Bizi Takip Edin

Doğu Akdeniz

Enerji hamleleri İsrail ekonomisine cansuyu olabilir mi?

Yayınlanma

İsrail’in aşırı sağcı hükümetinin Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini sınırlandırma amacıyla Meclis’ten geçirdiği ‘yargı reformu’ sonrası uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından İsrail ekonomisine olası etkisiyle ilgili birbiri ardından olumsuz mesajlar geliyor. Kuruluşlar söz konusu adımın ağır faturası konusunda uyarılarda bulunuyor.

Yargı reformuna karşı kitlesel eylemlerin başladığı yıl başından bu yana İsrail para birimi şekelin ABD doları karşısındaki değer kaybı yüzde 10’a yaklaşırken İsrail Merkez Bankası “makroekonomik risk seviyesini orta-düşük seviyeden orta-yüksek seviyeye” çıkardı. Bankanın 2023’ün ilk 6 ayına ilişkin raporunda, risk artışına neden olarak diğer faktörlerin yanı sıra “İsrail’deki hukuk sistemiyle ilgili yargı düzenlemesinin sonuçlarına ilişkin belirsizlik” gösterildi. Öte yandan ülkenin lokomotif sektörü olarak gösterilen yüksek teknoloji sektöründe, yılın ilk yarısında 2022’nin ikinci yarısına oranla yatırımların üçte bir oranında azaldı.

Bu ekonomik tablo karşısında, yönelen uyarıları görmezden gelen Başbakan Binyamin Netanyahu, İsrail’in enerji merkezi olması hedefiyle hayata geçirilen veya planlanan projeleri “alternatif” olarak sunuyor.

Peki, İsrail’in gaz projeleri yakın vadede ülke ekonomisinin lokomotifi olabilir mi?

Bu soruya yanıt bulmaya çalışan Washington Post, ayrıca İsrail’in gaz yatırımlarını, bu gazın Avrupa’ya sevki için gerekli altyapı ve çok düzeyli bölgesel iş birliğinin nasıl olacağını ve Avrupa’nın talebini karışılayıp karşılayamayacağını inceliyor.

***

Ekonomi yargı baskısıyla tıkanırken İsrail enerji hamlelerine bel bağlıyor

Shira Rubin

İsrail ve Lübnan arasında, İsrail kıyılarının elli mil açığındaki Kariş gaz sahasında kurulu Akdeniz’in pırıl pırıl mavi sularında yüzen devasa bir platform, binlerce fit aşağıdan çıkarılan doğal gazı işliyor. 14 metrelik, 14 halatla denize demirlenen, 70.000 tonluk tanker; işçi yatakhaneleri, spor salonları, kontrol alanları ve müstahkem panik odalarıyla dolu yüzen bir kasaba gibi. 2 milyar dolarlık proje, 145 İsrailli ve yabancı işçiden oluşan bir ekip tarafından yönetiliyor. Sahada gaz rafinesini denetlemek ve İsrail’in düşman bölgesi olarak gördüğü Lübnan sularından sadece 15 mil uzaktaki bir İsrail tesisinin benzersiz güvenlik risklerine yanıt vermek üzere eğitildiler.

Energean’ın İsrail’deki iştirakinin CEO’su Shaul Zemach, “Bunu çok sessiz bir şekilde yapıyoruz, ancak İsrail ekonomisi üzerinde önemli bir etkisi var” dedi. Londra merkezli doğal gaz firması, İsrail ile Lübnan arasında İran destekli militan grup Hizbullah’ın da dahil olduğu diplomatik bir atılım olan dönüm noktası niteliğindeki denizcilik anlaşmasının ardından sondaj kulesini geçen sonbaharda faaliyete geçirdi.

Makinelerin uğultusu arasında konuşan Zemach, platforma gaz taşıyan iki çelik boruya işaret etti. Bu gaz işlenerek elektriğinin yüzde 70’inden fazlasını karşılayan İsrail ulusal şebekesine aktarılıyor.

Doğal gaz, bir zamanlar kaynak fakiri bir ülke olan İsrail’i bölgesel bir enerji merkezine dönüştürdü. On yıl önce önemli açık deniz sahalarının keşfedilmesi, ülkenin büyük ölçüde kendi kendine yeterli hale gelmesini sağladı ve kârlı ihracat fırsatlarının önünü açtı. Avrupa pazarları Ukrayna’daki savaş nedeniyle kesintiye uğrayan Rus petrol ve gaz ithalatının yerini doldurmak için çabalarken talep özellikle şu anda yüksek.

