Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Le Parisien: Nasrallah’ın öldürülmesinden İranlı bir muhbir sorumlu

Yayınlanma

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, İsrail’in düzenlediği hava saldırısında öldürüldü. Fransız Le Parisien gazetesine göre saldırı, İranlı bir muhbirin verdiği bilgiler doğrultusunda gerçekleştirildi ve Hizbullah’ın komuta kademesini hedef aldı.

Gazeteye konuşan Lübnanlı bir güvenlik kaynağına göre İsrail Nasrallah’ın Beyrut’un güney banliyölerindeki varlığı hakkında İranlı bir muhbir tarafından bilgilendirildi.

Konuya yakın Lübnanlı bir güvenlik yetkilisi, Hasan Nasrallah’ın ölümünden bir gün sonra, “İsrailliler her şeyi göze aldı, hedeflerini kaçırmak istemediler,” yorumunu yaptı.

Hizbullah lideri, Beyrut’un güney banliyösü Dahiye’nin merkezinde, altı binadan oluşan bir kompleks olan karargâhında öldürüldü. Aynı kaynağa göre İsrailliler, öğleden sonra İranlı bir muhbir tarafından Hizbullah liderinin yaklaşmakta olduğu konusunda bilgilendirildi.

İsrail devletinin sığınak delici bombalarıyla donatılmış F-35’leri Lübnan semalarında pusuya yatmış, hedefin komuta merkezine ulaşmasını bekliyordu.

Aynı anda, çok uzak olmayan Haret Hreyk bölgesinde, bir gün önce düzenlenen hava saldırısında öldürülen Hizbullah’ın güney cephesindeki insansız hava aracı biriminin komutanı Muhammed Hüseyin Srur’un cenaze töreni yapılıyordu.

Her biri 2 ton ağırlığında altı bomba

Cenaze töreninden hemen sonra Hasan Nasrallah, İran Devrim Muhafızları’nın seçkin birliği Kudüs Gücü’nün İranlı komutanı ile birlikte aynı araçla karargâha geldi.

Nasrallah’ın huzurunda yapılan bu acil toplantıya on iki komutan daha katıldı. İsrail istihbarat kurumları, bombalama emrini vermeden önce herkesin Hizbullah askerlerinin askeri operasyonlarını planladığı odada, karargâhın son derece güvenli bodrum katında olmasını bekledi. İsrail ordusu, pilotları toplamda her biri 2 ton ağırlığında altı bomba attı.

Aynı güvenlik kaynağı, “2006’dan bu yana gördüğümüz en büyük saldırı,” ifadesini kullandı.

Patlama Beyrut şehir merkezinden bile duyulurken, Hizbullah karargâhının üzerinde yoğun bir duman bulutu oluştu. Binalardan geriye kalan tek şey, 30 metre derinliğindeki dev bir kraterin ortasındaki moloz yığınıydı. Diğer iki komşu bina da havaya uçuruldu.

Hizbullah’a yakın bir kaynak, Nasrallah’ın talimatlarını takip etmek ve iletmekle görevli kişilerin bombalamadan hemen sonra kendisiyle tüm irtibatlarını kaybettiklerini bildirdi: “Kimse yerini tespit edemedi ya da yanındakilerle iletişim kuramadı.”

Hasan Nasrallah ile ‘irtibat kesilmiş’ olsa da Amerikalılar hemen öldüğü sonucuna vardı ve saldırıdan haberdar olmadıklarını açıkladı. Aynı anda Lübnan ordusu, Beyrut’un kuzey banliyölerinden Avkar’daki Amerikan Büyükelçiliği’nin çevresini kapattı ve buradaki güçlerini takviye etti.

Hizbullah, ancak ertesi gün Nasrallah’ın hayatını kaybettiğini doğrularken, sabah saatlerinde Beyrut Refik Hariri Uluslararası Havalimanı’nda bir başka olay meydana geldi.

