Bizi Takip Edin

Diplomasi

FT: Rusya, Hindistan ile gizli ticaret kanalı kurdu

Yayınlanma

Financial Times (FT) gazetesinde yer alan habere göre Rusya, Hindistan’dan gizlice ‘hassas ürünler’ satın alıyor ve savunma sanayii açısından hayati önem taşıyan bileşenleri temin etmek üzere ülke içinde üretim tesisleri kurmayı planlıyor.

Gazetenin iddiasına göre Moskova ile Yeni Delhi arasındaki resmi yazışmalar, Moskova’nın savunma üretimini denetleyen sanayi ve ticaret bakanlığının Ekim 2022’de gizli kanallar aracılığıyla kritik elektronikleri güvence altına almak için yaklaşık 82 milyar rupi (o dönemde yaklaşık 1 milyar dolar) harcamak üzere gizli planlar tasarladığını ortaya koyuyor.

Rusya’nın güvenlik kurumlarıyla güçlü bağları olan bir ticaret teşvik kurumuna gönderilen yazışmalarla ortaya çıkan plan, Rusya’daki bankaların Hindistan’a hızla artan petrol satışlarından biriktirdiği kayda değer miktardaki rupi rezervlerini kullanmayı amaçlıyordu.

Yazışmalar, Rusya’nın Hindistan’ı daha önce ‘hasım ülkeler’ tarafından tedarik edilen önemli malları tedarik etmek için alternatif bir pazar olarak gördüğünü öne sürüyor.

Batılı yetkililer ve daha önce ticarette yer almış iki iş insanı tarafından ‘teyit edilen’ sızdırılmış yazışmalar, Rusya ve Hintli ortaklarının çift kullanımlı teknolojileri (hem sivil hem de askeri uygulamaları olan mallar) hedeflediğini gösteriyor.

Gazeteye göre Moskova, Rus-Hint elektronik geliştirme ve üretim tesislerine yatırım yapmayı da düşündü.

Bu süre zarfında Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Washington ile bir dizi işbirliği anlaşması imzalayarak ülkeyi ABD’ye yaklaştırdı.

Buna rağmen, ticaret verileri Rusya ile Hindistan arasındaki ilişkinin, özellikle de Rus yazışmalarında tanımlanan mal kategorilerinde derinleştiğini gösteriyor.

Hindistan’ın Moskova ile artan bağları Washington’da endişelere yol açtı. ABD Hazine Bakan Yardımcısı Wally Adeyemo, Hintli işletmeleri ‘Rusya’nın savunma sanayii ile iş yapan herhangi bir yabancı finans kuruluşunun kendisine yaptırım uygulanması riskiyle karşı karşıya olduğu’ konusunda tehdit etmişti.

Şubat 2022’den bu yana yaptırımların ağırlaşmasıyla Hindistan, Rus ham petrolünün önemli bir alıcısı oldu ve iki ülke arasındaki toplam ticaret 2023-24 mali yılında 66 milyar dolara ulaşarak savaştan önceki yıla göre beş kat artış gösterdi.

Sızdırılan yazışmalarda, Rusya Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın radyo-elektronik dairesi başkan yardımcısı Aleksandr Gaponov’un, Moskova merkezli Dış Ekonomik Faaliyet ve Sanayide Uluslararası Devletlerarası İşbirliği Konsorsiyumundan Hindistan’dan kritik bileşenler satın alma planlarını sunmasını istediği öne sürüldü.

Vadim Poida liderliğindeki konsorsiyum, Rus ve Hint şirketleri arasında kapalı bir ödeme sistemi kurma, yaptırımları atlatma ve dijital finansal varlıkları kullanma yönünde özel planlar geliştirdi.

Poida’nın konsorsiyumu, Rusya’nın daha önce batı ülkelerinden satın aldığı telekomünikasyon, sunucu ve diğer karmaşık elektronik ekipman parçaları da dahil olmak üzere 100 milyar rubleye kadar bileşen satın alabileceğini tahmin ediyor.

Konsorsiyum şimdiden Hindistan’da Rus tasarımı bileşenlerin üretilmesi için pilot projelere başladı ve Rus kuruluşlarının katılımını gizlemek için detaylı çalışmalar yürüttü.

Ticaret beyannameleri, Hintli bir şirket olan Innovio Ventures’ın Rusya’ya insansız hava araçları (İHA) da dahil olmak üzere en az 4,9 milyon dolar değerinde elektronik ekipman tedarik ettiğini ve işlemlerin rupi ile yapıldığını ortaya koyuyor.

Sevkiyatlar arasında ABD ve Avrupa Birliği’nin (AB) yaptırımları altındaki bir Rus şirketine radyo-elektronik sistemler için 568 bin dolar değerinde elektronik ekipman da yer alıyor.

