Avrupa
İsveç, Northvolt’un iflasından AB’nin “saflığını” sorumlu tutuyor

İsveçli batarya üreticisi Northvolt, geçen hafta iflas başvurusunda bulunarak Avrupa elektrikli araçlar sektörüne yönelik hedeflerini sona erdirdi ve AB’den aldığı önemli miktardaki krediyi ödenmemiş olarak bıraktı.
Northvolt’un iflası, AB’nin bütçesinde de 300 milyon avroluk potansiyel bir delik açtı.
Şirket, elinde sadece 30 milyon dolar (28,81 milyon avro) nakit kaldığı için geçen hafta ABD 11. Bölüm prosedürü kapsamında iflas koruma başvurusunda bulundu.
Şirketin 5,84 milyar dolarlık borcunun bir kısmı, yeşil dönüşümün anahtarı olarak görülen bir sektörde faaliyet yürütmeye çalışan AB’ye ait.
Avrupa Komisyonu sözcüsü Veerle Nuyts pazartesi günü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Avrupa Yatırım Bankası’nın Northvolt batarya fabrikasına verdiği birkaç krediyi destekledik,” dedi ve AB’nin riskinin “şu anda stratejik yatırımlar için Avrupa fonunun garantisi altında 313 milyon dolar tutarında olduğunu” sözlerine ekledi.
Avrupa Yatırım Bankası alacaklarını istiyor
Dönemin Komisyon Başkanı Jean-Claude Juncker’in öncü politikası olarak 2015 yılında kurulan bu fon, altyapı, inovasyon ve küçük işletmeler için 21 milyar avroluk finansman sağlamıştı.
AB sözcüsü Johanna Bernsel pazartesi günü gazetecilere yaptığı açıklamada, 2023 yılında toplam 167 gigawatt saatlik bir üretim kapasitesinin kurulduğunu belirterek, “Batarya ittifakı da dahil olmak üzere bataryalar konusunda yaptığımız çalışmalar başarılı oldu,” iddiasında bulundu.
Fakat Northvolt geçen haftaya kadar Avrupa pazarının en güvenilir oyuncusuydu ve çöküşü kreditörleri alacakları için savaşmaya itebilir.
Lüksemburg merkezli kamu kreditörü Avrupa Yatırım Bankasının (AYB) bir sözcüsü Euronews’e yaptığı açıklamada, “Avrupa Yatırım Bankası durumu yakından takip ediyor” dedi.
AYB sözcüsü, “AYB’nin ve AB’nin çıkarlarını koruyacak yapıcı bir çözüme ulaşmaya” kararlı olduklarını söyledi dedi ve “Net sıfır ekonomiye geçişi sağlayan stratejik endüstrileri desteklemeye devam edeceğiz,” diye ekledi.
Herhangi bir eksikliğin, esas olarak ulusal maliye bakanlıklarının katkılarıyla finanse edilen AB bütçesi tarafından karşılanması gerekebilir.
Pazartesi günü üye devletler tarafından resmen kabul edilen gelecek yılın AB bütçe taslağı, toplam taahhütleri 192,8 milyar avronun biraz üzerinde belirlerken, öngörülemeyen ihtiyaçların karşılanması için 800 milyon avroluk bir boşluk bırakıyor.
Avrupa Komisyonuna “Çin’e bel bağlamayın” çağrısı
Fransa, Almanya ve İsveç üçlüsü perşembe günü göreve gelen yeni Avrupa Komisyonuna, Avrupa’da batarya üretiminin geleceğini güvence altına alması ve yeşil dönüşüm ihtiyaçlarını karşılamak için Çin’e bel bağlamaktan kaçınması çağrısında bulundu.
Perşembe günü AB rekabet gücünü tartışmak üzere AB bakanları toplantısı öncesinde yayınlanan bir raporda üç AB üyesi, Avrupalı batarya şirketlerinin eşit olmayan bir küresel oyun alanında ölçek büyütme konusunda ortak zorluklarla karşı karşıya olduğunu söyledi.
İlgili ülkeler, AB’nin bürokrasiyi azaltması, onay süreçlerini hızlandırması, sektördeki yeni şirketler için finansman ve pazarlara daha iyi yollar yaratması ve batarya endüstrisi için daha fazla AB fonu tahsis etmesi gerektiğini savundular.
