Bizi Takip Edin

ASYA

“ŞİÖ kuruluş felsefesine geri döndü”

Yayınlanma

Hindistan’ın ev sahipliğinde düzenlenen Şangay İşbirliği Örgütü (SCO) Liderler Zirvesi zona erdi. Video konferans yöntemiyle yapılan zirvede, İran’ın katılım sürecinin tamamlanmasıyla üye sayısı 9’a yükseldi. Yeni Delhi Bildirgesi’nde örgütün bölgesel sorunların “çatışmacı düşünce” yoluyla çözülmesine karşı olduğu ifade edildi. Hindistan Başbakanı Narendra Modi, terörle mücadele vurgusu yaparken Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, “pragmatik işbirliğinin” önemine değindi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise Wagner isyanına karşı, Rusya’nın birlik olduğunu belirtti.

11-12 Temmuz’da Vilnius’ta toplanacak NATO zirvesi öncesi ŞİÖ, “Başka hiç bir devlete ve uluslararası organizyona karşı karşı değiliz” mesajı veriyor. Sıcak geçen Temmuz ayında Ukrayna’da nükleer provakasyon endişesi arttı. Arabulucuk için Türkiye ve Çin’in girişimleri şimdilik beklemede.

Ortadoğu’da İran, Çin arabuluculuğunda daha sakin bir konum aramasına rağmen temel gerilim nedenleri yerli yerinde duruyor. Yakın gelecekte Doğu – Batı çelişkisinin bir yansıması olarak NATO-ŞİÖ gerilimi ne ölçüde belirginleşebilir ya da ne ölçüde engellenebilir bunu kestirmek zor. Ancak şunu söylemek mümkün: Bir güvenlik örgütü olarak Soğuk Savaş sonrası kurulan ŞİÖ, temel parametresi olan güvenliği bundan sonra daha çok öne alacak. İran’da yaşayan Araştırmacı – Yazar Farshid Bagherian, ŞİÖ’nün “Çin’in yıldızının parlamasıyla” son yıllarda ekonomik yönüyle öne çıktığını ancak son yıllardaki gelişmelerin örgütü yeniden kurucu felsefeye geri dönmeye  zorladığını düşünüyor.

Dün yapılan ŞİÖ liderler zirvesini genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Wagner krizinden bir iki gün önce Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İran’a ŞİÖ üyeliğinin onaylandığına dair resmi bir mesaj gönderdi. İran’ın ŞİÖ’ye üyeliği kesinleşmişti. Resmi üyelik ise zaman alacaktı. 2 yıl bekleme süresi vardı. İran şu anda ŞİÖ’ye tam üye olarak toplantıya katıldı. Hindistan Başbakanı Narenda Modi, İran’a örgüte “hoş geldin” ifadesini kullandı.

ŞİÖ zaten güvenlik üzerine kurulu. Beş ülke kendi güvenliklerini de sağlamak üzere bir araya geliyorlar. O zamanlar Orta Asya SSCB’nin dağılmasından sonra en tehlikeli bölgeler arasında sayılıyordu. Bu bölgenin güvenlik ihtiyacı vardı ve güvenlik bir milli tehdit unsuru hale dönüşmüştü. O dönemler Kazakistan üzerinde ABD çok etkiliydi ve ABD’yi bölgeden dışlamak için böyle bir örgüt kuruldu. Bu kuruluş felsefesi üyeleri bir araya getirdi.

Sonrasında Çin’in yıldızının parlamasıyla birlikte ve Rusya’nın bir şekilde hammadde ve petrol satışına dayalı olarak ekonomisini toparlamasıyla artık güvenlik sorunu bir nevi ortadan kalktı ve ŞİÖ ekonomi örgütüne dönüştü. Çin’in bölgedeki ekonomi nüfuzuyla birlikte bu örgütün adı değişti. Üyeler ekonomik bağlamda bu örgüte çağrıldı.

