Bizi Takip Edin

AVRUPA

Estonya: Ukrayna’ya konuşlandırılacak Avrupalı askerler Trump’ın barış planını güvence altına alır

Yayınlanma

Estonya Dışişleri Bakanı Margus Tsahkna, Avrupalı liderlerin Donald Trump’ın Kiev ve Moskova arasında tasarladığı herhangi bir barış anlaşmasını desteklemek üzere Ukrayna’ya askeri güç göndermeye hazır olmaları gerektiğini söyledi. 

Tsahkna Financial Times’a (FT) verdiği demeçte Ukrayna için en iyi güvenlik garantisinin Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’in talep ettiği gibi NATO üyeliği olduğunu savundu.

Fakat Estonyalıya göre ABD Kiev’i askeri ittifaka katılmaya davet etmeye karşı çıkarsa, Avrupa’nın Rusya’yı caydırmak için çatışmalar sona erdiğinde asker konuşlandırarak devreye girmesi gerekecek.

Tsahkna, “Eğer gerçek güvenlik garantilerinden bahsediyorsak, bu adil bir barış olacağı anlamına gelir. O zaman NATO üyeliğinden bahsedebiliriz. Ama ABD olmadan bu mümkün değil. Ve sonra sahada botlar anlamında herhangi bir [garanti] biçiminden bahsediyoruz,” dedi.

Trump’ın bazı müttefikleri Avrupa’nın Ukrayna’yı destekleme yükünü üstlenmesi çağrısında bulunuyor. Tsahkna, Trump’ın ABD başkanlık seçimlerindeki zaferinin, Kiev’in müttefikleri arasında son dönemde savaş alanında verdiği kayıplar göz önüne alındığında Ukrayna’nın nasıl destekleneceği ve Moskova’ya müzakere masasına gelmesi ve herhangi bir ateşkesin sürdürülebilir olması için nasıl baskı yapılacağı konusundaki tartışmaları hızlandırdığını söyledi.

Birleşik Krallık, Kiev’e güvenlik garantilerinde başı çekiyor

Bakan, “Avrupa’da birbirleri arasında ve ayrıca Trump ekibi ve yönetimiyle çok sayıda görüşme ve iletişim var,” dedi ve ABD’nin desteği olmadan Avrupalıların Ukrayna’ya güvenlik garantileri sağlamasının “gerçekten çok ama çok karmaşık” olacağını, özellikle de NATO’nun nihayetinde Rus güçleriyle herhangi bir çatışmaya sürüklenebileceğini söyledi.

FT’ye göre bazı analistler, Avrupa’nın Ukrayna’yı desteklemek için göstereceği çabanın, Polonya ve Britanya’nın başını çektiği, İskandinav ve Baltık devletleri ile Hollanda’yı da içeren bir savunma grubu olan Ortak Sefer Gücünden başlayarak bir “gönüllüler koalisyonu” tarafından organize edilebileceğine inanıyor.

Önümüzdeki ay Tallinn’de toplanacak olan bu ülkeler Ukrayna’nın en sadık destekçileri ve Avrupa’nın Kiev’e yaptığı ikili askeri yardımın üçte ikisini oluşturuyorlar.

Tsahkna’ya göre bu girişime Fransa ve Almanya’nın da destek vermesi çok önemli. Almanya, ABD’den sonra Ukrayna’nın en büyük ikinci askeri yardım donörü.

Tsahkna, Birleşik Krallık’ın, Avrupa’nın Ukrayna’nın güvenliğini destekleme çabalarında “liderliği üstlenme fırsatına ve sorumluluğuna” sahip olduğunu, Polonya’nın da tartışmalarda çok aktif bir rol oynadığını sözlerine ekledi.

Polonya Başbakanı Donald Tusk geçtiğimiz hafta ABD, NATO ve Avrupalı müttefiklerle Ukrayna’nın güvenliğinin nasıl garanti altına alınabileceği konusunda görüşmelerde bulunacağını söylemişti.

Estonyalı bakan, Trump’ın NATO’yu terk edeceğine inanmıyor

Tsahkna, Trump’ın NATO’yu terk edeceğine inanmadığını çünkü Avrupa’yı “emperyalist bir Rusya’nın insafına bırakmanın” Amerika’nın siyasi ya da iktisadi çıkarlarına uygun olmadığını savundu.

