Diplomasi
Modi, ABD ile ön ticaret anlaşması imzalamak için acele ediyor

Müzakerelere yakın iki kaynağa göre, Hindistan ABD ile yaptığı görüşmelerde bir dizi ürünün ithalat vergilerinde “önemli” indirimler teklif etti, ancak tahıl ve süt ürünleri gibi hassas tarım ürünlerine uygulanan yüksek vergileri korumak istiyor. Başbakan Narendra Modi hükümeti, Başkan Donald Trump’ın 9 Temmuz’dan itibaren tüm Hint mallarına yüzde 26’lık “karşılıklı gümrük vergisi” uygulamakla tehdit etmesini önlemek için ABD ile bir ön ticaret anlaşması imzalamak için acele ediyor.
Müzakerelerle ilgili Hindistan’ın tutumuna aşina olan ve kimliklerinin açıklanmamasını isteyen kaynaklardan biri, Financial Times’a verdiği demeçte, “İkili ticaret anlaşması kapsamında Hindistan’ın gümrük vergilerini çok büyük ölçüde düşürme olasılığı var” dedi. “Ancak bu, her iki taraf için de çok dengeli bir sonuca bağlı” diye ekledi.
Müzakereler hakkında bilgi sahibi olan kişiler, müzakerelerin “erken aşamada” olması ve etkilenen sektörlerden gelebilecek tepkiler nedeniyle New Delhi’nin gümrük vergilerini önemli ölçüde düşürmeyi teklif ettiği ABD mallarının çeşitleri hakkında ayrıntılı bilgi vermeyi reddetti.
Ancak, Hindistan’ın ticaret müzakerecileri, şu anda yüzde 120’ye varan gümrük vergilerine tabi olan badem gibi daha az hassas tarım ürünlerinde esneklik sinyali verdiklerini ve Yeni Delhi’nin ithal petrol ve gaz üzerindeki yüzde 2,5 ila 3’lük gümrük vergilerini de düşürebileceğini söylediler.
Hint ticaret yetkilileri, ABD’ye yapılacak herhangi bir açılımın büyük ölçüde diğer son ticaret anlaşmalarında görülenlere benzer olacağını özel olarak belirttiler. Bu ay İngiltere ile varılan anlaşmada Hindistan, alkollü içkiler, elektrikli araçlar ve araba parçaları dahil olmak üzere otomobiller ve mühendislik ürünlerine uygulanan gümrük vergilerini düşürmeyi kabul etti.
Hindistan’ın şu ana kadar yaptığı teklifler, Trump’ın geçen ay yaptığı açıklamadaki beklentilerin çok altında kalacağını gösteriyor. Trump, “Bize, temelde hiçbir gümrük vergisi almayacakları bir anlaşma teklif ettiler” demişti.
İki kaynak, Hindistan’ın ticaret müzakerecileri, milyonlarca Hintli’ye istihdam sağlayan buğday, pirinç ve mısır gibi temel tarım ürünleri ile süt ürünlerine uygulanan yüksek gümrük vergilerini korumakta kararlı olduğunu belirtti.
Hindistan şu anda ABD pirincine yüzde 70-80, Amerikan süt ürünlerine ise yüzde 30-60 gümrük vergisi uyguluyor.
Bu kişiler, Yeni Delhi’nin Washington’dan mücevher ve kuyumculuk, tekstil, ayakkabı, deri ve el sanatları gibi emek yoğun sektörlerde üretilen mallara uygulanan ABD gümrük vergilerini düşürmesini istediğini söyledi.
Modi hükümeti ayrıca, kısa süreli vizeyle ABD’ye gönderilen Hint işçilere sosyal güvenlik ödemelerinden muafiyet tanınması için baskı yapacak. Hindistan, Washington’dan daha önce de bu talebini dile getirmiş ve bu ay açıklanan anlaşmada İngiltere’den benzer bir taviz almıştı.
Hindistan Ticaret Bakanlığı yorum yapmaktan kaçındı. Beyaz Saray, ABD Ticaret Bakanlığı ve ABD Ticaret Temsilciliği’nden yorum taleplerine hemen yanıt verilmedi.
