Rusya
Rus uzmanlar, Türkiye’nin olası BRICS üyeliğini nasıl değerlendiriyor?

İlber Vasfi Sel, St. Petersburg Devlet Üniversitesi
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin daveti üzerine gittiği Çin’de görüşmelerde bulundu. Fidan, Çin ziyareti sırasında BRICS’e katılmak yönünde bazı açıklamaları oldu.
Fidan, 3 Haziran’da yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği (AB) ile Gümrük Birliği’ne sahip Türkiye’nin BRICS gibi farklı platformlarda çeşitli ortaklarla yeni işbirliği fırsatlarını aramaya devam ettiğini kaydederek, bu hafta Rusya’nın Nijniy Novgorod bölgesinde düzenlenmesi planlanan BRICS toplantısına katılacağını belirtti.
BRICS’in en önemli üyelerinden biri olan Rusya’daki uzmanlara göre genel olarak Ankara’nın BRICS’e katılma isteği bu birliğin statüsünü artırıyor.
Öte yandan bir ülke, BRICS’e dahil olmak isterse ve bir anda ülkedeki konjonktür değişirse, Arjantin örneğinde olduğu gibi, istediği zaman katılımı reddedebilir. Arjantin’de devlet başkanı değiştikten sonra önceki başkanın BRICS üyelik isteği onaylandığı halde mevcut Arjantin liderinin onayı reddi neticesinde ülkenin katılımı mümkün olmadı.
St. Petersburg Devlet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Fakültesi Avrupa Çalışmaları Anabilim Dalından Prof. Dr. Stanislav Tkaçenko, “BRICS’in üyelik kriterleri netleşene kadar Türkiye’nin birliğe kabulü meselesi zor görünüyor. Soruna uzun vadeli bir çözüm olarak kalıcı BRICS üyelerinin sayısını sabitlemek ve yeni gelenleri BRICS+ formatında kabul etmek doğru olabilir,” ifadelerini kullandı.
BRICS’e katılması için ideal koşulların başında Türkiye’nin NATO üyeliğinden vazgeçmesinin geldiğini dile getiren Tkaçenko, şöyle devam etti:
“Türkler bunu kabul etmeyecektir. Tabi onlar oldukça iyimserler. BRICS birliği bir tüzük ve sekreterya ile tam teşekküllü hükümetler arası bir örgüt gibi duruyor. Ancak Türkiye’nin olası katılımı BRICS’in Avrasya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) gibi Doğu modelinin bir ‘forumu’ olarak kalacağını gösterecek; ki bu durum, birliğin parlak bir geleceğe sahip olduğuna inananlar için pek de iyi bir şey değildir.”
Buna ek olarak Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılma konusunda acelesi olmayan ve Avrupa ile yeni bir pazarlık girişiminde olduğunu değerlendiren Tkaçenko, “Türkiye, büyük bir güç ve medeniyet devleti olarak hiçbir uluslararası kuruluşa bağımlı kalmayacaktır. NATO bile Türkiye’nin en sadık üye değil de berbat bir ortak olduğunu belirtiyor. Yani Türkiye’nin BRICS’e katılma arzusuna ilişkin açıklamalar, çok kutuplu Türk dış politikasının son on yıldaki genel eğilimini yansıtıyor. Erdoğan, Batı’nın zayıfladığını görüyor ve bu nedenle BRICS ülkeleri de dahil olmak üzere bağlarını çeşitlendiriyor,” diye ekledi.
St. Petersburg Devlet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Fakültesi Uluslararası İnsani İlişkiler Anabilim Dalından Türkolog Prof. Dr. Aleksandr Kolesnikov ise bir NATO üye ülkesi olarak Türkiye’nin BRICS’e olası katılımını şu sözlerle yorumladı:
“Türkiye, dış politikada her zaman ulusal çıkarları birinci planda tutmasıyla öne çıktı. Bu nedenle Türkiye’nin yeni dünya birliği BIRCS’in programlarına katılımı da dahil olmak üzere uluslararası işbirliği olanaklarını geniş bir şekilde değerlendirmesi şaşırtıcı değildir. Türkiye’nin şu veya bu şekilde ilgili organizasyona katılmasının Rusya ile ilişkiler de dahil olmak üzere sadece şansını artıracağını düşünüyorum.”
Rusya
Narışkin: Ukrayna nükleersiz ve tarafsız olmalı

Rusya Dış İstihbarat Teşkilatı (SVR) Başkanı Sergey Narışkin, Ukrayna’nın çözüm için nükleer silahlardan arındırılmış ve tarafsız olması gerektiğini belirtirken, NATO’nun Birlik Devleti’ne yönelik olası bir saldırganlığının en çok Polonya ve Baltık ülkelerini etkileyeceği uyarısını yaptı.
Rusya Dış İstihbarat Teşkilatı (SVR) Başkanı Sergey Narışkin, küresel güvenlik konularını görüşmek üzere geldiği Minsk’te Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ile bir araya geldi.
