Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Türkiye – İsrail normalleşmesinde yeni dönem

Yayınlanma

Son dönemde Ankara ile Tel Aviv arasında ilişkilerin normalleştirilmesi doğrultusunda yürütülen diyalog, ikili ilişkilerin yeniden diplomatik düzeye taşınması kararını beraberinde getirdi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden karşılıklı olarak en üst düzeye çıkarılması çerçevesinde, Tel Aviv’e büyükelçi atama kararı aldıklarını açıkladı.

Isaac Herzog’un Cumhurbaşkanı seçilmesiyle Tel Aviv’le bir diyalog süreci başladığını vurgulayan Çavuşoğlu, “Herzog’un Türkiye ziyareti ve daha sonra benim İsrail ziyaretim, Başbakan ve Dışişleri Bakanı Yair Lapid’in Ankara ziyareti ile süreç devam etti” ifadesini kullandı.

Havacılık alanında bir işbirliği anlaşması imzalandığını duyuran Çavuşoğlu, Eylül ayının başında da bir Karma Ekonomi Komisyonu toplantısı yapılacağını söyledi. İsrail de siyasi ilişkilerin bozulduğu dönemde kapattığı Ekonomi ve Ticaret Ofisi’ni yeniden açma kararını aldığını Temmuz ayı başında açıklamıştı.

Konuşmasında Türkiye’nin Filistin davasından vazgeçmeyeceğini vurgulayan Dışişleri Bakanı , “Filistin, Kudüs ve Gazze‘nin haklarını savunmaya devam edeceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da daha önce ilişkilerin sürdürülmesi ile ilgili “Filistinli kardeşlerimize yardım etmemize izin verecek” açıklamasını yapmıştı.

Bölgesel vurgular dikkat çekti

Konuyla ilgili açıklama yapan İsrail Başbakanı Yair Lapid, “İsrail ile Türkiye, büyükelçilerin ve başkonsolosların görevlerine iade edilmesi dahil olmak üzere ilişkilerin tamamen normalleşmesine geri dönecek” ifadesini kullandı.

Lapid’in bu adımın sadece ikili ilişkileri derinleştirmekle kalmayıp, bölgesel istikrarı da güçlendireceğini savunması ise dikkat çekti.

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog da, sosyal medya hesabından mevkidaşı Erdoğan’ı etiketleyerek yaptığı Türkçe paylaşımda ekonomik ilişkilerin ve karşılıklı turizmin geliştirilmesine vurgu yaptı.

ABD’den destek açıklaması

ABD Büyükelçiliği’nden Ankara-Tel Aviv hattındaki yeni döneme ilişkin destek açıklaması geldi. Büyükelçiliğin sosyal medya hesabından şu mesaj paylaşıldı: 

“ABD Ankara Büyükelçiliği olarak Türkiye ve İsrail’in, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi kapsamında karşılıklı olarak büyükelçi atayacağına ilişkin haberleri memnuniyetle karşılıyoruz.”

‘One minute’tan normalleşmeye

2009 yılı başında Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’ndaki bir oturumda dönemin Başbakanı Erdoğan, eski İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in Gazze saldırılarını savunan sözleri karşısında, “one minute” çıkışı ile tepki göstermiş ve “Davos benim için bitmiştir” diyerek oturumu terk etmişti.

Bu çıkış ikili ilişkilerde krize yol açsa da esas kırılma 2010 yılında İsrail’in Mavi Marmara saldırısı sonrası yaşanmıştı. İsrail komandolarının Gazze’deki ablukayı kırmak isteyen Mavi Marmara gemisine baskın düzenleyip 9 Türk vatandaşını öldürmesinin ardından ilişkiler asgari seviyeye inmiş ve diplomatik temsiliyet maslahatgüzar seviyesine düşürülmüştü.

