Bizi Takip Edin

AMERİKA

Çip devi TSMC ile ABD anlaştı: Son teknoloji ürünler Arizona’da üretilecek

Yayınlanma

Dünyanın en büyük çip üreticisi Taiwan Semiconductor Manufacturing Co (TSMC), Biden yönetiminin yarı iletken tedarik zincirini kendi topraklarına taşıma çabalarına destek olarak en gelişmiş ürünlerini 2028’den itibaren Arizona’da üretmeyi kabul etti.

TSMC, Phoenix’te inşa edeceği ikinci fabrikada en son teknoloji ürünü 2 nanometre çipleri üretecek.

Şirket ayrıca ABD’deki yatırımını 40 milyar dolardan 65 milyar dolara çıkararak 2030 yılına kadar faaliyete geçecek 2nm ya da daha ileri teknolojiye sahip üçüncü bir fabrika kuracak.

Tayvanlı şirket ve ABD Ticaret Bakanlığı pazartesi günü, Washington’un şirkete 6,6 milyar dolar hibe ve 5 milyar dolara kadar kredi sağlayacağını açıkladı.

Sübvansiyonlar, ABD sanayiini canlandırmak amacıyla 2022 yılında kabul edilen Çip Yasası kapsamında yer alıyor. Geçtiğimiz ay Biden yönetimi, 100 milyar dolarlık yeni yatırım sözü veren Intel için 8,5 milyar dolarlık hibe ve 11 milyar dolara kadar kredi anlaşmasını açıklamıştı.

TSMC’nin taahhüdü, Beyaz Saray’ın 2030 yılına kadar dünyadaki gelişmiş yarı iletken üretiminin yüzde 20’sini karaya taşıma hedefine doğru ilerlemesine yardımcı oluyor. Son teknoloji ürünü çiplerin yüzde 90’ı şu anda Tayvan’da üretiliyor.

ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo, “TSMC Arizona’daki üretim kapasitesini genişletiyor, öyle ki ilk kez gezegendeki en gelişmiş yarı iletken çipleri burada, Amerika Birleşik Devletleri’nde üreteceğiz. Ulusal güvenlik konumumuzu büyük ölçüde güçlendiriyoruz,” dedi.

Anlaşma, Nvidia ve AMD gibi çip üreticilerinin Asya’daki üretime güvenmek zorunda kalması yerine, yapay zekada kullanılan en gelişmiş çiplerden bazılarının on yılın sonuna kadar ABD’de üretilebileceği anlamına geliyor.

TSMC Başkanı Mark Liu, “ABD’deki operasyonlarımız, dünyanın önde gelen teknoloji şirketlerinin birçoğunu içeren ABD’li müşterilerimizi daha iyi desteklememizi sağlıyor,” dedi.

TSMC daha önce ABD’deki fabrikalarını Tayvan’da seri üretimde kullanılan en gelişmiş teknolojiden bir nesil daha eski olan üretim teknolojisiyle çalıştırmayı planlıyordu. İlk Arizona fabrikası önümüzdeki yıl 4nm üretime başlayacak ve ikincisi iki ya da üç yıl sonra 3nm sunacaktı.

Fakat yapay zeka çiplerinin çoğu gelecek yıl ya da 2026’dan itibaren 3nm ile çalışacak.

FT’ye konuşan sürece aşina bir mühendis, TSMC’nin Arizona’daki ikinci fabrikası açıldığında, Nvidia ve diğer yapay zeka çipi satıcılarının 2nm’ye geçmiş olacaklarını söyledi. Bir şirket yöneticisi, bu nedenle TSMC’nin bu fabrikanın 3nm’de çalışmasına yönelik orijinal planının ‘mantıklı olmadığını’ söyledi.

Raimondo ise, “TSMC’nin ürettiği çipler … tüm yapay zekanın temelini oluşturuyor. Tek bir öncü yapay zeka modelini eğitmek için on binlerce öncü çip gerekiyor ve şimdi, bu anlaşma sayesinde, bu çipler ABD’de üretilecek,” dedi.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English