Görüşmenin ardından Narışkin, gazetecilere Rusya’nın Ukrayna’nın statüsüne ilişkin talepleri, ABD ile müzakereler ve NATO’nun Birlik Devleti sınırlarındaki faaliyetleri hakkında konuştu.
Kommersant gazetesinin aktardığına göre Narışkin, Ukrayna’ya ilişkin çözümün “ülkenin nükleer silahlardan arındırılmış, tarafsız statüde olmasını, askerden ve Nazilerden arındırılmasını, 2014 sonrası tüm ayrımcı yasaların kaldırılmasını ve Rusya’nın mevcut sınırlarının egemenliğinin tanınmasını içerdiğini” söyledi.
Narışkin, “Ukrayna yönetiminin, koltuklarında kalmak ve halka karşı işledikleri suç niteliğindeki kararların hesabını vermemek için çatışmayı sürdürmek istediğini” ifade etti etti.
Narışkin, “Rusya, enerji tesislerine yönelik saldırı moratoryumu konusundaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getiriyor,” belirtti.
“Rusya ve Belarus’un sınırda NATO’nun artan askeri faaliyetlerini gördüğünü” kaydeden yetkili, ayrıca, “Fransa, İngiltere ve Almanya’nın Ukrayna çatışması çevresindeki gerilimi tırmandırdığını” da sözlerine ekledi.
Narışkin, “Rusya ve Belarus istihbarat kurumları, tehditleri önleyici adımlar atmaya hazır,” vurgusunu yaptı.
“NATO’nun Birlik Devleti’ne yönelik olası bir saldırganlığından en başta Polonya ve Baltık ülkelerinin zarar göreceğini” dile getiren Narışkin, “Rusya ile ABD arasında farklı düzeylerde yoğun bir diyalog yürütülüyor ve bu, Joe Biden dönemiyle keskin biçimde farklı,” diye konuştu.
Son olarak Narışkin, “Rusya’nın, ABD’nin Ukrayna krizinin temel nedenlerini anlama isteğini hissettiğini” belirtti.
Rusya
Rusya’da kadınların mesaisinin kısaltılması önerisi

Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma üyesi İgor Antropenko, ülkede düşen doğum oranını artırmak amacıyla kadınların mesai saatlerinin ücretleri korunarak kısaltılmasını önerdi. Antropenko’ya göre bu, kadınlara özel hayatları ve çocukları için daha fazla zaman tanıyacak; ancak öneri, cinsiyet eşitsizliği yaratacağı ve popülizm olduğu gerekçesiyle eleştirildi.
Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma’da Sanayi ve Ticaret Komisyonu üyesi ve Birleşik Rusya Partili İgor Antropenko, ülkede doğum oranının artması için kadınların daha az çalışması gerektiğini savundu.
Antropenko, kadınların maaşları aynı kalmak koşuluyla mesailerinin “en azından” bir saat kısaltılmasını teklif etti.
Milletvekili, “Demografiyi artırma meselesi var. Genç bir kadının bütün gün işte vakit geçirip sonra yorgun argın eve döndüğünde özel hayatını kurmaya ne zaman vakti olacak?” diye sordu.
Antropenko’ya göre bu önlem, aile sahibi kadınlar için de faydalı olacak. Zira bu sayede kadınlar, çocuklarını çeşitli kurslara ve spor aktivitelerine götürmek için zaman bulabilecek ve çocuklar annelerini yorgun görmeyecek.
Antropenko, bitkin düşmüş bir kadının “yetişen nesil için en iyi örnek olmadığını” iddia etti.
Milletvekili, “Kız çocukları, kesinlikle böyle olmak istemedikleri sonucuna varıyor ve şimdiden çocuk sahibi olmayacaklarını söylüyorlar,” diye açıkladı.
Antropenko, hâlihazırda ailevi sorumlulukların kadınları işten ayrılmaya veya izin istemeye zorladığını ve bunun herkes için uygun olmadığını, mesai saatlerinin resmi olarak kısaltılmasının ise bu sorunu çözmeye yardımcı olacağını belirtti.
Erkekler normal şekilde çalışmaya devam ederken kadınların boşalan saatte demografiyi nasıl artıracağı sorusuna Antropenko, bunun kadınların kendi takdirine bırakılması gerektiği yönünde yanıt verdi.
Öte yandan Duma’daki Çalışma ve Sosyal Politika Komitesi üyesi Svetlana Bessarab, milletvekilinin bu fikrini eleştirdi.
Bessarab’a göre, böyle bir durumda kadınlar işe alımlarda ayrımcılığa uğramaya başlayacak.
Bessarab, “O zaman 100 yıl önceki devrimlere yol açan nedene, yani cinsiyet eşitsizliğine geri döneriz,” diye konuştu.
Bessarab, meslektaşlarının girişimin uygulanamaz olduğunu anladıklarından emin olduğunu, fakat 2026 Duma seçimleri öncesinde siyasi puan kazanmaya çalışarak popülizme başvurduklarını ifade etti.
Bu arada, Rusya’da doğum oranı düşmeye devam ediyor ve son iki yüz yılın tarihi en düşük seviyesine geriledi.