Trump, nisan ayı başında Hindistan ve diğer birçok ülkeye uyguladığı “karşılıklı gümrük vergilerini” 90 gün süreyle askıya aldı, ancak yüzde 10’luk genel ithalat vergisini korudu.
Dünyanın en yüksek ortalama gümrük vergilerine sahip ülkelerden biri olan Hindistan, şimdi ABD ile bir çerçeve anlaşması imzalamak için acele ediyor. Hindistan Ticaret Bakanı Piyush Goyal, geçen hafta Washington’da ABD’li mevkidaşı Howard Lutnick ve ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer ile bir araya geldi.
İkili ticaret anlaşması
İki ülke, sonbahara kadar ikili ticaret anlaşmasının ilk dilimini imzalamayı ve 2030 yılına kadar ikili ticareti iki katından fazla artırarak 500 milyar dolara çıkarmayı planladıklarını açıkladı.
Dünyanın en büyük süt üreticisi olan Hindistan, 2022’de Avustralya ile imzaladığı anlaşma da dahil olmak üzere, diğer son ticaret anlaşmalarında süt ürünleri gibi büyük ve siyasi açıdan hassas sektörleri korumak için başarılı bir şekilde baskı yaptı. Hindistan’da, çoğunluğu küçük çoban ailelerden oluşan yaklaşık 15 milyon üyeye sahip 200.000’e yakın süt ürünleri kooperatifi bulunmaktadır.
Hindistan ve ABD, dünyanın en büyük üç tarım sektöründen ikisine sahip, ancak Yeni Delhi, 1947’deki bağımsızlığından bu yana, dünyanın en kalabalık ülkesinin işgücünün neredeyse yarısını istihdam eden tarım sektörüne yüksek gümrük vergileri uyguluyor. Tarım, 2021’de kitlesel çiftçi protestoları sonrasında sektörel reformdan vazgeçmek zorunda kalan Modi hükümeti için hassas bir konu.
New Delhi’deki üst düzey Avrupalı diplomatlar ve Hint yetkililere göre, Hindistan, AB ile ticaret müzakerelerinde süt ürünleri ve diğer hassas tarım sektörlerini korumak için benzer taleplerde bulundu. Ancak, ABD’nin Hindistan’ın en büyük ticaret ortağı olması ve Trump’ın yüksek ithalat vergilerini sık sık eleştirerek bir keresinde “gümrük vergisi kralı” olarak nitelendirmesi nedeniyle Washington ile müzakereler özellikle zorlu geçiyor.
Trump geçen hafta, iPhone üreticisi Apple’ın Hindistan’daki üretimini genişletme planlarını eleştirdi. Bu planlar, Hindistan’ın ABD’ye en büyük ihracat kalemlerinden biri olan cep telefonlarının üretiminde önemli bir rol oynamıştı.
Diplomasi
Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘Savaş Sonrası Adalet’ Konferansı

Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi, “Savaş Sonrası Toplumlarda Adalet ve Yeniden İnşa” temasıyla Uluslararası Hukuk Konferansı’nın (BILC 2025) ikincisini düzenledi.
5-6 Temmuz 2025 tarihli konferans, Princeton Üniversitesi’nden Emeritüs Prof. Richard Falk, Leiden Üniversitesi’nden Prof. Carsten Stahn, King’s College London’dan Prof. Satvinder Juss, Xi’an Jiaotong-Liverpool University’den Prof. Mohsen Al Attar, Peking University’den Dr. Yi Lu ve Omran Center for Strategic Studies’ten Dr. Yaser Tabbara gibi dünyanın önde gelen hukuk akademisyenlerini bir araya getirdi.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, Konferansın açılışında yaptığı konuşmada, “Gazze’den Suriye’ye, Ukrayna’dan Myanmar ve Sudan’a kadar birçok coğrafya çatışmalarla sarsılmakta; bu durum fiziksel ve psikolojik yıkımın yanı sıra, toplumsal gelişimde derin yaralar açmaktadır. Adalet ve yeniden yapılanma, günümüzün en kritik küresel meselelerinden biridir” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. İnci, “İnanıyorum ki bu konferans, umutları artıracak ve adaletin yeniden inşası yolunda anlamlı bir adım olacaktır” dedi.
