Bizi Takip Edin

Diplomasi

İklim Zirvesinin başarı kriteri: Kayıp ve hasar

Yayınlanma

Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı (COP27), 6 Kasım’da Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde başladı.

Ukrayna savaşının gölgesinde başlayan zirve, dünya çapında iklim aktivistlerinin protestoları ile karşılanırken, zirveye ev sahipliği yapan Mısır’da ise protestocular gözaltına alındı.

İklim krizine karşı ortaya konulan planların güçlendirilmesi ve bu planların somut adımlar atılarak hayata geçirilmesine ilişkin müzakerelerin yapılması beklenen Konferans, 18 Kasım’da sona erecek.

Zirveye yaklaşık 190 ülkeden 40 binin üzerinde katılımcı, 100’den fazla devlet lideri ve politika yapıcı katılıyor. Çin, Rusya, Hindistan ve Avustralya liderleri ise katılmayacak.

İklim aktivisti Greta Thunberg de “işe yaramadığı” gerekçesiyle bu yılki konferansa katılmayacağını açıkladı.

COP26’nın başkanlığını üstlenen Alok Sharma, açılış konuşmasının ardından başkanlığı Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri’ye devretti.

Konuşmasında dünya liderlerine seslenen Sharma, “Kömürü ve emisyonu azaltma taahhüdünde bulundunuz. Gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere daha fazla mali destekte bulunma sözü verildi. Bunu yapmak zorundayız. Tüm bunlar, sürecin güvenilirliği ile ilgili. Ve tüm bu çok taraflı süreç, sözlerin yerine getirilmesiyle devam edecek” dedi.

Açılış konuşmasında, “taahhüt çağından uygulama çağına geçme” çağrısı öne çıktı.

Coca-Cola sponsorluğunda

Şu ana kadar sönük geçen konferans, dünya liderlerinin özel jetleriyle seyahat etmesi sebebiyle alay konusu olurken, aynı zamanda fosil yakıt kullanan sponsorlarıyla büyük tepki de çekti.

Her yıl yaklaşık 120 milyar atık plastik şişe üreten ve bunu yaparken de fosil yakıt kullanan Coca-Cola’nın COP27’ye sponsor olması sosyal medyada gündem oldu.

Hayırseverlik değil, iklim adaleti

Zirvenin en önemli gündemini şu üç başlığın oluşturması bekleniyor; Emisyonları azaltmak, ülkelerin iklim krizine hazırlanmalarına yardımcı olmak, gelişmekte olan ülkelerin iklim kriziyle mücadelelerine destek ve finansman sağlamak.

İklim çöküşünden en çok etkilenen ülkelerin, karbon salan daha zengin ülkelerden yardım talebi en çok tartışılacak gündemlerden biri olacak gibi görünüyor. Zira, gelişmekte olan ülkeler kayıp ve hasar finansmanının gündem maddesi olmasını ve ödeme takvimi çıkarılmasını talep ederken, zenginler bu konuyu ağırdan almaya ve ayak diremeye devam ediyor.

Küresel ısınma krizi en çok, en az suçlanacak ülkeler tarafından hissediliyor, bu nedenle tazminatlar iklim adaleti taleplerinin merkezinde yer alıyor.

Gezegeni ısıtan sera gazlarına en az katkıda bulunan ülkelerin ve toplulukların en çok acıyı çektiği, ölüm ve yıkımla başa çıkmak için en az donanıma sahip olduğu gerçeği bu zirvede bir kez daha gündeme geldi. Zirvenin başarı kriterlerinden en önemlisini bu konuda alınması beklenen kararlar oluşturuyor.

COP27’de sunulan raporda, yoksul ve gelişmekte olan ülkelerin fosil yakıtlardan uzaklaşabilmeleri, yenilenebilir enerji ve diğer düşük karbonlu teknolojilere yatırım yapabilmeleri, aşırı hava koşullarının etkileriyle başa çıkabilmeleri için 2030’a kadar her yıl yaklaşık 2 trilyon dolara ihtiyaç duyduğu belirtiliyor.

Konuyla ilgili konuşan Pakistan elçisi Nabeel Munir’in iklim adaleti çağrısı çarpıcıydı: “Kayıp ve hasar finansmanı hayırseverlik değil, iklim adaletidir!”

Barbados Başbakanı Mia Mottley de konuşmasında, ‘kayıp ve hasar’ gündeminin önemini vurguladı.

