Bizi Takip Edin

DOĞU AKDENİZ

Petrol zengini Libya’da halk ekonomik krizin pençesinde

Yayınlanma

Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdülhamid Dibeybe ve Temsilciler Meclisi’nin seçtiği İstikrar Hükümeti Başkanı Fethi Başağa iktidar savaşı verirken Libyalılar, uzun süren elektrik kesintileri başta olmak üzere temel hizmetlerdeki yetersizlik ve artan fiyatlar nedeniyle sokaklara çıkıyor.

Libya’nın bir çok bölgesinde günde 15 saatten fazla süren ve artık rutin haline gelen elektrik kesintileri, yaz sıcaklıkları artıkça daha yakıcı bir soruna dönüştü. Genç işsizliğinin yüzde 50’yi aştığı ülkede, ekmek başta olmak üzere gıda fiyatları sürekli artıyor. Kötü yaşam koşullarına ek, nisan başında, ülkenin en büyük petrol sahalarının siyasi koz olarak kapatılması huzursuzluğu artırdı. Bu tablo karşısında Trablus ve Bingazi merkezli iki siyasi kutbun, anayasal bir çerçeve ve seçimlere giden yol haritası için Haziran sonunda oturduğu masadan yine anlaşma olmadan kalkması bardağı taşıran son damla oldu.

Sosyal medya üzerinden organize olan bir grup, “Gençlik Devrimi” sloganıyla 1 Temmuz’da Libya’nın bütün kentlerinde eylem yapma ve sivil itaatsizlik başlatma çağrısında bulundu. Yasama ve yürütme organlarının lağvedilerek olağanüstü hal ilan edilmesi ve ülkede seçimlerin bir an önce yapılmasını talebiyle başkent Trablus başta olmak üzere Bingazi ve diğer doğu ve güney kentlerinde bir çok noktada eylemler yapıldı. Bir grup eylemci Temsilciler Meclisi’ne baskın düzenleyerek binanın bazı kısımlarını ateşe verdi ve Meclis’ten aldıkları gizli belgeleri yayınladı. Belgeler, halk ekonomik krizin pençesindeyken yiyecek, içecek, şahsi arabalara alınan benzin gibi kişisel harcamalar için parlamento üyelerine 69 milyon Libya dinarı (14 milyon dolar) harcandığını gözler önüne serdi. Protestolar, kendiliğinden gerçekleşmiş gibi görünse de bu durum, artan huzursuzluğun şiddeti körükleme potansiyelini gözler önüne seriyor.

Siyasi bölünmüşlük

Trablus ve Bingazi merkezli iki güç odağının bulunduğu Libya’da, Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde siyasi ve askeri kanatlar iki yıldır uzlaşma toplantıları düzenliyor. Cenevre’deki siyasi görüşmelerde ülkede devlet başkanlığı ve parlamento seçimlerinin 24 Aralık 2021’de yapılmasına karar verilmiş ancak seçimler planlanan tarihte yapılamamıştı. Tobruk’taki Temsilciler Meclisi, mevcut Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) görev süresinin 24 Aralık 2021’de dolduğu gerekçesiyle 10 Şubat’ta ülkenin batısındaki milletvekillerinin çoğunun katılmadığı oturumda Fethi Başağa’yı başbakan seçmiş, 1 Mart’ta ise Başağa hükümetine güvenoyu vermişti. UBH Başbakanı Abdülhamid Dibeybe ise Temsilciler Meclisi’ni Cenevre Anlaşması’nda belirlenen yol haritasından ayrılmakla suçlayarak görevinin başında olduğunu, görevi ancak seçilmiş bir hükümete teslim edeceğini söylemişti.

İki kutup arasında son uzlaşı denemesi Haziran ayında yapıldı. Mısır’ın başkenti Kahire’de BM öncülüğünde düzenlenen, Libya Devlet Yüksek Konseyi ve Temsilciler Meclisi arasındaki müzakerelerden sonuç alınamadı. Cenevre’de 28-30 Haziran’da yapılan Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri ve TM Başkanı Akile Salih ile beraberlerindeki heyetlerin görüşmelerinden de uzlaşma çıkmadı ve Tobruk’un Başbakan seçtiği Fethi Başağa da başkent Trablus’a zorla girme tehdidinde bulundu. Daha önce de aynı tehdidi gündeme getiren Başağa, Trablus’a giderek hükümeti devralmayı, bugüne kadar başaramadı.

Ekonomi darmadağın

2011’den beri süren ve yabancı güçlerin tetiklediği iç çatışmalar, Libya’ya 576 milyar dolara (BM’nin 2020 raporuna göre) mal olurken Libya’nın sosyoekonomik alt yapısını da yerle bir etti. Devlet gelirlerinin yüzde 90’ından fazlasını oluşturan petrol sahalarının siyasi amaçlarla kapatılması ülkenin tasarruf edemeden harcama yapmasına yol açtı ve devletin kasası hızla boşaldı. Libya Merkez Bankası’nın Ocak 2021’de uygulamaya koyduğu devalüasyon kararı, satın alma gücünü üç buçuk kat azalttı. Libya dinarının değer kaybı büyük oranda ithal edilen temel tüketim mallarının fiyatını hızla yükseltti ve ülkenin yeniden inşasının maliyeti de arttı.

