Amerika
Kanada’da devlet destekli ötanazinin hedefi yoksullar ve engelliler

Kanada, ‘ölümcül hastaların onurlu bir şekilde ölmelerini’ sağlayan, dünyanın en yüksek yardımlı ölüm/ötanazi oranlarından birine sahip.
Bununla birlikte ortaya saçılan bilgiler, devlet destekli ötanazinin yoksullara ve engellilere ‘sosyal yardım’dan kurtulmanın bir yolu olarak kurgulandığı şüphelerini doğuruyor.
Jacobin’de yer alan habere göre Kanada’nın Ölümde Tıbbi Yardım (MAiD) programına yönelik uyarılar yıllardır yapılıyor. Engelli hakları savunucularına göre, insanları yoksullaştıran ve bunu orantısız bir şekilde engellilere yapan bir sistemde, hayatta kalmak için mücadele etmekten daha kolay olduğu için insanların ölümü seçme riski fazlasıyla gerçek.
Bu hak grupları tıbbi bakıma yeterince yatırım yapılmamasının ‘insanları uçurumun kenarına ve ötesine iteceğini’, bunun da bazılarının sevdiklerine ya da toplumun geneline ‘yük olmak’ yerine ölmeyi seçeceği anlamına geldiğini söylüyorlardı.
Kanada şu anda dünyadaki en yüksek yardımlı ölüm oranlarından birine sahip. The Guardian’ın şubat ayında bildirdiği üzere, ülkedeki ölümlerin yüzde 4,1’i doktor destekli olarak gerçekleşti ve bu sayı 2021 ile 2022 yılları arasında yüzde 30 artarak büyümeye devam ediyor. Haberin yazarı Leyland Cecco, MAiD’i tercih eden 13.100’den fazla kişiyle yapılan bir ankette, önemli bir çoğunluğun (yüzde 96,5) ölümcül hastalık veya yakın ölüm karşısında yaşamlarına son vermeyi seçtiğini yazıyor. Buna karşılık yalnızca 463 kişinin bunu ‘kronik bir durum’ karşısında tercih etmiş.
Sosyal yardımlar kiraya bile yetmiyor
Önceleri devlet destekli ölümleri destekleyen Kanadalı gazeteci Jeremy Appel, geçen sene yazdığı bir makalede bu fikrinden vazgeçtiğini söyleyerek, “Kanada’daki ötanazinin, geç dönem kapitalizmin acımasız mantığıyla sosyal fonların alaycı sonunu temsil ettiğini fark ettim: onurlu bir yaşam sürmek için ihtiyaç duyduğunuz fondan sizi mahrum bırakacağız […] ve eğer bundan hoşlanmıyorsanız, neden kendinizi öldürmüyorsunuz?” demişti.
Kanada’nın en kalabalık eyaleti olan Ontario’da, engelli desteği alan bir kişi ayda yaklaşık 1.300 dolar alıyor. Eyaletin sosyal yardım programı Ontario Works ise ayda en fazla 733 dolar ödüyor. Tek odalı bir dairenin kira bedeli birçok şehirde rutin olarak ayda ortalama 2.000 doları buluyor. Nisan ayında Toronto’da tek yatak odalı bir dairenin aylık kira ortalaması neredeyse 2.500 dolardı.
Makalede, amiyotrofik lateral skleroz hastası bir kişinin uygun tıbbi yardım bulamadığı için, bir başka kişinin ise yalnızca ‘duyma kaybına’ uğramasına rağmen devlet destekli ötanazi ile öldüğüne dikkat çekiliyor.
Toronto Üniversitesi hukuk profesörü Trudo Lemmens, Globe and Mail için şubat ayında kaleme aldığı bir yazıda, “MAiD rejimimizin ölüme erişimi bir fayda olarak teşvik etmesinin ve ölümü korunması gereken bir zarar olarak önemsizleştirmesinin sonuçları giderek daha açık hale geliyor,” demişti.
700 engelliye devlet destekli ölüm
Lemmens, MAiD’in ‘makul ölçüde öngörülebilir bir ölümle’ karşı karşıya olmayanlar için doktor destekli ölüme izin veren ikinci yolunu eleştirirken, kabul edilmesinden sonraki iki yıl içinde ‘ikinci yol’ MAiD sağlayıcılarının, ‘çoğunun muhtemelen yıllarca ömrü kalmış olan yedi yüze yakın engelli insanın hayatına son verdiğine’ dikkat çekiyor.