Mottley, gezegeni en çok ısıtan gazları yayan zengin ülkelerin, kendi yaratmadıkları iklim felaketlerinden muzdarip fakir ülkelere ödeme yapmaları gerektiği fikrinin Cop27’nin gündemine eklenmesini takdir etti.

‘Afrika kaybederse kimse kazanamaz’

Afrika ülkelerinin liderleri de destek çağrısında bulundu. Gana Devlet Başkanı Nana Akufo-Addo, kıtanın iklim değişikliğine uyum sağlamak için paraya ihtiyacı olduğunu söyledi, “Afrika kaybederse kimse kazanamaz” dedi.

Namibya Devlet Başkanı Hage Geingob da, sera gazlarının en büyük tarihsel yayıcıları olarak rolleri nedeniyle gelişmiş ülkeleri “suçlu” olarak nitelendirdi.

Guterres konuşmaları karıştırdı

Kalabalığa dramatik bir konuşma yapmaya çalışan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, cümlenin ortasında duraklayıp notlarını karıştırırken yanlış konuşmadan okuduğunu fark etti ve “bu küçük kafa karışıklığı” için özür diledi.

Guterres konuşmasında, küresel ısınma konusunda dünyanın ya “dayanışma”yı ya da “toplu intiharı” seçeceğini söyledi.

Küresel ısınma ve artan etkileri karşısında insanlığın işbirliği yapması gerektiğinin altını çizen BM Genel Sekreteri, bunun yapılmaması durumunda insanlığın “yok olacağı” uyarısında bulundu.

“İklim cehennemine giden otoyoldayız ve ayağımız hala gaz pedalında” benzetmesini yapan Guterres, “Hayatımızın mücadelesini kaybediyoruz” ifadesini kullandı.

Anlaşma önerisi

Guterres, dünyanın en zengin ve en yoksul ülkeleri arasında fosil yakıtlardan geçişi hızlandırmak ve yoksul ülkelerin emisyonları azaltabilmelerini ve halihazırda meydana gelen ısınmanın kaçınılmaz etkileriyle başa çıkabilmelerini sağlamak ve gereken finansmanın hazırlanmasını hızlandırmak için bir anlaşma yapılması çağrısında bulundu.

“En büyük iki ekonomi olan Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’in bu anlaşmayı gerçeğe dönüştürme çabalarına katılma konusunda özel bir sorumluluğu var” diyen Guterres, ülkelerden karbon yoğunluğu en yüksek yakıtlardan kömürün kullanımını 2040’a kadar durdurmayı kabul etmelerini ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı üyelerinin de 2030’a kadar bu hedefe ulaşmalarını istedi.

COP Zirveleri

BM iklim zirvelerinde, küresel sıcaklık artışını sınırlamak için dünya liderleri her yıl Conference of the Parties (COP), yani Taraflar Konferansı adı altında bir araya geliyor.

Zirvelere 1992 yılında ilk BM iklim anlaşmasına imza atan ülkeler katılıyor.

197 ülkenin taraf olduğu sözleşmenin imzacıları bu yıl 27. kez toplandı.

2015 Paris iklim anlaşmasını imzalayan taraflar, küresel sıcaklıkların sanayi öncesi seviyelerin 1.5 dereceden daha fazla yükselmesini engellemeye yönelik uzun vadeli bir hedefe ulaşma sözü vermişti.

Bilim insanları bu hedefi, felaket boyutundaki iklim değişikliğinin önlenmesi için bir tavan olarak belirlemişti.

Zirveler bu hedefe ulaşmak için çalışma taahhüdüyle toplansa da, somut kararlar alınmadan dağıldığı için eleştiri konusu oluyor.

En çok tartışılan konulardan biri de finans. 2009’da gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere emisyonları azaltmalarına ve iklim değişikliğine hazırlanmalarına yardımcı olmak için 2020 yılına kadar yılda 100 milyar dolar vermeyi taahhüt etmişti.

Ancak bu hedef gerçekleştirilmedi ve 2023’e ertelendi.

Diplomasi

AB, Rusya’dan tarım ürünü ve gübre ithalatına yeni gümrük vergileri getirdi

Yayınlanma

Avrupa Birliği Konseyi, Rusya ve Belarus’tan ithal edilen tarım ürünleri ve gübrelere yeni gümrük vergileri getirme kararı aldı. 1 Temmuz’da yürürlüğe girecek olan önlemlerle Rusya ekonomisinin zayıflatılması ve Avrupa’nın ‘ekonomik güvenliğinin’ artırılması hedefleniyor.

