Bizi Takip Edin

Amerika

Kamala Harris’in ardındaki isimler

Yayınlanma

Geçtiğimiz ay, milyarder risk sermayedarı ve Chamath Palihapitiya ile risk sermayedarı ve “PayPal Mafyası” üyesi David Sacks, San Francisco’da Trump adına düzenlenen bir bağış etkinliğine ev sahipliği yaptı. Diğer bazı teknoloji tekellerinin tercih ettikleri adaylar konusunda sessiz kalıyor. Meta’nın kurucusu ve CEO’su Mark Zuckerberg, Trump’ın hayatına kastedilmesinin ardından ayağa kalkıp yumruğunu havaya kaldırmasının kendisini heyecanlandırdığını söylese de Trump’ı “belalı” olarak nitelendirdi, kimi desteklediğine dair resmi bir beyanda bulunmadı. Bu, etkili CEO’lar için standart bir uygulama ve Amazon, Apple, Nvidia, Google ve diğerlerini yönetenler geleneğe bağlı kalıyorlar.

Fakat Joe Biden’ın “meşaleyi devrettiği” Kamala Harris’in yakın çevresi, Silikon Vadisi’yle bir hayli içli dış olduğunu gösteriyor. Gazeteci Lee Fang derlemiş.


Kamala Harris’in ardındaki isimler

Yakın çevresinin kurumsal dünya ile bağları

Lee Fang

Unherd

25 Temmuz 2024

Pazar günü Demokrat camianın ağırlık merkezi sarsıldı ve bir anda her şey değişti. İlahi bir müdahale olmazsa, Kamala Harris bir aydan kısa süre içinde Chicago’da partinin temsilcisi olacak.

Fakat onun yükselişi sadece nominal bir değişimden fazlasına delalet. Washington DC koridorlarında, bu durum, büyük ölçüde gözlerden uzak bir şekilde, başkanlık kampanyasında yer alan çalışanlar, bağışçılar ve danışmanlar arasında hızlı bir yetki transferini temsil edecek.

Harris’in kendini Joe Biden’dan nasıl farklılaştıracağı hala bir muamma. Muhtemelen Biden yönetiminin aynı pek çok politikası ve başarılarıyla yola çıkacak ve aynı parti organları ve destekçilerinden de yardım alacak. Ancak Harris’in kampanyasına kimleri danışman olarak getireceği konusundaki kararları daha belirleyici olacak. Reagan yönetiminde popülerleşen ve daha sonra senatör Elizabeth Warren tarafından da dile getirilen bir deyişle, “Personel, politika demektir”.

2019’daki talihsiz başkanlık adaylığında Harris’in kampanyasına kız kardeşi Maya Harris başkanlık etmişti. Maya Harris’in eşi Tony West ise Silikon Vadisi’nde etkili bir ses ve Demokrat politikacılar için önemli bir bağış toplayıcı. West’in Uber’deki o zamanki unvanı —baş hukuk sorumlusu— şirketteki rolünün büyüklüğünü tam olarak yansıtmıyordu. 2020 seçimlerinin ardından geçen yıllarda, Uber’in örgütlü işçilere karşı art arda siyasi zaferlerini tasarlamaya yardımcı oldu.

Harris ayrıca, Washington’da pek bilinmeyen ama Kaliforniya’nın siyasi sahnesinde etkili olan bir danışmanlık firması olan Bearstar Strategies ile müzakerelerde bulunuyor. Derinlemesine “muhalefet araştırması” yapmaları ve kültür savaşı meselelerine duyarlılıklarıyla orta yolcu, sermaye dostu davaları ve adayları pazarlamada kurnazca taktikler kullanmalarıyla tanınan Bearstar stratejistleri, Harris’i eyalet başsavcılığından Senato’ya ve son başkanlık kampanyasına taşıyan kişilerdi. Ayrıca Bearstar stratejistleri, son on yılda Kaliforniya’da önde gelen bir grup Demokrat’ı seçerken, aynı zamanda eyaletin en büyük şirketlerine de siyasi strateji konusunda danışmanlık yapmışlardı. Geçen yıla kadar, Kaliforniya senatörü Laphonza Butler da Uber’in sürücüleri işçi olarak saymaktan kaçınma kampanyasında firmaya danışmanlık yapıyordu. Başka bir deyişle, Trump kampanyasının karşısına çıkmak için hazırlandığı aşırı liberal figürden çok uzak olan Harris’in danışmanları ve bağışçıları, uzun zamandır Batı Kıyısı tarzı ılımlı güç politikasını somutlaştırdı.

