Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

G7, ‘ateşkes değil, insani ara’ dedi

Yayınlanma

Çarşamba günü Tokyo’da toplanan G7 ülkelerinin dışişleri bakanları, Gazze Şeridi’nde devam eden çatışmalara “insani ara verilmesi” çağrısında bulundu.

G7 bakanları yaptıkları ortak açıklamada “Gazze’de giderek kötüleşen insani krizin ele alınması için acilen harekete geçilmesi gerektiğini vurguluyoruz. Tüm taraflar sivillere gıda, su, tıbbi bakım, yakıt ve barınak dahil olmak üzere engelsiz insani yardım sağlanmasına ve insani yardım çalışanlarının erişimine izin vermelidir” dedi.

Açıklamada ateşkesten bahsedilmedi, sadece insani yardım eyleminin gerekliliğine dikkat çekildi. Grup sivillerin korunmasını ve uluslararası hukuka uyulmasını savunurken, açıklamada İsrail’in Gazze’deki savaşına yönelik açık bir kınama yer almadı.

Toplantıya başkanlık eden Japonya Dışişleri Bakanı Yoko Kamikawa, düzenlediği basın toplantısında G7 ülkelerinin Orta Doğu’daki savaş da dahil olmak üzere bir dizi küresel sorunla “doğrudan karşı karşıya” olduğunu söyledi.

Kamikawa, “Hem bugün hem de dün, iki saatten fazla bir süre boyunca gerçekten samimi bir tartışma yapabildik. Tartışma zaman zaman hararetli, son derece açık sözlü ve çekincesizdi” deid.

Bu, 7 Ekim’de İsrail ve Hamas arasındaki çatışmanın başlamasından bu yana G7 üst düzey diplomatlarının ilk yüz yüze görüşmesiydi.

Açıklamada blok, İsrail’in kendini savunma hakkına verdiği desteğin altını çizdi ve İsrail ile Hizbullah arasında, İsrail’in Lübnan sınırı yakınlarında yaşanan çatışmaların ardından çatışmanın daha geniş çaplı bir bölgesel savaşı tetikleyebileceği yönündeki korkularını dile getirdi.

Gazze’de ölü sayısının 10,000’in üzerine çıkmasından bir gün sonra grup ayrıca “adil, kalıcı ve güvenli bir barışa giden tek yol” olarak tanımladığı bölgede “iki devletli çözüme olan bağlılığını” bir kez daha teyit etti.

Blinken: Tam bir ateşkes kabul edilemez

Zirvenin ardından düzenlenen ayrı bir basın toplantısında ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail’in Gazze müdahalesi konusunda G7’nin birlik içinde olduğunu vurguladı ancak şu anda tam bir ateşkesin kabul edilemez olduğunu söyledi.

Blinken, “Hepimiz bu çatışmayı mümkün olan en kısa sürede sona erdirmek ve bu arada sivillerin çektiği acıyı en aza indirmek istiyoruz. Ancak, G7’deki meslektaşlarımla da görüştüğüm üzere, derhal ateşkes çağrısında bulunanlar, Hamas’ın yerinde kalmasıyla ortaya çıkması muhtemel kabul edilemez sonucun nasıl ele alınacağını açıklamakla yükümlüdür” dedi.

Blinken ayrıca iki devletli çözümü de destekleyerek bu meselenin mümkün olan en kısa sürede ele alınmasının zorunlu olduğunu belirtti.

ABD’li Bakan, “Bu acil zorlukları ele almaya yoğun bir şekilde odaklanmış olsak da, gelecek hakkında konuşmaya başlamanın zamanının geldiğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu pazartesi günü ABC News’e verdiği mülakatta “taktiksel küçük duraklamalara, bir saat burada, bir saat orada” açık olduğunu söyledi, ancak daha geniş bir ateşkesi dışladı.

Netanyahu daha önce ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı bir telefon görüşmesinde bu fikri tartışmıştı.

Ortaklaşmakta zorlandılar

Japonya, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’nden oluşan G7 üyeleri Orta Doğu’daki çatışmalara koordineli bir yanıt verme konusunda fikir birliğine varmakta zorlanmıştı.

