Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Haaretz: AfD ile Netanyahu, Holokost tarihini yeniden yazmak konusunda hemfikir

Yayınlanma

İsrail’den yayın yapan Haaretz gazetesi için yazan David Issacharoff, Almanya’nın yükselen yıldızı Almanya için Alternatif (AfD) ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetinin Yahudi soykırımı hakkındaki tarihi yeniden yazmak konusunda aynı yerde durduğunu ileri sürdü.

Yazara göre İsrail hükümeti ve Almanya’nın sağcı partisi, Filistinlileri günümüzün nazileri, küresel veya İsrailli solcuları da onların işbirlikçileri olarak gösterme konusunda ortak bir çıkara sahip.

Issacharoff, dünyanın en zengin adamı Elon Musk tarafından desteklenen AfD’nin, önümüzdeki ay yapılacak federal seçimler öncesinde nazi mirasından “stratejik olarak uzaklaşmak” için ülkenin hassas tarihini “buldozer gibi ezip geçtiğini” ve bariz bir “Holokost revizyonizmi” yaptığını savunuyor.

Cumartesi günü AfD’nin seçim mitinginde konuşan Musk’ın, ülkede “geçmişteki suçluluğa çok fazla odaklanıldığını” belirttiğini hatırlatan Haaretz makalesi, sağcı bir İsrailli olan Yad Vashem Holokost anma merkezi başkanı Dani Dayan’ın bu sözleri “Nazizm kurbanlarına hakaret” olarak nitelendirdiğinin altını çizdi.

Musk ile X’te yaptığı sohbette, AfD lideri Alice Weidel’in Adolf Hitler’e “komünist” dediğini de hatırlatan yazar, Weidel’in aynı diyalogda, 7 Ekim Aksa Tufanı’ndan sonra ülkesindeki Filistinlilerin ve solcuların “derinlemesine kazanılmış antisemitizmini”, Hitler’in Yahudilere yaptıkları ile karşılaştırdı.

Haaretz yazarı, İsrail’deki sağcıların da bu ikinci argümanı açıkça teşvik ettiğini öne sürdü. Issacharoff, geçtiğimiz hafta X kanalında nazi selamı verdiği ve “coşkulu bir şekilde” nazi şakaları yaptığı için tepki çeken Musk’ı kınamayı reddeden tek kişinin, Musk’ın “haksız yere karalandığını” iddia eden ve onu savunmak için elinden geleni ardına koymayan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu olduğuna işaret etti.

Yazara göre bu durum hiç kimseyi şaşırtmadı ama İsrail’in Washington’daki Cumhuriyetçi müttefikleri üzerinde işe yaradı. Musk’ın sözleri sorulduğunda ABD’li ünlü senatör Lindsey Graham, Musk’ın “hiç de” bir nazi olmadığına kanıt olarak Netanyahu’nun onu savunmasını gösterdi.

“Yahudi devletinin başbakanı neden Musk’ı ya da AfD’yi eleştirmeye cesaret edemiyor?” diye soran yazar, kendi sorusuna şöyle cevap veriyor: “Görünen o ki İsrail hükümeti ve Almanya’nın aşırı sağı, Filistinlileri günümüzün nazileri, küresel ya da İsrailli solcuları da onların işbirlikçileri olarak gösterme konusunda ortak bir çıkara sahipler.”

Gazze savaşı başladığından beri Netanyahu’nun, Hamas’tan defalarca “yeni naziler” olarak bahsettiğine işaret eden yazar, İsrailli sağcıların Filistinlileri nazizm ile ilişkilendirmek için uzun zamandır Hitler’in Kudüs baş müftüsü Emin el-Hüseyni ile görüştüğü savaş zamanı fotoğrafı kullandığını belirtti.

Haaretz yazarı, Netanyahu’nun kendisinin de Nihai Çözüm’ün arkasındaki gerçek beynin Hitler değil müftü olduğunu söylediğini vurguladı ki bu görüş Holokost akademisyenleri tarafından yaygın bir şekilde reddediliyor.