Ancak o dönemden bu yana güvenlik sorunu tekrar geri geldi. Hem Çin için hem de Rusya için. Rusya zaten bir savaşa girdi. Kırgızistan’da ve Kazakistan’da darbe teşebbüsleri oldu. Dolayısıyla ŞİÖ kuruluş felsefesine geri döndü. Bununla birlikte ekonomi gündemi başat gidecek. Bu ülkeler güçlenmiş olarak güvenliği sağlamaya çalışıyorlar. Çin’de 411 nükleer başlık var. Dolayısıyla bugünkü ŞİÖ ile kuruluş dönemindeki ŞİÖ arasında büyük fark var.

İran’ın Rusya ve Çin’le yaptığı uzun dönemli stratejik anlaşmalarla birlikte ŞİÖ’de bulunması anlamlıdır. Bundan sonra Türkiye gibi ülkeler doğuya doğru bakışla ekonomi ve güvenlik meselesini ele alacaklar. Bu ŞİÖ toplantısında sadece İran’ın üyeliği değil yeni bir güvenlik çerçevesi ortaya çıktı.

“ŞİÖ, İran için bir akademi niteliğinde”

İran’ın ŞİÖ’deki konumu ne olacak? Tahran’ın beklentileri neler?

İran halihazırda Batı tarafından izole edilmiş bir ülkedir. İran zamanla kendi iletişim ve etkileşim kabiliyetlerini kaybetti. Müzakere kabiliyeti bunlardan birisi. İran ŞİÖ’ye adaylık için hazırlık döneminde 2 yıllık bir stajdan geçti ve tam üyeliğini kazanmış oldu. Şu anda İran Rusya’yla 20 yıllık ve Çin’le 25 yıllık stratejik anlaşmalar imzaladı. İran yıllardır Çin ile işbirliği içinde. Ticarette Çin birinci sırada. İran’ın parası ayrıca Çin bankalarında tutuluyor. Ambargoları delmek için Çin firmaları hayli etkili olmuşlardı.

Söz konusu üyeliğin daha kolay anlayabilmesi için bir şu tabiri kullanabiliriz: Tecrübeli bir zanaatkarsınız ama iş başvurusu yaptığınızda ret yanıtı alıyorsunuz. Çünkü belgeniz yok. Ehliyetiniz yok. ŞİÖ, İran için bir akademi gibi oluyor. Biz zaten Çin ile işbirliği içerisindeyiz ama bu yüksek mertebeli bir okul ya da bir akademidir. İran’ın amacı sadece Çin’e ulaşmak değil. Diğer üyelerle de karşılıklı işbirlikleri gelişecek. Bu tip kurumlar bir yönüyle devletler için eğitim işlevi görür. Dolayısıyla İran dış siyaseti için yeni bir dönemin açıldığını söyleyebiliriz.

“Bölge ile Batı arasındaki seviye farkı ortadan kaldırılmalı”

Hindistan Başbakanı Modi dün yaptığı açıklamada terörizme karşı savaşmak için örgüt üyelerinin el ele vermesi gerektiğini söyledi. Bu vurguyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Terörizme karşı anlayış birliği bulunuyor mu ŞİÖ üyeleri arasında? Bu konuda yakın vadede somut adımlar atılmasını beklemek gerçekçi mi?

ŞİÖ güvenlik konseptine dönüş yaptı. Zaten Hindistan nüfus çoğunluğunu Çin’den aldı. İleride gıda ve su krizi nedeniyle iki ülke arasında husumet oluşabilir. Anglo-Sakson dünyası da bunu tetiklemek isteyecek. İki ülke arasından geçen Brahmaputra Nehri, tatlı su meselesi büyük bir sorun olabilir. Ancak bu örgütün içerisinde bu sorunlar çözülebilir. Nüfusun çok olduğu ülkelerde yaşam kalitesi, fakirlik, refah seviyesi, işsizlik her an teröre dönüşebilir. Bu sorunlar Batı tarafından koz olarak kullanılıp merkezi otoriteler aleyhine kullanılabilir. Zaten küreselcilerin istediği budur: Merkezi otoritenin zayıflaması. Sayın Modi’nin teröre karşı işbirliği çağrısında bulunması akılcı bir iştir. Bu örgüt kuruluş felsefesine geri döndü ama güçlü bir şekilde geri döndü.

