Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Lavrov: İstanbul anlaşmaları barış için temel oluşturabilir

Yayınlanma

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Newsweek dergisine verdiği mülakatta Ukrayna’daki çatışmanın çözümü için Rusya’nın şartlarını yineledi ve Batı’yı eleştirerek çok kutuplu bir dünya düzenine geçildiğini belirtti.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, dün Newsweek dergisine verdiği mülakatta Ukrayna’daki süregelen çatışmayı, Rusya’nın stratejik hedeflerini ve küresel güç dengelerindeki değişimlerin geniş çaplı etkilerini ele aldı.

Lavrov, Rusya’nın çatışmaya ilişkin uzun süredir savunduğu tutumunu yineleyerek, ülkesinin “krizin temel nedenlerini ortadan kaldıracak siyasi ve diplomatik bir çözüme” açık olduğunu belirtti. Bu çözümün sadece bir ateşkes sağlamaktan öte, çatışmayı tamamen sona erdirmeyi hedeflemesi gerektiğini vurguladı.

“Batı silah tedarikini durdurmalı ve Kiev de düşmanca tutumuna son vermeli,” diyen Lavrov, Ukrayna’nın tarafsız, herhangi bir bloğa dahil olmayan ve nükleer silahlardan arındırılmış bir statüye kavuşması gerektiğini, aynı zamanda Rusça konuşan vatandaşların haklarının güvence altına alınmasının şart olduğunun altını çizdi.

Lavrov, barış için bir temel oluşturabilecek Mart 2022 tarihli İstanbul Anlaşmalarına atıfta bulunarak, o zamandan bu yana sahadaki gerçeklerin “hukuki boyutu da dahil olmak üzere önemli ölçüde” değiştiğini ifade etti.

Lavrov, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Haziran 2024’te ana hatlarıyla ortaya koyduğu çözüm koşullarının değişmediğini yineledi. Bu koşullar arasında Ukrayna güçlerinin tartışmalı bölgelerden çekilmesi ve toprak değişikliklerinin Rusya anayasasının bir parçası olarak kabul edilmesi yer alıyor.

Süregelen çatışmaları değerlendiren Lavrov, Kiev’i ve Batılı destekçilerini gerilimi tırmandırmakla suçladı ve Rusya’nın Kursk oblastına yapılan son saldırıyı örnek gösterdi.

Ukrayna’nın NATO’daki müttefiklerinin Rusya’yı “stratejik bir yenilgiye” uğratmaya çalıştıklarını ve Moskova’ya askeri operasyonlarını sürdürmekten başka seçenek bırakmadıklarını dile getirdi.

Lavrov, Rusya’nın eylemlerini halkını ve güvenlik çıkarlarını savunmak olarak nitelendirirken, “Çatışmanın bedelini en ağır şekilde Ukraynalılar ödüyor,” iddiasında bulundu.

Askeri ya da diplomatik bir çözüm olasılığı sorulduğunda Lavrov, müzakerelerde yaşanan tekrarlanan başarısızlıklardan duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi.

2014 anlaşması ve Minsk Anlaşmaları gibi önceki girişimlerin Batı’nın desteğiyle Kiev tarafından baltalandığını anlattı. Lavrov, barışın ne Ukrayna’nın ne de destekçilerinin gündeminde olduğunu belirtti.

“Washington ve NATO müttefikleri savaşın devam etmesi için Kiev’e siyasi, askeri ve mali destek sağlıyor,” diyen Lavrov, uzun menzilli füzelerin tedariki de dahil olmak üzere Batı’nın eylemlerinin tehlikeli sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulundu.

Lavrov ayrıca değişen küresel düzen hakkında da görüş bildirerek, küresel Güney ve Doğu’da yeni güç merkezleri ortaya çıktıkça mevcut dünya sisteminin “çok kutuplu bir döneme” girdiğini dile getirdi.

BRICS ve ASEAN gibi bölgesel birliklerin öneminin altını çizen Lavrov, bu oluşumların “egemen eşitlik ve medeniyet çeşitliliğine” doğru bir değişimi temsil ettiğini belirtti.

Bakan, Batı’nın hegemonyasını sürdürme çabalarını eleştirerek bu küresel değişimlere ayak uyduramadığını savunarak “Batı diğerlerinden daha uzun süre direndi, ancak bu sürecin geri döndürülemez olduğunu da fark etmeye başladı,” değerlendirmesini yaptı.

Rusya’nın özellikle Çin ile stratejik ortaklıkları konusunda ise Lavrov, her iki ülkenin de güvenlik ve kalkınmanın birbirinden ayrılamaz olduğu konusunda ortak bir anlayışa sahip olduğunu vurguladı.

