Bizi Takip Edin

ASYA

Pyongyang: Tokyo’nun hedefi meşru müdafaa değil, saldırı

Yayınlanma

Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (KDHC), Japonya’nın yeni ulusal savunma stratejisini “ülkeyi saldırgan bir askeri güce dönüştürme girişimi” olarak nitelendirdi ve Japonya’ya karşı “cesur ve kararlı askeri adımlar” atacağını duyurdu.

Pyongyang’ın açıklaması, Japonya’nın Çin, Rusya ve KDHC’yi tehdit ilan ederek karşı saldırı kabiliyetini geliştirme hedefini ortaya koyan ulusal savunma stratejisini ve savunma harcamalarını iki katına çıkarma kararını açıklamasının ardından, bugün geldi.

KDHC Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, Japonya’nın karşı saldırı yeteneği elde etme çabasının egemen bir devletin meşru müdafaa hakkı ile hiçbir ilgisi olmadığını, “diğer ülkelerin topraklarına saldırı başlatmayı amaçlayan önleyici saldırı yeteneği elde etmeye yönelik açık bir girişim” olduğunu söyledi.

Bu girişimin Kore yarımadasına ve Doğu Asya’ya ciddi bir güvenlik krizi getirdiği ve komşu Asya ülkelerinde büyük bir endişe uyandırdığı vurgulandı.

Japonya’yı, “geçmişte Kore halkına tarifsiz acılar çektiren ve geçmişteki suçlarını henüz telafi etmeyen savaş suçlusu bir devlet” olarak tanımlayan Pyongyang, yeni savunma stratejisinin ise Tokyo’nun ‘tehlikeli hırsını’ açıkça ortaya koyduğunu belirtti.

Bu yeni strateji ile Doğu Asya’daki güvenlik ortamının köklü bir değişime uğradığı kaydedilirken, “Japonya’nın yeniden silahlanması, BM Şartı’nın kasıtlı bir ihlalidir ve uluslararası barış ve güvenliğe ciddi bir meydan okumadır” ifadeleri kullanıldı.

ABD kışkırtıyor

Açıklamada ayrıca, ABD’nin Japonya’nın kararını “cesur ve tarihi bir adım” olarak nitelendirmesine de dikkat çekilerek, “Japonya’nın yeniden silahlanma ve yeniden işgal planına göz yuman ve kışkırtan ABD’nin, meşru müdafaa hakkı ve güçlendirilmiş savunma kapasitesine sahip olan KDHC’yi durdurmak için ne yeterliliği ne de gerekçesi vardır” deniliyor.

KDHC’nin, bölgesel güvenlik ortamının karmaşıklığı nedeniyle ulusal egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve temel çıkarlarını savunmak için “cesur ve kararlı askeri adımlar atmaya hakkı olduğu” bir kez daha vurgulanırken, Japonya’nın “açgözlü” girişimlerinin kabul edilemez olduğu vurgulanıyor.

Açıklamanın sonunda ise, Japonya’nın yanlış ve çok tehlikeli bir seçim yaptığını yakında “ürpererek fark edeceği” tehdidinde bulunuluyor.

Yeni ulusal savunma stratejisi

Japonya, 16 Aralık’ta yeni ulusal savunma stratejisini duyurmuştu.

Tokyo’nun “dönüm noktası” diye nitelendirdiği yeni strateji, 60 yıllık savunma doktrinini alt üst ederek, ülkeyi ‘pasif savunma’dan ‘karşı saldırı’ pozisyonuna geçiriyor.

Yeni ulusal savunma stratejisi belgesinde, ülkenin savunma politikasını kökten değiştirmeyi meşrulaştırmak adına şu örnekler sıralanıyor; “Çin’in Güney Çin Denizi ve Doğu Çin Denizinde statükoyu tek taraflı olarak değiştirme girişimlerinde bulunması”, “KDHC’nin balistik füze denemelerini yoğunlaştırması”, “Rusya’nın, Uzak Doğu’daki askeri faaliyetlerini sürdürürken Ukrayna’ya yönelik bir saldırı başlatması”.

