Bizi Takip Edin

AVRUPA

NYT, Putin’i teyit etti: Ukraynalı savaş esirlerini taşıyan uçak Patriot füzesiyle düşürüldü

Yayınlanma

New York Times (NYT) gazetesine isimlerinin açıklanmaması koşuluyla konuşan ABD’li yetkililer, geçen ay takasa götürülen Ukraynalı savaş esirlerini taşıyan ve Rusya’nın Belgorod bölgesinde düşürülen ve Rus İl-76 uçağının Ukrayna Silahlı Kuvvetleri tarafından Patriot füze sistemiyle vurulduğunu doğruladı.

Gazetenin edindiği bilgilere göre, ABD’li yetkililer saldırı hakkında kamuoyu önünde yorum yapmama kararı aldıklarını belirtse de özel olarak uçağın Patriot füzesi kullanılarak düşürüldüğüne dair haberlerin doğru olduğunu söyledi.

Kaynaklar, İl-76’nın düşürülmesinde kullanılan Patriot’ların Ukrayna’ya ‘Avrupalı bir ortak’ tarafından tedarik edildiği bilgisini verdi.

Gazeteye göre bazı ABD’li yetkililer, ABD’nin Ukrayna’yı Rusya topraklarına yapılan saldırılara, ABD yapımı silahların kullanılması halinde gerilimin tırmanması riskini göz önünde bulundurarak karşı çıkıyor.

Fakat Washington yönetiminin Ukrayna’yı söz konusu saldırıda Patriot kullandığı için eleştirmediği, hatta bunun ‘Ukrayna’nın uygulaması gereken bir tür yenilik olduğu’ kanaatinde olduğuna vurgu yapıldı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, önceki hafta yaptığı açıklamada şunları söylemişti: “Kiev, İl-76’yı Amerikan Patriot sisteminin yardımıyla düşürdü, bu halihazırda kesin olarak tespit edildi. Gerekçeleri ise belirsiz, bunu neden yaptıklarını sordunuz. Bilmiyorum. Anlamıyorum. Uçağın yanlışlıkla düşürülmüş olabileceği düşünülebilir ama bu her halükarda suçtur. Moskova kazayla ilgili uluslararası bir soruşturma yapılmasında ısrar ediyor ama bunu yapmaya istekli hiçbir uluslararası kuruluş yok. Batı ise bunun hiçbir açıklaması olmamasına rağmen yaşananları örtbas etmeye çalışıyor.”

 

 

AVRUPA

AB’de Amerikan silahları endişesi büyüyor

Yayınlanma

Trump yönetiminin geçtiğimiz haftalarda Ukrayna’nın F-16 savaş uçakları için kilit teknolojiye erişimini kısıtlamaya yönelik hamlesi, Avrupa’nın en önemli silah tedarikçisine duyduğu güvene büyük bir darbe vurdu. 

Euractiv’de yer alan analize göre on yıllar önce, pek çok Avrupalı Amerika’dan üst düzey savunma teçhizatı almaya başladığında, çok azı bu güçlü tedarikçiye aşırı bağımlılıktan endişe duyuyordu. 

Hatta aksine, son yıllarda savaş uçağı satmak ve bakımını yapmak için Avrupa topraklarında fabrikalar kuran ABD’de bir müttefike sahip olmak güvenliğin garantisi olarak görülüyordu.

Fakat artık durum değişti. Avrupalı liderler, Rusya’nın ya da başka bir düşmanın saldırısı durumunda ABD’nin kendilerini kurtaracağına artık güvenemeyeceklerinin farkına vararak haftalardır sarsılmış durumdalar. Şimdi, onlarca yıldır satın aldıkları Amerikan silahlarına bile erişemeyebileceklerini fark ediyorlar.

Donald Trump’ın geçtiğimiz ay Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile yaptığı tartışmalı görüşmenin ardından Washington’un Kiev’in savaş uçakları için kilit bilgilere erişimini kısıtlama hamlesi, kendilerini savunmak için Amerikan silah sistemlerine bel bağlayan Avrupa başkentlerinde alarm zillerinin çalmasına neden oldu.

Eğer ABD sistemleri çalıştırmak için gerekli olan bir yazılımı ya da diğer önemli bilgileri saklarsa, Avrupalıların tehditlere karşı tepki verme kabiliyetleri ciddi şekilde kısıtlanmış olacak.