İsveç Sanayi Bakanı Ebba Busch Brüksel’deki toplantı öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Yeşil dönüşümde başarılı olmak istiyorsak Avrupa batarya sektörünün uçuşa geçmesini ve pazardan uygun bir pay almasını sağlamalıyız,” dedi.
Busch, Brüksel’den Avrupa batarya üretiminin sağlam bir geleceği olduğuna dair güçlü bir mesajın Northvolt’un diğer kaynaklardan yeni sermaye sağlama şansını artıracağını söyledi.
İsveç hükümeti şirketi kurtarmak için yatırım yapmayacağını birkaç kez söylemişti.
Almanya’dan yeni hammadde pazarları talebi
Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre Çin, küresel batarya hücresi üretiminin %85’ini kontrol ederek elektrikli araçlara güç sağlama konusunda büyük bir liderlik elde etti.
Busch, Avrupa Birliği’nin daha önce Rus gazına olan bağımlılığından ders çıkarması ve yeniden iktisadi bir rakibe bağımlı hale gelmemesi gerektiğini söyledi.
İsveçli yetkili, “Yeşil dönüşüm Avrupa’da bir Çin dönüşümüne dönüşebilir… Sadece güneş pili ya da rüzgar enerjisi sektörüne bakın, bunların çoğu üçüncü ülke yatırımları tarafından devralındı,” dedi.
Yetkili, AB’yi Çin konusunda “saf” olmakla da suçladı.
Busch, belgenin arkasındaki üç ülkenin yeni projeleri teşvik etmek için daha iyi düzenlemeler ve şirketlerin ölçek büyütmesine olanak tanıyacak koşullar talep ettiğini söyledi.
Almanya Devlet Sekreteri de AB’nin temel hammadde girdileri için Çin dışındaki kaynaklara da bakması gerektiğini savundu.
Kluttig, “Avustralya, Kanada ve hatta Avrupa gibi pek çok seçenek var, lityum projelerimiz var, dolayısıyla batarya malzemeleri için bu alternatif kaynaklara odaklanmamız da önemli,” dedi.
Avrupa
Von der Leyen: AB ve ABD arasındaki ticaret anlaşmasının son tarihten önce tamamlanması imkansız

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Washington’da yapılacak görüşmeler öncesinde perşembe günü yaptığı açıklamada, 9 Temmuz‘dan önce AB ve ABD arasında nihai bir ticaret anlaşmasının “imkansız” olduğunu, bu nedenle iki tarafın daha az ayrıntılı bir “ilke anlaşması” hedeflediğini söyledi.
AB ve ABD, Donald Trump’ın önümüzdeki hafta AB’den gelen mallara yüzde 50 gümrük vergisi uygulamakla tehdit etmesini önlemek için yaklaşık üç ay süren müzakerelerin ardından geçici bir anlaşmaya yaklaşıyor.
Von der Leyen basın toplantısında, “Bu çok büyük bir görev, çünkü AB ve ABD arasında [yıllık] 1,5 trilyon avro ile dünyanın en büyük ticaret hacmi var. Bu çok karmaşık ve çok büyük bir rakam” dedi.
“Hedefimiz ilke anlaşması” diyen von der Leyen, müzakereler için tanınan 90 günün “ayrıntılı bir anlaşmayı imkansız” hale getirdiğini de sözlerine ekledi.
İngiltere‘nin de ABD ile ilke anlaşması yaptığını söyledi: “Bildiğim kadarıyla, şu ana kadar ilke anlaşması yapan sadece iki ülke var.” ABD, çarşamba günü Vietnam ile bir anlaşma yaptığını duyurdu.
Ancak her iki anlaşma da ABD’nin “karşılıklı” gümrük vergilerini yürürlükte bıraktı. Vietnam yüzde 20, İngiltere ise yüzde 10 kabul etti.
Çin, Trump’ın Vietnam ile yaptığı ticaret anlaşmasına sert tepki gösterdi
AB Ticaret Komiseri Maroš Šefčovič, 9 Temmuz’daki son tarihten önce bir anlaşma sağlamak için bugün Washington’da görüşmelerde bulunuyor. Trump, bu tarihten sonra “karşılıklı” gümrük vergilerini yüzde 50’ye çıkaracağını tehdit etmişti. Šefčovič, ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ile görüşecek, ardından Ticaret Bakanı Howard Lutnick ve Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer ile bir araya gelecek.