Bakan ayrıca, Avrupa’nın silah stoklarının yetersiz olduğunu ve savunma sanayi kapasitesini artırmak için daha fazlasını yapması gerektiğini söyledi.

“Ama sahip olduğumuz şey para. Çok fazla paramız var. Estonya’da yaptığımız gibi halklarından daha fazlasını isteyemeyeceklerini söyleyen hükümetlere inanmıyorum,” diyen Tsahkna, Tallinn’in özellikle daha yüksek savunma harcamalarını finanse etmek için yürürlüğe koyduğu vergi artışlarına atıfta bulundu.

Ukrayna artık NATO’nun ilk savunma hattı olarak görüldüğünden, önümüzdeki aylarda yeniden şekillenebilecek olanın sadece Ukrayna’nın kaderi değil, Avrupa’nın güvenlik mimarisi olduğunu söyleyen Tsahkna, “ABD’nin ne karar vereceğini bekleyemeyiz,” diyerek sözlerini noktaladı.

AVRUPA

İsveç’te halka ‘savaşa hazırlık’ broşürü dağıtıldı: Sivillere ne öğretiliyor?

Yayınlanma

Yazar

İsveç’te beş milyondan fazla aileye, ‘Krizin veya Savaşın Gelmesi Durumunda’ başlıklı bir broşür gönderilecek. 

Broşür, İsveç Sivil Acil Durum Ajansı (MSB) tarafından hazırlandı ve dağıtımına dün (18 Kasım) başlandı. 

Halkı savaş ya da kriz durumlarına hazırlamak amacıyla dağıtılan ve en başında “Bu broşür İsveç’teki tüm evlere gönderilmektedir” ifadelerinin yer aldığı bu broşür aslında yeni değil, içeriği güncellenmiş bir broşür.

İsveç, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana benzer broşürler dağıtıyor. En son 2018 yılında, 57 yıllık bir aranın ardından dağıtılmıştı. 

Dağıtımına dün başlanan son broşürün içeriğinin ise 3’te 1 oranında artırıldığı belirtiliyor. 

32 sayfalık broşürde savaş, doğal afetler veya siber saldırılar gibi olağanüstü durumlara nasıl hazırlık yapılacağına dair talimatlar yer alıyor.

Broşürün giriş sayfasında şu ifadeler yer alıyor:

“İsveç Halkına

Zor bir dönemde yaşıyoruz. Çevremizde savaşlar sürüyor. Terör, siber saldırılar ve yanıltıcı bilgiler bizi zarar vermek ve etkilemek için kullanılıyor.

Tehditlere karşı koymak için birlik olmamız ve ülkemizin sorumluluğunu üstlenmemiz gerekiyor. Saldırıya uğrarsak, İsveç’in bağımsızlığını ve demokrasisini savunmak için hep birlikte mücadele etmeliyiz.

Dayanıklılık, her gün ailemiz, iş arkadaşlarımız, dostlarımız ve komşularımızla birlikte inşa ettiğimiz bir güçtür.

Bu broşürde, kendinizi nasıl hazırlayabileceğinizi ve kriz ya da savaş durumunda ne yapmanız gerektiğini öğreneceksiniz.

Siz, İsveç’in hazırlık gücünün bir parçasısınız.”

Broşür, İsveç’in savaş hazırlıkları ve halkın yapması gerekenler 21 alt başlığa ayrılmış. Bu başlıklar savunma, hazırlık seviyesi, savunma yükümlülükleri, uyarı sistemleri, hava saldırıları, evde hazırlık, tahliye, sığınaklar, psikolojik savunma, dijital güvenlik, terör saldırısı, hava koşulları, bulaşıcı hastalıklar, ekstra desteğe ihtiyaç duyanlar, evcil hayvanı bulunanlar, çocuklar ve önemli telefon numaraları gibi maddelerden oluşuyor.

“Belirsiz bir dünya hazırlık gerektirir” ifadeleriyle başlayan yönergede, “İsveç’e yönelik askeri tehdit arttı ve en kötüsüne, silahlı saldırıya hazırlıklı olmalıyız” ifadelerine yer veriliyor. 

‘Kar amacı gütmeyen kuruluşlar ve dini topluluklar’

Halka savaş durumunda ‘direnişin olmadığına dair haberlere inanmamaları’ salık verilirken, insanlardan ‘savunma kapsamında misyonları olan örgütlere’ katılmaları tavsiye ediliyor. Bu bağlamda, ‘kar amacı gütmeyen kuruluşlarla dini toplulukların da önemli katkılarda bulundukları’ vurgulanıyor.