Avrupa Birliği (AB) Konseyi, Rusya ve Belarus’tan ithal edilen tarım ürünleri ve gübrelere yönelik yeni gümrük vergileri uygulanacağını duyurdu.

Daha önce kısıtlamalara tabi olmayan ürünleri kapsayacak olan karar, 1 Temmuz’da yürürlüğe girecek.

AB Konseyi, kararın “Rusya’nın savaş ekonomisini zayıflatmanın yanı sıra” birliğin Rusya ve Belarus’a olan bağımlılığını azaltmayı amaçladığını bildirdi.

Açıklamada, yeni vergilerin 2023 yılında Rusya’dan yapılan tüm tarımsal ithalatın yaklaşık yüzde 15’ini etkileyeceği ve bazı azotlu gübre türlerini de kapsayacağı belirtildi.

Polonya İktisadi Kalkınma ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Michał Baranowski, önlemlerin Avrupa ülkelerinin “ekonomik güvenliğini artırması” gerektiğini söyledi.

Vergiler kademeli olarak artırılacak

AB Konseyi’nin açıklamasına göre, tarifeler üç yıllık bir süreçte kademeli olarak artırılacak ve Avrupa’daki üreticilerin korunmasını garanti altına almak için önlemler dikkatle izlenecek.

Avrupa Parlamentosu’nun mayıs ayında aldığı karara göre, mevcut yüzde 6,5’lik orana ilk etapta ton başına 40 ila 45 avro eklenecek.

2028 yazına gelindiğinde ise bu oran azotlu gübreler için ton başına 315 avroya, karmaşık gübreler için ise 430 avroya ulaşacak.

AB Konseyi verilerine göre, birlik ülkeleri 2023 yılında Rusya’dan 1,28 milyar avro değerinde yaklaşık 3,6 milyon ton gübre ithal etti.

Kremlin’den karara sert tepki

Kremlin, AB’nin gümrük vergilerini artırma kararını “ayağına kurşun sıkmak” olarak nitelendirdi.

Sözcü Dmitriy Peskov, “Sonuçta Avrupa Birliği, azotlu gübreleri daha yüksek fiyata ve daha düşük kalitede alacak, çünkü bizim gübrelerimiz, azotlu olanlar da dahil olmak üzere, en yüksek kalitededir,” ifadelerini kullandı.

AB’den Rusya ile iş yapan Çin bankalarına yaptırım hazırlığı

Okumaya Devam Et

Diplomasi

UAEA’nın İran kararı sonrası Tahran’dan uranyum hamlesi

Yayınlanma

Tahran yönetimi UAEA’nın İran kararı üzerine yeni uranyum zenginleştirme tesisi kuracağını duyurdu.

UAEA Yönetim Kurulu, İran’ın nükleer programıyla ilgili BM Güvenlik Konseyi yaptırımlarını tetikleyebilecek kararı kabul etti. Karar üzerine İsrail uluslararası topluma İran’a müdahale etmesi yönünde çağrı yaparken Tahran ise tepki olarak yeni uranyum zenginleştirme tesisi kuracağını duyurdu.

Birleşmiş Milletlerin (BM) nükleer denetim kurumu olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) 35 üyeli Yönetim Kurulu, yaklaşık 20 yıl aradan sonra ilk kez İran’ı nükleer silahların yayılmasını önlemeye yönelik yükümlülüklerini ihlal etmekle suçladı. Bu karar, BM Güvenlik Konseyi’nin İran yaptırımlarını yeniden devreye sokma ihtimalini güçlendirdi.

Bu önemli adım, ABD Başkanı Donald Trump’ın 2018’de İran ile dünya güçleri arasında yapılan nükleer anlaşmadan çekilmesiyle tırmanan UAEA-İran gerginliklerinin sonucu olarak görülüyor. Söz konusu anlaşmanın çökmesiyle birlikte taraflar arasında birçok kriz patlak vermişti.

İran, kendisine karşı alınan karar ve kınamalara karşı oldukça sert tepkiler vermesiyle bilinirken, bu karar son yıllardaki en sert çıkışlardan biri olarak dikkat çekiyor. Tahran yönetiminin bu karara nükleer faaliyetlerini tırmandırarak karşılık vereceği beklentisi, İran ile ABD arasında yürütülen ve İran’ın hızlanan nükleer programını sınırlamayı amaçlayan mevcut müzakereleri daha da karmaşık hale getirebilir.