2016’da ise, ilişkileri normalleştirecek adımlar atılmış ve karşılıklı büyükelçiler atanmıştı. Ancak 2018’de Türkiye, İsrail’in ABD’nin Kudüs’te büyükelçilik açmasını protesto eden Filistinlilere ateş açarak 60 kişinin ölümüne yol açması nedeniyle büyükelçisini istişareler için geri çağırmış ve İsrail’den benzer bir adım atmasını istemişti.

7 Temmuz 2021’de göreve gelen yeni İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında gelişen diyalog yeniden normalleşmenin sinyallerini verdi. Ardından Herzog’un 9-10 Mart’taki Türkiye ziyaretinde işbirliği adımları görüşüldü. Herzog, 2008’den bu yana Türkiye’yi ziyaret eden ilk İsrailli lider oldu.

Dönemin İsrail Dışişleri Bakanı, şimdiki Başbakan Yair Lapid’in 23 Haziran’da Ankara’ya ziyareti sırasında, 2018’den bu yana maslahatgüzar düzeyinde yürütülen ilişkilerin büyükelçi seviyesine çıkartılmasıyla ilgili açıklama yapılmıştı. Çavuşoğlu ve Lapid, düzenledikleri basın toplantısında, karşılıklı büyükelçi atama konusunda çalışmalara başlama kararını duyurmuşlardı.

İki ülkenin inişli çıkışlı ilişkilerinde hem kriz olarak algılanan hem de fırsat olarak görülen bazı unsurlar mevcut:

İran faktörü

Bölgede ‘varoluşsal tehdit’ olarak gördüğü İran’a karşı bir hat oluşturmaya çalışan İsrail, Körfez ülkeleriyle de ilişkilerini yeniden geliştirdi. İran’ın nükleer anlaşmaya yakın olduğu bir dönemde İsrail, bölgede cephesini genişletecek yeni aktörler arıyor.

Bölgede İran’ı dengeleme stratejisine Türkiye’yi de dahil etmek isteyen Tel Aviv, yakın zaman önce İran gizli servisinin Türkiye’de İsrailli turist ve yetkililere yönelik saldırılar planladığını iddia etmişti. İran Devrim Muhafızları’nın üst düzey komutanlarından Albay Hasan Sayad Hüdayi’nin öldürülmesinin ardından İran’ın İsrail vatandaşlarına Türkiye’de bir “intikam saldırısı” düzenleyebileceği ileri sürülmüştü.

Türkiye ise İsrail’den gelen istihbarat doğrultusunda bazı İran vatandaşlarına yönelik operasyonlar düzenleyerek Tel Aviv ile işbirliği yürüttü. İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bizzat arayıp teşekkürlerini iletmişti.

İki ülkenin istihbarat alanındaki işbirliğinin İran’ı endişelendireceği düşünülürken, liderlerin açıklamalarındaki ‘bölgesel istikrar’ vurgusu dikkat çekti. Türkiye ve İsrail’in askeri ve istihbari alanda geliştireceği işbirliğinin Tel Aviv’in bölgede İran’ı dengeleme stratejisine hizmet edeceği ortada. Dolayısıyla, İsrail’in Türkiye’yle yakınlaşma isteğinde İran faktörünün önemli bir yere sahip olduğu söylenebilir.

İsrail basını da konuyla ilgili, her iki ülkenin de “İran’ın Suriye’deki varlığını istikrarları için bir tehdit olarak gördüğünü” ve buna karşın “Suriye’de koordinasyonu güçlendirmek istediklerini” yazdı.

Hamas gündemi

Türkiye ve İsrail arasındaki güvenlik konularından biri de Filistin direniş hareketlerinden Hamas. İsrail Hamas’ı “terör gurubu” olarak tanımlarken, Türkiye bunu reddediyor.

Geçen yıl İsrail, Ankara’nın uzlaşma görüşmelerine başlamadan önce Türkiye’deki Hamas liderlerinin varlığına karşı bazı adımlar atmasını görmek istediğini söylemişti. Bunun üzerine İsrail basınında “Hamas ile özdeşleştirilen kişilerin Türkiye’den sınır dışı edildiği” iddia edilmişti. Türkiye’de yaşayan Filistinliler ise iddiaları yalanlamıştı.