Afrika’nın en zengin petrol ülkesinde petrol üretiminin siyasi koz olarak azaltılması, siyasi uzlaşıya varamayan her iki kanattan da Libyalı siyasetçilerin isimlerinin sık sık rüşvet ve yolsuzluk skandallarına karışması ekonomik krizle boğuşan halkta huzursuzluk yaratıyor. Zaten mevcut bölünmenin perde arkasında Libya bütçesini kimin kontrol edeceği konusundaki anlaşmazlığın yattığı da biliniyor. Bugün gelinen nokta ise tam bir garabet; Trablus’taki UBH Merkez Bankası’nı yani devlet gelirlerini kontrol ediyor, ancak resmi bir bütçesi yok. Bütçe çıkarma yetkisine sahip Temsilciler Meclisi’nin seçtiği Başağa hükümetinin ise resmi bir bütçesi var, ancak geliri yok.

2019’dan beri resmi bir bütçesi bulunmayan UBH’nin devlete ait nakit zengini şirketleri tasfiye ederek kısa vadeli taktiklerle nakit ihtiyacını karşılamaya çalıştığı iddia ediliyor. Krizin faturasını kısa vadede hafifleten bu geçici çözümlerin uzun vadede zararını ise şimdiden kestirmek güç. Zengin doğal kaynaklara ve büyük insan gücü potansiyeline rağmen Libya, 11 yıl öncesine göre bugün siyasi çatışmalardan bitkin düşmüş, huzursuz ve oldukça yoksullaşmış durumda.

 

DOĞU AKDENİZ

Libya’da Merkez Bankası krizi petrole sıçradı

Yayınlanma

Şu an ülkede finansal sistem çökmüş ve petrol üretimi ile ihracatı durmuş durumda.

Trablus hükümetinin Merkez Bankası Başkanı’nı görevden almasına yanıt olarak Hafter yanlısı Hammad hükümeti, kendi kontrolündeki tüm petrol rafinelerine üretimi ve ihracatını durdurdu.

Libyalı gruplar Merkez Bankası ve petrol gelirlerinin kontrolü konusunda yeni bir güç mücadelesine girişti. Milyarlarca dolarlık petrol gelirinin yöneticisi olan Merkez Bankas’ını kimin yöneteceği konusunda bir haftadan uzun bir süredir devam eden tartışmalar petrol üretimine sıçradı.

Ülkenin batısında uluslararası alanda tanınan Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti istifa etmeyi reddeden Merkez Bankası’nın 2011’den bu yana başkanlığını yürüten Sıddık el-Kebir’i değiştirmeye çalışıyor.

Bu kapsamda Trablus merkezli Başkanlık Konseyi, Merkez Bankası Bilgi Teknolojileri Müdürü Musab Muslim’in kimliği belirlenemeyen kişilerce kaçırılması üzerine geçen hafta Merkez Bankası’na yeni başkan seçilmesi ve yeni yönetim kurulu oluşturulmasına ilişkin kararın yürürlüğe konmasına oy birliğiyle karar verdi. Açıklamada, kararın ülkede mali ve ekonomik istikrarın sağlanması, Merkez Bankası’nın görevlerini verimli ve etkili bir şekilde yerine getirmesi ve finansal hizmetlerin sürekliliğinin sağlanması için alındığına işaret edildi.

Karardan sonra hükümet heyeti bugün görevi devralmak üzere Merkez Bankası’nın ofislerine girdi.

Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Merkez Bankasında yeni bir yönetime karşı olduklarını ilan etti. Temsilciler Meclisi’nin atadığı Hamdan hükümeti de harekete geçerek “Merkez Bankası’nı ele geçirme girişimi” olarak nitelediği bu olay üzerine yetki alanındaki tüm petrol sahalarının kapandığını, üretim ve ihracatın durduğunu açıkladı.

Bingazi’deki hükümet uluslararası alanda tanınmıyor ancak petrol sahalarının çoğu Libya’nın doğusundaki askeri lider Halife Hafter’in kontrolü altında.

Akdeniz’de önemli bir petrol üreticisi olan Libya, 2011’de NATO destekli ayaklanmadan bu yana iç bölünmelerle boğuşuyor. Ülke 2014 yılından beri birbiriyle savaşan Trablus merkezli hükümet ile Bingazi’deki Temsilciler Meclisi arasında fiilen ikiye bölünmüş durumda. Trablus’taki hükümet Birleşmiş Milletler tarafından resmen tanınırken ülkenin resmi yasama organı olan Temsilciler Meclisi, Halife Hafter ile işbirliği yapıyor ve Trablus’taki hükümetin geçerlilik süresinin sona erdiği duyurarak yeni bir hükümet kurdu.

Temsilciler Meclisi, kurduğu hükümetin başına önce Fethi Başağa’yı atadı ardından geçen yıl mayıs ayında Usame Hammad’ı getirdi.