İran’a ait bir sivil uçak alçalmaya başladığında bir İsrail savaş uçağı kontrol kulesiyle temasa geçerek iniş yapmamasını emretti ve indiği takdirde pistleri bombalamakla tehdit etti.

Lübnan Ulaştırma Bakanı Ali Hamiye derhal İran uçağının inişinin engellenmesi talimatını verdi.

ORTADOĞU

SDG’den sonra ENKS de geçici Anayasa’ya itiraz etti

Yayınlanma

ahmet şara-mazlum abdi

Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) rakip olarak Türkiye’nin de desteği ile kurulan ve Erbil’e yakınlığıyla bilinen Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS), yeni Suriye anayasa taslağını eleştirdi.

Suriye’de Heyet Tahrir Şam (HTŞ) yönetiminin lideri Ahmed Şara dün geçici anayasanın temel hükümlerinin belirlendiği bildirgeye imza attı. “İslam hukuku yasaların temel kaynağıdır” maddesinin de bulunduğu yeni anayasaya HTŞ ile hafta başında el sıkışan SDG’den sonra ENKS de tepki gösterdi.

ENKS’den yapılan açıklamada “Bu bildiri, Suriye toplumunun gerçek çeşitliliğini yansıtan demokratik bir devlet inşa etme yönündeki beklentilerden uzak, hayal kırıklığı yaratan bir belgedir” denildi.

Taslağın, “Suriye’nin çeşitli siyasi, etnik ve dini bileşenlerini temsil etmeyen bir komisyon tarafından hazırlandığına” vurgu yapılan açıklamada, “Bu durum, belgenin kapsayıcılığını ve ulusal uzlaşıyı zayıflatmış, dışlama politikasını ve iktidarın tekelleşmesini pekiştirmiştir” ifadelerine yer verildi.

ENKS, geçici anayasanın “Suriye’nin çok uluslu ve çok dinli bir devlet olarak çoğulcu doğasını görmezden geldiği, ülkedeki etnik ve dini bileşenlerin haklarını güvence altına almadığı” eleştirisinde bulunduğu açıklamada, “Devletin isimlendirilmesinde tek bir etnik kimliği sabitleyerek diğer bileşenleri açıkça dışlamıştır. Ayrıca, cumhurbaşkanının dini konusundaki şartı koruyarak devletin dinler karşısında tarafsızlığı ilkesine aykırı davranmış, demokratik bir sistemin temeli olması gereken eşit vatandaşlık ilkelerine ters düşmüştür” ifadelerine yer verdi.

Rudaw’ın aktardığı açıklamada, şunlar kaydedildi: “Bunlara ek olarak bildiri, merkezi yönetim sistemini güçlendirmiş ve cumhurbaşkanına, güçler ayrılığı veya kurumsal denge için net garantiler sunmadan geniş yetkiler vermiştir. Bu durum, otokratik yönetimin yeni biçimlerde yeniden üretilmesi konusunda endişe yaratmaktadır. Bildiri ayrıca sivil ve bireysel özgürlüklere ek kısıtlamalar getirmiş, kadının rolünü sosyal statüsünü ve toplumsal rolünü korumakla sınırlandırmıştır. Bu yaklaşım, baskı ve toplum üzerindeki kısıtlamaların bir uzantısıdır.”

“Geçiş döneminin adil katılım garantileri olmaksızın beş yıl olarak belirlenmesi, bu süreci gerçek bir siyasi dönüşümün hazırlığı olmak yerine mevcut durumu pekiştiren bir araca dönüştürmektedir. Bu durum, krizi çözmek yerine derinleştirmektedir.”

“Suriye Kürt Ulusal Konseyi, bu bildiriyi tekçiliği ve iktidarın tekelleşmesini pekiştiren bir adım olarak görmektedir. Bu durum, siyasi ve etnik çoğulculuğu sağlamak için bildirinin yeniden gözden geçirilmesi yönünde tüm ulusal demokratik ve etnik güçlerden sorumlu bir duruş gerektirmektedir.”