İsveç’in savunma stratejisinin tarif edildiği bölümde ise, önceki bildirilerden farklı olarak ‘NATO üyesi ülke’ vurgusu yapılıyor ve “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” sloganına yer veriliyor. 

Herhangi bir saldırı durumunda, hangi sinyalin ne anlama geldiği detaylı bir şekilde aktarılan broşürde, hava saldırısı ve benzeri durumlarda halkın sığınak, barınak, tünel, metro istasyonu gibi yerlere sığınabileceği aktarılıyor. 

Broşürde ayrıca, halktan savaş durumunda kullanılmak üzere gerekli su ve erzağı biriktirmeleri söyleniyor ve insanların bunları idareli kullanabilmesine yönelik yönergeler yer alıyor. Aynı şekilde, insanların iletişim kurabilecekleri ve güncel haberleri alabilecekleri elektronik gereçlerin çalışması için detaylı bir tarif yapılıyor. 

Savaş durumunda yaşama dair detaylı bilgi aktarılan broşürde ‘tuvalet eğitimi’ bile var. “Sular kesildiğinde hijyeninize dikkat edin” ifadelerinin yer aldığı broşürde, “Sifonunu çekemesen bile tuvalete işeyebilirsin” ifadelerine yer veriliyor.

MSB ayrıca, halkın sığınabilecekleri barınakların mavi üçgenli turuncu bir kareye sahip bir işarete sahip olduğu bilgisini veriyor.

 

Psikolojik savunma

Broşürün dikkat çekici bir diğer başlığı ise, ‘Psikolojik Savunma’ bölümü. Bu bölümde MSB, ‘yabancı güçlerin’ sosyal medyada dezenformasyon yaptığını öne sürerek şu açıklamaya yer veriyor:

“Yabancı güçler ve İsveç dışındaki diğer aktörler bizi etkilemek için dezenformasyon, yanıltıcı ve propaganda kullanıyor. Etkileme girişimleri günlük olarak, çoğunlukla çevrimiçi ortamda ve sosyal medyada gerçekleşiyor. Amaç güvensizlik yaratıp kendimizi savunma irademizi kırmak.”

Aynı bölümde yer alan “Yalnızca güvenilir kaynaklardan geldiğini bildiğiniz bilgileri paylaşın ve yetkililerden teyit edilmiş bilgi isteyin” notu ise, hazırlıkların sıcak savaştan da önce, şimdiden başladığını gösterir nitelikte. 

Uzun şifreler ve ulusal güvenlik

‘Dijital güvenlik’ bölümündeyse, “Bilgilerinizi hem evde hem de işte güvenli bir şekilde ele alarak İsveç’in dayanıklılığının güçlendirilmesine katkıda bulunursunuz” notuyla, vatandaşlardan uzun şifreler oluşturmaları ve bilgilerini USB belleklerde yedeklemeleri isteniyor. 

Broşürde yer almayanlar

Söz konusu broşür sivillere yönelik olsa da, İsveç’in savaş hazırlıkları sığınak ve önemli numaralar listesinden çok daha fazlası. 

İsveç, NATO’ya resmen katıldığı Mart 2024’ten bu yana hem doğal olarak, hem de İsveç siyasetinin politik yönelimi gereği Atlantik güvenlik stratejisinin hızlı ve istekli bir paydaşı oldu. 

Son olarak, İsveç ve Birleşik Krallık arasında CV90 zırhlı araçlarının bilişim teknolojisi modernizasyonuna yönelik, bütçesi 24 milyon euro’ya varan bir anlaşma yapıldı. İsveçli MilDef şirketi, dayanıklı BT ekipmanlarının temini için BAE Systems ile bir sözleşme imzalayarak savaş koşullarında iletişim ve yönetim güvenilirliğini artırmayı hedefliyor.

Bir zamanlar ‘tamamen tarafsız politikalarıyla’ tanınan İskandinav ülkelerinin ‘barış yanlısı’ söylemleri, keskin bir şekilde saldırgan ve hatta savaşçı bir söylemle değiştiriliyor. 