İran, UAEA’yı nükleer sırlarını İsrail’e sızdırmakla suçladı

Karar, ayrıca bölgedeki gerginliğin tavan yaptığı bir dönemde geldi. ABD’nin bölgedeki diplomatik personelini geri çekmesi ve Donald Trump’ın bölgenin tehlikeli hale geldiği uyarısıyla birlikte, “Washington’un İran’ın nükleer silah edinmesine izin vermeyeceğiz” yönündeki açıklamaları da dikkat çekiyor.

Kapalı kapılar ardında yapılan toplantıya katılan diplomatlara göre, ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya tarafından sunulan karar tasarısı 19 ülkenin desteğiyle kabul edildi. 11 ülke çekimser oy kullanırken, Rusya, Çin ve Burkina Faso karşı oy verdi.

İran’a ağır suçlama

Reuters tarafından görülen karar metninde, 31 Mayıs’ta UAEA’nın üye ülkelere gönderdiği kapsamlı rapora dayanarak İran’ın yükümlülüklerini ihlal ettiği belirtiliyor.

Metinde şu ifadeler yer alıyor: “(İran’ın) Birden fazla bildirilmemiş yerde, beyan edilmemiş nükleer malzeme ve faaliyetler konusunda Ajansa tam ve zamanında işbirliği sağlama yükümlülüklerini yerine getirmemesi, Ajansın 12.C maddesi kapsamındaki Güvenlik Anlaşması yükümlülüklerine uymadığı anlamına gelmektedir.”

Kararın merkezindeki en önemli unsurun, İran’ın bildirilmemiş bazı tesislerde bulunan uranyum izlerine dair UAEA’ya inandırıcı açıklamalar sunmadığı iddiası olduğu anlaşılıyor.

Kararda, nükleer malzemenin silah ve benzeri patlayıcı unsurlara yönlendirilmediğinin doğrulanmasını sağlamak için İran’ın yasal yükümlülüklerini yerine getirmesi ve bekleyen tüm güvenlik sorunlarını netleştirmek amacıyla acilen şu adımları atması gerektiği kaydedildi:

“İran’da iki beyan edilmemiş yerde tespit edilen insan kaynaklı uranyum parçacıklarının varlığına ilişkin teknik olarak inandırıcı açıklamalar sunması, söz konusu nükleer malzemenin veya nükleer bulaşmış ekipmanların mevcut konumlarını Ajansa bildirmesi, UAEA’nın bu amaçla talep ettiği tüm bilgi, belge ve cevapları sağlaması, kurumun gerekli gördüğü yer ve malzemelere erişim sağlaması, ayrıca Ajansın uygun göreceği örneklerin alınmasına izin vermesi.”

FP: ABD anlaşma değil teslimiyet istiyor

ABD istihbarat servisleri ve UAEA, İran’ın 2003 yılına kadar gizli, koordineli bir nükleer silah programı yürüttüğüne ancak bu programın daha sonra durdurulduğuna inanıyor. Ancak bu süreçten sonra birkaç yıl boyunca bazı gizli deneylerin sürdüğü yönünde iddialar var. UAEA Başkanı Rafael Grossi, bu hafta yaptığı açıklamada, son bulguların bu genel değerlendirmeyle büyük ölçüde tutarlı olduğunu ileri sürdü.

Tahran ise, nükleer silah geliştirmeyi hiçbir zaman hedeflemediğini savunuyor.

Kararda İran’ın BM Güvenlik Konseyi’ne sevk edilmesinden bahsedilse de diplomatlar bunun için ayrı bir ikinci karar tasarısına ihtiyaç olduğunu belirtiyor. İran, en son 2005 Eylül ayında yükümlülüklerini yerine getirmediği ilan edildikten sonra, 2006 Şubat ayında BM Güvenlik Konseyi’ne sevk edilmişti.

İsrail’den açıklama gecikmedi

UAEA kararı sonrası İsrail’den uluslararası topluma İran’a karşı harekete geçme çağrısı geldi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Oren Marmorstein, “sistematik şekilde gizli nükleer silah programı yürüttüğünü” öne sürdüğü İran’ın hızla yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum biriktirdiğini ve Tahran’ın nükleer programının barışçıl olmayan amaçlar için olduğunu iddia etti.

İran’ın ilk tepkisi: Daha fazla uranyum zenginleştirme…

İran ise UAEA kararına tepki olarak yeni uranyum zenginleştirme tesisi kuracağını duyurdu.

İran devlet televizyonuna göre, İran Dışişleri Bakanlığı ve Atom Enerjisi Kurumu, yaptıkları ortak açıklamayla, UAEA Yönetim Kurulunda İran aleyhinde alınan kararı kınadı.

