Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

“Hamas’ın ateşkes yanıtı anlaşma için alan sağlıyor”

Yayınlanma

Üst düzey İsrailli yetkili, Hamas’ın arabulucular vasıtasıyla İsrail’e ilettiği ateşkes teklifinin olası bir anlaşma için daha fazla alan sağladığını, ancak farklılıkların hala önemli olduğunu vurguladı ve Netanyahu’nun ofisinin görüşmelere zarar verdiğini belirtti.

İsrail Dış İstihbarat Servisi Mossad, esir takası müzakerelerinde arabuluculuk yapan tarafların, Hamas’ın ateşkes teklifine verdiği yanıtı İsrailli müzakere ekibine ilettiğini duyurdu. Ayrıca açıklamada, İsrail’in yanıtı incelediği ve konuya ilişkin değerlendirmelerini arabuluculara bildireceği kaydedildi.

Hamas da “Savaşı durduracak bir anlaşmaya varmak için istekliyiz ve arabulucularla iletişimimiz devam ediyor” şeklinde bir açıklama yaparak son taleplerini ilettiğini doğruladı.

Açıklamasında “Savaşı durdurmak ve İsrail’in Gazze’den tamamen çekilmesi amacıyla arabulucularla bazı fikir alışverişinde bulunduk” ifadelerini kullanan Hamas, taleplerinde esnek davrandığını, İsrail’in ise “kandırmaya ve kaçmaya çalıştığını” belirtti.

Hamas’ın daha sonra yaptığı bir açıklamada, İsmail Haniye’nin Katar ve Mısır’daki arabulucularla yaptığı görüşmeler dışında Türk yetkililerle de görüşmeler yapıldığı belirtildi.

Açıklamada, “Hareket, devam eden müzakerelerin içeriğini olumlu bir ruhla ele aldı” denildi.

ABD, Katar ve Mısır’ın da aralarında bulunduğu arabulucular tarafından altı ayı aşkın bir süredir yürütülen müzakerelerde, rehinelerin karşılıklı serbest bırakılmasını ve çatışmalarda ateşkes sağlanmasını öngören bir anlaşmaya varılamadı.

Süreç nasıl gelişti?

Anlaşmanın şu anki versiyonu mayıs ayı sonunda ABD Başkanı Joe Biden tarafından kamuoyuna açıklanan ve İsrail’in üç aşamalı uzun vadeli taslağı üzerine inşa edilen bir öneriye dayanıyor. Ancak bir aydan fazla bir süre geçmesine rağmen müzakerelerde çok az ilerleme kaydedilmiş görünüyor.

Hamas 11 Haziran’da İsrail’in önerisine yanıtını sundu ve ABD bu yanıtta Hamas’ın daha önce kabul ettiği maddelerden geri adım atılmasını da içeren düzinelerce değişiklik yapılmasını eleştirdi. 12 Haziran’da ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken bazı değişikliklerin “uygulanabilir olmadığını” söyledi.

Bunu takip eden haftalarda arabulucular Hamas’ı bazı taleplerinden vazgeçirmek için çalıştılar ve süreç sonunda Hamas yeni yanıtını arabulucular vasıtasıyla İsrail’e iletti. Üst düzey bir İsrailli yetkili Times of Israel’e yeni yanıtın, birkaç hafta süren çıkmazın ardından müzakerelerin ilerlemesini sağlayacak kadar olumlu olduğunu söyledi.

Hangi maddelerde anlaşma sağlanamıyor?

İsrailli yetkiliye göre Hamas’ın yeni yanıtı, tarafları İsrail’in teklifinin 8. ve 14. maddeleriyle ilgili bir çözüme yaklaştırdı. 8. madde ateşkes anlaşmasının altı haftalık birinci aşaması sırasında İsrail ve Hamas arasında yapılacak müzakerelere odaklanırken 14. madde ise anlaşmanın birinci aşaması ile ikinci aşaması arasındaki geçiş süreciyle ilgili.

İsrail, bu iki maddedeki ifadeleri, istediği takdirde Gazze’de Hamas’a saldırılarına devam etmesine izin verecek kadar muğlak tutmaya çalışırken, Hamas ise taraflar ateşkes anlaşmasının ilk altı haftalık birinci aşamasını kabul ettikten sonra İsrail’in saldırılara devam etmeyeceğini garanti altına almaya çalıştı.

Üst düzey İsrailli yetkili, Hamas’ın nispeten olumlu tepkisine rağmen bir anlaşmaya varılabilmesi için hala kapatılması gereken önemli farklar olduğunu açıkladı.

İsrail hükümetinin, önümüzdeki günlerde Katar, Mısır ve Amerikalı arabulucularla daha detaylı yeni bir müzakere turuna girip girmeyeceğine karar vermesi gerekiyor.