Öte yandan bir süredir Hafter’e bağlı birliklerin Trablus’u çevreleme yönünde girişimlerde bulunduğu ve buna karşılık Trablus hükümeti kontrolündeki askeri güçlerin hazırlık yaptığı bilgileri geliyor.

Okumaya Devam Et

DOĞU AKDENİZ

Yaptırım tehdidine maruz kalan Dörtyol terminali Rusya’dan petrol alımını durdurdu

Yayınlanma

Hatay’ın Dörtyol ilçesinde bulunan petrol terminali, ABD’nin artan yaptırım baskısı nedeniyle artık Rusya’dan ithal edilen petrolü kabul etmeyecek.

Terminali yöneten Global Terminal Services (GTS) şirketi, Reuters ajansına yaptığı açıklamada, “GTS, Rus petrolüyle olası tüm bağlarını kesmeye karar vermiştir,” ifadelerini kullandı.

Şirket, sadece Rusya menşeli ürünleri değil, aynı zamanda Rusya’da yüklenmiş tüm ürünleri de reddedeceğini sözlerine ekledi.

Ayrıca Global Terminal Services, G7 ülkeleri tarafından Rusya’dan petrol ithalatına getirilen tavan fiyat uygulamasını da dahil olmak üzere önceki operasyonların yaptırımlara uygun olarak yürütüldüğünü bildirdi.

Şirket, “GTS’nin yeni yaklaşımı, yürürlükteki tüm yaptırımlara uyma çabalarına rağmen ulaşamayacağı ve kontrol edemeyeceği ek bir düzeltici eylemdir,” vurgusunu yaptı.

Batı’nın Ukrayna’ya dönük askeri müdahale nedeniyle Rusya’ya yaptırımları ağırlaştırmasının ardından Türkiye, Rus petrol ve yakıtının en büyük ithalatçılarından biri haline geldi.

Ancak Batı’nın yaptırım baskısı giderek kendini hissettiriyor. Başkan Joe Biden’ın aralık ayında ikincil yaptırımlara ilişkin kararnamesinden sonra şubat ayında ABD’nin tehditlerinin Moskova ile Ankara arasındaki ticareti yavaşlattığı ve Rus tedarikçilerin petrol ödemeleri için haftalarca beklemek zorunda kaldığı bildirilmişti.

Veri analiz firması Kpler’e göre, yakıt ve ham petrol ithal eden, ihraç eden ve depolayan GTS Terminali, geçen yıl Rusya’dan 11,74 milyon varil ham petrol ve yakıt aldı.

Türkiye’nin hacim bakımından en büyük yedinci ithalat terminali olan Dörtyol, 2021’de 10. sıradaydı. 2023 yılında Rusya’dan ham petrol ve yakıt ithalatı, 2021’de tüm menşelerden aldığı toplam hacmin yaklaşık yedi katıydı.

Kpler’e göre terminalden yapılan ihracat da 2023’te 2021’e kıyasla neredeyse beş kat artarak yaklaşık 24,7 milyon varile yükseldi.

Dörtyol’a gelen son tanker, 19 Şubat’ta Rusya’nın Baltık limanı Primorsk’tan 511 bin varillik dizel yükü teslim etti.

Dörtyol’dan ihraç edilen petrolün yaygın varış noktaları arasında Yunanistan’ın Korint, Elefsis ve Selanik limanları ile Kuzeybatı Avrupa’nın petrol ticareti, rafinajı ve depolama merkezleri olan Rotterdam ve Antwerp yer alıyordu.

FT: Dörtyol terminali Rus petrolünün Avrupa’ya ulaşmasına yardımcı oluyor

Okumaya Devam Et

DOĞU AKDENİZ

Rus şirketleri Güney Kıbrıs’tan çekiliyor

Yayınlanma

Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin (GKRY) önde gelen gazetelerinden Phileleftheros, büyük Rus şirketlerinin ülkeyi toplu olarak terk ettiklerini bildirdi.

Gazetede yer alan haberde, şirketlerin Rusya’nın özel vergi rejimine sahip idari bölgelerine ya da Kazakistan gibi komşu ülkelere geçiş yaptığı belirtildi.

Örnek olarak gazete, TCS Group (Tinkoff Bank’ın ana şirketi), Etalon Group, perakendeci Fix Price, United Medical Group (Avrupa Tıp Merkezi’nin holding şirketi), Transmashholding, Globaltrans ve e-ticaret devi Ozon’un adadan ayrıldığı veya ayrılmayı planladığı bilgisini paylaştı.

Gazeteye göre, son aylarda ‘sektörlerinde büyük miktarda iş yapan’ ve çift haneli değerlere sahip sayıda şirket, Güney Kıbrıs’ın yargı alanından ayrılmak istediklerini açıkladı.

Haberde, ‘diğer ticari kuruluşların da yakın gelecekte aynı şeyi yapacakları’ değerlendirmesi yer aldı.

Gazete bu durumu, ülkenin yeni makamlarının Rusya karşıtı yaptırımların delinmesine karşı çıkma yönündeki politikasına bağladı.

Credit Suisse ve UBS’e ‘Rusya yaptırımlarını delme’ soruşturması

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English