Bizi Takip Edin

DOĞU AKDENİZ

Enerji hamleleri İsrail ekonomisine cansuyu olabilir mi?

Yayınlanma

İsrail’in aşırı sağcı hükümetinin Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini sınırlandırma amacıyla Meclis’ten geçirdiği ‘yargı reformu’ sonrası uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından İsrail ekonomisine olası etkisiyle ilgili birbiri ardından olumsuz mesajlar geliyor. Kuruluşlar söz konusu adımın ağır faturası konusunda uyarılarda bulunuyor.

Yargı reformuna karşı kitlesel eylemlerin başladığı yıl başından bu yana İsrail para birimi şekelin ABD doları karşısındaki değer kaybı yüzde 10’a yaklaşırken İsrail Merkez Bankası “makroekonomik risk seviyesini orta-düşük seviyeden orta-yüksek seviyeye” çıkardı. Bankanın 2023’ün ilk 6 ayına ilişkin raporunda, risk artışına neden olarak diğer faktörlerin yanı sıra “İsrail’deki hukuk sistemiyle ilgili yargı düzenlemesinin sonuçlarına ilişkin belirsizlik” gösterildi. Öte yandan ülkenin lokomotif sektörü olarak gösterilen yüksek teknoloji sektöründe, yılın ilk yarısında 2022’nin ikinci yarısına oranla yatırımların üçte bir oranında azaldı.

Bu ekonomik tablo karşısında, yönelen uyarıları görmezden gelen Başbakan Binyamin Netanyahu, İsrail’in enerji merkezi olması hedefiyle hayata geçirilen veya planlanan projeleri “alternatif” olarak sunuyor.

Peki, İsrail’in gaz projeleri yakın vadede ülke ekonomisinin lokomotifi olabilir mi?

Bu soruya yanıt bulmaya çalışan Washington Post, ayrıca İsrail’in gaz yatırımlarını, bu gazın Avrupa’ya sevki için gerekli altyapı ve çok düzeyli bölgesel iş birliğinin nasıl olacağını ve Avrupa’nın talebini karışılayıp karşılayamayacağını inceliyor.

***

Ekonomi yargı baskısıyla tıkanırken İsrail enerji hamlelerine bel bağlıyor

Shira Rubin

İsrail ve Lübnan arasında, İsrail kıyılarının elli mil açığındaki Kariş gaz sahasında kurulu Akdeniz’in pırıl pırıl mavi sularında yüzen devasa bir platform, binlerce fit aşağıdan çıkarılan doğal gazı işliyor. 14 metrelik, 14 halatla denize demirlenen, 70.000 tonluk tanker; işçi yatakhaneleri, spor salonları, kontrol alanları ve müstahkem panik odalarıyla dolu yüzen bir kasaba gibi. 2 milyar dolarlık proje, 145 İsrailli ve yabancı işçiden oluşan bir ekip tarafından yönetiliyor. Sahada gaz rafinesini denetlemek ve İsrail’in düşman bölgesi olarak gördüğü Lübnan sularından sadece 15 mil uzaktaki bir İsrail tesisinin benzersiz güvenlik risklerine yanıt vermek üzere eğitildiler.

Energean’ın İsrail’deki iştirakinin CEO’su Shaul Zemach, “Bunu çok sessiz bir şekilde yapıyoruz, ancak İsrail ekonomisi üzerinde önemli bir etkisi var” dedi. Londra merkezli doğal gaz firması, İsrail ile Lübnan arasında İran destekli militan grup Hizbullah’ın da dahil olduğu diplomatik bir atılım olan dönüm noktası niteliğindeki denizcilik anlaşmasının ardından sondaj kulesini geçen sonbaharda faaliyete geçirdi.

Makinelerin uğultusu arasında konuşan Zemach, platforma gaz taşıyan iki çelik boruya işaret etti. Bu gaz işlenerek elektriğinin yüzde 70’inden fazlasını karşılayan İsrail ulusal şebekesine aktarılıyor.

Doğal gaz, bir zamanlar kaynak fakiri bir ülke olan İsrail’i bölgesel bir enerji merkezine dönüştürdü. On yıl önce önemli açık deniz sahalarının keşfedilmesi, ülkenin büyük ölçüde kendi kendine yeterli hale gelmesini sağladı ve kârlı ihracat fırsatlarının önünü açtı. Avrupa pazarları Ukrayna’daki savaş nedeniyle kesintiye uğrayan Rus petrol ve gaz ithalatının yerini doldurmak için çabalarken talep özellikle şu anda yüksek.

