorlar. “Yani bardağın dörtte üçü dolu.”

Aralık ayında Luxon, İngiltere, ABD ve Avustralya arasındaki güvenlik ortaklığının teknoloji paylaşımı bileşeni olan AUKUS’un II. ayağını keşfetmeye ilgi duyduğunu ifade etti. Bu durum, AUKUS’u ABD hegemonyasını sürdürmeyi amaçlayan nükleer temelli bir askeri ittifak olarak tanımlayan Çin’in tepkisini çekti.

Yeni Zelanda Çağdaş Çin Araştırma Merkezi Direktörü Jason Young, Pekin’in geçmişte Avustralya’ya baskı yapmak için Yeni Zelanda ile özel bir ilişki kurmaya çalıştığını ve bu yaklaşımın büyük ölçüde “geri teptiğini” söyledi.

Young sözlerine şöyle devam etti: “Yeni Zelanda açısından mesele ilişkiyi yönetmek ve istikrarı korumak çünkü ticaretimizin dörtte biri Çin’e gidiyor.”

Li, Yeni Zelanda gezisinin ardından Avustralya Başbakanı Anthony Albanese ve Avustralyalı ve Çinli iş dünyası liderleriyle görüşmek üzere Avustralya’ya gidecek.

Çin Başbakanı Li’nin Avustralya ziyaretinde ‘panda diplomasisi’ işe yarayacak mı?

DİPLOMASİ

Lukaşenko: NATO saldırırsa nükleer silah kullanırız

Yayınlanma

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, NATO ülkelerinin ülkesine saldırması durumunda Rusya ile yapılan anlaşma çerçevesinde Belarus’ta konuşlandırılan nükleer silahları kullanmaya hazır olduklarını bildirdi.

Lukaşenko, BelTA haber ajansına yaptığı açıklamada, “Bize saldırdıkları anda nükleer silah kullanırız. Rusya da bizim için devreye girer,” dedi.

Belarus lideri, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in son konuşmasında, Belarus’un savunması için nükleer silah kullanabileceğini teyit ettiğini hatırlattı.

Lukaşenko’ya göre, Polonya ve Amerikan ordusu şu anda Belarus sınırında beklerken, Polonyalı yetkililer “sabırsızlıkla” saldırı anını kolluyor.

Lukaşenko aynı zamanda, Minsk’in nükleer silah kullanması halinde Rusya da dahil olmak üzere karşılık verileceği konusunda uyarıda bulundu.

Devlet Başkanı, “Bu durumda Rusya tüm nükleer cephaneliğini kullanacaktır. Ve bu, bir dünya savaşı demektir. Batı bunu istemiyor, buna hazır değiller. Ama biz onlara açıkça söylüyoruz: Kırmızı çizgimiz devlet sınırımızdır. Eğer bu sınırı geçerlerse, yanıtımız anında olacaktır,” diye ekledi.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Belarus, nükleer cephaneliğinden vazgeçti ve 1993 yılında Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’na (NPT) nükleer silah sahibi olmayan bir devlet olarak katıldı. Kasım 1996 itibarıyla nükleer silahlar ülke topraklarından tamamen çıkarıldı.

Fakat geçen yılın mart ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkenin taktik nükleer silahlarını Belarus topraklarında konuşlandırma planlarını açıkladı. Putin bu kararı, ABD’nin benzer silahları Avrupa ülkelerinde konuşlandırma politikasına bir yanıt olarak açıkladı. İlk nükleer yükler aynı yılın haziran ayı ortasında Belarus’a teslim edildi.

Belarus ordusu, 2024 yılının yaz başlarında stratejik olmayan nükleer silahların kullanımına ilişkin bir eğitim programından geçti.

Dün Putin, Rusya Güvenlik Konseyi’nin nükleer caydırıcılık konulu toplantısında, müttefik Belarus’a yönelik bir saldırı durumunda da Rusya’nın nükleer silah kullanma hakkını saklı tuttuğunu belirtti.

Putin, “Tüm bu konular Belarus tarafı ve Belarus Devlet Başkanı ile kararlaştırıldı. Buna düşmanın konvansiyonel silahlar kullanarak egemenliğimize yönelik kritik bir tehdit oluşturması da dahildir,” ifadelerini kullandı.

Rusya nükleer doktrinini neden değiştiriyor?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Ukrayna’nın müttefikleri yardım parası bulmakta zorlanıyor

Yayınlanma

Rusya, 2025 bütçesinde savunma harcamalarını artırırken, Ukrayna’nın müttefikleri hâlâ aynı hazırlığı gösterebilmiş değil. Bu nedenle Rusya’nın 2025 yılı savaş bütçesi yüzde 20’den fazla artacak ve fabrikalar durmaksızın mermi, bomba ve füze üretmeye devam edecek.

Bloomberg’in konuya aşina kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Batı ülkelerinin Ukrayna’ya silah sevkiyatı tehdit altında.

Bazı ülkeler finansal sıkıntı yaşarken, bazıları ise Kiev’in giderek artan mali taleplerinden memnun değil.

Ukrayna’ya 2025’te sağlanacak desteğin en önemli kaynaklarından biri, Batılı ülkelerin Rusya Merkez Bankası’nın dondurulan rezervlerinden elde edilecek kâra karşılık vermeyi planladığı 50 milyar dolarlık fondan oluşacak.

Ancak kaynaklara göre, bu plan tam olarak uygulansa bile bu fon, Ukrayna’ya yalnızca bir yıl daha yardım etmek için yeterli olmayacak ve yeni kaynakların bulunması gerekecek. Rusya ekonomisinin 2026’ya kadar büyük bir zorluk yaşamayacağı tahmin ediliyor.