Rusya’nın ticari faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olan Hintli bir iş insanı, Moskova’nın Hindistan’da tesisler kurmayı araştırdığını belirterek “Bu [rupi yığınının] bir kısmı Hindistan’da çift kullanımlı ürünlerin üretimi için kullanılacaktı,” dedi.

İş insanı, ev aletlerinde bulunanlar gibi düşük değerli elektronik eşyaların ihraç edilebileceğini ya da Rusya’ya gönderilmek üzere parçalara ayrılabileceğini de sözlerine ekledi.

Hindistan ve Rusya, 2030’a kadar ikili ticareti yüzde 50 artırmayı hedefliyor

Diplomasi

ABD, Ankara ile Atina’yı müzakereye hazırlıyor

Yayınlanma

Yunanistan ve Türkiye’yi müzakere masasına oturtmayı amaçlayan bir ABD girişimi kapalı kapılar ardında tartışılıyor.

Kathimerini’nin elde ettiği özel bilgilere göre, önerilen plan henüz ön aşamada.

Planın uygulanmasına, ABD’nin yeni Yunanistan Büyükelçisi Kimberly Guilfoyle’un atanmasının onaylanmasının ve Atina’ya varmasının ardından başlanması bekleniyor.

Girişimin temel unsurları, ABD Başkanı Donald Trump’ın özel görevler için gönderdiği temsilci Richard Grenell tarafından Washington’daki muhataplara ana hatlarıyla aktarıldı, fakat Grenell planın uygulanmasına ilişkin ayrıntılara girmedi.

Kathimerini’nin kaynaklarına göre, Grenell planı ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack ve Guilfoyle ile de görüştü.

Barrack ve Guilfoyle’un, gerilimin nispeten azaldığı mevcut ortamı Atina ile Ankara arasında “daha yapılandırılmış” bir diyalog olasılığını keşfetmek için bir fırsat olarak değerlendirerek, fikre prensipte olumlu yanıt verdikleri belirtiliyor.

Aynı kaynaklara göre, her iki diplomat da, böyle bir gelişmenin nihayetinde gerçekleşmesi halinde somut sonuçlar doğurabileceğini ve iki ülke arasındaki gerilimin azalmasıyla daha istikrarlı bir ortama katkıda bulunabileceğini düşünüyor.

Potansiyel görüşmelerin tam kapsamı henüz belirlenmemiş olsa da, ilk düşüncelerin deniz bölgeleri konusunda uluslararası tahkime yol açabilecek bir sürecin başlatılmasını içerdiği bildiriliyor.

Ankara’nın plan hakkında resmi olarak bilgilendirilip bilgilendirilmediği ve bilgilendirildiyse ne ölçüde bilgilendirildiği şu anda net değil. Fakat Büyükelçi Barrack’ın plan hakkında bilgi sahibi olduğu bildirildiğinden, Türk tarafının da bilgilendirilmiş olduğunu varsaymak makul.

Kathimerini’ye göre ayrıca, Büyükelçi Barrack’ın göreve geldiğinden bu yana, özellikle Türkiye’nin çıkarlarını ilerletme konusunda gösterdiği diplomatik faaliyetler göz önüne alındığında, bu tür bir girişime dahil olması, Ankara’nın lehine dengeleri değiştirebilir ve bu da Yunanistan’ın pozisyonu için oldukça sorunlu bir durum yaratabilir.

Trump’ın ilk döneminde ulusal istihbarat direktörü vekili ve ABD’nin Almanya büyükelçisi olarak görev yapan Grenell’in, nihayetinde Marco Rubio’ya verilen dışişleri bakanlığı görevine talip olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Grenell’in, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile güçlü kişisel ilişkileri olduğu biliniyor. Kathimerini’ye göre Grenell-Fidan-Barrack üçgeni, şüphesiz güçlü bir “etki ekseni” oluşturuyor.

Kathimerini’ye konuşan kaynaklara göre, önerilen girişim, Başkan Trump’a yakın yetkililer tarafından, uzun süredir devam eden anlaşmazlıkların çözümünde ABD’nin daha aktif bir rol oynamasını ve daha çok kişisel ilişkilere ve perde arkası diplomasiye dayanan yeni bir Amerikan arabuluculuk modelini ilerletmeyi amaçlayan daha geniş çaplı bir çabanın parçası.

Bilgiye göre, girişim Kongrenin dikkatine sunulmadı ve Barrack veya Guilfoyle’un onay süreçleri sırasında ne kamuoyuna ne de kapalı kapılar ardında gündeme getirildi.

Dahası, Atina’ya da herhangi bir brifing verilmedi; bu durumun nedeni ise şu anda Yunanistan’da ABD büyükelçisinin bulunmaması olarak gösteriliyor.