Ancak İsrail’in gaz atılımı aynı zamanda Batı Şeria’dan Lübnan’a kadar bölgesel gerilimlerin arttığı ve hükümetin yüksek yargıyı zayıflatmaya yönelik tartışmalı planına karşı kitlesel protestolarla çalkalanan ülke içinde benzeri görülmemiş bir krizin yaşandığı bir döneme denk geliyor.

Milletvekillerinin geçen ay yargıda reformun ilk aşamasını hayata geçirmesinin ardından şekelin değeri düştü ve Tel Aviv borsası çakıldı. Bankacılar ve iş dünyası liderleri sermaye kaçışı konusunda uyarıda bulunurken Moody’s de yönetimdeki “bozulmayı” gerekçe göstererek İsrail’in kredi notunu düşürdü.

Yargı reformunun İsrail ekonomisine etkisi: Yatırımcılar “bekle gör” modunda

Başbakan Binyamin Netanyahu, yaklaşan felaket uyarılarını defalarca görmezden geldi ve İsrail’in kargaşayı atlatmasına yardımcı olacak doğal gaz da dahil alternatifleri olduğunu iddia etti.

Çarşamba günü kısa bir süre önce adını X olarak değiştiren Twitter’da yayınladığı ve videoda “Avrupa’ya gaz ihracatını artırıyoruz. İsrail’de gaz arama çalışmaları için yüz milyarlarca dolarlık ihaleler açtık. İsrail bir enerji süper gücü haline geliyor. … Buna kim inanırdı ki” dedi.

Sadece Kariş sahasında 1,75 trilyon fit küp rezerv olduğu tahmin ediliyor; şimdiden İsrail’in tükettiği gazın yüzde 35’ini üretiyor. Zemach, mevcut sondaj seviyesinin iki ila üç kilometre (bir milden fazla) altında daha bol kaynak olabileceğini düşünüyor.

Ancak Avrupa’nın talebine rağmen uzmanlar, İsrail’in nispeten yeni gelişmekte olan gaz sektörünün- 2064 yılına kadar 55 milyar dolar değerinde olması bekleniyor- öngörülebilir gelecekte ekonomisinin yalnızca küçük bir bölümünü oluşturacağını söylüyor.

İsrail dış politikası uzmanı ve Frankfurt Barış Araştırmaları Enstitüsü’nde araştırmacı olan Eldad Ben Aharon, “Netanyahu dikkatleri gaz sektörüne ve İsrail ekonomisine yardımcı olacağını söylediği diğer kaynaklara kaydırmaya çalışıyor” dedi: “Ancak gazın potansiyelini ve bozulan ekonomiyi bir araya getirip baktığımızda, ikna edici değil.”

Sondaj için gerekli altyapı ve çok düzeyli bölgesel iş birliğinin tahminlere ayak uyduracağının garantisi olmadığını söyledi. Hatta en iyi senaryoda bile doğal gazdan elde edilecek kârın, Netanyahu’nun yargı reformunun özellikle de geçen yıl ülkenin ihracat pazarının yüzde 54’ünü ve işgücünün onda birinden fazlasını oluşturan İsrail’in teknoloji sektöründe yol açtığı ekonomik zararı telafi edemeyeceği görüşünde.

Teknoloji liderleri son yedi aydır sokak protestolarının ön saflarında yer alarak Netanyahu’nun geri adım atması ya da kalıcı ekonomik zarar riskini göze alması için slogan atıyorlar. “Start-Up Nation Policy Institute” tarafından geçen ay yayınlanan bir rapora göre, teknoloji firmalarına yapılan yatırımlar 2023’ün başından bu yana yüzde 68 düşerek 2018’den bu yana en düşük yatırım seviyesine geriledi. İsrail’de kurulan pek çok teknoloji şirketi sermayelerini ve çalışanlarını yurtdışına taşıyor.

İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın eski planlama müdürü Eran Etzion, doğal gaz ihracatının “Netanyahu’nun ekonomiyi ‘çeşitlendirmeye’ yönelik çok boyutlu yaklaşımının” bir parçası olduğunu söyledi. Ancak “rakamlar birbirini tutmuyor” dedi.