Dünya nüfusunun yarısından fazlası bu teşkilat içinde. Bu arada yaşam kalitesi seviyesi Avrupa’ya ve ABD’ye nazaran düşüktür. Eğitim seviyesi ve refah seviyesinin yükseltilmesi gerekiyor. İlk etapta eğitim konusunda adımlar atılması gerekiyor.

Ukrayna krizi çözülmezse yakın vadede buğday, tahıl, gübre krizi nüfusu büyük olan ülkeleri riske atabilir.

Uyuşturucu meselesi, silah kaçakçılığı, göçmen meselesi diğer somut konular. Bölge ile Batı arasındaki seviye farkının ortadan kalması gerekiyor. Elbette bu bahsettiğimiz meseleler büyük zaman alacak. Ancak bölge artık bu farkı kaldıramaz. Büyük oyuncuların bir şekilde bu konuya çözüm getirmesi gerekiyor.

“Afganistan için özel komisyon kurulmalı”

Diğer bir gündem Afganistan’daki ekonomik ve insani kriz. Çin’in bu konuda yatırım projeleri olduğunu biliyoruz. ŞİÖ örgütsel olarak Afganistan konusunda projeler geliştirebilir mi?

Afganistan’da sorun sadece fakirlik, uyuşturucu ve suç meselesi değil. Orada Taliban’ın kendisi de bir mesele. Taliban başka devletler tarafından tanınmadığı müddetçe insan haklarına insan hakları konusunda bir çok şeye riayet etmeyebilir. Bu konuya çözüm getirilmesi gerekiyor. İran’ın Afganistan’da su ve sınır sorunları var. Ayrıca Tahran da Taliban’ı tanımıyor.

ŞİÖ içinde özel bir komisyon oluşturulup bu komisyon vasıtası ile Afganistan’ın ele alınması gerekiyor. Sadece Çin’in bazı projeleri ele almasıyla Afganistan sorunu çözülmüyor. Taliban bazı konularda güçlü ve mantıklı adımlar attı. Afyon konusunda adımlar attı, enflasyonu düşürdü. Ama nasıl düşürdü. Baskı yöntemiyle yaptı bunu. ABD, Afganistan’ın varlıklarını dondurdu. Afganistan’a kış gelmeden gıda yardımları gelmezse insani durum felaket boyutuna ulaşabilir.

“NATO’nun doğuya genişlemesi şimdilik askıya alındı”

Diğer yandan haftaya Vilnius’ta NATO zirvesi toplanacak. İki zirvenin birbirine karşı olduğunu söyleyebilir miyiz?

ŞİÖ hiçbir şekilde bir örgütün, bir oluşumun karşıtı değildi. Ancak zaman geçtikçe bu örgütün büyümesiyle birlikte üyeler bazında NATO ya da ABD karşıtı olarak adlandırılabilir. Şu an NATO’ya karşı bir örgüt olduğunu ifade edebiliriz.

Angela Merkel defalarca “Rus gazından kurtulmamız gerekiyor” dedi, ancak bu olmadı. Rahatlıkla ifade edebiliriz ki AB’nin ŞİÖ üyelerine ihtiyacı var. Avrupa Birliği’nin aynı üretim seviyesine ve ticaret hacmine tutunmak istiyorsa ŞİÖ üyelerine ihtiyacı olacak.

Ukrayna savaşı bitmeden Ukrayna’yı alamazlar. NATO’nun doğuya genişlemesi durdu. NATO’nun doğuya daha fazla genişlemesini olası görmüyorum. Bu noktada AB kamuoyu çok önemli. Fransa meselesi farklıdır ancak başka şeyleri tetikleyebilir. NATO karşıtı, savaş karşıtı ve refahın azalmasına itiraz eden sesler yükselebilir Avrupa içinde. Bunların bitmesi için ise savaşın sona ermesi gerekiyor. Ancak Rusya savaşa güçlü bir şekilde devam ediyor.