Son görüşmelerde Hamas konusunun gündeme gelip gelmediği ya da İsrail’in herhangi bir talepte bulunup bulunmadığı bilinmiyor.

Seçim faktörü

Diğer yandan, İsrail’de krize dönüşen ve dört yılda beşinci kez yapılacak olan seçimler yaklaşıyor.

1 Kasım’da yapılacak seçimlerde İsrail’in en uzun süre görev yapan başbakanı Benjamin Netanyahu’nun yeniden göreve gelme ihtimali tartışılırken, seçim yarışına Başbakan sıfatıyla girecek olan Lapid, bu dönemde etkinliğini ve liderliğini kanıtlamaya çalışıyor. Dolayısıyla Lapid, Türkiye ile yakınlaşmayı kendi siyasi geleceği açısından da önemli görüyor olabilir.

Doğu Akdeniz gerilimi

İki ülke arasında bir süredir yürütülen normalleşme görüşmelerine rağmen, Doğu Akdeniz’de gerginlik yaşanıyor. İsrail, Yunanistan ile son yıllarda işbirliğini derinleştirirken, Doğu Akdeniz’de de sık sık Yunanistan ve ABD ile üçlü ve ikili tatbikatlar yapıyor.

Bu tatbikatlardan sonuncusu 13 Temmuz’da gerçekleştirilmişti. İki ülke hava kuvvetleri arasında “gelişmiş hava muharebeleri dahil olmak üzere çeşitli senaryolarla başa çıkmak, farklı senaryolar karşısında savaşa hazır olma yeterliliğini artırmak ve Yunan savaş uçaklarına havadan havaya yakıt ikmali gerçekleştirilmesi üzerine” tatbikat yapıldığı açıklanmıştı.

Ayrıca, İsrail Cumhurbaşkanı Türkiye ziyaretinden hemen önce 2 Mart’ta Lefkoşa’ya giderek Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiadis’le görüşmüş ve kendisine “Türkiye ile yakınlaşmanın Kıbrıs ile stratejik ilişkilerini bozma pahasına olmayacağı” taahhüdünü vermişti.

İsrail’in Türkiye’nin Libya’daki varlığından rahatsız olduğu ve bunu Doğu Akdeniz’deki çıkarlarına tehdit olarak gördüğü de biliniyor.

Gaz projesi…

Diğer yandan İsrail basını, Erdoğan’ın, “Türkiye’nin Rus gazına olan bağımlılığını azaltmak amacıyla İsrail’in doğal gazını doğrudan Türkiye’ye ulaştıracak bir gaz boru hattı geliştirme çabasında” olduğunu ve “yenilenen ilişkileri bir sıçrama tahtası olarak kullanmayı hedefleyebileceğini” yazdı.

Türkiye’nin İsrail’den gazı getirip kendi iç pazarında kullanmasının yanı sıra, İsrail gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması projesi de uzun süredir gündemde. Ukrayna krizi sonrası Rusya’ya yaptırımlar sebebiyle enerji krizi yaşayan Avrupa için bu bir seçenek olsa da, İsrail gazının tek başına yeterli olmayacağı belirtiliyor. Ayrıca konuyla ilgili çeşitli siyasi ve ekonomik belirsizlikler mevcut.

İsrail’in, Güney Kıbrıs ve Yunanistan’a boru hattı inşa etme planı ABD’nin geçen yıl East-Med Boru Hattı Projesi’ne verdiği desteği geri çekmesiyle fiilen çökmüştü. Tel Aviv’in Doğu Akdeniz’deki ortaklarını karşısına alma pahasına Türkiye ile bu projeye girip girmeyeceği ise soru işareti.

DİPLOMASİ

AB ve Ukrayna, Biden’ı 2022’de Kiev’in ‘zaferine’ engel olmakla suçluyor

Yayınlanma

Joe Biden’ın başkanlık süresi sona yaklaşırken, ABD’nin Rusya’ya karşı Ukrayna’ya 90 milyar doları aşan yardım sağlamasına rağmen, Avrupa Birliği (AB) ve Ukrayna, Amerikan başkanını kararsız davranmakla suçluyor.