MAiD’in ruhsal hastalıkları da kapsayacak şekilde genişletilmesine ilişkin endişelerini dile getiren Lemmens, ‘yetersiz sosyal ve ruh sağlığı hizmetlerinin ve barınma desteklerinin sağlanamamasının insanları MAiD talebinde bulunmaya ittiğine dair endişelerin arttığını’ belirterek, ‘ruhsal hastalıkların MAiD’e temel teşkil etmesinin erken ölüm riskine daha fazla maruz kalan insanların sayısını artıracağını’ ifade etti.
Amerika
Nvidia ABD’de yapay zeka çipleri üretmeye başlayacağını açıkladı

Dünyanın önde gelen yarı iletken şirketi Nvidia, dün yaptığı açıklamaya göre yapay zeka süper bilgisayarlarının bir kısmını ilk kez tamamen Amerikan topraklarında üretmeyi planlıyor.
Nvidia önümüzdeki dört yıl içinde ABD’de 500 milyar dolar değerinde yapay zeka cihazı üretmeyi, test etmeyi ve paketlemeyi hedefliyor. Kaliforniya merkezli çip devi, tasarımlarının üretimini genellikle ABD dışına yaptırıyor, fakat yabancı yarı iletkenlerle yapılan teknolojiye yönelik yeni bir gümrük vergisi yaklaştığı için bu sefer işler değişiyor.
Nvidia’ya göre:, Blackwell adlı mevcut nesil çiplerinin tamamen yerli üretimi Arizona’daki TSMC tesislerinde başladı. Wistron ve Foxconn üreticileri tarafından işletilen Teksas’taki tesislerde de üretim önümüzdeki yıl içinde “artacak.”
Beyaz Saray, Nvidia’nın hamlesini “Trump Etkisi’nin eyleme geçmesi” olarak nitelendirdi. Başkan Donald Trump kapsamlı gümrük vergileriyle “Amerikan imalat rönesansı” sağlamayı hedefliyor.
Fakat tüm teknoloji devleri bu hamleye yapabilecek mi, tartışmalı. Örneğin Apple şubat ayında ABD’ye 500 milyar dolarlık yatırım sözü verdi fakat Wedbush’un teknoloji araştırmaları küresel başkanı geçen hafta CNN’e verdiği demeçte, Apple’ın tedarik zincirinin onda birini ABD’ye kaydırmasının şirkete üç yıl içinde tahmini 30 milyar dolara mal olacağını söyledi ve ABD üretiminin tamamen yeniden şekillendirilmesini “bir masal” olarak nitelendirdi.
Trump’ın gümrük vergileri Asya tedarik zincirine sahip ABD’li şirketleri tehdit etmişti.
ABD şirketleri fabrika işçiliğini ucuza denizaşırı ülkelere taşırken, ABD’deki işgücü seri üretim becerisini kaybetti.
Hizmet sektörü (oteller, hastaneler, hukuk büroları vb.) geliştikçe ve robotlar montaj hatlarını otomatikleştirdikçe, 1970 yılında imalatta çalışan Amerikalı işçilerin oranı %25’ten fazla iken bugün %8’e düştü.
Fabrika işlerinin daha teknik hale geldiği de görülüyor. Apple CEO’su Tim Cook 2017’de Fortune’a verdiği demeçte, Çin’in Apple teknolojisini inşa etmek için gereken uzman takım mühendisleriyle “birden fazla futbol sahasını” doldurabileceğini, fakat ABD’nin bir odayı doldurmakta zorlanacağını söylemişti.
Öte yandan 1,3 milyon kişilik bir işçi sendikası olan Teamsters, gümrük vergilerini destekliyor. Sendikadan bir sözcü Newsweek’e yaptığı açıklamada, yerli imalat işleri konusunda “bir şeyler yapılması gerektiğini” söyledi.
Cato Enstitüsü/YouGov tarafından yapılan bir ankete göre, Amerikalı işçilerin %80’i ABD’nin daha fazla imalat işinden fayda sağlayacağı konusunda hemfikir, fakat neredeyse %75’i kişisel olarak bir fabrikada çalışmanın “daha iyi olacağı” konusunda hemfikir değil.
Amerika
Goldman Sachs, Trump’tan bankacılık düzenlemelerini gevşetmesini bekliyor

CEO David Solomon, Goldman Sachs’ın pazartesi günü yaptığı toplantı sırasında ABD’li yetkililere, temel regülasyonları gevşetmelerini bekledikleri mesajını verdi.
Sermaye gereksinimlerindeki değişiklikleri tartışırken analistlere seslenen Solomon, “Bunun gerçekleşme şansının yüksek olduğunu düşünüyorum. Yönetimin finansal hizmetler sektörüne yönelik düzenlemeleri uygun bir şekilde kalibre etmeye odaklanmasını takdir ediyoruz,” dedi.