“Uluslararası hukuk sorumluluk üstlenmeli”
Eski Birleşmiş Milletler Filistin Raportörü Prof. Richard Falk, konuşmasında, “Uluslararası hukukun, sadece çatışmaların çözümünde değil, aynı zamanda bu süreçlerin adil ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesinde de kritik bir rol oynadığını,” vurguladı.
Prof. Satvinder Juss da “Uluslararası hukuk, çatışma sonrası toplumların yeniden inşasında, özellikle mültecilerin güvenli bir şekilde geri dönüşlerini sağlamada daha fazla sorumluluk üstlenmelidir” ifadelerini kullandı.
“Batı’da Filistinlilerin sesi kısılıyor”
Cornell Üniversitesi’nden Prof. Siba N’Zatioula Grovogui ise Batı merkezli yaklaşımları eleştirerek “Uluslararası hukuk evrensel bir mirastır ancak içinde birden fazla gelenek barındırır. Buna rağmen biz yalnızca tek bir geleneği başlangıç, ‘alfa ve omega uluslararası hukuku’ olarak aldık. Bu büyük bir hatadır” diye konuştu.
Grovogui, “Filistinliler, Birleşmiş Milletler nezdinde meşru müdafaa hakkına sahiptir. İyi insanlar bunu bilirler. Ancak bugün, ABD’deki üniversitelerde Filistinlilerin haklarından dahi söz edemezsiniz” dedi.
“Toplumsal uzlaşı sağlanmalı”
Konferansın düzenleyici komitesinde yer alan Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Hasan Basri Bülbül konferansın amacına ilişkin şunları kaydetti:
“Biz en yakın coğrafyamızdan özellikle Suriye ve Ukrayna’dan yola çıkarak böyle bir konferans gerçekleştirmeyi hedefledik. Hesap verilebilirlik mekanizmalarının kurulabilmesi bunun aynı zamanda toplumsal bir uzlaşı ile gerçekleştirilebilmesi çok önemli. Geçmişte işlenen suçların hesabı sorulurken toplumsal yapıyı bozmadan bu süreçlerin işletilmesi gerekir.”
Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesinde dersler veren Dr. M. Beheşti Aydoğan da yerel unsurların çözüm arayışlarında dışlanmaması gerektiğine vurgu yaptı:
“Bölgesel ya da uluslararası aktörlerin yerel olanla barışık kalması gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla yerel olanın temsil kabiliyetini gözetmeyi ve onun aktör niteliğini dışlamamayı esas kabul etmek gerekir.”
Geri dönüş ve yeniden inşa süreçleri hakkında Suriyeliler üzerinden örnek veren Aydoğan, Suriyelerin bu süreçlere aktif olarak katılımının önemli olduğunu kaydetti.
Diplomasi
Rusya ile Azerbaycan arasında tansiyon yükseldi: Neler oldu?

Rusya’nın Yekaterinburg kentinde iki Azerbaycan vatandaşının gözaltında hayatını kaybetmesi, Moskova ile Bakü arasında yeni bir krize yol açtı. Azerbaycan, misilleme olarak yaklaşık 10 Rusya vatandaşını gözaltına alırken, yayınlanan görüntülerde bu kişilerin bazılarının ağır şekilde darbedildiği görüldü.
Rusya’nın Yekaterinburg kentinde iki Azerbaycan vatandaşının polis operasyonu sırasında hayatını kaybetmesiyle başlayan gerilim, Azerbaycan’ın yaklaşık 10 Rus vatandaşını gözaltına almasıyla diplomatik bir krize dönüştü.
Bakü, vatandaşlarının işkenceyle öldürüldüğünü iddia ederken, gözaltına alınan Ruslardan bazılarının ağır şekilde darbedildiğini gösteren videolar yayınlandı.
Rus makamları, Azerbaycan’da gözaltına alınan vatandaşları hakkında resmi bir açıklama yapmadı. Ancak Rus medyası, gözaltındaki bazı kişilerin isimlerini duyurdu.
Bakü’de gözaltına alınan Ruslar kim?
Agentstvo haber sitesi, videolarda görülen kişilerden birinin, ev hizmetleri sunan çevrim içi servis Airo’nun kurucu ortağı Anton Draçev olduğunu bildirdi. Haberde, Draçev’in annesinin gözaltı olayını doğruladığı ve sınır kapısı kayıtlarına göre Draçev’in 2022’den bu yana defalarca Azerbaycan’a gittiği belirtildi.