Balistik füze denemelerini artıran ve nükleer kapasitesini geliştiren KDHC ise, Japonya’nın ulusal varlığı için her zamankinden daha “ciddi ve yakın bir tehdit” olarak tanımlanıyor.

2 füze ateşlendi

Pyongyang resmi açıklama öncesinde, ülkenin savunma harcamalarını iki katına çıkaran Tokyo’nun yeni güvenlik stratejisine olası bir yanıt olarak Japonya’ya ulaşma kapasitesine sahip 2 füze ateşlemişti.

Japonya Savunma Bakan Yardımcısı Toshiro Ino, KDHC’yi Japonya’nın, bölgenin ve uluslararası toplumun güvenliğini tehdit etmekle eleştirmiş, ABD Hint-Pasifik Komutanlığı da, ABD’nin Güney Kore ve Japonya’nın savunmasına yönelik taahhütlerinin “zorlu olmaya devam ettiğini” açıklamıştı.

ASYA

Hindistan’da Modi’nin partisi üç eyalette zafer kazandı: Ulusal seçimlere nasıl yansıyacak?

Yayınlanma

Hindistan’ın beş büyük eyaletinde yapılan seçimlerde, iktidardaki Modi’nin Bharatiya Janata Partisi (BJP) en büyük üç eyaleti farkla kazandı. Muhalefet partisi ‘Kongre’ ise 2014’ten bu yana bölgesel parti Bharat Rashtra Samithi tarafından yönetilen Hindistan’ın güneyindeki Telangana eyaletinden galip çıktı.

Analistlere göre Hindistan’da iktidar partisinin ülkenin kalbinin attığı üç bölgede kazandığı eyalet seçimleri, gelecek yıl yapılacak ulusal seçimlerde üst üste üçüncü kez iktidara gelmesini sağlayacak ve yeni oluşmakta olan muhalefet ittifakını zora sokacak.

Bharatiya Janata Partisi pazar günü merkez eyaleti Madhya Pradesh’te iktidarı korudu ve hem Rajasthan hem de Chhattisgarh’da ana muhalefet Kongre partisini yerinden ederek Başbakan Narendra Modi’nin partisi için çıkış anketi tahminlerini aştı.

Kongre partisi ise, bölgesel bir partinin iki dönem üst üste iktidarı elinde tuttuğu Hindistan’ın güneyindeki Telangana eyaletinde zafer kazandı. Ancak gözlemciler, kuzey ve orta eyaletlerdeki galibiyetin BJP’nin kalesini sağlamlaştırdığı anlamına geldiğini söyledi.

Bağımsız bir siyasi yorumcu ve Yeni Delhi merkezli araştırma şirketi C-Voter’ın kurucusu olan Yashwant Deshmukh, South China Morning Post’a verdiği demeçte, bunun önemli olduğunu çünkü Hindice konuşulan bölgenin alt meclisteki 545 sandalyenin yaklaşık 200’ünü oluşturduğunu söyledi.

“Sonuçlar Kongre partisinin kuzeyde tam bir kurumsal gerileme içinde olduğunu gösteriyor. BJP’nin örgütsel gücü ortaya çıktı” dedi.

Uzmanlar en büyük sürprizlerden birinin, BJP’nin 18 yıldır iktidarda olduğu ve bir ‘anti-iktidar dalgasıyla’ karşılaşması beklenen Madhya Pradesh eyaletindeki ‘yankılanan zaferi’ olduğunu söyledi. Komşu eyalet Chhattisgarh’da ise Kongre’nin iyi bir performans göstermesi bekleniyordu çünkü yetkin bir hükümeti vardı.

ABD merkezli yatırım bankacılığı şirketi Jefferies ekim ayında BJP’nin ulusal seçimleri kaybetmesi halinde Hindistan borsasının yüzde 25 düşebileceğini söylemişti. Gösterge niteliğindeki Bombay Menkul Kıymetler Borsası Endeksi pazartesi günü öğleden sonraki işlemlerde %1,5 artış gösterdi. 