CEO, kendisinin ve bankanın “sermaye, kaldıraç, likidite ve denetim alanlarında önemli ilerlemeler görmeyi umduğunu” da sözlerine ekledi.
Bloomberg’e göre Solomon’un yorumları, Wall Street’in Başkan Donald Trump yönetiminde bir deregülasyon dönemine yönelik erken iyimserliğine bir geri dönüş niteliği taşıyor.
Goldman CEO’su Solomon, geçen ay yaptığı açıklamada Wall Street’in, Trump’ın gümrük vergileri ile ne yapmak istediğini “anladığını” söylemişti.
Solomon, bir ticaret savaşı korkusunun ABD ve küresel ekonomiler için “önemli riskler” yarattığını söyledi. Yine de şirketin, “yönetimin birçok ülkeyle müzakerelerin dikkate alınmasına olanak tanıyan daha kademeli bir politika süreci izlemeye yönelik son eylemlerinden cesaret aldığının” da altını çizdi.
Solomon’a ayrıca, bankaların temel sermaye oranlarına bir darbe almadan daha fazla devlet borcu satın almalarına olanak tanıyacak bir değişiklik olan ve tamamlayıcı kaldıraç oranı olarak bilinen uygulamadan Hazine tahvillerinin muaf tutulması da soruldu.
Solomon, “Bu konuda verdikleri mesajlara bakılırsa, bu konuda bir hareketlilik olacağına dair kesinlikle umutluyuz ya da iyimseriz,” dedi.
Banka ayrıca Fed’in en büyük kredi kuruluşları için yeni sermaye kuralları belirleme planını yeniden değiştirmesini bekliyor. Bu grup son yönetim döneminde yoğun bir lobi faaliyeti yürütmüş ve en büyük bankalar üzerindeki beklenen etkiyi yarı yarıya azaltacak revizyonlar önermişti.
Beyaz Saray, finans sektörüne hitap ediyormuş gibi görünmemeye de özen gösteriyor. Deneyimli bir hedge fon yöneticisi olan Hazine Bakanı Scott Bessent geçen hafta Amerikan Bankacılar Birliği’nde yaptığı konuşmada, “Son kırk yıldır, yani kariyerime Wall Street’te başladığımdan beri, Wall Street hiç olmadığı kadar zenginleşti. Artık sıra Main Street’te,” demişti.
Main Street, dükkan, mağaza veya perakende satışlardan oluşan reel sektörü anlatmak için kullanılan bir terim.
2022 yılı itibariyle en büyük 6 Amerikan bankasının son 10 yıldaki toplam kârı 1 trilyon doları bulmuştu. Wall Street 2024’ü de büyük kârlarla kapatmıştı.
Amerika
Trump, Dışişleri Bakanlığı bütçesini yarı yarıya azaltmayı düşünüyor

POLITICO tarafından ele geçirilen bir belgeye göre Trump yönetimi, hükümet harcamalarını önemli ölçüde kısma çabalarını sürdürürken Kongre’den Dışişleri Bakanlığı ve USAID bütçelerini neredeyse yarı yarıya azaltmasını istemeyi değerlendiriyor.
2026 mali yılı için yapılan teklifte Dışişleri Bakanlığı ve USAID’e 28,4 milyar dolar ayrılması öngörülürken, bu rakam 2025 mali yılı bütçesi için öngörülen 54,4 milyar dolardan çok daha düşük.
Bu rakam Beyaz Saray Bütçe ve Yönetim Ofisi (OMB) tarafından talep edilen kesintileri de içeriyor. Aynı zamanda USAID’in lağvedilmesini de hesaba katıyor; kalan programları ise Dışişleri Bakanlığına bağlanma sürecinde.
Teklif, “demokrasiyi teşvik eden, eğitim ve kültürel değişimleri destekleyen, çok uluslu kurumlara yardım eden, uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele eden ve yurtdışındaki sağlık sorunlarıyla mücadele eden programlar” da dahil olmak üzere çok sayıda programı ortadan kaldıracak veya önemli ölçüde azaltacak.
Örneğin, National Endowment for Democracy (NED), East-West Center ve Asia Foundation’ın aldığı fonlar tamamen sıfırlanacak. Uluslararası Narkotik Kontrol ve Kanun Uygulama olarak bilinen ve 1 milyar dolardan fazla fona sahip olan bir program da fonsuz bırakılacak.
Konu hakkında bilgi sahibi iki ABD’li yetkiliye göre yönetim, diplomatik bütçeyi kısmaya yönelik bu kapsamlı çabaların bir parçası olarak dünya çapında otuz civarında ABD diplomatik noktasını kapatmayı düşünüyor.