Ancak İsrail’in gaz atılımı aynı zamanda Batı Şeria’dan Lübnan’a kadar bölgesel gerilimlerin arttığı ve hükümetin yüksek yargıyı zayıflatmaya yönelik tartışmalı planına karşı kitlesel protestolarla çalkalanan ülke içinde benzeri görülmemiş bir krizin yaşandığı bir döneme denk geliyor.

Milletvekillerinin geçen ay yargıda reformun ilk aşamasını hayata geçirmesinin ardından şekelin değeri düştü ve Tel Aviv borsası çakıldı. Bankacılar ve iş dünyası liderleri sermaye kaçışı konusunda uyarıda bulunurken Moody’s de yönetimdeki “bozulmayı” gerekçe göstererek İsrail’in kredi notunu düşürdü.

Başbakan Binyamin Netanyahu, yaklaşan felaket uyarılarını defalarca görmezden geldi ve İsrail’in kargaşayı atlatmasına yardımcı olacak doğal gaz da dahil alternatifleri olduğunu iddia etti.

Çarşamba günü kısa bir süre önce adını X olarak değiştiren Twitter’da yayınladığı ve videoda “Avrupa’ya gaz ihracatını artırıyoruz. İsrail’de gaz arama çalışmaları için yüz milyarlarca dolarlık ihaleler açtık. İsrail bir enerji süper gücü haline geliyor. … Buna kim inanırdı ki” dedi.

Sadece Kariş sahasında 1,75 trilyon fit küp rezerv olduğu tahmin ediliyor; şimdiden İsrail’in tükettiği gazın yüzde 35’ini üretiyor. Zemach, mevcut sondaj seviyesinin iki ila üç kilometre (bir milden fazla) altında daha bol kaynak olabileceğini düşünüyor.

Ancak Avrupa’nın talebine rağmen uzmanlar, İsrail’in nispeten yeni gelişmekte olan gaz sektörünün- 2064 yılına kadar 55 milyar dolar değerinde olması bekleniyor- öngörülebilir gelecekte ekonomisinin yalnızca küçük bir bölümünü oluşturacağını söylüyor.

İsrail dış politikası uzmanı ve Frankfurt Barış Araştırmaları Enstitüsü’nde araştırmacı olan Eldad Ben Aharon, “Netanyahu dikkatleri gaz sektörüne ve İsrail ekonomisine yardımcı olacağını söylediği diğer kaynaklara kaydırmaya çalışıyor” dedi: “Ancak gazın potansiyelini ve bozulan ekonomiyi bir araya getirip baktığımızda, ikna edici değil.”

Sondaj için gerekli altyapı ve çok düzeyli bölgesel iş birliğinin tahminlere ayak uyduracağının garantisi olmadığını söyledi. Hatta en iyi senaryoda bile doğal gazdan elde edilecek kârın, Netanyahu’nun yargı reformunun özellikle de geçen yıl ülkenin ihracat pazarının yüzde 54’ünü ve işgücünün onda birinden fazlasını oluşturan İsrail’in teknoloji sektöründe yol açtığı ekonomik zararı telafi edemeyeceği görüşünde.

Teknoloji liderleri son yedi aydır sokak protestolarının ön saflarında yer alarak Netanyahu’nun geri adım atması ya da kalıcı ekonomik zarar riskini göze alması için slogan atıyorlar. “Start-Up Nation Policy Institute” tarafından geçen ay yayınlanan bir rapora göre, teknoloji firmalarına yapılan yatırımlar 2023’ün başından bu yana yüzde 68 düşerek 2018’den bu yana en düşük yatırım seviyesine geriledi. İsrail’de kurulan pek çok teknoloji şirketi sermayelerini ve çalışanlarını yurtdışına taşıyor.

İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın eski planlama müdürü Eran Etzion, doğal gaz ihracatının “Netanyahu’nun ekonomiyi ‘çeşitlendirmeye’ yönelik çok boyutlu yaklaşımının” bir parçası olduğunu söyledi. Ancak “rakamlar birbirini tutmuyor” dedi.