Rosstat’ın verilerine göre, bu yılın ocak-şubat döneminde yeni doğan sayısı yıllık bazda yüzde 3 daha azalarak 195,4 bin bebeğe düştü.
Şubat ayı sonunda ise düşüş yüzde 7,6’ya ulaştı: Ay içinde 90,5 bin çocuk doğdu; bu, bir önceki yılın aynı ayına göre 7,4 bin daha az.
Bununla beraber demografi uzmanı Aleksey Rakşa, Nüfus Müdürlüklerinin kamuya kapalı istatistiklerine atıfta bulunarak, yılın ilk çeyreğinin 18-19. yüzyılların başından bu yana en düşük doğum sayısıyla rekor kırdığına dikkat çekti.
Rakşa, şubat ayındaki doğum sayısının 200 yıldan uzun süredir en düşük seviyeye indiğini ve bu durumun mart ayında da tekrarlandığını belirtti.
Rusya
Lahey, Putin’i devlet başkanı olduğu sürece yargılamayı reddetti

Lahey’de kurulması planlanan özel mahkeme, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i, görevde olduğu sürece Ukrayna’ya yönelik ‘saldırı suçu’ gerekçesiyle gıyaben yargılayamayacak. Putin’in devlet başkanı olarak sahip olduğu dokunulmazlık, şahsen mahkemede bulunmaması hâlinde yargılanmasını engelliyor.
Batılı devletlerin Ukrayna’ya dönük “saldırı suçundan” sorumlu tutmak amacıyla kurmayı planladığı özel mahkeme, Vladimir Putin Rusya Federasyonu Devlet Başkanı olarak görev yaptığı sürece, Putin hakkında gıyabi yargılamaya başlayamayacak.
Euronews‘e konuşan ve girişimin hazırlıklarına aşina olan iki Avrupalı yetkiliye göre mahkemenin Lahey’de kurulması bekleniyor.
Ancak Putin’in görevdeki bir devlet başkanı olarak sahip olduğu dokunulmazlık, gelecekteki sürecin mimarlarının ısrarıyla, mahkeme salonunda şahsen bulunmaması hâlinde yargılanmasını imkânsız kılıyor.
Aynı kısıtlamalar, Rusya Başbakanı Mihail Mişustin ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov için de geçerli.
Euronews‘in vurguladığı üzere, Ukrayna’daki işgali suç olarak tanımayan Rusya, Batılı yapılarla işbirliği yapmayı reddediyor ve bu da herhangi bir üst düzey yetkilinin iadesini neredeyse imkânsız hâle getiriyor.
Tüm bu koşullar, Avrupa Konseyi himayesinde mahkemenin yasal temelini oluşturacak uluslararası bir anlaşma taslağında yer alıyor.
Belgenin teknik hazırlığı, öart ayı sonunda Strazburg’da düzenlenen Temel Grup toplantısında tamamlandı. Katılımcılar üç temel belge hazırladı: Ukrayna ile Avrupa Konseyi arasında ikili bir anlaşma, mahkemenin statüsü ve yönetim düzenini düzenleyen bir anlaşma.
Belgelerin 9 Mayıs’ta Kiev’de imzalanması planlanıyor, ancak tarihler değişebilir.
Gıyabi yargılama yasağı, müzakerelere katılan ülkeler arasında varılan bir uzlaşmanın sonucu oldu.
Avrupalı diplomatlardan birinin aktardığına göre, bu hüküm artık yeniden gözden geçirilemez ve anlaşmanın nihai versiyonuna dâhil edilecek.
Euronews‘e konuşan kaynak, “Sonuçta, mesele politika ve müzakereden ibaret,” ifadesini kullandı.
Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Kampala değişiklikleri olarak adlandırılan düzenlemeler temelinde bu tür davalarda yargı yetkisine sahip olmasına rağmen, bu yetki yalnızca Roma Statüsü’nü onaylayan ülkelerle sınırlı.
Rusya, tıpkı ABD gibi, bu statünün bir parçası değil. Bu nedenle Ukrayna’nın Batılı müttefikleri, ayrı ve bağımsız bir mahkeme kurmaya çalışıyor.
-
Avrupa2 hafta önce
Almanya’daki Porsche fabrikaları tank üretmeye başlayacak
-
Görüş2 hafta önce
Hindistan’ın Trump stratejisi işe yarıyor mu?
-
Görüş1 hafta önce
Yemen’de 48 saatlik Husi karargâhı ziyareti…
-
Ortadoğu2 hafta önce
İsrail’den Türkiye’ye “bombalı” mesaj
-
Görüş1 hafta önce
Sosyalizmin yeni dünya-sistemindeki yeri – 4
-
Dünya Basını2 hafta önce
HTŞ katliamlarından kurtulan Suriyeliler ölüm ve yıkımı anlatıyor
-
Avrupa1 hafta önce
Komünist Parti’ye karşı ilk ‘Twitter devrimi’: Moldova’da 16 yıl önce ne olmuştu?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Wolfgang Münchau: Trump’ın tarifeleri küreselleşmenin sonudur