Bizi Takip Edin

AMERİKA

Trump yanlısı düşünce kuruluşu, ‘Önce Amerika’ dış siyasetini açıkladı

Yayınlanma

Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın kasım ayında tekrar kazanması halinde ikinci bir Trump yönetimi için zemin hazırlamaya çalışan bir düşünce kuruluşu, “Önce Amerika” adı verilen ulusal güvenlik siyasetini detaylandırmayı amaçlayan, An America First Approach to U.S. National Security [ABD Ulusal Güvenliğine Önce Amerika Yaklaşımı] başlıklı yeni bir kitap yayımladı.

Kitap, aralarında ABD ticaret temsilcisi olarak görev yapan Robert Lighthizer, Florida Cumhuriyetçisi ve eski Yeşil Bereli Temsilciler Meclisi üyesi Michael Waltz ve Trump’ın Ulusal Güvenlik Konseyi’nde özel kalem müdürü olarak görev yapan Fred Fleitz gibi eski Trump danışmanları tarafından yazıldı.

Bu isimlerin hepsinin, Trump’ın Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerini kazanması halinde üst düzey pozisyonlar için seçileceği konuşuluyor.

Düşünce kuruluşları ‘Trump’ın 2016’daki hatalarından kaçınması’ için çalışıyor

Kitap, America First Policy Institute (Önce Amerika Politika Enstitüsü – AFPI) isimli düşünce kuruluşu tarafından hazırlandı. Associated Press’e göre bu grup, bir başka Trump yanlısı think-tank Heritage Foundation’ın hazırladığı “Project 2025” gibi, Trump’ın Beyaz Saray’a büyük ölçüde hazırlıksız girdiği 2016’daki hatalardan kaçınmasına yardımcı olmaya çalışıyor.

Kitapta, Ukrayna’ya gelecekte yapılacak askeri yardımların bu ülkenin Rusya ile barış görüşmelerine katılması koşuluna bağlanması; Çin vatandaşlarının ABD hükümet binalarının 50 mil (yaklaşık 80 km) yarıçapı içinde mülk satın almalarının yasaklanması; ulusal güvenlik sektörünün Donald Trump’ın yardımcıları ile doldurulması gibi öneriler yer alıyor.

Enstitü, aynı zamanda onlarca başkanlık emri taslağı üzerinde çalışıyor ve gelecekteki siyasi atamalar için bir eğitim programı geliştiriyor. Heritage Foundation ise kapsamlı bir personel veritabanı oluşturuyor ve kendi politika kılavuzlarını hazırlıyor.

Kitabın yazarları Trump ile temas halinde

Her iki grup da Trump’ın seçim kampanyasından bağımsız olduklarını vurguluyor ve Trump’ın desteklediği tek politikanın adayın kendisinin ifade ettiği politikalar olduğunda ısrar ediyor.

Bununla birlikte kitabın editörü Fred Fleitz, kendisinin ve bir süre Trump’ın ulusal güvenlik danışman vekili olarak görev yapan ve kitabın bazı bölümlerini yazan emekli Korgeneral Keith Kellogg’un eski başkanla sık sık temas halinde olduklarını, geri bildirim istediklerini ve Ukrayna gibi konuları uzun uzun tartıştıklarını belirtti.

“Umarız bunlar onun da düşündüğü şeylerdir. Onun adına konuşmuyoruz ama onaylayacağını düşünüyorum,” diyen Fleitz, daha önce Ulusal Güvenlik Konseyi’nin özel kalem müdürü olarak görev yapmıştı.

Fleitz, kitabın ulusal güvenliğe yönelik “Önce Amerika yaklaşımı için entelektüel bir temel oluşturacak” ve “kullanımı kolay” bir rehber kitap olmasını umduğunu söyledi.

Kellogg ise, “Bu büyük bir strateji. Önce politikalarla başlamazsınız. Önce stratejilerle başlarsınız. Ve biz de bunu yaptık,” diye ekledi.

‘Küreselci’ stratejilere eleştiriler

Kitap, Amerika’nın “ulusal çıkarları” pahasına müdahaleci ve “küreselci” bir yaklaşımı benimsemekle suçladığı dış politika kurumu nedeniyle, ABD ulusal güvenliğinin mevcut gidişatını bir başarısızlık olarak nitelendiriyor.