“Konsey ayrıca, Kürt meselesinin yerli bir halkın meselesi olarak adil ve demokratik çözümü için mücadele etme, tüm vatandaşlarının haklarını garanti altına alan ve aralarında adalet ve eşitliği sağlayan adem-i merkeziyetçi bir Suriye çerçevesinde mücadele etme kararlılığını vurgulamaktadır.”

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas, Edan Alexander’ı serbest bırakacak

Yayınlanma

Edan Alexander

Hamas, ateşkese arabulucu ülkelerin sunduğu öneriye yanıt olarak Gazze’de esir tutulan biri hayatta 4’ü ölü, 5 ABD-İsrail vatandaşını teslim edeceğini duyurdu.

Hamas’tan yapılan açıklamada, dün arabulucu ülkeler Mısır ve Katar’dan müzakerelerin yeniden başlatılmasına ilişkin bir öneri alındığı ve olumlu şekilde değerlendirildiği belirtildi. Öneriye cevaben Hamas’ın ABD vatandaşlığı da bulunan hayattaki İsrail askeri Edan Alexander ile 4 ABD-İsrail vatandaşının naaşını teslim edeceği aktarıldı.

Hamas’ın ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin müzakerelere başlamaya hazır olduğu vurgulanan açıklamada, İsrail’e ateşkes anlaşmasına tam uyma çağrısı yapıldı.

Gazze’de 19 Ocak’ta yürürlüğe giren ateşkes ve esir takası anlaşmasının 42 günlük birinci aşaması 2 Mart’ta sona ermişti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve İsrail hükümeti, 3 Şubat’ta başlaması gereken ikinci aşama müzakerelerini engellemişti.

İsrail, 2 Mart’ta Gazze Şeridi’ne her türlü insani yardım malzemesinin girişini durdurmuş, 9 Mart’ta da Gazze Şeridi’ne elektrik tedarikini kesmişti.

İsrail müzakere heyetinin 10 Mart’ta “kalıcı ateşkesi görüşme” yetkisi olmaksızın Katar’ın başkenti Doha’ya ulaştığı bildirilmişti. ABD Başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff da müzakerelere katılmıştı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail, Suriye’den sonra Lübnan’da da kalıcı işgale hazırlanıyor

Yayınlanma

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, kara sınırını belirlemek için Lübnan’la yapılması planlanan müzakerelere rağmen İsrail ordusunun Lübnan’ın güneyindeki beş stratejik noktada “süresiz olarak” kalacağını söyledi.

Katz’ın ofisinden yapılan açıklamaya göre, dün Genelkurmay Başkanı Korgeneral Eyal Zamir ve diğer üst düzey askeri yetkililerle yaptığı değerlendirme toplantısında Katz, “Ordunun Lübnan’daki tampon bölgeyi kontrol eden beş noktada süresiz olarak kalacağını ve bunun, kuzeydeki İsrail vatandaşlarını korumak adına alınan bir karar olduğunu” net bir şekilde ifade etti. Ayrıca, bu durumun gelecekte, sınırdaki anlaşmazlık noktalarıyla ilgili olası müzakerelerle bağlantılı olmadığını açıkladı.

Times of Israel’de yer alan habere göre Katz, orduya bu beş stratejik noktadaki mevzilerini güçlendirmesi ve uzun süreli işgale hazırlanması talimatını verdi.

İsrail ve Lübnan; ABD ve Fransa arabuluculuğunda iki ülke arasındaki kara sınırı dahil sorunların çözümü için üç ortak çalışma grubunun kurulması konusunda anlaşmıştı. İsrail basınına göre Tel Aviv yönetimi bu sürecin sonunda Lübnan ile ilişkilerini normalleştirmeyi hedefliyor. Hizbullah’a yakın medyaya göre “yeni Lübnan yönetiminin ABD’nin çıkarlarına daha uygun bir pozisyonda olması, Hizbullah’ın bu sürece karşı koymasını zorlaştırıyor.” Ancak yine de “Lübnan içinde bu plana karşı ciddi bir direnç oluşacağı da kesin.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English