Son günlerde, Cumhuriyetçi Parti kampanyaları Harris’in 2019 ön seçim kampanyasındaki konuşmalarından kesitler içeren videolar hazırladı. O zamanlar, Harris, Medicare for All ve Yeni Yeşil Mutabakat’ı destekleyerek sola doğru kaymıştı; hatta ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Kurumun kaldırmayı düşünebileceğini bile söylemişti. Ancak Harris’in yakın çevresine bakıldığında, neredeyse hiç radikal isim görülmüyor. Harris’in eski en yakın yardımcılarından Yasmin Nelson, Meaghan Lynch, Andy Vargas, Michael Collins, Michael Fuchs ve Deanne Millison, kendisinden ayrıldıktan sonra kurumsal lobicilik dünyasında iş buldu. Esasında, Harris sivil hak yürüyüşleri ve aktivizmi ikonografisinden beslenmeye hevesli olsa da 20 yıllık kamu görevinde hiçbir zaman solcuların yanında yeri olmadı.

Belki de şaşırtıcı olmayan bir şekilde, ilk bağış toplama çabaları bu eğilimi pekiştiriyor. Örneğin, Obama yönetiminden Karen Dunn ve David Plouffe’yi işe almaya çalıştığı yönündeki haberleri ele alalım. Her iki seçim de popüler Harris anlatısından çok daha fazla sermaye dostu bir çizgiyi işaret ediyor. Plouffe daha önce Uber’e danışmanlık yapmıştı, Dunn ise Biden yönetimi tarafından açılan antitröst davasında Google’ı temsil eden baş avukat. Eğer ekibe alınırlarsa, Obama’nın başsavcısı olarak görev yaptıktan sonra avukatlık-lobi firması Covington & Burling’de kurumsal danışman olarak çalışan ve şimdi Harris tarafından potansiyel koşu arkadaşlarını değerlendirmek üzere seçilen Eric Holder’a katılacaklar.

Özünde bu, son derece Kaliforniya’‘ya özgü bir siyaset yapma biçimi. Vali Gavin Newsom —San Francisco’da belediye başkanıyken Harris’in de bölge savcısı olarak görev yaptığı dönemde Harris’in yanında görev yapmıştı— seçim zaferlerini de Bearstar’a borçluydu. Liderlik tarzı, eski meslektaşıyla çarpıcı bir benzerlik taşıyor; tıpkı Harris gibi, sola şirin gözüküyor ama büyük ölçüde orta yolcu. 2019’da, valilik ön seçimlerinde ilerici oyları harekete geçirmek amacıyla Newsom, sola büyük vaatlerde bulundu ve tek ödemeli sağlık hizmeti ve yeni konut alanları inşa etmeye yönelik bir “Marshall Planı” ile kampanya yürüttü. Fakat göreve geldikten sonra her iki hedef de rafa kalktı.

Dokuz yıl önce, başsavcılık için ilk adaylığında Harris benzer bir şekilde kampanya yürüttü: Sol eğilimli seçmenlerin büyük memnuniyeti için kurumsal suçlulara karşı sert tedbirler alacağını vaat etti ama göreve geldikten sonra yasaları pek fazla uygulamadı. En tartışmalı olanı, büyük işletmelere karşı davalardan kaçındı; dolandırıcı haciz uygulamalarıyla suçlanan OneWest Bank ve San Bruno’daki doğalgaz boru hattı patlamasıyla sekiz kişinin ölümüne neden olan enerji devi PG&E gibi finans firmalarına suç duyurusunda bulunmadı. New York Times’ın daha sonra belirttiği üzere PG&E, Bearstar Strategies’in öncülünde Harris’in siyasi danışmanlarının hizmetlerinden yararlanmıştı. Başka yerlerde, Harris’in düşük gelirli, etnik azınlık mahallelerine tehlikeli atık döken kirleticilere dönük eşi benzeri görülmemiş bir teşebbüs olarak sunduğu iklim adaleti birimi, bu tür olaylara hiç müdahale etmedi. Bunun yerine ofisi, birkaç düşük profilli sanığı soruşturdu ve büyük sermaye çıkarlarını yargılanmaktan korudu.