Kitap, gelecekteki bir Trump yönetiminin Ukrayna savaşı gibi dış politika konularına nasıl yaklaşabileceğine dair bazı öncüller sunuyor.

Trump, seçilmesi halinde ocak ayındaki Göreve Başlama Gününden önce bu sorunu çözeceğini söylemişti.

Kitabın savaşla ilgili bölümünde çatışmanın nasıl sona erdirileceğinden çok nasıl geliştiği tartışılıyor. Fakat ABD’nin gelecekteki askeri yardımlarını Ukrayna’nın Rusya ile barış görüşmelerine katılması koşuluna bağlaması gerektiğini söylüyor.

‘Barış’ tesis edilince Ukrayna’yı silahlandırmaya devam

Ukrayna ordusunun zaman içinde zemin kaybedeceğini öngören rapor, ABD’nin “Ukrayna’nın eninde sonunda kazanmakta zorlanacağı bir çıkmaza silah göndermeye” devam etmemesini tavsiye ediyor.

Fakat bir barış anlaşması olduğunda, ABD’nin Rusya’ya karşı caydırıcı bir unsur olarak Ukrayna’yı silahlandırmaya devam edeceği belirtiliyor.

Yazarlar, Ukrayna’dan “tüm topraklarını geri alma hedefinden vazgeçmesinin istenmeyeceği” ama “bunun gelecekte diplomatik bir atılım gerektireceği ve muhtemelen (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin görevden ayrılmadan önce gerçekleşmeyeceği anlayışıyla” diplomasiyi kabul edeceği bir çerçeveyi öne sürüyor.

Kitap, Ukraynalıların “topraklarının tamamını geri vermeyen ya da en azından şimdilik Rusya’yı Ukrayna’da yarattığı katliamdan sorumlu tutmayan müzakere edilmiş bir barışı kabul etmekte zorlanacaklarını” da kabul ediyor.

Bununla birlikte yazarlar, Donald Trump’ın 2023’te CNN’de söylediği “Herkesin ölmeyi bırakmasını istiyorum,” sözlerine katıldıklarını beyan ediyor ve “Bu iyi bir ilk adımdır,” diyor.

Ukrayna için ‘ikili güvenlik savunmasına odaklanmış’ bir mimari

Kitap savaş için Başkan Joe Biden’ı suçluyor ve Trump’ın, kendisi görevde olsaydı “Putin’in Ukrayna’yı asla işgal etmeyeceği” iddiasını tekrarlıyor.

Kitabın bu iddiayı savunmak için öne sürdüğü ana argüman ise Putin’in “Trump’ı güçlü ve kararlı gördüğü.”

Kitap, ileriye dönük olarak, Biden ve diğer NATO liderlerinin Ukrayna’nın NATO üyeliğini uzun bir süre için ertelemeyi teklif etmeleri halinde, Putin’in barış görüşmelerine katılmaya ikna edilebileceğini öne sürüyor.

Bunun yerine ABD’nin “Ukrayna’nın savunması için ikili güvenlik savunmasına odaklanan uzun vadeli bir güvenlik mimarisi” kurması öneriliyor.

Ayrıca Ukrayna’nın yeniden inşası için Rusya’nın enerji satışlarına vergi konulması çağrısında bulunuyor.

Öte yandan kitaba göre, Ukrayna’daki savaşın uzaması, düşünce kuruluşunun yeni bir “Amerikan karşıtı eksen” olarak adlandırdığı Rusya, Çin, İran ve Kore Demokratik Cumhuriyeti arasındaki ittifakı derinleştirme riski taşıyor.

Çin ‘en ivedi ulusal güvenlik tehdidi’

Yazarlar kitapta, “Ukrayna’daki savaş ne kadar ciddi olursa olsun, ülkemize yönelik en büyük ulusal güvenlik tehdidi değildir. Bu tehdit Çin’dir,” diye yazıyor.