Yekaterinburg merkezli E1.ru sitesi ise yakınlarına dayandırdığı haberinde, gözaltına alınan bir diğer kişinin tatil için Azerbaycan’a giden Aleksandr Vaysero olduğunu yazdı.
Baza Telegram kanalı da gözaltındaki bir diğer ismin Çerepovets şehrinden Sergey Sofronov olduğunu iddia etti. Habere göre Sofronov, 2022 sonbaharında ilan edilen seferberliğin ardından Rusya’dan ayrılmıştı.
Azerbaycan resmi haber ajansı APA, önceki hafta salı akşamı Bakü’deki mahkemelerin, İran’dan uyuşturucu kaçakçılığı ve siber dolandırıcılıkla suçlanan sekiz Rusya vatandaşından oluşan bir grubu dört ay süreyle tutukladığını duyurdu.
Azerbaycan’dan ‘işkence’ iddiası ve adli tıp raporu
Azerbaycan Başsavcılığı, iki vatandaşının Rus kolluk kuvvetleri tarafından kasten öldürülmesiyle ilgili ceza davası başlattı.
Azerbaycan tarafının yaptığı otopsi, Ziyaddin ve Hüseyin Seferov kardeşlerin, aldıkları bedensel yaralanmalar sonrası travmatik şoktan öldüğünü ortaya koydu.
Pazartesi akşamı Bakü’ye getirilen Seferov kardeşlerin cenazeleri, salı günü Ağcabedi ilindeki bir köy mezarlığında toprağa verildi.
Azerbaycanlı adli tıp uzmanları, cenazeler üzerinde yaptıkları incelemede ölüm nedeninin travmalar olduğu sonucuna vardı.
Başsavcılığa göre, küçük bir işletme sahibi olan 60 yaşındaki Hüseyin Seferov, Yekaterinburg’daki bir polis merkezinde, taksi şoförlüğü yapan 55 yaşındaki kardeşi Ziyaddin Seferov ise sabah saatlerinde bir polis aracında öldürüldü.
Azerbaycan Sağlık Bakanlığı Adli Tıp Uzmanları Birliği Başkanı Adalet Hasanov, gazetecilere yaptığı açıklamada, Hüseyin Seferov’un göğüs kafesinin deforme ve asimetrik olduğunu, otopside kafa dokularında kanama ve akciğerlerine zarar veren yedi-sekiz kaburga kırığı tespit edildiğini söyledi.
Diaspora liderine çekiçli gözaltı
Yekaterinburg’da ise güvenlik güçleri, yerel Azerbaycan diasporası başkanı ve Azerbaycan-Ural örgütünün lideri Şahin Şıhlinskiy’i sert bir şekilde gözaltına aldı. Şıhlinskiy’in aracı sokakta durduruldu, güvenlik güçleri aracın camlarını çekiçlerle kırarak Şıhlinskiy’i dışarı çıkardı ve kelepçeledi.
Baza Telegram kanalı, diaspora liderinin birkaç gün önce Seferov kardeşlerin öldüğü baskın sırasında sorgulandığını iddia etti. Şıhlinskiy’in oğlu, babasının gözaltına alındıktan sonra Soruşturma Komitesi’ne sorguya götürüldüğünü söyledi.
Azerbaycan haber ajansı Trend de Azerbaycan Diaspora İşleri Devlet Komitesi’ne dayanarak gözaltı haberini doğruladı. Akşam saatlerinde RBK gazetesi, Şıhlinskiy’in tanık sıfatıyla serbest bırakıldığını oğlu Mutvalı’ya dayandırarak bildirdi.
Rusya iddiaları reddediyor
Rusya Soruşturma Komitesi ise kardeşlerin öldürülmediğini, öldüğünü savundu. Komite Sözcüsü Svetlana Petrenko, “Ön verilere göre, şüphelilerden biri kalp yetmezliği sonucu öldü, ikincisinin ölüm nedeni ise araştırılıyor,” açıklamasını yapmıştı.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Azerbaycan’ın Rus kültürel etkinliklerini ve parlamento heyetinin Moskova ziyaretini iptal etmesini kınadı.