DİPLOMASİ

Çin, Ukrayna’ya barış gücü gönderme fikrini reddetti

Yayınlanma

Çin Dışişleri Bakanlığı, Pekin’in Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un başlattığı ‘gönüllüler koalisyonu’ kapsamında Ukrayna’ya potansiyel bir barış gücü misyonuna katılacağı yönündeki haberleri yalanladı.

Çin Dışişleri Bakanlığı, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un öncülük ettiği “gönüllüler koalisyonu” kapsamında Ukrayna’ya barış gücü gönderme olasılığına ilişkin haberleri yalanladı.

Bakanlık sözcüsü Go Ciakun, pazartesi günü yaptığı açıklamada, bu tür haberlerin asılsız olduğunu ve Çin’in Ukrayna krizine yönelik tutumunun değişmediğini vurguladı.

Çin, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşında tarafsız olduğunu iddia ediyor. Ancak, Moskova ile yakın iktiadi ve siyasi ilişkilerini sürdürüyor.

Welt am Sonntag gazetesinin diplomatik kaynaklara dayandırdığı habere göre, Çinli yetkililer, olası bir ateşkes durumunda Ukrayna’daki barış operasyonuna Çin’in katılımını değerlendirmek için Brüksel’de Avrupalı diplomatlarla gayri resmi görüşmeler yaptı.

Görüşme katılımcıları, Çin temsilcilerinin Avrupa’nın bu tür bir adıma sıcak bakıp bakmayacağını öğrenmek istediklerini belirtti.

Brüksel’deki kaynaklar, Çin’in katılımının “Rusya’nın Ukrayna’da barış güçlerini kabul etmesine potansiyel olarak katkıda bulunabileceğini” ifade etti.

“Gönüllüler koalisyonunun” amacı, İngiltere ve Fransa öncülüğünde Avrupa hükümetlerini bir araya getirerek, bir barış anlaşması sonrasında Ukrayna’yı korumak. Kanada ve Türkiye’nin de bu koalisyona katılabileceği belirtiliyor.

Bunun yanı sıra The Economist‘in haberine göre, şubat ayında ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetimi, Çin ve Brezilya’ya, Avrupalı birliklerle birlikte Ukrayna’daki ateşkes hattına barış gücü askeri göndermeyi teklif etti.

Dönemin ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, sadece Avrupalı askerlerden oluşan bir gücün, Rusya’dan gelebilecek olası bir saldırıyı caydırmada daha az etkili olacağını belirtmişti.

Ciakun ise, Çin’in sınır hattına asker gönderme olasılığına dair bilgileri yalanlayarak, bu konunun tartışılmasının dahi söz konusu olmadığını ifade etti.

Ciakun’a göre, Pekin, Rusya-Ukrayna savaşının diyalog ve müzakereler yoluyla sona erdirilmesini her zaman destekledi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump: ABD, Ukrayna ile sınırlar ve nükleer santral devrini görüşüyor

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna’daki çatışmanın çözümü için yürütülen müzakerelerde sınırların belirlenmesi, toprakların paylaşımı ve bir nükleer santralin mülkiyetinin devri konularının ele alındığını açıkladı.

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna’daki ihtilafın çözümü için yürütülen müzakerelerde sınırların belirlenmesi, toprakların paylaşımı ve bir nükleer santralin mülkiyetinin devri konularının ele alındığını söyledi.

Trump, Beyaz Saray’da gazetecilere yaptığı açıklamada, “Şu anda toprakları görüşüyoruz. Sınırların belirlenmesini konuşuyoruz. Bir elektrik santralinin mülkiyetini tartışıyoruz. Bazıları, ABD’nin santrali kontrol altına alması ve onu yeniden inşa edip işletmek için gerekli bilgi ve deneyime sahip olduğumuz için yönetmesi gerektiğini düşünüyor. Prensip olarak, böyle bir seçeneğe sıcak bakarım. Ancak özellikle büyük bir nükleer santralin mülkiyeti konusu tartışılıyor,” dedi.

Trump, müzakerelerde hangi nükleer santralin konuşulduğuna dair detay vermedi.

Rusya ve ABD heyetleri, 24 Mart’ta Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da Ukrayna konusunu görüşmek üzere bir araya geldi.