Etzion, Netanyahu’nun ABD ve Avrupa’ya alternatif küresel ortaklıklar geliştirmeye çalıştığını ve gaz atılımını bir zamanlar düşman olan komşularla yeni ilişkiler kurmanın bir yolu olarak gördüğünü söyledi. Bunlar arasında, bölgenin tek sıvılaştırma tesislerine ev sahipliği yapan ve gazı Avrupa’ya ihraç etmek için gerekli olan Mısır ve İsrail’in son yıllarda ABD aracılığında İbrahim Anlaşmaları kapsamında ilişkilerini genişlettiği Basra Körfezi yer alıyor.

Bu yılın başlarında Birleşik Arap Emirlikleri’nin devlete ait petrol ve gaz şirketi ile British Petroleum (BP), İsrail’in en büyük gaz şirketlerinden biri olan NewMed’in hisselerini satın almak için bir teklif sundu. BAE’nin devlet fonu 2021 yılında İsrail’in en büyük ikinci sahası Tamar’da 1 milyar dolarlık hisse satın aldı.

2000’li yılların başında sektörün gelişimini denetleyen eski İsrail Enerji Bakanı Hezi Kluger, “Atmosfer tamamen değişti” dedi.

İsrail’de faaliyet gösteren en büyük doğal gaz şirketini 2020 yılında yaklaşık 4 milyar dolara satın alan Kaliforniya merkezli enerji devi Chevron gibi uluslararası şirketlerle yapılan yeni anlaşmaların Suudi Arabistan’ın zımni onayını aldığını söyledi. Kluger, önceki yıllarda çok uluslu şirketlerin Suudilerle olan ilişkilerini tehlikeye atmamak için İsrail’le iş yapmaktan aktif olarak kaçındığını belirtti.

Doğal gaz şirketleri Ukrayna’daki savaş sırasında kısa vadeli kazançlar elde edebilirken, uzmanlar Avrupa’nın yenilenebilir enerjiye geçişiyle birlikte pazarın on yıl içinde zirveye ulaşacağını tahmin ediyor. İsrailli şirketler kendilerini, yeni enerji kaynakları tam anlamıyla kurulana kadar devreye giren geçici tedarikçiler olarak tanımlıyor. Avrupa ülkeleri Rus enerji devi Gazprom ile bağlarını koparmaya çalıştıkça talebin artması bekleniyor.

Katar, Avrupa’nın en büyük sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedarikçisi haline geldi ve 2026 yılına kadar ihracat kapasitesini üçte bir oranında artırmayı planlıyor. Amerika Birleşik Devletleri geçen yıl Avrupa’ya LNG ihracatını yüzde 141 oranında artırdı ve önümüzdeki yıllarda yüzde 40’lık bir artış daha planlıyor.

Filistinlilerin Gazze Şeridi açıklarında doğal gaz çıkarmak için 1,5 milyar dolarlık bir proje de dahil kendi hedefleri var. Proje İsrail tarafından yirmi yılı aşkın bir süredir engelleniyordu, ancak Yunan ve Mısırlı ortaklarla yapılan anlaşmanın önümüzdeki aylarda sonuçlandırılması bekleniyor.

Çöküşün eşiğindeki Filistin Yönetimi Cenin’de sınanıyor

Gaz ihracatı, İsrail güçleri ile Batı Şeria’daki yeni nesil militanlar arasında artan şiddet olaylarını kontrol altına almakta zorlanan ve nakit sıkıntısı çeken Filistin Yönetimi’ne milyonlarca dolar kazandırabilir.

İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Tzachi Hanegbi bu hafta gazetecilere yaptığı açıklamada, İsrail’in Lübnan ile olan kuzey sınırında Hizbullah ile “çatışmanın içine çekilmenin” eşiğinde olduğunu söyledi.

Akdeniz’in ortasından bakıldığında İsrail’in iç karışıklıkları ve bölgesel çatışmaları çok uzakta görünüyor. Zemach sondaj gemisini işbirliğinin nadir bir sembolü ve umutlu olmak için bir neden olarak görüyor.

Zemach, “Doğal gaz, istikrarı sağlamak için geniş bölgesel işbirliklerinin yapılabileceği ortak bir gaz pazarı olarak Akdeniz’den bahsetmemizi sağlıyor” dedi.

