Bizi Takip Edin

Diplomasi

Rusya ve ABD’den Abu Dabi’de mahkum takası

Yayınlanma

Rusya ve ABD 10 Nisan’da Abu Dabi’de mahkum takası gerçekleştirdi. Takas kapsamında Moskova, vatana ihanetten hüküm giyen Kseniya Karelina’yı, Washington ise yaptırımları delmekle suçlanan Artur Petrov’u serbest bıraktı. Bu, Trump yönetiminin göreve gelmesinden bu yana ikinci mahkum takası oldu.

The Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, ismi belirtilmeyen bir CIA yetkilisine dayandırdığı haberinde, Rusya ve ABD’nin 10 Nisan’da Abu Dabi’de mahkum takası yaptığını bildirdi.

Habere göre Moskova, vatana ihanet suçlamasıyla 12 yıl hapis cezasına çarptırılan ABD ve Rusya vatandaşı Kseniya Karelina’yı serbest bıraktı.

ABD ise Rusya vatandaşlığının yanı sıra Almanya vatandaşlığı da bulunan Artur Petrov’u salıverdi.

Petrov, yaptırımları delerek ABD yapımı mikroelektronik ürünleri Rusya’ya tedarik etmekle suçlanıyordu.

Karelina’nın avukatı Mihail Muşayilov, RBK gazetesine yaptığı açıklamada, müvekkilinin serbest bırakıldığını ve ailesiyle temas kurduğunu doğruladı.

Karelina hakkındaki karar geçtiğimiz ağustos ayında verilmişti. Genç kadın, akrabalarını ziyaret etmek için Los Angeles’tan geldiği Yekaterinburg’da geçen yılın şubat ayında gözaltına alınmıştı.

Federal Güvenlik Teşkilatı (FSB), Karelina’nın Ukrayna ordusuna mali yardım sağlamakla suçlandığını belirtti.

FSB’nin verilerine göre, Karelina Şubat 2022’den itibaren “Ukraynalı kuruluşlardan birinin yararına para toplama faaliyetlerini kendi inisiyatifiyle yürüttü” ve bu paralar daha sonra Ukrayna ordusunun ihtiyaçları için kullanıldı. Söz konusu bağışın 51,8 dolar olduğu belirtildi.

Öte yandan Artur Petrov, Ağustos 2023’te ABD’nin talebi üzerine Güney Kıbrıs’ta gözaltına alınmıştı.

ABD Adalet Bakanlığı’na göre Petrov, paravan şirketler aracılığıyla ABD’den mikroelektronik ürünler satın alıp bunları Rusya’ya gönderiyordu.

Petrov hakkında kaçakçılık, ihracat kontrolü ihlali ve kara para aklama dahil 11 suçlamada bulunuldu.

WSJ‘nin haberine göre, müzakerelere Amerikan tarafından CIA Direktörü John Ratcliffe, Rus tarafından ise ismi açıklanmayan üst düzey bir istihbarat yetkilisi katıldı.

Ratcliffe, takasın gerçekleştiği Abu Dabi Havalimanı’nda hazır bulundu.

Ratcliffe, “Bugün Başkan Trump, Rusya’da yasa dışı olarak gözaltında tutulan bir başka ABD vatandaşını evine getirdi. Yorulmadan çalışan CIA personeliyle gurur duyuyorum ve BAE hükümetine minnettarız,” ifadelerini kullandı.

WSJ‘ye göre, Ratcliffe CIA Direktörü olarak atanmasının ardından FSB Başkanı Aleksandr Bortnikov ve Dış İstihbarat Teşkilatı (SVR) Başkanı Sergey Narışkin ile birkaç kez telefon görüşmesi yaptı.

Haberde, Bortnikov’un, Rusya ve Batı’nın geçtiğimiz yaz aylarında gerçekleştirdiği ve WSJ muhabiri Evan Gershkovich’in de serbest bırakıldığı kapsamlı mahkum takasıyla sonuçlanan müzakerelerde yer aldığı belirtildi.

Bu, Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönmesinden bu yana Moskova ile Washington arasındaki ikinci mahkum takası oldu.

Şubat ayı ortasında, BTC-e borsası aracılığıyla 4 milyar ila 9 milyar dolar arasında kara para aklamakla suçlanarak ABD’de gözaltında tutulan Aleksandr Vinnik Rusya’ya iade edilmişti.