Axios haber sitesinin ismi açıklanmayan üst düzey bir İsrailli yetkiliye dayandırdığı haberine göre, hükümetin Mossad liderliğindeki müzakere ekibine bu tür görüşmelere girme yetkisi vermesi halinde, bir anlaşmaya varılabilmesi için tarafların muhtemelen birkaç haftaya daha ihtiyacı olacak.

IDF’ye dayandırılan bilgi notu

İsrail basınına yansıyan bilgilere göre Netanyahu’nun ofisi, diplomasi muhabirlerine “üst düzey bir savunma yetkilisi”ne dayandırılması kaydıyla bir bilgi notu geçti. Bilgi notunda “Hamas, (ateşkes) anlaşmasında İsrail’in ilk aşamadan sonra (Gazze’de) savaşa geri dönmesini engelleyecek bir madde üzerinde ısrarını sürdürüyor” denilirken, bu durumun İsrail açısından “kabul edilemez” olduğu vurgulandı.

Başbakan’ın ofisinin İsrail ordusundan kaynaklara dayandırmak istediği “kabul edilemez” çıkışı üst düzey yetkili tarafından “Netanyahu’nun ofisinin müzakerelere zarar verme” girişimi olarak değerlendirildi.

İsrail’de rehinelerin kurtarılmasına mı yoksa Hamas’a karşı mücadeleye devam edilmesine mi öncelik verileceği konusundaki iç tartışma son aylarda yoğunlaştı ve Netanyahu hükümetine karşı, anlaşmaya varmasını talep eden ülke çapındaki kitlesel protestolar giderek şiddetlendi.

ORTADOĞU

ABD’nin ateşkes önerisinden sonra Hamaney’in danışmanı Lübnan’da

Yayınlanma

ABD’nin Hizbullah ile İsrail arasında ateşkes sağlanması için Lübnan’a anlaşma önerisini sunmasından saatler sonra İran lideri Ali Hamaney’in Başdanışmanı ve Lübnan Özel Temsilcisi Ali Laricani, Lübnan’da Başbakan Necib Mikati ve Meclis Başkanı Nebih Berri ile ayrı ayrı görüştü.

Lübnan medyası, ABD’nin Beyrut Büyükelçisi Lisa Johnson’ın, Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri’ye, İsrail ordusu ile Hizbullah arasında ateşkes sağlanması amacıyla bir anlaşma taslağı teslim ettiğini yazdı.

Trump’a “hediye” mi sahadaki gerçek mi?

El Cedid televizyonunun isimsiz kaynaklardan aktardığına göre Johnson, ABD elçisi Amos Hochstein adına Meclis Başkanı Berri’ye BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararına dayanan bir anlaşma taslağı veya çözüm önerisi sundu. Anlaşmanın ayrıntılarına değinmeyen El Cedid kanalı, “Berri’nin Hizbullah ile istişare ettikten sonra öneri hakkında yanıt vereceğini” aktardı.

Anlaşma önerisinin Lübnan’a sunulmasından saatler sonra Hamaney’in danışmanı Beyrut’a geldi.

Lübnan Başbakanı Mikati’nin ofisinden yapılan yazılı açıklamaya göre Laricani ve beraberindeki heyet, Mikati tarafından kabul edildi. Toplantıda Mikati, “1701 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararının uygulanması, ulusal birliğin desteklenmesi ve Lübnanlılar arasında hassasiyet oluşturacak ve bir tarafı diğerinin aleyhine olacak şekilde kayıracak pozisyonlar alınmaması bakımından Lübnan devletinin duruşunun desteklenmesi gerektiğini” vurguladı.

Katz’ın “Hizbullah” açıklaması Halevi’yi bile şaşırttı

Laricani ise ülkeye yönelik saldırıların durdurulması, ateşkes sağlanması ve 1701 sayılı BMGK kararının uygulanmasının Lübnan hükümetinin önceliği olduğunu bildiklerini, İran’ın Lübnan hükümeti tarafından alınan her türlü kararı ve Lübnanlıların üzerinde mutabık kaldığı bir cumhurbaşkanının seçilmesini desteklediğini ifade etti.

Lübnan Meclis Başkanı Berri’nin ofisinden yapılan açıklamada ise görüşmede bölgedeki genel durum, İsrail’in Lübnan’a yönelik devam eden saldırganlığı ve mülteciler meselelerinin ele alındığı aktarıldı.

“Hiçbir şeyi bozmak istemiyoruz”

Laricani, görüşme sonrasında basına yaptığı açıklamada, İsrail’in saldırganlığından kaynaklanan sorunların ortadan kaldırılması için Lübnanlı yetkililerle istişarelerde bulunduğunu belirtti.