Peskov, “Bu tür kararlardan içtenlikle üzüntü duyuyoruz. Yaşananların kolluk kuvvetlerinin çalışmasıyla ilgili olduğunu ve bu tür bir tepkiye neden olmaması gerektiğini düşünüyoruz,” dedi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Yekaterinburg’daki gözaltılarla ilgili Bakü’ye “gerekli açıklamaların” yapıldığını belirtmişti.
Rusya Dışişleri Bakanlığı, Bakü’den Sputnik Azerbaycan ajansının gözaltındaki çalışanları İgor Kartavıh ve Yevgeniy Belousov’un serbest bırakılmasını talep etti. Bu nedenle Azerbaycan’ın Moskova Büyükelçisi Rahman Mustafayev’e bir protesto notası verildi.
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Galuzin de büyükelçiye, “Bakü’nün son hasmane eylemleri ve Azerbaycan tarafının ikili ilişkileri bozmaya yönelik bilinçli adımları” nedeniyle protesto bildirdi.
Bakanlık, Yekaterinburg’daki gözaltılar sırasında Rus makamlarının yetkilerini aşmadığını savundu.
Rusya’nın protesto notasından birkaç saat sonra Bakü’deki bir mahkeme, İgor Kartavıh ve Yevgeniy Belousov’un dört ay süreyle tutuklanmasına karar verdi.
Bu kişilere karşı dolandırıcılık, yasa dışı girişimcilik ve suç gelirlerini aklama suçlamalarıyla dava açıldı.
Diplomasi
Rusya ile BAE arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması

Rusya Devlet Başkanı Putin, Birleşik Arap Emirlikleri ile gelir ve sermaye üzerinden alınan vergilerde çifte vergilendirmenin kaldırılmasına yönelik anlaşmayı onaylayan yasayı imzaladı. Anlaşma, her iki ülkenin vatandaşları ve şirketlerinin aynı gelir türü için iki kez vergi ödemesinin önüne geçmeyi ve vergi kaçakçılığını önlemeyi amaçlıyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova ile Abu Dabi arasında gelir ve sermaye üzerinden alınan vergilerde çifte vergilendirmenin kaldırılması ve vergi kaçakçılığının önlenmesine yönelik anlaşmayı onaylayan yasayı imzaladı.
Söz konusu anlaşmaya göre, her iki ülkeden tüzel ve gerçek kişiler, kendi ülkelerinde ve ortak ülkede aynı gelir türü üzerinden iki kez vergi ödemeyecek.
Belge, yeni anlaşmanın uygulanacağı vergilerin, mülklerin ve gelirlerin bir listesini de içeriyor.
Rusya ve BAE arasındaki hükümetlerarası anlaşma, 17 Şubat’ta Rusya Maliye Bakanı Anton Siluanov ve BAE’li mevkidaşı Muhammed bin Hadi el-Hüseyni’nin katıldığı Rusya-BAE mali diyalog toplantısının ilk oturumunda imzalanmıştı.
Belge, 24 Haziran’da parlamentonun alt kanadı Duma tarafından kabul edilmiş, 2 Temmuz’da ise üst kanat Federasyon Konseyi tarafından onaylanmıştı.
-
Dünya Basını2 hafta önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir
-
Görüş2 hafta önce
Büyülü Dağ’da yüzyıllık tartışma devam ediyor: Naphta mı Settembrini mi?
-
Ortadoğu1 hafta önce
Reuters: Suriye’de Şara’ya bağlı güçler 1.500 Alevi’yi katletti
-
Söyleşi2 hafta önce
İsrail-İran savaşını kim kazandı? E. Tuğamiral Alaettin Sevim Harici’ye anlattı
-
Dünya Basını2 hafta önce
ABD ve İsrail, UAEA’yı nasıl ele geçirdi?
-
Avrupa2 hafta önce
Yeni MI6 şefinin dedesi, “Kasap” olarak bilinen Nazi casusu çıktı
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran-İsrail savaşı ve Orta Asya
-
Görüş7 gün önce
Altı Gün Savaşı’ndan ‘On İki Gün Savaşı’na