Tabii ki, siyasi kampanyalar her zaman yüksekten atılan politika vaatleriyle doludur. Ancak tüm bu boş laflar ve kandırmacalar arasında, bir liderin gerçek motivasyonları personel seçimlerinden anlaşılabilir. Obama, 2008 mali krizinin ardından Wall Street’in “açgözlülük ve entrika kültürüne” sert bir şekilde müdahale edeceğine dair ünlü bir söz vermişti; fakat deneyimli yatırım bankerlerini yönetiminde görevlendirme seçimi, hiçbir büyük bankanın krize neden olan suçlarından dolayı cezai yargılamaya uğratılmayacağının doğru bir işaretiydi. Aynı şekilde, Trump’ın en ciddi ataması —serbest ticarete şüpheyle bakan Robert Lighthizer— Amerika’nın ağır işleyen ticaret politikasını alt üst etme niyetini bariz biçimde ortaya koymuştu.

Biden’a gelince; Başkanın en önemli ataması, Federal Ticaret Komisyonu Başkanı olarak Lina Khan’ı seçmesi olabilir. Khan, bir zamanlar unutulmuş olan federal kurumu yeniden canlandırdı ve yeni bir yol çizmek için kullanarak, çok sayıda kurumsal birleşmeyi caydırdı, özel sermayeye sıkı yönetmelikler getirdi ve ilaç firmaları ile teknoloji devlerine karşı yeni davalara öncülük etti. Ancak belki de daha da belirleyici olan Biden’ın Avrupa politikasını belirlemek üzere bir grup Rusya şahinini seçmesiydi: Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak Jake Sullivan ve yakın zamana kadar, Dışişleri Bakanlığı’nda Victoria Nuland. Onların Putin ile müzakere etmekteki görünür isteksizliği, Biden Beyaz Saray’dan ayrıldıktan uzun süre sonra bile Amerika’nın küresel tavrını etkilemeye devam edebilir.

Her ne şekilde olursa olsun, Amerika’nın kazananın her şeyi aldığı başkanlık sistemi ile birlikte eğlence siyaseti şeklinde profesyonelleşmiş yapısının, başkanlığı tek bir kişi olarak gereksiz yere odaklanmaya teşvik edebileceğini göz ardı etmek yanlış olur. Aslında bu rol, yüzlerce yöneticinin ekip çalışmasıdır. Federal hükümetin yaklaşık 2,5 milyon sivil çalışanı ve 2,2 milyon askeri personeli, sonuçta Oval Ofis’in gündemini yerine getirmekle görevlendirilen yaklaşık 4 bin başkanlık atamasına cevap verir. Ve her yeni yönetimle birlikte, bu 4 bin yöneticinin koltuğunu değiştirme gücü gelir.

Biden’ın kabinesi, daha iyi ya da daha kötü olmak üzere, ilerici ve muhafazakâr eğilimli Demokratlarla dikkatlice karıştırılmıştı; bu durum, Başkan’ın bir lider olarak tercihlerini yansıtıyor. Fakat Harris’in bilinen bir niteliği yok. Bu gerçekle yüzleştiğimizde, sadece onun yakın çevresine bakabiliriz. Orada, Silikon Vadisi ve Demokrat Parti’nin sermaye kanadına olan derin bağlarıyla, Harris 2024’ün gerçek vizyonu görünmeye başlayacaktır.

Amerika

Trump otomobil üreticilerini bazı gümrük vergilerinden muaf tutacak

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, son haftalarda sektör yöneticilerinin yoğun lobi faaliyetlerinin ardından otomobil üreticilerini en ağır gümrük vergilerinden muaf tutmayı planlıyor.

Konu hakkında bilgi sahibi iki kişinin Financial Times’a (FT) aktardığına göre bu hamle, Trump’ın fentanil kimyasal ihracatındaki rolüne karşı Çin’den yapılan ithalata uyguladığı gümrük vergilerinin yanı sıra çelik ve alüminyuma uygulanan gümrük vergilerinden de otomobil parçalarını muaf tutacak.

Muafiyetler, Trump’ın tüm yabancı menşeli otomobil ithalatına uyguladığı %25’lik gümrük vergisini yerinde bırakacak. Parçalara uygulanan %25’lik ayrı bir vergi de yürürlükte kalacak ve 3 Mayıs’tan itibaren yürürlüğe girecek.