Kitap Çin’i, ABD’yi dünyanın önde gelen gücü olmaktan çıkarmaya hevesli, ülkenin “en ivedi ulusal güvenlik tehdidi” olarak tanımlıyor. Yazarlar, Pekin’in politikalarını “Amerikan yaşamıyla büyük ölçüde ilgisiz” hale getirmek amacıyla, hem Trump yıllarının hem de Biden yönetiminin yaklaşımlarını temel alan “şahin bir politika” öneriyor.

Çin’le ilgili ekonomik kaygıları ulusal güvenlik kaygılarının üzerine çıkaran kitap, Amerikan şirketlerinin Çin’de engellendiği gibi Pekin’in de ABD pazarlarına erişimini engelleyecek karşılıklı bir yaklaşım öneriyor.

Kitap ayrıca ABD’nin düşmanlarının, özellikle de Çin’in sahip olduğu siber ve teknoloji şirketlerinin hassas bilgileri toplamadıklarından emin olmak için daha titiz bir şekilde taranmasını öneriyor.

Ayrıca Çin vatandaşlarının herhangi bir ABD devlet mülkünün 50 mil (80 km) yarıçapında mülk satın almalarının yasaklanmasını tavsiye ediyor.

AFPI, ABD eyaletleriyle birlikte çalışarak tarım arazilerinde yabancı mülkiyetin yasaklanmasına yönelik yasalar çıkarılmasını sağlıyor. Şimdiye kadar Arizona, Florida, Mississippi, Montana, Kuzey ve Güney Dakota, Tennessee, Virginia ve Utah gibi eyaletlerde bu tür yasalar çıkarıldı.

Bunun yanı sıra, ABD’de eğitim görmek isteyen Çinli öğrencilere vize kısıtlamaları getirilmesini ve veri gizliliğine ilişkin endişeler nedeniyle TikTok ve diğer Çin uygulamalarının yasaklanmasını talep ediyor.

Bununla birlikte Trump, TikTok’un satışını zorlayacak ya da ABD erişimini engelleyecek bir yasaya karşı olduğunu açıklamıştı. Trump, geçen hafta sosyal medya uygulaması TikTok’un yasaklanması önerisi nedeniyle Biden’a yönelik eleştirilerini artırarak, mevcut başkanın “Facebook’taki arkadaşlarının daha zengin ve daha baskın olmasına yardımcı olmak” için yasağı desteklediğini iddia etti.

Amerikan yatırımları Halk Kurtuluş Ordusu’nu güçlendiriyor

Waltz kitabın bir bölümünde, “Önce Amerika yönetimi altında, ABD askeri gücünü, siyasi, ekonomik ve askeri gücün tüm yelpazesini kullanarak, Çin’in eş düzeydeki tehdidini caydırmaya odaklamalıdır” diye yazıyor.

Kitap, ABD’nin Çin’i küresel sahnede sorumlu bir ortağa dönüştürmek için onlarca yıldır sürdürdüğü çabaların “kendi kendini yok eden bir politika” olduğunu iddia ediyor.

Yazarlar, Çin’deki Amerikan yatırımlarının Pekin’in yüksek teknoloji projelerine likidite sağladığını ve bu projelerin askeri-sivil kaynaşmasını güçlendirerek Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nu güçlendirdiğini ileri sürüyor.

Çin’e karşı gümrük vergilerine devam 

Kitap, Trump yönetimi sırasında Çin’e uygulanan tüm gümrük vergilerinin sürdürülmesi çağrısında bulunurken, ABD’yi “yalnızca Amerikalı işçilere, müttefiklerimize ya da Amerika kıtasındaki dost komşularımıza dayanan” tedarik zincirleri geliştirmeye davet etti.

Biden yönetimine yapay zeka gibi hassas Çin sektörlerine ABD yatırımlarını kısıtladığı için teşekkür eden yazarlar, Çin Komünist Partisi ile ilişkili kuruluşlarla Amerikan yatırım bağlarını koparmak için daha fazla önlem alınması çağrısında bulundu.

Tayvan’ın ‘savunması’ öncelikli, Japonya ile ortaklık kritik

ABD’de Tayvan’a yönelik olası bir Çin müdahalesinde verielcek tepki tartışılırken, kitabın yazarları bu konuya da değiniyor.