Zelenskiy’in tonunu yumuşatması ve kritik madenler anlaşmasını imzalamasının ardından Amerikan desteğinin önemli bir kısmının geri gelmesi, Avrupa’nın endişelerini yatıştırmadı ve aslında, anlaşmanın “alışveriş” olma niteliği, Avrupa’nın Trump’ın insafına kaldığı yönündeki endişeleri artırdı.

Bazı ülkelerin bu sürece verdiği yanıt, ABD’den daha fazla silah alarak Trump’ı yatıştırmak. Örneğin Hollanda, Belçika ve Çekya gibi ülkeler Amerikan savaş uçağı olan F-35’e yatırım yapma kararının arkasında durmaya karar verdi. Bu arada Norveç, savunma bakanlığının bildirdiğine göre kısa süre önce daha fazla sipariş verdi .

Tepkilerin diğer ucunda ise Amerikan silahlarını almama taraftarları yer alıyor. Örneğin İsveç Savunma Bakanı Washington’dan daha fazla teçhizat satın alma konusunda temkinli olma arzusunu dile getirirken, Portekiz’in görevden ayrılan Savunma Bakanı F-35 anlaşması imzalamamayı önerdi ve ABD’den gelecekte yapılacak alımlar konusunda dikkatli olunması çağrısında bulundu.

Bağımlılık bugünden yarına sona ermeyecek

Ne var ki Avrupalılar savunmaları için hâlâ büyük ölçüde ABD yapımı ekipmanlara güveniyor.

Belçika Savunma Bakanı Theo Francken, F-35’in “benzersiz hız, gizlilik ve radar yeteneklerinin” altını çizerek, “Bu uçak hem performans hem de parasının karşılığı açısından piyasanın açık ara en iyisi,” dedi.

Fransız Rafale ve İsveç Saab yapımı Gripen büyük ölçüde Avrupa’da üretilmesine ve uzun vadede daha ucuz olmasına rağmen, Avrupa’daki seçenekler kabiliyet açısından ABD yapımı uçaklarla eşleşmiyor.

Francken, “Önümüzdeki on yıllarda F-35 için Avrupalı bir alternatif olmayacak,” iddiasında bulundu.

Yeni uçakların inşası on yıllar olmasa da yıllar alıyor. Fransız-Alman-İspanyol yeni nesil bir savaş uçağı inşa etme girişimi yıllar önce başladı ve 2040’tan önce hazır olmayacak. Aynı durum İngiliz, İtalyan ve Japon rakipler tarafından inşa edilen uçaklar için de bekleniyor.

ABD yapımı uçaklara bir alternatif bulunana kadar Avrupalılar Amerikan uçaklarını satın almaya devam edecek.

Flight Global’e göre, Avrupa’da 13 ülke F-35’leri işletiyor ya da satın aldı, dokuz ülke ise onlarcası Ukrayna’ya bağışlanan F-16’ları kullanıyor veya sipariş ediyor.

ABD önümüzdeki yıllarda Avrupa’ya yüzlerce savaş uçağı daha teslim etmeyi planlıyor.

ABD, başkasına sattığı kendi uçaklarını yere indirme hakkına sahip

SIPRI düşünce kuruluşu, 2020 ve 2024 yılları arasında NATO’nun Avrupalı üyeleri tarafından satın alınan tüm silahların %64’ünün ABD tarafından tedarik edildiğini ve bunun önceki beş yıla göre “önemli” bir artış olduğunu söyledi.

Listenin çok daha alt sıralarında %6,5’er payla Fransa ve Güney Kore, Almanya (%4,7) ve İsrail (%3,9) yer alıyor.

İsviçre ve Belçikalılar, ABD yapımı savaş uçaklarını uzaktan devre dışı bırakabilecek bir anahtarın varlığını inkar etmiş olsalar da, ABD hükümeti hâlâ kendi ev yapımı ekipmanlarını yere indirme hakkına sahip.

Euractiv’in daha önce bildirdiği ve Ukrayna’da görüldüğü üzere, Beyaz Saray ulusal güvenlik gerekçesiyle uçakları ve diğer ekipmanları yere indirebilir ya da bakım ve yedek parça satışını reddedebilir.

Polonya’da, Sovyet döneminden kalma Mi-24 helikopterleri ve MiG-29 uçaklarının yedek parça ve teknik destek eksikliğinden kaynaklanan bozulmalarının hafızalardaki tazeliğini koruduğunu belirten yerel medya, bir pilotun ölümüne yol açan, orijinal üreticiye erişim olmadan parça değiştirme girişimine işaret etti.