Doğu Akdeniz

Libya ve Yunanistan, gerilimin ardından ‘diplomasiye’ yöneldi

Yayınlanma

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde Libya ve Yunanistan temsilcileri arasında deniz sınırları ve hidrokarbon arama konusundaki anlaşmazlık nedeniyle yaşanan gergin tartışma, salı günü “diplomatik işbirliği ve diyaloğun” yeniden teyit edilmesiyle sona erdi.

Yunanistan Büyükelçisi Evangelos Sekeris ve Libyalı mevkidaşı Taher Mohamed Al-Sunni, Kuzey Afrika ülkesindeki son gelişmeleri görüşmek üzere toplanan konseye yaptıkları konuşmalarda, deniz sınırları konusundaki gerginliğe rağmen diplomasiye güçlü destek verdiklerini ifade ettiler.

Atina-Makedonya Haber Ajansı (AMNA), Sekeris’in “Libyalı meslektaşlarımızla tüm sorunları çözmek için yapıcı bir diyaloga hazırız,” dediğini aktarırken, “aksine yönelik açıklamalar veya eylemlerin açıkça ters etki yaratacağını” da ekledi.

Sekeris, “Bu çalkantılı dönemde bölgemizin en son ihtiyacı olan şey yeni bir gerginlik kaynağıdır,” dedi.

Al-Sunni, Libya tarafında herhangi bir provokasyon olmadığını kesin bir dille tekrar etti ve “Provokasyon, ihtilaflı bir bölgede arama faaliyetlerinin duyurulmasında yatmaktadır,” dedi ve Girit’in güneyindeki hidrokarbon yatakları için yapılan araştırmalara atıfta bulundu.

Öte yandan elçi, Libya’nın barışçıl bir çözüm arzusunu vurguladı ve iki ülke arasındaki tarihi bağlara dayalı işbirliği çağrısında bulundu. Devletin resmi haber ajansı AMNA’ya göre, “Biz dostuz ve bu sorunu çözmenin yollarını bulacağız” dedi.

Salı günkü toplantı, Libya’da siyasi bir çözüm için BM öncülüğünde sürdürülen çabaların bir parçasıydı. BM Özel Temsilcisi Hanna Tetteh, BMGK’ya Trablus’ta son günlerde meydana gelen silahlı çatışmaların ardından istikrarın kırılgan olduğunu uyarısında bulunarak, uluslararası toplumun müdahalesinin devam etmesi gerektiğini vurguladı.

Okumaya Devam Et

Amerika

Trump yönetimi 50’den fazla Çinli teknoloji şirketini kara listeye ekledi

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetimi, Çin’in yapay zeka ve gelişmiş bilgi işlemin yanı sıra hipersonik füzeler gibi doğrudan askeri teknolojiler geliştirme yeteneklerini daha da kısıtlamayı amaçlayarak, önceki Joe Biden ekibinden devraldığı ticari kara listeyi önemli ölçüde genişletti.

ABD Ticaret Bakanlığı’na bağlı Sanayi ve Güvenlik Bürosu (BIS), “ABD ulusal güvenliği ve dış politikasına aykırı” eylemleri gerekçesiyle 80 kuruluşu Varlık Listesi’ne ekledi.

Kara listeye eklenenler arasında Pakistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Afrika, İran ve hatta Tayvan’dan kuruluşlar yer alırken, bunların 50’den fazlası Çin ve Hong Kong’dan.

BIS, salı günü Washington’da yayınladığı bir duyuruda, Çin Komünist Partisi’nin “askeri uygulamalar için yüksek performanslı ve exascale hesaplama yeteneklerinin yanı sıra kuantum teknolojilerini edinme ve geliştirme” yeteneğini kazanmasını engellemeyi hedeflediklerini bildirdi.

Exascale hesaplama, yapay zekanın daha da geliştirilmesini sağlayan en son süper bilgisayar teknolojisidir.

Bir başka hedef de “Çin’in hipersonik silah programını geliştirmesini engellemek” olarak ifade edildi. Yani ses hızının beş katı veya daha hızlı hareket eden ve karşı savunmadan kaçmak için gelişmiş manevra kabiliyetine sahip silahlar.

Çin çarşamba günü Trump yönetiminin eylemini kınadı ve Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Guo Jiakun ABD’yi “uluslararası hukuku ve uluslararası ilişkileri düzenleyen temel normları ciddi şekilde ihlal eden, Çinli işletmelerin haklarına ve çıkarlarına zarar veren ve küresel endüstriyel tedarik zincirlerinin güvenliğini ve istikrarını baltalayan tipik hegemonik davranış” ile suçladı.