Eyalet seçimleri ulusal seçimleri etkileyecek

Hindistan’ın muhalefet partileri, birbirlerinin oylarını azaltmaktan kaçınmak için parlamento koltuklarının çoğunda ortak bir aday ilan ederek BJP’ye meydan okumak için Hindistan Ulusal Kalkınma Kapsayıcı İttifakı (INDIA) altında birleşti.

Ancak henüz ayrıntılı koltuk paylaşımı düzenlemeleri üzerinde anlaşmaya varmadıkları kaydedildi.

South China Morning Post’a konuşan siyasi analist Nilanjan Mukhopadhyay, “Eyalet seçimlerinin sonuçları 2024’teki ulusal seçimler üzerinde büyük bir etkiye sahip olacak. Kongre partisinin çalışanlarının heyecanını azaltacak ve muhtemelen diğer muhalefet partileriyle koltuk için pazarlık gücünü azaltacak,” dedi.

2019’daki parlamento seçimlerinde BJP, güçlü Hindu desteğinin de yardımıyla oyların yüzde 37’sini alarak alt meclisteki 545 sandalyenin 303’ünü -açık bir çoğunluk- kazanmıştı.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin, ABD savaş gemisinin Güney Çin Denizi’ne ‘yasadışı’ olarak girdiğini söyledi

Yayınlanma

Çin ordusu pazartesi günü yaptığı açıklamada bir Amerikan savaş gemisinin Güney Çin Denizi’ndeki tartışmalı bir mercan adası olan İkinci Thomas Sığlığı yakınlarındaki sulara “yasadışı” olarak girdiğini söyledi ve ABD’yi yoğun ticaretin olduğu bölgede “barış ve istikrara yönelik en büyük tehdit” olarak tanımladı.

Çin İkinci Thomas Sığlığı’nı Renai Resifi olarak adlandırıyor.

Çin’in Güney Bölge Komutanlığı sözcüsü yaptığı açıklamada “ABD, Güney Çin Denizi’ni kasıtlı olarak bozdu, Çin’in egemenliğini ve güvenliğini ciddi şekilde ihlal etti, bölgesel barış ve istikrarı ciddi şekilde baltaladı ve uluslararası hukuku ve uluslararası ilişkileri düzenleyen temel normları ciddi şekilde ihlal etti” dedi.

ABD Donanmasının Japonya’nın Yokosuka kentindeki 7. Filosunun halkla ilişkiler sorumlusu Megan Greene, pazartesi günü South China Morning Post’a verdiği yanıtta, ABD gemisinin hareketini “uluslararası hukukla uyumlu” “rutin operasyonlar” olarak tanımladı.

“Bu operasyonlar, büyük ve küçük tüm ulusların egemenliklerinde güvende oldukları, anlaşmazlıkları zorlama olmadan çözebildikleri ve uluslararası yasalar, kurallar ve normlarla tutarlı bir şekilde seyretme ve uçma özgürlüğüne sahip oldukları özgür ve açık bir Hint-Pasifik bölgesini korumaya kararlı olduğumuzu gösteriyor” diyen Greene, e-posta ile verdiği yanıtta ABD’nin müttefikleri ve ortaklarıyla birlikte çalışmaya devam etmekten caymayacağını da sözlerine ekledi.

Geçtiğimiz ay Çin ordusunun tartışmalı Güney Çin Denizi’nde bir ABD savaş gemisini uzaklaştırdığını açıklamasının ardından Pekin ve Washington karşılıklı suçlamalarda bulunmuştu. ABD Donanması yine bunun “rutin bir seyrüsefer serbestisi operasyonu” olduğunu söylemişti.

Filipinler krizi

Çin ve Filipin donanma ve sahil güvenlik gemileri, Çin’in, 1999 yılında askeri karakol olarak kullanmak üzere ABD tarafından bilerek karaya oturtulan paslanmış bir savaş gemisinin Filipinler tarafından ikmal ve tamir edilmesini engellemeye çalışması nedeniyle son aylarda sıkça karşı karşıya geldi.