Avrupa savunması için kendisini yeniden inşa etme fırsatı

Birbirini izleyen hükümetlerin savunma ve güvenlik alanında ABD’ye bağımlı olunmaması konusunda defalarca uyarıda bulunduğu Fransa için Washington’daki belirsizlik iyi bir haber.

Örneğin Forbes, havacılık alanında Fransız yapımı Mirage 2000’lerin Ukrayna’da avantaj sağlayabileceğini öne sürüyor. Bu yılın başlarında birkaçı teslim edilen ve daha fazlası gelecek olan Dassault şirketinin savaş uçakları Ukrayna semalarında ve savunmasında daha görünür hale gelebilir.

Ayrıca Washington’un politikası, savunma için daha fazla para harcanması ve bu paranın ABD yapımı ekipmanlara harcanıp harcanmayacağı konusunda AB düzeyinde devam eden görüşmeleri etkileyebilir.

AB liderleri bu hafta Brüksel’de bir araya gelerek önümüzdeki yıllarda savunma harcamaları için 150 milyar avro ila 800 milyar avro arasında bir meblağı serbest bırakacak bir kredi ve tedbir paketi kapsamında Avrupa’dan alım yapılıp yapılmayacağını görüşecek.

AB yürütme organı bir kez daha büyük ölçekli programlar geliştirmek ve tek bir savunma pazarı oluşturmak amacıyla AB ülkelerinin ortaklaşa daha fazla Avrupa savunma ekipmanı satın almasını önerdi.

Bu fikir yeni değil ama Trump sayesinde artık gerçekten hayata geçebilir.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Vuçiç’ten ulusa sesleniş: Protestolar dış kaynaklı, istifa etmeyeceğim

Yayınlanma

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç, ülke genelindeki kitlesel protestolarda yapılan istifa çağrılarını reddetti. 15 Mart’ta Belgrad’da düzenlenen hükümet karşıtı mitinge katılan on binlerce kişi Vuçiç’i istifaya çağırırken, Vuçiç protestoların dış kaynaklı olduğunu belirtti. Protestolarda yaşanan olaylarda yaralananlar ve gözaltına alınanlar oldu.

15 Mart akşamı Belgrad’da, Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç’in istifası talebiyle büyük bir hükümet karşıtı miting düzenlendi.

Polis, katılımcı sayısını 107 bin olarak tahmin ederken, Public Assembly Archive adlı izleme örgütü, protestoya katılanların sayısının 325 bine kadar ulaştığını bildirdi.

Vuçiç, hem olaydan önce hem de sonra ulusa sesleniş konuşmaları yaptı. 14 Mart’ta gösterilerin yurt dışından yönetildiğini kaydeden Vuçiç, planlanan eylemi “yasa dışı” olarak nitelendirdi.

Ancak yüz binlerce Sırp’ın sokaklara dökülmesinin ardından Vuçiç, söylemini değiştirerek yetkililerin “mesajı iyi anladığını” ve “kendilerini değiştirerek” “ders çıkarmaları” gerektiğini belirtti.

Aynı zamanda Vuçiç, istifa etmeyi reddetti. Çoğu Sırbistan vatandaşının renkli devrimi desteklemediğini ve istikrardan yana olduğunu vurguladı.

Vuçiç, “Ben hayatta olduğum sürece hiçbir geçiş veya hileli hükümet olmayacak. Şantaja ve baskıya boyun eğmiyorum. Ben Sırbistan Cumhurbaşkanıyım ve bu ülkede kuralları sokağın belirlemesine izin vermeyeceğim,” dedi.

Bununla birlikte Vuçiç, muhalefetin talep etmesi hâlinde önümüzdeki üç-dört ay içinde seçim yapmaya hazır olduğunu belirterek, bu seçimlerde “daha da ikna edici bir zafer” kazanacağına inandığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı, “Halkın kararını kabul etmeye hazırım. Önemli olan, onların da bunu kabul etmesi ve seçimlerden sonra tekrar şikâyet edip sızlanmaya başlamaması,” diye ekledi.

Vuçiç ayrıca, bu kadar çok insanın bir araya gelmesine rağmen kan dökülmesini önlemeyi ve kitlesel olaylara izin vermemeyi başaran polise teşekkür etti.

Vuçiç, radikal protestocuların Öncüler Parkı’na havai fişek attığını ve bazı göstericilerin polisle çatışma çıkarmaya çalıştığını söyledi.

Sonuç olarak 56 kişi çeşitli yaralanmalar geçirdi. 22 kişi ise gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında, Sırp parlamentosu binası önünde barikat olarak sergilenen Vuçiç destekçilerinin traktörlerine zarar vermeye çalışanlar da vardı.