Her iki savaşan taraf da diğerinin pes etmesini bekliyor. Rusya ve AB. Dolayısıyla doğuya doğru genişlemek projesi şimdilik askıya alındı. Zira doğu aktörlerinin batıya doğru yönelmesi söz konusu, ancak doğuya doğru gidiş sadece ekonomi konuları ve sanayi yatırımı anlamında söz konusu olabilir.

Almanya hükümeti şuan ülkesinde kapanmış sanayisi için uygun bir ortam aramakta. Söz konusu ortam Çin, Hindistan, İran ve Orta Asya’dır. Yani tam anlamıyla ŞİÖ.

Geçen hafta İrlanda devleti belli sebeplerden dolayı 200 bin ineğin imha edileceğini açıkladı. Bu haber, yeni üretim tesislerinin Orta Asya’da olduğu anlamına gelir.

Ben şahsen doğuya doğru genişleme projesinin durdurulduğunu düşünmekteyim. Ayrıca aşırı sağın Avrupa’da yükselmesi ve orta siyasetin yerine geçmesi durumunda, tüm Avrupa Birliği’nde göçmen yasasının değişeceğini ve bunun nüfus azalmasına sebep olabileceğini düşünmekteyim. AB, bundan böyle sanayi üretiminde Reganizm ve Thatcherizm kuramlarını uygulayacaktır.

ASYA

Güney Kore ABD askerleri için 1.13 milyar dolar ödemeye razı oldu

Yayınlanma

Güney Kore Dışişleri Bakanlığı cuma günü yaptığı açıklamada, Güney Kore’nin 2026 yılında ülkedeki ABD askerlerinin konuşlandırılmasının maliyetine 1,52 trilyon won (1,13 milyar dolar) katkıda bulunacağını açıkladı. Böylece savunma bütçesinde ABD askerlerine ayrılan pay 2025 yılına göre yüzde 8,3’lük bir artışa gidecek.

Bakanlık, Seul’ün 28.500 ABD Kore Kuvvetleri (USFK) askerine ev sahipliği yapma konusundaki mali yükümlülüklerini özetleyen 12. Özel Önlemler Anlaşması’nı (SMA) yayınladı. Finansman ayrıca hizmet edecek Koreli işçilerin ücretlerini, askeri tesis inşaatını ve lojistik desteğini de kapsıyor.

Mevcut altı yıllık 11. SMA’nın 2025 yılı sonunda sona ermesinin ardından yeni anlaşma 2026 yılında yürürlüğe girecek.

Bakanlık, “12. SMA’nın geçerlilik süresi 2026’dan 2030’a kadar beş yılı kapsıyor. İlk yıl olan 2026 için toplam miktar 1,13 milyar dolar olarak belirlendi; bu 2025’teki 1,4028 trilyon won’luk bütçe ile karşılaştırıldığında yüzde 8,3’lük bir artış anlamına geliyor” dedi.

Yeni anlaşmaya göre, iki taraf yıllık artışları 11. SMA’da kullanılan savunma bütçesi artış oranının yerine tüketici fiyat endeksi (TÜFE) büyüme oranına dayandırmayı kabul etti. Bakanlık ayrıca yıllık artışın yüzde beşi geçmemesini sağlamak için bir üst sınır belirlendiğini kaydetti.

TÜFE 8. ve 9. anlaşmalarda kullanılırken, 11. SMA’da savunma bütçesi artışı kullanıldı. Artışın savunma bütçesine bağlanması, Güney Kore’ye daha ağır bir yük bindirmek olarak görüldü, çünkü savunma bütçesi tipik olarak yıllık yaklaşık yüzde dört oranında büyürken, TÜFE ortalama olarak yaklaşık yüzde ikidir.