Kitap, “adanın savunulması gerektiğini” açık bir şekilde belirtiyor. Yazarlar, Tayvan’ın güvenliğinin korunmasının ABD’nin hem ekonomik hem de ulusal güvenlik çıkarlarına uygun olduğunu savunuyor. 

Fakat yazarlar ABD’nin müttefiklerinden daha fazlasını talep etmesi konusunda ısrarcı.

Kitapta, “Müttefik ülkelerin kendi yöntemleriyle katkıda bulunmalarına izin verilirse, ABD üzerindeki stratejik yükü önemli ölçüde azaltabilirler,” deniyor.

ABD-Japonya ittifakının başarılı “Önce Amerika” dış politikası için “standardı belirlediğini” yazan yazarlar, Tokyo’nun savunma harcamalarını artırma ve stand-off füzeleri edinme kararını övüyor. 

ABD, Japonya, Hindistan ve Avustralya arasında dört yönlü gayrı resmi bir ortaklık olan Quad ile ilgili olarak yazarlar, Çin’in yükselişine karşı koymak için “daha yakın bir askeri entegrasyonu” teşvik ediyorlar.

İsrail’e askeri desteği artırma çağrısı

Trump’ın ‘antisemitizmi izlemek ve bununla mücadele etmekle’ görevli eski Dışişleri Bakanı yardımcısı Ellie Cohanim, “Önce Amerika” stratejisinin İsrail ordusu için ne anlama geldiğini açıkladı.

Cohanim, ABD’nin İsrail’e 25 adet Lockheed Martin F-35, bir adet Boeing F-15 EX ve bir adet Apache E saldırı helikopteri filosu göndermesi gerektiğini yazdı.

Cohanim, ABD’nin İsrail’e verdiği milyarlarca dolarlık askeri fonun bir kısmını İsrail’in kendi ülkesinde harcayabilmesi için İsrail para birimi cinsinden vermesi ve Washington’un Arap devletlerini, İsrail’in Filistinlilerle siyasi görüşmeleri rafa kaldırmasını kabul etmeleri için zorlaması ve “Filistin halkının süresiz olarak zorunlu radikallikten arındırılmaya” tabi tutulması gerektiğini yazdı.

Cohanim’e göre “Ortadoğu barışı, ancak Amerikan gücünün yeniden ortaya konulmasıyla sağlanacak.”

AMERİKA

ABD’deki rüşvet soruşturmasında Türk asıllı işadamı Arkan suçunu kabul etti

Yayınlanma

ABD’de federal savcılar, New York Belediye Başkanı Eric Adams’a karşı açılan ceza davasıyla bağlantılı olan Türkiye doğumlu bir işadamının, yasadışı kampanya katkısı suçlamasını kabul etmeyi planladığını açıkladı.

Adams aleyhindeki iddianamede daha önce sadece “İşadamı-5” olarak tanımlanan Erden Arkan, pazartesi günü davaya müdahil olan iki hakime gönderilen bir mektuba göre, kampanya katkılarının paravan ile toplanması yoluyla telgraf dolandırıcılığı yapmak için komplo kurmakla suçlanacak.

Bloomberg’e göre savcılar mektupta, “Arkan suçunu kabul etmek istediğini belirtti,” dedi.

Arkan, Adams’ın 2021 belediye başkanlığı kampanyasına fon sağlamak için kampanya finansmanı yasalarını ihlal etmekten suçlu olduğunu kabul eden son sanık olacak.

Manhattan’daki ABD Savcı Vekili Edward Kim’in sözcüsü, Arkan’ın, suç işlediğini reddeden Adams’ın kovuşturulmasında işbirliği yapmayı kabul edip etmediğini söylemeyi reddetti.

Belediye başkanının baş avukatı Alex Spiro, mahkeme dosyasına cevaben yaptığı açıklamada, “Hükümetin kendi görüşmelerinden, Bay Arkan’ın defalarca Belediye Başkanı Adams’ın eylemleri hakkında bilgisi olmadığını söylediğini biliyoruz. Bay Arkan’ın davranışının Belediye Başkanının davası üzerinde hiçbir etkisi olmayacaktır,” dedi.