Bazı Avrupalı liderlere göre bu kararsızlık, Ukrayna’nın 2022 sonbaharında Rusya ordusunu Harkov ve Herson’dan püskürtmesine rağmen savaşı kendi lehine çevirememesine neden oldu.

‘Çok az, çok geç’

Bloomberg‘in haberine göre, Biden yönetimi Ukrayna’ya yoğun bir şekilde askeri yardım sağlama konusunda çaba gösterdi ve hatta Batı menşeli uzun menzilli füzelerle Rusya topraklarına saldırılara izin verdi.

Fakat Ukraynalı yetkililer, savaş boyunca defalarca dile getirdikleri bir şikâyeti yineledi: “Çok az, çok geç.”

Bir yılı aşkın süredir devam eden savaş ve Donald Trump’ın başkanlık yarışında yükselişi, Ukrayna’yı işgal altındaki topraklardan vazgeçme veya NATO üyeliğinden yoksun bir barış anlaşmasını kabullenme gibi ihtimallerle karşı karşıya bıraktı.

Bloomberg’e konuşan Ukraynalı yetkililer, böyle bir sonucun büyük ölçüde Biden’ın aldığı ya da almadığı kararlardan kaynaklanacağını savundu.

Avrupa ne ediyor?

Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Brazhe, ABD’nin daha erken ve daha güçlü bir şekilde silah sağlaması durumunda bunun “geniş kapsamlı sonuçları” olabileceğini, ancak “olan oldu” diyerek konuyu değerlendirdi.

2022 sonbaharında Ukrayna ordusu, Harkov ve Herson’da hızlı bir taarruz gerçekleştirerek bazı bölgeleri geri aldı. Fakat Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy, bu zaferlerin sürdürülebilmesi için daha fazla silah talep etti. Biden ise bu konuda tereddütlü davrandı.

Biden’ın bu temkinli yaklaşımı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından doğrulandı. Sullivan, ABD’nin nükleer bir tırmanış riskini dikkate aldığını belirtti.

Eski İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps, Biden’ın Ukrayna’ya desteği konusunda genelde temkinli ve kararsız bir tutum sergilediğini, bu yüzden gerekli desteğin cephe dengelerini değiştirecek şekilde verilmediğini söyledi.

Diğer bazı Amerikalı yetkililer ise, Avrupa ülkelerinin Ukrayna’yı desteklemek ve yaptırım uygulamak konusunda yavaş davrandığını belirtti.

Örneğin, Almanya ve diğer AB ülkeleri, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusundaki Amerikan tavrının yumuşamasına rağmen şiddetle karşı çıkmaya devam etti.

Biden’ın bir Soğuk Savaş gazisi olarak nükleer tırmanma tehdidine takıntılı hale geldiği belirtilirken, Avrupa’daki bazı liderler Biden’ın stratejisinin Ukrayna’nın yenilmesini önlemeye odaklandığını ancak zafer için gerekli yolu sunmadığını savundu.

Bu stratejinin, Ukrayna’yı uzun ve maliyetli bir çatışmanın içine çektiği iddia edildi.

Ukrayna’da kamuoyu yoklamaları: Halk, Rusya ile müzakereler hakkında ne düşünüyor?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump’tan AB’ye gümrük tarifesi tehdidi

Yayınlanma

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, AB’yi “büyük ölçekli” miktarlarda ABD petrol ve doğalgazını satın almayı taahhüt etmemesi halinde gümrük vergileriyle karşı karşıya kalacağı konusunda uyardı.

Trump cuma günü Truth Social platformunda yayınladığı mesajda, “Avrupa Birliği’ne, ABD ile aralarındaki muazzam açığı petrol ve doğalgazımızı büyük ölçekte satın alarak kapatmaları gerektiğini söyledim. Aksi takdirde, her şekilde TARİFELER!!!” diye yazdı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen kasım ayında yaptığı açıklamada AB’nin ABD’den daha fazla sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) almayı değerlendirebileceğini söylemişti.