Son anlaşma, Güney Kore’nin baş müzakerecisi Lee Tae-woo ve ABD’li mevkidaşı Linda Specht liderliğinde, her iki tarafın dışişleri, savunma ve ekonomi bakanlıklarından yetkililerin katıldığı sekiz tur müzakerenin ardından sağlandı. Nisan ayında başlayan görüşmeler bu hafta başında sona erdi.

İki taraf Perşembe günü Seul’de ilk imza törenini düzenledi, ardından Kabine onayı ve cumhurbaşkanının onayı beklenerek bakan yardımcısı veya bakan düzeyindeki üst düzey yetkililer tarafından resmi imza töreni gerçekleştirilecek.

Bir dışişleri bakanlığı yetkilisi gazetecilere yaptığı açıklamada, “Güney Kore ve ABD, karşılıklı anlayış ve ittifak ruhu temelinde nispeten hızlı bir şekilde bir sonuca vardılar. Bu, USFK birliklerinin istikrarlı bir şekilde konuşlandırılmasını sağlama ve birleşik bir savunma duruşunu sürdürme ortak hedefimize katkıda bulunacaktır” dedi.

Yetkili ayrıca, maliyet paylaşım anlaşmalarının ötesinde, her iki tarafın, Kore Yarımadası dışında ABD varlıklarının tutulmasını destekleyen bir maddenin kaldırılması da dahil olmak üzere SMA’nın şeffaflığını artırmayı amaçlayan bir dizi önlem üzerinde anlaştığını belirtti. Yeni anlaşmaya göre, SMA maliyetleri yalnızca Kore Yarımadası içinde konuşlandırılmış varlıkların bakımına yönelik masrafları karşılayacak.

Diplomatik gözlemciler, yeni savunma maliyet paylaşımı anlaşmasının önceki anlaşmalara göre Güney Kore için daha elverişli olduğunu düşünüyor ancak eski Başkan Donald Trump’ın 5 Kasım’da yapılacak seçimlerde yeniden seçilmesi durumunda anlaşmanın kaderi konusunda belirsizlik sürüyor.

Asan Politika Çalışmaları Enstitüsü’nden kıdemli araştırmacı Cha Du-hyeogn, 12. SMA’nın, 11. anlaşmadaki yüzde 13,9’luk artış gibi önceki anlaşmalarda görülen ani artışlardan kaçındığını kaydetti.

“TÜFE bazlı artışlara yüzde 5’lik bir sınırlamayla geri dönülmesi daha dengeli bir yaklaşımdır ve önceki SMA maddelerine göre bir iyileştirmeyi temsil etmektedir” diye konuştu.

Cha, Demokrat aday Kamala Harris’in başkanlığı kazanması durumunda anlaşmanın sorunsuz bir şekilde ilerlemesinin muhtemel olduğunu ancak Trump’ın yeniden seçilmesi halinde anlaşmayı bozmaya çalışabileceğini sözlerine ekledi.

SMA’nın, ABD Kongresi’nin tarafından onaylaması gerekmiyor; bu da yeni bir yönetim altında olası değişikliklere yer bırakmayacağını garantiliyor.

Trump, görev süresi boyunca Seul’ün savunma maliyetlerindeki payının 900 milyon dolardan 5 milyar dolara çıkarılmasını talep etmiş, bu durum ikili ittifakı zorlamış ve yeni bir anlaşmanın imzalanmasını geciktirmişti.

Okumaya Devam Et

ASYA

Pakistan, hapisteki eski Başbakan Han’ın protesto çağrısı üzerine başkenti kilitledi

Yayınlanma

Pakistan’ın başkenti İslamabad, hapisteki eski Başbakan İmran Han’ın destekçilerini sokaklara çağırması sonrası cuma günü ana yolların kapatılması, mobil hizmetlerin askıya alınması, okulların kapatılması ve toplu taşımanın devre dışı bırakılmasıyla kilitlendi.

Perşembe akşamı hükümet, ikiz şehirlerdeki ana arterleri yük konteynerleriyle kapatırken gösterileri bastırmak için hiçbir şeyden kaçınmayacağı uyarısında bulundu. Güvenlik güçleri, popüler eski liderin serbest bırakılmasını amaçlayan bir dizi gösterinin sonuncusu öncesinde, yaklaşık 2,3 milyon kişinin yaşadığı başkent bölgesine yayıldı.