Washington halihazırda otomobilleri büyük ticaret ortaklarına uygulanan “karşılıklı” gümrük vergilerinden korumuş olsa da, ABD’li otomobil şirketleri son haftalarda daha fazla muafiyet için bastırdı. Verilecek tavizler, otomobil sektörü için bir ilk kazanım ve Trump’ın ABD otomobil fiyatlarını yükselteceği, tedarik zincirlerini bozacağı ve iş kayıplarına neden olacağı endişesiyle en agresif gümrük vergileri konusunda bir geri adım daha atması anlamına geliyor.

Otomobil yöneticileri geçtiğimiz hafta içinde gümrük tarifelerine yönelik eleştirilerini artırırken, Stellantis Başkanı John Elkann Trump’ın ticaret politikası nedeniyle “Amerikan ve Avrupa otomobil endüstrilerinin riske atıldığı” uyarısında bulundu.

Bir başka üst düzey otomotiv yöneticisi de, “Yönetime çağrıda bulunduk: bizi diğer tüm gümrük vergileriyle tekrar tekrar vurmayın … çünkü bu gerçekten sektörümüzün sağlığını tehlikeye atıyor,” dedi.

Bu erteleme aynı zamanda Trump’ın, gümrük vergisi planlarının bu ay küresel piyasalarda derin bir satış dalgasına yol açması ve ABD’yi resesyona sürükleyebileceği uyarılarının ardından, tercih edilen sektörlere istisnalar sunmaya açık olduğunun da son işareti.

Trump, 2 Nisan’daki “kurtuluş gününde” ABD’nin neredeyse tüm ticaret ortaklarına %50’ye varan “karşılıklı” gümrük vergileri uygulayacağını açıklamış, daha sonra bu vergileri 90 gün boyunca %10’luk bir taban vergisine indirmişti.

Geçen hafta yönetim, dizüstü bilgisayarlar ve akıllı telefonlar gibi tüketici elektroniği ürünlerini karşılıklı gümrük vergilerinden muaf tutacağını fakat bunun yerine bu yılın ilerleyen dönemlerinde bu ithalatları potansiyel olarak başka vergilerle vuracağını açıkladı.

Başkan geçen hafta otomobil endüstrisine “yardım” edileceğinin de sinyalini vermişti. Trump daha önce de, şirketlerin 2020 USMCA ticaret anlaşmasının kurallarına uyması koşuluyla Meksika ve Kanada’da üretilen otomobillerin ithalatı için daha iyi koşullar önermişti.

USMCA şartlarına uyan komple araç ve parçalara %25’lik tarife sadece ABD dışı içeriklerine uygulanacak. Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan kişiler, mevcut müzakerelerin esas olarak, örneğin otomobil bileşenlerinin nereden temin edildiğine ilişkin kuralları basitleştirerek, vergilerin uygulanmasını kolaylaştırmaya odaklandığını söyledi.

Trump, Çin’in fentanil üretimindeki rolüne misilleme olarak bu ülkeden yapılan tüm ithalata %20 gümrük vergisi getirmişti. Daha sonra Çin’den yapılan ithalata ayrı bir “karşılıklı” gümrük vergisi uyguladı ve bu vergiler %125’e yükseltildi. Otomobil parçaları “karşılıklı” gümrük vergisinden muaf tutulduğundan, Çin’den gelenler şu anda yalnızca %20’lik “fentanil” vergisinin yanı sıra çelik ve alüminyum içeriği için geçerli vergiler ve %25’lik bir araç tarifesiyle karşı karşıya.

Okumaya Devam Et

Amerika

Bessent ile Musk arasında gerilim iddiası

Yayınlanma

Konu hakkında bilgi sahibi iki tanık ve üç kaynağın Axios’a verdiği bilgiye göre, Elon Musk ve Hazine Bakanı Scott Bessent geçen hafta İç Gelir Servisi (IRS) ile ilgili bir tartışma sırasında Başkan Donald Trump ve Beyaz Saray’daki diğer yetkililerin duyabileceği şekilde hararetli bir bağırış çağırışa girdiler.

Bir tanık geçen perşembe günü yaşanan tartışmayla ilgili olarak, “İki milyarder, orta yaşlı adam West Wing’in salonunda Dünya Güşer Şampiyonası olduğunu düşünüyordu,” dedi.

West Wing, Oval Ofis’in bulunduğu Beyaz Saray bölmesine verilen ad.