Batı’yı barış çabalarını baltalamakla eleştiren Lavrov, Batı hakimiyetinin Birleşmiş Milletler Şartı’nda yer alan idealleri tehdit etmeye devam ettiğini de sözlerine ekledi.

Son olarak Lavrov, yaklaşan ABD başkanlık seçimlerinin Rusya-ABD ilişkileri üzerindeki olası etkisini önemsiz görerek, sonucun Rusya’nın yaklaşımında çok az fark yaratacağını belirterek “İki taraf Rusya’ya karşı koyma konusunda fikir birliğine varmış durumda,” ifadesini kullandı.

Bununla birlikte Lavrov, Rusya’nın ulusal çıkarlarına uygun her türlü yeni öneriyi değerlendirmeye hazır olduğunun sinyalini verdi ve ekledi: “Her halükârda, özellikle ulusal güvenliği söz konusu olduğunda, Rusya’nın çıkarlarını kararlı bir şekilde savunacağız.”

Eski NATO Genel Sekreteri’nden Ukrayna için ‘Batı Almanya modeli’ önerisi

DİPLOMASİ

AB ve Ukrayna, Biden’ı 2022’de Kiev’in ‘zaferine’ engel olmakla suçluyor

Yayınlanma

Joe Biden’ın başkanlık süresi sona yaklaşırken, ABD’nin Rusya’ya karşı Ukrayna’ya 90 milyar doları aşan yardım sağlamasına rağmen, Avrupa Birliği (AB) ve Ukrayna, Amerikan başkanını kararsız davranmakla suçluyor.

Bazı Avrupalı liderlere göre bu kararsızlık, Ukrayna’nın 2022 sonbaharında Rusya ordusunu Harkov ve Herson’dan püskürtmesine rağmen savaşı kendi lehine çevirememesine neden oldu.

‘Çok az, çok geç’

Bloomberg‘in haberine göre, Biden yönetimi Ukrayna’ya yoğun bir şekilde askeri yardım sağlama konusunda çaba gösterdi ve hatta Batı menşeli uzun menzilli füzelerle Rusya topraklarına saldırılara izin verdi.

Fakat Ukraynalı yetkililer, savaş boyunca defalarca dile getirdikleri bir şikâyeti yineledi: “Çok az, çok geç.”

Bir yılı aşkın süredir devam eden savaş ve Donald Trump’ın başkanlık yarışında yükselişi, Ukrayna’yı işgal altındaki topraklardan vazgeçme veya NATO üyeliğinden yoksun bir barış anlaşmasını kabullenme gibi ihtimallerle karşı karşıya bıraktı.

Bloomberg’e konuşan Ukraynalı yetkililer, böyle bir sonucun büyük ölçüde Biden’ın aldığı ya da almadığı kararlardan kaynaklanacağını savundu.

Avrupa ne ediyor?

Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Brazhe, ABD’nin daha erken ve daha güçlü bir şekilde silah sağlaması durumunda bunun “geniş kapsamlı sonuçları” olabileceğini, ancak “olan oldu” diyerek konuyu değerlendirdi.

2022 sonbaharında Ukrayna ordusu, Harkov ve Herson’da hızlı bir taarruz gerçekleştirerek bazı bölgeleri geri aldı. Fakat Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy, bu zaferlerin sürdürülebilmesi için daha fazla silah talep etti. Biden ise bu konuda tereddütlü davrandı.

Biden’ın bu temkinli yaklaşımı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından doğrulandı. Sullivan, ABD’nin nükleer bir tırmanış riskini dikkate aldığını belirtti.

Eski İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps, Biden’ın Ukrayna’ya desteği konusunda genelde temkinli ve kararsız bir tutum sergilediğini, bu yüzden gerekli desteğin cephe dengelerini değiştirecek şekilde verilmediğini söyledi.

Diğer bazı Amerikalı yetkililer ise, Avrupa ülkelerinin Ukrayna’yı desteklemek ve yaptırım uygulamak konusunda yavaş davrandığını belirtti.

Örneğin, Almanya ve diğer AB ülkeleri, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusundaki Amerikan tavrının yumuşamasına rağmen şiddetle karşı çıkmaya devam etti.

Biden’ın bir Soğuk Savaş gazisi olarak nükleer tırmanma tehdidine takıntılı hale geldiği belirtilirken, Avrupa’daki bazı liderler Biden’ın stratejisinin Ukrayna’nın yenilmesini önlemeye odaklandığını ancak zafer için gerekli yolu sunmadığını savundu.

Bu stratejinin, Ukrayna’yı uzun ve maliyetli bir çatışmanın içine çektiği iddia edildi.