Leyen gazetecilere verdiği demeçte, “Rusya’dan hâlâ çok miktarda LNG alıyoruz ve neden bunu bizim için daha ucuz olan ve enerji fiyatlarımızı düşüren Amerikan LNG’si ile değiştirmeyelim?” diye sormuştu.

Financial Times’a (FT) konuşan bir AB yetkilisi, “Leyen’in tam da bunu yapma olasılığını ima ettiği göz önüne alındığında, bu bir ‘tehdit’ olarak tuhaf görünüyor,” dedi.

ABD halihazırda Avrupa’nın en büyük LNG tedarikçisi konumunda, fakat Rusya’dan yapılan ithalat ikinci sıradaki yerini koruyor.

Trump, Çin menşeli olmayan tüm ithalata yüzde 20’ye varan genel bir gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulunuyor.

Geçtiğimiz ay Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, Avrupa’nın siyasi liderlerini gümrük vergileri konusunda Trump ile işbirliği yapmaya ve ABD’de üretilen daha fazla ürünü satın almaya çağırmıştı.

Trump’ın ilk başkanlığı sırasında, dönemin Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, ticaret savaşı tehditlerini engellemek için daha fazla ABD gazı satın almayı teklif etmişti.

Uluslararası petrol göstergesi Brent ham petrol fiyatları cuma günü yüzde 0,4 düşüşle varil başına 72,61 dolar oldu. West Texas Intermediate vadeli işlemleri de yüzde 0,4 düşüşle varil başına 69,14 dolardan işlem gördü.

ABD dünyanın en büyük ham petrol üreticisi ve en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçısı. Aralarında AB ve Vietnam’ın da bulunduğu LNG alıcıları, kısmen gümrük vergisi tehdidini caydırmak için ABD’den daha fazla yakıt satın almayı şimdiden konuşmaya başladılar.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD’den Türkiye Gazprombank yaptırımlarında özel muafiyet

Yayınlanma

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank yaptırımlarında Türkiye’ye muafiyet tanıdığını belirterek, doğalgaz ödemelerinin sorunsuz devam edeceğini duyurdu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank’a uyguladığı yaptırımlar konusunda Türkiye’ye özel bir muafiyet tanıdığını duyurdu.

Bakan Bayraktar, bu sayede Türkiye’nin doğalgaz borcu ödemelerini Gazprombank üzerinden yapmaya devam edebileceğini belirtti.

Bloomberg’e yaptığı açıklamada Bayraktar, bu kararın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın ABD’li yetkililerle yürüttüğü yoğun görüşmelerin ardından alındığını ifade etti.

Türkiye’nin uzun süredir talep ettiği muafiyetin, Rusya ile doğal gaz ticaretinde önemli bir rol oynayacağını vurguladı.

Gazprombank’ın ABD tarafından yaptırım listesine alınması, Türkiye açısından ciddi endişelere yol açmıştı.

Bakan Bayraktar, yaptırımların Türkiye’yi de hedef alması durumunda bunun ekonomik ve stratejik sonuçlarının büyük olabileceğine dikkat çekmişti.

Türkiye’nin geçmişte İran yaptırımları sürecinde de benzer bir muafiyet elde ettiğini hatırlatan Bayraktar, bu kararın iki ülke arasındaki iş birliğini destekleyeceğini söyledi.

Muafiyetin sağlanmasına rağmen Türkiye, Rusya ile alternatif ödeme yöntemleri üzerinde de görüşmeler gerçekleştirdi.

Geçen ay Ankara’da yapılan toplantılarda, her iki tarafın bürokratları olası senaryoları masaya yatırdı. Ancak Bayraktar, alternatif çözümlerle ilgili detaylı bir değerlendirme yapmaktan kaçındı.

Türkiye, Gazprombank yaptırımında ABD’den muafiyet istiyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English