Sırbistan’daki mitingler, Novi Sad’daki yakın zamanda yenilenen tren istasyonu binasında bir sundurmanın çökmesi sonucu kasım ayında başlamıştı.

Kazada 6 ila 74 yaşları arasında 15 kişi hayatını kaybetmişti. Protestocular, ülkedeki yolsuzluğa karşı çıkarak Vuçiç’in istifasını talep etti.

Protesto dalgasının çekirdeğini öğrenciler oluştururken, onlara doktorlar, öğretmenler, motorcular ve gaziler de katıldı.

Son eylemin bir parçası olarak, traktörlerle Belgrad’a gelen çiftçiler de yer aldı.

Vuçiç, çok sayıda insanın “hem kuzeyden hem de orta Sırbistan’dan olmak üzere ülkenin iç bölgelerinden” gelmesine şaşırdığını belirtti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

CDU’lu siyasetçi Bareiß: Kuzey Akım 2 tekrar devreye alınabilir

Yayınlanma

Almanya’nın bir sonraki hükümetine liderlik etmesi beklenen CDU’dan bir siyasetçi ilk kez Kuzey Akım 2 doğalgaz boru hattının devreye sokulmasından yana konuştu.

CDU milletvekili Thomas Bareiß sosyal paylaşım ağı LinkedIn’de yaptığı açıklamada, Rusya ve Ukrayna arasında “barış” sağlanırsa, “er ya da geç” “ambargoların” da kalkacağını savundu ve bu takdirde gaz akışının da yeniden başlayabileceğini belirtti.

2021’e kadar Ekonomi Bakanlığında Parlamento Müsteşarı olarak görev yapan olan Bareiß, ABD ve İngiliz medyasında yer alan, ABD’li işadamlarının Kuzey Akım 2’yi işleten şirketi devralmayı planladıkları yönündeki haberlere karşılık olarak bu açıklamayı yaptı.

Böyle bir devralma, ABD’nin AB’nin doğal gaz tedariki üzerindeki etkisini daha da artırması bekleniyor. ABD’nin sıvılaştırılmış doğalgazı (LNG) halihazırda AB’nin 2023 yılındaki toplam LNG ithalatının yaklaşık yarısını oluşturuyor. 

Fakat Rus LNG’sinin ithalat payı da yeniden artıyor. Sağlam bir Kuzey Akım 2 boru hattı yılda yaklaşık 27,5 milyar metreküp doğal gaz taşıyabilir; bu da Almanya’nın ithalatının yaklaşık üçte birine denk geliyor.

ABD’nin devralma planı

ABD’nin Kuzey Akım 2 ile bağlantılı faaliyetlerine ilişkin ilk haberler geçen yıl kasım ayında yapılmıştı. O dönemde Washington Post gazetesi, ABD’li işadamı Stephen Lynch’in 28 Şubat 2024 tarihinde, İsviçre’de kayıtlı ve yaptırımlara tabi olan boru hattını işleten şirketi devralmak için ABD’nin sorumlu kurumu Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisine (OFAC) başvurduğunu bildirmişti.

Doğal gaz boru hattı böylece ABD’nin mülkü haline geleceğinden, yani fiilen ABD’nin siyasi kontrolü altında olacağından, bunun ABD’nin çıkarlarına uygun olacağı düşünülüyordu.

Lynch’in Moskova’da da oldukça iyi bağlantıları olduğu düşünülüyor zira 2007 yılında Mihail Hodorkovskiy’in artık feshedilmiş Yukos Grubunun yabancı şirketlerini Rosneft’in mülkiyetine geçirme çabalarına dahil olmuştu.

Ayrıca 2022 yılında Rus Sberbank’ın yaptırım uygulanan İsviçre şubesini devralmayı da başarmıştı.

Lynch şimdi de yaptırım uygulanan şirketlerin “Ruslaştırılması” konusunda deneyim sahibi olduğunu ve bunu Kuzey Akım 2’yi devralmak için kullanmak istediğini belirtiyor.

Eski ABD Başkanı Joe Biden döneminde bu planın “umutsuz” olduğu düşünülse de, Başkan Donald Trump’ın Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek istediğini açıklamasıyla bu durum değişebilir.

Rusya, ABD ve Almanya’daki iktidar değişikliklerini dikkatle izliyor

Financial Times da konuyu mart ayı başında ele aldı. Bu arada, Kuzey Akım 2’yi işleten şirkete karşı İsviçre’de açılan ve 9 Ocak 2025 tarihinde sona ermesi gereken iflas davası, şirketin sahibi Gazprom’un talebi üzerine bu yıl 9 Mayıs’a kadar ertelendi.