Çatışmaların başlamasından iki gün sonra beş G7 ülkesi – Kanada ve Japonya hariç – Hamas’ın müdahalesini “terör eylemi” olarak nitelendirerek onları kınayan ve İsrail’in “kendini savunma çabalarını” desteklediklerini ifade eden ortak bir bildiri yayınlamıştı.

Kanada’nın da gruba katıldığı 22 Ekim’de, Biden İsrail’e ani bir ziyaret gerçekleştirdikten ve Hamas iki Amerikalı rehineyi serbest bıraktıktan sonra, G7 ülkeleri “insancıl hukuka bağlılığın” önemine ilk kez atıfta bulunmuştu.

Geleneksel olarak Orta Doğu’da daha bağımsız bir rol üstlenen ve büyük ölçüde bölgenin enerjisine bağımlı olan Japonya, çatışmaya verdiği tepkiyi dengelemek amacıyla Hamas’ın saldırılarına atıfta bulunurken, Batı’nın aksine, “terörizm” kelimesini kullanmadı.

Kamikawa, daha önce bir barış zirvesi için Kahire’ye yaptığı ziyaretin ardından geçtiğimiz hafta sonu İsrailli, Filistinli ve Ürdünlü mevkidaşlarıyla görüşmek üzere bölgeye gitti.

Son seyahati sırasında İsrail’in kendini savunma hakkını desteklediğini ifade etti ve Gazze Şeridi’ndeki siviller için 65 milyon dolar (9.7 milyar Yen) ek insani yardımda bulunarak Tokyo’nun katkısını 75 milyon dolara çıkardığını duyurdu.

Ekim ayı ortasında Birleşmiş Milletler, Fransa ve Japonya’nın da desteğini alan ve çatışmalara insani bir ara verilmesi çağrısında bulunan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararını veto etti.

On gün sonra Tokyo ve diğer dört G7 üyesi, ABD’nin karşı çıktığı ve Fransa’nın desteklediği, bölgede acil insani ateşkes çağrısında bulunan bir Genel Kurul kararına ilişkin oylamada çekimser kaldı.

Ukrayna gündemi

Beklendiği üzere G7 Rusya-Ukrayna savaşını da gündeme aldı. Ve bu konuda daha fazla ortak zemin buldu.

Çatışmaya ayrılan 80 dakikalık oturumun ardından çarşamba günü blok tarafından yapılan ayrı bir açıklamada, “Mevcut uluslararası durumda bile grup, Rusya’ya sert yaptırımlar uygulama ve Ukrayna’ya güçlü destek sağlama çabalarında birlik olmaya devam etmektedir” denildi.

Bloğun Kiev’e verdiği desteğin “asla sarsılmayacağı” ifade edilen açıklamada, “uluslararası ortaklarla birlikte bir barış formülü sürecinin” ilerletilmesinin gerekliliğine dikkat çekildi.

Günün ilerleyen saatlerinde bakanlar, video konferans yoluyla katılan Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmytro Kuleba ile de çatışmayı görüşmek üzere özel bir oturum düzenledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky, Hamas’ın saldırısından bu yana dikkatlerin Ortadoğu’ya döndüğü ve ülkesine desteğin azaldığı düşüncesiyle endişeli.

Batı’nın Ukrayna’ya olan bağlılığının bir işareti olarak ise Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Rusya’nın Şubat 2022’de başlayan işgalinden bu yana altıncı ziyareti için geçtiğimiz hafta sonu Kiev’e gitti.

Önümüzdeki yılın başlarında Japonya’nın Ukrayna’nın yeniden inşasına ilişkin bir sempozyuma ev sahipliği yapması planlanıyor.

Başbakan Fumio Kishida, “Bugünün Ukrayna’sı yarının Doğu Asya’sı olabilir” diyerek Ukrayna’nın en hararetli destekçileri arasında yer almıştı.

Çin gündemi

Hint-Pasifik bölgesine ayrılan bir oturumda ise Kamikawa, Çin ile samimi görüşmelerin ve ortak çıkarlara ilişkin konularda işbirliğinin önemine dikkat çekerek Japonya’nın komşusuna yönelik söylemini tekrarladı.