Lutnick, anlaşma yapmayan ülkelere 9 Temmuz’dan sonra gümrük vergilerinin artırılacağını söyledi.
AB diplomatları Financial Times‘a, bloğun muhtemelen yüzde 10’luk genel vergi artışını kabul edeceğini, ancak çelik gibi ürünlere uygulanan sektörel gümrük vergilerinin yüzde 50’ye, araç ve araç parçalarına uygulanan gümrük vergilerinin yüzde 25’e indirilmesini istediğini söyledi.
AB, ticaret fazlasını azaltmak için daha fazla ABD malı satın almayı taahhüt etmeye hazırdı.
Otomobil endüstrisinin büyük baskısı altında olan Almanya Başbakanı Friedrich Merz, geçen hafta hızlı bir anlaşma yapılması çağrısını yineledi.
Merz, “Bu, ABD ile son ayrıntısına kadar müzakere edilmiş, özenle hazırlanmış, kapsamlı bir ticaret anlaşması değil” dedi ve şunları ekledi:
“Burada söz konusu olan, özellikle ülkemizin kilit sektörleri olan kimya, ilaç, makine mühendisliği, alüminyum, çelik ve otomotiv endüstrileri için gümrük anlaşmazlığının hızlı bir şekilde çözülmesidir. Şu anda hızlı bir sonuca ihtiyacımız var. Aylarca süren uzun ve karmaşık müzakerelerdense, hızlı ve basit bir çözüm daha iyidir.”
İngiltere, yıllık 100.000 araç ihracatı ve %10 gümrük vergisi ile bir kota elde etti. İngiltere’nin ABD’ye jet motoru ve diğer havacılık bileşenleri ihracatı da Amerikan vergilerinden muaf tutuldu.
Sadece ABD’den gelen biyoetanol üzerindeki gümrük vergilerini düşürdü ve ABD’den sığır eti ithalatı için kotalarını artırdı.
ABD’nin gümrük vergileri, AB’nin ABD ile yıllık ticaretinin yaklaşık %70’ine denk gelen 380 milyar avroyu kapsıyor.
Amerika, bakır, kereste, havacılık parçaları, ilaç, çipler ve kritik mineraller dahil olmak üzere neredeyse tüm AB ticaretini kapsayacak şekilde daha yüksek sektörel vergileri genişletmeyi düşünüyor.
Avrupa
Almanya, Kuzey Akım’ı yeniden başlatma girişimlerini engellemek için harekete geçti

Friedrich Merz hükümeti, Almanya ile Rusya’yı birbirine bağlayan Kuzey Akım doğalgaz boru hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesine yönelik her türlü girişimi engellemek için yollar arıyor.
Ekonomi Bakanlığı’ndan gelen yazışmalara göre, Berlin, boru hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesini mümkün kılacak her türlü sahiplik değişikliğini tespit edebilmek için yatırım inceleme yasalarını güçlendirmeyi düşünüyor.
Financial Times‘ın gördüğü, Yeşiller milletvekillerinin boru hatlarıyla ilgili sorularına yazılı yanıtında, bakanlık “yatırım taramasına ilişkin yasal bir değişiklik olup olmayacağını şu anda tartıştığını” belirtti.
2022’de sabotaj sonucu hasar gören boru hatları, Berlin’in enerji konusunda Moskova’ya aşırı bağımlılığının sembolü haline geldi. Geçmişte gaz arzının yüzde 50’sinden fazlasını Rusya’dan sağlayan Almanya, Ukrayna müdahalesi sonrası rotayı değiştirdi.
Alman hükümeti, mart ayında Financial Times’ta yer alan, Kremlin bağlantılı Rus ve ABD’li işadamlarının boru hatlarını yeniden faaliyete geçirmek için girişimlerde bulunduğu yönündeki haberler üzerine alarma geçti ve Merz, boru hatlarının kapatılmasının devamı için Berlin ve Brüksel’deki yetkililerle görüşmelere başladı.