Adams eylül ayında, Manhattan’da yeni bir kule konsolosluğunun uygun yangın denetimi yapılmadan açılmasına izin verilmesi için yetkililere baskı yapması karşılığında yasadışı kampanya bağışlarını kabul etmek ve Türkiye hükümetinden lüks seyahat hediyeleri almakla suçlandı.

Görevdeyken suçlanan ilk New York belediye başkanı olan Adams, rüşvet, dolandırıcılık, komplo ve yasadışı kampanya bağışları istemek suçlamalarıyla karşı karşıya. Adams suçsuz olduğunu savundu ve istifa etmeyi reddetti.

Arkan’ın suçunu kabul etmesi, belediye başkanını, en yakın çalışma arkadaşlarını ve 2021 kampanyasıyla bağlantılı kişileri hedef alan suçlama ve soruşturmaların sonuncusu. Belediye başkanının eski üst düzey danışmanlarından Ingrid Lewis-Martin geçen hafta rüşvet ve kara para aklamakla suçlandı.

Adams iddianamesinde savcılar, belediye başkanının pazartesi günkü mektupta Arkan olarak tanımlanan “İşadamı-5 ”ten paravan kişi olarak bağış istediğini ve kabul ettiğini söyledi. Savcılar, işadamının “New York’un Türk toplumunun önde gelen bir üyesi” olduğunu ve New York bölgesinde bir inşaat şirketi işlettiğini söyledi.

Savcılara göre Arkan, diğer inşaat yöneticilerini ve Türk toplumundan kişileri Adams’ın kampanyasına bağışta bulunmaya ikna etmek için çalıştı ve Mayıs 2021’de şirketinin ofislerinde bir bağış etkinliği düzenledi. Bağış toplantısından önce Arkan’ın 10 çalışanın her birine 1.250 dolar verdiği ve çalışanların da bu parayı kampanyaya bağışladığı iddia ediliyor.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump Pentagon’un iki numarası olarak milyarder Feinberg’i atadı

Yayınlanma

ABD’de Donald Trump, milyarder yatırımcı Stephen Feinberg’i üst düzey bir savunma görevine atadı.

Özel sermaye grubu Cerberus Capital Management’ın kurucularından Feinberg, savunma bakan yardımcılığına aday gösterilerek Pentagon’un iki numaralı ismi oldu.

Trump, şirketi sıkıntılı varlıklara odaklanan Feinberg’i “Pentagon’u Yeniden Büyük Yapmaya” yardımcı olacak “son derece başarılı bir işadamı” olduğu için övdü.

Yatırımcı, Trump’ın ilk döneminde İstihbarat Danışma Kurulu başkanıydı.

Savunma, yönetim altında 65 milyar dolarlık varlığa sahip olan Cerberus’un temel yatırım alanlarından biri. Fon mayıs ayında ABD askeri havacılık şirketi M1 Support Services’in kontrol hisselerini satın almıştı.

Trump Pentagon’u Silikon Vadisine emanet etmeye hazırlanıyor

Cerberus geçen ay da Avustralya’daki bir askeri-sivil ortak inşaat projesine 300 milyon dolarlık bir yatırım yaptığını duyurdu.

Pentagon’daki en yüksek rütbeli ikinci sivil olan bakan yardımcısı, savunma bütçesi de dahil olmak üzere günlük operasyonların yürütülmesinden sorumlu.

İş arkadaşlarına göre Feinberg, ABD’nin Çin gibi rakiplerinin gerisinde kalmasından endişe duymaya başladıktan sonra hipersonik alanına yatırım yapmaya karar verdi.

Uzun süredir medyadan ya da kamuoyu önüne çıkmaktan kaçınan Feinberg ulusal güvenliğe ilgi duyuyor. Şirketi, en azından geçmişte, mevcut şirketlerdeki özel sermaye hisselerine odaklanmıştı. Fakat Cerberus bu yıl savunma girişimlerine odaklanan bir girişim sermayesi fonu kurdu.

Pentagon’un üç numarasına bilindik bir isim: Elbridge Colby

Trump ayrıca Pentagon’un üç numaralı pozisyonuna da bir “Çin şahini” olarak bilinen Elbridge Colby’yi atadı.