Çarşamba günü yayınlanan G7 bildirisinde Çin’e ilişkin kullanılan dil ise, ABD-Çin ilişkilerinin iyileştirilmesine yönelik artan ivmenin ortasında, yıl boyunca kabul edilen önceki G7 bildirilerini yineledi.

G7 ülkeleri yaptıkları ortak açıklamada Çin’i “piyasa dışı politikalarını gözden geçirmeye, Ukrayna’ya karşı savaşında Rusya’ya yardım etmemeye, Tayvan Boğazı’nda barış ve istikrarı korumaya ve Hong Kong için yüksek düzeyde özerkliğe izin vermeye” çağırdı.

Japonya’daki büyükelçiliği ise perşembe günü yaptığı açıklamada, Çin’in G7 dışişleri bakanları tarafından yapılan Çin ile ilgili yorumlardan duyduğu güçlü memnuniyetsizliği dile getirdiğini ve bloğu çatışmayı kışkırtmaktan vazgeçmeye çağırdığını söyledi.

Bu arada, günün erken saatlerinde Biden’ın önümüzdeki çarşamba günü Çin lideri Xi Jinping ile yaklaşık bir yıl sonra ilk kez görüşeceği açıklandı.

G7 ülkeleri ayrıca Japonya’nın enkaz halindeki Fukushima No. 1 nükleer santralinden Pasifik Okyanusu’na arıtılmış su bırakma kararını desteklediklerini ifade ederken, grup bırakma işlemini “güvenli, şeffaf ve bilimsel temelli” olarak nitelendirdi.

Ortak bildiride Çin ve Rusya’nın tüm Japon deniz ürünlerinin ithalatına koydukları yasakları kaldırmaları yönünde bir talepten ise bahsedilmedi.

Orta Asya yönelimi

Japonya’nın bu yıl ev sahipliği yaptığı önceki toplantılarda da görülen bir formatta – özellikle mayıs ayında Hiroşima’da düzenlenen liderler zirvesinde – G7 ülkeleri ayrıca blok dışından davetlilerin katıldığı bir oturuma da ev sahipliği yaptı.

Bu kez beş Orta Asya ülkesinden (Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Kırgızistan) üst düzey temsilciler, güvenlik ve ekonomik ortaklık odaklı görüşmeler için çevrimiçi olarak katıldılar.

G7, geleneksel olarak güçlü Rus etkisi altında kalan bu enerji zengini eski Sovyet cumhuriyetlerine, Moskova’nın nüfuzunu azaltmak ve Çin’in Kuşak ve Yol girişimine bir alternatif sunmak için giderek daha fazla kur yapıyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron geçtiğimiz hafta Özbekistan ve Kazakistan’da temaslarda bulunurken Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadyr Zhaparov’un önümüzdeki haftalarda Japonya’ya gitmesi ve ülkeyi ilk ziyaretinde Kishida ile görüşmesi planlanıyor.

Kamikawa görüşmelerin ardından yaptığı açıklamada diyaloğun “G7 ile Orta Asya ülkeleri arasındaki işbirliği eğilimini teyit etmek için bir fırsat teşkil etmesini” umduğunu ifade etti.

DİPLOMASİ

Polonya medyası: Belarus, ticaret önlemlerinden endişeli

Yayınlanma

Polonya basınında yer alan haberlere göre Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, Polonya’nın Belarus’tan mal akışını yavaşlatmak için uygulamaya koyduğu yeni derinlemesine kontrollerle nasıl başa çıkılacağını görüşmek üzere hükümete yakın toplantılar yaptı.

Dziennik Gazeta Prawnanın (DGP) haberine göre Varşova yeni önlemle Belarus’un mali durumuna darbe vurmayı ve en büyük demiryolu geçidinden ülkeye giren malların kaçakçılığını engellemeyi amaçlıyor.

Gazetenin çarşamba günkü haberine göre, Polonya’ya giren her mal sevkiyatı detaylı bir kontrole tabi tutulacak ve bu da Belarus’tan gelen mal akışını yavaşlatacak ve birçok suiistimali ortaya çıkarabilecek.