Konuyla ilgili bilgisi olan kişilere göre, Berlin dört Kuzey Akım boru hattının hiçbirinde devlet kontrolü bulunmuyor ve mevcut mevzuat uyarınca, boru hatlarının sahibi olan İsviçre merkezli şirketin sahipliğinde herhangi bir değişiklik yapılmasını engellemek için çok az şey yapabilir.
Boru hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesi için teknik sertifika verilmesi gerekecek, ancak kurallar değiştirilmedikçe bunu durdurma yetkisi yok.
Almanya başbakanı, AB’nin Rusya’ya uygulayacağı yeni yaptırımlar kapsamında boru hatlarının yasaklanmasını istedi.
Ancak, Slovakya’nın muhalefeti nedeniyle AB liderleri bu hafta yeni yaptırım paketini onaylayamadı.
Görüşmelere doğrudan bilgi sahibi bir kişiye göre, boru hatlarının yeniden kullanıma açılmasını isteyenlerden biri olan ABD’li yatırımcı Stephen Lynch, 6 Mayıs’ta planlarını görüşmek üzere Alman ekonomi bakanlığına davet edildi. Toplantı ilk olarak Die Zeit tarafından haberleştirildi.
Yeşiller milletvekillerinin Lynch ile yapılan toplantı hakkında soruları üzerine ekonomi bakanlığı, üst düzeyde herhangi bir toplantı yapılmadığını, ancak yetkililerin uzmanlık alanlarıyla ilgili kurum ve kişilerle sık sık bilgi alışverişinde bulunduğunu söyledi.
Lynch’in düşüncelerini yakından bilen bir kişiye göre, ABD’li yatırımcı Stephen Lynch, Avrupa’nın bir gün tekrar Rus gazını satın almaya hazır olacağına inanıyor. ABD’li yatırımcı, hasarlı boru hatlarının onarımının maliyetli bir iş olduğunu ve Avrupa’nın talebini karşılamak için bir tanesinin yeterli olacağını savunarak, bu onarımın gerekli olmayacağına inanıyor.
Lynch, FT’nin yorum talebine hemen yanıt vermedi.
Almanya yasalarına göre, Berlin, işlem “Almanya’nın kamu düzeni veya güvenliği için bir tehdit” olarak değerlendirilirse, kritik altyapı ile ilgili AB dışı yatırımcıların mülkiyet değişikliklerini engelleyebilir.
Kuzey Akım boru hatlarını işleten şirketin merkezi, Avrupa Serbest Ticaret Birliği’ne üye olan İsviçre’de bulunduğu için, devralma işlemi mevcut kurallara göre yatırım incelemesine tabi olmayacak.
Kuzey Akım projesi, Rusya Devlet Başkanı Putin ile yakın ilişkileri olan eski Şansölye Gerhard Schröder tarafından başlatılmıştı.
İlk Trump yönetimi, dönemin Şansölyesi Angela Merkel’e projeden çekilmesi için baskı yapmıştı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’un sözcüsü perşembe günü yaptığı açıklamada, boru hatlarının yeniden faaliyete geçmesini engelleme çabalarının, Rusya’nın bağımsız politikasına karşı Avrupa’nın “öfkesini” gösterdiğini ve Rusya’nın “ne pahasına olursa olsun” bu politikayı izleyeceğini söyledi.
Son aktivasyon planları, Almanya’da ucuz Rus gazı konusunda tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Almanya için Alternatif partisi (AfD) boru hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesini isterken, bazı önde gelen CDU ve SPD politikacıları da yüksek enerji fiyatlarını hafifletmek ve Almanya’nın zor durumdaki sanayisine yardımcı olmak için bu çağrıları destekledi.
Ancak Alman hükümeti Yeşiller milletvekillerine, AB Komisyonu’nun “Rusya’dan AB’ye enerji ithalatını kademeli olarak sona erdirme” çabalarını desteklediğini söyledi.
“Bu, AB’nin enerji bağımsızlığını ve güvenliğini artırmaya önemli bir katkı sağlayacaktır” diye yazdı.
Avrupa
İngiliz yargısı: İsrail’e silah satışı yargının konusu değil

Yüksek Mahkeme, İsrail’e silah satışı kararının mahkemelerin değil, yürütmenin yetki alanına girdiğine hükmetti. Kararda, İsrail’e silah satışı konusunun anayasal olarak son derece siyasi bir mesele olduğu vurgulandı.