Kathimerini’ye göre, Başkanın görüşünün belirleyici ve tek önemli olduğu, dış politikanın giderek kişisel bağlantılarla şekillendiği bugünün Washington’unda, Guilfoyle’un henüz görevine başlamamış olması Yunanistan için hiç de iyi bir haber değil.

Kaynaklara göre, Senato’daki duruşmasının takvimini belirlemek için gerekli bürokratik işlemler henüz tamamlanmadığı için Guilfoyle’un sonbahardan önce göreve başlaması olası görünmüyor.

Bu işlemler, adayın dürüstlüğünü, etik standartlarını ve genel uygunluğunu değerlendirmek için sabıka kaydı, mali beyanlar ve kredi geçmişinin incelenmesini içeren kapsamlı bir güvenlik soruşturmasını da içeriyor. Bu süreç, istisnasız tüm adaylar için geçerli.

Guilfoyle’dan önce, şu anda Avrupa işlerinden sorumlu müsteşar yardımcısı olan Joshua Huck’ın haziran ayı sonunda Yunanistan’a giderek misyon başkan yardımcısı görevini üstlenmesi ve böylece ABD Büyükelçiliğinin ikinci sıradaki yetkilisi olması bekleniyor.

Huck, Yunanistan ve genel olarak daha geniş bölge hakkında güçlü bir anlayışa ve derin bilgiye sahip, son derece deneyimli bir diplomat.

Huck’ın gelişi Yunanistan için son derece olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmekle birlikte, Dışişleri Bakanlığında önemli bir pozisyon boş kalacak.

Kathimerini’ye göre Avrupa işlerinden sorumlu müsteşar yardımcısının da yokluğu ile birleştiğinde, bu durum şimdilik Yunanistan ile ilgili konuların tutarlı ve ayrıntılı bir şekilde izlenmesi ve tanıtılması konusunda önemli bir boşluk yaratıyor.

Dışişleri Bakanlığındaki bu geçiş dönemi göz önüne alındığında, Yunanistan ve Türkiye’ye yönelik girişimin ön görüşmeleri bile, girişimin sağlam ve faydalı bir şekilde uygulanması bir yana, kapsamlı ve etkili bir şekilde değerlendirilmesini engelleyecek koşullar yaratıyor.

Ayrıca, bu girişimi ilerletme çabalarının, Yunan-Amerikan lobisinin güçlü tepkilerine yol açması bekleniyor ve ABD yönetimi, ara seçimler öncesinde bu tepkileri dikkate alacak gibi görünüyor.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Trump, Rusya’ya baskı stratejileri geliştiren ekibi lağvetti

Yayınlanma

ABD Başkanı Trump yönetiminin, Ukrayna’da barış sürecini hızlandırmak amacıyla Rusya’ya yönelik baskı stratejileri geliştirmek için kurulan kurumlar arası bir çalışma grubunu lağvettiği bildirildi. Üst düzey yetkililere göre, Trump’ın Moskova ile gerilimi artırmak istememesi nedeniyle grubun faaliyetleri durduruldu.

ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin, Ukrayna’da barış sürecini hızlandırmak amacıyla Rusya’ya yönelik baskı stratejileri geliştirmek için kurulan kurumlar arası bir çalışma grubunun faaliyetlerini durdurduğu ortaya çıktı.

Reuters ajansına konuşan ve isimlerinin açıklanmasını istemeyen üç Amerikalı yetkili, grubun lağvedilme kararının üç hafta önce alındığını doğruladı.

Yetkililerin aktardığına göre, ilkbaharda oluşturulan grubun faaliyetleri, Trump’ın Moskova ile daha fazla çatışmayı desteklemediğinin anlaşılması üzerine mayıs ayında yavaşlamaya başladı.

Grubun tamamen lağvedilmesi kararı ise Ulusal Güvenlik Konseyi’nde yapılan ve Rusya ile Ukrayna konularında uzman kilit isimlerin görevden alınmasıyla sonuçlanan kapsamlı personel değişikliklerinin ardından geldi.

Kaynaklardan biri durumu, “Başkan tarafından bir ilgi olmadığı için her şey durdu. Aksine, baskıyı artırmak yerine azaltmak istiyordu,” sözleriyle açıkladı.

Avrupalı müttefiklerde ‘endişe’ yaratabilir

Reuters‘ın haberine göre, bu karar, özellikle yaklaşan NATO zirvesi öncesinde ABD’nin Avrupalı müttefikleri arasında endişe yaratabilir.

Trump, daha önce birçok kez Rusya’ya yönelik uzlaşmacı bir ton benimsemiş ve dün yaptığı bir açıklamada Moskova’nın G8’den çıkarılmasını bir “hata” olarak nitelendirmişti.