İsrail ordusu Lübnan’da savaşmak istemiyor

ABD’nin, İsrail ile Hizbullah arasında ateşkes sağlanması amacıyla BMGK’nın 1701 sayılı kararına dayanan anlaşmanın taslağını Lübnan Meclis Başkanı Berri’ye sunmasının ardından İran’ın bu anlaşmayı bozmak isteyip istemediğinin sorulması üzerine Laricani, “Hiçbir şeyi bozmak istemiyoruz. Çözümler arıyoruz. Lübnan’ı her koşulda destekliyoruz. Durumu bozanlar Netanyahu ve çetesi. Dostlarınızı ve düşmanlarınızı tanıyın” dedi.

Laricani, Lübnanlı yetkililerin ve Hizbullah’ın kabul ettiği her anlaşmayı desteklediklerini belirterek İran lideri Hamaney’in mesajını Lübnan Meclis Başkanı Berri’ye ilettiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

7 bin Haredi’nin askere çağrılmasına onay: “Likud, ultra-Ortodokslara savaş ilan etti”

Yayınlanma

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, ordunun 7 bin ultra-Ortodoks Yahudi’yi (Haredi) askere çağırma kararını onayladı. Netanyahu’nun Haredi partilerinden koalisyon ortakları öfkeli.

Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, Bakan Katz’ın, 7 bin Haredi’nin askere çağrılması kararını onayladığı belirtildi. Haredileri askerlik görevine çağıran emirlerin İsrail ordusunca 17 Kasım Pazar gününden itibaren kademeli olarak gönderileceği kaydedildi.

Gallant’ın kovulmasının perde arkası: Orduya “haddini bildirme” hamlesi

Eski Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın, görevden alınmadan bir gün önce imzaladığı bu kararın Başbakan Binyamin Netanyahu tarafından göreve getirilen Katz tarafından uygulamaya konulup konulmayacağı tartışılıyordu.

Yedioth Ahronoth gazetesinin 4 Kasım’da yayımlanan haberinde, Gazze Şeridi ve Lübnan’a saldırılarına devam eden İsrail ordusunun, 7 bin askeri göreve çağırmaya ihtiyacı olduğu aktarılmıştı.

İsrail’de Harediler, zorunlu askere alınmalarına karşı askerlik şubelerinin önünde sık sık protestolar düzenliyor.

Netanyahu’nun ultra-Ortodoks koalisyon ortakları, haziran ayında Yüksek Mahkeme’nin on yıllardır yürürlükte olan muafiyetleri kaldırmasının ardından, Yeşiva öğrencileri ve Haredi topluluğunun diğer üyeleri için askerlik muafiyetlerini düzenleyen bir yasanın çıkarılması için baskı yaptı.

Netanyahu hükümetinde “Haredi” krizinde yeni perde

Haredi partileri Birleşik Tevrat Yahudiliği ve Şas, bu uzun süredir devam eden askerlik muafiyetini yasalaştıracak bir tasarının önündeki en büyük engelin Savunma Bakanı Gallant ve Başsavcı Gali Baharav-Miara olduğunu iddia etti.

Katz’ın, Haredilere askerlik kararını uygulamaya koymasının ardından, Birleşik Tevrat Yahudiliği partisinden üst düzey bir yetkili, “Ortaya çıktı ki mesele başsavcı ya da Gallant değil, Likud, ultra-Ortodokslara savaş ilan etmeye karar verdi” dedi.

Harediler İsrail nüfusunun yaklaşık yüzde 12’sini oluşturuyor

Çoğu dini gerekçelerle askere gitmeyi reddeden Harediler, 9 milyonluk ülkede nüfusun yaklaşık yüzde 12’sini oluşturuyor. Ülkedeki Haredi Yahudilerinin büyük çoğunluğu Batı Kudüs’teki Meaşerim Mahallesi’nde ve başkent Tel Aviv yakınlarındaki Bney Brak kentinde yaşıyor. Haredi Yahudilerin çoğu, orduda dinlerinin gerektirdiği şekilde yaşayamayacakları gerekçesiyle askerlik yapmayı reddediyor. Kadın ve erkekler için İsrail’de 3 yıl zorunlu askerlik hizmeti bulunuyor.