Guo, Washington’dan “ulusal güvenlik kavramını abartmayı bırakmasını” ve “ticareti siyasallaştırmayı bırakmasını” talep ederek Çin şirketlerinin çıkarlarını koruma sözü verdi.

ABD listesine eklenen şirketler arasında, Çin’in önde gelen bulut bilişim ve büyük veri hizmetleri sağlayıcısı Inspur Group’un iki yıldır listede yer alan altı birimi de bulunuyor. BIS, bu birimlerin, grubun “özellikle Çin hükümeti ve/veya ordusu için süper bilgisayar projelerini desteklemek üzere ABD menşeli ürünler satın alarak veya satın almaya teşebbüs ederek, askeri son kullanım için” süper bilgisayarlar geliştirmesine yaptıkları belirtilen katkılar nedeniyle listeye dahil edildiğini savundu.

Altı birimden biri Inspur Taiwan, diğeri ise Şanghay Borsası’nda işlem gören Inspur Software. Şirket hisseleri çarşamba gününü %0,4 düşüşle 15,68 yuan’dan kapattı.

Pekin Yapay Zeka Akademisi ve Pekin İnovasyon Bilgeliği Teknolojisi de askeri modernizasyon için Amerikan teknolojisini kullanma niyetinde oldukları iddiasıyla kara listeye alındı. Büro, bu iki şirketin savunma amaçlı yapay zeka modelleri ve gelişmiş bilgi işlem çipleri geliştirdiğini özellikle belirtti.

Diğer dört şirketin – Henan Dingxin Information Industry, Nettrix Information Industry, Suma Technology ve Suma-USI Electronics – BIS’in “çok yüksek hızlarda büyük miktarda veriyi işleyebilen ve büyük ölçekli simülasyonlar gerçekleştirebilen” exascale süper bilgisayarların geliştirilmesinde yer aldıkları için eklendiği kaydedildi.

Bu şirketlerin, “askeri son kullanıcılar tarafından kullanılan süper bilgisayarlar ürettiği ve Çin’in istikrarsızlaştırıcı askeri modernizasyon çabalarını desteklediği için” 2019’da kara listeye alınan Şanghay’da listelenen Dawning Information Industry olarak da bilinen Çinli bir sunucu üreticisi olan Sugon’a önemli üretim yetenekleri sağladığı öne sürüldü.

Şirket hisseleri çarşamba günü Şanghay’da %0,3 düşüşle 65,33 yuana geriledi.

Aralarında Hava Kuvvetleri Mühendislik Üniversitesi ve Çin Havacılık Radyo Elektroniği Araştırma Enstitüsü’nün de bulunduğu iki düzineden fazla kuruluş, hipersonik silah geliştirme, hipersonik uçuş yapan araçların tasarımı ve modellenmesi, silah tasarımı ve etkilerini modellemek için özel yazılım kullanma veya “Çin’in askeri-sivil füzyon çabalarını” başka bir şekilde destekleme ile ilgili “kanıtlanabilir bağlara” sahip oldukları gerekçesiyle yeni listeye alındı.

Listeye girenlerden yedisinin “Çin’in kuantum teknolojisi yeteneklerini geliştirmek” için Amerikan teknolojisini edinmeye çalıştıkları iddia edilirken, diğer ikisi de Huawei ve Çinli fabrikasız çip üreticisi HiSilicon da dahil olmak üzere zaten kara listede olan şirketlere ürün sattıkları için listeye eklendi.

Ticaret Bakanlığı’nın sanayi ve güvenlikten sorumlu müsteşarı Jeffrey I. Kessler yaptığı açıklamada “Amerikan teknolojisi asla Amerikan halkına karşı kullanılmamalıdır” dedi. Kessler, Trump yönetiminin “ABD teknolojilerinin ve mallarının ulusal güvenliğimizi tehdit eden yüksek performanslı bilgi işlem, hipersonik füzeler, askeri uçak eğitimi ve İHA’lar için kötüye kullanılmasını önleyerek” ulusal güvenliği korumak için “net ve yankı uyandıran bir mesaj gönderdiğini” vurguladı.

Ticaret Bakanlığı ayrıca Güney Afrika Test Uçuş Akademisi’ni (TFASA) de “ABD ürünlerinin Çin askeri güçlerini eğitmek için” kullanılmasını engellemek amacıyla listeye aldı.