Rus heyetine Federasyon Konseyi Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Grigoriy Karasin ve FSB Direktörü Danışmanı Sergey Beseda başkanlık etti.

Rusya Devlet Başkanı Yardımcısı Yuriy Uşakov, her iki ismin de uluslararası sorunlar konusunda deneyimli müzakereciler olduğunu belirtti.

Basında çıkan haberlere göre, ABD heyetinde ise ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Avrupa Kıdemli Direktörü Andrew Peek, Dışişleri Bakanlığı Siyasi Planlama Direktörü Michael Anton ve diğer isimler yer aldı.

23 Mart’ta da Riyad’da ABD ve Ukrayna temsilcileri arasında görüşmeler yapıldı.

Fakat Ukrayna tarafı görüşmelerin sonuçları hakkında yorum yapmaktan kaçındı ve Rus heyetiyle görüşme planlarının olmadığını doğruladı.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, 24 Mart’taki brifingde, Rusya ve ABD’nin çatışmanın çözümü konusunda yapması gereken çok iş olduğunu ifade etti.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Rus siyaset bilimci Markov: Türkiye’de medeniyetler çatışması yaşanıyor

Yayınlanma

Türk-Rus Toplumsal Forumu Genel Sekreteri ve siyaset bilimci Sergey Markov, Türkiye’nin medeniyetler temelinde ikiye bölündüğünü ve bu durumun uzun yıllar devam edeceğini belirtti. Markov, laik kesimin Avrupa yanlısı, İslamcı kesimin ise Rusya ile iyi ilişkiler istediğini ifade etti. Ayrıca, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ülkedeki bu ayrışmayı daha da derinleştirdiğini ifade etti

Türk-Rus Toplumsal Forumu Genel Sekreteri ve tanınmış siyaset bilimci Sergey Markov, Telegram kanalında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki tutuklama kararını ele aldı.

Markov, Türkiye’nin medeniyetler temelinde ikiye bölündüğünü ve bu durumun uzun yıllar devam edeceğini savundu.

Markov, Türkiye’deki bu ayrışmayı şu sözlerle ifade etti: “Türkiye, medeniyetler açısından ikiye bölünmüş durumda. Bir yarısı laik Türkiye’den yana, diğer yarısı ise İslamcı Türkiye’den yana.”

Laik kesimin Avrupa yanlısı olduğunu savunan Markov, İslamcı kesimin ise çok yönlü dış politika izleyerek Rusya ile iyi ilişkiler kurmak istediğini vurguladı.

Markov, “Laik ve Avrupa yanlısı Türkler, genellikle İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya gibi büyük şehirlerde ve sahil bölgelerinde yaşıyor. Bu nedenle, Erdoğan’a karşı olan muhalefet bu şehirlerde daha güçlü. Bu kesimin gelir düzeyi ve eğitim endeksi daha yüksek ve daha aktifler,” dedi.

İslamcı kesimin ise genellikle kırsal bölgelerde yaşadığını ve iktisadi olarak daha dezavantajlı olduğunu kaydeden Markov, “İslamcı Türkiye’yi destekleyenler ise genellikle kırsal bölgelerde yaşıyor ve zengin değiller. Ancak seçimlere katılım oranları daha yüksek,” ifadelerini kullandı.

Rusya’nın, medeniyet olarak laik Türkiye’ye daha yakın olduğunu belirten Markov, siyasi işbirliğinin ise İslamcı kesimle yapıldığını söyledi.

Markov, “Rusya, medeniyet olarak laik Türkiye’ye daha yakın. Ancak, laik kesim Rusya’nın düşmanlarıyla işbirliği yapıyor. Bu nedenle, Rusya siyasi olarak İslamcı Türkiye ile işbirliği yapıyor,” diye ekledi.

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının Türkiye’deki bu ayrışmayı daha da derinleştirdiğini savunan Markov, şöyle devam etti:

“Laik Türkiye’nin lideri konumundaki İmamoğlu’nun tutuklanması, ülkedeki bu iki kesimin doğrudan çatışmasına yol açtı. Mahkeme, İmamoğlu’nun tutuklanmasına karar verdi. Bugün milyonlarca kişinin katılımıyla yasaklı protesto gösterileri bekleniyor.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English