Etzion, Netanyahu’nun ABD ve Avrupa’ya alternatif küresel ortaklıklar geliştirmeye çalıştığını ve gaz atılımını bir zamanlar düşman olan komşularla yeni ilişkiler kurmanın bir yolu olarak gördüğünü söyledi. Bunlar arasında, bölgenin tek sıvılaştırma tesislerine ev sahipliği yapan ve gazı Avrupa’ya ihraç etmek için gerekli olan Mısır ve İsrail’in son yıllarda ABD aracılığında İbrahim Anlaşmaları kapsamında ilişkilerini genişlettiği Basra Körfezi yer alıyor.

Bu yılın başlarında Birleşik Arap Emirlikleri’nin devlete ait petrol ve gaz şirketi ile British Petroleum (BP), İsrail’in en büyük gaz şirketlerinden biri olan NewMed’in hisselerini satın almak için bir teklif sundu. BAE’nin devlet fonu 2021 yılında İsrail’in en büyük ikinci sahası Tamar’da 1 milyar dolarlık hisse satın aldı.

2000’li yılların başında sektörün gelişimini denetleyen eski İsrail Enerji Bakanı Hezi Kluger, “Atmosfer tamamen değişti” dedi.

İsrail’de faaliyet gösteren en büyük doğal gaz şirketini 2020 yılında yaklaşık 4 milyar dolara satın alan Kaliforniya merkezli enerji devi Chevron gibi uluslararası şirketlerle yapılan yeni anlaşmaların Suudi Arabistan’ın zımni onayını aldığını söyledi. Kluger, önceki yıllarda çok uluslu şirketlerin Suudilerle olan ilişkilerini tehlikeye atmamak için İsrail’le iş yapmaktan aktif olarak kaçındığını belirtti.

Doğal gaz şirketleri Ukrayna’daki savaş sırasında kısa vadeli kazançlar elde edebilirken, uzmanlar Avrupa’nın yenilenebilir enerjiye geçişiyle birlikte pazarın on yıl içinde zirveye ulaşacağını tahmin ediyor. İsrailli şirketler kendilerini, yeni enerji kaynakları tam anlamıyla kurulana kadar devreye giren geçici tedarikçiler olarak tanımlıyor. Avrupa ülkeleri Rus enerji devi Gazprom ile bağlarını koparmaya çalıştıkça talebin artması bekleniyor.

Katar, Avrupa’nın en büyük sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedarikçisi haline geldi ve 2026 yılına kadar ihracat kapasitesini üçte bir oranında artırmayı planlıyor. Amerika Birleşik Devletleri geçen yıl Avrupa’ya LNG ihracatını yüzde 141 oranında artırdı ve önümüzdeki yıllarda yüzde 40’lık bir artış daha planlıyor.

Filistinlilerin Gazze Şeridi açıklarında doğal gaz çıkarmak için 1,5 milyar dolarlık bir proje de dahil kendi hedefleri var. Proje İsrail tarafından yirmi yılı aşkın bir süredir engelleniyordu, ancak Yunan ve Mısırlı ortaklarla yapılan anlaşmanın önümüzdeki aylarda sonuçlandırılması bekleniyor.

Çöküşün eşiğindeki Filistin Yönetimi Cenin’de sınanıyor

Gaz ihracatı, İsrail güçleri ile Batı Şeria’daki yeni nesil militanlar arasında artan şiddet olaylarını kontrol altına almakta zorlanan ve nakit sıkıntısı çeken Filistin Yönetimi’ne milyonlarca dolar kazandırabilir.

İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Tzachi Hanegbi bu hafta gazetecilere yaptığı açıklamada, İsrail’in Lübnan ile olan kuzey sınırında Hizbullah ile “çatışmanın içine çekilmenin” eşiğinde olduğunu söyledi.

Akdeniz’in ortasından bakıldığında İsrail’in iç karışıklıkları ve bölgesel çatışmaları çok uzakta görünüyor. Zemach sondaj gemisini işbirliğinin nadir bir sembolü ve umutlu olmak için bir neden olarak görüyor.

Zemach, “Doğal gaz, istikrarı sağlamak için geniş bölgesel işbirliklerinin yapılabileceği ortak bir gaz pazarı olarak Akdeniz’den bahsetmemizi sağlıyor” dedi.