Filipinler, Güney Çin Denizi’nde Çin ile yaşadığı çok sayıdaki toprak anlaşmazlığında Amerika’dan yardım istedi. Devlet Başkanı Ferdinand Marcos Jr. bu yılın başlarında ülkedeki ABD askeri varlığının genişletilmesini kabul etti ve geçen ayın sonlarında ABD ile ortak deniz ve hava devriyeleri başlattı.

Çin, ABD’yi kıyılarından çok uzaktaki sulara karışmakla suçluyor. ABD kıyı muharebe gemisi USS Giffords’un İkinci Thomas Sığlığı yakınlarında seyretmesinin ardından bölgesel gerilimi artıranın Amerika olduğu suçlamasını yineledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin-Kuzey Kore kamyon trafiği yeniden açılıyor

Yayınlanma

Son haftalarda Kuzey Kore (Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti) ve Çin arasındaki ticaret için kilit bir köprüden büyük kargo kamyonlarının geçtiği görüldü ve bu da Pyongyang ile Çin arasında sınır ötesi ticaretin yeniden açıldığının sinyalini verdi.

Nikkei Asia’nın haberine göre, kasım ayı ortalarında bir sabah, en az altı büyük araç Çin’in Liaoning eyaletindeki Dangdong’dan Yalu Nehri’ni geçti. Dört orta ve büyük boy kamyon ve iki treyler Kuzey Kore tarafındaki Sinuiju’ya doğru yola çıktı.

İkili ticaretin tahminen %70’i Dandong-Sinuiju geçişinden oluyor ve köprüdeki hareketlilik koronavirüs pandemisinden sonra sınır ötesi ticaret için bir barometre görevi gördü. Güney Kore kamu yayıncısı KBS de kasım ayında kamyonların iki gün üst üste nehri geçerken görüldüğünü bildirdi.

Bazı gözlemciler bunun Çin’den evlerine dönen Kuzey Koreli işçiler olabileceğini söyledi. Ancak Çin tarafında ticaretle uğraşan bir kaynak Nikkei’ye Dandong’dan Kuzey’e sevkiyata birkaç gün önce başladıklarını bildirdi.

Kaynak, “Günde 100’den fazla aracın geçiş yaptığı zamanlara kıyasla hala düşük hacimli,” ancak şampuan gibi günlük ihtiyaçların yanı sıra bazı gıda maddelerinin de sınırdan ihraç edildiğini söyledi.

Bir başka kaynak ise “Şu anda sadece Kuzey Koreli yetkililer tarafından belirlenen ürünleri gönderiyoruz” dedi.

Kuzey Kore analisti ve Japonya’daki Niigata Prefecture Üniversitesi’nde profesör olan Mitsuhiro Mimura, Nikkei’ye, “Küçük ölçekli olsa bile, bu ‘sıfırın’ ötesine geçtikleri anlamına geliyor” dedi ve “muhtemelen sınırın açılmasının etkisini kademeli olarak ölçecekler” diye ekledi.

Kuzey Kore, Kovid-19’un yayılmasıyla birlikte, sağlık sisteminin zorlanmasını önlemek amacıyla Ocak 2020’de sınır ötesi seyahatleri yasakladı. Sınırdan geçen neredeyse tüm kamyon, gemi ve tren trafiği o ekim ayında kapatılmıştı.

Çin verilerine göre, ikili ticaret 2019 ve 2021 yılları arasında %90 düşerek 318 milyon dolara geriledi. Pandemi sonrası dikkatler sınır kapatmanın nasıl kaldırılacağına çevrildi. Pyongyang önce kademeli olarak deniz taşımacılığına yeniden izin vermeye başladı, ardından Eylül 2022’de Dandong ve Sinuiju arasında yük treni seferleri yeniden başladı. Kamyon taşımacılığı bir sonraki odak noktası oldu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English