Trump yönetiminde dış politika ve jeopolitika alanında da söz sahibi olması beklenen Colby, Avrupa ve orta Doğu’daki savaşlar yerine ABD’nin askeri gücünü Pasifik’te Çin’e karşı kaydırması gerektiğini savunuyor.

ABD’nin Ukrayna’ya taahhütlerinin fazla olduğunu savunan Colby, ülkesine ve çıkarlarına yönelik en somut meydan okumanın, iktisadi ve askeri olarak Çin’den geldiğinin altını çiziyor.

Ukrayna’ya da ‘Çin merceğinden’ baktığını söyleyen stratejist, Kiev’e bir anda tüm yardımların kesilmesini söylemediğini, Rusya’nın yaptıklarının ‘şeytani’ olduğunu ama ABD’nin yaptığı yardımların Amerikalıların somut çıkarlarıyla uyuşmadığını savunuyor.

Trump’ın dış siyaset danışmanı Colby: Çin, Rusya’dan daha tehlikeli

Ekonomi danışmanlığına “Powell düşmanı” Miran geldi

Donald Trump, ilk döneminde görev yapmış iktisatçı Stephen Miran’ı ise Ekonomik Danışmanlar Konseyine başkanlık etmesi için görevlendirdi.

Miran, Trump’ın ilk yönetiminde Hazine Bakanlığında ekonomi politikalarından sorumlu kıdemli danışman olarak görev yapmıştı.

Seçilmiş başkan bu atamayla, Biden yönetimini ekonomiyi manipüle etmekle ve merkez bankasının rolünü “gasp etmekle” suçlayan Federal Rezerv Başkanı Jay Powell’ı eleştiren bir ismi yükseltmeyi amaçlıyor.

Trump pazar günü yaptığı açıklamada, “Steve, tüm Amerikalıları ayağa kaldıracak Büyük Ekonomik Patlamayı sağlamak için Ekonomi Ekibimin geri kalanıyla birlikte çalışacak,” dedi.

Beyaz Saray Ekonomi Danışmanları Konseyi, başkana ekonomi politikası konusunda danışmanlık yapan üç kişilik bir grup.

Bu yılın başlarında Miran, Biden’ın Hazine Bakanlığını seçim sırasında ekonomiyi manipüle etmekle suçlayan bir makale kaleme almış ve hükümetin kısa vadeli borca bağımlılığının “gizli niceliksel gevşeme” anlamına geldiğini ve Fed’in enflasyonla mücadele kabiliyetini engellediğini savunmuştu.

Trump’a yakın Elbridge Colby: Tüm askeri gücümüzü Doğu Avrupa’ya aktarmayacağız

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trudeau’ya darbe: Kendi partisinden istifa çağrısı

Yayınlanma

Kanada devlet yayını CBC’nin haberine göre, Ontario’dan 50’den fazla Liberal Parti milletvekili cumartesi günü bir konferans görüşmesi sırasında Justin Trudeau’nun başbakanlıktan istifa etmesi gerektiği konusunda “fikir birliğine” vardı.

Hafta sonu yapılan toplantıya katılan Ottawa bölgesi Liberal milletvekillerinden Chandra Arya CBC’ye verdiği demeçte, “Muhafazakârlar, Bloc Quebecois ve NDP’nin hepsi mevcut başbakanı düşürmek istediklerini söylediler. Dolayısıyla liderliğin şimdi değişmesinden başka alternatif yok,” dedi.

Arya, Trudeau’ya alternatif olarak Freeland’i kamuoyu önünde destekledi. Globe’un ismini vermek istemeyen bir kişiye dayandırdığı haberine göre, başkaları da özel olarak Arya’ya destek veriyor.

Bu sayı, Kanada Avam Kamarasında 153 sandalyesi bulunan Liberal Parti grubunun yaklaşık üçte birini temsil ediyor. Ne var ki Liberal milletvekillerinin liderlerini görevden almaları ya da bir yarışma başlatmaları için resmi bir mekanizma bulunmuyor.

Muhalefet partileri başbakanı devirme hazırlığında

Liberaller parlamentodaki en büyük grubu oluştursa da çoğunluğa sahip değiller ve yasaları geçirmek ve iktidarda kalmak için başta Yeni Demokratik Parti (NDP) olmak üzere diğer partilerin üyelerinin oylarına güveniyorlar.