Açıklamada kararın, teknik ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu ve UAEA Yönetim Kurulu’nun “siyasi amaçlara dayalı bir araç olarak” kullanıldığı ifade edildi.

Karara tepki olarak, İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami’nin talimatıyla güvenli bir yerde yeni bir zenginleştirme merkezinin açılacağı belirtildi.

Bununla birlikte Fordo’daki uranyum zenginleştirme tesisinde eski nesil santrifüjlerin uranyumu daha hızlı zenginleştirecek altıncı nesil santrifüjlerle değiştirileceği bilgisi verildi.

Karara karşılık atılacak diğer adımların daha sonra duyurulacağı aktarıldı.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Vučić’ten Ukrayna’ya ‘toprak bütünlüğü’ desteği ve yeniden inşa sözü

Yayınlanma

Sırbistan Cumhurbaşkanı Vučić, Odessa’da düzenlenen Ukrayna-Güneydoğu Avrupa zirvesinde ülkesinin Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklediğini belirtti. Vučić ayrıca, savaşın ardından Ukrayna şehirlerinin yeniden inşasına katılmaya ve insani yardım sağlamaya hazır olduklarını ifade etti.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić, Odessa’da düzenlenen Ukrayna-Güneydoğu Avrupa zirvesinde yaptığı konuşmada, ülkesinin Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklediğini ve savaş sonrası yeniden inşa sürecine yardım etmeye hazır olduğunu açıkladı.

Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı askeri müdahalenin başlangıcından bu yana bir ilk olan 11 Haziran’daki bu ziyaret, Güneydoğu Avrupa ülkelerinin Ukrayna’ya desteğini pekiştirmeyi amaçlıyor.

RBK-Ukrayna‘nın aktardığına göre Vučić, Sırbistan’ın uluslararası hukuk ilkelerine ve Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’na bağlılığını vurguladı.

Vučić, “Sırbistan, temelinde BM tarafından tanınan devletlerin toprak bütünlüğünün korunması ilkesi yatan BM Şartı’na ve uluslararası hukuk normlarına sıkı ve sarsılmaz bir şekilde bağlı kalmaya devam edecektir. Bu pozisyonu her zaman savunduk ve gelecekte de bu pozisyonda kalmaya devam edeceğiz,” ifadelerini kullandı.

Rusya istihbaratı: Sırp savunma sanayii Rusya’yı arkadan vurmaya çalışıyor

Yeniden inşa teklifi

Konuşması sırasında Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’e doğrudan seslenen Sırp lider, savaş sona erdikten sonra Belgrad’ın Ukrayna topraklarının yeniden inşasına katılması yönünde bir teklifte bulundu.

Vučić, “Sırbistan, bir veya iki şehrin ya da küçük bir bölgenin yeniden inşasını üstlenmeye hazır. Bunun Ukrayna halkı için büyük bir anlam taşıyacağını düşünüyorum,” dedi.

Sırbistan Cumhurbaşkanı ayrıca, Ukrayna’nın Sırbistan’dan gelecek insani yardımlara her zaman güvenebileceğini de sözlerine ekledi.

Vučić, “Diyaloğa açığız ve nerede faydalı olabileceğimizi duymaya hazırız. Umarım büyük sözler sarf etmeden, bunu gerçekten hak eden Ukrayna halkı için somut bir şeyler yapmayı başarırız,” diye konuştu.

Ziyaret önceden planlanmıştı

Aleksandar Vučić’in 11 Haziran’da Ukrayna’ya gerçekleştirdiği ziyaret, Rusya’nın başlattığı geniş çaplı savaşın başlangıcından bu yana bir ilk olma özelliği taşıyor.

Odessa’daki zirve, Güneydoğu Avrupa ülkeleriyle işbirliğini güçlendirmek ve Ukrayna’ya yönelik desteği pekiştirmek amacıyla düzenlendi.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy, daha önce Vučić’in ziyaretine yönelik hazırlıklar hakkında bilgi vermişti.

Zelenskiy, mayıs ayı sonunda Telegram kanalından yaptığı bir paylaşımda, Sırp mevkidaşı ile görüşmeler gerçekleştirdiğini, bu görüşmelerde bir toplantı takvimi üzerinde anlaştıklarını ve iletişimde kalma kararı aldıklarını belirtmişti.

Zaharova: Rusya, Sırbistan’dan askeri ürün ‘sızıntısının’ durdurulmasını bekliyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English