Kaynaklar, Kiev’in müttefiklerini verdikleri sözleri yerine getirmeye ikna etmekte zorlandığını belirtiyor.

Rusya’nın varlıkları teminat gösterilerek 50 milyar dolarlık fondan elde edilecek gelir, büyük oranda Ukrayna’ya silah tedarikinde kullanılacak. Fakat miktarın daha düşük olabileceği konuşuluyor. Bu konuda müzakereler hâlâ devam ediyor.

Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü’nün hesaplamalarına göre, 50 milyar dolar, müttefiklerin 2023 başından 2024 ortasına kadar geçen bir buçuk yıllık sürede sağladığı askeri yardıma denk geliyor.

Ancak Ukrayna, daha fazla destek istiyor: Volodymyr Zelenskiy’in ‘zafer planı’ daha modern silahların transfer edilmesini ve bu silahların kullanımına yönelik kısıtlamaların kaldırılmasını içeriyor.

Ayrıca Kiev, Başbakan Denis Şmıgal’ın ağustos ayında belirttiği gibi, yaklaşık 35 milyar dolarlık (yani GSYİH’nin yüzde 19’u) bütçe açığını finanse etmeye çalışıyor.

Bu miktarın yarısından fazlasını IMF ve Avrupa Birliği (AB) sağlamaya hazır; ancak yaklaşık 15 milyar doların başka kaynaklardan bulunması gerekiyor. Yetkililere göre, bunun için bazı G7 ülkelerinin Ukrayna’ya borç vermek için fon toplaması gerekebilir.

Ukrayna Askeri İstihbarat Başkanı Kirill Budanov, geçen haftalarda yaptığı açıklamada, Rusya’nın 2026’nın başına kadar zafer kazanmayı hedeflediğini belirtti. Budanov’a göre, Kremlin 2025’i son derece kritik bir yıl olarak görüyor, zira o dönemde Rusya’nın ekonomik ve sosyo-politik durumu kötüleşmeye başlayacak ve orduya yeni asker bulmakta zorluklar yaşanacak.

Bloomberg’e göre, 2025 yılı gerçekten de kritik olacak. Değerlendirmelere göre, 2026 yılında Rusya ekonomisi ciddi sorunlarla karşılaşmaya başlayacak.

Zelenskiy, Washington’dan eli boş dönüyor: Uzun menzilli füze talebi karşılıksız kaldı

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Zelenskiy, Washington’dan eli boş dönüyor: Uzun menzilli füze talebi karşılıksız kaldı

Yayınlanma

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, ABD’den uzun menzilli füze talebine olumlu yanıt alamadan Washington ziyaretini tamamladı. ABD, yeni bir askeri yardım paketi açıklarken, Rusya’nın derinliklerine saldırı izni vermedi.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Rusya’nın iç bölgelerini hedef alma yetkisi almadan Washington ziyaretini sonlandırıyor.

The Times gazetesinin haberine göre, Zelenskiy’in Batı yapımı uzun menzilli füzeleri kullanma talebi karşılık bulmadı.

Zelenskiy, ABD Başkanı Joe Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile Beyaz Saray’da bir araya gelerek İngiliz Storm Shadow füzeleri ya da Amerikan ATACMS’lerinin tedariki üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasını bizzat talep etti.

Ancak Washington’un tutumunda herhangi bir değişiklik olmadığı bildirildi. Gazete ayrıca, görüşmeden 24 saatten kısa bir süre önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rusya’nın nükleer doktrininde yakında bir değişiklik olacağını açıkladığını anımsattı.

Zelenskiy ile Oval Ofis’te görüşen Biden, “Sizi her adımda desteklemeye devam edeceğiz,” ifadesini kullandı.

Görüşme öncesinde Biden, yaklaşık 8 milyar dolarlık askeri yardım ve yeni mühimmat dahil olmak üzere ABD’nin Kiev’e desteğini artırma sözü verdi.

Yeni yardım paketi, ABD’nin Kiev’e yaklaşık 110 kilometre menzile sahip Joint Standoff Weapon (JSOW) hassas güdümlü füzelerinin ilk teslimatını da içeriyor.

Gazete, F-16 savaş uçaklarından fırlatılmak üzere tasarlanan bu füzelerin, Ukrayna’nın Rusya Silahlı Kuvvetlerini uzaktan vurmasını kolaylaştıracağını belirtti.

JSOW’lar Ukrayna’nın vuruş kabiliyetini artıracak olsa da ülkenin sınırdan uzaktaki Rus askeri üslerini yok etmesine izin vermeyecek.

Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, Zelenskiy’in ‘Putin’i müzakere masasına oturtmak’ ve barış görüşmeleri öncesinde Ukrayna’nın konumunu güçlendirmek amacıyla uzun menzilli saldırılar düzenlemek için ‘yeşil ışık’ istediğini söyledi. Graham, “Eğer bu hafta bu temel tercihi yapmazsak, Ukrayna için sonucun korkunç olacağını düşünüyorum,” diye konuştu.

Ukrayna lideri ABD ziyaretinde, Kiev’in Rusya’ya toprak vermesini önerdiği için Trump’ın yardımcılarından JD Vance’i ‘çok radikal’ olarak nitelendirerek Cumhuriyetçileri kızdırmıştı. Ayrıca Trump’ın savaşı derhal sona erdirebileceği iddiasını da sorgulamıştı.

Zelenskiy’in Trump ile görüşmeden Kiev’e dönmesi bekleniyordu. Fakat Zelenskiy’in Beyaz Saray’daki görüşmelerinin ardından eski başkan beklenmedik bir şekilde 27 Eylül’de kendisiyle görüşeceğini açıkladı.

Ukrayna, Batılı ülkelerden iki farklı savaş uçağı daha istedi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English