Gazprom, ABD’deki hükümet değişikliği ve Alman Federal Meclisi’nin yeniden oluşturulduğu erken seçimlerin doğalgaz boru hattının dış durumu açısından “önemli sonuçları” olabileceğini belirtmişti.

Bu arada, Kuzey Akım 2 ile ilgilenen en az bir taraf daha var; ABD liderliğindeki bir konsorsiyum, hazırlıklarında Lynch’ten çok daha ileride ve görünüşe göre somut müzakerelerde de bulunuyor.

Financial Times’ın haberine göre, Trump yönetiminin önde gelen bazı üyeleri süreçler hakkında bilgilendirildi; bu kişiler süreçleri Washington’un Moskova ile bazı siyasi ilişkileri yeniden tesis etme çabalarının bir parçası olarak görüyorlar. 

Buna ek olarak, Kuzey Akım 2 konusunda varılacak herhangi bir anlaşma Ukrayna’daki savaşı sona erdirecek kapsamlı bir anlaşmanın parçası olabilir.

Son olarak Financial Times, doğalgaz boru hattının ABD liderliğindeki bir konsorsiyum tarafından devralınmasının ABD’ye Avrupa’nın doğalgaz tedariki üzerinde ek bir nüfuz kazandıracağına dikkat çekiyor.

Berlin, Washington’a yeşil ışık yakar mı?

Elbette Kuzey Akım 2 sadece Alman hükümetinin açık rızası ile yeniden işletilebilir. Şimdiye kadar böyle bir onay alınmadı.

FT’nin haberine atıfta bulunan bir hükümet sözcüsü, Kuzey Akım 2’nin 2021’de boru hattı konusunda tırmanan anlaşmazlık nedeniyle “sertifikalandırılmadığını” ve bu nedenle “hiç kullanılamayacağını” belirtti.

Ayrıca Avrupa Komisyonu Kuzey Akım 2 hattının zarar görmemiş kısımlarını yeniden işletme fikrini de reddetti. Brüksel’deki bir Komisyon sözcüsü, boru hattının AB’nin enerji arzını “çeşitlendirmeyeceği” ve “güvenilmez bir ortak olan Rusya’ya bağımlılığı yeniden tesis edeceği” için AB’nin yararına olmayacağını söyledi.

Almanya’nın şu anda görüşmelere dahil olup olmadığı da belirsiz. Washington Post, Moskova’daki eski Alman büyükelçisi Rüdiger von Fritsch’in de dahil olduğu Berlin Global Advisors ajansına atıfta bulunmuştu. Ajans bunu doğrulamadı.

Kuzey Akım 2’nin eski genel müdürü Mathias Warnig de, Financial Times’ın doğalgaz boru hattının işletmeye alınmasıyla ilgili görüşmelere dahil olduğu yönündeki açıklamalarını açıkça yalanladı.

CDU’lu siyasetçiden beklenmedik çıkış

Bu arada CDU milletvekili Thomas Bareiß, gelecekteki Alman hükümet koalisyonundan Kuzey Akım 2’nin faaliyete geçmesi lehinde kamuoyu önünde konuşan ilk siyasetçi oldu.

Bareiß sosyal paylaşım ağı LinkedIn’de, “Yeniden barış sağlandığında ve Rusya ile Ukrayna arasındaki silahlar bırakıldığında (ve umarım bu yakında gerçekleşir), ilişkiler normalleşecektir. Er ya da geç ambargolar düşecek ve tabii ki gaz yeniden akabilecek,” dedi.

CDU milletvekili, ABD liderliğindeki bir konsorsiyum ve Stephen Lynch’in planlarına atıfta bulunarak, bunun “belki de bu kez ABD kontrolündeki bir boru hattında” gerçekleşeceğini açıkladı.

Bareiß, “Avrupa gelecekte de gaz ithalatına bağımlı olmaya devam edeceğinden” ve boru hattı gazı “LNG gazından çok daha ucuz ve aynı zamanda daha çevre/iklim dostu” olduğundan, Kuzey Akım 2 yoluyla ithal edilen doğalgazın “kesinlikle Avrupa’da hızla alıcı bulacağını” sözlerine ekledi.

Bareiß, şu anda CDU’nun ulaşım ve altyapı ile ilgili çalışma grubunda SPD ile koalisyon müzakerecilerinden biri.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English