Filistin merkezli insan hakları örgütü Al-Haq ile İngiltere merkezli Küresel Hukuki Eylem Ağının (GLAN) İsrail’e silah satışını sürdüren İngiltere hükümeti aleyhine açtıkları davada Yüksek Mahkeme, konunun yargının meselesi olmadığına hükmetti.
İngiltere’de Yüksek Mahkeme, Al-Haq ile GLAN’ın, İsrail’e askeri teçhizat ihracatı konusunda İngiliz hükümetine karşı açtıkları davaya ilişkin kararını yazılı açıkladı.
Yargıçlar Stephen Males ve Karen Steyn, 72 sayfalık karar metninde davanın yalnızca muafiyet düzenlemesiyle ilgili genel tartışmadan ibaret olmadığını, bunun ötesinde “çok daha dar ve odaklanmış mesele”ye ilişkin olduğunu belirtti.
Karar metninde şu ifadelere yer verildi:
“Bu mesele, İngiltere’de üretilen bazı bileşenlerin İsrail’e tedarik edileceği ya da edilebileceği ve Gazze’deki çatışmada uluslararası insancıl hukukun ciddi şekilde ihlal edilmesinde kullanılabileceği ihtimali nedeniyle, sorumlu bakanlar tarafından makul şekilde İngiltere’nin savunması ve uluslararası barış ve güvenlik için hayati önem taşıdığı düşünülen belirli birçok taraflı savunma işbirliğinden çekilmesi gerektiğine karar vermenin mahkemeye açık olup olmadığıdır.”
Yargıçlar, bu konunun Anayasa’ya göre son derece hassas ve siyasi olduğunun, mahkemelerin meselesi olmadığının, buna karşın demokratik açıdan parlamentoya ve seçmenlere karşı sorumlu bulunan yürütmenin sorunu olduğunun altını çizdi.
İsrail’e tüm silah satış lisanslarının durdurulması talep edilmişti
Al-Haq ve GLAN, İsrail’e yönelik silah satışlarının askıya alınmasına ilişkin yazılı taleplerinin sürekli görmezden gelinmesi üzerine geçen yıl Yüksek Mahkemeye İngiltere aleyhine başvuru yapmıştı. İngiltere hükümetinden, F-35 savaş uçaklarının parçaları dahil İsrail’e tüm silah satış lisanslarının durdurulması talep edilmişti.
Başvuruda, İsrail’in sivillere, sivil altyapıya, sivillerin sığındığı hastane, fırın, okul gibi yapılara, gıda depolarına, su rezervlerine saldırıları ile zorla yerinden etme ve açlığa mahkûm etme gibi politikalarına ilişkin detaylar paylaşılmıştı.
Davanın duruşmaları, 18 Kasım 2024’te ve 13 Mayıs 2025’te yapılmıştı.
Oxfam, Uluslararası Af Örgütü (Amnesty) ve İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi uluslararası sivil toplum kuruluşları da İngiltere’nin silah satışlarını sürdürerek uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediği yönündeki kanıtları mahkemeye sunmuştu.
-
Dünya Basını2 hafta önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir
-
Görüş2 hafta önce
Büyülü Dağ’da yüzyıllık tartışma devam ediyor: Naphta mı Settembrini mi?
-
Görüş2 hafta önce
İsrail ve İran Çatışmasına Büyük Tarih Perspektifiyle Bakmak
-
Görüş2 hafta önce
‘Mükemmel fırtına’nın gözünde korkuyla dalgalanan piyasalar
-
Ortadoğu6 gün önce
Reuters: Suriye’de Şara’ya bağlı güçler 1.500 Alevi’yi katletti
-
Dünya Basını2 hafta önce
ABD ve İsrail, UAEA’yı nasıl ele geçirdi?
-
Söyleşi1 hafta önce
İsrail-İran savaşını kim kazandı? E. Tuğamiral Alaettin Sevim Harici’ye anlattı
-
Avrupa1 hafta önce
Yeni MI6 şefinin dedesi, “Kasap” olarak bilinen Nazi casusu çıktı