DOĞU AKDENİZ

Libya’da Merkez Bankası krizi petrole sıçradı

Yayınlanma

Şu an ülkede finansal sistem çökmüş ve petrol üretimi ile ihracatı durmuş durumda.

Trablus hükümetinin Merkez Bankası Başkanı’nı görevden almasına yanıt olarak Hafter yanlısı Hammad hükümeti, kendi kontrolündeki tüm petrol rafinelerine üretimi ve ihracatını durdurdu.

Libyalı gruplar Merkez Bankası ve petrol gelirlerinin kontrolü konusunda yeni bir güç mücadelesine girişti. Milyarlarca dolarlık petrol gelirinin yöneticisi olan Merkez Bankas’ını kimin yöneteceği konusunda bir haftadan uzun bir süredir devam eden tartışmalar petrol üretimine sıçradı.

Ülkenin batısında uluslararası alanda tanınan Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti istifa etmeyi reddeden Merkez Bankası’nın 2011’den bu yana başkanlığını yürüten Sıddık el-Kebir’i değiştirmeye çalışıyor.

Bu kapsamda Trablus merkezli Başkanlık Konseyi, Merkez Bankası Bilgi Teknolojileri Müdürü Musab Muslim’in kimliği belirlenemeyen kişilerce kaçırılması üzerine geçen hafta Merkez Bankası’na yeni başkan seçilmesi ve yeni yönetim kurulu oluşturulmasına ilişkin kararın yürürlüğe konmasına oy birliğiyle karar verdi. Açıklamada, kararın ülkede mali ve ekonomik istikrarın sağlanması, Merkez Bankası’nın görevlerini verimli ve etkili bir şekilde yerine getirmesi ve finansal hizmetlerin sürekliliğinin sağlanması için alındığına işaret edildi.

Karardan sonra hükümet heyeti bugün görevi devralmak üzere Merkez Bankası’nın ofislerine girdi.

Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Merkez Bankasında yeni bir yönetime karşı olduklarını ilan etti. Temsilciler Meclisi’nin atadığı Hamdan hükümeti de harekete geçerek “Merkez Bankası’nı ele geçirme girişimi” olarak nitelediği bu olay üzerine yetki alanındaki tüm petrol sahalarının kapandığını, üretim ve ihracatın durduğunu açıkladı.

Bingazi’deki hükümet uluslararası alanda tanınmıyor ancak petrol sahalarının çoğu Libya’nın doğusundaki askeri lider Halife Hafter’in kontrolü altında.

Akdeniz’de önemli bir petrol üreticisi olan Libya, 2011’de NATO destekli ayaklanmadan bu yana iç bölünmelerle boğuşuyor. Ülke 2014 yılından beri birbiriyle savaşan Trablus merkezli hükümet ile Bingazi’deki Temsilciler Meclisi arasında fiilen ikiye bölünmüş durumda. Trablus’taki hükümet Birleşmiş Milletler tarafından resmen tanınırken ülkenin resmi yasama organı olan Temsilciler Meclisi, Halife Hafter ile işbirliği yapıyor ve Trablus’taki hükümetin geçerlilik süresinin sona erdiği duyurarak yeni bir hükümet kurdu.

Temsilciler Meclisi, kurduğu hükümetin başına önce Fethi Başağa’yı atadı ardından geçen yıl mayıs ayında Usame Hammad’ı getirdi.

Öte yandan bir süredir Hafter’e bağlı birliklerin Trablus’u çevreleme yönünde girişimlerde bulunduğu ve buna karşılık Trablus hükümeti kontrolündeki askeri güçlerin hazırlık yaptığı bilgileri geliyor.

Okumaya Devam Et

DOĞU AKDENİZ

Yaptırım tehdidine maruz kalan Dörtyol terminali Rusya’dan petrol alımını durdurdu

Yayınlanma

Hatay’ın Dörtyol ilçesinde bulunan petrol terminali, ABD’nin artan yaptırım baskısı nedeniyle artık Rusya’dan ithal edilen petrolü kabul etmeyecek.

Terminali yöneten Global Terminal Services (GTS) şirketi, Reuters ajansına yaptığı açıklamada, “GTS, Rus petrolüyle olası tüm bağlarını kesmeye karar vermiştir,” ifadelerini kullandı.