Vinnik suçlamaların bir kısmını kabul etmiş ve savcılıkla anlaşma yapmıştı; cezasının 2025 yazında verilmesi bekleniyordu ancak dava daha sonra kapatıldı.

Vinnik hakkında Rusya’da 2018 yılında 750 milyon rublelik siber dolandırıcılık suçlamasıyla gıyabi tutuklama kararı çıkarılmıştı. Moskova, Vinnik’in iadesini talep ediyordu.

Rusya ise karşılığında, uyuşturucu madde kaçakçılığı ve bulundurmakla suçlanan ABD’li öğretmen ve eski ABD Büyükelçiliği çalışanı Marc Fogel’i serbest bırakmıştı.

Fogel, yanında getirdiği marihuananın tıbbi amaçlı olduğunu (omurga ameliyatı sonrası ağrıları hafifletmek için) ve doktor reçetesi bulunduğunu savunmuştu.

Fogel, 2022 yılında 14 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

Diplomasi

Soykırım sanığı, soykırım sponsorunu Nobel’e aday gösterdi

Yayınlanma

Gazze’de işlenen savaş suçları ve soykırım nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nce hakkında yakalama kararı bulunan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Trump ise Netanyahu’ya verdiği destekle, Filistinlilerin başka ülkelere sürülmesini ve iki devletli çözümün reddini savundu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdiğini açıklayarak adaylık mektubunu Trump’a Beyaz Saray’daki görüşmeleri sırasında teslim etti. Trump, bu jestten memnun olduğunu belirtti.

Trump ise görüşmede Ukrayna’ya daha fazla silah göndereceklerini ifade etti: “Göndermek zorundayız. Kendilerini savunabilmeleri gerekiyor. Çok ağır saldırı altındalar.”

Filistinlilerin “gönüllü” göçü masada

Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump, Netanyahu’yu Beyaz Saray’da ağırlarken, ABD’nin İran ile yeni görüşmeler planladığını duyurdu ve Gazze’den Filistinlilerin başka ülkelere yerleştirilmesi yönündeki tartışmalı girişimde ilerleme sağlandığını söyledi.

Görüşme öncesi gazetecilere konuşan Netanyahu, ABD ve İsrail’in, Filistinlilere “daha iyi bir gelecek” sunacak ülkelerle birlikte çalıştığını belirtti.
“Kalmak isteyen kalabilir ama ayrılmak isteyenler de ayrılabilmeli” diyen Netanyahu, “ABD ile çok yakın çalışıyoruz. Bence birkaç ülkeye ulaşmak üzereyiz” ifadesini kullandı.

Trump ise sorulara önce yanıt vermekten kaçındı, ardından şunları söyledi:
“Çevredeki ülkelerden harika bir işbirliği gördük. Her birinden. Yani iyi bir şey olacak.”

Trump, yılın başlarında Gazze’den Filistinlilerin gönderilmesi ve bölgenin kontrolünün alınması fikrini gündeme getirmişti. Gazze halkı bu öneriyi “toplu sürgün” olarak nitelemiş ve evlerini terk etmeyeceklerini açıklamıştı.

‘Filistin devleti, yok etme platformu olur’

Trump’a görüşmede iki devletli çözümün mümkün olup olmadığı da soruldu. Trump, “Bilmiyorum” diyerek soruyu Netanyahu’ya yönlendirdi.

Netanyahu ise şunları söyledi: “Filistinlilerin kendilerini yönetme konusunda tüm yetkilere sahip olması gerektiğini düşünüyorum ama bizi tehdit etme yetkisine asla. Bu da demektir ki güvenlik gibi egemen yetkiler her zaman bizim elimizde kalacaktır.”

Netanyahu, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın saldırılarını örnek göstererek, “Bakın ne yaptılar. Yer altına tüneller kazdılar, katliam yaptılar, kadınlarımıza tecavüz ettiler, erkeklerimizin kafasını kestiler… Bu, İsrail’i yok etmek için bir platform olur” dedi.