Ukrayna’da kamuoyu yoklamaları: Halk, Rusya ile müzakereler hakkında ne düşünüyor?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump’tan AB’ye gümrük tarifesi tehdidi

Yayınlanma

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, AB’yi “büyük ölçekli” miktarlarda ABD petrol ve doğalgazını satın almayı taahhüt etmemesi halinde gümrük vergileriyle karşı karşıya kalacağı konusunda uyardı.

Trump cuma günü Truth Social platformunda yayınladığı mesajda, “Avrupa Birliği’ne, ABD ile aralarındaki muazzam açığı petrol ve doğalgazımızı büyük ölçekte satın alarak kapatmaları gerektiğini söyledim. Aksi takdirde, her şekilde TARİFELER!!!” diye yazdı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen kasım ayında yaptığı açıklamada AB’nin ABD’den daha fazla sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) almayı değerlendirebileceğini söylemişti.

Leyen gazetecilere verdiği demeçte, “Rusya’dan hâlâ çok miktarda LNG alıyoruz ve neden bunu bizim için daha ucuz olan ve enerji fiyatlarımızı düşüren Amerikan LNG’si ile değiştirmeyelim?” diye sormuştu.

Financial Times’a (FT) konuşan bir AB yetkilisi, “Leyen’in tam da bunu yapma olasılığını ima ettiği göz önüne alındığında, bu bir ‘tehdit’ olarak tuhaf görünüyor,” dedi.

ABD halihazırda Avrupa’nın en büyük LNG tedarikçisi konumunda, fakat Rusya’dan yapılan ithalat ikinci sıradaki yerini koruyor.

Trump, Çin menşeli olmayan tüm ithalata yüzde 20’ye varan genel bir gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulunuyor.

Geçtiğimiz ay Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, Avrupa’nın siyasi liderlerini gümrük vergileri konusunda Trump ile işbirliği yapmaya ve ABD’de üretilen daha fazla ürünü satın almaya çağırmıştı.

Trump’ın ilk başkanlığı sırasında, dönemin Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, ticaret savaşı tehditlerini engellemek için daha fazla ABD gazı satın almayı teklif etmişti.

Uluslararası petrol göstergesi Brent ham petrol fiyatları cuma günü yüzde 0,4 düşüşle varil başına 72,61 dolar oldu. West Texas Intermediate vadeli işlemleri de yüzde 0,4 düşüşle varil başına 69,14 dolardan işlem gördü.

ABD dünyanın en büyük ham petrol üreticisi ve en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçısı. Aralarında AB ve Vietnam’ın da bulunduğu LNG alıcıları, kısmen gümrük vergisi tehdidini caydırmak için ABD’den daha fazla yakıt satın almayı şimdiden konuşmaya başladılar.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD’den Türkiye Gazprombank yaptırımlarında özel muafiyet

Yayınlanma

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank yaptırımlarında Türkiye’ye muafiyet tanıdığını belirterek, doğalgaz ödemelerinin sorunsuz devam edeceğini duyurdu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank’a uyguladığı yaptırımlar konusunda Türkiye’ye özel bir muafiyet tanıdığını duyurdu.

Bakan Bayraktar, bu sayede Türkiye’nin doğalgaz borcu ödemelerini Gazprombank üzerinden yapmaya devam edebileceğini belirtti.

Bloomberg’e yaptığı açıklamada Bayraktar, bu kararın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın ABD’li yetkililerle yürüttüğü yoğun görüşmelerin ardından alındığını ifade etti.

Türkiye’nin uzun süredir talep ettiği muafiyetin, Rusya ile doğal gaz ticaretinde önemli bir rol oynayacağını vurguladı.

Gazprombank’ın ABD tarafından yaptırım listesine alınması, Türkiye açısından ciddi endişelere yol açmıştı.

Bakan Bayraktar, yaptırımların Türkiye’yi de hedef alması durumunda bunun ekonomik ve stratejik sonuçlarının büyük olabileceğine dikkat çekmişti.

Türkiye’nin geçmişte İran yaptırımları sürecinde de benzer bir muafiyet elde ettiğini hatırlatan Bayraktar, bu kararın iki ülke arasındaki iş birliğini destekleyeceğini söyledi.

Muafiyetin sağlanmasına rağmen Türkiye, Rusya ile alternatif ödeme yöntemleri üzerinde de görüşmeler gerçekleştirdi.

Geçen ay Ankara’da yapılan toplantılarda, her iki tarafın bürokratları olası senaryoları masaya yatırdı. Ancak Bayraktar, alternatif çözümlerle ilgili detaylı bir değerlendirme yapmaktan kaçındı.

Türkiye, Gazprombank yaptırımında ABD’den muafiyet istiyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English