Han, Pakistan Tehreek-e-Insaf (PTI) partisinin destekçilerine, emekli Başyargıç Qazi Faez Isa’nın görev süresini uzatacak anayasa değişikliğini protesto etmek için Pakistan parlamentosu ve başbakanlık ofisine yakın önemli bir kavşak olan D-Chowk çevresinde toplanma çağrısında bulundu.

Muhalefet, yetkililerin İsa’nın halefi Yargıç Mansur Ali Şah’ın Han’ı serbest bırakmasından ve yaygın oy hilesi iddialarına rağmen mevcut hükümeti iktidara getiren şubat seçimlerinin denetimini hızlandırmasından korktuklarını iddia etti.

Başbakan Şahbaz Şerif yönetimi, önerdiği anayasa değişikliğinin yargı reformunu amaçladığını söyledi.

Han, 2022’de verilen bir güvensizlik önergesiyle görevden alınmış ve geçen yıl yolsuzluk ve görevi kötüye kullanma gibi bir dizi suçlamayla hapse atılmıştı. Han ayrıca hapse atıldıktan sonra destekçilerinin ordu tesislerine zarar verdiği iddialarıyla ilgili suçlamalarla da karşı karşıya kaldı.

Suçlamaları siyasi amaçlı olduğu gerekçesiyle reddeden Han, davaların çoğundan beraat etmişti.

Okumaya Devam Et

ASYA

Japonya’nın yeni Başbakanı Ishiba, Çin, Rusya ve Kuzey Kore karşısında savunmayı güçlendirme sözü verdi

Yayınlanma

Japonya’nın yeni Başbakanı Shigeru Ishiba cuma günü yaptığı konuşmada, Çin de dahil olmak üzere artan bölgesel ve küresel tehditler karşısında Japonya’nın savunmasını güçlendirme sözü verirken, bölge deviyle karşılıklı yarar sağlayacak ilişkiler için çalışma vurgusu yaptı.

Eski bir savunma bakanı olan şahin siyasetçi Ishiba, salı günü göreve gelmesinden bu yana parlamentonun alt kanadında yaptığı ilk politika konuşmasında milletvekillerine hitap etti. Ishiba’nın Japonya’nın ulusal yasama organı Diyet tarafından başbakan olarak seçilmesi, bir hafta önce yapılan oylamada iktidardaki Liberal Demokrat Parti’nin (LDP) lideri olarak seçilmesinin ardından gerçekleşti.

Ishiba, Japonya’nın gelişmiş diplomasi arayışına paralel olarak savunma yeteneklerini güçlendirmesini gerektiren zorluklarla kuşatılmış bir dünya tanımladı.

Selefi Kishida’nın sözlerini tekrarlayan Ishiba, “Bugünün Ukrayna’sı yarının Doğu Asya’sı olabilir” dedi. “Japonya, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en ciddi ve karmaşık güvenlik ortamıyla karşı karşıya” diyerek Çin ve Rusya’nın ülkenin hava sahasını ihlallerini ve Kuzey Kore’nin artan füze gelişimini örnek gösterdi.

“Japonya’nın savunma kabiliyetlerini temelden güçlendirmemiz gerektiğine hiç şüphe yok” dedi.

‘Temel sorunlardan biri Çin’

Ülkenin karşı karşıya olduğu temel sorunlar arasında Çin’e de değinen Bakan, Çin’in “Doğu ve Güney Çin denizlerindeki statükoyu tek taraflı olarak güç kullanarak değiştirme girişimlerini her geçen gün güçlendirdiğini” söyledi. Ayrıca yakın zamanda Çin’in güneyindeki Shenzhen kentinde bir Japon çocuğun öldürülmesinden de yakındı.