Lağvedilen grup, Rusya üzerinde etki yaratmak için çeşitli seçenekleri değerlendiriyordu. Bu seçenekler arasında Moskova’nın Doğu Avrupa ve Asya ülkeleriyle ticaretini kısıtlamaya yönelik ekonomik tedbirler ve olası gizli operasyonlar da bulunuyordu.

Tartışılan konulardan birinin de Kazakistan üzerinde baskı kurulması olduğu belirtildi.

ABD’den Rusya’ya: Yaptırım tehditlerini ciddiye alın

Cumhuriyetçilerden yaptırım çağrıları sürüyor

Öte yandan, yönetim içindeki bu gelişmeye rağmen bazı Cumhuriyetçiler Rusya’ya karşı daha sert bir tutum sergilenmesi çağrısında bulunmaya devam ediyor.

Senatör Lindsey Graham, nisan ayında Rusya’nın ortaklarına ikincil yaptırımlar uygulanmasını ve Rus kaynaklarını satın alan ülkelere yüzde 500 gümrük vergisi getirilmesini öngören bir yasa tasarısı sunmuştu.

Ancak The Wall Street Journal‘ın 6 Haziran tarihli haberine göre, Trump yönetimi Senatör Graham’ı bu yasa tasarısını önemli ölçüde yumuşatması için ikna etmeye çalışıyor.

Başkan Trump’ın kendisi de diğer ülkelere yönelik kısıtlayıcı tedbirlerin ABD için ciddi maliyetler doğurduğunu ifade etmişti.

Trump, Rusya yaptırımlarını hafifletmek için senatörlerle pazarlık yapıyor

Okumaya Devam Et

Diplomasi

G7, kritik minerallerin güvenliğini sağlamaya çalışıyor

Yayınlanma

G7 grubu, cep telefonlarından rüzgar türbinlerine kadar her alanda kullanılan malzemelerde Çin’e olan bağımlılıktan kurtulmak için kritik minerallerin tedarikini güçlendirmeye çalışıyor.

Bloomberg’in elde ettiği taslak belgeye göre, G7 liderleri Kanada’nın Kananaskis kentinde yapılan toplantıda, hayati öneme sahip hammaddelerin tedarikini çeşitlendirmek ve projelere “acil ve ölçekli yatırım” yapılmasını teşvik etmek için bir “eylem planı” oluşturulması konusunda anlaşmaya varmayı hedefliyor.

Dünya nadir toprak elementleri üretiminin yaklaşık %70’ini karşılayan Çin’den bahsetmeden, sektördeki mevcut uygulamaların “ekonomilerimiz için tehdit” oluşturduğunu belirttiler.

Liderler tarafından kabul edilmeden önce değişikliklere tabi olan taslakta, “Piyasa ilkelerine göre yönetilen dayanıklı kritik mineral tedarik zincirlerine erişimimize bağlı ulusal ve ekonomik güvenlik çıkarlarımızı paylaşıyoruz,” ifadesi yer alıyor.

Belgede, “Kritik mineral sektöründeki piyasa dışı politika ve uygulamalar, endüstriyel üretim için hayati önem taşıyan mıknatıslar için gerekli olan nadir toprak elementleri de dahil olmak üzere birçok kritik minerali elde etme kabiliyetimizi tehdit ediyor,” deniyor.

Batı ekonomileri için, çok çeşitli imalat sanayilerinde kullanılan temel kaynaklara Çin’e bağımlı olmanın yarattığı riskler, nisan ayında ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük vergilerine misilleme olarak Asya ülkesinin yedi tür nadir toprak elementine ihracat kısıtlamaları getirmesiyle ortaya çıktı.

Çin, önceki iki yıl içinde galyum, germanyum, grafit ve antimon gibi diğer kritik malzemelere de benzer kısıtlamalar getirmişti.

Taslak belgede, “G7 içinde ve dünya çapında sorumlu kritik mineral projelerine yatırımı artırmak için birlikte çalışmanın gerekliliğini kabul ediyoruz. Gelecekteki tedarik zincirlerini güvence altına almak ve umut vaat eden madencilik ve işleme projelerinin izin ve onay süreçlerindeki gecikmeler, piyasa manipülasyonu ve fiyat dalgalanmaları gibi engelleri aşmasını sağlamak için acil ve ölçekli yatırımlar gerekiyor,” deniyor.

Açıklamada ayrıca, çok taraflı kalkınma bankaları ve özel sektör kredi kuruluşlarının “yenilikçi finansman dahil olmak üzere, standartlara dayalı kritik mineral projelerine yatırım için daha fazla sermaye sağlamaları” teşvik ediliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English