Şirket, sadece Rusya menşeli ürünleri değil, aynı zamanda Rusya’da yüklenmiş tüm ürünleri de reddedeceğini sözlerine ekledi.

Ayrıca Global Terminal Services, G7 ülkeleri tarafından Rusya’dan petrol ithalatına getirilen tavan fiyat uygulamasını da dahil olmak üzere önceki operasyonların yaptırımlara uygun olarak yürütüldüğünü bildirdi.

Şirket, “GTS’nin yeni yaklaşımı, yürürlükteki tüm yaptırımlara uyma çabalarına rağmen ulaşamayacağı ve kontrol edemeyeceği ek bir düzeltici eylemdir,” vurgusunu yaptı.

Batı’nın Ukrayna’ya dönük askeri müdahale nedeniyle Rusya’ya yaptırımları ağırlaştırmasının ardından Türkiye, Rus petrol ve yakıtının en büyük ithalatçılarından biri haline geldi.

Ancak Batı’nın yaptırım baskısı giderek kendini hissettiriyor. Başkan Joe Biden’ın aralık ayında ikincil yaptırımlara ilişkin kararnamesinden sonra şubat ayında ABD’nin tehditlerinin Moskova ile Ankara arasındaki ticareti yavaşlattığı ve Rus tedarikçilerin petrol ödemeleri için haftalarca beklemek zorunda kaldığı bildirilmişti.

Veri analiz firması Kpler’e göre, yakıt ve ham petrol ithal eden, ihraç eden ve depolayan GTS Terminali, geçen yıl Rusya’dan 11,74 milyon varil ham petrol ve yakıt aldı.

Türkiye’nin hacim bakımından en büyük yedinci ithalat terminali olan Dörtyol, 2021’de 10. sıradaydı. 2023 yılında Rusya’dan ham petrol ve yakıt ithalatı, 2021’de tüm menşelerden aldığı toplam hacmin yaklaşık yedi katıydı.

Kpler’e göre terminalden yapılan ihracat da 2023’te 2021’e kıyasla neredeyse beş kat artarak yaklaşık 24,7 milyon varile yükseldi.

Dörtyol’a gelen son tanker, 19 Şubat’ta Rusya’nın Baltık limanı Primorsk’tan 511 bin varillik dizel yükü teslim etti.

Dörtyol’dan ihraç edilen petrolün yaygın varış noktaları arasında Yunanistan’ın Korint, Elefsis ve Selanik limanları ile Kuzeybatı Avrupa’nın petrol ticareti, rafinajı ve depolama merkezleri olan Rotterdam ve Antwerp yer alıyordu.

FT: Dörtyol terminali Rus petrolünün Avrupa’ya ulaşmasına yardımcı oluyor

Okumaya Devam Et

DOĞU AKDENİZ

Rus şirketleri Güney Kıbrıs’tan çekiliyor

Yayınlanma

Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin (GKRY) önde gelen gazetelerinden Phileleftheros, büyük Rus şirketlerinin ülkeyi toplu olarak terk ettiklerini bildirdi.

Gazetede yer alan haberde, şirketlerin Rusya’nın özel vergi rejimine sahip idari bölgelerine ya da Kazakistan gibi komşu ülkelere geçiş yaptığı belirtildi.

Örnek olarak gazete, TCS Group (Tinkoff Bank’ın ana şirketi), Etalon Group, perakendeci Fix Price, United Medical Group (Avrupa Tıp Merkezi’nin holding şirketi), Transmashholding, Globaltrans ve e-ticaret devi Ozon’un adadan ayrıldığı veya ayrılmayı planladığı bilgisini paylaştı.

Gazeteye göre, son aylarda ‘sektörlerinde büyük miktarda iş yapan’ ve çift haneli değerlere sahip sayıda şirket, Güney Kıbrıs’ın yargı alanından ayrılmak istediklerini açıkladı.

Haberde, ‘diğer ticari kuruluşların da yakın gelecekte aynı şeyi yapacakları’ değerlendirmesi yer aldı.

Gazete bu durumu, ülkenin yeni makamlarının Rusya karşıtı yaptırımların delinmesine karşı çıkma yönündeki politikasına bağladı.

Credit Suisse ve UBS’e ‘Rusya yaptırımlarını delme’ soruşturması

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English