“Bizi yok etmek istemeyen Filistinli komşularımızla bir barış tesis edeceğiz. Ama bu barışta güvenlik kontrolü her zaman bizim elimizde olacak. İnsanlar şimdi diyecek ki ‘Bu bir devlet değil’. Umurumuzda değil. ‘Bir daha asla’ dedik. Ve o ‘bir daha asla’ şu an. Bu bir daha olmayacak.”

‘İran artık farklı, görüşmeye hazır’

Trump görüşmede İran’la yapılması planlanan temaslara da değindi:
“İran ile görüşmeleri planladık ve onlar da görüşmek istiyor. Büyük darbe aldılar. Artık farklılar. İki hafta önce olduklarından çok farklılar.”

Yeni bir saldırı planı olup olmadığı sorusuna “Umarım yapmak zorunda kalmayız” yanıtını veren Trump, “İran’a yeniden inşa etme şansı vermek isterim. ‘ABD’ye ölüm’ demiyorlar artık. Ortadoğu’nun zorbasıydı, artık değil” diye konuştu.

Trump ayrıca, Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırdıklarını belirtti ve Şam yönetimine “şans vermek” istediklerini söyledi. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’dan “çok etkilendiğini” dile getiren Trump, Şara’nın “sert bir geçmişten ve coğrafyadan geldiğini” belirtti.

Netanyahu da Suriye’de artık istikrar ve barış için yeni fırsatlar doğduğunu ifade etti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘Savaş Sonrası Adalet’ Konferansı

Yayınlanma

Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi, “Savaş Sonrası Toplumlarda Adalet ve Yeniden İnşa” temasıyla Uluslararası Hukuk Konferansı’nın (BILC 2025) ikincisini düzenledi.

5-6 Temmuz 2025 tarihli konferans, Princeton Üniversitesi’nden Emeritüs Prof. Richard Falk, Leiden Üniversitesi’nden Prof. Carsten Stahn, King’s College London’dan Prof. Satvinder Juss, Xi’an Jiaotong-Liverpool University’den Prof. Mohsen Al Attar, Peking University’den Dr. Yi Lu ve Omran Center for Strategic Studies’ten Dr. Yaser Tabbara gibi dünyanın önde gelen hukuk akademisyenlerini bir araya getirdi.

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, Konferansın açılışında yaptığı konuşmada, “Gazze’den Suriye’ye, Ukrayna’dan Myanmar ve Sudan’a kadar birçok coğrafya çatışmalarla sarsılmakta; bu durum fiziksel ve psikolojik yıkımın yanı sıra, toplumsal gelişimde derin yaralar açmaktadır. Adalet ve yeniden yapılanma, günümüzün en kritik küresel meselelerinden biridir” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. İnci,  “İnanıyorum ki bu konferans, umutları artıracak ve adaletin yeniden inşası yolunda anlamlı bir adım olacaktır” dedi.

“Uluslararası hukuk sorumluluk üstlenmeli”

Eski Birleşmiş Milletler Filistin Raportörü Prof. Richard Falk, konuşmasında, “Uluslararası hukukun, sadece çatışmaların çözümünde değil, aynı zamanda bu süreçlerin adil ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesinde de kritik bir rol oynadığını,” vurguladı.

Prof. Satvinder Juss da “Uluslararası hukuk, çatışma sonrası toplumların yeniden inşasında, özellikle mültecilerin güvenli bir şekilde geri dönüşlerini sağlamada daha fazla sorumluluk üstlenmelidir” ifadelerini kullandı.

“Batı’da Filistinlilerin sesi kısılıyor”

Cornell Üniversitesi’nden Prof. Siba N’Zatioula Grovogui ise Batı merkezli yaklaşımları eleştirerek “Uluslararası hukuk evrensel bir mirastır ancak içinde birden fazla gelenek barındırır. Buna rağmen biz yalnızca tek bir geleneği başlangıç, ‘alfa ve omega uluslararası hukuku’ olarak aldık. Bu büyük bir hatadır” diye konuştu.

Grovogui,  “Filistinliler, Birleşmiş Milletler nezdinde meşru müdafaa hakkına sahiptir. İyi insanlar bunu bilirler. Ancak bugün, ABD’deki üniversitelerde Filistinlilerin haklarından dahi söz edemezsiniz” dedi.