Ishiba ileriye dönük olarak Pekin’den “sorumlu eylem” talep ederken, aynı zamanda “yapıcı ve istikrarlı ilişkiler” için her düzeyde artan iletişim ve karşılıklı endişe alanlarında işbirliği ile karşılıklı yarar sağlayan stratejik bir ilişki sürdürme sözü verdi.

Tebrik mesajları

Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Ishiba’nın sözleri, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in salı günü bir kutlama mesajı göndererek “yeni dönemin taleplerini karşılayan yapıcı ve istikrarlı Çin-Japonya ilişkileri inşa etmek için çok çalışma” arzusunu ifade etmesinin ardından geldi. Başbakan Li Qiang da tebriklerini ileterek dostluk ve işbirliğinin güçlendirilmesi çağrısında bulundu.

Japonya’nın yeni lideri konuşmasında Xi’nin yorumlarından bahsetmedi, ancak Kabine Baş Sekreteri Yoshimasa Hayashi çarşamba günü bunları “olumlu bir mesaj olarak” memnuniyetle karşıladı.

‘ABD ile ittifak güvenliğimizin temeli’

Ishiba ayrıca Japonya’nın ABD ile ittifakının diplomasisinin ve güvenliğinin temeli olmaya devam edeceğini söyledi ancak ne ülkedeki Amerikan güçlerinin konuşlanmasını düzenleyen anlaşmada değişiklik yapma arzusundan ne de LDP başkanlığı için kampanya yürütürken sık sık dile getirdiği Japonya’daki ABD üslerinin ortak işletilmesinden bahsetti. Ayrıca bir diğer gözde önerisi olan “NATO’nun Asya versiyonuna duyulan ihtiyaca” da değinmedi.

Erken seçim çağrısı ve protestolar

Gelecek hafta Diyet’in alt meclisini feshedeceğini ve 27 Ekim’de seçim çağrısı yapacağını söyledi. Bunu göz önünde bulundurarak konuşmasını, siyasette güvensizliğe yol açtığını kabul ettiği yakın tarihli bir LDP siyasi bağış toplama skandalı için özür dilemek için kullandı.

“Halkın güvenini yeniden kazanacağız” dedi. “Siyaseti politikacılar için değil, halk için yapacağız. Siyasi fonları bildirmeyen] her bir milletvekiliyle yüzleşecek, onlardan [bu konuda] düşünmelerini isteyecek ve kurallara bağlı bir etik anlayışı tesis etmek için elimizden geleni yapacağız” diye ekledi.

Dokuz adayın LDP’nin en üst makamına talip olduğu zorlu bir parti seçiminden çıkan Ishiba, fon skandalı üzerinden LDP’yi hedef alarak kampanya yürütmeyi planlayan muhalefet partilerini savuşturmak için partiyi bir araya getirmek gibi büyük bir görevle karşı karşıya. Bu zorluğun bir göstergesi olarak, Nikkei-TV Tokyo anketinde kabinenin onaylanma oranı %51ile 2002’den bu yana en düşük açılış oranına ulaştı. Ishiba’nın konuşmasının bazı bölümleri muhalefet milletvekillerinin tepkisiyle karşılaştı.

Ishiba konuşmasında, on yıllardır süregelen deflasyonist baskıların bertaraf edilmesini sağlama ihtiyacı da dahil olmak üzere ekonomi politikalarını da anlattı. Ülkenin azalan doğum oranı ve düşen nüfusu gibi sosyal meselelerin üstesinden gelme ihtiyacına değindi. Ayrıca doğal afetlere karşı önleme, hazırlık ve müdahalenin güçlendirilmesi ihtiyacını da ele aldı.

Çarşamba günü alt meclisin dağılmasından önce Ishiba’nın üst mecliste de yapacağı politika konuşmasına cevaben diğer siyasi parti temsilcilerinin sorularını yanıtlaması planlanıyor. Alt meclisin feshedilmesinin ardından seçimlerin 15 Ekim’de ilan edilmesi planlanıyor. Bunu 27 Ekim’deki oylama ve oy sayımından önce yaklaşık 12 gün sürecek kampanya izleyecek.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English