DGP’ye konuşan Belarus’un eski Polonya Büyükelçisi ve şimdi Lukaşenko muhalifi Pavel Latuşka, “Bildiğimiz kadarıyla Lukaşenko konuyla ilgili iki kapalı (hükümet) toplantısı ve bir Güvenlik Konseyi toplantısı yaptı,” iddiasında bulundu.

Latuşka, Litvanya ve Letonya’nın da aynı şeyi yapması halinde, Belarus ile AB arasındaki mal akışının engelleneceğini ve bunun da Lukaşenko’nun farkında olduğu ciddi iktisadi sonuçları olacağını sözlerine ekledi.

Çin’in de, Polonya-Belarus sınırındaki kontrollerin Uzak Doğu’dan AB’ye mal akışını yavaşlatacağı için Belarus hükümetine baskı yaptığı öne sürülüyor.

Latuşka’ya göre Pekin iki kez Lukaşenko’dan Polonya sınırında neler olduğunu açıklamasını istedi. Eski diplomat, Lukaşenko’yu da sınır kaçakçılarından rüşvet almakla suçladı.

Göç tartışması sürüyor: Belarus’tan geri adım yok

Polonya 2021’den bu yana doğu sınırında ciddi bir göçmen baskısıyla karşı karşıya ve hem Varşova hem de Brüksel bunu Minsk ve Kremlin’in “hibrid faaliyetlerinin” bir unsuru olarak görüyor.

Geçtiğimiz hafta Polonya ve Baltık ülkeleri, Belarus ve Rusya’dan gelebilecek hibrid tehditler de dâhil olmak üzere tehditlere karşı AB’nin doğu kanadında yeni bir savunma hattı oluşturulması çağrısında bulundu.

Fakat AB liderleri bu tür projelerin AB tarafından finanse edilip edilmemesi konusunda bölünmüş durumda: Berlin ve Lahey, bloğun savunma girişimlerini finanse etmek için Eurobond kullanılması fikrine karşı çıkıyor.

Çin resmi olarak Varşova ve Minsk’in göç meselesini ikili görüşmeler yoluyla çözmeye çalışmasını önerdi ki iki ülke arasındaki ilişkilerdeki soğukluk göz önüne alındığında bu pek olası görünmüyor.

Salı günü Lukaşenko geri adım atmayacağını ve göçmenleri AB sınırından uzak tutmayacağını açıkladı.

Rus yayın kuruluşu NTV’nin aktardığına göre Lukaşenko, “Sınır muhafızlarına ve diğer sivillere Belarus ve Polonya sınırında Avrupa Birliği’ni koruma emri verme gibi bir niyetim yok,” dedi.

Belaruslu lider, Avrupa Birliği’ne hitaben, “Boynumuza bir ilmik (yaptırım) geçirdiniz ve hâlâ bizi sizi bu zavallı adamlardan korumaya zorluyorsunuz,” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Putin: Güvenliği korumak ŞİÖ’nün ana görevlerinden biri

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Astana’da düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesi kapsamındaki Devlet Başkanları Konseyi toplantısında yaptığı konuşmada gündemi ve zirveyi değerlendirdi.

RİA Novosti‘nin haberine göre Putin, “Hepinize ve tabii ki Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Grigoryeviç Lukaşenko’ya Belarus Cumhuriyeti’nin ŞİÖ’nün resmi üyeliğine kabul edilmesine ilişkin prosedürün tamamlanması dolayısıyla hoş geldiniz demek istiyorum,” dedi.

Günün erken saatlerinde Kazakistan Devlet Başkanı Kasım Cömert Tokayev, zirvede Belarus’un ŞİÖ üyeliğine resmen kabul edildiğini bildirmişti.

Belarus resmen ŞİÖ’ye katıldı

‘ŞİÖ’deki yakın ekonomik bağlar tüm katılımcılara bariz kazanımlar getiriyor’

ŞİÖ’deki yakın ekonomik bağların tüm katılımcılara bariz kazanımlar getirdiğini kaydeden Putin, “Yakın ekonomik bağlar tüm katılımcılara bariz kazanımlar getiriyor. Gerçekler kendini ispat ediyor. Nitekim geçen yıl örgütümüze üye ülkelerin ortalama GSYİH büyümesi yüzde 5’in üzerinde, sanayi üretimi yüzde 4,5, enflasyon oranı ise sadece yüzde 2,4 olarak gerçekleşti. Aynı zamanda Rusya’nın ŞİÖ ülkeleriyle ticareti dörtte bir oranında arttı,” ifadelerini kullandı.