New York Times ilk olarak cuma günü Bessent ve Musk’ın IRS’i kimin yöneteceği konusunda anlaşmazlık yaşadıklarını bildirdi. Fakat iki adam arasında bir gün önce yaşanan tartışma daha önce rapor edilmemişti. İlk tanık,

Tartışmayı Başkan’ın da gördüğü, ikilinin daha sonra kavgayı koridora taşıdığı iddia edildi. İkinci bir tanık ise, “Oldukça büyük bir olaydı. Çok gürültülüydü,” dedi.

Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karoline Leavitt, tartışmalarla ilgili bir soru üzerine Times’a yaptığı açıklamada, “Başkan Trump’ın ülkemizi etkileyen meseleler konusunda son derece tutkulu insanlardan oluşan bir ekip kurduğu bir sır değil,” dedi.

Leavitt açıklamasında, “Anlaşmazlıklar sağlıklı bir politika sürecinin normal bir parçasıdır ve nihayetinde herkes onların Başkan Trump’ın emrinde hizmet ettiklerini biliyor,” ifadelerini kullandı.

Musk, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Ulaştırma Bakanı Sean Duffy ve Ticaret Danışmanı Peter Navarro ile de anlaşmazlıklar yaşadı. Bir başka yönetim yetkilisi, “Herkes DOGE’nin harika olduğunu düşünüyor ama Elon’un tuhaflıkları biraz fazla,” dedi.

Musk ve Bessent başkanlık geçişi sırasında sert bir başlangıç yaptılar. Musk, Howard Lutnick’in Hazine Bakanlığı görevini alması için yoğun lobi faaliyetleri yürüttü fakat Trump bunun yerine Bessent’i seçti ve Lutnick’i Ticaret Bakanlığı’nın başına getirdi.

Trump başkan olduktan sonra Musk ve Bessent Hazine’deki işe alımlar konusunda çatıştı.

Anlaşmazlığa aşina olan bir başka yönetim yetkilisi, “Bu doğru ya da yanlışla ilgili bir kavga değildi. Kontrolle ilgiliydi,” dedi.

Musk ve Bessent arasındaki son sorun 16 Nisan’da Trump’ın Musk’ın tercihi Gary Shapley’i IRS’in vekil komisyon üyesi olarak atamasıyla patlak verdi. Bessent bu pozisyona Hazine Bakan Yardımcısı Michael Faulkender’in getirilmesini istiyordu.

Bessent, Faulkender’in atanması için Trump’a lobi yaptı ve Musk’ın arkasından iş çevirerek sorun yarattığından yakındı. Perşembe günü Beyaz Saray’da yapılan bir toplantıda Bessent Musk’la yüzleşti ve bir kaynağa göre “Küfür bombaları havada uçuşmaya başladı.”

Bessent, Musk’ı DOGE ile bütçe kesintileri konusunda fazla söz verip eksik teslim etmekle eleştirdi. Musk da Bessent’e “Soros ajanı” diyerek ve onu “başarısız bir hedge fonu” yönetmekle suçlayarak karşılık verdi.

Tartışma o kadar hararetliydi ki bir yardımcısı iki adamı ayırmak için aralarına girdi. Tartışma, o gün Trump’ı ziyaret etmekte olan İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin duyabileceği bir mesafede gerçekleşti.

Tartışmaya kulak misafiri olan iki kaynak, bir noktada Bessent’in “F**k you” (S*ktir git) diye bağırdığını ve Musk’ın da “Daha yüksek sesle söyle” diye karşılık verdiğini hatırlattı.

O gece, Trump’a sadık Laura Loomer da olaya dahil oldu ve X’te Bessent’i bir finansal okuryazarlık etkinliği için ilgisiz bir “Trump nefretçisinin” Hazine’ye girmesine izin verdiği için yerden yere vurmaya başladı. Musk da saat 23:02’de bir alıntı mesajında “Rahatsız edici,” dedi. 

Fakat cuma günü, Times Shapley’in gittiğini ve Faulkender’in geldiğini bildirdiğinde Bessent son sözü söyledi.

Musk ya da Bessent’in yakınlaşma konusunda pek istekli olmadıkları görülüyor ve Beyaz Saray’da bir sonraki atışı kimin yapacağını merak edenler var. Bir kaynak, “Bu raundu Scott kazandı. Ama Musk gibi bir adamı düşman olarak görmek istemem,” dedi.