Genişletilen listede Çin’in yanı sıra “İran’ın insansız hava araçları (İHA) ve ilgili savunma kalemleri tedarikini engellemek” ve Pakistan’da kısmen Çinli bir şirket tarafından desteklenen “korumasız nükleer faaliyetlerin ve balistik füze programının gelişimini engellemek” de hedefler arasında yer alıyor.

Kessler, Varlık Listesinin “Amerikan teknolojisini kötü amaçlarla kullanmak isteyen yabancı düşmanları tespit etmek ve önlerini kesmek için elimizdeki birçok güçlü araçtan biri” olduğunu da sözlerine ekledi.

Okumaya Devam Et

Doğu Akdeniz

Libya’da Merkez Bankası krizi petrole sıçradı

Yayınlanma

Şu an ülkede finansal sistem çökmüş ve petrol üretimi ile ihracatı durmuş durumda.

Trablus hükümetinin Merkez Bankası Başkanı’nı görevden almasına yanıt olarak Hafter yanlısı Hammad hükümeti, kendi kontrolündeki tüm petrol rafinelerine üretimi ve ihracatını durdurdu.

Libyalı gruplar Merkez Bankası ve petrol gelirlerinin kontrolü konusunda yeni bir güç mücadelesine girişti. Milyarlarca dolarlık petrol gelirinin yöneticisi olan Merkez Bankas’ını kimin yöneteceği konusunda bir haftadan uzun bir süredir devam eden tartışmalar petrol üretimine sıçradı.

Ülkenin batısında uluslararası alanda tanınan Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti istifa etmeyi reddeden Merkez Bankası’nın 2011’den bu yana başkanlığını yürüten Sıddık el-Kebir’i değiştirmeye çalışıyor.

Bu kapsamda Trablus merkezli Başkanlık Konseyi, Merkez Bankası Bilgi Teknolojileri Müdürü Musab Muslim’in kimliği belirlenemeyen kişilerce kaçırılması üzerine geçen hafta Merkez Bankası’na yeni başkan seçilmesi ve yeni yönetim kurulu oluşturulmasına ilişkin kararın yürürlüğe konmasına oy birliğiyle karar verdi. Açıklamada, kararın ülkede mali ve ekonomik istikrarın sağlanması, Merkez Bankası’nın görevlerini verimli ve etkili bir şekilde yerine getirmesi ve finansal hizmetlerin sürekliliğinin sağlanması için alındığına işaret edildi.

Karardan sonra hükümet heyeti bugün görevi devralmak üzere Merkez Bankası’nın ofislerine girdi.

Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Merkez Bankasında yeni bir yönetime karşı olduklarını ilan etti. Temsilciler Meclisi’nin atadığı Hamdan hükümeti de harekete geçerek “Merkez Bankası’nı ele geçirme girişimi” olarak nitelediği bu olay üzerine yetki alanındaki tüm petrol sahalarının kapandığını, üretim ve ihracatın durduğunu açıkladı.

Bingazi’deki hükümet uluslararası alanda tanınmıyor ancak petrol sahalarının çoğu Libya’nın doğusundaki askeri lider Halife Hafter’in kontrolü altında.

Akdeniz’de önemli bir petrol üreticisi olan Libya, 2011’de NATO destekli ayaklanmadan bu yana iç bölünmelerle boğuşuyor. Ülke 2014 yılından beri birbiriyle savaşan Trablus merkezli hükümet ile Bingazi’deki Temsilciler Meclisi arasında fiilen ikiye bölünmüş durumda. Trablus’taki hükümet Birleşmiş Milletler tarafından resmen tanınırken ülkenin resmi yasama organı olan Temsilciler Meclisi, Halife Hafter ile işbirliği yapıyor ve Trablus’taki hükümetin geçerlilik süresinin sona erdiği duyurarak yeni bir hükümet kurdu.

Temsilciler Meclisi, kurduğu hükümetin başına önce Fethi Başağa’yı atadı ardından geçen yıl mayıs ayında Usame Hammad’ı getirdi.

Öte yandan bir süredir Hafter’e bağlı birliklerin Trablus’u çevreleme yönünde girişimlerde bulunduğu ve buna karşılık Trablus hükümeti kontrolündeki askeri güçlerin hazırlık yaptığı bilgileri geliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English