Putin, ŞİÖ’nün stratejisinin 2035 yılına kadar geliştirilmesine ilişkin karar taslağının sadece siyaset ve güvenlik alanında değil ekonomi, enerji, tarım, yüksek teknolojiler ve inovasyon alanlarında da işbirliğinin daha da derinleştirilmesine yönelik beklentileri ortaya koyduğunu da sözlerine ekledi.

‘Rusya’nın ŞİÖ ülkeleri ile işlemlerinde ulusal para birimlerinin payı yüzde 92’yi aştı’

Putin, ŞİÖ ülkelerinin karşılıklı ödemelerde ulusal para birimlerinin kullanımını arttırdığını, Rusya’nın örgüt katılımcılarıyla yaptığı ticari işlemlerdeki payının 2024 yılının ilk dört ayında yüzde 92’yi aştığını belirtti.

Devlet Başkanı, “Ülkelerimiz karşılıklı ödemelerde ulusal para birimlerinin kullanımını arttırıyor. Örneğin, bu yılın ilk dört ayında Rusya’nın örgüt katılımcılarıyla yaptığı ticari işlemlerdeki payı yüzde 92’yi aşmış durumda,” diye konuştu.

‘Güvenliği korumak ŞİÖ’nün ana görevlerinden biri’

Ayrıca Putin, üye ülkelerin güvenliğinin ŞİÖ’nün çalışmalarında öncelik olmaya devam ettiğini ve örgütün bölgesel terörle mücadele yapısının bu görevi yerine getirecek şekilde dönüştürüleceğini vurguladı.

Putin, “Elbette ŞİÖ’nün faaliyetlerindeki önceliklerden biri de dış sınırların çevresi boyunca devlet katılımcılarının güvenliğinin sağlanması oldu ve olmaya devam ediyor. Bugün ŞİÖ’nün bölgesel terörle mücadele yapısının tüm güvenlik tehditlerine yanıt verecek evrensel bir merkeze dönüştürülmesi ve Duşanbe’de bir uyuşturucuyla mücadele merkezinin kurulmasına ilişkin alınan kararlar da tam olarak bunu ifade ediyor,” değerlendirmesini yaptı.

Rusya lideri, ŞİÖ ülkelerinde ayrılıkçılık ve aşırıcılıkla mücadelenin, örgütün Kazakistan’daki zirvesinde kabul edilen bu alandaki işbirliği programıyla da kolaylaştırılacağına dikkat çekti.

ŞİÖ’nün kritik gündemi ‘güvenlik’ olacak

‘Moskova, ŞİÖ bünyesinde ortaklığa önem veriyor’

Ülkesinin ŞİÖ bünyesindeki ortaklık işbirliğine önem verdiğini ve bu işbirliğinin eşitlik ve çıkarların gözetilmesi ilkeleri temelinde geliştiğini dile getiren Putin, şöyle devam etti.

“Rusya, ŞİÖ bünyesindeki ortaklık işbirliğine önem veriyor. Bu işbirliğinin eşitlik, birbirinin çıkarlarını göz önünde bulundurma, kültür ve medeniyet çeşitliliğine saygı ve acil güvenlik sorunlarına ortak çözümler arama ilkeleri temelinde istikrarlı bir şekilde gelişmeye devam ettiğini görmekten memnuniyet duyuyoruz.”

Kazakistanlı meslektaşlarının aktif katılımı sayesinde ‘mevcut konseyde onaylanmak üzere gerçekten sağlam bir belge ve karar paketi hazırlandığını’ da sözlerine ekleyen Putin, “Bunların uygulanması şüphesiz ŞİÖ’nün rolünün ve etkisinin güçlendirilmesine katkıda bulunacaktır. ŞİÖ ülkelerinin küresel ve bölgesel gündemin kilit yönlerine ilişkin yaklaşımları, zirvede onaylanmak üzere sunulan Astana Deklarasyonu’nda yansıtılıyor. Deklarasyon, ayrıca tüm ŞİÖ katılımcılarının Birleşmiş Milletler’in merkezi rolüne, uluslararası hukuka ve egemen devletlerin karşılıklı fayda sağlayan ortaklık arzusuna dayanan çok kutuplu adil bir dünya düzeninin oluşturulmasına olan bağlılığını vurguluyor,” diye konuştu.