Okumaya Devam Et

Amerika

WEF kurucusu Schwab hakkında araştırmaları manipüle etme suçlaması

Yayınlanma

Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) kurucusu Klaus Schwab hakkında, hükümetlerin gözüne girmek için kuruluşun araştırmasını manipülasyon iddiası gündeme getirildi.

Schwab, Paskalya hafta sonunda kuruluşun başkanlığından istifa etmişti.

Bu suçlama, geçtiğimiz hafta WEF mütevelli heyetine gönderilen ve örgütün bir soruşturma başlatmasına neden olan ihbar mektubunda yer alan birkaç suçlamadan biriydi ve Schwab’ın eski meslektaşlarını kendisine yanıt verme şansı vermeden “iftira” ve “asılsız” iddialara ilgi gösterdikleri için eleştirmesine neden oldu.

Çarşamba günü yaptığı açıklamada Schwab, bir “karakter suikastının” kurbanı olduğunu söyledi ve WEF fonlarını kötüye kullandığı ve personelden kendisini Nobel Barış Ödülü için teşvik etmelerini istediği iddialarını da içeren hakkındaki tüm iddiaları reddetti.

İsimsiz ihbar mektubunda Schwab’ın, ülkeleri üretkenlik ve dirençlerine göre sıralayan ve dünya liderleri ve üst düzey yöneticiler için yıllık Davos toplantısında tartışmaların temelini oluşturan “küresel rekabet gücü raporunu” manipüle ederek WEF’in dürüstlüğünün altını oyduğu iddia ediliyordu.

Schwab, sıralamalardan memnun olmayan hükümetlerin yaklaşımları sonrasında rapordaki metodolojiyi değiştirdiği iddialarını reddetti.

Dünya Ekonomik Forumu şefi Brende: Dünya düzenleri arasında sıkıştık

Schwab çarşamba günü yaptığı açıklamada, “Rekabet Edebilirlik Raporu’nun metodolojisini ilk olarak 1979 yılında geliştirdim ve raporun fikri lideri olmaya devam ediyorum. Yıllar boyunca raporun güvenilirliğini geliştirmek ve korumak için metodolojiyle ilgilenmeye devam ettim. Bu bazen yoğun kavramsal tartışmalara yol açtı. Bazı hükümetler güncel verileri dikkate almak ya da analizdeki hataları düzeltmek için benimle temasa geçerek düzeltmeler önerdiler. Bu bilgileri ekiplere aktardım. Bunu manipülasyon olarak değerlendirmek akademik duruşuma hakarettir,” dedi.

Yeni ihbarcı iddiaları, Schwab’ın WEF’te cinsel tacizin gerektiği gibi soruşturulmadığı ve siyahi ve kadın çalışanların ayrımcılığa maruz kaldığı “zehirli bir işyeri kültürüne” başkanlık ettiği iddiasıyla geçen yıl yapılan diğer iddiaların üzerine geldi.

Mart ayında WEF, sponsorlara bir soruşturmanın “forumun herhangi bir yasal ihlalde bulunduğunu tespit etmediğini” ve kendisine yönelik suiistimal iddialarını kanıtlamadığını bildirmişti.

Financial Times bu ayın başlarında Schwab’ın WEF’e Ocak 2027 itibariyle mütevelli heyeti başkanlığından istifa etme sürecini başlatacağını söylediğini ama yeni iddiaların bu planı bozduğunu bildirdi.

WEF salı günü yaptığı açıklamada, yeni soruşturma sonuçlanana kadar Schwab’a yönelik son suçlamalar hakkında ayrıntılı yorum yapmaktan kaçınırken, “Forum bu iddiaları ciddiye almakla birlikte, bunların kanıtlanmamış olduğunu vurgulamaktadır,” dedi.

Schwab, kendisinin ve eşi Hilde’nin WEF kaynaklarını, kuruluşun mülklerini kişisel olarak kullanarak, kişisel seyahatlerini finanse ettirerek ve alt düzey personelden “kendi adına ATM’lerden binlerce dolar çekmelerini” isteyerek kötüye kullandıkları iddialarını reddetti. Schwab bunu “tamamen yalan” olarak nitelendirdi ve kendisini suçlayan isimsiz kişilere karşı hakaret davası açtığını söyledi.

Schwab açıklamasında ayrıca WEF çalışanlarını Nobel barış ödülü için lobi yapmak üzere kullandığı iddiasına da yanıt verdi ve “Burada ima edilenin aksine, benden bunu yapmamamı isteyen insanlardan defalarca bunu yapmamalarını istedim,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English