“Düşman ordusunda askerlik yapmayız” diyen Harediler polisle çatıştı

Ultra-Ortodoks Yahudilik inancına sahip Harediler ise 26 yaşına kadar Tevrat Kurslarında (Yeşiva) eğitim almaları halinde askerlikten muaf tutuluyor. İsrail’de koalisyon ortağı Haredi partiler, “Tevrat eğitiminin temel hak olduğu” yönünde bir kanunu geçirerek temsil ettikleri kesimin askerlikten muaf tutulmasını yasal güvence altına almak istiyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

BM Özel Komitesinden “Gazze” raporu: Soykırım tanımıyla uyuşuyor

Yayınlanma

Birleşmiş Milletler (BM) Özel Komitesi’nin yayımladığı raporda, İsrail’in Gazze’ye saldırılarının “soykırım tanımıyla uyuştuğu” belirtildi. Hamas da İsrail’in Gazze’nin kuzeyinde 41 günde 2 bin Filistinliyi öldürdüğünü duyurdu.

İsrail’in, işgali altındaki topraklarda, Filistinli ve diğer Arap halklarına yönelik insan haklarını etkileyen uygulamaları araştıran BM Özel Komitesi raporu yayımlandı.

Ekim 2023-Temmuz 2024 döneminde yapılan incelemelere dayanan raporda, Gazze’deki kitlesel sivil kayıplar ve Filistinlilere “kasıtlı” olarak dayatılan yaşamı tehdit eden koşullara dikkat çekildi. Raporda, söz konusu koşullar göz önüne alındığında İsrail’in Gazze’ye saldırılarının “soykırım tanımıyla uyuştuğu” kaydedildi.

İsrailli yetkililerin, Filistinlileri, yiyecek ve su gibi yaşamsal ihtiyaçlardan mahrum bırakan politikaları “açıkça” desteklediği belirtilerek şu ifade kullanıldı: “İnsani yardımın sistematik ve hukuksuz şekilde engellenmesi, İsrail’in, yardımları siyasi ve askeri kazanımlar için araçsallaştırma niyetini açıkça ortaya koymaktadır.”

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) bağlayıcı kararlarına rağmen insani yardımların engellendiğinin belirtildiği raporda, “İsrail kasıtlı olarak ölüme ve açlığa neden olmakta, açlığı bir savaş yöntemi olarak kullanmakta ve Filistin halkını toplu olarak cezalandırmaktadır” değerlendirmesi yer aldı.

İsrail’in hedefindeki UCM Başsavcısı’na “cinsel taciz” soruşturması

Raporda ayrıca, İsrail’in “kapsamlı bombalama” saldırılarının, Gazze’deki temel hizmetleri “yok ettiği” ve insan sağlığına kalıcı etkileri olacak “çevre felaketine” neden olduğu kaydedildi.

İsrail’in yapay zekâ destekli hedef sistemlerine ilişkin endişelerin de yer aldığı raporda, “(Bu durum), İsrail’in sivil ayrımı yapma ve sivil ölümlerini önlemek için yeterli önlemleri alma yükümlülüğünü göz ardı ettiğini göstermektedir” denildi.

İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 210’u çocuk, 11 bin 742’si kadın olmak üzere 43 bin 736 Filistinli öldü, 103 bin 370 kişi yaralandı.

Enkaz altında hala binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

“Generallerin Planı” kapsamında 41 günde 2 bin kişi katledildi

Öte yandan Hamas’tan yapılan açıklamada, İsrail ordusunun 41 gündür Gazze Şeridi’nin kuzey bölgesi olan Cibaliya, Beyt Hanun ve Beyt Lahiya’ya sürdürdüğü kuşatmasına ilişkin bilgi verildi.

İsrail’in 41 gündür kuşatma uygulayıp kara ve hava saldırıları düzenlediği Gazze’nin kuzeyinde, 2 bin Filistinlinin yaşamını yitirdiği, 6 bin kişinin yaralandığı ve yüzlerce kişinin enkaz altında kaldığı bildirildi.

Gazze’nin kuzeyinde yaşayan 80 bin Filistinlinin kuşatma altında mahsur kaldığına dikkat çekilen açıklamada, İsrail’in bölgede soykırım ve etnik temizlik gerçekleştirdiği kaydedildi.

“Generallerin Planı”nın mimarı: Ya teslim olacak ya açlıktan ölecekler

Açıklamada, “İsrail ordusu tüm barınma merkezlerini ve hastaneleri hedef aldı, sağlık personelini alıkoydu, ambulansları imha etti, tıbbi ve insani yardımların girişini engelledi” ifadesi kullanıldı.

Gazze Şeridi’nin kuzey bölgesi olarak bilinen Beyt Lahiya, Beyt Hanun ve Cibaliya’nın nüfusu 200 bin olarak tahmin edilirken, bunların yarısından fazlasının Gazze kentine göçe zorlandığı biliniyor.

Bu adımın, daha önce İsrail basınına yansıyan ve “Generaller Planı” olarak bilinen, İsrailliler için yerleşim yeri hazırlığı yapmak amacıyla Filistinlilerin Gazze’nin kuzeyinden tahliye edilmesi adına atıldığı düşünülüyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English