‘ŞİÖ-Afganistan temas grubunun çalışmalarına yeniden başlama fikrini destekliyoruz’

Öte yandna Putin, ülkesinin ŞİÖ-Afganistan temas grubunun çalışmalarına yeniden başlama fikrini desteklediğini ve bunun ülkedeki durumun daha da normalleşmesine yardımcı olacağını belirtti.

Rusya lideri, “ŞİÖ’nün geleneksel olarak Afganistan sorunlarıyla yakından ilgilenmesini doğru buluyoruz. ŞİÖ-Afganistan temas grubunun faaliyetlerine yeniden başlaması fikrini destekliyoruz. Bunun bu ülkedeki durumun daha da normalleşmesine katkıda bulunacağını düşünüyoruz,” ifadesini kullandı.

Lavrov: Taliban, Afganistan’da gerçek güç

‘Avrasya’daki potansiyel çatışma yuvalarının yayılması kaos getirecek’

Bununla beraber Putin, Avrasya kıtasında potansiyel çatışma yuvalarının bulunduğunu ve bunların yayılmasının kaos ve istikrarsızlık getireceğini vurguladı.

Putin, “Ne yazık ki Avrasya kıtasında, Büyük Avrasya’da, yayılması kaos ve istikrarsızlıkla dolu başka potansiyel çatışma yuvaları da var. Bunların başında elbette Orta Doğu ve özellikle de Gazze Şeridi’ndeki durum geliyor,” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Belarus resmen ŞİÖ’ye katıldı

Yayınlanma

Belarus’un Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) resmen üye olduğu ve ülkenin uluslararası örgüte kabulüne ilişkin belgelerin Astana’da düzenlenen zirvede imzalandığı bildirildi.

Kazakistan Devlet Başkanı Kasım Cömert Tokayev, örgütün zirvesinde Belarus’un resmen üyeliğe kabul edildiğini duyurdu.

Rusya Devlet Başkanlığı Milletlerarası İlişkiler Konseyi üyesi ve siyaset bilimci Bogdan Bezpalko, RİA Novosti‘ye verdiği demeçte, Belarus’un ŞİÖ’ye katılmasının Belarus’un dünya arenasındaki statüsünü yükselteceğini, zira örgütün büyük Batılı örgütlerin alternatiflerinden biri olduğunu, özellikle de dünya gelişiminin merkezinin Asya’ya kaymakta olduğunu söyledi.

Bezpalko, “Bu adım Belarus’un statüsünü yükseltiyor. ŞİÖ başlangıçta Asya-Pasifik bölgesinin güvenliği için kurulmuştu, ancak giderek Batılı örgütlere bir alternatif haline geldi. Kalkınma artık Güneydoğu Asya bölgesine kaydığı için pek çok ülke örgüte katılmaya çalışıyor,” ifadelerini kullandı.

Minsk’in tam üyeliği uzun zamandır istediğini vurgulayan Bezpalko, “Belarus’un ŞİÖ’ye katılımı esas olarak kendisi için önemli. ŞİÖ için bu bir kazanım, Çin için ise Avrupa’ya, Avrupa pazarlarına yaklaşma, üretimi Avrupa Birliği’ne yakınlaştırma anlamına geliyor,” değerlendirmesini yaptı.

ŞİÖ zirvesi 3-4 Temmuz tarihlerinde Astana’da gerçekleştiriliyor. Zirveye Rusya, Azerbaycan, Belarus, Hindistan, İran, Kazakistan, Katar, Kırgızistan, Çin, Moğolistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Pakistan, Tacikistan, Türkmenistan, Türkiye, Katar ve Özbekistan liderleri katılıyor.

Zirvede ŞİÖ Genel Sekreteri Zhang Ming ve BM Genel Sekreteri António Guterres de yer alıyor.

ŞİÖ’nün kritik gündemi ‘güvenlik’ olacak

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English