Yetkililere göre bu kapsamda Güney Afrika ve Sahel’deki ABD büyükelçilikleri, Avrupa’daki konsolosluklar ve Okyanusya’daki bazı büyükelçilikler de yer alıyor.
Bütçe belgesinde ayrıca “Önce Amerika Fırsatlar Fonu” adı verilen yeni bir programa yaklaşık 2,1 milyar dolarlık fon tahsis edileceği belirtiliyor. Belgede bu programın neleri kapsayacağı detaylandırılmıyor.
Teklifin ne kadar ilerleyeceği belli değil. Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun, OMB’nin taleplerine rağmen, bazı programların korunması konusunda ısrarcı olması mümkündür. OMB sözcüsü Rachel Cauley, “Nihai bir finansman kararı alınmadı,” dedi.
Washington Post da pazartesi günü bazı kesintileri detaylandıran bir notu ayrıca haberleştirdi.
Kesintilerin tamamı Başkan Donald Trump’ın 2026 mali yılı için hazırladığı resmi bütçe teklifinde yer alsa bile, Kongre’nin Beyaz Saray’dan gelen bu tür teklifleri görmezden gelip kendi planını oluşturma gibi bir geçmişi de var.
Yine de teklif, Beyaz Saray’ın önceliklerine dair bir sinyal veriyor ki bu da her şeyden önce hükümetin büyüklüğünü ve harcamalarını küçültmek.
Yönetim, Demokrat Kongre üyelerinin Kongre’nin onayı olmadan bunu yapamayacağı yönündeki ısrarlarına rağmen USAID’in etkin bir şekilde lağvedilmesi de dahil olmak üzere, bu hedefin bir parçası olarak dış yardım harcamalarını önemli ölçüde azaltmak için erkenden harekete geçmişti.
Bütçe belgesi, Trump yönetiminin Kongre’den yaklaşık 20 milyar dolarlık kesintiyi de kabul etmesini isteyeceğini gösteriyor; yani bu, bakanlığın harcamamaya karar verdiği ve Hazine’ye iade edeceği para. Belge, yakında OMB’ye sunulacak olan Dışişleri Bakanlığının yeniden yapılanma planından farklı.
Önerilen diğer kesintiler arasında, teklifte yüzde 50’den fazla kesinti yapılarak 5 milyar doların altına indirilebileceği savunulan “küresel sağlık programları” başlıklı bir kategorideki harcamalar da yer alıyor.
Belgeye göre “kalkınma yardımı” olarak adlandırılan kategori yaklaşık 4 milyar dolardan sıfıra indirilecek. Göç ve mültecilerle ilgili fonlar da yarı yarıya azaltılarak 1,5 milyar dolara indirilecek ve sadece acil durumlarda kullanılacak.
“Uluslararası örgütlere katkılar” olarak adlandırılan ve muhtemelen BM kurumlarını da içeren bir kategori 1,5 milyar dolardan 169 milyon dolara düşürülecek. Uluslararası barışı koruma faaliyetlerine katkılar (BM barışı koruma faaliyetlerini de içerdiği anlaşılan bir kategori) 1,2 milyar dolardan sıfıra indirilecek.
Kongre tarafından denetlenen uluslararası ilişkiler bütçelerinin büyük bir kısmını Dışişleri Bakanlığı ve USAID için ayrılan fonlar oluşturuyor, fakat diğer kurumlarda da bazı ilgili programlar var. Bu diğer programlar için ne planlandığı açık değil.
Trump yönetimi, Pentagon’da da benzer kesintilere gideceğini açıklamıştı.
-
Avrupa2 hafta önce
Almanya’daki Porsche fabrikaları tank üretmeye başlayacak
-
Görüş2 hafta önce
Hindistan’ın Trump stratejisi işe yarıyor mu?
-
Görüş1 hafta önce
Yemen’de 48 saatlik Husi karargâhı ziyareti…
-
Ortadoğu2 hafta önce
İsrail’den Türkiye’ye “bombalı” mesaj
-
Görüş1 hafta önce
Sosyalizmin yeni dünya-sistemindeki yeri – 4
-
Dünya Basını2 hafta önce
HTŞ katliamlarından kurtulan Suriyeliler ölüm ve yıkımı anlatıyor
-
Dünya Basını2 hafta önce
Wolfgang Münchau: Trump’ın tarifeleri küreselleşmenin sonudur
-
Avrupa1 hafta önce
Komünist Parti’ye karşı ilk ‘Twitter devrimi’: Moldova’da 16 yıl önce ne olmuştu?