Bu yıl içerisinde, İsveç Sivil Savunma Bakanı Carl-Oskar Bolin, 8 Ocak’ta Sälen’de düzenlenen yıllık güvenlik konferansında yaptığı konuşmada, ‘savaşın İsveç’e yarın gibi erken bir tarihte gelebileceğini’ söylemişti. İsveçlileri aktif bir şekilde hazırlanmaya ve her an saldırı beklemeye çağıran Bolin’e, Silahlı Kuvvetler Başkomutanı Mikael Büden de destek vererek, “Doğu Avrupa’da olup bitenlerin sadece bir başlangıç olduğunu” söylemişti. 

Devam eden enformasyon savaşı nedeniyle çok gündeme gelmese de, Washington, 2024 yılını Kuzey Avrupa’nın neredeyse tüm ülkeleriyle yeni ikili anlaşmalar imzalayarak, mevcut anlaşmaları yenileyerek, yerel askeri üsleri ve hava alanlarını kullanma ve buralara silah yerleştirme fırsatı elde ederek tamamlıyor. 

Örneğin, 5-14 Mart tarihleri arasında düzenlenen Nordic Response-24 tatbikatı başta ABD olmak üzere ittifak birliklerinin bölgede konuşlanmasını ve Norveç, İsveç ve Finlandiya’da ortak bir operasyonu içeriyordu. 

Bir NATO üyesi olarak İsveç de, savunma harcamalarını GSYİH’sinin yüzde 2’sine çıkarma hedefini çoktan önüne koydu. Ancak ülkenin askerileşmesi bununla sınırlı değil. 

İsveç, NATO’ya resmen katılımından birkaç ay önce, 5 Aralık 2023 tarihinde ABD ile önemli bir savunma işbirliği anlaşması imzaladı. 

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ve İsveç Savunma Bakanı Pal Jonson tarafından imzalanan anlaşma Amerikan kuvvetlerine İsveç’te belirli konuşlanma bölgelerine erişim ve ekipman konumlandırılması imkanı tanıyor. 

Ayrıca, ülkenin güneybatı kesiminde bulunan Göteborg deniz üssü ve İsveç’in tek hava savunma alayının konuşlandığı Halmstad kenti de kritik bir konumda. Burada, tatbikatların bir parçası olarak, Kuzey Denizi’nden Baltık Denizi’ne uzanan ve Danimarka takımadalarından geçen önemli ulaşım yollarının korunması tatbik edildi. Bu adımlar, Norveç’e artık sığmayan ABD askeri askeri stoklarının bir kısmının İsveç’e, bir kısmının da Finlandiya’ya aktarılması anlamına geliyor.

İsveç neden önemli?

İsveç’in kuzeyindeki Lulea’da büyük bir hava üssü bulunuyor. Vidsel yakınlarında İsveç Hava Kuvvetleri’ne ait 2.300 metre uzunluğunda bir piste sahip 5 bin kilometrekarelik bir askeri havacılık test alanı, Vidsel füze alanı ve savunma şirketi Enator Miltest’in füze alanı bulunuyor. Bu pist aynı zamanda nükleer silah taşıma kapasitesine sahip ABD F-35 savaş uçaklarını barındırabilecek kapasitede. 

Ayrıca, İsveç’in en kuzeyinde, yani Kuzey Kutup Dairesi’nde bulunan Kiruna kasabasında da bir sivil ‘uzay limanı’ (Esrange Uzay Merkezi) var ve burası da ABD’nin yetki alanına devredilen nesneler listesinde yer alıyor. Ülkenin orta kesiminde bulunan Östersund şehri de dikkat çekici özelliklere sahip. Bu bölge, büyük olasılıkla, askeri teçhizatın, yakıt ve yağlayıcıların depolanması için kullanılacak.

İsveç’in dönüşümü ne anlama geliyor?

İsveç’in ‘savaşçı’ dönüşümü yalnızca İsveç’le ilgili değil. 

Yalnızca son bir yılda askeri alanda yaşanan bu gelişmeleri alt alta koyduğumuzda, karşımıza ABD’nin Doğu Avrupa ve İskandinavya bölgesini Rusya ile savaşa hazırladığı gerçeği ortaya çıkıyor. 

Böyle bir hazırlığın en önemli ayağı, kamuoyunun hazırlanması. Yalnızca iki ay önce, Litvanya da aynı İsveç gibi, vatandaşlarına savaş durumuna hazırlık broşürü dağıtmıştı.