Trudeau hükümeti, Maliye Bakanı Chrystia Freeland’in 16 Aralık’ta başbakanla hükümetin gidişatı konusunda anlaşmazlığa düştüklerini söyleyerek istifa etmesinden bu yana çalkantı içinde.

Bunun ardından NDP Lideri Jagmeet Singh cuma günü yaptığı açıklamada 25 üyesinin diğer iki muhalefet partisine katılarak önümüzdeki yılın başlarında hükümeti düşürmek için oy kullanacağını söyledi.

Liberal Parti’ye daha “merkezci” bir rol biçme çabası

Pazar günü Globe and Mail gazetesinde yer alan ayrı bir habere göre Trudeau kış tatili boyunca istifa etmeyi planlamıyor fakat ne yapması gerektiği konusunda düşünmeye devam edecek.

Montreal bölgesinden milletvekili Anthony Housefather de pazar günü yayınlanan bir televizyon röportajında yayıncı kuruluşa, “Kalırsa imkansız bir durumdayız çünkü oy pusulası o olacak” dedi.

Pazar günü The West Block’ta yayınlanan bir röportajda Mercedes Stephenson’a konuşan Housefather, “En önemlisi Kanadalıların ona olan güvenini açıkça kaybetmiş olması ve Kanadalıların onun gitmesini istemesi,” dedi.

Housefather, Trudeau bir sonraki seçimde aday olmaya kalkarsa, “Liberal programlara bakmayacağız, başka hiçbir şeye bakmayacağız. Her şey seçmenler için tek bir soru olacak: Justin Trudeau’nun başbakan olarak kalmasını istiyorlar mı? Bence bu konuda açıkça bir sonuca varmış durumdalar,” iddiasında bulundu.

Housefather, yeni bir liderin Liberallerin Trudeau tarafından yönetilen “ilerici” gündemden vazgeçerek “daha merkezci bir vizyon” sunmasına yardımcı olabileceğini ve partinin Kanadalıların arzu ettiği bir zamanda değişim sunmasına izin verebileceğini sözlerine ekledi.

Kanada halkının dörtte üçü Trudeau’nun istifasını istiyor

Milletvekili, konuştuğu meslektaşlarının önemli bir çoğunluğunun Trudeau’nun Liberallerin lideri olarak kalması için bir yol olmadığına inandığını da sözlerine ekledi.

Housefather, Trudeau’nun önümüzdeki günlerde ya da haftalarda istifa etmesi halinde, parti grubunun bir liderlik seçimi sırasında ya da “teorik olarak” bir sonraki seçime kadar başbakan olarak görev yapacak geçici bir lideri oylayabileceğini söyledi.

Ipsos’un Global News için yaptığı ve cuma günü açıklanan bir ankete göre Kanadalıların neredeyse dörtte üçü Trudeau’nun görevi bırakmasını isterken, Liberallere destek yüzde 20 ile neredeyse tarihin en düşük seviyesinde.

Kanadalıların yarısından biraz fazlası Ipsos’a, Ekim 2025’te yapılması planlanan seçimden önce, ilk fırsatta bir erken seçim istediklerini söyledi.

Bütçe açığı gerilimi ön planda

Trudeau hükümetindeki çatlak, i​lkbahar bütçesi görüşmeleri sırasında ortaya çıktı ve derinleşti. 

Freeland, hükümetin bütçe açığının 40 milyar dolar ya da altında kalacağını taahhüt etmişti. 

Fakat Meclis Başkanı Karina Gould tarafından yapılan Sonbahar Ekonomik Açıklaması, açığın yavaşlamadığını, aksine yaklaşık 62 milyar dolara yükseldiğini vurguladı.

Britanya Kolumbiyasındaki ara seçim kaybı Liberallere bir darbe daha vurdu ve bu, 2024 yılında Liberallerin aldığı üçüncü mağlubiyet oldu.

Freeland istifa mektubunda gereksiz harcamalarla ilgili endişelerini ve yeni ABD Başkanı Donald Trump’ın “Önce Amerika” iktisadi gündemiyle başa çıkmak için en iyi yaklaşım konusundaki fikirlerini dile getirdi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English