“Toplumsal uzlaşı sağlanmalı”

Konferansın düzenleyici komitesinde yer alan Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Hasan Basri Bülbül konferansın amacına ilişkin şunları kaydetti:

“Biz en yakın coğrafyamızdan özellikle Suriye ve Ukrayna’dan yola çıkarak böyle bir konferans gerçekleştirmeyi hedefledik. Hesap verilebilirlik mekanizmalarının kurulabilmesi bunun aynı zamanda toplumsal bir uzlaşı ile gerçekleştirilebilmesi çok önemli. Geçmişte işlenen suçların hesabı sorulurken toplumsal yapıyı bozmadan bu süreçlerin işletilmesi gerekir.”

Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesinde dersler veren Dr. M. Beheşti Aydoğan da yerel unsurların çözüm arayışlarında dışlanmaması gerektiğine vurgu yaptı:

“Bölgesel ya da uluslararası aktörlerin yerel olanla barışık kalması gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla yerel olanın temsil kabiliyetini gözetmeyi ve onun aktör niteliğini dışlamamayı esas kabul etmek gerekir.”

Geri dönüş ve yeniden inşa süreçleri hakkında Suriyeliler üzerinden örnek veren Aydoğan, Suriyelerin bu süreçlere aktif olarak katılımının önemli olduğunu kaydetti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Rusya ile Azerbaycan arasında tansiyon yükseldi: Neler oldu?

Yayınlanma

Rusya’nın Yekaterinburg kentinde iki Azerbaycan vatandaşının gözaltında hayatını kaybetmesi, Moskova ile Bakü arasında yeni bir krize yol açtı. Azerbaycan, misilleme olarak yaklaşık 10 Rusya vatandaşını gözaltına alırken, yayınlanan görüntülerde bu kişilerin bazılarının ağır şekilde darbedildiği görüldü.

Rusya’nın Yekaterinburg kentinde iki Azerbaycan vatandaşının polis operasyonu sırasında hayatını kaybetmesiyle başlayan gerilim, Azerbaycan’ın yaklaşık 10 Rus vatandaşını gözaltına almasıyla diplomatik bir krize dönüştü.

Bakü, vatandaşlarının işkenceyle öldürüldüğünü iddia ederken, gözaltına alınan Ruslardan bazılarının ağır şekilde darbedildiğini gösteren videolar yayınlandı.

Rus makamları, Azerbaycan’da gözaltına alınan vatandaşları hakkında resmi bir açıklama yapmadı. Ancak Rus medyası, gözaltındaki bazı kişilerin isimlerini duyurdu.

Bakü’de gözaltına alınan Ruslar kim?

Agentstvo haber sitesi, videolarda görülen kişilerden birinin, ev hizmetleri sunan çevrim içi servis Airo’nun kurucu ortağı Anton Draçev olduğunu bildirdi. Haberde, Draçev’in annesinin gözaltı olayını doğruladığı ve sınır kapısı kayıtlarına göre Draçev’in 2022’den bu yana defalarca Azerbaycan’a gittiği belirtildi.

Yekaterinburg merkezli E1.ru sitesi ise yakınlarına dayandırdığı haberinde, gözaltına alınan bir diğer kişinin tatil için Azerbaycan’a giden Aleksandr Vaysero olduğunu yazdı.

Baza Telegram kanalı da gözaltındaki bir diğer ismin Çerepovets şehrinden Sergey Sofronov olduğunu iddia etti. Habere göre Sofronov, 2022 sonbaharında ilan edilen seferberliğin ardından Rusya’dan ayrılmıştı.

Azerbaycan resmi haber ajansı APA, önceki hafta salı akşamı Bakü’deki mahkemelerin, İran’dan uyuşturucu kaçakçılığı ve siber dolandırıcılıkla suçlanan sekiz Rusya vatandaşından oluşan bir grubu dört ay süreyle tutukladığını duyurdu.

Azerbaycan’dan ‘işkence’ iddiası ve adli tıp raporu

Azerbaycan Başsavcılığı, iki vatandaşının Rus kolluk kuvvetleri tarafından kasten öldürülmesiyle ilgili ceza davası başlattı.

Azerbaycan tarafının yaptığı otopsi, Ziyaddin ve Hüseyin Seferov kardeşlerin, aldıkları bedensel yaralanmalar sonrası travmatik şoktan öldüğünü ortaya koydu.