İttifakların genişlediği, askeri harcamaların ve ikili anlaşmaların arttığı, bölgenin hızla sıcak savaşa sürüklendiği bu tabloda, Avrupa halklarına ise ellerine tutuşturulan broşürlerle nasıl saklanacağını öğrenmek düşüyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Gürcistan’da ‘seçim hilesi’ iddiaları Anayasa Mahkemesi’ne taşındı

Yayınlanma

Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili, parlamento seçimlerinin hileli olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Dava, yurt dışında yaşayan vatandaşların haklarının kısıtlanması ve oylama gizliliğinin ihlali iddialarını içeriyor. Mahkeme, davayı kabul edip etmeyeceğine üç gün içinde karar verecek.

Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili, parlamento seçimlerinin sonuçlarının hileli olduğunu iddia ederek Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

Zurabişvili’nin hukuki sürecinde avukatlığı üstlenen Eka Beselya, basına yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Bu dava, iki temel anayasal hakkın ihlaliyle ilgili. Bunlardan ilki, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın anayasal haklarının kısıtlanması ve seçimlere katılmalarının yasaklanmasıyla evrensellik ilkesinin ihlal edilmesidir. İkinci temel ilke ise oylamanın gizliliğidir. Oylamanın gizliliğinin ihlal edildiğine dair çok sayıda kanıt bulunmaktadır ve bu durum anayasal standartların çiğnendiğini göstermektedir.”

Anayasa Mahkemesi, davanın kabul edilip edilmeyeceğine üç gün içinde karar verecek.

Dava kabul edilirse, mahkeme kararını vermek için 30 günlük bir süreye sahip olacak.

Zurabişvili, geçtiğimiz pazartesi günü yaptığı açıklamada seçimlerde hile yapıldığı gerekçesiyle dava açacağını duyurmuştu.

Gürcistan Başbakanı, Cumhurbaşkanı Zurabişvili’yi seçim hilesi iddialarını kanıtlamaya çağırdı

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Scholz, Kiev’e Taurus vermeyeceklerini bir kez daha söyledi

Yayınlanma

Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, ABD Başkanı Joe Biden’ın Amerikan uzun menzilli füzelerinin Rusya içinde kullanılmasına izin verdiği yönündeki haberlere rağmen, Ukrayna’ya uzun menzilli Alman füzelerinin teslimatı konusundaki olumsuz tavrını sürdürüyor.

Alman hükümet sözcüsü pazartesi günü Berlin’de gazetecilere yaptığı açıklamada, Biden yönetiminin Ukrayna’nın Rusya içindeki hedefleri vurmak için Ordu Taktik Füze Sistemi veya ATACMS olarak bilinen ABD uzun menzilli füzelerini kullanmasına izin verme kararının, Scholz’un Ukrayna’ya Alman yapımı Taurus uzun menzilli füzeleri vermeyi reddetmesi üzerinde “hiçbir etkisi olmadığını” söyledi.

Sözcü, “Şansölye için belirli sınırlar var. Kendisi bu uzun menzilli silahların teslim edilmesini istemiyor. Bu pozisyon değişmeyecektir,” dedi.

ABD’nin bu hamlesinin Ukrayna güçlerinin Rusya’yı vurmak için Birleşik Krallık ve Fransa tarafından sağlanan uzun menzilli füzeleri kullanmasına da izin vereceği bildiriliyor.

Savaşın tırmanma riskini gerekçe göstererek Almanya’nın Taurus füzelerini göndermeyi defalarca reddeden Scholz’un bu sefer Biden’ı ve ABD’yi takip etmesi pek olası görünmüyor.

CDU lideri, uzun menzilli füzeleri Ukrayna’ya vermeye hazır 

Fakat Almanya’daki diğer siyasi liderler ABD’nin hamlesini övdü. Yeşil Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Biden yönetiminin Ukrayna’nın Rusya içinde uzun menzilli saldırılar düzenlemesine izin verme kararını memnuniyetle karşıladı.

Bir Alman kamu radyosuna konuşan Baerbock, “[Partimin] bunu Doğu Avrupalı ortaklarımız, İngilizler, Fransızlar ve Amerikalılarla aynı şekilde gördüğü uzun zamandır biliniyor. Bu uluslararası hukuk çerçevesindedir,” dedi.

Almanya’nın bir sonraki muhtemel şansölyesi, Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) lideri Friedrich Merz de Scholz’u Ukrayna’ya uzun menzilli füzeler göndermeyi reddettiği için eleştirdi ve göreve gelmesi halinde bunu yapmaya hazır olduğunu söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English