Pazartesi akşamı Bakü’ye getirilen Seferov kardeşlerin cenazeleri, salı günü Ağcabedi ilindeki bir köy mezarlığında toprağa verildi.

Azerbaycanlı adli tıp uzmanları, cenazeler üzerinde yaptıkları incelemede ölüm nedeninin travmalar olduğu sonucuna vardı.

Başsavcılığa göre, küçük bir işletme sahibi olan 60 yaşındaki Hüseyin Seferov, Yekaterinburg’daki bir polis merkezinde, taksi şoförlüğü yapan 55 yaşındaki kardeşi Ziyaddin Seferov ise sabah saatlerinde bir polis aracında öldürüldü.

Azerbaycan Sağlık Bakanlığı Adli Tıp Uzmanları Birliği Başkanı Adalet Hasanov, gazetecilere yaptığı açıklamada, Hüseyin Seferov’un göğüs kafesinin deforme ve asimetrik olduğunu, otopside kafa dokularında kanama ve akciğerlerine zarar veren yedi-sekiz kaburga kırığı tespit edildiğini söyledi.

Diaspora liderine çekiçli gözaltı

Yekaterinburg’da ise güvenlik güçleri, yerel Azerbaycan diasporası başkanı ve Azerbaycan-Ural örgütünün lideri Şahin Şıhlinskiy’i sert bir şekilde gözaltına aldı. Şıhlinskiy’in aracı sokakta durduruldu, güvenlik güçleri aracın camlarını çekiçlerle kırarak Şıhlinskiy’i dışarı çıkardı ve kelepçeledi.

Baza Telegram kanalı, diaspora liderinin birkaç gün önce Seferov kardeşlerin öldüğü baskın sırasında sorgulandığını iddia etti. Şıhlinskiy’in oğlu, babasının gözaltına alındıktan sonra Soruşturma Komitesi’ne sorguya götürüldüğünü söyledi.

Azerbaycan haber ajansı Trend de Azerbaycan Diaspora İşleri Devlet Komitesi’ne dayanarak gözaltı haberini doğruladı. Akşam saatlerinde RBK gazetesi, Şıhlinskiy’in tanık sıfatıyla serbest bırakıldığını oğlu Mutvalı’ya dayandırarak bildirdi.

Rusya iddiaları reddediyor

Rusya Soruşturma Komitesi ise kardeşlerin öldürülmediğini, öldüğünü savundu. Komite Sözcüsü Svetlana Petrenko, “Ön verilere göre, şüphelilerden biri kalp yetmezliği sonucu öldü, ikincisinin ölüm nedeni ise araştırılıyor,” açıklamasını yapmıştı.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Azerbaycan’ın Rus kültürel etkinliklerini ve parlamento heyetinin Moskova ziyaretini iptal etmesini kınadı.

Peskov, “Bu tür kararlardan içtenlikle üzüntü duyuyoruz. Yaşananların kolluk kuvvetlerinin çalışmasıyla ilgili olduğunu ve bu tür bir tepkiye neden olmaması gerektiğini düşünüyoruz,” dedi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Yekaterinburg’daki gözaltılarla ilgili Bakü’ye “gerekli açıklamaların” yapıldığını belirtmişti.

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Bakü’den Sputnik Azerbaycan ajansının gözaltındaki çalışanları İgor Kartavıh ve Yevgeniy Belousov’un serbest bırakılmasını talep etti. Bu nedenle Azerbaycan’ın Moskova Büyükelçisi Rahman Mustafayev’e bir protesto notası verildi.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Galuzin de büyükelçiye, “Bakü’nün son hasmane eylemleri ve Azerbaycan tarafının ikili ilişkileri bozmaya yönelik bilinçli adımları” nedeniyle protesto bildirdi.

Bakanlık, Yekaterinburg’daki gözaltılar sırasında Rus makamlarının yetkilerini aşmadığını savundu.

Rusya’nın protesto notasından birkaç saat sonra Bakü’deki bir mahkeme, İgor Kartavıh ve Yevgeniy Belousov’un dört ay süreyle tutuklanmasına karar verdi.

Bu kişilere karşı dolandırıcılık, yasa dışı girişimcilik ve suç gelirlerini aklama suçlamalarıyla dava açıldı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English